Ana Sayfa Blog Sayfa 311

Ekim enflasyonu açıklandı: TÜİK ile ENAG rakamları arasında yüzde 65 fark var

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim 2023 enflasyon rakamlarını açıkladı. Yıllık enflasyon yüzde 61,36 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu‘na (ENAG) göre ise enflasyon yüzde 126,18 olarak gerçekleşti.

TÜİK‘e göre; Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Ekim 2023’te bir önceki aya göre yüzde 3.43 arttı. Ekim’de TÜFE’deki değişim 2022 Aralık’a göre yüzde 55 olurken Ekim 2022’ye göre yüzde 61, 36 oldu. Yıllık olarak en yüksek artış yüzde 94,12 ile lokanta ve otel fiyatlarında gerçekleşti. Bunu yüzde 81,30’la sağlık, yüzde 80,83’le eğitim kalemi takip etti. Gıda ve alkolsüz içecekler ile ulaştırmada ise artış yüzde 71,99 oldu. En az artış ise yüzde 25,98’le konut oldu. Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 13,73 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Enflasyon, TÜİK
Grafik: TÜİK

ENAG’a göre enflasyon yüzde 126

Enflasyon Araştırma Grubu‘na (ENAG) göre ise enflasyon yüzde 126,18 olarak gerçekleşti. ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) ise Ekim ayında yüzde 5,09 arttı.

2023 yılı, Ocak-Ekim dönemi enflasyon oranı ise yüzde 105,48 oldu. ENAG verilerine göre; en yüksek artış yüzde 17,58’le çeşitli mal ve hizmetlerde gerçekleşti. Onu yüzde 16,57’yle ev eşyası takip etti. Eğlence ve kültür kalemindeki artış ise yüzde 14,95 olarak kayıtlara geçti.

enflasyon
Grafik: ENAG

Listedeki 122 kalemde artış gerçekleşti

TÜİK’in endeksinde ise kapsanan 143 temel başlıktan 2023 yılı Ekim ayı itibarıyla, 122 temel başlığın endeksinde artış gerçekleşti. 15 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 6 temel başlığın endeksinde ise değişim olmadı.

enflasyon, TÜİK
Grafik: TÜİK

Kasım ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Hormon takviyesi, pestisitler ve doğal olmayan üretim teknikleri kullanımıyla, sebze ve meyvelere neredeyse her mevsim market raflarında ulaşılabiliyor. Ancak besinleri mevsiminde tüketmek hem doğa hem de sağlığımız için oldukça önemli.

Mevsim meyve ve sebzeleriyle beslenmek; doğayı ve doğal olanı korumak, zehirsiz gıdalar tüketmek, karbon ayak izini düşürmek için atabileceğimiz küçük ama etkili bir adım.

Yeşil Düşünce Derneği tarafından hazırlanan takvim, hangi mevsimde neleri yememiz gerektiğini hatırlatıyor. Dernek “Her şey mevsiminde güzel” diyor:

Kasım ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

  • Balkabağı
  • Pırasa
  • Havuç
  • Brokoli
  • Kereviz
  • Lahana
  • Şalgam
  • Pazı
  • Brokoli
  • Kırmızı turp
  • Ispanak
  • Kestane
  • Marul
  • Dereotu
  • Fesleğen
  • Maydanoz
  • Nane
  • Karnabahar
  • Tere
  • Pancar
  • Taze soğan
  • Soğan
  • Brüksel lahanası
  • Biberiye
  • Ayva
  • Roka
  • Portakal
  • Armut
  • Trabzon hurması
  • Muşmula
  • Yer elması
  • Elma
  • Muz
  • Mandalina
  • Greyfurt
  • Kivi
  • Nar
  • Kuşburnu

Erkekler son 10 ayda 268 kadını öldürdü

Erkekler, Ekim 2023’te en az 21 kadını öldürdü, en az 69 kadına şiddet uyguladı, en az 291 kadını taciz etti. Ekim’de erkekler en az üç kadına tecavüz etti. Ekim 2023’te erkekler, 80 kadını seks işçiliğine zorladı. Erkekler, en az beş kadını da “öldürmekle” tehdit etti.

bianet‘in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlerle ortaya koyduğu Erkek Şiddeti Çetelesi‘ne göre; erkekler Ekim’de en az 21 kadını öldürdü. bianet’ten Evrim Kepenek‘in aktardığına göre; Ekim’de en az 25 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.

