Ana Sayfa Blog Sayfa 2210

YÖK Başkanı: Tatil kararını ne biz ne okullar, devlet vermeli

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yeni tip koronavirüs (Covid-19nedeniyle üniversitelerin tatil edilmesiyle ilgili yapılan tartışmalara ilişkin açıklama yaptı. Saraç, birkaç üniversitenin tatil ilan ettiğini ancak bunu yanlış bulduklarını belirterek şöyle konuştu: “Bu konunun bir devlet kararına dönüşmesi lazım. Biz bunları yanlış buluyoruz. Bahçeşehir veya Boğaziçi üniversitelerinin öğrencileri değerli de diğerleri değersiz mi oluyor? Burada onların aceleci tavrı yanlışa da doğru gidiyor.

Hastalıklara cevap verme noktasında ilköğretim öğrencileriyle belli bir yaştaki üniversite öğrencisinin durumunun çok farklı olduğuna işaret eden Saraç, okulların tatil edilmesi beklentilerine ilişkin şunları söyledi:

‘Enfeksiyoncu görevlendirdik’

“Büyükşehirlerde yüzbinlerce öğrenci okuyor. Bunların hepsi memleketlerine dağılacak. Dolayısıyla hastalıkla ilgili bir risk olabilir. Bunun için tatil meselesinde müteredditiz. Devlet kararına uyacağız. Oradan bir karar gelmeden atacağımız adımın sağlık açısından da risk taşıyacağını düşünüyoruz. O yüzden bugün itibarıyla bütün üniversitelerimizde bir rektör yardımcısı görevlendirildi. YÖK’ten bir enfeksiyoncu görevlendirdik. Sağlık Bakanlığıyla koordinasyon içinde bilgilendirme sürecine başlıyoruz. Meselenin hemen tatile getirilmesini doğru bulmuyoruz. Bizim dışımızdaki mercinin yani devletin bu kararı alması lazım.”

Eğitim-Sen: Okullar derhal tatil edilmeli

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) ise salgına karşı okulların tatil edilmesi gerektiğini bildirdi.

Sendika’dan yapılan açıklama özetle şöyle:

“… Çok sayıda ülkenin nüfusundan fazla öğrenciye sahip olan Türkiye’de koronavirüs salgını gibi ciddi bir tehdit kapımızda iken, eğitim öğretime devam etmek salgının öğrenciler arasında yayılması riskini arttırma ihtimalini gündeme getirmektedir. MEB’in yapması gereken, koronavirüs salgınının daha hızlı yayılma ihtimalini göz önünde bulundurarak okulları derhal tatil etmesidir.

MEB, Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak kapsamlı hijyen işlemlerini en kısa sürede tamamlamalı, hijyen ve dezenfekte işlemlerinin tamamlanmasının ardından salgının gelişme ve yayılma durumuna göre eğitim öğretime devam edilip edilmemesine karar verilmelidir… Fuarların iptal edildiği, otellerin açılışlarının ertelendiği bir dönemde, okullarla ilgili alınacak önlemlerin hala belirsiz olmasının yarattığı kaygı ortadadır.”

 

Tom Hanks ve eşi Rita Wilson’a koronavirüs tanısı

ABD’li aktör Tom Hanks, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada kendisinin ve eşi Rita Wilson‘ın Avustralya’da yaptırdıkları koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını duyurdu. Hanks, bir süre karantinada olacaklarını söyledi.

63 yaşlarındaki çift, Hanks’in Elvis Presley’in hayatını konu alan bir filmin çekimi sebebiyle Avustralya’daydı. Burada hastalığın belirtilerini göstermeleri üzerine doktor tavsiyesi üzerine test yaptırdıklarını söyleyen Hanks, gelişmeleri sosyal medyadan duyurmaya devam edeceklerini söyledi.

Avustralya’da toplam 156 vaka

Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (kovid-19) dört ayda birçok ülkeye yayılmış durumda. Virüs, Worldometers’ın paylaştığı verilere göre dünya çapında 4 bin 716 kişinin ölümüne yol açtı. Bugüne kadar ise tanı konulmuş 127 binin üzerinde vaka bulunuyor.

Toplamda 156 vaka görülen Avustralya’da ise virüs sebebiyle bugüne kadar üç kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu. Bir kişinin ise durumunun kritik olduğu söyleniyor.

