Ana Sayfa Blog Sayfa 916

COP26 Başkanı Sharma: Dünya liderleri iklim hedeflerine uymuyor

Geçen kasım ayında Glasgow‘da düzenlenen 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) başkanlık eden Alok Sharma, zirveden altı ay sonra yaptığı değerlendirmede, dünya liderlerinin iklim hedeflerine ilişkin verdikleri sözleri yerine getirmediğini söyledi.

Zirvede iklim krizine karşı alınacak bir dizi önlemi içeren bir anlaşma imzalanmıştı.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/cop26-anlasma-metninde-one-cikan-basliklar-neler/

Buna göre, kömür kullanımı aşamalı olarak azaltılacak, emisyon azaltma planları düzenli olarak gözden geçirilecek ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansal destek verilecekti. Ancak zirveden sonra ülkelerin ilerlemelerini değerlendiren Sharma, bu sözlerin yerine getirilmediğini ve çalışmaların “acilen hızlanması gerektiğini” söyledi. 

Sharma şöyle konuştu:

“İklim krizinin önüne geçmek için vaktimiz azalıyor, sonuçları ise şimdiden büyük felaketlere neden oluyor. Tüm dünya liderlerinin verdikleri sözlerin boş olmadığını kanıtlamaları ve bu sözleri tutmaları gerekiyor.”

Rusya-Ukrayna savaşı iklim krizini geri plana itmemeli

Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgaliyle iklim krizinin manşetlerden düştüğünü ifade eden Sharma, “Glasgow’da üzerinde anlaşılanları uygulamak için daha kararlı şekilde davranılması gerektiğini” söyledi.Glasgow’da 1-12 Kasım 2021’de gerçekleştirilen COP26, küresel ısınmayı 1.5C ile sınırlamak için dünya liderleri arasında bir uzlaşma sağlamayı amaçlıyordu. Ancak bilim insanları, ısınmanın bu düzeyde kalma ihtimalinin yüzde 6-10 arasında olduğunu belirtiyor, varılan tüm anlaşmaların yerine getirilmesi durumunda bile sıcaklığın 2 dereceye yaklaşacağı tahmin ediliyor.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/yeni-analiz-cop26ya-ragmen-dunya-24-derecelik-isinmaya-gidiyor/
İlgili haber: https://yesilgazete.org/dunya-meteoroloji-orgutu-dunya-kuresel-isinma-icin-tehlikeli-esige-bes-yil-icinde-gelebilir/

BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporuna göre de  Glasgow’da varılan anlaşmaların yerine getirilmemesi durumunda bile dünya bu yüzyılda 3.2C ısınabilir.

İlgili haber: https://yesilgazete.org/ipcc-3uncu-calisma-grubunun-raporu-aciklandi-1-5c-siniri-icin-firsat-penceresi-kapanmak-uzere/

Bilim insanları, “eşi benzeri görülmemiş sıcak dalgaları, fırtınalar ve ciddi su kıtlıklarına” yol açacağı uyarısında bulundukları bu durumun önüne geçmek için karbon salımlarının en geç 2025’e kadar zirveye ulaşıp bu tarihten sonra azaltım politikalarının yürürlüğe girmesi gerekiyor. 

Türkiye’nin veto sinyaline Finlandiya’dan tepki: Güvence vermişti, şaşırdık

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine itirazını yineledi.

Geçtiğimiz günlerde iki ülkeyi “teröre yataklık etmekle” suçlayarak üyeliklerine olumlu bakmadığını açıklamasının üzerine İsveç ve NATO’dan uzlaşma mesajları gelmiş; İsveç, Türkiye’nin endişelerini tartışmak için bir heyet göndereceğini söylemişti.

Gelecek heyete ilşkin “Zahmet etmesinler” diyen Erdoğan, İsveç’in “terör örgütlerinin kuluçka merkezi” olduğunu söyledi.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından bugün İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin NATO’ya resmi başvurusunu imzaladı.

Dışişleri Bakanlığında canlı yayında NATO’ya üyelik başvurusunu imzalayan Linde, “İsveç için en iyisini”yaptığını söyledi.

Ülkelerin NATO’ya katılabilmesi için 30 üyenin hepsinin onayını alması gerekiyor. Bütün ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de veto hakkı bulunuyor.

NATO dışişleri bakanları, Finlandiya ve İsveç’in katılma hamlelerini değerlendirmek üzere Pazar günü Berlin‘de bir araya gelmiş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, iki ülkenin NATO üyelik hedeflerini, “teröristleri desteklemeyi bırakmaları ve ihracat yasaklarını kaldırmaları” halinde destekleyebileceğini söylemişti.

İlgili haber: Finlandiya ve İsveç, NATO üyeliği için bu hafta başvuracak: Ne anlama geliyor?

Türkiye uzun süredir başta İsveç olmak üzere İskandinav ülkelerini Kürt gruplarını ve Fethullah Gülen‘in destekçilerini barındırmakla suçluyor.

İsveç, Türkiye’den gelen büyük bir göçmen topluluğuna sahip ve İsveç’teki göçmenlerin çoğunluğunu siyasi sığınma hakkı verilen Kürt vatandaşlar oluşturuyor.

