Ana Sayfa Blog Sayfa 1884

Rosatom enerji depolama işine giriyor

Türkiye’de inşaatı süren Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile yakından tanıdığımız Rusya Devleti’ne ait atom enerjisi şirketi Rosatom, yan kuruluşu TVEL yakıt şirketi aracılığıyla enerji depolama işine giriyor.

TVEL, yeni kurulan Renera isimli şirketin elektrikli araçlar için modül tipi lityum iyon çekiş pillerinin yanı sıra acil durum güç kaynakları, yenilenebilir enerji kaynakları ve yük talebinin yumuşatılması için enerji depolama sistemleri üreteceğini belirtti.

‘2018 yılından beri çalışmalar yapılıyor’

Şirketin temsilcisi pv dergisine yaptığı açıklamada “İşletmelerimiz 2018 yılından beri enerji depolama ürünleri geliştirme konusunda bir miktar deneyime sahipti. Ancak şimdi, nihayet, bu işi sistematik olarak geliştirmek için özel amaçlı bir şirket kuruldu” dedi.

Renera Genel Müdürü Emin Askerov ise açıklamasında “Teknik şartnameler için bireysel müşteri gereksinimlerine uymaya ve esnek ticari koşullar sunmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Rosatom, çoğunlukla rüzgar enerjisi sektörüne odaklanan NovaWind ünitesi aracılığıyla yenilenebilir enerji sektöründe hali hazırda faaliyet gösteriyor. Rosatom tarafından yapılan açıklamada “Şebekeler ve trafo merkezlerinin yanı sıra hem rüzgar hem de güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları için enerji depolama çözümleri geliştirebilen bir Ar-Ge merkezimiz var” dedi.

Rusya devletine ait holdingin asıl olarak odaklandığı nükleer santralleri ise şu anda Rusya’nın toplam elektrik talebinin yaklaşık yüzde 20’sini karşılıyor.

 

Kuzey Kıbrıs’ta LGBTİ+ Dostu Cumhurbaşkanlığı Protokolü’nü iki aday imzaladı

Kuzey Kıbrıs‘ta yapılacak seçimler öncesinde bağımsız cumhurbaşkanı adaylarından Serdar Denktaş ve Alpan Uz; Kuir Kıbrıs Derneği‘nin, adayların imzasına sunduğu LGBTİ+ Dostu Cumhurbaşkanlığı Protokolü’nü imzaladı.

Dernek, imzacılara teşekkür etti ve şu açıklamayı yaptı:

Diğer dokuz adayın LGBTİ+ mücadelesi için bu denli önemli olan protokolü imzalamamış olmalarından dolayı büyük bir hayal kırıklığına uğradığımızı belirtmek isteriz. Her daim öncelikler sırasında en sonlara atılan bizler, son birkaç günde gerçekleşen gelişmeleri de adayların protokolü imzalamamasının bahanesi olarak kabul etmeyeceğimizi de vurgulamak isteriz.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kapsanacak

Kuir Kıbrıs Derneği geçtiğimiz hafta, 11.10.2020 tarihinde gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçim adaylarını, hazırladığı LGBTİ+ Dostu Cumhurbaşkanlığı Protokolü’nü imzalamaya davet etmişti.

Protokol metninde şu maddeler yer alıyor:

  • Kıbrıs sorununun çözümlenmesine dair yapılan görüşmelerin sivil toplumun katılımına açık olması ve doğrudan bilgi paylaşımının yapılabileceği bir yapı kurmak için somut adımlar atacağımı,
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi’nin etkin ve düzenli şekilde çalışan, hesap verebilir ve şeffaf bir yapıya kavuşturulması için çalışacağımı,
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi’nin çalışmalarının LGBTI+’ları kapsayıcı şekilde yeniden şekillendirilmesi ve LGBTI+’ların sorunlarını ele alan bir yapıda olması için çalışacağımı,
  • Çözüm müzakerelerinde yapacağım önerilerde cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden ötürü ötekileştirilen kesimlerin önerilerini dikkate alacağımı ve haklarını koruyacak öneriler geliştirmek için uğraş vereceğimi,
  • Eğitim Teknik Komitesi’nin etkin ve düzenli şekilde çalışarak tüm cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini içeren eşitlikçi bir eğitim sistemi kurulması adına çalışmalar yapması için teşvik edeceğimi,
  • Cumhurbaşkanlığı çalışmaları kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliği alanında toplumda farkındalık artırıcı çalışmalar yapacağımı ve sivil toplum örgütlerini bu anlamda destekleyeceğimi ve birlikte çalışmalar yürüteceğimi,
  • Cumhurbaşkanlığı görevim süresince cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine yönelik ayrıştırıcı ve ötekileştirici yasaları Cumhuriyet Meclisine geri iade edip hassasiyetlerimi belirteceğime,
  • Cumhurbaşkanlığı görevim süresince bireyleri cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri dolayısı ile ötekileştiren bir dil kullanmaktan imtina edeceğimi taahhüt ederim.

KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 11 aday katılıyor. 

Nobel Barış Ödülü Dünya Gıda Programı’na verildi

Nobel Barış Ödülü‘ne açlıkla mücadelesi nedeniyle Dünya Gıda Programı (World Food Programme-WFP) layık görüldü. Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan örgüt ödülü, “Açlıkla mücadelesi, mevcut durumu iyileştirmeye olan katkısı, çatışma bölgelerinde barışa olan katkısı ve savaş ve çatışmalarda açlığın bir silah olarak kullanılmasını engellemeye yönelik adımları” nedeniyle aldı. 

Dünya Gıda Programı’nın, açlıkla mücadele eden ve gıda güvenliğini teşvik eden dünyanın en büyük insani yardım kuruluşu olduğuna işaret edilen Norveç Nobel Komitesi‘nin açıklamasında, WFP’nin, 2019’da 88 ülkede gıda güvensizliği ve açlık kurbanı olan 100 milyona yakın insana yardım sağladığı belirtildi.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının dünyada açlıkla mücadele edenlerin sayısında artışa neden olduğu ifade edilen açıklamada Dünya Gıda Programı ve diğer gıda yardım kuruluşları talep ettikleri mali desteği almazlarsa dünyanın, akıl almaz boyutlarda bir açlık krizi yaşama tehlikesiyle karşı karşıya olduğu aktarıldı.

Program sözcüsü ödülün ardından yaptığı açıklamada, “Büyük bir gurur anı” ifadelerini kullandı. Ödül kapsamında Dünya Gıda Programı’na 10 milyon İsveç Kronu (yaklaşık 1.1 milyon dolar) ödül verilecek.

Bir kuruma en son 2017’de ödül verilmişti

Dünya Gıda Programı (WFP),yardıma muhtaç ülkelerde ekonomik ve sosyal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla gıda yardımı sağlanması, acil durum ve kriz anlarında ortaya çıkan gıda ihtiyaçlarının karşılanması, BM kuruluşları ve Gıda ve Tarım Örgütü‘nün (FAO) tavsiyeleri uyarınca dünya gıda güvenliğinin desteklenmesi konularında, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda yardım faaliyetleri yürütüyor.

Komite en son 2017 yılında Nobel Barış Ödülü’nü bir kuruma vermişti. 2017 yılındaki ödül Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Kampanya‘ya (ICAN) layık görülmüştü. 

Nobel Barış Ödülü’nü geçtiğimiz yıl da, ülkesinin Eritre ile olan 20 yıllık savaşını bitirme yönünde gösterdiği çabalar nedeniyle Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’e verilmişti.

‘Mini torba’da mega projeler: Teklif yasalaşırsa dev projelerin maliyeti halktan gizlenecek

AKP milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan 17 maddelik, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun TeklifiTBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ilk gündem maddesi oldu. Muhalefete göre “Mini torba teklif” olarak da adlandırılan düzenleme, Anayasa’yı ihlal anlamına geliyor.

İktidarın, “Bütçe sistemini uluslararası alanda yaşanan gelişmeler doğrultusunda şekillendirmek için” hazırlandığını iddia ettiği teklifin görüşmeleri sırasında iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında sık sık tartışmalar yaşandı. Muhalefet, özellikle “Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü” ve bütçe tablolarında yapılan değişikliklere, Anayasa’ya aykırı oldukları iddiasıyla itiraz ediyor.

Köprü, yol, hastane harcamaları gizli kalacak

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre, iktidarın teklifinde son anda bir değişiklik yapılmazsa bundan böyle bütçe hazırlanma sürecinde “fonksiyonel sınıflandırma tablolarına” yer verilmeyecek. Bu da TBMM’ye yalnızca toplam bütçe rakamlarının gelip oylanması ve bakanlıkların bir sonraki yıl ödeneğini nerelere harcanacağının gizli kalması anlamına geliyor. İktidarın köprü, şehir hastanesi, yol, hizmet binası gibi yerler için müteahhitlere yaptığı ödemeler ise teklifin yasalaşması durumunda bir daha öğrenilemeyecek.