Erkekler 10 ayda 268 kadını öldürdü

2023’ün ilk on ayında erkekler 268 kadını öldürdü, 347 kadını taciz etti, 647 kadına şiddet uyguladı, 15 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 334 kadını seks işçiliğine zorladı. 215 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.

2022’nin ilk on ayında ise erkekler, 280 kadını öldürmüş, 131 kadını taciz etmiş, 675 kadına şiddet uygulamış, 25 kadına tecavüz etmişti. Erkekler en az 386 kadını seks işçiliğine zorlamıştı. 2022’nin ilk on ayında da 159 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansımıştı.

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Erkeklerin cinayet bahaneleri: Ayrılmak istedi…

Erkekler, Ekim’de de en az 21 kadını öldürdü; geçen yıl aynı ay bu sayı 32 idi. Erkekler, en az altı kadını koruma kararına rağmen öldürdü. Kadınları öldüren erkeklerden biri “polis”ti. Kadınlardan biri Gürcistan vatandaşıydı. Erkekler, kadınların yanındaki iki erkeği de öldürdü.

Erkekler dokuz kadını “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, iki kadını “kıskandığı” için öldürdü. Bir kadını “gasp” etmek için öldürdü. Erkeklerin dokuz kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı.

13 kadını kocası, eski kocası, sevgilisi erkekler, dört kadını baba, abi, oğul gibi aile üyeleri, bir kadını akrabası, bir kadını damadı, bir kadını komşusu erkekler öldürdü. Bir kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

 

Erkekler, üç kadını sokakta, bir kadını metruk binada, 17 kadını da ev içinde öldürdü. Kadınları öldüren 24 fail erkek vardı. Sadece sekiz fail tutuklandı. Bir fail serbest bırakıldı. Yedi fail gözaltına alındı. Dört fail intihar etti. İki failin süreci basına “kaçtı” diye yansıdı. İki failin ise hukuki süreci basına yansımadı.

Erkekler bir ayda en az 291 kadını taciz etti

Ekim’de erkekler en az 291 kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ayda 13 idi. Üç taciz sistematikti. Erkeklerin taciz ettiği kadınlardan biri Almanyalı biri de Türkmenistanlıydı. Erkekler, üç kadını sözlü ve fiziki yollarla taciz etti. 288 kadını da video/fotoğraf çekerek taciz etti. Erkekler, kadınları plaj, mağaza, market gibi alanlarda taciz etti.

Bir kadını kocası, bir kadını birlikte yolculuk yaptığı erkek, 287 kadını işyerinde birlikte çalıştığı iki erkek, bir kadını din istismarcısı taciz etti. Bir kadını taciz eden erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Kadınları taciz eden altı fail vardı. Sadece ikisi tutuklandı. İki fail hakkında yasal süreç başlatıldı, iki fail de gözaltına alındı.

Erkekler Ekim’de üç kadına tecavüz etti

Erkekler Ekim’de üç kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ayda bu sayı bir idi. Bir kadına sevgilisi, bir kadına iş arkadaşı, bir kadına da akrabası tecavüz etti.

Erkekler kadınlara ev içinde tecavüz etti. Kadınlara tecavüz eden üç fail vardı. Bir fail gözaltına alındı. İki fail hakkında yasal süreç başlatıldı.

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Erkekler en az 44 kadını ‘barışmak istemediği’ için yaraladı

Erkekler, Ekim’de 69 kadını yaraladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı 70 idi. Altı kadını ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. En az beş kadın koruma kararına rağmen erkeklerce yaralandı.

En az 62 kadını kocası, eski sevgilisi yaraladı, bir kadını hasta yakını, iki kadını iş arkadaşı, bir kadını komşusu yaraladı. Üç kadını yaralayan erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, sekiz kadını “kıskandığı” için, en az 44 kadını da “barışmak istemediği, ayrılmak istediği” için yaraladı. Erkeklerin, 17 kadını “yaralama” “bahanesi” basına yansımadı.

Fotoğraf: Beyza Kural /csgorselarsiv.org
Fotoğraf: Beyza Kural /csgorselarsiv.org

Erkekler, 50 kadını darp etti, dokuz kadını kesici aletle, 10 kadını ateşli silahla yaraladı.