 

ODTÜ Onur Yürüyüşü davası: Polis şiddetini gösteren kayıtlar eksik

ODTÜ’den 18 öğrenci ve bir akademisyene 10 Mayıs 2019’da kampüste düzenlenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmaları gerekçe gösterilerek açılan davanın ikinci duruşması bugün Ankara 39’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Mahkeme; Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden ham ve montajsız görüntülerin tekrar istenmesine, izlenmesine ve kolluk görevlilerinin uyarıda bulunup bulunmadıkları, bunun ardından bekleyip beklemediklerinin tespiti için görüntülerin tamamının bilirkişi heyetine iletilmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 10 Temmuz’da

Görevli polislerin bilirkişi raporundan sonra dinleneceğini belirten mahkeme,  polisler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunması talebini ise ‘kendilerinin suç duyurusunda bulunabileceği’ gerekçesiyle reddetti. LGBTİ+ hak savunucularının “toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet” suçlamasıyla yargılandığı dava 10 Temmuz’a ertelendi.

Duruşmayı ABD, Almanya, Belçika, Hollanda, İspanya, Kanada ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri ile Uluslararası Af Örgütü ve Kaos GL Derneği izledi.

Emniyet ham görüntüleri göndermedi

Kaos GL’de yer alan habere göre Avukat Öykü Didem Aydın, bilirkişi raporunun ara karara uygun hazırlanmadığını ve ilk duruşmada talep edilen polis şiddetini içeren ham kayıtların iletilmediğini belirtti. Aydın, “Emniyet’ten gelen görüntüler ilk duruşmada dosyada bulunan görüntülerle aynı. Montajsız ve ham görüntülerin tekrar istenmesini talep ediyoruz. Pek çok sanığın gözaltı anları görüntülerde yer almıyor. Bütün sanıklar bakımından gözaltı anlarının da gösterildiği montajsız kayıtları talep ediyoruz” dedi.

Aydın ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği’nin beş özel raportörle ODTÜ Onur Yürüyüşü davası ve Türkiye’deki LGBTİ+ haklarıyla alakalı Türkiye Cumhuriyeti’ne yazdığı mektubun Türkçeye çevrilmesini talep etti. Mektupta keyfi gözaltı ve ayrımcılıktan bahsediliyor.

Gökmen: Polis olmasa iki saate biterdi

Duruşma tanıkların dinlenmesiyle devam etti. Tanıklar arasında yer alan ODTÜ Kimya Bölümü’nden emekli öğretim üyesi İnci Gökmen yürüyüş günü yaşananlara ilişkin şunları söyledi:

Kimya bölümündeydim. Sesler duydum dışarı çıktım. Genelde ODTÜ’de polis bölümlere kadar girmez. Her yerde polis gördüm… Eğer polis gelmemiş olsaydı öğrenciler şiddetsiz şekilde yürüyüşlerini yapıp dağılacaklardı. Kütüphaneye gaz sıkıldı, müthiş gaz yedik. Öğrencilerin gözaltına alındığını gördük. İnşaat Mühendisliği bölümü önünde sınavına girmek üzere olan bir öğrenci dövülerek gözaltına alındı. Bu tür şiddeti onaylamıyorum. Anayasa çerçevesinde bu tür toplantıları yapabilmeliler. Polis olmasa iki saatte bitecek bir olaydı. Her taraf gaza bulandı. Polis şiddetine tanık oldum ve bundan dolayı rahatsızım.

ODTÜ Kimya Bölümü’nden emekli öğretim üyesi Ali Gökmen de kimya bölümünün önünde yaşananları anlatarak öğrencilerin forum yapma için amfide toplandığında dahi polis baskısının sürdüğünü söyledi.

Saktanber: Orantısız şiddet uygulandı

ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden öğretim üyesi ve ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu danışmanı Ayşe Saktanber ise “Polisin geleceğini duyunca hocalar olarak toplanmaya başladık. Öğrenciler barışçıl bir şekilde oturuyorlardı. İki sivil polis, öğrenciler otururken bir öğrencimizi kolundan tutup aldılar birdenbire. Bunlar çok barışçıl kuşaklar ve hiçbir şiddete başvurmuyorlar. Öğrencilere çok ciddi orantısız şiddet uygulandı. Çocuklar fiziksel şiddet gördüler. Kurtarabildiğimizi kurtarmaya çalıştık” dedi.

Av. Aydın: LGBTİ+ olduğunda ayrımcılık yapılıyor

Tanık beyanlarının ardından tekrar söz alan Avukat Aydın kütüphaneye gaz atılmasının tutanağa geçmediğini söyledi. Polisin gösteri başlamadan saldırdığını söyleyen Aydın, “Kanun topluluğun dağılmamasından kast ederken gösterileri, sloganları ve sıkışık nizamı kast eder. Sıkı sıkıya birlikte bir kitle izlenimi vermeye devam etmeleri gerekir. Burada böyle bir durum söz konusu değil. Devam eden bir gösteri yok, ihtarat duyan da yok. Başkaları toplanırken LGBTİ+ olduğunda ayrımcılık yapılıyor” dedi.

