Köşe Yazıları

Zafer Haftası Açıklaması ve Yaşam Hakkı

0

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Zafer Haftası” nedeniyle 25 Ağustos’ta bir açıklama yaptı. (Açıklamanın tümü için www.tsk.tr internet adresine bakılabilir.) Açıklamanın genel olarak yapıldığı konu üstüne olması beklenirken, çok basın açıklaması ve basına açık toplantı yapmasından, kendisi de dâhil, herkesin şikâyet ettiği İlker Başbuğ, bu açıklamayı gündeme yönelik mesajlar bütününe dönüştürmüş.

Kısaca bakıldığında, dış işlerinin yapması gerekenlerden, ekonomik ve sosyal değişimlere; siyasi partilerin nasıl olması ve hangi görüşler etrafında oluşması gerektiğinden, ekonomik olarak yapılması gerekenlere kadar gündemde olan “Kürt Açılımı” ile ilgili fikirlerini beyan edilmiş. Açıklama sonrası basının çokça kullandığı “Kırmızı Çizgiler”in ifade edildiği söylenebilir; çünkü açıklamada genel olarak, “bir kiracının evde tadilat yapma isteklerine yönelik, ev sahibinin karşı çıkması” tonu okunmakta. TKS, genel başlığında, “kabul edemez”  (2 kere), “mümkün göremez”, “içinde bulunamaz”, “gereğine/gerektiğine inanır.” biçiminde anlatılmış söylenmek istenenler. Hep “olmaz” dili seçilmiş “Kürt Açılımı” olarak ifade edilen gündeme yaklaşılırken. Buradan da anlayabiliriz ki, Zafer Haftası nedeniyle yapılan açıklamada, ordu bir konuya “olmaz” diyor ve belki de MGK’nın değişen yapısından dolayı sonuç bildirisinde istediği şekilde açıklayamadığı, vurgulayamadığı konuları böylece belirtiyor.

Açıklamanın bence en ilgi çeken maddesi ise şu: “Demokrasinin sunduğu fırsat alanlarını kullananların, bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkını hedef alan terör faaliyetlerini hiçbir nedenle hoş görmelerini kabul edemez.” Bu maddenin biraz bağlamından kopartılması gerekmekte. Sadece, “Demokrasinin sunduğu fırsatlar geliştirilse ve terör faaliyetlerinde bulunmayı seçen kişiler de kendilerine demokrasinin sunduğu fırsat alanlarını kullansalar, böylece hedefler yaşam hakkından başka yerlere yönelmez mi?” sorusu üstüne bile yazı yazılabilir fakat ben bu açıklamadaki yaşam hakkı üzerinde durmanın gerekliliği önemsiyorum hele de gündem üzerine düşünülen bir açıklamadan sonra.

İbrahim Öztürk, onbeş gün önce hiç tanınmayan, on gün önce adı haberlerde diğer üç arkadaşıyla birlikte geçen ve iki gündür de tekrar gündemde olan biri. Yaşam hakkı yok, çünkü diğer üç arkadaşı gibi yaşamıyor. Bir taburda meydana gelen patlama sonucunda, haberlere şehit olarak geçtiler. Maddeyi biraz değiştirerek de olsa tekrar hatırlayalım, ne demiş İlker Başbuğ? “Bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkını hedef alan terör faaliyetlerini hiçbir nedenle hoş görmelerini kabul edemez!” Peki, bu kişiler nasıl ölmüş? Taraf Gazetesi’nin haberine göre, komutanı, mevzide uyuyan İbrahim Öztürk’e ceza olarak pimini çektiği bombayı vermiş. Elinde basılı tuttuğu bombayla 45 dakika yardım isteyen er gücü tükenince patlama olmuş. (Görgü tanıklıkları ve komutanın ifadesi için: http://www.taraf.com.tr/haber/39631.htm) Nerde yaşam hakkı? Yok! Bu olayın sorumluları, bu sorumluları bu duruma getiren zihniyet için neler yapılacak göreceğiz.

İlker Başbuğ’un yaptığı açıklamalar tahmin edilebilecek, kimilerini sevindiren açıklamalar olmuştur. Fakat Türkiye sorunlarını çözemeyip, normalleşemediği sürece yaşam hakkının ihlal edildiği ve bunun kimler tarafından ihlal edildiğinin de bilinmediği bir ülke olarak kalmaya mahkûm olacaktır. Bir ülkede savaş oldukça, ölüm de olacaktır. Kimi zaman “düşman” tarafından gelecektir ölüm, kimi zaman da “eğitim”den. Bir komutanı nöbette uyuduğu için askerini ve arkadaşlarını ölüme gönderen zihniyetin kaynağı da 25 yıllık savaştır.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.