Bir diğer tartışmalı madde ise “Cumhurbaşkanlığı Raportörlüğü”ne ilişkin düzenleme. İstisna kapsamındaki bu görev, yeni bir kadro haline getiriliyor. Adayların özel yarışma sınavları ile bu kadrolara alınabileceği ve hakimlerin, savcıların, yasama uzmanlarının bu kadroya geçiş yapabileceği hüküm altına alınıyor. Ancak yeni birimin görev tanımı kanun teklifinde yok. Muhalefet milletvekilleri, her iki düzenlemenin de Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade ederek Genel Kurul’da da bu haliyle kabul edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi’ne başvurulacağını söyledi.

Şişecam grevi Cumhurbaşkanı kararıyla engellendi

Petrol-İş Sendikası‘nın Şişecam’ın Mersin ve Adana’daki fabrikalarında bugün başlatacağı grev, Cumhurbaşkanı Kararı’yla 60 gün ertelendi. Karara gerekçe olarak grevin, “genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu nitelikte” olması gösterildi.

Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan kararda şu ifadeler yer aldı: 

“Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketine ait Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Kazanlı mevkiinde yer alan soda ve krom üretim tesisleri ile Adana İli, Seyhan İlçesi, Arabali mevkiinde yer alan tuz işletmesinde Petrol-İş Sendikası tarafından alınmış olan grev kararının, genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmesine, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63 üncü maddesi gereği karar verilmiştir.”

Ne olmuştu?

Petrol-İş Sendikası Mersin Şubesi, Soda Sanayii A.Ş.’deki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı almış ve 14 Eylül’de işyerine asılan karara göre 9 Ekim’de greve başlayacaklarını duyurmuştu.

20 Haziran 2014’te bu kez Kristal-İş‘e bağlı 5800 işçi ile sürdürülen  toplu iş görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçilerin başlattığı grev, Bakanlar Kurulu kararıyla beş gün sonra, 2018’de ise c​​​​​​​​​am sanayisinin ana ham maddelerinden biri olan soda üretiminin yapıldığı Soda Sanayii A.Ş.’de Petrol-İş Sendikası’nın greve çıkma kararı, 17 Mayıs 2018’de ertelenmişti.

 

Merkez Bankası swap işlemlerinde kullanılan Türk lirası faizini yükseltti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) swap işlemlerinde kullanılan Türk lirası faizini yüzde 10,25’ten yüzde 11,75’e yükseltti.

AA’ya değerlendirmede bulunan Cem Tözge, atılan bu adımın önümüzdeki dönemde ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin (AOFM) daha yukarı çekileceğinin sinyali olabileceğini söyledi.

Faizdeki artışın, Merkez Bankası ile Türk bankalarının taraf olduğu swap işlemlerle TL’ye verilen faizin yükseltilmesi anlamına geldiğini belirten Tözge, “Merkez Bankası giderek piyasa faizini yüzde 11,75 ve üzerine çekmeye çalışıyor. Bu adımın ardından önümüzdeki hafta TCMB’den bankalararası işlemelerde işlem limiti kısıtlama ve gecelik fonlama tutarında miktar azaltımı adımlarını görebiliriz” dedi.

Tözge, mekanizmanın işleyişe ilişkin ise bankaların elindeki doları genellikle TCMB’ye verdiğini, karşılığında TL aldığını ve dönem sonunda da işleyen faizle hesabın kapatıldığını dile getirdi.

Swap nedir?

Swap yani bir diğer adıyla takas; iki tarafın bir varlık veya yükümlülüğe bağlı olan nakit akışını aralarında değiştirdikleri işleme verilen isim. Swap işlemlerinde, faiz oranları ile döviz kurlarındaki değişmeler sonucunda ortaya çıkan riski en aza indirmek amaçlanıyor.

Swap, özellikle döviz kurlarında oynaklığın yaşandığı zamanlarda yatırımcının bu oynaklıktan kaynaklanan riskinin önünü alması için önemli bir araç olarak ortaya çıkıyor.

Osman Kavala: Yeni iddianame yasa dışı

Hakkında ‘casusluk’ ve ‘Anayasal düzeni zorla değiştirme’ suçlamalarıyla yeni iddianame hazırlanan ve üç kez ağırlaştırılmış müebbet ile 20 yıl hapis cezası istenen hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili açıklama yaptı. 

Eski CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Osman Kavala’nın avukatları Deniz Güneş ve Tolga Aytöre aracılığıyla kendisine gelen açıklamayı TV 100’de Ahu Özyurt‘un sunduğu programda paylaştı.

Kavala’nın kendisine yönelik suçlamalara ilişkin değerlendirmesi şöyle:

“İddianame yeni bir somut delil içermeden, beraat kararı verilen Gezi dosyasına dayandırılıyor. Baz istasyonlarının delil vasfında olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararında da belirtildi. Yine iddianamede yer alan casusluk suçlaması, yasada yer alan hukuki tip ve tanıma uygun değil. Bu iddianame keyfi ve yasa dışıdır.”

Ne olmuştu?

Osman Kavala ile Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame İstanbul 36’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün kabul edilmişti. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın hazırlanan ve İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 64 sayfalık iddianamede, “Kavala’nın Barkey’in Türkiye’deki casusluk eylemlerine yardım ettiği ve birlikte faaliyet yürüttükleri” ileri sürüldü.

İki ismin de TCK 309. maddesi kapsamındaki “cebir, şiddet kullanarak anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” ve TCK 328. maddesindeki “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme suçları”ndan cezalandırılması istendi.

Tanrıkulu’dan hak ihlali raporu: Eylülde beşi çocuk 255 kişi işkenceye maruz kaldı

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Eylül 2020 Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Rapora göre geçtiğimiz ay 238 kişinin “Yaşam hakkı ihlal” edilirken, 5’i çocuk 150 kişi işkence gördü. Cezaevinde kötü muamele ve işkence görenlerin sayısı da 105 oldu.
  • 255 kişi işkence ve kötü muamele gördü, bunlardan beşi çocuk. 105 kişi de cezaevinde kötü muamele ve işkenceye maruz kaldı.
  • Düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından ise toplam 25 gazeteci ihlale uğradı.Yedi gazeteci gözaltına alındı, ikisi tutuklandı, sekiz gazeteci hakkında para ve hapis cezaları verildi, altı gazeteciye dava açıldı, iki  gazeteci saldırıya uğradı.
  • 23 siyasi tutuklama yapıldı. Beş siyasetçi  hakkındaki davalardan mahkum oldu, iki siyasi parti binasına polis baskın düzenledi.
  • 33 eylem ve etkinliğe güvenlik güçleri müdahale etti, dokuz ilde 14 etkinlik yasaklandı, eylem ve etkinliklere güvenlik güçlerinin yaptığı müdahalede 111 kişi gözaltına alındı.

Hatay’da orman yangını yerleşim yerlerini tehdit ediyor

Hatay‘ın İskenderun ve Belen ilçeleri sınırındaki Sarımazı Mahallesi‘nde, yerleşim yerlerine yakın alanda orman yangını çıktı. Yangında dumandan etkilenenlere sağlık ekipleri müdahalede bulundu.

DHA’nın aktardığına göre yangın, saat 10.00 sıralarında Sarımazı Mahallesi TOKİ ve İssume bölgesi arasındaki yerleşim yerlerine yakın ormanlık alanda çıktı.

Henüz çıkış sebebi belirlenemeyen yangın, rüzgarın etkisiyle büyüdü. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda polis, itfaiye ve orman bölge müdürlüğü ekibi sevk edildi. Dumandan etkilenenlere, sağlık ekipleri tarafından müdahalede bulunuldu.

Bölgede yangını kontrol altına alma çalışmaları helikopterlerin de devreye girmesiyle birlikte devam ediyor.

Zonguldak’ta iki fabrikada 78 işçide koronavirüs tespit edildi, üretim durdu

Zonguldak‘ın Çaycuma ilçesinde yer alan organize sanayi bölgesinde,  birinde 450, diğerinde 250 kişinin çalıştığı iki tekstil fabrikasında, işçilerde  koronavirüs tespit edildi. İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin  fabrikalarda yaptığı filyasyon çalışmasında, ilk etapta 450 kişinin çalıştığı fabrikada 10, diğer fabrikada ise 30 işçinin Covid-19’a yakalandığı tespit edildi.
 
Hafta başında fabrikalarda üretim durduruldu ve tüm işçiler evlerinde karantinaya alındı. Test sonuçları açıklandıkça koronavirüse yakalanmış işçi sayısı artarak, 78’e yükseldi. İşçiler, evlerinde ve hastanelerde tedaviye alındı. Temaslı olan işçiler de evlerinde karantina altında tutuluyor. Test sonuçları açıklandıkça vaka sayısının artmasından endişe ediliyor.

Filyasyon çalışmaları sürüyor

Çaycuma Kaymakamı Muharrem Coşgun, organize sanayi bölgesindeki fabrikaların Sağlık Bakanlığı ve diğer bakanlıkların talimatları doğrultusunda denetlendiğini ve sık sık tedbirlere uyulması konusunda uyardıklarını söyledi.
 
İl Sağlık Müdürlüğü’nün filyasyon çalışmasının devam ettiği öğrenildi.