Ana Sayfa Blog Sayfa 2710

[Yeşil Gazete BIFED’de] İlk gün izlenenler, ikinci günden öneriler

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali 10 Ekim Çarşamba günü (dün) 5. kez belgeseverler ile buluştu. Yeşil Gazete ekibi olarak geçen sene olduğu gibi bu yıl da festivali yerinden takip etme şansına sahibiz.

İlk gün festival konuklarının 8:00’de Geyikli’den kalkan Bozcaada feribotu ile 8:30’da önce adaya ardına da festivalin merkez ofisi Dantela Cafe’ye intikali ile başladı.

BIFED’in gösterim salonları geçen sene olduğu gibi bu sene de Halk Eğitim Merkezi ile Salhane. Belgeseverler Bozcaada merkezinin görece iki ucundaki bu güzel salonların arasında 14 Ekim Pazar günü öğlenine kadar tabiri caiz ise mekik dokuyacaklar.

BIFED sadece belgesel gösteriminden ibaret bir festival değil ilk gününden beri. 11 Ekim Perşembe (bugün) Sinek Sekiz’den İrem Çağıl’ın saat 11:00’de Zübeyde Hanım Çay Bahçesi’nde başlayacak “Doğal Sistemler” başlıklı atölyesi ile atölyeler, 12 Ekim Cuma günü (yarın) ise film gösterimlerinden, yaratıcı yazarlık workshopuna, 9 taş oyunundan masallara pek çok etkinliği içinde barındıran Anka Atamer Çocuk Programı başlıyor.

İlk gün 4 filmi izleme şansı buldum. Halk Eğitim Merkezi’nin 13:00 seansında gösterilen “Kirli Su” Dirty Water) ile “Modifiye Edilmiş” (Modified), Salhane’de 16:00 seansında gösterimi gerçekleştirilen “Tatlı Gece” (The Good Night) ve en nihayet BIFED’in açılış filmi olarak 20:40 civarı gösterimi başlatılan “6 Dolarlık Bir Fincan Kahve” (A Six Dollar Cup of Coffee).

Tataristan’ın Shan eyaletinde yaşayan Kann köylülerinin yaşam alanlarını korumak için Çin menşeili bir kurşun madenş şirketine karşı başlattığı direnişten Kanada’da kah annesi ile yaşayan kah da 10 yılı bulan belgeselinin çekimleri için ABD ve Avrupa arasında mekik dokuyan Aube Giroux’un gdolu ürünlerin etiketlenmesi mücadelesine, oradan Şili’nin kuş uçmaz kervan göçmez bir ormanında tek başına yaşayan 70lerine merdiven dayamış Juan’ın bireysel hikayesine, derken Meksika’nın Chiapas eyaletinde kahve üretimi ile hayatlarını idame ettiren köylülerin kahve tröstlerinin hegemonyası altındaki sektörde ayakta kalma mücadelerine şahitlik ettik.

BIFED’in ikinci günü de dopdolu içeriği ile belgeseverlerin gözlerini kamaştırıyor. Bozcaada konukluğumunun geçen sene olduğu gibi bu sene de ikamet adresi Destina Otel’de sabah hızlıca göz attığım BIFED kataloğundan kendimce bir seçki de hazırladım.

11  Ekim 2018 Perşembe

10:00 – Halk Eğitim – Her Şey Dağılırken Her Şey Bir Arada: ZAD ( Everything’s Coming Together While Everything’s Apart: ZAD)

11:00 – Zübeyde Hanım Çay Bahçesi – İrem Çağıl ile “Doğal Ekosistemler” atölyesi

13:00 – Halk Eğitim – Otlak (La Pastre)

13:00 – Halk Eğitim – Öfke Tarlaları (Fields Of Anger)

16:00 – Halk Eğitim – Yeşil Yalan (The Green Lie)

20:00 – Salhane – Organiğin Evrimi (Evolution of Organic)

Organiğin Evrimi bugün 20:00’de Salhane’de gösteriliyor

Aslında zor bir seçki oldu bu benim için. Hemen her film ile aynı zamanda diğer salonda akıl çelici başka bir belgesel illa ki oluyor BIFED’de.

Mesela 13:00 seansında ben Halk Eğitim Merkezi’ndeki filmleri seçtim ama Salhane’de aynı seansta gösterime sunulan Çoban’ın Şiiri ile Değişim Tarlaları da iştah kabartmıyor değiller. Tesellisi ise 4 filmin de benzer temalara değiniyor olmaları. Çiftçilik, tarımsal hayat, kırsala göç ve küçük çiftçiliğin gezegen için yadsınmaz önemi.

Aynı şekilde 16:00’da benim tercihim Halk Eğitim Merkezi olsa da aynı seansta Salhane’de gösterimi olacak “Duman ve Gaz: İklim Değişikliğini Örtbas Etme” ile “Arka Penceremden” belgeselleri de yandan yandan bana göz kırpıyor. 13:00 seansındaki kararımdan eminim ama 16:00 için her an her şey değişebilir.

 

Alper Tolga Akkuş

#anavarrza

(Yeşil Gazete)

Troya müzesi ziyarete açıldı

2018 Troya Yılı’nın başladığı günden beri merakla beklenen Troya Müzesi’nde sona gelindi. Birçok anlamda bir ilk olan müze, 10 Ekim Çarşamba günü itibarı ile kapılarını ziyaretçilere açtı.

Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabulünün 20.yıldönümü ve Avrupa’da Kültür Mirası Yılı ilan edilmesi nedeniyle 2018, ‘Troya Yılı’ ilan edildi. 2018 Troya Yılı boyunca Çanakkale, uluslararası işbirlikleri ve kültür, sanat, bilim ve spor etkinlikleri ile dünyanın buluştuğu bir merkez olmayı sürdürüyor.

2018’in en büyük yatırım hamlesi, kültür ve turizmde bir atak olarak kabul edilen  2018 Troya Yılı’nda yapımı biten Troya Müzesi yaklaşık 70 milyon TL’lik harcamayla tamamlandı.

Ören yerindeki teşhir ve tanzim uygulamasının bitmesiyle kazılarda ortaya çıkarılan 2 bin eser müzeye kondu. Projeyle yurt dışında bulunan Troya hazinelerinin bir bölümü de ait olduğu topraklara döndü. Halen yurt dışındaki 7 müzede sergilenen Troya eserlerinin de Türkiye’ye getirilmesi için umut olan müze ziyaretçilerini bekliyor.

 

(Troya2018.com)

[Yeşil Gazete BIFED’de] 5. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali başladı

Bu yıl beşincisi düzenlenen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) Halk Eğitim Merkezi’nde yapılan açılış töreniyle başladı.

Yönetmenliğini Petra Holzer Özgüven’in, koordinatörlüğünü Ethem Özgüven’in, başkanlığını Bozcaada Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz’ın üstlendiği BIFED törenine her yıl olduğu gibi bu yıl da ada halkının ve belgesel severlerin ilgisi yoğundu.

“Kültürel ve ekonomik erozyon etkisini ancak üreterek ve paylaşarak telafi edebiliriz”

Törende açılış konuşmasını yapan Petra Holzer Özgüven, “Bu bereketli adada BIFED’in beşinci yılı. Adanın yumuşak iklimi ve cömert toprağı insanları buraya çekmiş ve çekiyor hala. Aslına bakarsanız bu adadan alıyoruz sürekli. Bu adaya vermemiz de gerektiğini düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz kültürel ve ekonomik erozyon etkisini ancak üreterek ve paylaşarak telafi edebiliriz. Festivale gelince; kimseyi unutmamam gerektiği için isim veremiyorum ama bizim bazı farklılıklarımız var diğer festivallerden. Ödül heykellerimizi her yıl farklı bir sanatçı yapıyor, festival çantalarımızı da. Adalılar festival ofisini konuklara verilecek yerel hediyelerle doldurdular, lütfen gelin görün. Tamamen bir dayanışma öyküsü bu. Arkasındaki emeğin ne kadarının göründüğünden emin değilim. Yalnızca son iki ay içinde tüm bilet ve ulaşımlar, altyazılar, teknik süreçler, uluslararası yazışmalar ve daha birçok iş için 35 kişilik bir ekip aralıksız bir çalışma içindeydi. Salonlar doldukça bu emeğe değdiğini düşünüyor hepinize şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Festival yönetmeni Petra Holzer Özgüven

“BIFED’in en güzel yanlarından biri bizleri ortak değerlerde birleştirmesi”

Bozcaada Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz sağlık problemleri nedeniyle katılamadığı açılış törenine yazılı bir mesaj ileterek katılımcılara keyifli seyirler diledi.

“Bozcaada Belediye Başkanlığı himayesinde bu yıl 5. sini düzenlediğimiz ve tüm adalılar gibi benim de tüm yıl heyecanla beklediğim BIFED’in açılış törenine hepiniz hoş geldiniz. Sağlık problemlerim nedeniyle aranızda olamadığım için çok üzgünüm.

BIFED’in en güzel yanlarından biri bizleri ortak değerlerde birleştirmesi, ilerleyen günlerde daha sağlıklı olarak beraber olmak dileğiyle tüm katılımcılara keyifli seyirler diliyorum.

Hep beraber daha nice 5 senelere BIFED…”

Tören Andres Ibañez ve Alejandro Diaz’ın yönetmenliğini üstlendiği, kahve üreticileri toplulukları ve kahve tüketimine yer veren “Altı Dolarlık Bir Fiincan Kahve” adlı belgesel film gösterimi ile sona erdi.

Yeşil Gazete, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da BIFED’in basın sponsorlarından biri. Güneş Dermenci, Alper Tolga Akkuş, Merve Damcı ve Akgün İlhan (soldan sağa)

Festival 14 Ekim’de sona erecek. Etkinlik boyunca 51 belgesel film sinemaseverlerle buluşacak. Festivalde film gösterimlerinin yanında belgesel, çevre ve ekoloji konularını birleştiren etkinlikler ve eğitici, öğretici, eğlenceli çocuk programı da yer alacak.

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali ile ilgili tüm gelişmeleri; filmler, etkinlikler ve program ilgili bilgileri sosyal medya hesaplarından ( facebook / twitter / instagram ) takip etmek mümkün.

[Yeşil Gazete BIFED’de] Bozcaada’nın BIFED’i çocukların da festivali

Bozcaada’nın BIFED günleri başlıyor

BIFED Uluslararası Yarışma ile Gaia Öğrenci Ödülü finalistleri

Bu yıl beşincisi düzenlenen Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) jürisi belli oldu

BIFED (Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festival) finalistleri belirlendi

 

(Yeşil Gazete)

[Yeşil Gazete BIFED’de] Bozcaada’nın BIFED’i çocukların da festivali

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) başladı. Bu yıl beşincisi düzenlenen adanın yerel, küçük, yavaş, bağımsız festivali BIFED, 10 – 14 Ekim tarihleri arasında dünyanın farklı ülkelerinden belgesel yönetmenlerini, sinema öğrencilerini ve belgesel izleyicilerini, doğayı ve yaşamı tehdit eden benzer olaylar karşısında bir araya gelmenin, mücadele yöntemlerinin, umut ve ilham veren, haberdar eden, değiştiren hikayelerini yine Bozcaada‘da buluşturacak.

Her geçen yıl büyüyen bir ilgiyle takip edilen BIFED’e 56 ülkeden gelen 250’yi aşkın film başvurusu arasından Uluslararası Yarışma Ödülü için 11 film ve Gaia Öğrenci Ödülü için 7 film finalist seçildi. Endüstriyel ve organik tarım, tohum, iklim değişikliği, çöp, gıda, enerji, su, yerel halklar, kentleşme, mülteciler gibi konularda yaklaşık 50 belgesel izleyiciyle buluşacak. Salhane ve Halk Eğitim Merkezi‘nde gösterilecek filmler her yıl olduğu gibi ücretsiz.

Çocukların BIFED’i

Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali’nin bir parçası olan Anka Atamer Çocuk Programı, bu yıl film gösterimlerinin yanı sıra çocukların keyifle vakit geçirirken öğrenecekleri, doğaya yakın hissedecekleri, yaratıcılıklarını özgürce yaşayıp ifade ederken masallarla, yazarlıkla kendilerini keşfedecekleri atölyelerle festivali çocukların da BIFED’i yapıyor.
BIFED izleyicilerinin her yıl merakla bekledikleri festival çantalarından bu yıl çocuklar için de tasarlandı. Üzerinde “Ezme!” yazan bir kirpi çizimi olan sırt çantasının tasarımı, 9 yaşındaki Talya Özgüven’e ait.
Bozcaada’da BIFED zamanı
Adaya doğru yolculuğa çıkmak, BIFED’in ruhuna karışmak, Bozcaada’nın yaz kalabalığından sakinlemiş sokaklarında sonbaharı dolaşmak, şehirden uzaklaşıp kendinize yakın olmak, yeni insanlarla tanışıp üretime, ekolojiye dair deneyimleri paylaşırken filmler hakkında konuşmak, izlediğiniz bir belgeselin yönetmeniyle tanışmak, ruhunuz ve kalbiniz beslenirken küçücük bir adada beş yıldır süren iyi niyetli, çok sesli bu festivali yaşamak ve bir parçası olmak için hala vaktiniz var.

BIFED’i çocuklarla yaşamak isteyenler için Anka Atamer Çocuk Programı’nın detayları:

Binlerce yıl öncesinden bir zeka oyunu: 9 taş

İlk kez M.Ö. 1400 yıllarında Mısır’da rastlanan, Bizans döneminden günümüze kadar ulaşan bir oyunun aynasından günümüz tüketim toplumuna bir bakış… Satın almadan etraflarında kolayca bulabilecekleri doğal malzemeler ile çocuklar kendi yapacakları bu oyunun kurallarını öğrenip stratejiler geliştirerek eğlenceli vakit geçirecekler. Matematik öğretmeni Yeliz Aksoy Yıldırım eğitmenliğindeki 9 Taş oyunu, çocukların oyun algısına yeni bir anlam katacağa benziyor.

Çocuklarla Troia Baskı Şenliği

Seramik – baskı – minyatür sanat dallarıyla ilgili önemli atölye çalışmaları yapan Göksel Sevim, çocuklara geleneksel baskı tekniği ve Troia hakkında bilgi verecek. Troia baskı kalıpları ile pamuklu kumaşlara yapılan baskılar kurutulup ütülendikten sonra boyanıp sergilenecek.

Doğanın dengesi üzerine çocuklar için felsefe 

Paraşüt Kitap’ın kurucularından Eda Doğançay‘ın eğitmenliğindeki bu atölyede çocuklar, “Toprak Ana Masalları” adlı kitapta yer alan bir masal üzerinden doğanın dengesi ve insanların doğayla ve canlılarla kurduğu ilişkilerin farklı dinamikleri üzerine tartışacaklar. Çocuklar için Felsefe (P4C) metoduyla gerçekleştirilecek atölye, çocukların eleştirel ve yaratıcı düşünme, hipotez yaratma, akıl yürütme, birlerinin varsayımlarını sorgulama, soyutlama gibi becerilerini geliştirecek.

Yaratıcı yazarlık atölyesi

Paraşüt Kitap’ın kurucularından Özge Akkaya, ilk bölümde öykünün temel ögelerini anlatacak ve çocuklara temel kurgu bilgileri verecek. Sonrasında çocuklar bu bilgiler ışığında kısa birer öykü kaleme alacaklar. Başlangıç noktası olarak çocuklara 10 kelime verilecek, bu kelimeler Özge Akkaya’nın yazdığı “Kuzey Ormanında Bir Gece” adlı çocuk kitabından seçilecek. Çocuklar yazdıklarını okuduktan sonra aynı kelimelerle nasıl farklı kurgular yaratıldığı üzerine konuşulacak.

Anavarrza’dan masallar 

BIFED’in basın sponsorlarından Yeşil Gazete’nin editörü Alper Tolga Akkuş, festival boyunca haber takip etmesinin yanı sıra,  yaklaşık iki yıl önce keşfettiği masalların büyüsünü dünyasında bu kez BIFED’in çocuk izleyicileriyle buluşacak. Hem çocuklar hem de çocukluğundan kopmayanlara için masala giriş ritüelinin vazgeçilmez olduğuna inanan Alper Tolga Akkuş, atölyenin içeriğini şöyle anlattı: “Gökyüzünü yerine ittiren serçede dayanışmayı, özgürlüğün inadım inat diyen kuşunda asla kaybedilmeyen hürriyeti ve mısırını çalan krala kafa tutan civciv de inandığımız yolda pes etmeden mücadele etmenin değerini fark ediyoruz.”

Dinle bak doğa ne diyor 

1988 yılında ülkemizdeki ilk ekoloji okulunu açan ve yıllarca TEMA Vakfının eğitim programlarına katılan Tuncay Neyişçi, çocukları keyifli bir keşfe davet diyorBir yaprakla, taş parçasıyla, bulutlarla nasıl konuşulabileceğini deneyimlerken doğanın dilini öğrenmek…  Çalışmanın temel amacı bilgi vermek değil, çocukların bilgiye kendilerinin ulaşabilmesinin yollarını göstermek.

 

Haber: Güneş Dermenci

(Yeşil Gazete)

Engelsiz Filmler Festivali’nin ikinci durağı Eskişehir

Bu yıl altıncı kez düzenlenen ve ilk durağı İstanbul’da seyirciyle buluşan Engelsiz Filmler Festivali, rotasını Eskişehir’e çevirdi.12-14 Ekimtarihleri arasında Eskişehir’de gerçekleşecek Festival,Taşbaşı Kültür ve Sanat Merkezi’nde (Kırmızı Salon) sinemaseverlerle buluşacak.

Kültür sanat etkinliklerine katılımın önündeki engelleri kaldırmayı hedefleyen Engelsiz Filmler Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da programında yer alan film ve yan etkinliklerini görme ve işitme engelli bireylerin erişimine uygun olarak sunacak.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile bu yıl ikinci kez Eskişehir’i ziyaret eden Festival’in Eskişehir ayağında, Engelsiz Yarışma ve Uzun Lafın Kısası seçkisi filmlerinin yanı sıra Sinema Tarihi bölümünde yer alan, François Truffaut’nın 1959 yılında Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görülen “400 Darbe” filmi; Dünya Sineması bölümünde yer alan, geçtiğimiz yıl animasyon kategorisinde Oscar’a aday olan Nora Twomey’in “Pervane” filmi; Engel Tanımayan Filmler bölümünde yer alan, yönetmenliğini Barbara Albert’in üstlendiği “Matmazel Paradis” ile Jennifer Brea’ın “Altüst”filmleri ve Türkiye Sineması bölümünden Onur Ünlü’nün “Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok”filmleri seyircilerle buluşacak.

Sanal gerçeklik deneyimi festival’de

Eskişehirli sinemaseverlerin 12 – 14 Ekim tarihleri arasında takip edebileceği Festival, 2 farklı Sanal Gerçeklik Deneyimini de seyircilerle buluşturuyor. Otizmli Layla’nın gözünden dünyaya bakmak için Parti VR, tekerlekli sandalye ile buz pateni yapan Maxim Kiselev’in yaşadıklarına tanık olmak için VRBecerisi: Maxim Kiselev adlı Sanal Gerçeklik Deneyimleri, Taşbaşı Kültür ve Sanat Merkezi’nin (Kırmızı Salon) fuaye alanında takip edilebilecek.

Otizm dostu gösterim gerçekleşecek

Engelsiz Filmler Festivali’nin Eskişehir programında, otizm spektrum bozukluğu yaşayan çocuk ve gençlerin rahat bir şekilde film izleyebilmelerine imkan veren Otizm Dostu Gösterim de yer alıyor. Bu özel gösterim kapsamında “Orman Çetesi” adlı çocuk filmiseyircilerle buluşacak. Ormanda yaşayan canlıların, ormanı yok etmek isteyen Koala Igor’a karşı mücadelesini anlatan film, loş bir salonda, ses seviyesi düşük tutularak gösterilecek ve seyircilerin salonda istedikleri gibi hareket etmeleri mümkün olacak.

Tüm gösterim ve etkinlikler ücretsiz

Açık Toplum Vakfı’nın ana destekçisi olduğu Engelsiz Filmler Festivali her sene olduğu gibi bu sene de tüm gösterimlerini ve yan etkinliklerini ücretsizolarak seyircilere sunuyor.

Engelsiz Filmler Festivali hakkında ayrıntılı bilgiye www.engelsizfestival.com adresinden ulaşabilir; Festival’in Facebook, Instagram ve Twitter hesaplarından duyuruları takip edebilirsiniz.

 

(Yeşil Gazete)

350.org iklim değişikliğine halkın gözünden baktı: Halkın bir buçuk derece dosyası

350.org geçtiğimiz gün yayımlanan “IPCC 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu”nun bilimsel verileri ışığında, iklim değişikliğinin gerçek hayatlara nasıl yansıdığını gösteren ve yerel toplulukların fosil yakıtlara karşı mücadelelerini anlattığı “Halkın 1,5°C Dosyası”nı yayımladı.

IPCC Raporu’nun sunduğu bilimsel çerçevenin insanlar için ne anlama geldiğini vurgulayan “Halkın 1,5° Dosyası”, 13 ayrı hikayeye odaklanıyor.

Bu hikayeler arasında Avustralya’daki dev maden projesi Adani’ye karşı Pasifik Adaları’nın verdiği mücadeleden Afrika’daki balıkçı toplulukların yeni termik santral projelerine karşı kampanyalarına: Güney İtalya’da yüz yıllık zeytin ağaçlarını TAP boru hattına karşı savunanlardan, Amerika’da yerli halkların boru hattı Keystone XL boru hattına karşı kurduğu “Solar XL” güneş enerjisi girişimi gibi dünyanın dört bir yanından örnekler bulunuyor.

Fosilsiz bir dünya mümkün

350.org Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Efe Baysal

Küresel ölçekte yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesi, dünya çapında 24 milyon ilave istihdam sağlayabilir ve yılda 4,6 milyon erken ölümü önleyebilir. Bu geçiş, 2050 yılına kadar, hava kirliliği temelinde 20 trilyon doları aşkın maliyeti ve iklim değişikliği temelinde 30 trilyon doları aşkın maliyeti ortadan kaldıracak.

Konu hakkında konuşan 350.org Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Efe Baysal, iklim krizinin insanlık için bir varoluş krizine dönüştüğünü belirterek “Şayet bildiğimiz anlamda yaşamı devam ettirmek istiyorsak harekete geçmek veya geçmemek arasında bir seçim şansımız yok” dedi.

Baysal konuşmasına şöyle devam etti: “1,5°C hedefi, 2050 yılında küresel CO2 emisyonlarının tamamen ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Böyle bir azaltım için bir an önce ihtiyaçların belirlenerek enerji talebinin azaltıldığı, elektrik üretiminin karbonsuzlaştırıldığı ve fosil yakıtların tamamen bırakıldığı bir dünya için harekete geçmemiz gerekiyor. 1,5°C durağını kaçırmamak için zamanımız az, ancak yerel toplulukların hava, su, toprak ve iklim için verdikleri mücadeleler bu talebin ve azmin halihazırda mevcut olduğunu gösteriyor” dedi.

Okyanusya, Japonya, Filipinler, Tayland, Kenya, Kuzey Kutbu, İtalya, Senegal, Brezilya ile ABD’nin Louisiana, Montana, Dakota ve Kaliforniya eyaletlerinden 13 hikayeyi 350.0rg tarafından hazırlanan “Halkın 1,5°C Dosyası” üzerinden okuyabilirsiniz.

Küresel Isınma Bir Buçuk Derece Özel Raporu: Hızlı ve benzeri görülmemiş değişiklikler gerekli

 

(350.org)

 

Avrupa’da her yıl 400 binden fazla kişi hava kirliliğinden ölüyor

Avrupa’nın İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü (EIT) tarafından desteklenen sürdürülebilir enerji lokomotifi InnoEnergy’nin yaptırdığı radikal bir araştırmanın sonuçları açıklandı. Hazırlanan rapora göre, AB vatandaşlarının önümüzdeki yedi yıl içinde hava kirliliğini azaltmak için yenilikçi teknolojileri benimsemeleri durumunda 183 milyar euro tasarruf sağlanabilir.

Deloitte ile birlikte hazırlanan Clean Air Challenge raporu, dünyadaki her 10 erken ölümün 1’inin hava kirliliği kaynaklı olabileceği ve 2018-2025 döneminde AB’ye 475 milyar Euro maliyet getireceğine ilişkin Avrupa Komisyonu bulgusu üzerine hazırlandı. Bu maliyet, yıllık ortalama GSYİH’nın yüzde 2,9’u anlamına geliyor.

Brüksel’de ileri gelen siyasetçilerin ve siyasi karar mercilerinin katılımıyla düzenlenen özel bir etkinlikte tanıtılan rapor, Avrupa genelindeki hava kalitesi sorununu derinlemesine incelerken, Avrupalıları hava kirliliğinden ve bunun sağlık üzerindeki etkilerinden korumak için somut, yenilikçi ulaşım ve ısıtma çözümleri öneriyor.

Hava kirliliği Avrupa’da her yıl 400 binden fazla kişinin ölüm nedeni

Etkinlikte konuşan Avrupa Parlamentosu Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi Başkanı ve Avrupa Parlamentosu eski Başkanı Jerzy Buzek şunları söyledi:

“Hava kirliliği, yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir ve dünyadaki her on erken ölümden birinin, Avrupa’da ise her yıl 400 binden fazla erken ölümün nedenidir. Clean Air Challenge raporu, vatandaşlarımızın sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilecek ve tüm topluma fayda sağlayabilecek pratik çözümler sunuyor. Bunu, AB’de gecikmeksizin uygulamaya geçirmeliyiz.”

InnoEnergy CEO’su Diego Pavia da konuyla ilgili olarak şunları ifade etti:

“Günümüzde ve çağımızda, hava kirliliğinin toplum sağlığı için hâlâ bir risk oluşturması çok şaşırtıcı. Elimizde bunca teknoloji varken, korkunç ekonomik maliyetler bir yana, insanların temiz hava soluyamaması için hiçbir neden yok. InnoEnergy olarak sorunlarla yüzleşmeyi seviyoruz ve bu konu da bir istisna değil. Sorunu daha iyi anlamak ve pratik çözümler belirlemek için daha fazla araştırma yapmanın yanı sıra hava kirliliğini tamamen yok etmeye yönelik bir planı olan, iddialı, tutkuyla çalışan işletmelere yatırım ve destek sunma fırsatlarını da araştırıyoruz.”

Deloitte Ortağı ve Orta Avrupa Sürdürülebilirlik Danışmanlık Lideri Irena Pichola ise şunları söyledi:

“Kötü hava kalitesinin insanları farklı şekillerde etkilediğini unutmamalıyız. Örneğin, hava kirliliğinin nedenleri ve etkileri açısından bölgeler arasında büyük farklılıklar var; Batı Avrupa’daki kirliliğin büyük bölümü ulaşımdan kaynaklanırken, Doğu Avrupa’da en fazla kirliliğe ısıtma neden oluyor. Ancak, raporda da belirtildiği gibi, Avrupa’nın her yerinde özellikle çocuklar bu durumdan çok etkileniyor. PM’de (parçacıklı madde) 100 birimlik artış, 5 yaş itibariyle çocuklarda ortalama yaşam beklentisini yaklaşık 2,3 yıl azaltıyor. Böylesine ciddi bir soruna InnoEnergy ile birlikte çözüm aramaktan gurur duyuyoruz. ”

Hava kirliliği bilişsel performansı düşürüyor: En çok etkilenen erkekler

Dünya Sağlık Örgütü: Yılda 7 milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor

Hava kirliliği ölçüm verilerine erişim sorunu halk sağlığını tehdit ediyor

Türkiye’de Android işletim sistemi kullanıcıları bulundukları şehrin hava kalitesini ölçmek için “Nefesiniz Cebinizde” uygulamasını ücretsiz buraya tıklayarak ücretsiz indirebilir.  

Türkiye’de IOS işletim sistemi kullanıcıları bulundukları şehrin hava kalitesini ölçmek için “Nefesiniz Cebinizde” uygulamasını ücretsiz buraya tıklayarak indirebilir. 

Havanın ne kadar kirli olduğunun farkında mısınız? İşte İstanbul’un havası en kirli ve en temiz semtleri

Hava kirliliği sperm kalitesini düşürüyor, apandisit vakalarını artıyor

[Özel Haber] Marmaray için Yenikapı’ya getirilen yüzer termik santrala çevre örgütlerinden tepki: “İstanbul’da hava kirliliği artar”

İstanbul, Bursa ve Kırklareli’nde sağlığımızı tehdit eden hava kirliliği oranlarını inceledik

‘Türkiye’de hava kirliliği nedeniyle her yıl 32 bin kişi ölüyor’

 

(Yeşil Gazete)

Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan karşılayabilir

Antalya’da düzenlenen 9. Türkiye Enerji Zirvesi kapsamında SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın merkezin en son gerçekleştirdiği Türkiye’de şebeke bazında 2016-2026 yıllarına ait verilerinin saatlik simülasyonla yapılmış en kapsamlı ve ilk çalışmaya ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.

Sabiha Kötek’in Enerji Günlüğü’nde çıkan haberine göre, üç senaryo baz alınarak yapılan bu çalışmada iki kat artışı öngören ikinci senaryoya göre, Türkiye’nin şebeke çalışmasına göre, Türkiye 2017 yılı sonundaki toplam 10 gigavatlık (GW) rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücünü 2026 yılına kadar toplamda 40 GW’a yükselterek, bu iki yenilenebilir enerji kaynağından toplam elektrik talebinin %20’sini karşılayabilecek.

Üstelik bu potansiyel, elektrik sistemi işletimini zorlamaksızın gerçekleştirilebilecek. Bu kurulu gücü sisteme entegre etmek için hâlihazırda planlananlar haricinde ilave iletim şebekesi yatırımına ise ihtiyaç olmayacak.

 

(Enerji Günlüğü)

10 Ekim Ankara Garı katliamı anılıyor

10 Ekim Ankara Garı katliamının üzerinden 3 yıl geçti. 103 insan IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu vahşice katledildi. 580 insan yaralandı. 30 insan ömür boyu engelli kaldı. Binlerce insanda derin yaralar ve izler bıraktı. 19’u tutuklu, 17’si firari 36 sanığın yargılandığı dava 3 yılda ancak tamamlandı. Sadece 9 sanığa “anayasal düzeni ihlal” ve “kasten öldürme” suçlarından 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Müebbet hapis cezası alan sanıklar, ayrıca 300’den fazla kişiyi “öldürmeye teşebbüsten” 10 bin 557’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Oysa mağdur aileleri ve avukatları; ilk günden itibaren davanın “kamu görevlilerini” de kapsayacak şekilde genişletilmesini, saldırının bir “insanlık suçu” olarak değerlendirilmesini, sanıkların tümünün örgüt bağlantılarının açıkça ortaya konulmasını istedi; reddedildi. Kararın istinaf mahkemesine taşınması için hazırlıklar sürerken; 16 firari sanık için açılan yeni davanın ilk duruşması 8 Kasım’da…

 

10 Ekim’den önceki bir hafta boyunca Ankara Emniyeti’nin çizelgelerinde her gün yol uygulaması alındığı görüldü. Ancak 9 Ekim ile katliamın yaşandığı 10 Ekim saat 10.00’a kadar yol uygulamasının yapılmadığı ortaya çıktı. Gaziantep’teki hücre evinden yola çıkan canlı bombalar, elini kolunu sallayarak mitingin toplanma alanı olan Gar Meydanı’na geldi. Kent girişinde miting nedeniyle hiçbir arama noktası oluşturulmadı. Gar meydanı çevresinde o sırada sadece 75 polis görevliydi.

Hayatta kalmayı başaranlar; yaralılara yardım etmeye çalıştı. Olay yerine gelen polis; kan gölünü biber gazına boğdu. Katliam günü alanda olan doktorların ifadelerinin yer aldığı Türk Tabipleri Birliği’nin raporurda, tanık sağlıkçıların; “Polisin sıktığı gaz nedeniyle yaşamsal müdahalede bulunduğum bir hastayı bırakıp, gazın yoğun olmadığı bir alanda bir süre bekledim ve geri döndüğümde müdahalede bulunduğum şahıs ölmüştü” ifadelerine yer verildi.

İnsan Hakları Derneği’nin raporunda ise az sayıda ambulansın olay yerine yaklaşık 15-20 dakika içerisinde ulaştığını, bu yüzden yaralıların büyük çoğunluğunun özel araçlarla hastanelere taşındığını ortaya koydu. Sağlık Bakanlığı bu olay için soruşturma izni vermedi.
Saat 13.48…

Katlimdan sonra başlatılan idari soruşturmada, mülkiye müfettişlerinin hazırladığı rapor gösterdi ki; 2015 yılının başından katliam gününe kadar MİT, tam 62 kez bir “canlı bomba gerçekleştirilebileceğini” raporlamıştı. Katliamdan 25 gün önce İŞID’in canlı bomba eylemi yapacağına dair istihbarat, mitingle ilgili önlem almakla sorumlu Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne iletilmedi. Bombacı Yunus Emre Alagöz’ün de adının geçtiği Emniyet ve MİT’ten gelen son istihbarat, 10 Ekim günü 13.48’de yani katliamdan yaklaşık 4 saat sonra emniyet birimlerine ulaştı.

Raporlar yalanladı

10 Ekim Davası Avukat Komisyonu kararı, “İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince olaya ilişkin hazırlanan Mülkiye Müfettişleri Raporu Ankara, Adana, Gaziantep ve Kilis vb. yerlerde görev yapan birçok kamu görevlisinin bu katliama yol verdiğini ortaya koymaktadır. Buna rağmen mahkeme heyeti ve savcılık bu kişilerin davamıza sanık olarak dahil edilmesi hususunda yeterli çaba içerisinde olmamış, tanık olarak dinlenmesi taleplerini de gerekçesiz reddetmiştir. Yine dosyada yer alan Gaziantep Ağır Ceza Mahkemelerinden gelen dosyalar, sanıkların iletişim tespiti dosyaları, Gaziantep ve ülkenin çeşitli yerlerinde kamu kurumları ile yapılan yazışma yanıtları da dava konusu katliamın sorumluluğu konusunda çok geniş bir devlet sorumluluğu olduğuna işaret etmektedir. Bütün bunlara karşın, adeta ‘Devlete dokundurmayız, alın size IŞİD’lilerin bir kısmı bunlarla yetinin!’ denilerek adaleti değil, suç işleyen kamu görevlilerinin sorumsuzluğunu esas alan bir tavır içerisinde olunmuştur” açıklaması ile yorumladı.

Yargılama sırasında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi; katliamda ihmali bulunan “kamu görevlileri hakkında soruşturma olup olmadığını” Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sordu. Daha önce dönemin Ankara Emniyet Müdürü, İstihbarat ve Güvenlik Şube müdürlerinin de aralarında olduğu kamu görevlileri hakkında takipsizlik kararı veren savcı Hamza Yokuş, mahkemeye doğrudan Yazı İşleri Müdürlüğü’ne sorulmasını istedi. Bu arada mahkeme, takipsizlik kararı verilen dosya üzerinden suç duyurusunda bulunarak dosyanın yeniden açılmasını sağlamıştı. Ancak Yazı İşleri Müdürlüğü de mahkemeye dosyanın akıbeti ile ilgili bilgi vermedi.

İhmal yok sayıldı

Mülkiye müfettişleri hazırladıkları raporda, gelen istihbaratın değerlendirilmemesine ilişkin eski Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, eski İstihbarat Şube Müdür Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu ile TEM Şubesi C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni verilmesi istenmesine rağmen Ankara Valiliği soruşturma izni vermedi. Ankara 6. İdare Mahkemesi de, yaşamını yitiren Hasan Baykara’nın eşi, çocukları ve kardeşlerine 500 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Mahkeme, idarenin “hizmet kusurunu” görmezden gelerek kamu görevlilerinin ihmalini yok saydı.

‘Kan davası gütmüyoruz sadece adalet istiyoruz’

Patlamada kızı Başak Sidar Çevik ile kız kardeşi Nilgün Çevik’i kaybeden, kan gölüne dönen meydanda yaralı eşine sarılmış halde görüntülenen fotoğrafı katliamın sembolü haline gelen öğretmen İzzettin Çevik, kararın kendilerini tatmin etmediğini belirterek, 8 Kasım’daki duruşmayı da takip edeceklerini dile getirdi. Çevik, “Burada kamu görevlilerinin sorumlulukları bellidir. Aslında kan davası gütmüyoruz. Bizim çocuklarımız, 103 kişi, geldikleri aileler, geldikleri sınıflar aynı. Bombalayanların sınıfları da aynı. Aynı aileden insanlara yaptırıyorlar. Nasıl inandırıldıklarını ben anlıyorum, özel eğitim öğretmeni olduğum için daha iyi anlıyorum. Evet, kan davası gütmüyoruz. Sadece hukuk ve adalet istiyoruz” dedi.

‘ 10 Ekim unutuldu bile’

Devlet Demir Yolları çalışanı Gökhan Yaralı, katliamda sağ dizinin altını kaybetti, yüzde 94 engelli kaldı, protezle yaşamaya çalışıyor. İşe hiç gitmediğini söyleyen Yaralı, “Olaydan sonra kulağımdan yapılan ameliyat başarısız oldu. Tekrar ameliyat olmam gerekiyor. Ameliyatı SGK karşıladı. Protezin büyük bir kısmını ben karşılıyorum. Terör mağduru sayıldık, ama bununla ilgili hiçbir belge verilmedi. Çok uzun zamandır dışarı çıkmıyorum. Bir tek Devlet Demir Yolları sahip çıktı bize. İnsanlar 10 Ekim’de ne olduğunu hatırlamıyorlar bile” dedi.

‘Hiç mi suçları yok?’

Yaralı, “Bir tane kamu görevlisinin de suçu yok mu? Ellerini kollarını sallaya sallaya, bombaları almışlar getirmişler, patlatmışlar. Aranmadan. Emniyet Müdürlüğü’ne ihbar gelmiş, ‘zaten hep geliyor’ diye kayda alınmamış. Sağlık Bakanlığı ‘10 dakika içinde geldik’ diyor. Avukatlar GPS kayıtlarını çıkarıyor, 55-56 dakikadan önce yaralı götürülmemiş. Yalan beyan veren Sağlık Bakanlığı personelinin de mi suçu yok. Bu kayıtları incelemeyen savcıların da mı suçu yok. Sanıklar, ‘İHH ile pasaportsuz geçtik, bu arada bombaları da geçirdik’ diyor. Sınırdaki görevlilerin hiç mi suçu yok? Bu ülkede kamu görevlilerinin hiç mi suçu yok? Bunlar sadece Facebook mu takip ediyor? Hepsi melek. Olan halka oluyor” sözleri ile isyan etti.

‘Oylar arttı’

Patlamadan yaklaşık 8 saat sonra “Saldırı demokrasiye” diyen Davutoğlu; sandığa iki hafta kala “Ankara’da terör saldırısı sonrasında yüzde 44 bandına doğru yükselme trendi devam ediyor” ifadelerini kullanacaktı. “Yenilenen seçimlerde”, “demokrasi saldırıya uğrasa da” AKP yeniden tek başına iktidara geldi.

(Cumhuriyet)

Güzel haber Ayvalık’tan geldi: Denizden maden çıkarmaya karşı önerge belediye meclisinde

Ayvalık’ta denizden maden çıkarmaya çalışan Orhan Kandemir DENSAN Madencilik ile mücadele Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin meclis gündemine taşındı. Ayvalık Kent Konseyi bünyesinde kurulan Altınova Sahilinde Madene Karşı Güç Birliği Platformu bileşenleri, siyasi parti temsilcileri ve Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer’in de katılımıyla Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Meclis oturumuna katılan Ayvalıklılar sundukları önergeyi oybirliği ile meclisten geçirmeyi başardı.

Papalina.org’da yer alan habere göre Altınova’da denizden maden çıkarmaya çalışan Orhan Kandemir DENSAN Madenciliğe karşı yürütülen mücadele Balıkesir Büyükşehir Meclisinin de gündemine girdi. ÇED süreci devam eden maden arama faaliyetine karşı Ayvalık Halkı tarafından sunulan önerge oybirliği ile kabul edildi. Kabul edilen önerge en kısa sürede Çevre ve Sağlık Komisyonunda görüşülerek bir karara varılacak.

Geçtiğimiz hafta da Ayvalık Belediyesi Meclis Toplantısında oybirliği ile madene karşı red kararı alınmıştı. Ayvalık Halkı Balıkesir Büyükşehir Belediyesinden de aynı kararın çıkmasını bekliyor.

ÇED toplantısının ulaşımı zor bir otelde yapılmak istenmesi de Ayvalıklıların tepkisini çekmişti.

 

(Papalina.org)