İş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala ile Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame İstanbul 36’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edildi.
Yeni hazırlanan iddianamede Kavala ve Barkey 15 Temmuz darbe girişimini planlamak ile suçlanırken herhangi bir ‘somut bağlantı’ ortaya konmadı, daha önce sunulan suçlamalar tekrarlandı.
‘Casusluk’ ve ‘anayasayı ortadan kaldırmak’
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın hazırladığı iddianamede tutuklu sanık Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan Henri Barkey hakkında hazırlanan iddianamede yöneltilen suçlamalar şöyle oldu:
“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek.”
Kavala hakkında hazırlanan yeni iddianamede ‘anayasayı ortadan kaldırmak’ başlıklı TCK 309’uncu maddeden ağırlaştırılmış müebbet hapis ve ‘casusluk’ başlıklı 328inci maddeden 20 yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede bu suçlamaların yanı sıra ‘yasama organına’ ve ‘hükümete karşı’ suç işlendiği vurgusunun yapılması Kavala hakkında üç kez müebbet hapis istendiği yorumlarına yol açtı. Ancak iddianamenin sevk bölümünde Kavala için sadece 309’uncu madde uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.
Barkey ile temasa dair somut delil yok
T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun aktardığına göre 64 sayfalık iddianamede, Kavala hakkında, “Gezi olaylarını koordine ettiği” iddiasıyla açılan ancak beraatle sonuçlanan davadaki iddialar tekrarlandı.
Suçlamalar, iddianamede “ABD’li Henry Barkey ile Kavala arasında kritik zamanlardaki temaslar” ifadesi ile gerekçelendirildi, ancak herhangi bir “açık /somut bir temas” ortaya konmadı. Barkey ile ilgili bir dizi ciddi suçlamanın sıralandığı iddianamede, Kavala’nın bu iddiaların neresine, nasıl dahil olduğuna yönelik somut kanıt yer almadı.
İddianamede Kavala ile ilgili suçlamanın temeli, “iki ismin telefon sinyallerinin birbirine yakın baz istasyonlarından alınmasının aynı mahalde bulunduklarını gösterdiği” savına oturtuldu. Ancak somut bir temasın ortaya konmadığı iddianamede, Kavala’dan “açık irtibat” elde edilememesi, “Barkey’in casusluk ve istihbarat konusundaki uzmanlığına” bağlandı.
Ne olmuştu?
Osman Kavala, Gezi davası soruşturmaları kapsamında Ekim 2017 yılında gözaltına alınıp, tutuklandı. Ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat’ta beraat eden Kavala, hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alındı. 9 Mart’ta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında “casusluk” suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aralık 2019’da Osman Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek ihlalin ortadan kalkması için derhal tahliye edilmesi çağrısı yapmıştı. AİHM, yetkili mahkemenin karara uymaması üzerine, Osman Kavala kararının uygulanması için denetim süreci başlatmıştı.
AYM dosyanın görüşülmesini erteledi
Kavala’nın, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru, geçtiğimiz hafta görüşülecekti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aylardır elinde tuttuğu dosya ile ilgili iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’nin gündem toplantısının yapılacağı geçen hafta salı günü mahkemeye sundu. Anayasa Mahkemesi de Kavala dosyasının görüşülmesini erteledi.
İddianamenin girişinde Osman Kavala’nın, ABD’li stratejist, STK temsilcisi olarak bilinen, aynı zamanda Türkiye vatandaşı olan Henry Jak Barkey ile birlikte siyasal ve askeri casusluk yaptıkları, 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları gerekçeleriyle soruşturuldukları anımsatıldı. Hakkında bu nedenlerle soruşturma yürütülen farklı isimlerin de olduğu, o kişilerin dosyalarının ayrıldığı vurgulandı.
Beraat ettiği iddialar tekrarlandı
İddianamede, Kavala’nın Gezi olayları nedeniyle yargılandığı ve beraatine karar verilen iddianamedeki iddialar tekrarlandı. Savcılık, beraat kararına itiraz ettiği dilekçesindeki iddiaları yineledi ve Kavala’nın Gezi olaylarının organizatörü olduğunu, Açık Toplum Vakfı Başkanı George Soros’a bağlı bulunduğunu savundu.
“Gezi kalkışmasının başarısız olması üzerine önce 17/25 Aralık kumpasının, ardından MİT tırları kumpasının gerçekleştirildiği” anlatılan iddianamede, bu organizasyonlar da başarısız olunca 15 Temmuz’un gerçekleştiğini vurgulandı.
İddianamede, “Soros’un ve Açık Toplum Vakfı’nın Arap ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve demografik yapıdaki farklılıkları öne çıkararak ülke yönetimini değiştirmeyi hedeflediği, Osman Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür ve yöneticisi olduğu diğer sivil toplum kuruluşlarının da sözde demokratik özgürlükleri geliştirip toplumsal tabana yayma söylemi ile eylemler yaptığı” öne sürüldü.
‘Hükümeti işlevsiz hale getirmek’ suçlaması
İddianamede, Kavala için, “Bu yolla, demokratik meşru hükümeti işlevsiz hale getirmek, toplum içinde ayrımcılığı körüklemek, vatandaşların devlet ve millete olan birlik ve beraberliğini ülke menfaatlerimiz aleyhine, yabancı devletler ve istihbarat örgütlerinin lehine zayıflatarak zarar vermek olduğu tespit edilmiştir” denildi.
Açık Toplum Vakfı’na yönelik Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 2018 tarihli bir raporu da bu iddiaya dayanak gösterildi.
Hazırlanan iddianamede, Kavala’ya ait telefon ve flash bellekten çıkan bazı çalışmalar da bu iddialara kanıt olarak öne sürüldü. İddianame, “Rojava’nın Işıkları-Kadın Devrimi”, “Küçük Kara Balıklar – Güneydoğu’da Çocuk Olmak”, “1994” gibi video ve belgesellerin “terör örgütüne üye kazandırmak” veya “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt kökenli vatandaşları öldürdüğü algısı yaratmak” gibi suçlamalarla ilişkilendirdi.
‘Soros’un en önemli uzantısı’
Savcılık, Kavala’nın, George Soros’un Türkiye’deki en önemli uzantısı olduğu, “Soros’la birlikte, kadın hakları, çocuk istismarı, kadına şiddet, azınlıkların asimilasyonu, ifade özgürlüğü, çevre duyarlılığı gibi son derece masumane konularda toplumun çeşitli kesimlerinde direnç noktaları oluşturdukları” kaydedildi. Kavala’nın bu çalışmalarla toplumu ayrıştırdığı ve birbirinden bağımsız toplulukları yönetime karşı kışkırttıklarını iddia etti.
İddianamede, Kavala’nın, Gezi olayları sırasında İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Raportörü Emma Sinclair-Webb’le çok sıkı ilişki içerisinde olması da iddialara kanıt olarak öne sürüldü.
İddianamede, “Barkey’in casusluk eylemlerinde bulunduğu, yerel işbirlikçisi olan Kavala’nın da darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulunduğu” öne sürüldü. Bu nedenle, iki ismin “Anayasal düzeni değiştirme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme suçlarını” işledikleri iddia edildi. Bu suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen iki ismin aynı zamanda “siyasal ve askeri casusluk” suçundan da 20 yıla kadar hapisleri talep edildi.
Osman Kavala, 1073 gündür tutuklu. Henri Barkey ise Türkiye dışında bulunduğundan dosya kapsamında ”firari” durumda.