Doğa MücadelesiManşetTürkiye

Ekoloji aktivisti milletvekili aday ve aday adayları bir araya geldi

0
milletvekili

Ekoloji Hareketleri İletişim ve Dayanışma Ağı Karıncalar, çevre ve ekoloji hareketlerinde yer alan ve ekoloji mücadelelerinin içerisinde yer almış olan milletvekili adayları ve aday adaylarının talebi üzerine 3 Nisan’da geniş katılımlı bir hibrit toplantı düzenledi.

İstanbul Taksim‘de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası’nda gerçekleştirilen toplantıda adaylar ve aday adayları kendilerini kısaca tanıttıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer almanın ekoloji mücadelesine ne gibi katkı sağlayabileceği üzerine fikirlerini dile getirdi.

Adayların ve aday adaylarının konuşmalarından öne çıkanlar, konuşma sıralarına göre şu şekilde:

CHP Giresun Milletvekili Aday Adayı Hakan Adanır: Biz karacaların tüm hayvanların, ceylanların yaşadığı alanları korurken, meclisteki milletvekillerimiz ceylan derisi koltuklarla bizim ceylanların yaşam alanlarını da elde ettiğimiz anlayışlarımızı el kaldırarak heba ettiler. Bunları gördük. Bu nedenle ben artık meclisi de bir saha olarak görüyorum. Evet, doğa koruma alanının sorunun yaşandığı önemli bir saha olduğu doğru. Ama biz eylemlerimizi niye yapıyoruz? Zaten meclistekilere, karar vericilere duyurmak için yapıyoruz ve karar verici noktasında az sayıda olduğumuz için de başarısız oluyoruz. Ben de yaşım ilerledikçe artık eskisi kadar sahalarda olamadığımı fark ediyorum ve enerjimi daha verimli kullanabilmek için de mecliste bu hak mücadelesine ve doğa sorunlarından doğan bütün hak mücadelelerini de desteklemek için mecliste olmak istiyorum.

CHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı Murat Akbaş: “Partilerin ekolojik mücadeleye bakış açısında da sorunlar var. Kiminde az, kiminde çok. O bakış açısını da değiştirebilecek vekillerin orada olması bunun diğer mücadele alanlarından farklı bir mücadele alanı olmadığı, birbirini beslediği önümüzdeki süreçte de daha aktif kullanılacağı ve temel mücadele biçimlerinden, bağlamlarından biri olacağı yadsınamaz bir gerçek. Bu sınırlar içerisinde mücadele ediyorsa ve orada partiler varsa ve bunların emekten, gençlikten, kadından adayları varsa, ekolojiden niye olmasın? Hele bu da ön seçimlerle insanların özgür iradesiyle oraya gönderdikleri bir arkadaşımız neden olmasın? Daha önemlisi neden merkezli yapılar bizim irademizin üzerinde bir irade beyan ediyor? Biz buna neden evet diyoruz? Bunların hepsini ortadan kaldırabilecek gerçekten de bu ekoloji mücadelesinde yer alan yapıların ortak irade beyanıyla mümkün olabilirdi. Ekoloji mücadelesini diğer mücadeleye alanlarından koparmamak gerektiğini de bir kez daha altını çizerek söyleyeyim.

milletvekili

CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Göksen Ezeltürk: Doğanın rant uğruna yok edilişi konusunda hepimizin sadece bizlerin değil herkesin daha duyarlı ve bu konuda çalışkan olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda da birilerinin öncü olması gerekiyor. Yani bu öncülük konusunda ben ya da diğer arkadaşlarım hepimizin aynı oranda etkili, aynı oranda çalışkan olacağına tamamen tüm kalbimle inanıyorum. Bizlerden birileri mecliste olursa önümüzdeki dönemde giderek artacak olan ekolojiye ilgi döneminde daha hızlı, daha kalıcı sonuçlar alabiliriz veya yapılmaya çalışılan tüm işleri de tamamına erdirebiliriz diye düşünüyorum.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Mersin Milletvekili Aday Adayı Serhat Ertuğrul: Ben Mersin aday adayıyım. Neden Mersin diye sorulursa da hem zaten burada bulunduğum için kampüs salonundayım hem de Mersin’de [Akkuyu] Nükleer Enerji Santrali biliyorsunuz ki devam ediyor. Nükleer santrali, benim alanım olan deniz ekosistemine ciddi bir yük getirecek. İkincisi afet bölgesine yakın olduğu için Mersin’de şu anda nüfus ciddi miktarda nüfus artmış bulunuyor ve Mersin’de ciddi manada başka bir ekolojik yıkımla karşı karşıya kalmadan önce de bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yine bir yaz felaketiyle karşı karşıya kalacağız ve Mersin’de özellikle Aydıncık bölgesindeki yanmaya başlayacak olan ormanlar için bir milletvekili adayı olarak buradaki çalışmalara destek vermem gerektiğini ve Mersin’de bir demokratik bir alan açmam gerektiğini düşündüğüm için aday adaylığına başvurdum.

Yeşil Sol Parti İstanbul (Kadıköy) 1.Bölge Milletvekili Aday Adayı Ali Kemal İpek: 10 yıldır Maltepe HDP ilçesinde çalışıyorum. Çalışma nedeni de şu. Bir bu ülkenin doğusu, batısı işte tartışılıyor ama Kürdistan’a bir gerçek var. Orada her şey daha farklı gidiyor. Ekolojik kırma ses çıkaramıyoruz. Beyaz Toroslara ses çıkaramadık. İnsanlar öldürülüyor. Ben de bulunduğum yerde bu nedenle HDP ilçe örgütüne ciddi destek veriyorum, onlarla çalışıyorum. Bu benim vicdanım, vicdanım bana bunu emrediyor. Dayanışma içinde olmak istiyorum oradaki halkların kardeşliği için.

TKP Antalya Milletvekili Adayı Nazlı Ece Mutlu: Çevre meselesi, çevre talanı, doğa talanı diye kodladığımız şeylerin hepsinin temelinde sömürü düzeni ve sermaye darlığın kar hırsının olduğunu görüyoruz. Nerede bir talan olsa, nerede bir rant olsa, ne zaman bunlara müdahale etmeye gitsek, her zaman karşımıza, birilerine ihaleyle peşkeş çekilmiş alanlar olduğunu görüyoruz. Ben Antalya’da yaşayan bir emekçi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Biz her sabah Antalya’da yeni bir rant olayına uyuyoruz, istisnasız her sabah. … Her gün farklı farklı talan planlarına uyanıyoruz ve bunların hepsinin ihalelerle büyük patronlara peşkeş çekilen alanlar olduğunu görüyoruz. Bir kere eğer biz çevre konusundaki mücadelemizi bu düzene karşı olan mücadeleyle birleştirmezsek buradan bizim kalıcı bir çözüm ulaşma ihtimalimiz de kalmıyor. … Meclise girmeyi de alanda verdiğimiz mücadeleleri büyütmenin daha görünür kılmanın ve bu alana mevzi kazandırmanın bir aracı olarak görüyoruz. Başka bir mücadele yeri olarak görüyoruz.

TİP İstanbul Milletvekili Aday Adayı Hadice Özbay: Cumhuriyet’in 100’üncü yılı bitti. İkinci yüzyılına girerken demokratik ve laiklik haklarımızı ayaklar altına alınmış haklarımızın, bir anne olarak, çocuklarımıza gelecekte iyi bir gelecek bırakmak adına doğru bir Türkiye, demokratik bir Türkiye, laik bir Türkiye bırakmak adına aday olmak istedim… Ekolojik sistemden bağımsız bir kadın hareketi, kadından bağımsız bir ekolojik sistem hareketi düşünülemez ve ben kadın hareketinin Türkiye’de kadına karşı şiddetin de dahil, hele mecliste dayatmalarla getirilen, parsel parsel milletvekilliği verilen HÜDA PAR ya da Yeniden Refah Partisi, 6284 sayılı yasanın ne yazık ki kaldırılmasının istenmesi ve bununla kaybedilecek haklarımızın karşısında durabilmek için aday adayıyım.

TKP İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Ömür Yaşayan: Çevre mühendisiyim ve mesleğim gereği birçok platformda, ekoloji mücadelesinde birleştik, yapabildiğim kadar teknik destek de verdim ve [bulunduğum tüm ekoloji mücaledelerinde] halkın örgütlüğünü gördüm ve halk örgütlenmesinin çok daha önemli olduğunu söylemek istiyorum. Burada bizim bütün mücadele dinamiklerine baktığımızda bir halk hareketiyle oluştuğunu bilmemiz gerekiyor. Bunu es geçmememiz lazım. ÇED’in tarihi de 1956 yılında ABD‘de yapılacak bir projeye karşı halkın hareketinden kaynaklı bu yasa çıktı. Yani yasaları oluşturan yasaların biraz daha uygulanmasını da sağlayan yine halk hareketi olur. Bizler oluruz. Sokakta olan insanlar olur. Buradan tartışmak gerekiyor. Tabii parlamento önemli ama neye göre? Halk örgütlü değilse orada 2000’li yıllardan bu yana 20 tane Orman Kanunu değişti. Bu ülkede 16’yı aşkın Çevresel Etki Değerlendirme dediğimiz kanun geçti. Birçok arkadaşımız meclisteydi ama geçti ve bir şekilde yağma devam etti. Neden bunu yaptılar? Bilimden uzak, teknikten uzak bir bakış açısıyla da olduğu için ve toplumdan yana değil de, sermayenin çıkarını gözettikleri için.

TKP Muğla Milletvekili Aday Adayı Ahmet Aksüt: Çevre talanının arkasında sermaye görmeden bir mücadele geliştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum ve doğru sonuçlara da ulaşamayacağımızı düşünüyorum. Milletvekili adaylığıma gelince asıl olan mücadeleler içinde halkı örgütleyebilmektir. Bu da kapitalizme karşı verilen bir mücadeledir. Brezilyalı ekososyalist Mendes‘in söylediği bir söz var: ‘Sınıf mücadelesini içermeyen bir çevre hareketi bahçıvanlıktır.’ Yani o noktada oraya düşmememiz gerekiyor. Bu sınıf gerçeğini görmemiz gerekiyor. Buna karşı da mecliste bir çoğunluk oluşturulabilir mi? Mecliste bir etki yaratacak anlamlı bir çoğunluk oluşturulabilir mi? Onun çabasındayız ama asıl çabamız halkın örgütlenmesi yolundadır. Bu örgütlenme başarıldığı zaman ancak meclisteki çalışmanın da bir karşılık bulacağını ve oradan da bir destek çıkacağını düşünüyorum ve o şekilde sonuç alınabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu şeylere baktığımız zaman yani arkasında her türlü devlet desteğini aldıklarını görüyoruz. Yani yargı da artık taraflı bir yargı haline geldiği için sürekli onlar sermayenin çıkarları doğrultusunda kararları çıkıyor. Aynı şekilde yerini, yurdunu savunmaya çalışan köylülere ya da oradaki yaşayan insanlara yönelik devlet zoru da aynı şekilde sermayeden yana bir tavır koyuyor. Bunun aşılması ancak yine halkın örgütlenmesi yoluyla olacaktır.

You may also like

Comments

Comments are closed.