Ana Sayfa Blog Sayfa 1891

Genç iklim aktivisti Luisa Neubauer 6’ncı Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda

Birleşmiş Milletler kuruluşları UNICEF, UNFPA ve UN Women, ve Aydın Doğan Vakfı işbirliğiyle bu yıl altıncısı gerçekleştirilecek Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda, gençler salgın ve iklim değişikliğinin gölgesinde geleceği tartışacak.

Konferansın ana konuşmacısı olan genç iklim aktivisti Luisa Neubauer, “Önümüzde kaybedecek tek bir sene bile yok!” mesajını, bu kez Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda verecek.

Etkinlik bu yıl çevrimiçi ortamda

Türkiye’de son beş yıldır düzenlenen ve kız çocuklarının tüm potansiyellerine ulaşmalarının önündeki engellere dikkat çekmeyi amaçlayan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı, bu yıl içinde bulunulan pandemi koşulları nedeniyle çevrimiçi etkinlik olarak gerçekleştirilecek.

Konferansta aralarında ünlü isimlerin, uzmanların ve gençlerin de bulunduğu katılımcılar, 2020’nin hızla değişen dünyasının gençler için getirdiği yeni risk ve yeni olanakları ele alacak. Konferansın odak noktası ise kız çocuklarının, yaşadıkları zorluklar karşısında değişim aktörleri olarak nasıl bir rol üstlenebilecekleri konusu olacak.

Konuk konuşmacı Luisa Neubauer

Ünlü oyuncu, aynı zamanda UNFPA Türkiye Elçisi Hazal Kaya’nın moderatörlüğünde gerçekleşecek konferansın ana oturumunun konuk konuşmacısı ise son dönemdeki iklim eylemleri ve çarpıcı söylemleriyle dikkat çeken genç iklim aktivisti Luisa Neubauer olacak.

Henüz 13 yaşındayken ‘sera etkisini öğrendiği bir ders’ nedeniyle içinde aktivist tohumları yeşeren; “Her koşulda, dünya daha önce hiç deneyimlemediğimiz değişimleri görmek zorunda. Önümüzde kaybedecek tek bir sene bile yok!” diyen Luisa, bu kez mesajlarını 6’ncı Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nda verecek.

Ayrıca Temmuz ayından itibaren iklim ve pandemi alanında özel çalışmalar gerçekleştiren gençler, hayal ettikleri dünyaya ilişkin mesajlarını video mesajlar aracılığıyla katılımcılarla paylaşacak.

İklim değişikliği kız çocuklarını nasıl etkiliyor?

Konferans kapsamında iki panel de düzenlenecek. Moderasyonunu başarılı gazeteci Melis Alphan’ın yapacağı ‘Küresel salgın ve iklim değişikliği kız çocuklarını nasıl etkiliyor?” başlıklı ilk panelde şu konuşmacıla yer alacak:

NASA’da görev yapan Türk astrobiyolog Betül Kaçar, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi sosyal pediatrist Prof. Dr. Betül Ulukol, cinsiyet ve sosyal eşitsizliğin iklim değişikliği deneyimini nasıl şekillendirdiğini inceleyen sosyolog Dr. Amber Fletcher ve kadınların güçlenmesi alanında birçok çalışma gerçekleştiren ve National Geographic’teki çalışmalarıyla tanınan fotoğrafçı Annie Griffiths.

‘Hayal ettiğimiz dünya’

İkinci panelin başlığı ise “Hayal ettiğimiz dünya – Gençler, dünyayı nasıl değiştirmek istediklerini tartışıyor” Moderasyonunu ünlü sunucu Gözde Atasoy’un yaptığı panelin konuşmacıları arasında şu isimler yer alacak:

  • Van’da altı çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya gelen, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitimine başladığı yıl Aydın Doğan Vakfı’ndan üstün başarı bursu almaya hak kazanan, bugünse küresel iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla yürütülen sivil toplum projelerinde aktif rol alan Şeyma Nur Sağınç
  • Fridays for Future Türkiye hareketinde iklim aktivisti ve liseler arası organizatör olarak yer alan 19 yaşındaki Selin Gören
  • 2014’ten beri Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği’nin Genç Mültecileri Destekleme Programı’nda Sağlık ve Eğitim Koordinatörü olarak görev alan Dağlar Çilingir
  • Çocuk Hakları Gönüllüleri Derneği’nde Proje Koordinatörü olarak çocuk hakları ve çocuk katılımı alanında çalışmalarına devam eden Muhammet Aktaş

Sabancı: Krizin yükünü kadınlar ve çocuklar çekiyor

Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Vuslat Doğan Sabancı küresel salgınların beraberinde getirdiği sınırlı hareket imkânı ve sosyal izolasyon önlemlerinin ekonomik ve sosyal stresi derinleştirdiğine dikkat çekti.

Sabancı, “2020 başından bu yana tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin, özellikle çatışma ortamında olan kişiler, engeli olan bireyler, mülteciler, göçmenler ve yoksul kesimler gibi dezavantajlı gruplar açısından, insani kriz ve kalkınma krizine yol açtığını gözlemliyoruz. Küresel krizin çok boyutlu ekonomik etkileri özellikle daha az kazanan, daha az tasarruf yapabilen ve güvencesi olmayan işlerde çalışan ya da yoksulluk sınırına yakın yaşayan kadınlar ve kız çocukları tarafından giderek daha fazla hissediliyor” dedi.

Duamelle: Kız çocuklarının güçlenmesi amaçlanıyor

UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle “Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının karşılaştığı zorlukları vurgulamayı, kız çocuklarının güçlenmesini ve insan haklarının gerçekleştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. UNICEF, 2020 yılında, Aydın Doğan Vakfı, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğiyle bu önemli günün altıncı senesini kutlamaktadır” dedi.  Duamelle konuşmasına şu sözlerle devam etti:

İklim değişikliğinin kaçınılmaz sonuçları ve pandemiyle karşı karşıya olduğumuz bu zor zamanlarda daha fazla önem arz ettiği düşünülerek, kız çocuklarının ve genç kadınların toplumumuza yaptığı önemli katkıya vurgu yapmak için bir araya geliyoruz. Tüm kadınları, erkekleri, kız ve oğlan çocuklarını, kız çocuklarının potansiyellerini tamamıyla gerçekleştirmeleri ve artan küresel problemlerin çözümüne yönelik girişimlere katkı sağlayabilmeleri için bu önemli günü kutlamak ve kız çocuklarının güçlenmesini sağlamak için tartışmalara katılmaya davet ediyoruz.

Başarankurt Kan: Daha iyi bir gelecek için

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilci Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan “İnsan, gezegen, refah ve pandemi. Covid-19 küresel salgını açık bir şekilde gösterdi ki insanlığı ve refahını önemsiyorsak, çevreyi de önemsemek zorundayız. Kadınlar ve kızlar bu iç içe geçmiş yapının tam merkezinde duruyor; artan ev içi sorumluluklar, cinsiyete dayalı şiddet, yoksulluk ve salgınlar ile doğal tehlikelere maruz kalma riskinden en çok onlar etkileniyor” dedi.

“Oysa, değişimin hızlandırıcıları olarak, toplulukların direncini güçlendirebilecek, hastalıkların önlenmesini destekleyebilecek ve doğanın korunmasına yardımcı olabilecek güçteler” diyen Kan şöyle devam etti:

Bütün bunlar ancak evde, işte ve her tür alanda cinsiyet eşitliği teşvik edilerek yapılabilir. UNFPA kadınları ve kızları desteklemeye devam edecek; (mülteciler, mevsimlik göçmen işçiler, engellerle yaşayanlar, cinsiyete dayalı şiddete ve çocuk evliliklere maruz kalanlar dahil) sağlıklarını ve refahlarını iyileştirmek ve onları daha iyi bir gelecek için çevrelerini dönüştürmeleri için güçlendirecek. UNFPA kimseyi geride bırakmayacak.

Varbanova: Krizlerle mücadelede kadın ve kız çocuklarına ihtiyacımız var

UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova ise konuyla ilgili; “Covid-19 salgını, krizler ve çatışmaların mevcut olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştirdiğini bir kez daha kanıtladı. Kadınlar ve kız çocukları ciddi sağlık ve güvenlik riskleriyle karşılaşıyorlar, krizlerin ekonomik ve sosyal etkilerinden derinden etkileniyorlar” dedi.

Tüm bu zorluklara rağmen tüm dünyada genç kadınların, uzmanlıklarını ve ağlarını, eşit, birlik olmuş ve güçlü toplumlar inşa etmek için kullandığını belirten Varbanova, “Pandemi ve iklim değişikliği gibi krizlerle mücadele etmek ve bu krizlerin yarattığı sistematik eşitsizliklere dikkat çekmek için onların liderliği, yaratıcılığı ve kararlılığına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Karaburun Kent Konseyi’nden GES projesine karşı suç duyurusu

Karaburun Kent Konseyi, İzmir‘in Karaburun ilçesinin Küçükbahçe Mahallesi‘nde bulunan, İris Gölü ve Karareis Barajı’nı etkileyen Sevtur Turizm ve Ticaret A.Ş’nin Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Projeyle ilgili Bakanlık tarafından verilmiş bir ÇED kararı veya yürüyen bir ÇED sürecinin olmadığını ifade eden Karaburun Kent Konseyi’nin paylaştığı uydu görüntüleri, GES proje sahası olarak seçilen alanın tahribatını gösteriyor. Bölgedeki yoğun orman traşlanmış ve toprak sıyrılmış.

‘Ekolojik yıkım yaratacak’

Konsey, basın açıklamasında proje sahasının, sit alanı içerisinde olmamakla birlikte İris Gölü’nü içerisine alan birinci derece sit alanına bitişik olduğunu vurguladı ve şu bilgilere yer verdi:

Proje sahası aynı zamanda Karareis barajının drenaj kanalına da bitişiktir. Proje sahası İris gölü sınırına yaklaşık 500 metre mesafededir. Proje alanının yarısı kadarı ise İris Gölü sınırına 500-1000 metre arasında kalan bölge içerisindedir. Sevtur Turizm ve Ticaret A.Ş’nin Karaburun GES Projesi bölgede, ısı yoğuşması yaparak canlı yaşamını tehdit edecek ve ekolojik yıkım yaratacaktır.

Konsey, açıklamasında Sevtur Turizm ve Ticaret A.Ş’nin Güneş Enerjisi Santrali (GES) projesi ile ilgili şu sorulara yer verdi:

  • 70 ‘li yıllarda “Zeytin Ağaçlı Tarla” olarak parsellenen bu büyük alanlar bugün Web Tapu/Kadastro sisteminde hala “Zeytin Ağaçlı Tarla” olarak geçmesine rağmen GES projesi için arazi uygunluğu çalışmalarında “zeytin ağacı yoktur” diye projeye izin mi verilmiştir ? Bu izni kim/kimler vermiştir?
  • Proje sahası olarak seçilen alan, uydu görüntülerinden de görüleceği üzere yoğun orman alanı iken, bugün bu ormanın traşlandığı ve toprağın da sıyrılması ile bölgenin ekosisteminin büyük tahribata uğradığı görülmektedir. Projenin arazi uygunluğu çalışmalarında “bölgede çam ağacı yoktur” diye projeye izin mi verilmiştir. Bu izni kim/kimler vermiştir?
  • Firma, 300.000 m2 lik alanı, iş makinaları ile hallaç pamuğu gibi atmış ve 100.000 m2 üzerinde yer traşlanmıştır. Proje alanı, Karaburun Yarımadası ve Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde olmasına rağmen Web Tapu/Kadastro sisteminde ÖÇKB sorgulaması tanımlanmamıştır. Bu ne demektir?
  • Devlet erki adına, karar verme yetkisini kullanan ilgililerden, tamamen yıkıma uğrayan 300.000 m2 lik alanın hesabını kimin vereceğini öğrenmek istiyoruz?

  • Söz konusu GES, ÖÇKB ilan edilen sınırlar içinde ve İris Gölü ile Küçükbahçe’ye su sağlayan Karareis Barajı arasındadır. Bir kenarından da, konut alanları ile komşudur. GES Projesi’nin İris Gölü’ne uzaklığı sadece birkaç yüz metredir. Karaburun Yarımadası’nın tek sulak alanı olma özelliğine sahip İris Gölü çok sayıda kuş, sürüngen, memeli, bitki türü için ve özellikle göçmen kuşlar için önemlidir. Yakınına yapılacak bir GES ile başta kuşlar olmak üzere tüm sulak alan ekosistemine olumsuz etkisi olacağı açıktır. Tüm bunlar bilimsel verilerle desteklenmesine rağmen proje neden durdurulmamıştır?

Konsey’in itirazı reddedilmişti

  • Yarımadanın tek sulak alanı olan İris Gölü’nün  70’li yılların sonunda ilgili kurumların göz yummasıyla göl kenarına açılan kanallarla suyunun boşaltıldığı ve kurutulduğu, ardından da bölgede kadastral parselasyon yapılarak (563/564/565/566) özel mülkiyete geçişin sağlandığı bir süreç yaşanmış. 2019 yılında gölün önemli bir kısmına kanallar açılarak gölün kurutulmak istenmesinin sebebi Küçükbahçe’yi GES havuzu mu yapmaktır?

  • Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” ne göre, Güneş enerji santralleri “sulak alan koruma bölgelerinde yapılması bakanlık iznine tabi yatırımlar” sınıfındadır. Hal böyle iken ilgili Bakanlıklar GES projesine izin verirken İris Gölü’nü nasıl değerlendirmiştir?
  • Karaburun Yarımadası ve Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Karasal Biyoçeşitlilik ihalesi yapılmıştır. İki yıl süreceği belirtilen Karasal Biyolojik Çeşitlilik çalışmasının sonrasında yapılacak olan Yönetim Planı ve İris Gölü için alınması gereken sulak alan koruma kararı sonrasında yapılacak “Sulak Alan Yönetim Planı”, İris Gölü ve dolayısıyla Yarımada’nın değerli ekosisteminin yararına yapılacak mıdır?
  • Sevtur Turizm ve Ticaret A.Ş’nin Karaburun GES Projesi ile ilgili olarak İris Gölü’nün ve Karareis Barajının ekolojik karakteri ve biyoçeşitliliğine, su seviyesi ve miktarına olacak etkisi hakkında uzman görüşü alınmış mıdır?

Küçükbahçe Mahallesi’nde 300.000 m2 lik bir alanda kurulması planlanan  projyle ilgili olarak Konsey’in 19.06.2019’da yapmış olduğu görüş ve itiraz, T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü’nce reddedilmişti.

DSÖ: Dünya nüfusunun yüzde 10’u virüse yakalanmış olabilir

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ Acil Durum Komitesi Başkanı Dr. Michael Ryan, dünya nüfusunun yüzde 10’unun koronavirüse yakalandığını tahmin ettiklerini açıkladı. Bu rakam dünya çapında açıklanan koronavirüs vaka sayısının 10 katı anlamına geliyor.

Ryan, verilerin şehir ve kırsal ile farklı gruplar arasında değişebileceğini, ancak bu durumun dünyanın büyük çoğunluğunun halen tehlike altında olduğuna işaret ettiğini belirtti. 

Dünya nüfusunun yaklaşık 7.6 milyar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, DSÖ’den yapılan açıklama, toplam 760 milyon insanın Covid-19’a yakalanmış olabileceğine işaret ediyor.

‘Pandemi yayılmaya devam ediyor’

Pandeminin yayılmaya devam ettiğini, ancak bir yandan önlemlerin ve kurtarılan hayatların da arttığını dile getiren Ryan, “Birçok ölüm engellendi ve çok sayıda hayat korundu” dedi.

Ryan, Güneydoğu Asya‘da vakaların arttığını, Avrupa ve Doğu Akdeniz‘de ölümlerin yükseldiğini, Afrika ve Batı Pasifik‘te ise durumun daha olumlu olduğunu aktardı.

İklim değişikliğiyle birlikte yaygınlaşan sivrisinekler artık izlenebilecek

Günümüzde yaşam alanı tropikal enlemlerle sınırlı olan ancak iklim değişikliği sebebiyle özellikle Avrupa’daki yeni ılıman bölgelere yayılan hastalık taşıyı sivrisineklerin takip edilmesi için yeni bir uygulama geliştirildi.

Sivrisineklerin yaydığı hastalıkların başında dang humması, Chikungunya ateşi ve Zika virüsü yer alıyor ve bu hastalıklara karşı Avrupa özellikle kırılgan olarak değerlendiriliyor. Sivrisineklerin aralarında Türkiye’nin de bulunduğu geniş bir coğrafi alana yayılması bekleniyor.

Yeni bir araştırmaya göre, sera gazı emisyonları artmaya devam ederse, 2080 yılı itibarıyla 400 milyonu Avrupa’da bulunan yaklaşık bir milyar insanın bu türler yoluyla bulaşan viral hastalıklara maruz kalacağı belirtiliyor.

Uygulama sayesinde takip edilebilecek

Dün, Avrupalı kurumlardan oluşan bir konsorsiyum, Mosquito Alert isimli akıllı telefon uygulamasını kamuoyuna tanıttı. Uygulama vatandaşların, bölgelerindeki sivrisineklerin fotoğraflarını çekmesine ve böylece bilim insanları ile kamu yetkililerinin tehlike arz edebilecek türlerin varlığını izlemelerine imkân sağlıyor.

Mosquito Alert uygulaması, gönüllülerin gözlemlediği 18.300’den fazla sivrisineği bildirdiği İspanya’da beş yıldır kullanılıyor. Bu gözlemlerin, Güney Asya kökenli olan ve Dang Humması, Chikungunya Ateşi ve Zika bulaştırabilen Asya kaplan sivrisineğinin (Aedes albopictus) yayılımını izlemek için kullanıldığı belirtiliyor.

Uygulama sayesinde Batı Nil Ateşine neden olabilen istilacı bir tür olan Asya çalı sivrisineğinin (Aedes japonicus) erken tespit edilebiliyor.

Beş sivrisinek türü bildirilebiliyor

Uygulamanın yeni sürümü, kullanıcıların Avrupa’daki beş endişe verici sivrisinek türünü bildirmelerine olanak tanıyor: Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus), sarı humma sivrisineği (Aedes aegypti), Asya çalı sivrisineği (Aedes japonicus), Aedes koreicus ve adi ev sivrisineği (Culex pipiens). Sıtmanın ana vektörleri olan Anopheles cinsi sivrisinekler bu sürümde izlenmiyor.

AIM-COST EU projesinin koordinatörü Alessandra della Torre “Son yıllarda, yeni istilacı sivrisineklerin ve Asya kaplan sivrisineği gibi etkili vektör türlerinin yerleşmesinin 2007 ve 2017 yıllarında İtalya’daki Chikungunya Ateşi salgınlarında görüldüğü gibi, Güney Avrupa’da yüzlerce vakaya ve ayrıca otokton (yerli) Dang Humması ve Zika vakalarına neden olduğunu gözlemliyoruz” diyor.

‘Yeni yöntemler geliştirmek şart’

Mosquito Alert Projesi, İspanya’nın başarısını Avrupa çapında uygulamaya geçirmeyi ve vatandaş bilim insanlarından oluşan yerel topluluklar yaratmayı hedefliyor.

Mosquito Alert Projesi ‘nin eş direktörü Frederic Bartumeus, “Sivrisinek dağılımlarını ve faaliyet modellerini izlemeye yönelik yeni yöntemler geliştirmeden, gerçek zamanlı ve küresel ölçekte gözlemleme ölçeğine asla ulaşamayacağız. Geleneksel veri toplama yöntemleri, ulusal ölçekte uzun süreli veri toplamak için oldukça pahalı. Akıllı telefonlara dayalı vatandaş bilimi yoluyla, Avrupa’da bunun yaygınlaşmasını teşvik etmek istiyoruz,” diyor.

Etkili bir iletişim kanalı oluşturuyor

Bilim insanları, Mosquito Alert’in geleneksel izleme yöntemlerinin yerini almak yerine bu yöntemleri tamamlamayı amaçladığını vurguluyor. Bu yeni yöntemin en önemli özellikleri arasında esneklik ve tüm verileri bilimsel açıdan değerlendirme kapasitesi oluşturuyor.

Aynı zamanda bu uygulama, vatandaşlar, bilim insanları ve halk sağlığı uzmanları arasında etkili bir iletişim kanalı oluşmasını sağlıyor, bir erken uyarı sistemi olarak hareket ediyor ve toplumda sivrisineklerin potansiyel riskleri konusunda farkındalık yaratıyor.

Uygulama, katılımcıların sivrisinek sokmaları ve önceki sürümlerde bulunmayan bir özellik olan görülme oranı hakkında bilgi sağlamasına olanak tanıyor.

Mosquito Alert Projesi ‘nin eş direktörü ve Pompeu Fabra Üniversitesi profesörü John Palmer, “Sivrisinek sokması ile ilgili bilgiler çok değerli çünkü sivrisineklerle insanlar arasında taşınan hastalıkları daha iyi anlamamızı sağlıyor” ise değerlendirmesinde bulundu.

Ev sivrisinekleri de izlenebilecek

Diğer bir ek özellik ise, uygulamanın artık Batı Nil virüsünün bulaşmasındaki rolü nedeniyle Avrupa’da giderek artan bir endişe kaynağı olan ev sivrisineğinin (Culex pipiens) izlenmesine de olanak verecek olması.

VEO EU projesinin koordinatörü Marion Koopmans “Ev sivrisineği yerli bir tür, ancak Avrupa’da giderek artan bir epidemiyolojik etkiye sahip. Bu durum, istilacı sivrisineklerde olduğu gibi popülasyonlarının izlenmesini gerekli kılıyor. Son yıllarda Avrupa’da ve komşu ülkelerde yüzlerce yerel Batı Nil Ateşi vakası tespit edildi ve 2018’deki zirve noktasında 2083 vakaya ve 180 ölüme sebep oldu” ifadelerini kullandı.

Günay: Birçok ilimizden şikayetler geliyor

AIMCOST Action’da Bilimsel İletişim Müdürü olan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Ana Bilim Dalı’ndan Arş. Gör. Dr. Filiz Günay ise İstilacı sivrisinek türlerinden kaplan sivrisineği Aedes albopictus, son 50 yıldır Avrupa’ya insan eliyle taşınmış, yıllar içinde ılıman Akdeniz Ülkeleri’nde yayılmayı sürdürmüştür” dedi.

Türün Türkiye’de ilk kez 2011 yılında tespit edildiğini belirten Günay, “Benzer yollarla ülkemize taşınan sarı humma sivrisineği Aedes aegypti ile birlikte 2015 yılında Doğu Karadeniz Bölgesi’nden başlayarak kıyı boyunca yayılmıştır. Gündüz sokan siyah beyaz desenleriyle ilgi çeken bu sivrisinekler, bugün birçok ilimizde şikayetlere neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘Hastalıkların bize taşınma ihtimali var’

Türün ülkede yerleşik popülasyonlarının olmasının taşıyıcılığını yapabildiği Batı Nil, Chikungunya dang ve Zika virüslerinin bizlere bulaşma olasılığını arttıracağını belirten Günay, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

Söz konusu türlerin iklim değişikliği nedeniyle daha geniş alanlara yayılması riski bulunsa da, bu türlerin bir ülkeden diğerine geçişi için en önemli parametre ithalat/ihracat yoluyla malzeme transferi sırasında yumurtalarının taşınmasıdır. Böylelikle küreselleşmenin ve seyahatin artışı ile bağlantılı olarak çağımızın sorunu olan istilacı türlere birkaçı daha eklenmiştir. Mosquito Alert’in yardımıyla bu sivrisineklerin çevremizde nerelerde ürediğini öğrenmek, bu alanları yok etmek, bu konuda farkındalık yaratmak, en önemli adımlardan biri olacaktır.

Çocuklarını okula göndermek istemeyen velilere esneklik tanınacak

Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 12 Ekim’de başlayacak yüz yüze eğitimle ilgili ayrıntıları açıkladı. Selçuk, “İsteyen velilerimiz çocuklarını okula gönderecek, istemeyenlere esneklik tanınacak” dedi.

Bakanın açıklamasına göre, öğrenciler haftanın iki günü okulda olacak. Okulda kalış süresi eskisinden kısa olacak. Bakan, dün  2, 3, 4, 8, 12. sınıflar ile köy okulları ve özel eğitim okullarında yüz yüze eğitime 12 Ekim Pazartesi günü başlanacağını duyurmuştu. 

Okula gitmeyen öğrenciler devamsız sayılmayacak

Yüz yüze eğitimdeki ilk aşamada süreci planladıkları şekilde yönettiğini ve iyi sonuçlar aldıklarını söyleyen Selçuk, bu nedenle ikinci aşamaya geçmeye hazır olduklarını kaydetti.

Bakan Selçuk şöyle konuştu:

Yüz yüze eğitime başlayacak öğrencilerimiz haftanın iki günü okulda olacaklar. 12 Ekim itibarıyla yüz yüze eğitime başlayacak öğrencilerimiz için yüz yüze ve uzaktan eğitimin birlikte yürütüleceği bir planlama yaptık. İsteyen velilerimiz çocuklarını okula gönderecek, istemeyenlere esneklik tanınacak. Bu durumda öğrencimiz devamsız sayılmayacak.” 

İhtiyaç duyan çocuklara 500 bin tablet dağıtılacak

İl hıfzıssıhha kurullarının koşullarını uygun görmediği köy okullarının yüz yüze eğitime devam edemeyeceğini bildiren Bakan, 500 bin tablet bilgisayar dağıtımına ilişkin, şu ifadeleri kullandı:

İhtiyaç sahibi öğrenciler arasından ailesinin gelir düzeyi, eğitim çağındaki kardeş sayısı, yüz yüze eğitime devam etme durumu gibi kriterler belirledik. Cihazların dağıtım süreci milli eğitim müdürlükleri tarafından koordine edilecek, okullar tarafından ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırılacak.”

Cumartesi günü de eğitim olabileceğini belirten Selçuk, “Bu tamamen okullarımızın ihtiyaçları ile ilgili bir konu. Okulların ihtiyacına göre esneklik sağlanabilir ancak bunun niye ihtiyaç olduğunun somutlaşması lazım” dedi. 

Eski TÜİK Başkanı: Verilere benim de güvenim yok

Eski Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Birol Aydemir, “Arkadaşların bilerek verilerle oynamadığına eminim. Ama verilere benim de güvenim yok. Bizde büyüme de istihdam verisi de enflasyon da şüphelidir” dedi.
 
Sözcü‘den Veli Toprak‘ın haberine göre, kendi döneminde TÜİK’in dünyada itibar kazandığını söyleyen Aydemir, şunları kaydetti:
 

Şimdi neden eleştiriliyor? Çünkü insanların yaşadığı ve gördüğü bir hayat var. Bir de istatistik ofislerinin yayınladığı veriler var. Bunlar örtüşmeyince insanlar inanmıyor, eleştiriyor. En çok enflasyon eleştirilir ve inanılmaz. Çünkü kendi hayatına bakar, tükettiği mallara bakar. ‘Bu kadar harcama yapıyorum, bu enflasyon ne alaka’ diye sorar. Dünyada en önemli şey istatistik kurumlarının bağımsızlığı, işine karışılmayacak.

‘Rakamlara dolaylı müdahale var’

Rakamlara doğrudan müdahale yok, veri değiştirdi diye. Ama dolaylı müdahale var. Merkez Bankası (MB) Başkanı bir gecede gitti, nerede kaldı bağımsızlık? BDDK, MB, TÜİK gibi teknik kurumlarda bağımsızlık bitince doğrudan veya dolaylı müdahaleler başlar. İtiraz ettiğin vakit, ertesi gün görevden alınıyorsan, hatta memuriyetten atılıyorsan, ne yapabilirsin?

‘İşsizlik oranı çok artacak’

Çalışanların bilerek verilerle oynamadığına emin olduğunu söyleyen eski TÜİK Başkanı, buna rağmen verilere kendisinin de güveni olmadığını söyledi: “Bizde büyüme de istihdam verisi de enflasyon da şüphelidir. Pandemi krizine girmişiz, insanlar işsiz kalmış, bizim işsizlik oranımız düşüyor… Şaka gibi. Normalde yüzde 18-19’a gelmesi lazım, yüzde 12 geliyor. Nasıl oluyor? İş gücüne katılım oranı düşüyor. İleride işsizlik oranı çok artacak. Çünkü önceki aylardaki işsizliği göstermediler.

‘Batmak üzereyiz, bunlar hâlâ güvertede orkestra çalıyor’

Aydemir, Türkiye’nin şu anda kötü değil, çok kötü yönetildiğini belirterek,  “Titanik batarken güvertede orkestra çalıyordu. Ekonomi pik yapıyor diye insanlara doğruları söylemiyoruz. Şaka mı, başka bir ülkede mi yaşıyorum. Pik yapan ne Allah aşkına. İnsanların aklıyla dalga geçiyorlar. Titanik gibiyiz, batmak üzereyiz, bunlar hâlâ güvertede orkestra çalıyor” diye konuştu..

Devletin kurum  kurum ve bakanlıklardan oluştuğunu ve bunların hepsinin çöktüğünü kaydeten Birol Aydemir “Politika üretemiyorlar. Çünkü kurumlar bitti” dedi. 

Kanada Türkiye’ye silah satışını askıya aldı

Kanada; Azerbaycan‘ın Ermenistan‘la çatışmalarda Türkiye menşeli SİHA‘ları kullandığı gerekçesiyle Türkiye’ye silah satışını askıya aldı.

Kanada Dışişleri Bakanı François-Philippe Champagne, ülkesinde üretilen insansız hava aracı teknolojilerin Dağlık Karabağ’da kullanıldığı yönündeki iddialar nedeniyle Türkiye’ye ihracat izinlerini askıya aldıklarını açıkladı.

‘Çifte standart’

Champagne, söz konusu teknolojinin Azerbaycan güçleri tarafından kullanıldığı iddiasını araştırdıklarını, bu süreçte bazı İHA teknolojisinin ihracatını askıya aldıklarını söyledi.

Kanada’nın bu adımına tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı ise kararı “çifte standart” olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle:

Kanada’nın Azerbaycan’ın 30 senedir Ermenistan işgali altındaki topraklarını kurtarmak için verdiği haklı mücadeleyi gerekçe göstererek, bazı askeri ürünlerin ülkemize ihraç izinlerinin askıya alındığına ilişkin açıklaması bu ülkenin çifte standartlı yaklaşımının göstergesidir. (…)

Kanada, özellikle Barış Pınarı Harekatı‘nı başlattığımız dönemden bu yana, müttefiklik ruhuna uymayacak şekilde, ülkemize yönelik askeri malzeme ihracat izinleri konusunda engeller çıkarmakta, işbirliğinden uzak bir tutum sergilemektedir. (…)

Kanada geçtiğimiz yıl da Suriye’nin kuzeyine yönelik harekât nedeniyle benzer bir karar almıştı.

Van’da ‘helikopterden atılma’ haberini yapan gazeteciler gözaltına alındı

Mezopotamya Ajansı’nın Van bürosu ile gazetecilerin evlerine sabahın erken saatlerinde polis baskını yapıldı. MA muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve Nazan Sala gözaltına alındı.

MA’nın aktardığına göre, polisler, gazetecilerin fotoğraf makineleri, kamera ve teknik malzemelerine el koydu. 

Gözaltına alınan gazetecilerden Cemil Uğur, Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı Servet Turgut ve Osman Şiban’ın helikopterden atıldıkları iddiasını haber yapıp, hastane raporlarına ulaşmıştı. Servet Turgut günlerce kaldığı yoğun bakım ünitesinde geçen hafta vefat etmişti.

Servet Turgut.

Mezopotamya Ajansı’na erişim engellendi

Gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yapan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) şunları kaydetti:

“Mezopotamya Ajansı, Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı Servet Turgut ve Osman Şiban’ın helikopterden atıldıklarını belgeleriyle ortaya çıkarmıştı. Helikopterden atılan Turgut günlerce kaldığı yoğun bakım ünitesinde yaşamını yitirmişti. Turgut’un taziyesini basan polisler Mezopotamya Ajansı’nı hedef göstermiş, ardından da ajansın sitesine erişim mahkeme kararıyla engellenmişti. Bugün Van’ da yapılan baskın ve gözaltıların da bu hedef gösterme halinden bağımsız olmadığı açıktır.”

‘Gazetecilik suç değildir’

İktidarın yargı eliyle insan haklarına yönelik saldırıyı soruşturmak yerine gerçeği açığa çıkaran gazetecileri hedef almasının kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“”Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak bir kez daha hakikati açığa çıkarıp tüm dünyaya duyurmaya çalışan meslektaşlarımıza yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Türkiye tarihi gazetecilere yapılan saldırılarla dolu olduğu kadar tüm bu saldırılar karşısında hakikat yolcularının direnişine de tanıklık etmiştir. Hakikat yolcuları dün olduğu gibi bugün de gerçeği açığa çıkartmaya devam etmiştir.  Bir kez daha bugün gözaltına alınan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Çünkü gazetecilik suç değildir.”

DİSK Basın-İş: Gazetecilerden elinizi çekin

DİSK Basın-İş de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, gözaltına alınan gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmasını istedi, “Gazetecilerden elinizi çekin” dedi. 

Meteoroloji’den toz taşınımı uyarısı

Meteoroloji‘den yapılan son değerlendirmelere göre, Doğu Anadolu‘nun doğusunda yağmur bekleniyor, Marmara ve Ege kıyılarında ise toz taşınımı olacak.

Kuzey, iç ve batı kesimlerindeyse hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde, seyredeceği tahmin ediliyor.

Tahminlere göre rüzgar genellikle Marmara ile Kıyı Ege‘de güneyli yönlerden hafif ve ara sıra orta kuvvette esecek.

Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

Ankara: Az bulutlu ve açık 31
İstanbul: Parçalı ve az bulutlu 30
İzmir: Az bulutlu ve açık 34
Adana: Parçalı ve az bulutlu 34
Bursa: Parçalı ve az bulutlu 30
Antalya: Az bulutlu ve açık 34
Samsun: Parçalı ve az bulutlu 25
Trabzon: Parçalı bulutlu 25
Erzurum: Parçalı bulutlu 16
Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 29

Koronavirüse yakalanan Trump taburcu edildi: İlk iş maskesini çıkarmak oldu

ABD Başkanı Donal Trump, cuma gününden bu yana koronavirüs sebebiyle tedavi gördüğü Walter Reed Askeri Hastanesi’nden taburcu edildi.

Trump, geçtiğimiz hafta perşembe gününü cumaya bağlayan gece eşi Melanie Trump ile birlikte yaptırdıkları koronavirüs testinin pozitif çıktığını duyurmuştu.  ABD Başkanı cuma günü hastaneye kaldırılmış, tedavisinin bir süre burada devam edeceği belirtilmişti.

Hastaneden özel aracına bindirilerek alınan Trump helikopter ile yaptığı 10 dakikalık yolculuk ile Washington DC’deki Beyaz Saray‘a götürüldü. Burada gazetecilere “iyiyim” pozları veren Trump, Beyaz Saray’a ulaştığında yaptığı ilk işin maskesini çıkarmak olması sebebiyle birçok eleştiri aldı.

Trump: Risk olduğunu biliyorum ama sorun değil

Sonrasında sosyal medya hesabı üzerinden bir video paylaşan Trump durumunun çok iyi olduğunu ve hastanede kaldığı süre boyunca koronavirüs hakkında çok fazla şey öğrendiğini söyledi.

Trump, “Risk olduğunu biliyorum. Tehlike var. Ama bu sorun değil. Şu anda iyiyim. Belki de bağışıklığım var, bilmiyorum. Hayatınız üzerinde tahakküm kurmasına izin vermeyin. Dışarı çıkın. Dikkatli olun” ifadelerini kullandı.