Erkekler, 45 kadını ev içinde, 18 kadını, toplu taşıma, park, sokak gibi ev dışı alanlarda yaraladı. Erkeklerin altı kadını nerede yaraladığı basına yansımadı.

Kadınları yaralayan en az 69 fail erkek vardı. Sadece sekiz fail tutuklandı. 33 fail hakkında yasal süreç başlatıldı. Üç fail intihar etti. Dört fail hakkında, hiçbir işlem yapılmadı veya/serbest bırakıldı. En az dört fail gözaltına alındı. Dört failin hukuki süreci basına “kaçtı”, aranıyor” diye yansırken, 13 failin hukuki süreci basına yansımadı.

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Erkekler en az 80 kadını seks işçiliğine zorladı

Erkekler, Ekim’de en az 80 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 14 idi. Seks işçiliğine zorlanan kadınlardan dokuzu Türkiye vatandaşı değildi.

Kadınları seks işçiliğine zorlayan 33 fail vardı, sadece dokuz fail tutuklandı. 18 fail hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Üç fail gözaltına alındı. Üç fail serbest bırakıldı.

Atatürk Kent Ormanı için üç bin imza İBB’ye verildi: İnşaat tehdidine izin vermeyin

İstanbul, Sarıyer’de bulunan Atatürk Kent Ormanı’nın bütünlüğünü bozacak nitelikteki inşaat tehdidine karşı bugün (2 Kasım) Atatürk Kent Ormanı Gönüllüleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Saraçhane’deki binası önünde bir araya geldi. Yurttaşlar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından dokuz dönümlük alana, otel ve turizm tesisi yapmak üzere açılan ihaleye karşı yaklaşık üç bin imzalı dilekçeyi İBB’ye verdi. Kuzey Ormanları Savunması’nın da destek verdiği eylemde yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Bizler, Sarıyer Atatürk Kent Ormanı’nın geleceğini tehdit eden, bütün yanlışları durdurmak, aksamaları saptayıp, düzeltmek niyetiyle yola çıkmış gönüllüleriz. Ne yazık ki; yıllarca emek vererek korumaya çalıştığımız, biricik ormanımızın yeni bir inşaat tehdidi altında olduğunu öğrendik. Doğa dostu insanlar olarak, orman ve barındırdığı bütün canların yaşam hakkını savunma sorumluluğumuzla harekete geçtik.

Ormanın otobüs durakları yanında bulunan ve festival alanının bir bölümünü de kapsayan dokuz dönümlük alana, otel ve turizm tesisi yapmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ihale açıldığını öğrendik. Bu alanı inşaata açmak, doğaya savaş açmaktır. Orman bir bütün, zerresine vereceğiniz bir tahribat kanser gibi bütüne yayılır. İnşaat yapılmak istenen alan göletleri besleyen derenin geçtiği noktada olup, göletler ve ormanın içindeki sayısız canlı yaşamı tehdit altındadır. Ayrıca, kentsel yaşam için sorunlu olan Hacıosman trafiği kilitlenir. Bölgede nüfus ve trafik yoğunluğuna bağlı kirlilik artar.”

‘Doğayla barışık kentleşememek, ülkenin temel bir sorunu’

Doğayla barışık kentleşememenin, ülkenin temel bir sorunu haline geldiğinin de belirtildiği açıklamada, Atatürk Kent Ormanı’nın insan tasarımı bir park alanı olmadığı yeniden hatırlatıldı. “İnsanın tasarlayamayacağı mükemmellikte bir doğa varoluşudur. İnsan olarak bizlerin tek ödevi, bütünlüğü ve doğallığını gözeterek bütün orman arazilerine sahip çıkmak. Bu bizlerin insan olma sorumluluğudur” diyen yurttaşlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İBB’ye söz konusu inşaata izin verilmemesi için çağrıda bulundu.

Yurttaşlar, söz konusu arazinin İBB tarafından, Vakıflar Genel Müdürlüğünden devir alınarak ormana iade edilmesini talep ediyor.

bianet editörü Evrim Kepenek’e de ‘dezenformasyon’ soruşturması açıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bianet’in kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek hakkında da soruşturma başlattı.