LGBTİ+ hak savunucularının Avukatlarından Mahmut Şeren ise şöyle konuştu: “Biz bu davada ihlali daha fazla uzatmamak istiyoruz ve derhal beraat talep ediyoruz. Öte yandan hâlâ Emniyet’in ham görüntüleri göndermemesi kamu kaynaklarının boşa harcanması, bizim savunma hakkımızın kısıtlanması ve açıkçası Emniyet’in Mahkeme’yi ciddiye almadığını da göstermektedir.”

Tanık ifadeleri ve avukatların taleplerinin dinlenilmesinin ardından mahkeme Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden ham ve montajsız görüntülerin tekrar istenmesine karar verdi. Polis ifadelerinin de alınacağı bir sonraki duruşma 10 Temmuz’da.

Trump ulusa seslendi: Avrupa’dan ABD’ye seyahatler bir ay askıya alındı

Televizyondan ulusa sesleniş konuşması yapan ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinde de can almaya başlayan koronavirüsle mücadele etmek üzere Avrupa Birliği’nden ABD’ye yapılacak seyahatleri askıya aldığını açıkladı. Birliğin Çin’den gelenlerin seyahatlerinin kısıtlanması konusunda yeterince hızlı davranmadığını söyleyen Trump. cuma günü yürürlüğe girecek kararın Birleşik Krallık‘ı kapsamadığını belirterek,  “Güçlü ama gerekli önlemler almamız gerek” dedi.

ABD’de şu ana kadar 1301 vaka görüldü, 38 kişi hayatını kaybetti.

BBC‘nin aktardığına göre, Türkiye‘yi kapsamayan karardan etkilenecek Schengen Bölgesi’ndeki 26 ülke şöyle: Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç ve İsviçre.

Bu arada Amerikan Profesyonel Basket Ligi’nde (NBA) kalan tüm maçlar süresiz ertelenirken, New York’ta her yıl yaklaşık 2 milyon kişinin katıldığı St. Patrick Day Yürüyüşü de tarihinde ilk kez iptal edildi.

Konuşmasında ABD Kongresi’ne de çağrıda bulunan Trump, koronavirüs salgınının Amerikan ekonomisine olumsuz etkilerinin giderilmesi için vergilerin azaltılması gerektiğini vurguladı ve Kongre üyelerinden destek istedi. Trump, küçük işletmelere de milyarlarca dolar kredi vermeyi planladıklarını açıkladı.

Koronavirüs nedeniyle New York Borsası’nda Dow Jones Endeksi Şubat ayından bu yana yaklaşık yüzde 20 düşmüştü.

‘New York’da karantina bölgesi’

New York Valisi Andrew Cuomo Çarşamba günü koronavirüsle mücadele amacıyla eyaletin kuzeyindeki New Rochelle kentinde 1,6 kilometre uzunluğunda bir alanda “karantina bölgesi” oluşturulduğunu açıklamıştı.

Yaklaşık 77 bin nüfuslu New Rochelle’de ulusal muhafız birlikleri de görev yapacak. Ulusal muhafız birlikleri, sokakların temizlenmesine ve halka yiyecek dağıtılmasına yardımcı olacak. New York’a yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki kentte okullar ve ibadethaneler de iki hafta kapalı olacak.

Washington’da acil durum

Başkent Washington DC‘de de “acil durum” ilan edildi.  Belediye Başkanı Muriel Bowser, yaptığı basın toplantısında, bölgede artan Covid-19 vakaları nedeniyle acil durum ilan ettiklerini duyurdu.

Washington’da şu ana kadar dört vaka tespit edilirken, bölgenin çevresinde yer alan Maryland ve Virginia eyaletlerinde dokuzar vaka bulunduğu bildirildi.

İstatistik sitesi Worldometers’a göre Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında ortaya çıkan koronavirüsün tespit edildiği kişilerin sayısı 126 bini, virüsün yol açtığı Covid-19 hastalığı yüzünden ölenlerin sayısı 4 bin 600’ü aştı. Dünya Sağlık Örgütü, Çarşamba günü koronavirüsü “pandemi” (salgın) olarak sınıflandırmıştı.

Virüs Türkiye dahil 120’den fazla ülkeye yayılmış durumda.

Büyük Set Resifi beş yıl içinde üçüncü büyük ağartma olayını yaşıyor – Nil Sarrafoğlu

Mercan resifleri doğal bir biyoçeşitlilik harikası ve okyanus ekosistemlerinin önemli bir parçası. Büyük Set Resifi ise gezegendeki en büyük yaşam yapısı ve uzaydan tespit edilebilen tek canlı organizma. Zengin biyolojik çeşitliliği nedeniyle resif, UNESCO tarafından bir Dünya Mirası alanı olarak adlandırıldı.

İngiltere, Hollanda ve İsviçre‘nin toplam alanlarından daha büyük bir alan kaplayan Büyük Set Resifi başka hiçbir yerde bulamayacağınız, gezegenin başka hiçbir yerine benzemeyen bir harikalar diyarı. Ancak iklim değişikliği varlıklarına karşı büyük bir tehdit oluşturuyor. Isınan sular, sıcak okyanus akıntılarının sebep olduğu ısı stresi ile okyanus asitlenmesi sebepleriyle resif şu anda beş yıl içerisinde üçüncü kez ağartma yaşıyor.

Türler yok olma tehlikesinde

Olağanüstü ekosistemi ve sayısız deniz yaşamı göz önüne alındığında resifi korumak en önemli gerekliliklerden biri haline geldi. Son yıllarda, mercanları koruma çabaları, bin 500 balık türünün, 200’den fazla kuş türünün ve 30 tür balina ve yunusun geleceğini güvence altına almaya başladı.

Afrika “büyük beş” diye adlandırdığı hayvanları öne sürerken, Büyük Set Resifi için de “büyük sekiz” var: kaplumbağalar, manta vatozları, köpekbalıklar ve balinalar, palyaço balığı, patates morbası, dev istiridye ve Maori Wrasse.

400 mercan türü, bin 500 balık türü ve 4 bin yumuşakça türü ile dünyanın en büyük mercan kayalığı koleksiyonunu içeren resif, deniz ineği (dugong) ve büyük yeşil kaplumbağa gibi türlere ait habitatların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması nedeniyle bilimsel açıdan da büyük ilgi görüyor.

Manta Vatozu

Isınan sular mercanların ağarmasına yol açıyor

Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucunda iklim değişikliğinin dünya çapında mercan resiflerinin ağarmasına ve ölmesine neden olduğunu söylüyor. BM daha önce dünyanın sanayi öncesi seviyelerin 2 santigrat dereceye ulaşması durumunda resifin yüzde 99’undan fazlasının öleceği konusunda uyarmıştı.

Dünya genelinde mercan kayalıkları ölüyor ve iklim değişikliği dünyanın okyanuslarını ısıttığı için mercan ağartma olayları daha yaygın hale geliyor. Daha fazla ısınan sular mercan ağartmasının bir nedeni. Karbondioksit emisyonları, okyanus sularında karbon dioksit çözünüp karbonik aside dönüştüğünde meydana gelen işleme okyanus asitlenmesi deniyor ve bu da mercan ağarmasının sebeplerinden.

Üçüncü ağartma şu anda yaşanıyor

El Niño genellikle Avustralya genelinde daha az yağış anlamına geliyor bu da çevredeki okyanusun kuru, güneşli ve sıcak gökyüzü altında ısındığı anlamında. El Niño ne yazık ki mercanlarda ağartma etkinlikleri için elverişli.

Bu özel ağartma olayının El Niño’nun Avustralya yakınlarında normalden daha kuru ve daha sıcak koşullara yol açmasına yardımcı olan bir çeşitlemesi ile ortaya çıkmış olabileceği yönünde yorum yapan bilim insanları da mevcut.

Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi‘nin bir raporuna göre, Avustralya’daki Büyük Set Resifi ısı stresi nedeniyle yeni bir yaygın ağartma olayının başlangıcında görünüyor. Okyanus sıcaklıklarının neden olduğu ısı stresinin Mart ortasından sonuna kadar zirve yapması bekleniyor.

Ağartmadan kurtulma 15 ile 25 yıl alıyor

Büyük Set Resifi, 2016 ve 2017 yıllarında da toplu ağartma olayları yaşadı. Bu iki olay, kısa aralarla olması nedeniyle de dikkate değerdi ve resifin yüzde 50’sine zarar vermişti. Art arda ağartma olayları ekosistemin iyileşmesini engelliyor. 2020 yılının başına kadar resifin kendini yenileme durumuna geçmesi bekleniyordu. Ancak şu anda resif, üçüncü bir ağartma riski ile karşı karşıya.

Ağartma, bir mercanın öleceği anlamına gelmiyor ama daha yüksek bir ölüm riskine sokuyor. UNESCO‘ya göre, mercan resiflerinin bir ağartma olayından kurtulması 15 ile 25 yıl sürüyor. Yani, ağartma olayları geri kazanım sürecini geri dönülmez bir şekilde rayından çıkarabilir.

Yüzyıl sonunda zarar yıllık 500 milyar doları bulabilir

Büyük Set Resifi, Avustralya ekonomisinde 50 milyar doların üzerinde bir değere sahip ve ülke, geçtiğimiz yılın sonlarında meydana gelen yaygın orman yangınları da dahil olmak üzere, iklim değişikliğine bağlı diğer felaketlerden muzdarip.

Dünya çapında UNESCO, iklim değişikliğine bağlı mercan resiflerinin kaybının 2100 yılına kadar her yıl 500 milyar dolar zarara sokabileceğini ve günlük geçim kaynakları için resiflere güvenen insanların en zor durumda olanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Bugün iklim krizinin yarattığı felaketlerden etkilenenleri de göz ardı edersek, bu felaketlerin bizim başımıza gelmeyeceğini söylemek daha da zorlaşıyor. Çünkü dünyanın en büyük canlısı olarak varsayılan ve karbon yakalama açısından büyük bir kapasiteye sahip Büyük Set Resifi de ölürse, emisyonlar tahminlerin üzerinde yükselecek. Bu yüzden de şu soruları sormak önem kazanıyor:

Sonrası mı?

Ya şimdi?

İBB ve TSK’den koronavirüs iptalleri

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ay sonuna kadar belediyeye ait etkinlik ve İSMEK kurslarının durdurulacağını açıkladı. İstanbul’da korona virüsüne karşı toplu taşımada alınan önlemlerini inceleyen İmamoğlu şu açıklamayı yaptı:

“Tiyatrolarımıza dair tedbir alma konusunda karar verdik. Önümüzdeki ay sonuna kadar Cemal Reşit Rey gibi toplu etkinliklerin yapıldığı alanlardaki etkinlikleri mart sonuna kadar iptal etme kararı aldık. İSMEK’te insanların toplu eğitim aldıkları yerler. İSMEK’deki eğitimlerin iptali ile ilgili de ay sonuna kadar vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz. Bugün öğleden sonra 39 ilçe belediyesini davet ettik. Belediye olarak bir çalışma yürütüyorlar irtibat kurmamız gereken tüm kurumlarla. Cemal Reşit Rey başta olmak üzere ay sonuna kadar tiyatro ve bunun gibi etkinlikleri iptal ettik. Eğer normalleşirse devam edeceğiz. İBB’ye ait müzelerin toplu gezilmesiyle ilgili duyurumuz yapılacak. Onları da iptal edeceğiz.”

Akar: İzinler iptal, el sıkışma durduruldu

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, Türkiye’ye de sıçrayan koronavirüse karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) alınan önlemleri açıkladı. “Okullar ve eğitim merkezlerindeki öğrenci ve kursiyerlerle birlikte askerlerimiz de belli bir süre hafta sonu izne çıkmayacak” diyen Akar, “Ayrıca TSK’da el sıkışmayı da bir süreliğine durdurduk” dedi.

Karargâh ve birliklerde çeşitli korunma tedbirlerini hayata geçirdiklerini belirten Bakan Akar, “Yurt dışı temasları ile heyetlerimizin yurt dışına gidişlerine kısıtlama getirdik. Toplantı ve toplu faaliyetlerde de kısıtlamaya gittik” ifadelerini kullandı.

Kömür yatırımcıları 600 milyar dolarlık riskle karşı karşıya

Finansal düşünce kuruluşu Carbon Tracker’in bugün yayımlanan raporunda kömür yatırımcılarının en az 600 milyar doları boşa harcama riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.

Raporda sebep olarak ise belli başlı tüm piyasalarda yeni yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretmenin, yeni kömür santrallerine kıyasla şimdiden daha ucuz hale gelmesi gösterildi.

 Santrallerin yüzde 60’ı daha yüksek maliyetli

Rapor ayrıca, dünya genelindeki kömürlü termik santrallerin yüzde 60’ından fazlasının, yeni kurulan yenilenebilir enerji santrallerine kıyasla daha yüksek maliyetli elektrik ürettiğini ortaya koyuyor. En geç 2030 yılına kadar tüm piyasalarda yeni rüzgâr veya güneş enerjisi santrali kurmak, kömür santrallerini işletmeye devam etmekten daha ucuz hale gelecek.

‘Piyasa yönlendiriyor, hükümetler oralı değil’

Carbon Tracker’in Enerji ve İşletmeler Bölümü Eşbaşkanı ve raporun yazarlarından Matt Gray,  “Piyasa düşük karbonlu enerji dönüşümünü yönlendiriyor ancak hükümetler oralı değil. Hükümetlerin yeni kömür projelerini bir an önce iptal etmeleri ve mevcut kömür santrallerini giderek artan bir hızla devre dışı bırakmaları ekonomik açıdan en mantıklı adım olacaktır” dedi.

Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmak için küresel düzeyde elektrik üretimindeki kömür kullanımının 2010 yılından 2030’a kadar yüzde 80 oranında azaltılması gerekiyor. Bu, 2040’a kadar her gün bir kömür santralinin hizmetten çekilmesi anlamına geliyor.

Yeni kömür santralleri yolda

Dünya genelinde, 499GW’lık yeni kömür kapasitesi planlama veya inşaat aşamasında. Bu projelerin toplam maliyeti 638 milyar dolar tutarında. Ancak Carbon Tracker, kömür santrallerine yapılan yatırımların geri dönüş sürelerinin genellikle 15 ila 20 yıl olduğu, bu nedenle hükümetlerin ve yatırımcıların geri dönüşünü hiçbir zaman alamayabilecekleri uyarısında bulunuyor.

“Yarım trilyon dolar nasıl harcanır: Ucuzlayan yenilenebilir enerjinin kömür yatırımları bakımından ekonomik sonuçları” başlıklı analiz, dünya genelinde işletmede, inşaat veya planlama aşamasındaki kömürlü termik santrallerin yüzde 95’inin ekonomik profilini değerlendiriyor (işletmedeki 6.696 ünite (2.045GW) ve hazırlık aşamasındaki 1.046 ünite (499GW)). Analizin bulguları şöyle:

  • Türkiye’de planlanan veya inşaat aşamasındaki 33GW’lık kömürlü termik santral kapasitesinin toplam maliyeti 64 milyar dolar. Türkiye’de 19GW olan mevcut kömürlü termik santral kapasitesinin yüzde 16’sını işletmek, şimdiden yeni yenilenebilir enerji santrali kurmaktan daha maliyetli hale geldi. Ayrıca rapora göre, 2023’te Türkiye’deki tüm kömürlü termik santraller için geçerli olmak üzere, herhangi bir kömürlü termik santrali işletmek yeni bir güneş enerjisi santrali kurmaktan daha maliyetli olacak.

  • İnşaat aşamasında 100GW ve planlanan 106GW kömürlü termik santral projesinin bulunduğu Çin‘de risk altındaki tutar 158 milyar dolar. Çin’deki mevcut kömürlü termik santral kapasitesi 982GW ve bu kapasitenin yüzde 71’ini işletmek yeni yenilenebilir enerji kapasitesi kurmaktan daha maliyetli.
  • İnşaat aşamasında 37GW ve planlama aşamasında 29GW kömürlü termik santral projesinin bulunduğu Hindistan’da risk altındaki tutar 80 milyar dolardır. Hindistan’daki mevcut kömür kapasitesi 222GW ve bunun yarısı – yüzde 51’i – yeni yenilenebilir enerjiden daha maliyetli.
  • AB’de ise ağırlıklı olarak Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ndeki 7,6GW’lık yeni kömür gücü dolayısıyla 16 milyar dolar risk altında. AB’nin toplam 149GW’lık işletmedeki kömürlü termik santral kapasitesinin yüzde 96’sı yeni kurulacak yenilenebilirden daha maliyetli.
  • ABD 254GW’lık kömürlü termik santral kapasitesine sahip ve bunun neredeyse yarısı – yüzde 47’si- yeni yenilenebilir enerjiden daha maliyetli. ABD’de planlanan yeni kömürlü termik santral bulunmuyor.
  • Güneydoğu Asya’da planlama veya inşaat aşamasında olan 78GW’lık kömürlü termik santral kapasitesi’nin maliyeti 124 milyar dolar. Ancak 2030 yılına kadar yeni yenilenebilir enerji kapasitesi kurmak, mevcut kömür santrallerini işletmekten daha ucuz hale gelecek.
Yeni yenilenebilir enerji kaynaklarından daha yüksek maliyetle işletilen kömür kapasitesi

Rapor, yenilenebilir enerji yatırımcılarının düşük maliyetlerinin fiyatlara yansıyacağı serbest piyasa ortamlarında, piyasa dinamiklerinin kömürü ortadan kaldıracağı sonucuna ulaşıyor.

Ancak rapor, piyasa düzenlemelerinin kömüre haksız bir şekilde ekonomik avantaj sağlaması nedeniyle, dünya genelinde bazı hükümetlerin yeni kömürlü termik santral kurulmasını teşvik ve finanse etmeyi sürdürdüğünü kaydediyor. Ayrıca bazı düzenlenmiş ve kısmen düzenlenmiş piyasalarda hükümetler, kömürün yüksek maliyetinin elektrik faturaları üzerinden tüketiciye aktarılmasına izin veriyor ya da vergi mükelleflerinin ödediği parayı kömür işletmecilerini sübvanse etmekte kullanarak, elektriği üretim maliyetinden daha düşük fiyatlara satabiliyor.

Eşit rekabet talebi

Rapor hükümetlere: yenilenebilir enerjilerin kömürle eşit şartlar altında rekabet edebilmesini sağlayacak şekilde piyasa denetimini kaldırma; yeni kömür projelerini iptal etme ve mevcut kömür filosunu aşamalı olarak devre dışı bırakma; ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kendi enerji sistemlerine azami ölçüde değer katmasını sağlayacak düzenlemeler getirme çağrısı yapıyor. Rapor şu uyarıda bulunuyor:

Bu adımların atılmaması atıl varlık riskini artıracak ve kapasite fazlasına neden olacaktır. Bu da dolayısıyla elektrik fiyatlarını baskılayacak, yenilenebilir enerjiye yönelik olumsuz yatırım sinyali oluşturacak ve nihayetinde düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinin tıkanmasına neden olacaktır.

 

 

 

 

Ünlü yapımcı Weinstein’a 23 yıl hapis cezası

Hollywood’un ünlü yapımcısı 67 yaşındaki Harvey Weinstein, eski asistanı Mimi Haley‘e cinsel saldırıda bulunduğu ve eski oyuncu, kuaför Jessica Mann‘a 2013’te tecavüz ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada 23 yıl hapis cezası aldı.

Eski film yapımcısı, 24 Şubat’ta gerçekleşen duruşmada “basit cinsel saldırı ve tecavüz” ile “ağır taciz”den suçlu bulunmuştu. Daha ağır ceza gerektiren “nitelikli cinsel saldırı ve tecavüz” suçundan ise beraat etmişti.

Weinstein hakkında 2013’te iki kadına yönelik tecavüz ve cinsel saldırı suçlamasıyla Los Angeles‘ta açılan başka bir dava ise hala sürüyor.

#MeToo hareketinin başlamasına sebep olmuştu

Davada yer alan kişiler dışında 2017 yılından bu yana 80’den fazla kadın yönetmenin kendilerine taciz ve tecavüz ettiğini açıklamıştı. Kadınların Weinstein’e ilişkin cinsel saldırı iddiaları sonrasında bütün dünyada giderek yayılan ve kadınların başına gelenleri anlattığı, sorumluları deşifre ettiği #MeToo hareketini başlamıştı.

Hollyywood’dan başlayarak farklı alanlarda kadınlar uğradığı taciz ve tecavüz olaylarını duyurmaya ve bu konuda diğer kadınları da cesaretlendirmeye çalışmıştı.

Davanın devam ettiği süreçte savcılık, altı tanığın ifadelerine dayanarak Weinstein’ın sahip olduğu konum nedeniyle kadınlara istediğini yaptırmak amacıyla gücünü sistematik olarak kötüye kullandığını iddia etmişti.  Savunma avukatları ise tanıkların yaşadıklarından onların sorumlu olduğunu söyleyerek asıl mağdurun Weinstein olduğunu öne sürmüştü.

 

Dünya Sağlık Örgütü koronavirüsü ‘küresel salgın’ ilan etti

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bir açıklama yaparak yeni tip koronavirüsün (Covid-19) artık ‘pandemi’ (küresel salgın) olduğunu duyurdu. Koronavirüsün yayılma hızı ve etkilerinin “alarm verici düzeyde” olduğunu belirten DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Bu nedenle Covid-19’un pandemi olarak sınıflandırılabileceği değerlendirmesini yaptık” dedi. 

DSÖ Başkanı, ülkelerin virüse karşı yeterli adım atmamalarının da alarm verici olduğunu söyleyerek “Her ülke tespit, test, tedavi, izolasyon ve halkını harekete geçirmek yoluyla hâlâ bu pandeminin gidişatını değiştirebilir” diye konuştu.

Şu an 114 ülkede 118 bini aşkın vaka bulunduğunu ve 4 bin 291 kişinin virüsten yaşamını yitirdiğini bildiren DSÖ Başkanı sayıların daha da artmasını beklediklerini kaydetti.

Başka ülkeler yakında İtalya ve İran’ın durumuna düşecek’

DSÖ Acil Durumlar Birimi Başkanı Dr. Mike Ryan ise “Mevcut durumda İtalya ve İran virüse karşı mücadelede ön cephe ülkeleri. Virüsten çekiyorlar ama size garanti edebilirim ki yakında başka ülkeler bu duruma düşecek” ifadelerini kullandı.

İran‘daki durumun “çok ciddi” olduğuna dikkat çeken Ryan, hastaların gözlemi ve bakımının iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti. Ryan, son 24 saatte İran’a 40 bin test kiti gönderildiğini ancak tedarikin son derece kısıtlı olduğunu ve başka kaynaklar bulmaya çalıştıklarını söyledi.

İtalya’da hayatını kaybedenlerin sayısı 827’ye yükseldi

İtalya‘da virüs nedeniyle  hayatını kaybedenlerin sayısı ise 196 kişi daha artarak 827’ye yükselirken vaka sayısının 12 bin 462’ye yükseldiği açıklandı.

Sivil Savunma Ajansı tarafından yapılan açıklamada, 196 yeni ölümün kayıtlara geçtiğini, salgının ortaya çıkmasından bu yana ölü sayısındaki en büyük artışın yaşandığını kaydetti. Avrupa ülkelerinde virüsün en çok etkilediği İtalya’da koronadan kaynaklı toplam vaka sayısının ise 10 bin 149’dan 12 bin 462’ye yükseldiği ifade edildi.

Ülkede koronavirüs nedeniyle acil durum önlemleri ulusal düzeye genişletilmişti.

Pandemi ne demek?

Dünyada eşzamanlı olarak, çok yaygın bir şekilde çok fazla sayıda insanı tehdit eden bulaşıcı hastalıklara pandemi (salgın hastalık) deniyor. Bir hastalığı, ancak Dünya Sağlık Örgütü ilan edebiliyor.

2009 yılında domuz gribi, pandemik hastalık ilan edilmişti. Bu nedenle yüzbinlerce kişinin hayatını kaybetmiş olabileceği belirtiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre, bir hastalığın pandemi olabilmesi için kabaca üç kriter aranıyor:

  • Yeni bir virüs olması
  • İnsanlara kolayca geçebilmesi
  • İnsandan insana kolay ve sürekli bir şekilde bulaşması

 

Suudi Arabistan’da koronavirüse karşı ırkçı önlem

Şimdiye kadar 20 kişide koronavirüs tespit edilen ve salgına karşı önlem almak isteyen Suudi Arabistan‘ın ulusal petrol şirketi Aramco, göçmen bir çalışanına maske takıp el dezenfektanı kıyafeti giydirdi ve diğer çalışanların ellerini dezenfekte etmesi için ortalıkta dolaştırdı.

‘Modern kölelik yok olmadı, sadece yeniden paketlendi’

Görüntülerin sosyal medyaya yansıması üzerine olay büyük infial yarattı, şirket ırkçılıkla ve modern kölelikle suçlandı. Bir Twitter kullanıcısı, “Körfez sınıfçılığı” derken bir diğeri “Modern kölelik burada asla yok olmadı, sadece yeniden paketlendi” ifadelerini kullandı.

Pek çok kişi, asıl, fikri bulan kişinin “beyninin dezenfekte edilmesini” istedi. Aramco’nun insan hakları konusundaki sicilini ve göçmen işçilere karşı tutumunu hatırlatan pek çok kişi de şirketi ırkçılıkla suçladı.

Şirket geri adım attı ama yetmedi

Tepkilerin büyümesi üzerine bir açıklama yapan Aramco, sterilizasyonun önemine dikkat çekilmek amacıyla yapılan bu uygulamanın yetkililere danışılmadığını belirtti. Bu uygulamayı onaylamadıklarını söyleyen şirket, Buna derhal son verildi ve bir daha yaşanmaması için gereken önlemler alındı” dedi.

Ancak şirketin açıklaması pek çok kişi tarafından tatmin edici bulunmadı.

‘Bizden değil ondan özür dileyin’

Bir Twitter kullanıcısı,Bizden özür dilemeyin, o adamın kendisinden özür dileyin, onu onurlandırın ve bunu paylaşın” dedi.  Söz konusu kullanıcı, ayrıca “Bu fikri bulan, Allah korkusu ya da işçiye saygısı olmayan o kişiye dezenfektan kıyafetleri giydirin ve gün boyunca şirkette dolaştırın” önerisinde bulundu.

Bir diğer kullanıcı da, “Özür yeterli değil. Bu fikrin ardındaki kişi cezalandırılmalı ve bu işçi de maddi-manevi tazminat almalı. İnsanların duyguları oyuncak değildir diye yazdı.