Hafta SonuHaftasonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Yeniden yabanlaştırma[1]: Salgın günlerinde yabani çözümler 1

0

Dilimize de çevrilen Yaban Yaşamı (Feral: Rewilding the Land the Sea and the Human Life)[2] kitabının yazarı George Monbiot 27 Mayıs 2013 tarihli The Guardian gazetesinde yayımladığı “Dünyanın Yeniden Yabanlaştırılması Manifestom[3] adlı yazısında modern insanın özellikle büyük memelilere verdiği zararları özetledikten sonra şöyle diyor:

Ben yeniden yabanlaştırma –ekosistemlerin topluca restorasyonu- yoluyla doğal dünyadaki yıkımların tersine çevrilmesi için bir fırsat olduğunu görüyorum.”

Aslında yeniden yabanlaştırma kavramının kökeni 1990’lı yılların sonlarına kadar uzanıyor. Başlangıçta yeniden yabanlaştırmanın odağında büyük yırtıcılar bulunuyor. Zamanla yok olan ya da sayıları çok azalan büyük yırtıcıların yabanıl alanlardaki düzenleyici rollerinin eksikliğinin giderilmesi amacıyla “anahtar türler” denilen bu türlerin, mümkün değilse aynı rolü oynayabilecek türlerin doğaya yeniden kazandırılması, yeniden yabanlaştırmanın özünü oluşturuyor. Kavramın bu kapsamdaki haline bugün trofik yeniden yabanlaştırma deniliyor.

Geçen yıl sayıları 16’yı bulan araştırmacının Science dergisinde yayımlanan bir makalesinde[4] ise yeniden yabanlaştırma kavramının içeriğinin zamanla değişimine değiniliyor. Araştırmacılara göre yeniden yabanlaştırma kavramı geçen yaklaşık 20 yılda iki ana eksende değişime uğradı. Bunlardan birincisi yabanıllığın restorasyonundan yabanlığın restorasyonuna doğru değişim.[5] İkincisi ise yeniden yabanlaştırmanın uygulanabilirliğinin doğal alanlardan içinde kentsel alanlar ve terk edilmiş tarım alanlarının da bulunduğu geniş bir yelpazeye doğru değişimi.

Bildiğin yol, bindiğin dalı kesiyor

Yeniden yabanlaştırmayla ilgili Türkçe yayımlanmış araştırma bulmak güç olsa da pek çok araştırmanın İngilizce yayımlanmış sonuçlarına ulaşabiliyoruz. Teknik detaylara daha fazla girmeden sadede gelmekte yarar var.

Edebiyatta Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun unutulmaz eseri ile karşılık bulur yaban kavramı. Romanda savaşta (1. Dünya Savaşı) kolunu kaybeden İstanbul kökenli bir subayın emir erinin[6] köyüne kaçışı ve oradaki yaşamı, izlenimleri konu edinilir. İstanbul’da yetişmiş eğitimli biri için İç Anadolu’nun çıplak bozkırlarındaki küçük köydür yaban. Yalnızca doğası değil insanları da yabandır. Peki, yabanın karşısında ne var? Yani yabanın zıttı ne? Örneğin yabani hayvanın zıttı evcil hayvan. Veya yabani armudun zıttı kültür armudu. Şu halde, örneğin Tarzan ve balta girmemiş yağmur ormanlarındaki en ilkel kabilelerde yaşayanlar yabani ise tersi olan toplumlar ne? Modern? Çağdaş? Uygar?

Covid-19 salgını, belki de bildiğimiz her şeyi unutup yeniden şekillendirmek için bir fırsat sunuyor. Çünkü bildiğimiz yol bindiğimiz dalı kesiyor. O dal doğanın dengeleri. Pek çok kişi Alman araştırmacıların sekiz yıl önceden bu salgını nasıl tahmin ettiğini soruyor. Doğal olarak pek çok insan tarihsel ve güncel veriler üzerinden geleceğe dönük sağlam senaryolar oluşturulabileceğini bilmiyor. Oysa bilim yalnızca başımıza gelenle değil başımıza gelecek olanla da ilgileniyor. Ve bilim bu salgın gibi başımıza gelmesi muhtemel, hatta muhtemelden de öte pek çok felaketin haberciliğini yapıyor. Ne var ki, başta siyaset ve iş dünyası olmak üzere insanlık buna kulaklarını tıkamış durumda dünyanın pek çok yerinde. Alınması gereken önlemler alınmıyor, atılması gereken adımlar atılmıyor.

Öyle görünüyor ki yalnızca insana uzak doğal alanların değil toplumsal yapının da yeniden yabanlaşmasına ihtiyaç var. Dahası toplumsal yeniden yabanlaşma sağlanmadan doğal yeniden yabanlaşmanın lokal başarılar dışında mümkün olamayacağını düşünüyorum.

Şimdi bazı okurların kulağına toplumsal açıdan yeniden yabanlaşma itici gelmiş olabilir. İzin verirseniz tam olarak ne demek istediğimi bir sonraki yazıda anlatayım. Çünkü bu hamur daha çok su götürür.

İzninizle bu yazıyı Monbiot’un sözünü ettiğim kitabının 11. bölümüne giriş olarak aldığı D.H. Lawrence’ın[7] bir şiiri ile sonlandırmak istiyorum.

Dağ Aslanı

Ve düşünüyorum da bu dünyada hem bana hem de dağ aslanına yer vardı.

Ve düşünüyorum da, öteki dünyada, bir iki milyon insandan ne kolay vazgeçebiliriz.

Ve eksikliklerini hiç çekmeyiz.

Fakat ne büyük bir boşluk olur dünyada,

O zarif sarı dağ aslanının buz beyazı yüzü eksik olsa!

***

[1] İngilizcede rewilding olarak geçen kavramın bilimsel Türkçe karşılığı henüz net oluşmamıştır. Ben konuyla ilgili yaptığım araştırmalara dayanarak yeniden yabanlaştırma teriminin kullanılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Nitekim 2 numaralı dipnotta belirtilen kitabın Türkçe çevirisinde de aynı karşılık tercih edilmiştir.

[2] İngilizce Orijinali: The University of Chicago Press 2014. ISBN: 13: 978-0-226-20555-7 (Kitabın ilk basımı 2013 yılına aittir) Türkçe çeviri (çev: Muammer Pehlivan) Karayı, Denizi ve İnsan Yaşamını Yeniden Yabanlaştırmak: Yaban Yaşamı. Everest Yayınları, 2018. ISBN: 978-605-185-226-3

[3] My manifesto for rewilding the World adlı yazıya buradan ulaşabilirsiniz

[4]Perino, A. Ve diğerleri. 2019. Rewilding complex ecosystems. Science 364, 352 (2019)

[5] Burada birebir çeviri yaptım. Makalede “…wildness rather than wilderness…” olarak geçiyor.

[6] Bütünüyle hatırımda kalanı yazıyorum. Ufak tefek yanlışlar olabilir.

[7] David Herbert Richards Lawrence. İngiliz yazar ve şair. 1885-1930

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.