Savcılık, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (TCK 217/A)’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik (TCK 216)’ suçlamasıyla Kepenek’i ifadeye çağırdı.

bianet’in aktardığına göre, Kepenek, bugün Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Beste Çelik ile birlikte Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi Basın Suçları Soruşturma Bürosu‘na gitti.

Dosyayı inceleyen Kepenek ve Çelik, savcının toplantıya gitmesi nedeniyle ifade veremeden geri döndü. İki isim yarın yeniden savcılığa giderek ifade verecek.

Gazeteci Tolga Şardan, ‘MİT’in yargı raporu’ haberi nedeniyle tutuklandı
Gazeteci Dinçer Gökçe de gözaltına alındı: Gerekçe Şardan’la aynı
Gazeteci Cengiz Erdinç de gözaltına alındı
Bir ‘dezenformasyon’ soruşturması da Birgün muhabirlerine…

Soruşturma deprem paylaşımına

Soruşturma dosyasında Evrim Kepenek’e yöneltilen suçlama 6 Şubat Depremleri sonrasında yaptığı bir paylaşımla ilgili.

Kepenek 15 Şubat’ta X’te bir video paylaşmış ve “Maraş Pazarcık’ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” diye yazmıştı.

Sosyal medya hesabından “Biz gazeteciyiz. Çiçek böcek yazalım istiyorlar” diyen Kepenek, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bugün ifade vermek için adliyeye gittiğimizde hakkımda geçen hafta yakalama kararı çıkartıldığını öğrendim. ‘Gelmeseydiniz yarın Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğüne zorla getirilmeniz için talimat yazılacaktı, dediler. Halbuki bana ifade vermemle ilgili bir tebligat gelmedi.  Avukatımla dosyayı inceledik. ‘Savcı bey müsait olunca sizi alacak’ dediler. Ancak ifade vermeye hazır olduğumuzu söyleyince ‘Savcının acil toplantısı çıktı. Sizi alamayacağız’ diyerek geri gönderdiler. Yarın tekrar gideceğiz.”

Bir ‘dezenformasyon’ soruşturması da Birgün muhabirlerine…

 BirGün Gazetesi muhabirleri Uğur Şahin, İsmail Arı ve Uğur Koç hakkında da “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.

Aynı gerekçeyle dün T24 yazarı Tolga Şardan tutuklanmış, halktv.com.tr sorumlu yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı. Bugün de Kısa Dalga yazarı Cengiz Erdinç, Ayvalık’taki evinde gözaltına alındı. 

Pasifik İnşaat’ın sahibi Fatih Erdoğan’ın şikâyetiyle BirGün’e “dezenformasyon soruşturması” başlatıldı. AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın da eşi olan Fatih Erdoğan da üç gazeteci hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Can Atalay için adalet talebi sürüyor: Mahkeme Başkanı hakkında suç duyurusu

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘nin, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hakkında “hak ihlali” ve “derhal tahliye” kararı verdiği TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ı tahliye etmeyip dosyayı Yargıtay‘a göndermesi sonrası Adliye‘de günlerdir nöbet sürüyor.

Yaşam hakkı savunucuları, ellerinde “Can özgür kalana kadar nöbetteyiz”, “Can Atalay’a özgürlük” ve “AYM’nin kararına uy” pankartlarıyla Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde gece gündüz nöbet tutuyor.

İstanbul Barosu’na bağlı avukatlarından Ömer Meşe de İstanbul Barosu Tutuklu Avukatı Can Atalay’ın, Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararının 13. Ağır Ceza mahkemesi tarafından ivedilikle tahliye edilmesi için dün adliyede nöbetteydi.

İstanbul Barosu, mahkeme başkanı hakkında suç duyurusunda bulundu

Öte yandan İstanbul Barosu, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, AYM kararını Yargıtay’a gönderen 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mesut Özdemir hakkında suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.

