Su haydutlarına karşı Dünya Su Konseyi’ne kano ile yolculuk

22 Mart 2017 tarihinde Dünya Su Günü vesilesiyle uluslararası bir çağrı yapıp “Haydi insana, hayvana ve yeryüzüne can suyu olmak için mücadeleye!” diyerek Fransa’nın Bordo kentinden yola çıkan Sadık Çelik, 40 gündür kanosuyla yolculuğuna devam ediyor. Haftalardır süren bu su hakkı yolculuğu Marsilya’da sona erecek.

Yolculuğun sonunda Çelik, Marsilya’da bulunan Dünya Su Konseyi’ne Dünya Su Dostları Deklarasyonu’nu verecek. Deklarasyon dünyada suyun bir ekonomik meta değil, tüm canlıların ve gelecek nesillerin yaşam hakkı olduğunu savunan toplumsal mücadelelerden çıkmış pek çok metnin sentezi niteliğinde.

Çelik, Fransa’nın batısındaki Nantes civarında ikinci bir havaalanı projesine karşı yerel direnişin içinden gelen bir aktivist.  Sekiz yıl önce bu direniş ZAD (Zone à Défendre – Savunma Bölgesi) olarak bilinen otonom alanın kurulmasıyla somutlandı[1]. Yaklaşık 200 insanın sürekli olarak yaşadığı, 2 bin kişinin ise günlük olarak ziyaret ettiği ZAD’da insanların istediği buranın gereksiz projelerden uzakta kalması ve halkın kullanımı için halk tarafından değerlendirilmesi. Çelik, dünyanın farklı direnişlerinden gelen insanları bir araya getiren ZAD’da su meselesine ve ekolojik krize dair öğrendiklerinden hareketle böyle bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş.

Yaşam ve yaşatmak için su

Çelik, suyun gücünden yararlanarak hareket etmek ve onun götürdüğü yere varmak istemiş. Tüm dünyada yaşanan su gaspına dikkat çekmek ve su hakkını savunmak için çıktığı bu yolculukta suyun hakkını suyun sesinden dinlemek istemiş. Suyun geçtiği yollardan geçerken hem su üzerinde yolculuk edenlerden, hem de suyun kenarında yaşayan insanlardan öğrenmek istediği için kanosuyla su yollarından akmış. Su hakkı için mücadele etmek bir günlük eylem değil, yaşam boyu sürecek bir yolculuk olduğu için bu uzun ve zorlu yolculuğa çıkmış.

Bazen rüzgârla, yağmurla bazen de tepede yakan güneşle mücadele ederek Bordo ve Marsilya arasındaki su kanallarından kanoyla haftalar boyunca yolculuk herkesin harcı bir iş değil. Çelik başından geçenleri “Su Haydutlarına Karşı Dünya Su Konseyi’ne Kano ile Yolculuk[2] başlıklı bir Facebook sayfasında paylaşıyor.

Yolculuğun dörtte üçü tamamlanmış durumda. Canal du Midi etabını Sète adlı balıkçı şehrinde bitirdikten sonra trenle Avignon’a geçerek Canal du Rhône üzerinden yine kanoyla Marsilya’ya varmayı planlıyor. Çelik, Ağustos’un ilk haftası Marsilya’ya varacağını tahmin ediyor[3].

Su haydutlarına verilecek mesaj

Bu yolculuğun kendi kişisel yolculuğu olmadığını, Amazonlar, Dakota, Honduras, Bolivya, Hindistan, Alakır, Munzur, Hasankeyf, Kazdağları, Karadeniz ve dünyada su hakları ihlâl edilen tüm halkların sesi olmak için hareket ettiğini belirtiyor Çelik.

 

Dünyanın suyunu gasp eden; bu sulardan içen, geçimlik tarımını yapan insanların ve bu sularla can bulan börtü böceğin haklarını ihlal edenleri “su haydutları” diye adlandırıyor. Zira Dünya Su Konseyi su, enerji ve inşaat sektörlerinde yer alan şirketleri ve devlet yetkililerini bir araya getiren; suyun ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesini savunan, bu sürecin önündeki engelleri kaldırmak için neoliberal politikaları, yasal düzenlemeleri ve anlaşmaları yaygın hale getirmeyi amaçlayan bir küresel kuruluş. Bu konsey, insanların, diğer canlıların ve gelecek nesillerin su hakkını tehlikeye atan veya ihlal eden bu yıkım politikalarının, uygulamaların ve bunların sosyal-ekolojik yıkımlarının faillerinden oluşuyor.

