Köşe Yazıları

Adana Yeşiller ve Sol Gelecek’ten “zehirsiz temizlik” günleri – Serdar İskit

0

Adana’lı Yeşiller “Zehirsiz Ev”in hanımı Mercan Uluengin’i hafta sonu misafir ettiler. Yaklaşık bir ay önce Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi içerisinde bir proje taslağının konuşulması ile başladı her şey. Dedik ki; evlerde kullanılan birçok temizleme ürünü var ve nerede ise evin sağ köşesi için olan ile sol köşesinde kullanılacakların bile özelleştiği acayip bir ürün yelpazesi söz konusu.

Zehirsiz Ev sunumu için Adana Ziraat Mühendisleri Odası'nda idik

Zehirsiz Ev sunumu için Adana Ziraat Mühendisleri Odası’nda idik

 

Sorumluluk alıp ürünlerin üzerini okumaya kalksan adı duyulmamış bir sürü kimyevi madde isimleri üzerine üzerine geliyor insanın. Ne kimya derslerinden hatırlıyoruz ne de ailemizden duyduğumuz bildik isimleri var bu maddelerin. Her yıl yeni, bağrı açılmamış bir isim, marka bitiveriyor evlerimizde. “Peki kim alıyor bunları?” diyebilirsiniz elbet ama, bence soruyu “kim aldırıyor?” diye sorunca daha anlamlı. İkinci arabayı, evdeki her kişi için en az bir binilmeyen bisikleti, ekmek dilme makinasını, koku üfleme makinasını, bırakın yemeyi eve sokulmaması gereken gıda türlerini kim aldırıyor ise işte o! Velhasıl isteğimiz dışında birçok ürün kullanıyoruz ve biraz araştırdığımızda bunların zehirli olduklarını da görüyoruz. Öyle ise biz Adana’lı Yeşiller olarak neden kendi hayatlarımızdan başlamayalım bunu sorgulama ve dönüştürmeye diye sorduk kendimize. Zaten bir süredir “Türetici” olmak gibi bir hedefimiz de varken bu konuda da bilgilenelim ve evimizin, ailemizin sorumluluğunu alalım istedik.

Zehirsiz Ev'e ulaşmak sanıldığı kadar güç değil

Zehirsiz Ev’e ulaşmak sanıldığı kadar güç değil

Araştırmaya ne hacet, zaten bu sorumluluğu yıllarca önce hissedip yollara düşmüş olan, geçen yıl Buğday Derneği’nin türetici eğitimi için Adana’ya gelen Mercan Uluengin geliverdi doğal olarak aklımıza ve hemen ona başvurduk. Zehirsizlik konusunda çıktığı yolculuğa katılma isteğimizi ilettik. Eh, Mercan da bu bilgi ve sorumluluk yayılsın diye dört gözle baktığından teklifimizi iki etmeden kabul etti sağolsun. Mercan’dan sözü alınca olabildiğince Adana’ya duyurmaya çalıştık 7 Şubat Cumartesi günü düzenleyeceğimiz konferansı. Bu ilk gün için kurgumuz olabildiğince geniş katılım ile, evlerimize temizlik bahanesi ile sokulan zehirli madde koleksiyonlarımıza dikkat çekmek ve daha önemlisi bunların basit, ekonomik ve daha zararsız alternatifleri konusunda bilgi sunmaktı. Ertesi gün de, daha küçük bir grup ile bir imece çalışması kıvamında Mercan’ın gözetiminde kendi temizlik malzemelerimizi hazırlayalım diye düşündük ve adını da “temizlik atölyesi’’ koyduk. Atölye’ye katılmak için tek şart, öğrenilenlerin çevremizdeki en az yirmi kişiye gönüllü olarak aktarılması sorumluluğunu kabul etmekti.

Güneşli bir hava ile karşıladık Mercan’ı ve birlikte Mersin’den gelen Alper Tolga Akkuş’u gardan aldık. Saadet hanımın ev yemekleri eşliğinde yaptığımız sohbetin ardından toplantı için Ziraat Mühendisleri Odası’na geçtik birlikte. Hüseyin Arı ile birlikte salonu gözden geçirip demonstrasyon için bir gün önce çerçiden aldığımız maddeleri yerleştirdik bir masaya. Yaklaşık elli kişinin katıldığı toplantı Mustafa Polat’ın açılış konuşması ile başladı.

 

Mercan, detayına girilse ağır bir gülle gibi zihinlerimize oturabilecek içeriği sakin ses tonu ile, açık ve basit şekilde zihinlerimize usulca bırakıverdi sanki. Samimi tavrı ile de dinleyenlerin deneyim ve sorularını rahatça aktararak ortamı zenginleştirmelerine olanak verdi. Konuşmasına tamamı ile zehirsiz bir ev yaratmak iddiasında olmadığını, asıl çabasının olabildiğince kendisinin ve ailesinin hayatından zehirli maddeleri “eksiltmek” olduğunu vurgulayarak başladı. Bu kısa ve basit teorik sunum ile, evlerimize kuzu postuna bürünerek sokulan kurtları, secereleri ile tanımış olduk. Kalabalık ve karmaşık etiketlerin postun altındaki kurdu görmemizi engellediğini kavradık. Anlayamayacağınız kadar karmaşık açıklamaları olan ürünleri almamak en iyisi diye öğütledi Mercan. Daha sonra evlerde en sık kullanılan çamaşır makinası, bulaşık makinası tozlarını, yüzey temizleyici ve sıvı sabununun hazırlanışını izledik ilk elden. Bu esnada katılımcılar da bazı tarif ve kişisel deneyimlerini paylaştılar. Bulaşık makinası tozunu hazırlarken kireç sorununa değinildiğinde katılımcılardan Tülay Dinçer başarılı bulduğu farklı bir reçeteden söz etti. En az katılımcılar kadar heyecanlanarak not etti Mercan defterine bu reçeteyi. Salonda bilgi her yönde akıyordu, üst ve alt yoktu, öğreten ve öğrenen de. Bir taraftan paylaşımın kolaylaştığı samimi bir ortam oluşurken diğer taraftan bir karmaşanın çıkmaması da dikkat çekici idi. Hoş ve lezzetliydi yani özetle. Toplantıdan sonra da akşam yemeği için geçtiğimiz mekanda çok keyifli birkaç saat geçirerek ilk günümüzü tamamladık.

Pazar, bizi ışıl ışıl bir sıcaklıkla karşıladı. Öyle güzeldi ki hava, kapalı alanda gerçekleştirmeyi planladığımız Atölye çalışmasını ağız birliği ile hemen yanıbaşımızdaki Atatürk Parkı‘na alıverdik. Ellerimizde fileler ve bez torbalar ile onaltı kişi parkın bir köşesine yerleştik. Fileleri boşaltıp hızla bir gün önce öğrendiklerimizi uygulamaya geçtik.

Pazar günü güneşli havanın da etkisi ile soluğu Atatürk Parkı'nda aldık

Pazar günü güneşli havanın da etkisi ile soluğu Atatürk Parkı’nda aldık

Yaptığımız, uğraşımız “Yeşil”di, çevremiz de… İlk iş çamaşır makinası tozu hazırlamaktı. Elimizde rende, defne sabunu rendeledik önce. Boraks, çamaşır sodası, bikarbonat, lavanta yağı ile harmanladık. Ardından bulaşık makinası tozu, yüzey temizleyici geldi. Çevreden meraklı gözler de eşlik etti bize. Bu arada bir fotoğraf paylaştım sosyal medyada ve nereden geldiyse aklıma “Parklar Bizim! Hem hava alıyor, hem de temizlik atölyesi yapıyoruz, bekleriz…” yazmışım altına. Sıra sıvı sabuna gelince, sıcak su ve ocak gerektiğinden tekrar Ziraat Mühendisleri Odasına geçtik.

29

 

Odanın lokalinin mutfağında son terkibimizi de başarı ile tamamladıktan sonra çay molası verdik. Bu esnada kişisel bakım ürünlerinden açıldı laf. Ne kadar basitmiş nemlendirici krem hazırlamak. Hiç öyle ünlü markalara, demet demet paralara ihtiyaç yokmuş. Biraz yağla, balla, mumla yapılmayacak şey yokmuş meğerse. Söz maliyet ve ev ekonomisine gelince Fulya Kaya bahsetti kendi deneyiminden. Zehirsiz ev tariflerine geçtiğinden bu yana temizlik ürünlerinden ayda 200 TL kadar tasarruf sağlamış. Bu hesabı nasıl çıkardığının hikayesini de anlattı sonra. Eve temizliğe yardım için gelen Hatice’nin bu alternatif ürünlere önce direnci olmuş. Bunun üzerine Fulya, Hatice’ye temizlik ürünlerinden hasıl olacak tasarrufun paylaşılmasını önermiş. Böylece zehirli ev ile zehirsiz ev arasındaki maddi fark çıkıvermiş ortaya. Gülüştük, sarıldık, görüşme dileklerimiz ile de vedalaştık. Ellerde fileler, içinde kuzu tabiatlı yeni temizlik tozlarımız, malzemelerimiz  ve kurdun sırtındaki postu çekip almanın gönül rahatlığı ile çıktık atölyeden, tuttuk evlerimizin yolunu.

21

Bu “gerçek ve ekonomik temizlik aşkı” burada bitmeyecek elbet. Atölyeye katılabilmek için tek şart olan sözümüzü tutup bu bilgiyi, beceriyi etrafımızda ilgi duyanlara aktaracağız elimizden geldiğince. Daha önce hiç denememiş olanları düşünerek bir ay kendi deneyimlerimizi oluşturmak kararı aldık. Ardından toplanarak deneyimlerimizi paylaşalım istiyoruz. İstiyoruz ki aktarabileceğimiz kendimize ait deneyimlerimiz olsun. Belki Tülay gibi yeni formüller de geliştirir bir kaçımız kim bilir?

Serdar İskit

 

Serdar İskit

You may also like

Comments

Comments are closed.