Basın açıklamasında “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri Anayasa’nın 2. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk devleti ise; yasama, yürütme ve yargı organlarının Anayasa ile bağlı olduğu devlettir.Bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM’nin kararlarının tanınmadığı, hukuka saygının olmadığı bir ülkede hukuk devletinden de demokrasiden de söz edilemez.Anayasa’nın 153/6 maddesine göre ‘Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar'” denildi ve şunlar aktarıldı:

“Cumhuriyetimizin 100.yılının kutlandığı bugünlerde AYM kararları uygulanmayarak, hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınmıştır.Anayasa Mahkemesi (AYM), 27.10.2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile Hatay Milletvekili ve Baromuzun üyesi Av. Şerafettin Can Atalay’ın Seçilme ve ‘Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı’ ile ‘Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakları’nın ihlal edildiğine karar vermiştir.Bu husus Anayasa Mahkemesi kararında ‘Kararın bir örneğinin hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/178) GÖNDERİLMESİNE’ denilerek açıkça belirtilmiştir. Yargılama süreçlerinde yaşanan hukuksuzluklar silsilesine AYM kararına uyulmayarak bir yenisi daha eklenmiştir.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin hak ihlali kararından sonra görevli olan mahkemedir. Bu husus kararda açıkça belirtilmiştir.Can Atalay, AYM kararı doğrultusunda ihlalin sonuçları ortadan kaldırılarak derhal tahliye edilmelidir. Aksi durum ‘hürriyeti tahdit’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarını oluşturur.”

“Buna karşın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı imzası ile dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. Ayrıca ağır ceza mahkemeleri heyet halinde karar verir. Sadece Başkanın imzası ile böyle bir karar verilemez. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yok hükmünde olan kararından dönerek Anayasal yükümlülüğünü ivedilikle yerine getirmelidir.

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi daha önce AYM’nin vermiş olduğu Enis Berberoğlu kararı doğrultusunda tespit edilen hak ihlallerinin, ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlamış, mahkumiyet hükmünün infazını durdurmuş ve Ceza İnfaz Kurumu’ndan tahliyesini sağlamıştır. Aynı süreç AYM’nin vermiş olduğu Can Atalay kararı içinde işlemelidir.

Hak ihlali sona erdirilmeyip, tahliye sağlanmadığından, Baromuz tarafından Hakimler Savcılar Kurulu’na İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hakkında ‘görev suçu’ ve ‘meşru vasıtaları kullanmak sureti ile hürriyeti tahdit’ nedeni ile şikayette bulunulmuştur.Yargının taraflı ve bağımlı olmasının yeni bir örneğinin yaşanıyor olması, AYM’nin yoruma açık olmayan hak ihlali ve bu ihlalin giderilmesine ilişkin kararının uygulanmaması karşısında üyemiz Av. Ş. Can ATALAY için sesimizi yükseltmek ve ‘Hukuk Devletine Saygı‘ demek için bir aradayız.Yargı kurumlarını hukuk devletine bağlı olmaya ve saygı duymaya davet ediyoruz.”

İmamoğlu’ndan su tasarrufu çağrısı

İklim değişikliğinin etkisiyle mevsim normallerinin üzerinde yaşanan sıcaklıklar ve yağış azlığı nedeniyle İstanbul barajlarındaki su seviyeleri kritik noktaya geldi.

Büyükçekmece Gölü’nde doluluk oranı 3.76’ya düştü: İSKİ su alımını durdurdu

İSKİ‘nin yaptığı tasarruf çağrılarına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da sosyal medya hesabından paylaştığı video ile kentteki ciddi kuraklık sorununa dikkat çekti.

Su tasarrufu çağrısı yapan İmamoğlu,  “İstanbul ciddi bir kuraklıkla baş başa. İSKİ su kayıp ve kaçağını önlemede ciddi sonuçlar elde etti. İstanbulluları hem bu mücadelede yanımızda olmaya hem de su tasarrufunu ciddiyetle uygulamaya davet ediyorum” dedi.

 

Gazeteci Cengiz Erdinç de gözaltına alındı

T24 yazarı Tolga Şardan’ın tutuklanmasıhalktv.com.tr sorumlu yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’nin gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ardından,  bugün de Kısa Dalga yazarı Cengiz Erdinç gözaltına alındı.

Erdinç’in Avukatı Vural Ergül, Tolga Şardan’ın dün tutuklanmasına da atıfta bulunarak, “Gazeteciler artık tekzip edilmek yalanlanmak yerine tutuklanıyorlar” dedi.