2019’da İsveç ve Finlandiya, Suriye‘ye girmesinin ardından Ankara‘ya silah ambargosu uygulamıştı.

Finlandiya: Türkiye güvence vermişti

Öte yandan, diğer üye ülkeler, iki ülkenin üyeliklerine olumlu baktıklarını açıkladı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, defalarca iki ülkenin katılma kararına dair pozitif açıklamalar yaptı. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Liz Truss açıklamada Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımını “güçlü bir şekilde desteklediğini” ve “Avrupa’nın toplu güvenliğini güçlendirmek” için ülkelerin mümkün olan en kısa sürede ittifaka dahil edilmesi gerektiğini söyledi. 

Finlandiya Başbakanı Sanna Marin ise, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma hedefleri konusunda karar değiştirmesinden dolayı şaşırdıklarını söyledi.

Türkiye’nin daha önce iki ülkenin NATO üyeliklerine herhangi bir engel koymayacağına ve süreci yavaşlatmayacağına dair güvence verdiğini açıklayan Marin, Erdoğan’ın ifadelerini ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi ve sabırlı olunması çağrısında bulundu.

Marin, “İşlerin diyalog yoluyla çözülebileceğinden eminim” dedi.

Pazarlık kozu

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB savunma bakanlarının İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine mümkün olan en yüksek desteği vereceğini belirterek, NATO’nun, Türkiye’nin itirazlarını aşacağını umduğunu söyledi.

ABD başkanı Joe Biden‘la görüşmeye giden  Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis de düzenlediği açık oturumda bu konuya değindi. İki ülke arasında krizin şu anda “NATO’nun ihtiyacı olan son şey olduğunu” söyleyen Miçotakis, Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine itirazı için “Türkiye bu konuyu pazarlık kozu olarak kullanmamalı” yorumunu yaptı.

 

Birleşik Krallık’ta onbinlerce kişi plastik atıklarını sayacak

Birleşik Krallık‘ta, çevre örgütleri öncülüğünde on binlerce kişi bir haftada ne kadar plastik tükettiğini saymaya başladı. Greenpeace ve Everyday Plastic‘in öncülüğünde başlatılan büyük plastik sayımına 151 bin kişi katılacak.

Sayıma 96 milletvekili ve farklı okullardan 4 bin 180 sınıfın öğrencileri de katılıyor.

BBC‘ye konuşan Greenpeace aktivisti Chris Thorne, “Bu, İngiltere’de bugüne kadar yapılan en büyük sayım araştırması. Milyonlarca insan geri dönüşüm için üzerine düşeni yapıyor ama plastik atıklarımızın nereye gittiğini gerçekten bilmiyoruz” dedi.

Everyday Plastic’in kurucusu Daniel Webb, 2017 yılı boyunca çöpe attığı plastik atıkları saymış ve 40 çöp poşetini atıkla doldurduğunu tespit etmişti.  Webb “Bu deneyim, soruna nasıl yaklaştığımı değiştirerek hayatımda bir dönüm noktası oldu. Sonra düşündüm, ya diğer insanlar da bu deneyi yapsaydı?” diye konuştu.

Nasıl yapılıyor?

Sayıma katılanların evlerine kullandıkları plastiklerin nasıl sayılacağını açıklayan ve plastik atıklarını 19 kategoriye ayırmalarını sağlayan bir paket gönderiliyor. Katılımcılar bir hafta boyunca plastik atıklarını çöp kutusuna veya geri dönüşüme atmak yerine ayrı topluyor. Ardından sayım yapılıyor.

Sayım tamamlandıktan sonra veriler Everyday Plastic ve Greenpeace’e geri gönderilecek ve analiz edilecek.

2020 yılı içinde hanelerde geri dönüşüm hedefini tutturamadığını açıklayan hükümet, plastik atıkları azaltmak için depozito iade sistemi gibi önlemleri uygulamaya koymayı planlıyor. Ülkenin ulusal istatistiklerine göre hanelerin geri dönüşüm oranı 2020’de yüzde 44’e düştü. 2019’da bu oran yüzde 45’ti.

Geri dönüşüm sisteminde de önemli sorunlar  bulunuyor. Geri dönüşüm için ayrılan atıkların bir bölümü çöp döküm sahalarına gönderiliyor; bir bölümü yakılıyor; diğer bölümüyse yurt dışına gönderiliyor.

2020’de tonlarca plastik atığın bu ülkeden Türkiye‘ye gönderildiği tespit edilmişti. 2021’de de Türkiye’nin ithal ettiği atıkların yaklaşık yüzde 18’i Birleşik Krallık’tan gönderildi. Ticaret Bilgi Sistemi verilerine göre 2021’de  ihraç edilen tüm plastik atıkların yüzde 23’ü, yani 123 bin 39 ton plastik atık Türkiye’ye ihraç edildi.  

SADAT’tan askeri mühimmat satışı açıklaması

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT’ın kapısına dayanarak “Önünde bulunduğumuz SADAT paramiliter bir kuruluştur… Burası terörist yetiştiren bir kurumdur. Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliği sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır ve Saray’dır” açıklamasının yankıları sürüyor. Seçim öncesinde iç karışıklık çıkaracağı yönündeki iddialar sonrasında gözler SADAT’a çevrildi.

BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre; kurumun ortaklarından ve yönetim kurulu üyelerinden Mehmet Naci Efe yurtdışındaki faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde olduğunu söyledi.

‘İnternet sitesinde eğitim verildiği yazsa da eğitim vermiyoruz’

Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. kurul üyesi Efe, Arı’nın silahlı gruplara eğitim vermelerine ilişkin sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Ben SADAT’ın ortaklarından biriyim ve yönetim kurulundayım. İnternet sitesinde eğitim verildiği yazsa da eğitim vermiyoruz. ASELSAN’ın, Makina Kimya Endüstrisi’nin (MKE) ürettiği ürünleri, yurtdışında müttefik olduğumuz ve ülkemizin izin verdiği ülkelere götürüp satıyoruz.”

‘Türkiye’de böyle şirketler var ama SADAT’ın üzerine gidiliyor’

ASELSAN ve MKE’nin ürettiği silahları ve mühimmatları neden kendilerinin satmadığı yönündeki soruya ise Efe şöyle yanıt verdi:

“ABD’nin böyle 77 tane şirketi var. Türkiye’de böyle şirketler var ama bir şekilde SADAT’ın üzerine gidiliyor. Mesela Suudi Arabistan beş tane Amerikan şirketinden hizmet alıyor. Kara, hava kuvvetleri için hatta Mekke ve Medine’nin güvenliği için de böyle hizmetler alıyorlar.”

‘Teklifler Dışişleri Bakanlığına bildiriliyor’

SADAT’ın askeri mühimmatı olup olmadığı yönündeki soruya ise Efe, müttefik ülkelerin SADAT’tan teklif istediklerini belirterek Dışişleri Bakanlığı’na söz konusu ülkelerin kendilerinden teklif istediklerini bildirdiklerini ve bakanlıktan izin verilmesi durumunda istenen ürüne göre tarafları bir araya getirdiklerini söyledi.

Kullanıma ilişkin bilgi verdiklerini söyleyen Mehmet Naci Efe, SADAT’ın Türkiye’den izinsiz teklif vermediğini, ifade ederek “Ben vatanımda üretilen ürünü Afrika ülkelerinde, İslam ülkelerinde pazarlayan ve satan bir kurum haline geliyorum. Bedava hizmet veriyorum, ne güzel” dedi.

Pusu, baskın, sabotaj eğitimi: Biz sadece fikir veririz

Şimdiye kadar ‘sıkıntılı’ bir ülkeye teklif vermediklerini söyleyen Efe, SADAT’ın internet sitesinde bulunan gayrinizami harp eğitimine (pusu, baskın, yol kapaması, sabotaj) ilişkin olarak ise eğitim değil, fikir verdiklerini söyledi:

“Biz sadece fikir veririz. ‘Şunu böyle böyle yapacaksınız’ deriz. Şu ana kadar da kesinlikle yapmadık. Bizden teklif isteyenler oldu ama yapmadık.”

Eğitim kampları: Bu bizim işimiz değil

İYİ Parti lideri Meral Akşener’in SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğu yönündeki iddialarına ilişkin olarak ise Efe ”Türkiye’de ve dünyada herhangi bir ülkede eğitim vermedik ve verilmeyecek de. Bu bizim işimiz değil çünkü. Biz sadece danışmanlık ve proje firmasıyız. Projeyi hazırlarız, ‘Bunu buradan alacaksınız, bunun kullanımı bu şekilde oluyor, atış alanlarını böyle, eğitim alanlarınız şu şekilde kurun’ deriz” şeklinde konuştu.

‘Hiçbir ülkede eğitim, hizmet vermedik, keşke verebilsek ama…’

Arı’nın “Siz hangi ülkelerle iş yapıyorsunuz? Libya’yla iş yaptığınız biliniyor…” yönündeki sorusuna ise Efe, Libya’da hizmet vermediklerini söyledi.

Sudan’ın SADAT’tan teklif istediğini, SADAT’ın Sudan’da danışmanlık hizmeti verdiğini belirterek “Verdiğimiz hizmet şu, oradaki silahlı kuvvetlere askeri tesisler inşaatı yapılması için bir proje hazırladık. Onu da bir inşaat firmasıyla birlikte danışmanlık hizmeti vererek yaptık. Cesaret parkuru dediğimiz, atlama, zıplamayla ilgili bir sportif faaliyet alanı yapıldı. Biz başka hiçbir ülkede eğitim, hizmet vermedik. Keşke verebilsek ama…” dedi.

‘Kılıçdaroğlu bizi arasa ‘baş tacısınız’ deriz’

Ekonomik krizde zor durumda oldukları mesajını veren Efe, Kılıçdaroğlu’nun kapılarına gelmelerine ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Ben yönetim kurulu üyesiyim. Beni arayan olmadı, Başkanı arayan olmadı, Adnan paşayı (Tanrıverdi) arayan olmadı… Başkan (Kılıçdaroğlu) bizi arasa, biz ‘Baş tacısınız’ deriz. Alırız içeriye kahve ısmarlarız… Arasalar ilk önce ben giderim.”

Efe henüz SADAT’a veya ortaklarına hiçbir soruşturma açıldığını söyleyerek “10 yıldır yazılıyor çiziliyor, biz de dava açıp hepsinden tazminat alıyoruz. Biz yerli, milli ve vatanseverlerden oluşan bir ekibiz ve ticaret yapıyoruz” dedi.

Hindistan’da sıcak dalgasıyla termometreler 49’u gördü: Ne anlama geliyor?

Hindistan ve çevre ülkeleri aylardır etkisi altına alan sıcak dalgası ülkede hayatı, ekonomiyi ve tarımı vurmaya devam ediyor.

Delhi ve Kuzey Hindistan‘ın diğer bazı bölgelerinde dün sıcaklık 49 santigrat dereceyi buldu. Hindistan Meteoroloji Departmanı verilerine göre, bu, Mayıs ayında Banda eyaletinde kaydedilen en yüksek sıcaklık oldu.

Meteoroloji, son birkaç gün içinde yükselen sıcaklıklardan özellikle Himachal Pradesh, Haryana, Uttarakhand, Punjab ve Bihar eyaletlerinin tetkilendiğini, bazı bölgelerde sıcaklıkların 2-4 derece düşmesi muhtemel olsa da yoğun sıcaklıkların devam edeceğini aktardı. 

Sebep: Karbon emisyonları

Bilim insanları, artan sıcaklıklar için yıllardır küresel karbon emisyonlarını işaret ediyor. Emisyonlar sıkı şekilde önlenmediği takdirde, bu aşırı sıcaklık olayları sadece daha şiddetli ve daha sık hale gelmekle kalmayacak, aynı zamanda ne yazık ki acil müdahale ve kurtarma daha zor hale gelecek.

ABD’deki Rutgers Üniversitesi‘nden yapılan bir araştırmaya göre, mevcut küresel ısınma seviyeleri devam ederse dünya çapında 1,2 milyar kadar insan 2100 yılına kadar ısı stresi koşullarıyla karşı karşıya kalabilir.

Pakistan’ın İklim Bakanı Sherry Rehman, sıcak dalgasının uluslararası topluma bir uyarı olması gerektiğini belirterek “İklim ve hava olayları kalıcı olacak ve küresel liderler şimdi harekete geçmezse, ölçek ve yoğunlukları artacak” demişti.

Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından yapılan açıklamada ise “Hindistan ve Pakistan’daki sıcaklıklar değişen bir iklimde beklediğimizle tutarlı. Isı dalgaları daha sık ve daha yoğun, ayrıca geçmişe göre daha erken başlıyor” denildi.

Neden önemli?

Isı dalgaları, belirli bir bölgedeki sıcaklıkların ortalama sıcaklığın yüzde 90’ının üzerine çıktığı ve genellikle bir hafta kadar uzun bir süre orada kaldığı belirgin bir meteorolojik fenomendir.

Yerel bir ortalamaya göre tanımlandıkları için, ısı dalgası olarak sayılanlar, konuma bağlı olarak değişir. Örneğin Hindistan’da bir ısı dalgası eşiği, Kanada’da olduğundan çok daha yüksek.

Güney Asya‘daki sıcak dalgası olağandışı çünkü tipik yaz havası tipik olarak başladığı mevsim normallerinden çok daha önce oluyor, bu yüzden de insanları hazırlıksız yakaladı. Aynı zamanda, birkaç cepte yoğunlaşmak yerine Pakistan ve Hindistan’ın çoğunu kaplayan çok daha geniş bir alana yayıldı.

Delhi merkezli Enerji ve Kaynaklar Enstitüsü‘nün yer bilimleri ve iklim değişikliği direktörü Suruchi Bhadwal, “Normalde, yaza doğru yavaş yavaş artan sıcaklıkların yükselmeye başlaması ve yüksek kalması tahmin edilebilir değildi” dedi.

Hayat durdu, insanlar öldü

Ara ara yağışlarla hafiflemesine rağmen haftalardır süren sıcak dalgasının 1,5 milyar insana ev sahipliği yapan Hindistan ve Pakistan’da kritik zincirleme etkileri oldu.

Hindistan’da sıcaklar yüzünden 25 kişi hayatını kaybetti, ülkenin Sağlık Bakanlığı, 2022’de mayıs başına kadar 381 sıcak çarpması vakası görüldüğünü bildirdi. Pakistan’da 65 kişi hayatını kaybetti, ancak gerçek ölü sayısının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Kuşlar, hayvanlar sıcak çarpması geçiriyor.

Hindistan için geçtiğimiz Nisan, 122 yılın en sıcak ayıydı ve rekor düzeydeki en sıcak Mart’ı takip etti. Pakistan için son 61 yılın en sıcak Nisan ayı oldu.

Aşırı hava koşulları, elektrik santrallerinin akut kömür kıtlığıyla karşı karşıya kaldığı bir zamanda klimalara olan talebin artmasıyla ülkenin elektrik krizini daha da kötüleştirdi. Bazı mahsuller yandığı için çiftlik üretimietkilendi.

Fotoğraf: Amit Dave / Reuters

Nisan ayında artan elektrik talebi ve elektrik şebekesindeki stres, hanelerin üçte ikisini elektriksiz bıraktı. Pakistan’daki kesintiler 12 saate kadar sürdü ve insanların en çok soğutmaya ihtiyaç duyduğu anda elektrik gitti. Elektrik olmadan, birçok hane suya erişimini de kaybetti.

Sıcak hava aynı zamanda toz ve ozon seviyelerini artırarak, bölgedeki büyük şehirlerde hava kirliliğinde ani artışlara yol açtı. Isı, dağ buzullarını normalden daha hızlı eriterek Pakistan’da ani selleri tetikledi.

Aynı zamanda, devam eden siyasi aksaklıklar ve Covid-19 pandemisinden kaynaklanan ekonomik çalkantı, sıcak hava dalgasına verilen yanıtı daha da kısıtlıyor.

Buğday ihracatı yasaklandı

Dünyanın ikinci büyük buğday üreticisi Hindistan’da etkili olan aşırı sıcaklar, tarım sektörünü etkiledi ve mahsul verimini de tehlikeye atarak söz konusu tedarik sorununu büyüttü.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve  iklim değişikliğinin tetiklediği olaylar nedeniyle dünyanın temel gıda kaynaklarının baskı altında olduğu bir dönemde son 122 yılın en sert sıcaklık dalgası, tarımsal kaynakları  da ciddi şekilde tehdit ediyor.

Hindistan Başbakanı Modi, geçen ay ABD Başkanı Joe Biden‘a Hindistan’ın “dünyaya gıda stoğu sağlamaya hazır” olduğunu söylemişti, ancak hava koşulları bunun gerçekleşmesine engel oldu.

14 Mayıs’ta verilen kararla gıda güvenliğini riske atması nedeniyle buğday ihracatı yasaklandı. 10 milyon ton ithalat yapmayı bekleyen Hindistan’ın bu kararı, buğday fiyatlarını yeni zirvelere çıkardı.

1901’den bu yana en yüksek seviyelere erişen mart sıcaklıkları nedeniyle buğday verimi oldukça düşmüştü. Hindistan buğdayın çoğunu komşu ülkeler Bangladeş, Nepal ve Sri Lanka‘ya ihraç ediyor.

 

 

Tarım-ÜFE’de yüzde 118’lik artış!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre Tarım-ÜFE yıllık yüzde 118,53, aylık yüzde 17,76 arttı.

Tarım-ÜFE’de Nisan 2022’de bir önceki aya göre yüzde 17,76, Aralık 2021’e göre yüzde 72,29 oranda artış gerçekleşti. Tarım-ÜFE 2021 Nisan’a göre yüzde 118,53 arttı. On iki aylık ortalamalara göre ise yüzde 45,26 oranında artış gerçekleşti.

Sektörlerde bir önceki aya göre balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 0,12, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 18,10 ve ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 21,03 artış gerçekleşti.

Ana gruplarda bir önceki aya göre çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 6,52, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 8,41, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 27,66 artış kaydedildi.

Lifli bitkilerde yüzde 296, sebzede yüzde 248 artış

Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 295,72 ile lifli bitkiler, yüzde 248,33 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 135,01 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. 

Alt gruplarda turunçgillerde yüzde 21,82 ve koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında ise yüzde 45,18 artış gerçekleşti.

Aylık: Meyvelerde yüzde 61 artış

Bir önceki aya göre artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 4,95 ile turunçgiller ve yüzde 5,60 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler oldu.

Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 61,29 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler ve yüzde 42,69 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,11 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar oldu.

CHP Atatürk Havalimanı yolunda: Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan haini

Atatürk Havalimanı’na millet bahçesi yapılacağı açıklamalarının ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) karara tepkiler geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı’na iş makinelerinin girmesi sonrası “Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O makinelerin müteahhitti; sana ise özel ilgi göstereceğiz” dedi.

Öte yandan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, yıkımı protesto için bugün saat 11.00’da İstanbul Havalimanı’na gideceklerini duyurdu.

İlgili haber: Atatürk Havalimanı’nda iş makineleri: Havalimanını feda ediyorlar

Kaftancıoğlu, “Yarın saat: 11.00’da Atatürk Havalimanı’na gidiyoruz. Atatürk’e, doğaya, kente düşman olanlara bir çift sözümüz var. Doğa dostu kurumlar ve kişileri bekliyoruz. Vatandaşın Atatürk Havalimanı çığlığı: Felaket… İsraf… Rezalet…” ifadelerini kullanmıştı.

‘En değerli varlıklarımızdan birin dozerlerle yok ediyorlar’

Kılıçdaroğlu ise sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Bu milletin maddi manevi ne kadar değeri varsa sattılar. Şimdi de en değerli varlıklarımızdan birini dozerlerle yok ediyorlar. Peki bu işe neden alelacele giriştiler?

Büyük değişim öncesinde, beşli çetelerin halktan götürdüğü paranın önemli kısmının yeni havalimanına bağlanmış olması mı bu acelenin nedeni? Bu parayı acilen oradan kurtarıp, seçim öncesi dışarıya mı taşımaktır asıl amaç? Yani hedef yeni havalimanını hızlıca elden çıkarmak mıdır?”

İhaleye davet edilen şirketler

Sözcü yazarı Çiğdem Toker, havalimanına ilişkin ayrıntıları kaleme almış, millet bahçesi ihalesini geçen hafta duyurmuş ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘na bağlı TOKİ’nin pazarlık usulüyle yaptığı ihaleye altı firmanın davet edildiğini bildirmişti.

İlgili haber: ‘Atatürk Havalimanı’na yapılmak istenen Millet Bahçesi ihalesi yine ‘Beşli

Toker, firmalardan üçünün Atatürk Havalimanı’nın uğruna kapatıldığı İstanbul Havalimanı’nı yapan müteahhitlik şirketleri olduğunu belirmiş, en uygun teklifin ise yaklaşık 2,1 milyar TL veren Yapı&Yapı firmasından geldiğini bildirmişti. 

‘Onlar burada rahat edebileceklerini mi zannediyorlar?’

“Burada asıl korku nedir?” diye soran Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:

“İşlenen günahların bedeli olarak, üçüncü havalimanının kamulaştırılma korkusu mu? Yeni havalimanını hızlıca satabilmek için, Atatürk Havalimanı’nın varlığı olası yatırımcıya risk teşkil edeceğinden, bu milli servet hızlıca yok edilmeye mi girişildi?

Peki bunların Katarlı veya S. Arabistanlı suç ortaklarına biz nefes aldıracak mıyız? Onlar burada rahat edebileceklerini mi zannediyorlar? Yok edilen Atatürk Havalimanı’nın değerini de çetelerden, onların siyasal ayağından ve yabancı suç ortaklarından alacağımızı bilmiyorlar mı?”

‘Kimsenin gözünün yaşına bakmayız’

Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili yatırımcılara ise şöyle seslendi:

“Yatırımcı dostlarınıza da anlayacakları dilden anlatayım: Milletimizden çalınanlarla yapılan hiçbir şey size satılamaz. Beytülmal ile ilgili işlenen suçlarda siz dahil kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Gelecekseniz, bunu bilerek gelin.

Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun: Bu iş ‘Talimat aldım, mecburdum’ diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O makinelerin müteahhiti; sana ise özel ilgi göstereceğiz!”

Kılıçdaroğlu Suudi Arabistan ve Katarlılara yaptığı çağrıyı Arapça olarak da paylaştı.

İBB Meclis Üyesi İyi Partili Ali Kıdık’ın Atatürk Havalimanı’nın apar topar yıkılmak istenmesinin asıl nedeninin İstanbul Havalimanı satış görüşmeleri olduğunu, Atatürk Havalimanı’nı İstanbul Havalimanı’nı satmak için feda ettikleri iddiasını ortaya atması sonrası havalimanına millet bahçesi yapılmak istenmesi büyük tepki topladı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise konuya ilişkin şu açıklamayı yapmıştı:

“2053 vizyonumuzun en iddialı hecelerinden biri olan Yeşil Kalkınma Devrimi doğrultusunda durmadan, yılmadan çalışmaya; ülkemizi yeşillendirmeye devam edeceğiz.”

Fransa’da otuz yıl sonra ilk kadın başbakan Elisabeth Borne oldu

Fransa Başbakanı Jean Castex‘in istifasının ardından atanan Elisabeth Borne, ülkede 30 yılın ardından ilk kadın başbakan oldu.

Elysée Sarayı‘ndan yapılan açıklamada, Castex’in kendisinin ve hükümetinin istifasının ardından mevcut Çalışma Bakanı Borne’un Başbakan olarak atandığı ve yeni hükümeti kurmakla görevlendirildiği belirtildi.

Borne göreve başlarken, “Bu görevi Fransa’daki tüm küçük kızlara, onlara ‘hayallerinin peşinden git’ demek için adıyorum. Toplumumuzda kadının yeri için verilen mücadeleyi hiçbir şey durdurmamalıdır” dedi.

Devlet bakanlıkları, üst düzey kamu hizmeti, kamu idaresi ve devlet işletmelerinde  kariyere sahip bir mühendis olan 61 yaşındaki Borne, artan enflasyonun arka planı ve Ukrayna‘daki savaş dşünüldüğünde karmaşık bir dönemde görev yapacak.

Fransa 5’inci Cumhuriyeti’nin ikinci kadın başbakanı olan Borne, Macron’un ilk cumhurbaşkanlığı dönemind Ulaştırma Bakanı (2017-2019), Ekoloji Bakanı (2019-2020) ve ardından Çalışma Bakanı (2020-2022) olarak görev yapmıştı.

Fotoğraf: Christophe Ena / AP

Borne, Mayıs 1991’den Nisan 1992’ye kadar Sosyalist cumhurbaşkanı François Mitterrand döneminde kabineye 11 ay başkanlık eden Édith Cresson‘dan bu yana ilk Fransız kadın başbakanı.

Hükümetinde eşit sayıda kadın ve erkek bulunan Macron, buna rağmen çoğunlukla erkek danışman grubuyla çalıştığı için eleştirilmişti.

Cresson, Borne’un atamasıyla ilgili görüşlerini “Gerçekten başka bir kadının o pozisyonda olmasının zamanı gelmişti. Borne’un çok fazla deneyime sahip olağanüstü bir insan olduğunu biliyorum. Bence bu çok iyi bir seçim” şeklinde dile getirdi.

Borne’nin ilk görevi, planlı emeklilik planını hayata geçirmesi için önümüzdeki ay yapılacak seçimlerde parlamento çoğunluğunu kazanması gereken Macron’un merkez grubunu yönetmek.

Pınar Gültekin davasının 12’inci duruşmasında da karar çıkmadı

Muğla‘da Pınar Gültekin‘i katleden Cemal Metin Avcı‘nın yargılandığı davanın karar beklenen 12’inci duruşması, yine ertelendi.

Davanın geçen 11 Nisan’da görülen önceki duruşmasında Avcı, mahkemeye yeni deliller sunacağını öne sürüp, duruşmanın ertelenmesini talep etmişti.

Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen duruşma öncesi adliye önünde toplanan kadınlar Pınar Gültekin için adalet talebini yineledi. Kadınlar, “Katilleri cezalandırmayan yargı, Pınar’ın annesine dava açıyor” diyerek, anne Şefika Gültekin‘e mahkemedeki ifadeleri nedeniyle açılan davayı hatırlattı.

İlgili haber: Pınar Gültekin’in annesi hakkında dava açıldı

Mertcan Avcı yine tutuklanmadı

Sanık avukatlarının tahkikatın genişletilmesi talebi reddedildi. Savcı, mütalaasında, Cemal Metin Avcı hakkında tasarlayarak, canavarca hisle öldürme suçundan, kardeşi Mertcan Avcı hakkında ise bu öldürme suçuna iştirak suçundan ceza verilmesini talep etti.

Avcı’nın eski eşi Eda Karagün, iş ortağı Şükrü Gökhan Orhan, annesi Ayten ve babası Selim Avcı‘nın da suç delillerini gizlemek ve yok suçundan ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapsi istendi.

Hakkında yeniden tutuklama talep edilen  Mertcan Avcı’ya adli kontrol şartı getirilirken tutuklanması talebi ise reddedildi.

Dava 20 Haziran’a ertelendi.

Kadınları değil katilleri engelleyin

İstanbul Kadıköy‘de davaya dikkat çekmek için toplanan ve yürüyüş yapmak isteyen kadınlara ise polis saldırdı. Saldırıya diğer kadın örgütlerinden “Kadınları değil katilleri engelleyin!” tepkisi geldi.

Ne olmuştu?

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020’de kayboldu. Soruşturma kapsamında beş gün sonra gözaltına alınan eski sevgilisi Cemal Metin Avcı, Gültekin’i boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı’nın gösterdiği yerde bulunan varilde, Gültekin’in kısmen yanmış cesedine ulaşıldı.

Adliyeye sevk edilen Cemal Metin Avcı, “canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme” suçundan çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı. Kardeşi Mertcan Avcı’nın telefon sinyallerinden ağabeyiyle aynı zamanda bağ evinde olduğu tespit edildi ve tutuklandı.

24 Ocak’taki duruşmada Savcı, Pınar Gültekin’in hayattayken yangına maruz kaldığının oy birliği ile kabul edildiğini belirterek, Cemal Metin Avcı’nın “canavarca hisle öldürme” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mertcan Avcı’nın da “suç delillerini gizleme ve değiştirme eyleminde bulunması”, Cemal Metin Avcı’nın eski eşi Eda Karagün, iş ortağı Şükrü Gökhan Orhan, annesi Ayten Avcı ve babası Selim Avcı’nın da “suç delillerini yok etmek ve gizlemek” suçlarından cezalandırılmasını istedi.

Mertcan Avcı’nın tutukluluğuna avukatı tarafından itiraz edildi. İtirazı değerlendiren Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi sanığın kaçma şüphesinin olmaması, adli kontrol tedbirlerine uyması gerekçesiyle itiraz yolu açık olmak üzere tahliyesine karar verdi.

Pınar Gültekin’in ailesinin avukatı, sanık Cemal Metin Avcı’nın annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı eski eşi Eda Karagün ile ortağı Şükrü Gökhan Orhan’ın da “delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme” suçunu işlediğini belirterek şikayetçi oldu. Muğla Cumhuriyet Savcılığı, 2 Ekim 2020’de şüpheliler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Karara yapılan itirazın Muğla Sulh Ceza Hakimliği de kesin olarak reddine hükmetti.

Ailenin avukatı Rezan Epözdemir, Muğla Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği kesin kararın Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.

Başsavcılık, kararı bozarak 4 şüpheli hakkında iddianame hazırlanmasına karar verdi. Savcılık tarafından hazırlanan yeni iddianamede şüpheliler Selim Avcı, Ayten Avcı, Eda Karagün ile Şükrü Gökhan Orhan’ın “kasten öldürme” sonrasındaki zaman diliminde olay mahalline birlikte gidip, suç delillerini yok ederek, gizlediklerine dair haklarında yeterli şüphe bulunduğuna kanaat getirilerek ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.

Baba Gültekin, “Ben bu mahkemeden gerçekten hiçbir şey beklemiyorum. Mertcan Avcı mahkemeye çıkmadan Muğla 3.’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bunu tahliye ediyor. Kızımı kardeşiyle beraber, babasıyla annesiyle, ortaklarıyla beraber, delilleriyle her şey ortada iken diri diri yakıyorlar. Canice katliam yapıyorlar” dedi.

Karar çıkması beklenen bu duruşma da sanık Cemal Metin Avcı’nın mahkeme heyetine yeni deliller sunacağını belirtmesi ve erteleme talep etmesi üzerine 16 Mayıs’a ertelenmişti.

 

Atatürk Havalimanı’nda iş makineleri: Havalimanını feda ediyorlar

Atatürk Havalimanı’nda millet bahçesi yapılmak üzere hafta sonu yıkıma başlandı. Havalimanına iş makinaları girdi.

Sözcü yazarı Çiğdem Toker, havalimanına ilişkin ayrıntıları kaleme aldı. Toker, millet bahçesi ihalesini geçen hafta duyurmuş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘na bağlı TOKİ’nin pazarlık usulüyle yaptığı ihaleye altı firmanın davet edildiğini bildirmişti.

Toker, firmalardan üçünün Atatürk Havalimanı’nın uğruna kapatıldığı İstanbul Havalimanı’nı yapan müteahhitlik şirketleri olduğunu belirtti.  Toker en uygun teklifin ise yaklaşık 2,1 milyar TL veren Yapı&Yapı firmasından geldiğini bildirmişti. 

İlgili haber: ‘Atatürk Havalimanı’na yapılmak istenen Millet Bahçesi ihalesi yine ‘Beşli’ye’

Atatürk Havalimanı’ndaki yıkımla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum açıklama yaptı. 

Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 2053 vizyonunun en iddialı hedeflerinden biri olan “Yeşil Kalkınma Devrimi” doğrultusunda durmadan, yılmadan çalışmaya, Türkiye’yi yeşillendirmeye devam edeceklerini iddia etti.

Tamamlandığında dünyanın en büyük yeşil alanlarından biri olacağını iddia ettiği millet bahçesine ilişkin olarak Kurum, 132 bin 500 ağacıyla millet bahçesinin İstanbul’un merkezinde beş milyon 61 bin metrekarelik yeşil bir koridora dönüşeceğini ve İstanbul’a nefes aldıracağını söyledi. 

Kurum millet bahçesinin iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadelede güç katacağını iddia ederek “İstanbul’un en merkezi afet toplanma alanı olacak” dedi. Kurum son olarak şu ifadeleri kullandı:

“2053 vizyonumuzun en iddialı hecelerinden biri olan Yeşil Kalkınma Devrimi doğrultusunda durmadan, yılmadan çalışmaya; ülkemizi yeşillendirmeye devam edeceğiz.”

‘Heba olmasına izin vermeyeceğiz’

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise daha önce Atatürk Havalimanı’na ilişkin olarak “Heba olmasına izin vermeyeceğiz. 2023’te sonra açacağız” demişti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ise İmamoğlu’nun açıklamalarının akabinde şunları söylemişti:

“Atatürk Havalimanı hikayesi kapandı gitti. Zaten oranın kuzey ve güney pistinin millet bahçesi olarak yapılması için işe başlanıyor.”

İlgili haber: KOS: İstanbul Havalimanı, Kuzey Ormanlarını emperyalist şirketlerin yağmasına açacak!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi İyi Partili Ali Kıdık ise sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu paylaşımla Atatürk Havalimanı’nın atar topar yıkılmak istenmesinin asıl nedeninin İstanbul Havalimanı satış görüşmeleri olduğunu söylemişti. Kıdık konuya ilişkin olarak şu iddiaları ortaya atmıştı:

“Abu Dabi Havalimanı işleticisi  @AUH (Abu Dhabi Airport) en ciddi alıcı. Alıcı, İstanbul Havalimanı’nı almak için Avrupa yakasında başka bir havalimanı işletilmeyeceğini fiziki olarak görmek istiyor. Bu sebeple iş makinaları oraya yığıldı. Öte yandan İstanbul Havalimanı’nın satın alınmasının arkasından ikinci adım devreye girecek. Bu tip havalimanını işleten yatırımcılar aynı zamanda o ülkenin yerli havayolunu da işletmek ister. HUB olarak milli havayolumuzu kullandığı İstanbul Havalimanı yeni alıcıları tarafından satın alınma ihtimali çok yüksek. Zira alıcı Abu Dabi havalimanını işletirken Etihad Havayolları’nın da sahibi. ADAC Airport olmazsa devreye Katar girecek. Katar Havalimanını işletenler Katar Airways sahibi. Dolayısıyla Katar Havayolları da THY’ye sahip olmak isteyecek.”

ANKA Haber Ajansı’nın aktardığına göre; İyi Partili Ali Kıdık, “İstanbul Havalimanı’nı satmak için görüşmeler yapılıyor, satabilmek için Atatürk Havalimanı’nı feda ediyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Kınık, şunları söyledi:

Bunun arkasından başka bir şeyler gelecek. Ne gelecek? Havalimanı işleticileri, özellikle işlettikleri havalimanlarında, o ülkenin yerli hava yolu şirketini satın alırlar. Mesela Abu Dabi’de Etihad var. Aynı zamanda oranın havalimanını işletilir. Katar’da, Katar Havalimanı’nı işleten Katar Airway’s var, bunun gibi. Şimdi burayı alacak olan, THY’nin üzerine de çökecek mutlaka. Bu ikinci planda, öyle düşünüyorum ben. Bugün aldığım bilgiler ışığında konuşuyorum tabii. Asıl fotoğraf bu. Yani İstanbul Havalimanı’nı satabilmek için Atatürk Havalimanı’nı feda ettiriyorlar, garanti veriyorlar.”