Ana Sayfa Blog Sayfa 1885

İkinci eş çağrısı yapan sağlıkçı tabiplik görevinden de açığa alındı

GATA’da çalışan, Medeni Kanun‘u eleştiren ve erkeklere boşanmak yerine ikinci eş alma çağrısında bulunan cinsiyetçi Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer tabiplik görevinden açığa alındı.

Twitter’da yapmış olduğu paylaşımları sonrası Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin önerisiyle, Güdül Devlet Hastanesi’ne gönderilen Edizer’in, soruşturmanın selameti açısından Bakan Fahrettin Koca‘nın talimatıyla tabiplik görevinden de el çektirildiği öğrenildi. Edizer hakkındaki idari soruşturma devam ediyor.

Ne olmuştu?

Eski adıyla GATA, yeni adıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak görev yapan Dr. Ali Edizer, Twitter hesabından eşini aldatan erkeklere “aldatmak yerine ikinci eş alma” çağrısında bulunmuş, medeni kanunu eleştiren paylaşımlar yapmıştı.

Söz konusu paylaşımlarının ardından Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu‘nca Edizer hakkında inceleme başlatılmış, başhekim yardımcılığı sözleşmesi feshedilerek görevinden alınmış ve Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin önerisiyle, Güdül Devlet Hastanesi’ne gönderilmişti. 

Yeşiller Partisi’nden Karabağ’da önkoşulsuz ateşkes çağrısı

Yeşiller Partisi, Ermenistan ve Azerbeycan arasında süregelen çatışmaya ilişkin bir açıklama kaleme alarak önkoşulsuz bir ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamada “27 Eylül’de başlayan savaşı derin üzüntü ve endişe ile takip ediyoruz. Sivil yerleşim yerlerinin de hedef alındığı çatışmalarda insanlar hayatlarını kaybediyor, evlerini terk etmek zorunda kalıyor; kullanılan silahlar bitki ve hayvan topluluklarını da öldürüyor ve doğal döngüye geleceğimizi de etkileyecek şekilde kalıcı zararlar veriyor” ifadeleri kullanıldı.

‘Bölgedeki yaralar daha da derinleşiyor’

Onlarca yıldır belli aralıklarla yeniden başlayan çatışmaların Karabağ’a sadece ölüm ve yıkım getirdiği belirtilen açıklamada “Geçtiğimiz günlerde başlayan savaş da Karabağ’daki duruma alternatif üretmek bir yana, bölgedeki yaraların derinleşmesine neden oluyor, yeni trajediler ve yaralar açıyor” denildi.

Açıklamada “Şiddetsizliği temel bir ilke olarak benimseyen ve diyaloğu yerleşik sorunların çözümü için tek alternatif olarak gören Yeşiller olarak önkoşulsuz bir ateşkesin en acil ihtiyaç olduğuna inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.

‘Müzakere masasına dönmeye çağırıyoruz’

Zaman kaybetmeden müzakereye başlanması gerektiği belirtilen açıklamada “Bu bağlamda, kalıcı barış ortamının sağlanması için Azerbaycan ve Ermenistan hükümetlerini daha fazla zaman kaybetmeden müzakere masasına dönmeye çağırıyoruz” denildi.

Açıklamanın devamında “Başta Türkiye, Kafkas ülkeleri, AGİT Minsk grubu üye ülkeleri ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm aktörleri ise bölgedeki gerilimin düşürülmesi için sorumluluk almaya davet ediyoruz” çağrısında bulunuldu.

Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenilen ikinci iddianame kabul edildi

İş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala ile Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame İstanbul 36’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edildi.

Yeni hazırlanan iddianamede Kavala ve Barkey 15 Temmuz darbe girişimini planlamak ile suçlanırken herhangi bir ‘somut bağlantı’ ortaya konmadı, daha önce sunulan suçlamalar tekrarlandı.

‘Casusluk’ ve ‘anayasayı ortadan kaldırmak’

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın hazırladığı iddianamede tutuklu sanık Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan Henri Barkey hakkında hazırlanan iddianamede yöneltilen suçlamalar şöyle oldu:

“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek.”

Kavala hakkında hazırlanan yeni iddianamede ‘anayasayı ortadan kaldırmak’ başlıklı TCK 309’uncu maddeden ağırlaştırılmış müebbet hapis ve ‘casusluk’ başlıklı 328inci maddeden 20 yıla kadar hapis cezası istendi.

İddianamede bu suçlamaların yanı sıra ‘yasama organına’ ve ‘hükümete karşı’ suç işlendiği vurgusunun yapılması Kavala hakkında üç kez müebbet hapis istendiği yorumlarına yol açtı. Ancak iddianamenin sevk bölümünde Kavala için sadece 309’uncu madde uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.

Barkey ile temasa dair somut delil yok

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun aktardığına göre 64 sayfalık iddianamede, Kavala hakkında, “Gezi olaylarını koordine ettiği” iddiasıyla açılan ancak beraatle sonuçlanan davadaki iddialar tekrarlandı.

Suçlamalar, iddianamede “ABD’li Henry Barkey ile Kavala arasında kritik zamanlardaki temaslar” ifadesi ile gerekçelendirildi, ancak herhangi bir “açık /somut bir  temas” ortaya konmadı. Barkey ile ilgili bir dizi ciddi suçlamanın sıralandığı iddianamede, Kavala’nın bu iddiaların neresine, nasıl dahil olduğuna yönelik somut kanıt yer almadı.

İddianamede Kavala ile ilgili suçlamanın temeli, “iki ismin telefon sinyallerinin birbirine yakın baz istasyonlarından alınmasının aynı mahalde bulunduklarını gösterdiği” savına oturtuldu. Ancak somut bir temasın ortaya konmadığı iddianamede, Kavala’dan “açık irtibat” elde edilememesi, “Barkey’in casusluk ve istihbarat konusundaki uzmanlığına” bağlandı.

Ne olmuştu?

Osman Kavala, Gezi davası soruşturmaları kapsamında Ekim 2017 yılında gözaltına alınıp, tutuklandı. Ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat’ta beraat eden Kavala, hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alındı. 9 Mart’ta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında “casusluk” suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aralık 2019’da Osman Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek ihlalin ortadan kalkması için derhal tahliye edilmesi çağrısı yapmıştı. AİHM, yetkili mahkemenin karara uymaması üzerine, Osman Kavala kararının uygulanması için denetim süreci başlatmıştı.

AYM dosyanın görüşülmesini erteledi

Kavala’nın, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru, geçtiğimiz hafta görüşülecekti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aylardır elinde tuttuğu dosya ile ilgili iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’nin gündem toplantısının yapılacağı geçen hafta salı günü mahkemeye sundu. Anayasa Mahkemesi de Kavala dosyasının görüşülmesini erteledi.

İddianamenin girişinde Osman Kavala’nın, ABD’li stratejist, STK temsilcisi olarak bilinen, aynı zamanda Türkiye vatandaşı olan Henry Jak Barkey ile birlikte siyasal ve askeri casusluk yaptıkları, 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları gerekçeleriyle soruşturuldukları anımsatıldı. Hakkında bu nedenlerle soruşturma yürütülen farklı isimlerin de olduğu, o kişilerin dosyalarının ayrıldığı vurgulandı.

Beraat ettiği iddialar tekrarlandı

İddianamede, Kavala’nın Gezi olayları nedeniyle yargılandığı ve  beraatine karar verilen iddianamedeki iddialar tekrarlandı. Savcılık, beraat kararına itiraz ettiği dilekçesindeki iddiaları yineledi ve Kavala’nın Gezi olaylarının organizatörü olduğunu, Açık Toplum Vakfı Başkanı George Soros’a bağlı bulunduğunu savundu.

“Gezi kalkışmasının başarısız olması üzerine önce 17/25 Aralık kumpasının, ardından MİT tırları kumpasının gerçekleştirildiği” anlatılan iddianamede, bu organizasyonlar da başarısız olunca 15 Temmuz’un gerçekleştiğini vurgulandı.

İddianamede, “Soros’un ve Açık Toplum Vakfı’nın Arap ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve demografik yapıdaki farklılıkları öne çıkararak ülke yönetimini değiştirmeyi hedeflediği, Osman Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür ve yöneticisi olduğu diğer sivil toplum kuruluşlarının da sözde demokratik özgürlükleri geliştirip toplumsal tabana yayma söylemi ile eylemler yaptığı” öne sürüldü.

‘Hükümeti işlevsiz hale getirmek’ suçlaması

İddianamede, Kavala için, “Bu yolla, demokratik meşru hükümeti işlevsiz hale getirmek, toplum içinde ayrımcılığı körüklemek, vatandaşların devlet ve millete olan birlik ve beraberliğini ülke menfaatlerimiz aleyhine, yabancı devletler ve istihbarat örgütlerinin lehine zayıflatarak zarar vermek olduğu tespit edilmiştir” denildi.

Açık Toplum Vakfı’na yönelik Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 2018 tarihli bir raporu da bu iddiaya dayanak gösterildi.

Hazırlanan iddianamede, Kavala’ya ait telefon ve flash bellekten çıkan bazı çalışmalar da bu iddialara kanıt olarak öne sürüldü. İddianame, “Rojava’nın Işıkları-Kadın Devrimi”, “Küçük Kara Balıklar – Güneydoğu’da Çocuk Olmak”, “1994” gibi video ve belgesellerin “terör örgütüne üye kazandırmak” veya “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt kökenli vatandaşları öldürdüğü algısı yaratmak” gibi suçlamalarla ilişkilendirdi.

‘Soros’un en önemli uzantısı’

Savcılık, Kavala’nın, George Soros’un Türkiye’deki en önemli uzantısı olduğu, “Soros’la birlikte, kadın hakları, çocuk istismarı, kadına şiddet, azınlıkların asimilasyonu, ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı gibi son derece masumane konularda toplumun çeşitli kesimlerinde direnç noktaları oluşturdukları” kaydedildi. Kavala’nın bu çalışmalarla toplumu ayrıştırdığı ve birbirinden bağımsız toplulukları yönetime karşı kışkırttıklarını iddia etti.

İddianamede, Kavala’nın, Gezi olayları sırasında İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Raportörü Emma Sinclair-Webb’le çok sıkı ilişki içerisinde olması da iddialara kanıt olarak öne sürüldü.

İddianamede, “Barkey’in casusluk eylemlerinde bulunduğu, yerel işbirlikçisi olan Kavala’nın da darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulunduğu” öne sürüldü. Bu nedenle, iki ismin “Anayasal düzeni değiştirme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme suçlarını” işledikleri iddia edildi. Bu suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iki ismin aynı zamanda “siyasal ve askeri casusluk” suçundan da 20 yıla kadar hapisleri talep edildi.

Osman Kavala, 1073 gündür tutuklu. Henri Barkey ise Türkiye dışında  bulunduğundan dosya kapsamında ”firari” durumda.

 

ABD’den 18 İran bankasına yaptırım kararı

ABD Hazine Bakanlığı 18 İran bankasına yaptırım kararı aldığını duyurdu. Bakanlığın internet sitesinde duyurulan yaptırım kararlarının gerekçesi olarak söz konusu bankaların Tahran’ın nükleer programına ve “kötücül bölgesel nüfuzuna” destek için kullanılması olasılığı gösterildi.

ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin yaptırımların “ABD dolarına yasadışı erişimi durduracağı”nı öne sürdü. Mnuchin “Yaptırım programımız İran terörist faaliyetlere desteğini durdurana ve nükleer programına son verene kadar devam edecek” dedi.

Gıda ve ilaç tedarikini riske atıyor

Mnuchin yaptırımların İran’a yönelik insani malzemelerin sevkıyatına engel olmayacağını ileri sürdü ancak yaptırımlar koronavirüs pandemisiyle mücadele eden İran’ın gıda ve ilaç tedarikini riske atıyor.

ABD son yaptırımlarıyla İran’ın finans sistemini uluslararası finans sisteminden koparmayı hedefliyor.

ABD ayrıca, yaptırım uyguladığı 18 İran bankasıyla iş yapan yabancı şirketlere de “ikincil yaptırımlara” maruz kalmamaları için 45 gün içinde faaliyetlerini durdurmaları çağrısında bulundu.

Zarif: İnsanlığa karşı suç

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif yaptırımlara “insanlığa karşı suç” diyerek sert tepki gösterdi. Zarif “Covid-19 pandemisi sırasında ABD rejimi gıda ve ilaç için mevcut ödeme kanallarımızı havaya uçurmak istiyor” dedi.

Zarif sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “İranlılar bu son zalimliklere karşı hayatta kalacaklar. Ama bir halkı açlığa mahkum etmek için komplo kurmak insanlığa karşı suçtur. Suçlular ve buna izin verenler -paramızı bloke edenler- adaletle yüzleşecekler” dedi.

Covid-19 testi pozitif çıkan Trump, iki miting yapmak istiyor

Covid-19 tedavisi devam eden ABD Başkanı Donald Trump, kendisini iyi hissettiğini belirterek, cumartesi akşamı seçimler için kritik olan Florida‘da, pazar akşamı da bir diğer kritik eyalet olan Pennsylvania‘da miting yapmak istedğini söyledi.

Tedavisine Beyaz Saray‘da devam eden Trump, Fox televizyonunda yayımlanan Sean Hannity Show‘a telefonla bağlanarak değerlendirmelerde bulundu. Trump, kendisini gayet iyi hissettiğini belirterek, seçimler için kritik iki eyalet olan Florida ve Pennsylvania konusunda, “Planlanabilirse, cumartesi akşamı Florida’da, pazar akşamı da Pennsylvania’da miting yapmak istiyorum” diye konuştu.

Başkanlık Tartışmaları Komisyonu’nun (CPD), kendisi ve Demokrat aday Joe Biden‘ın 15 Ekim’de yapacağı canlı yayın tartışmasını sanal ortama taşımasına da tepki gösteren Trump, “Ben sanal ortamda yapılacak bir tartışmaya katılmam” dedi ve rakibine tartışmayı yüz yüze yapma çağrısında bulundu.

Programın sunucusu Hannity‘nin, Covid-19 testinin sonucuyla ilgili ısrarlı sorularına Trump, “Yarın tekrar Covid-19 testi yaptıracağım. Sürekli test yapmak için bir nedeni yok, ancak doktorlar en son vücudumda çok az enfeksiyon ve virüs buldu” diye karşılık verdi.

Kars Belediyesi Eş Başkanı Şevin Alaca tutuklandı

Kars’ta 1 Ekim’den bu yana gözaltında bulunan ve aralarında Kars Belediyesi Eş Başkanı Şevin Alaca ile HDP Kars İl Eş Başkanı Cengiz Anlı’nın da olduğu beş kişinin Kars Adliyesi’ndeki savcılık sorguları tamamlandı. Savcılık sorgusunun ardından Muazzez Çağrıtekinci serbest bırakılırken Alaca, Anlı, Mustafa Yardımcıer ve Şengül Erkmen tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Mahkeme dört isim hakkında tutuklama kararı verdi.

Son tutuklamalarla birlikte kentte yapılan operasyonda gözaltına alınan 21 kişiden 16’sı tutuklanmış oldu.

Alaca ve 20 isim geçen hafta Kars’ta yürütülen bir terör soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı.

Bir doktor daha koronavirüse yenildi: Dr. Atilla Baran emekliliğine dört gün kala hayatını kaybetti

İzmir Alsancak Devlet Hastanesi‘nde, pandemi servisinde görev yapan Dr. Mehmet Atilla Baran, yakalandığı koronavirüs yüzünden, 12 günlük tedavinin ardından yaşamını yitirdi. 

1997 yılından bu yana hastanede görev yapan Dr. Baran, 26 Eylül’de koronavirüse yakalanmıştı. Önce kendi hastanesinde tedavi altına alınan Baran, altıncı gün Ege Üniversitesi Hastanesi‘nin yoğun bakım servisine sevk edildi. Tedavisi süren Dr. Baran, 12 gün sonra bugün sabah saatlerinde hayatını kaybetti.

Türk Tabipler Birliği (TTB) yayımladığı sosyal medya açıklamasında, “Meslektaşımızı, bir doğa aşığını, bir gezgini yitirdik. Acımız tarifsiz” ifadelerini kullandı. 

Çalıştığı hastanede tören düzenlendi

Dr. Mehmet Atilla Baran’ın Alsancak Devlet Hastanesi’ndeki çalışma arkadaşları, hastanenin önünde meslektaşları için bir anma töreni düzenledi. Baran’ın hastanenin girişine koyulan fotoğrafının yanına çelenkler ve çiçek demetleri bırakıldı.

Emekliliğine dört gün kalmıştı

Baran’ın emeklilik onayının 30 Eylül tarihinde geldiği, fakat rahatsızlığı nedeniyle işlemlerini başlatamadığı öğrenildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Mehmet Atilla Baran, 24 yaşında bir kız çocuğu babasıydı.

Pence-Harris karşılaşmasında öne çıkanlar: Covid-19, iklim, ırkçılık, Pence’in pembe gözü ve sinek

ABD başkanlık seçimleri öncesinde gerçekleştirilen canlı yayın tartışmalarının bu seferki konukları Demokrat Parti Başkan Yardımcısı Adayı Kamala Harris ve Cumhuriyetçi Parti Başkan Yardımcısı Adayı Mike Pence oldu.

Yaklaşık 1.5 saat süren tartışmayı USA Today’in Washington Büro Şefi Susan Page yönetti. Koronavirüs tedbirleri kapsamında iki adayın arasında yaklaşık 4 metrelik mesafe bırakılırken, şeffaf bariyerler de yerleştirildi.

Daha sakin bir tartışma

Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Donald Trump ile rakibi Joe Biden arasında geçen hararetli tartışmanın aksine bu seferki tartışmada karşı karşıya gelen ikili olabildiğince sakindi.

Bir önceki karşılaşmada Trump rakibinin sözünü sıklıkla keserken, Biden ise cevap olarak “Çeneni kapatacak mısın?” gibi tepki toplayan cümleler sarf etmişti.

Harris ise Biden’ın aksine sözü kesildiği zamanlarda, “Sayın Başkan Yardımcısı, ben konuşuyorum. Sözümü bitirmeme izin verirseniz sohbet edebiliriz” şeklinde verdiği yanıtlar ile artı puan topladı.

 

Koronavirüs: ‘ABD tarihinin en büyük başarısızlığı’

Münazaranın açılış konusu koronavirüs salgını oldu. Trump’ın koronavirüsle mücadelesine ağır eleştirilerde bulunan Harris, “Amerikan halkı, ülke tarihinin en büyük yönetim başarısızlığına şahit oldu” dedi.

Hastalıkla mücadelede Çin’i suçlayan ve Trump’ı Ocak ayında bu ülkeye getirdiği seyahat yasağını örnek göstererek savunan Pence, “Amerikan halkının şunu bilmesini istiyorum. İlk günden itibaren Başkan Donald Trump, Amerika’nın sağlığını birinci sıraya koydu. Corona virüsünün suçlusu Çin’dir ve Başkan Trump da bundan mutlu değil” karşılık verdi.

Harris ise buna yanıt olarak, “Belli ki işe yaramadı. 210 binden fazla ölü sayısına baktığınızda bu görülüyor” dedi.

İklim: ‘Yeşil Yeni Düzen Amerikan enerjisini ezecek’

Münazarada iklim ve bu konuda verilen sözler de ön plana çıktı. Pence, Joe Biden’ın savunduğu Yeşil Yeni Düzen‘in “Amerikan enerjisini ezeceğini” ve Biden’ın “fosil yakıtları kaldırma, hidrolik kırmayı yasaklayacağını” söyledi. Harris ise bu iddiaların doğru olmadığını ifade etti.

Harris iklim değişikliğinin dünya için “varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu” söyledi. Ancak Harris de Biden da kilit eyaletlerdeki seçmenleri uzaklaştırmamak için hükümetin iklim değişikliğine karşı atması gereken adımları çok güçlü bir şekilde savunmadı.

Irkçılık: ‘Barışçıl gösterilerin parçasıydım’

Tartışmadaki önemli konulardan biri de ırkçılıkla mücadeleydi. Ülkeyi kasıp kavuran George Floyd ve Breonna Taylor’ın öldürülmelerine değinen Moderatör Page, adaylara bu konudaki görüşlerini sordu. Harris, gösterilen tepkilerin doğal olduğunu söylerken, “Her ırktan ve yaştan birbirlerine tamamen yabancı insanlar bir arada yürüdü. Ben de bu barışçıl gösterilerin bir parçasıydım. Şiddete göz yummayacağız” ifadelerini kullandı.

Pence ise hayatını kaybedenler için büyük üzüntü duyduklarını söylese de yargı sistemine güven duyduklarını belirtti. Pence, Floyd’un başına gelenlerin savunulacak bir tarafının olmadığını vurgularken, gösterilerin devamında yaşanan yağmalamalar ve şiddet olaylarının kabul edilemez olduğunu savundu.

Pence’in başına konan sinek

Bu tarz televizyon yayınlarında her ne kadar kadınların dış görünüşü daha çok hedef gösterilse de bu kez dış görünüşüyle insanların dikkatini çeken Mike Pence oldu.

https://twitter.com/bubbaprog/status/1314029118279897089?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1314029118279897089%7Ctwgr%5Eshare_3&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.theguardian.com%2Fus-news%2F2020%2Foct%2F08%2Fpence-harris-vice-presidential-debate-five-key-takeaways

Konuşmalar sırasında Pence’in başına konan ve dakikalar boyunca orada kalan sinek pek çok paylaşımda tiye alındı. Hatta sinek adına bir Twitter hesabı açıldı. Hesap kısa sürede sekiz bin takipçiye ulaştı.

Pence’in pembe gözü

Tartışma devam ederken izleyicilerin dikkat ettiği başka bir nokta ise Mike Pence’in pembe gözü oldu. Sosyal medyada pek çok kullanıcı Pence’in bir gözünün diğerine kıyasla pembe bir renkte olduğuna dikkat çekti.

Paylaşımlarda bu durumun koronavirüsün bir semptomu olabileceğine dikkat çekildi.

 

ABD’de ‘çıplak oy’a karşı Demokrat ünlülerden çıplak video

ABD’de 3 Kasım başkanlık seçimine bir aydan kısa süre kala, Başkan Donald Trump‘ın “hile yapılacağı”nı iddia ettiği posta yoluyla oy kullanma konusunda farkındalık yaratmak isteyen Holywood ünlüleri harekete geçti. 

Aralarında Chris Rock, Tiffany Haddish, Amy Schumer, Josh Gad, Sarah Silverman, Mark Ruffalo, Chelsea Handler, Ryan Bathe ve top model Naomi Campbell‘ın da bulunduğu Demokrat Partili ünlüler, kameranın karşısına çıplak geçtikleri videoda,postayla kullanılan oyların ‘çıplak oy’ (naked ballot) durumuna düşüp geçersiz sayılmaması için yapılması gerekenleri anlattı. 

Sputnik‘in aktardığına göre, ‘Çıplak oya karşı çıplak ünlüler’ hareketi, en önemli kararsız eyalet konumundaki Pennsylvaniya‘da bir mahkemenin eyaletin gönderdiği gizlilik zarflarının içine konulmadan sadece posta zarfıyla yollanan oy pusulalarının ‘çıplak oy’, yani geçersiz sayılacağı kararının ardından geldi. Seçim uzmanları, bu yargı kararının Demokrat Parti adayı Joe Biden‘a Pennsylvania’yı kaybettirebileceğini belirtiyor. 

‘Soyun ve oy ver’

Videoda ünlü kadın komedyen Sarah Silverman, eliyle göğsünü kapamış halde “Arkamda erkek yok, bunlar benim ellerim. Dürüst olmak gerekirse ellerimi memelerimle kapatmak isterdim, ama durum bu” diye konuştu. Bir diğer ünlü kadın komedyen ve aynı zamanda Demokrat Parti’nin Senato’daki azınlık lideri Chuck Schumer’in kuzeni Amy Schumer de, “Soyun ve oy ver” dedi.

‘Oyu emanet etme uygulaması’ da tartışılıyor

ABD’de on milyonlarca seçmenin kullanması beklenen posta oylarıyla ilgili ‘ballot harvesting’ tartışması da yaşanıyor. Trump, Demokrat Partilileri bu yolla da seçimlerde hile yapmakla suçluyor.

Posta yoluyla oy kullanan seçmenin oy pusulasını doldurup bir zarfa koymak, zarfın arkasını imzalamak gibi gerekli tüm güvenlik önemlerini yerine getirmesi, böylece seçim yetkililerinin kimin oy kullandığını doğrulayabilmesine imkan vermesinin ardından bir başkasına emanet etmesi, bu kişinin de oy pusulasını bir posta merkezine veya seçim merkezine bırakması uygulamasına, ‘ballot harvesting’ deniliyor. Oy toplayanlar da genelde bir partinin kampanya aktivistleri oluyor.

Pek çok eyalette yasal olan bu uygulamaya pandemi nedeniyle evde kalması gerekenlerin çoğalmasıyla rağbet arttı. 

Covid-19, iklim değişikliği ve inkar

George Mason Üniversitesi İklim Değişikliği İletişim Merkezi‘nde araştırma görevlisi olan John Cook, geçtiğimiz on yılı iklim inkarcılarının psikolojisini inceleyerek, son birkaç ayı da onların ideolojik eşdeğerlerini, yani koronavirüsle alay edenleri anlamaya çalışarak geçirdi.

George Mason Üniversitesi İklim Değişikliği İletişim Merkezi‘nde araştırma görevlisi olan Cook, aynı zamanda iklim değişikliğini reddedenlerin ortak argümanlarını çürütmeye yönelik yayınlar yapan Skeptical Science‘ın da kurucusu. Cook’a göre bu iki grup (iklim değişikliği inkarcıları ile koronavirüsü ciddiye almayanlar) birbirine çok benziyor ve gerçekler onları pek az etkiliyor:

İdeoloji, iklim değişikliği konusunda insanların tavrını belirlemede önemli bir yer tutar, ancak sürü psikolojisi, bundan daha önemlidir. Nihayetinde insan sosyal hayvandır. Eğer sürü iklim değişikliğinin safsata olduğuna inanıyorsa, buna inanmaya daha fazla eğilim gösteririm. Ve bu algının bir benzeri Covid-19′da da söz konusu.

Bilinçsizliğin sebebi Trump

Bu, tutumun değişmesinde ve inkarın üstesinden gelmede siyasi lidere büyük bir sorumluluk düştüğü anlamına geliyor. Ne var ki liderlik şimdiye kadar bu sorumluluğu üstlenmedi. 

Başkan Trump, iklim değişikliğini uzun süre reddetti ve çevreyle ilgili yapılan düzenlemelerden geri adım attı. Dahası, insanları koronavirüse karşı uyarmak şöyle dursun, bizzat enfekte olduktan sonra, pazartesi günü Beyaz Saray’a girer girmez maskesini çıkardı ve Covid-19’dan korkulmamasını söyleyip durarak sağlıkçıları canından bezdirdi.

Cornell Üniversitesi‘nce yapılan yakın tarihli bir çalışma, Trump’ın koronavirüs hakkındaki yanlış bilgilerin yayılmasının nedenlerinin başında geldiğini ortaya koydu

Yüzde 12’nin umurunda değil

Beyaz Saray, Trump’ın personelin ve ABD halkının sağlığını ciddiye aldığını ve Hastalık Kontrol ve Öenleme Merkezleri‘nin kılavuzlarına uyduğunu söylüyor.

Öte yandan Cook’a göre konu iklim değişikliği olduğunda, ABD’lilerin yüzde 10’undan daha azı bilime karşı çıkıyor. (Yüzde 12’lik kesim ise koronavirüs konusunda “hiç mi hiç” endişeli değil)

Cook’a göre bu durum çözümün, inkara batmış olanları değil, toplumun kalan yüzde 90’lık kesimini bilimsel dezenformasyondan kurtarmakta olduğunu gösteriyor.

Cook, bu mücadeleyi, ABD’de aşılar sayesinde artık görülmeyen çocuk felci hastalığıyla mücadeleye benzetiyor. İklim özelinde ise, bu, toplumu yanlış yönlendiren tekniklerin açıklanması için gerçeklerin ve bilimsel araştırmaların, canlı analojilerle birlikte kullanılmasını gerektiriyor.

‘Analojiler kuracağız’

“Örneğin”, diyor Cook, “insanlara şunu anlatmalı: Nasıl ki iyi bir yemekten sonra hissettiğiniz doygunluk hissi dünyada açlık olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor, hissettiğiniz bir soğuk hava esintisi de küresel iklim değişikliğinin olmadığı anlamına gelmiyor.”

Cook’a göre bu gibi analojilerin gücü, soyut olabilecek olanı alıp günlük yaşam deneyimine oturtmasında yatıyor.

Yine de Cook’a göre siyasi liderlerin tutumu kamuoyu oluşmasında en belirleyici etken:

Kayıtsızlığı değiştirmek için büyük bir şey gerekir. Liderliğin ve Cumhuriyetçilerin çıkıp topluma liderlik etmesi gerekir.