Balıkesir Ayvalık’taki evine giden polisin cep telefonu ve bilgisayarına el koyduğu Erdinç, Tolga Şardan’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen MİT’in yargı raporuyla ilgili paylaşım yapmış ve  şunları yazmıştı:

“MİT durup durup Erdoğan’a rapor hazırlamıyor. 11 Aralık 2020’de MİT’te organize suçla ilgili bir birim kuruldu. Peker‘in açıklamalarıyla başlayan süreç de dahil pek çok olay ve operasyon bu birimle ilişkili. En az iki aydan beri Ankara’da yedi sekiz savcının çalıştığı ‘operasyonların anası’ diyebileceğimiz bir büyük hazırlık var. Bunu özellikle Bakırköy Adliyesi’ni işaret ederek defalarca telaffuz ettim, bazı mahalli idarelere, icra dairelerine kadar uzanan bir soruşturma. Çağlayan ve Bakırköy’den hiç söz etmeyen İsmail Uçar‘ın dilekçesinin de bu noktada bu soruşturmalara ön almak için basına sızdırıldığını düşünüyorum. Yerel seçimler öncesi muhtemel operasyonun yıldızı kim olacak? Burada herkesin bildiği ama kimsenin sesini çıkarmadığı akçalı işler, asansör meseleleri, televizyon kanalları önlerine konduğunda Yerlikaya güzellemelerini ve o yenilen hurmaları hatırlamak gerekir.

Cengiz Erdinç, Ayvalık’tan Ankara‘ya götürülüyor.

[COP28’e doğru] Kral Charles BM İklim Zirvesinde açılış konuşması yapacak

Kral Charles, geçen yıl Liz Truss hükümeti tarafından Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesine (COP27) katılmamasının tavsiye edilmesinden bir yıl sonra Birleşik Arap Emirliklerinde (BAE) yapılan bu yılki zirveye (COP28) katılacağını bildirdi.

Charles, konferansın açılış töreninde küresel liderleri bir araya getiren Dünya İklim Eylemi Zirvesinin açılış konuşmasını yapacak. Bu, Charles’ın hükümdar olduktan sonra iklim krizine dair yaptığı ilk önemli konuşma olacak.

Liz Truss‘un başbakanlığı döneminde Charles, göreve henüz gelmiş olması nedeniyle zirveye katılmasının “doğru bir fırsat olmadığının” belirtilmesi üzerine geçen yılki zirveye katılmama talebini kabul etmişti. COP27’ye katılım sağlayamadığı için hayal kırıklığına uğradığı öne sürülen Charles, bunun yerine Buckingham Sarayı‘nda önde gelen uzmanlar için zirve öncesi bir resepsiyon düzenlemişti.

Bu yıl ise Charles’ın BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan tarafından davet edilmesinin ardından Downing Street lidere yeşil ışık yaktı. Birleşik Krallık hükümetinin talebi Kral Charles zirveye 30 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında katılacak.

‣ Başbakan Truss istemedi: Kral 3. Charles COP27’ye katılmayacak

Buckingham Sarayı’ndan yapılan basın açıklamasında “Kral, BAE Başkanı’nın ev sahipliğinde Dubai‘de düzenlenecek olan zirvede bir açılış konuşması yapacak. Kral BAE’deyken COP28 öncesinde bölge liderleriyle görüşme fırsatı bulacak” denildi.

Kral Charles, zirve kapsamında Galler Prensi iken kurduğu Sürdürülebilir Piyasalar İnisiyatifi‘nin (SMI) COP28 Başkanlığı stratejik ortaklığıyla düzenlediği ve dünya iklim eylem zirvesine paralel olarak düzenlenen iki günlük bir etkinlik olan COP28 iş ve hayırseverlik iklim forumunun açılış resepsiyonuna katılacak.

Kral, Galler Prensi olarak daha önce 2021’de Glasgow‘da COP26‘nın açılış töreninde açılış konuşmasını yapmış ve dünya liderlerini iklim kriziyle mücadele için “savaşçı bir tutum” benimsemeye çağırmıştı. 2015 yılında Paris’te düzenlenen COP21‘de de Charles, iklim kriziyle mücadele için “askeri tarzda geniş bir kampanya” çağrısında bulunmuş ve dünya liderlerini “milyarlarca değil trilyonlarca dolar” harcamaya davet etmişti.

Birleşik Krallık’ın yeni hükümdarı, çevre ve iklim için ne anlama geliyor?