İnsanların, doğanın ve gelecek nesillerin değil patronların ve devlet erkânın sesi olan bu kuruluşa sunulacak Dünya Su Dostları Deklarasyonu işte bu eksik olan sesi çıkarmayı hedefliyor. Yolculuk boyunca dinlediği akarsuyun, tanıştığı insanların, dünyanın dört bir yanından gönderilen destek mesajlarını atanların, kanalların etrafını sarmış ağaçların, kuşların, göğün ve yağmurun sesi olmayı istiyor. Dünya Su Konseyi’nde suyu barajlarla enerjinin hammaddesine çevirmek, onu ambalajlayıp dünya su pazarının bir metası haline getirmek, kalkınma yarışı içinde devletlerin silahı gibi kullanmak isteyenlerin sesini yaşamın sesiyle bastırmak istiyor.

Bu yolculuğa kayıtsız kalmayın. Çünkü bu yolculuk sadece Sadık Çelik’in değil. Bu hepimizin var olma mücadelesi. Çünkü ben suyum, sen susun, biz suyuz ve onlar da sular. Bundan sonrası bize kalmış bir hikâye.

Son notlar

[1] Martin Legall (6 Şubat 2017). “Fransa’nın göbeğinde bir otonom alan: ZAD”, ROAR Magazine. Çeviren: Serap Şen.  https://dunyadanceviri.wordpress.com/2017/02/06/fransanin-gobeginde-bir-otonom-alan-zad-martin-legall/

[2] Su Haydutlarına Karşı Dünya Su Konseyi’ne Kano ile Yolculuk https://www.facebook.com/kanoile2017/?fref=ts

[3] Su Hakkı (25 Temmuz 2017). Açık Radyo. http://www.suhakki.org/2017/07/su-hakkinda-bir-su-hakki-yolculugunu-konustuk/#.WXs3oIjrPIU

 

Akgün İlhan

Akgün İlhan
Akgün İlhanhttps://akgunilhan.blogspot.com
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı’nı 1996’da bitirdi. Önce Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları bölümünde (2002) ve sonra İsveç Enstitüsü bursu ile Lund Üniversitesi Uluslararası Çevre Bilimi (2005) ana bilim dalında yüksek lisanslarını tamamladı. UNESCO Su Bilimleri Bölümü’nde (Paris) tüm dünyada 100’den fazla büyük nehir havzasını kapsayan su yönetimine halk katılımı temalı “Çevre, Yaşam ve Politika için Hidroloji”(HELP) adlı bir projeyi yürüttü. 2005’te Barselona Otonom Üniversitesi (UAB) Çevre Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nde (ICTA) Politik Ekoloji dalında başladığı doktorasını Katalan Hükümeti bursu ile tamamladı (2010). Aynı dönemde (2005-2008) Avrupa Birliği fonlu Bütünleşik Sürdürülebilirlik Değerlendirme Yöntem ve Araçları (MATISSE) adlı projede araştırma görevlisi olarak çalıştı. İspanya’da Eco-union adlı STK’da profesyonellere yönelik eğitim programları da veren Akgün (2006-2009), 2012-2018 arasında da Su Hakkı Kampanyası’nda (İstanbul) çalıştı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yazıları olan Akgün, ”Yeni Bir Su Politikasına Doğru: Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” (2011) adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca Açık Radyo’da önce Su Hakkı’nı (2012-2018) hazırlayıp sunmuştur. 2018 yılından bu yana ise Sudan Gelen adlı programın yapımcısıdır. Akgün ayrıca 2016 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde ”Çevre ve Turizm” ile ”Sosyal ve Çevresel Perspektiflerden Sürdürülebilirlik” adlı lisans dersleri vermektedir. Akgün aynı zamanda 2019-2020 Mercator-İPM Araştırmacısı olarak Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR