Ana Sayfa Blog Sayfa 1681

‘AK trol’ topluluğu Ebabil Harekatı, Boğaziçi paylaşımlarını hedefe aldı

Twitter’da gündemi değiştirme, belirli paylaşımlara eş zamanlı saldırıda bulunma ve hesapları şikayet ederek bloke etme çalışmalarıyla bilinen Ebabil Harekatı bu kez Boğaziçi protestolarına ilişkin paylaşımları hedef aldı.

Kurdukları Telegram kanalı üzerinden haberleşen ve 16 binin üzerinde abonesi bulunan topluluk, Boğaziçi protestolarında gözaltına alındığında açılan başörtüsünü kapatmasına polisin izin vermediğini iddia eden Şeyma Altundal hakkında kötüleme kampanyası başlattı.

Telegram’dan çağrı yapıldı

Altundal’ın protestolara katılan diğer 30 öğrenciyle birlikte tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiği zaman diliminde çağrı yapan grup “#YalancıŞeyma” etiketini Twitter gündeminin üst sıralarına taşıdı.

Gruptan yapıla paylaşımda “Kardeşlerim, Boğaziçi Üniversitesi rektörünü protesto bahanesiyle İstanbul’da terör estiren, türlü çeşit terör örgütüne müzahir müptezel çapulcu sürüsüne mensup bir katalog dilberi, kahraman polisimize alçakça bir iftira attı” ifadeleri kullanıldı.

“Bu çapulcu ayak takımı zaten yalandan, iftiradan, fitneden, fesattan başka bir şey bilmez. Neyse ki Emniyet Genel Müdürlüğü bu alçak katalog dilberinin yalanını suratına vurdu. Ama öyle kolay kurtulamayacak” denilen açıklamada altta yer alan videoyu kullanarak #YalancıŞeyma etiketini Trend Topic’e sokma çağrısında bulunuldu.

Videonun farklı tarihe ait olduğu ortaya çıktı

Paylaşılan videonun ise Şeyma Altundal’ın gözaltına alındığı sırada başörtüsünün üzerinde olduğu iddia edildi. Bu video üzerinden de Altundal’ın başörtüsünün açılması konusunda yalan söylediği öne sürüldü.

Ancak daha sonradan bu videonun Altundal’ın ilk gözaltına alındığı ana değil, öğrenciler sağlık kontrolü için hastaneye sevk edilirken çekildiği ortaya çıktı. Altundal gözaltına alınırken saatin 22.03 olduğu ancak paylaşılan görüntünün saat 02.12’ye ait olduğu belirtildi.

https://twitter.com/BulendEcevit/status/1357018009471221768?s=19

BBC Türkçe’nin haberlerine saldırı

Ebabil Harekatı’nın kötüleme kampanyaları kişilerle de sınırlı kalmadı. Grup daha sonradan BBC Türkçe tarafından Boğaziçi protestolarına ilişkin hazırladığı haberleri de hedefe aldı.

Yapılan çağrıda “Kardeşlerim, bütün vazifesi Türkiye aleyhine algı operasyonu yapmak olan BBC News Türkçe, çapulcu sürüsüne dersini veren polisimize dil uzatarak yine bildik algı operasyonuna başlamış. BBC’nin Tweet’inin altında buluşalım” denildi.

Bir başka haber için ise “Şu Tweet’e de aynı şekilde serbest dalış yapıyoruz kardeşlerim” ve “Ebabillerin şefkatine muhtaç bir tweet daha. Altına dolduralım. Tweet’i attıklarına pişman etmek lazım” çağrılarında bulunuldu.

Yapılan çağrının ardından söz konusu haberlerin altı Boğaziçi protestolarında yer alan kişilerin kötülendiği yorumlar ile dolduruldu.

Soylu ve Erdoğan’a destek paylaşımları

Grup önceki mesajlarında da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın protestoları hedef gösteren paylaşımlarını desteklemek için çağrıda bulunmuştu.

Çağrılarda “Ebabiller, ebabiller! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın efsane twitini uyandıralım” ve “Soylu’nun Telegram kanalını da takibe alalım” gibi ifadeler kullanıldı.

Ebabil Harekatı nedir?

Ebabil Harekatı kuruluş amacını “Twitter’da Türkiye ve Türk milleti aleyhine paylaşımlarda bulunanlarla mücadele etmek” olarak tanımlıyor. Hedef gösterdiği ve göstereceği grupları ise şu şekilde tanımlıyor:

  • Twitter’da devlet ve millet düşmanlığı yapanlar
  • Manipülatif ve yanlış bilgi paylaşanlar
  • Terör propagandası yapan, teröristi ve terör eylemlerini övenler
  • -Darbe, sokak eylemi, toplumsal kalkışma çabası yapanlar
  • Milletin değerlerini aşağılayanlar ve hakaret edenler

Hareketin Telegram kanalında bu yönde paylaşım yapanlar ile ilgili “Yukarıdaki gibi Tweet atanlar tespit edildiğinde bu kanalda sizlerle paylaşılacak ve gereğinin nasıl yapılacağı açıklanacaktır” ifadeleri yer alıyor.

İçlerinde olan kişilerin büyük çoğunluğunun AKP Gençlik Kolları üyesi olduğu ve maaşlı bir şekilde bu işi yaptıkları düşünüldüğü için grup, kamuoyunda “AK Troller” olarak tanınıyor.

 

35 baro başkanı: Öğrencilere yönelik müdahalelerin demokratik hukuk devletinde yeri yok

35 baro başkanı Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu‘nun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanması üzerine başlayan protestolar ve polisin bu protestolara sert müdahalesine ilişkin bir açıklama yayınladı.

Ortak bir şekilde yapılan açıklamada Bulu’nun rektör olarak atanması sonrası demokratik protesto haklarını kullanan öğrencilere yönelik muamelelerin demokratik hukuk devletinde asla yeri olmadığına vurgu yapıldı. 

‘Baskının son bulmasını talep ediyoruz’

Öğrencilere yönelik müdahalelerin Anayasa’ya, AİHS’ye, AİHM’nin ve AYM’nin yerleşik içtihatlarına ve yasalara aykırı olduğu belirtilen açıklamada “Suç oluşturmayan demokratik haklarını kullanan vatandaşlara karşı her türlü baskının son bulmasını talep ediyoruz” denildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Geçmişte olduğu gibi bugün de kimden gelirse gelsin hukuka aykırı tüm işlem ve eylemlerin karşısındayız. Suç oluşturmayan demokratik haklarını kullanan vatandaşlara karşı her türlü baskının son bulmasını, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş’ı, Mevlana’yı yetiştiren, hoşgörünün ve hümanizmin anavatanı olan ülkemizde bu gelenekleri yıkan ve bunlara karşıtlık oluşturan tüm söylem ve davranışların terk edilerek ülkemizin aydınlık yarınlarda kardeşçe yaşaması ülküsünü herkesin sahiplenmesini talep ediyoruz.”

İmzacı baro başkanları

  • Adana Barosu Başkanı Av.Veli Küçük
  • Ankara Barosu Başkanı Av. R. Erinç Sağkan
  • Antep Barosu Başkanı A.Bektaş Şarklı
  • Amasya Barosu Başkanı Av.Melik Derindere
  • Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan
  • Artvin Barosu Başkanı Av.Ali Uğur Çağal
  • Aydın Barosu Başkanı Av.Gökhan Bozkurt
  • Balıkesir Barosu Başkanı Av.Erol Kayabay
  • Bartın Barosu Başkanı Av.Ferhat Parlatır
  • Bilecik Barosu Başkanı Av.Halime Aynur
  • Bolu Barosu Başkanı Av.Sabri Erhendekçi
  • Burdur Barosu Başkanı Av.Ramazan Gedik
  • Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun
  • Çanakkale Barosu Başkanı A.Bülent Şarlan
  • Denizli Barosu Başkanı Av.Müjdat İlhan
  • Düzce Barosu Başkanı Av.Azade Ay
  • Eskişehir Barosu Başkanı Av.Mustafa Elagöz
  • Hatay Barosu Başkanı Av.Ekrem Dönmez
  • Isparta Barosu Başkanı Av.Ünsal Çankaya
  • İstanbul Barosu Başkanı Av.Mehmet Durakoğlu
  • Kastamonu Barosu Başkanı Av.Özgür Demir
  • Kırklareli Barosu Başkanı Av.Turgay Hınız
  • Kocaeli Barosu Başkanı Av.Bahar Gültekin Candemir
  • Malatya Barosu Başkanı Av.Enver Han
  • Manisa Barosu Başkanı Av.Ali Arslan
  • Mersin Barosu Başkanı Av.Bilgin Yeşilboğaz
  • Muğla Barosu Başkanı Av.Cumhur Uzun
  • Niğde Barosu Başkanı Av.Osman Çimen
  • Ordu Barosu Başkanı Av.H.Murat Poyraz
  • Samsun Barosu Başkanı Av.Pınar Gürsel Yıldıran
  • Sinop Barosu Başkanı Av.Hicran Kandemir
  • Tekirdağ Barosu Başkanı Av.Sedat Tekneci
  • Tokat Barosu Başkanı Av.Melih Yardımcı
  • Yalova Barosu Başkanı Av.Fedayi Doğruyol
  • Zonguldak Barosu Başkanı Av.Özel Eroğlu

Kararı düzeltme yolu kapalı: Çırpılar Kömürlü Termik Santrali kurulamayacak

Çanakkale‘nin Yenice İlçesi Çırpılar Köyü yakınlarında yapılması planlanan Çırpılar Kömürlü Termik Santrali için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’na verilen olumlu kararın iptal edilmesinin ardından bir sevindirici haber daha geldi.

ÇED olumlu kararının TEMA Vakfı ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından açılan dava sonucu iptal edilmesinin üzerine İdare Mahkemesi’nin aldığı bu karar temyizde götürülmüştü.

TEMA Vakfı’nın açıklamasına göre, Danıştay 6. Daire, Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından verilen ÇED olumlu kararının iptalinin ve dayandığı gerekçenin hukuka ve usule uygun olup, kararın bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından ötürü de temyiz isteminin reddine ve alınan kararın onanmasına hükmetti.

İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince de kararı düzeltme yolunun kapalı olduğu duyuruldu.

2016 yılından beri projeye itiraz ediliyordu

Kararın kesin olarak iptali yöre halkına rahat bir nefes aldırırken, 200 MW kurulu güce sahip ve yılda 3,52 milyon ton kömür tüketeceği tahmin edilen santralin iptali için 2016 yılında başlayan çalışmalar da böylece neticeye ulaşmış oldu.

Çırpılar Kömürlü Termik Santrali’nin yapımı bölge halkının çabalarıyla daha önce tam üç kez durdurulmuştu. Tüm itirazlara rağmen de proje için 2018 yılında ÇED olumlu kararı verilmişti. Davada iki kez bilirkişi keşfi yapılmış ve hazırlanan raporlarda projenin kamu yararına aykırılığının altı çizilmişti.

Türkiye’nin nüfusu 83 milyon 614 bin 362 oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’nin nüfusunun 83 milyon 614 bin 362 olduğunu açıkladı. Böylece nüfus, 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle bir önceki yıla göre 459 bin 365 kişi artmış oldu.

Erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

Yabancı nüfus azaldı

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 197 bin 770 kişi azaldı. Yeni rakam 1 milyon 333 bin 410 kişi oldu. Yıllık nüfus artış hızı 2019 yılında binde 13,9 iken, 2020 yılında binde 5,5 oldu.

İstanbul’un nüfusu azaldı

İstanbul‘un nüfusu, bir önceki yıla göre 56 bin 815 kişi azalarak 15 milyon 462 bin 452 kişiye düştü. Türkiye nüfusunun yüzde 18,49’unun ikamet ettiği İstanbul’u, 5 milyon 663 bin 322 kişi ile Ankara, 4 milyon 394 bin 694 kişi ile İzmir, 3 milyon 101 bin 833 kişi ile Bursa ve 2 milyon 548 bin 308 kişi ile Antalya izledi.

Bayburt, 81 bin 910 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Bayburt’u, 83 bin 443 kişi ile Tunceli, 96 bin 161 kişi ile Ardahan, 141 bin 702 kişi ile Gümüşhane ve 142 bin 792 kişi ile Kilis takip etti.

Ortalama yaş 32,7’ye yükseldi

Türkiye’de 2019 yılında 32,4 olan ortanca yaş, 2020 yılında 32,7’ye yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 31,7’den 32,1’e, kadınlarda ise 33,1’den 33,4’e yükseldiği görüldü.

Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2020 yılında  yüzde 67,7 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4’ten yüzde 22,8’e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1’den yüzde 9,5’e yükseldi.

BM: Barışçıl gösterilere katıldığı için tutuklanan öğrenci ve protestocular serbest bırakılsın

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, Boğaziçi Üniversitesi‘ne Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu‘nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolara ilişkin bir açıklama yayınladı.

Açıklamada “Barışçıl gösterilere katıldıkları için tutuklanan öğrenci ve protestocuların derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz ve polisi aşırı güç kullanmayı bırakmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Protestolar sırasında hükümet yetkililerinin LGBTİ+ karşıtı söylemlerine de dikkat çekilen açıklamada “Yetkililerin LGBT kişilere karşı nefret ve ayrımcılığı teşvik eden homofobik ve transfobik yorumlarını kınıyoruz” denildi.

Dışişleri: Türkiye’nin iç işlerine karışmak kimsenin haddi değil

Dışişleri Bakanlığı ise bir açıklama yayınlayarak protestolara yönelik müdahalelerin orantılı olduğunu iddia etti. Açıklamada “Üniversite dışından ve terör örgütü iltisaklı çevrelerin olaylara sızma ve kışkırtma girişimleri tespit edilmiş olup, protesto hakkını aşan bu yasadışı eylemlere karşı kanunlarımız çerçevesinde gerekli ve orantılı önlemler alınmaktadır” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:

Yakın dönemde de “gelişmiş” demokrasi olarak adlandırılan pek çok ülkede yönetimler aleyhine en küçük bir itiraza karşı dahi masum ve sivil vatandaşlara karşı güvenlik güçlerinin orantısız şiddet görüntüleri halen hafızalardadır. Hal böyleyken, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olayları ve Türkiye’nin bu olaylarla hukuk çerçevesinde yürüttüğü mücadeleyi görmezden gelerek ülkemize demokrasi ve hukuk dersi vermeye kalkanlara aynaya bakmalarını tavsiye ediyoruz. Türkiye’nin içişlerine müdahale etmeye kalkışmak kimsenin haddi değildir.

ABD borsa piyasalarındaki hareketlilik: Yeni bir soluk mu bilinçsiz bir adım mı?

Amerika Birleşik Devletleri‘ndeki (ABD) küçük yatırımcıların açığa satış (short-selling) yapılan hisselere ve bunlar arasında ciddi ciro kaybı yaşayan bilgisayar oyunları satan GameStop şirketinin hisselerine yönelmesiyle şirketin hisseleri bir anda yükseldi.

Binlerce küçük yatırımcının hisse senetlerini satın almaya başlamasıyla, GameStop şirketinin hisselerinin düşeceğini tahmin edip buna yatırım yapan profesyoneller ise büyük meblağlar kaybetti.

Amerika piyasalarında yaşanan hareketlilik ciddi gelir dağılımı eşitsizliği yaşayan ülkede durumun değişebileceğine dair yorumlara neden oldu. Ancak, George Washington Üniversitesi öğretim üyesi ve Yeşil Gazete yazarı Abdullah
Akyüz durumun hiç de düşünüldüğü gibi bir sonuca yol açmayacağını açıkladı.

Zarar eden firmanın hisseleri bir anda arttı

WallStreetBets adlı platform üzerinden organize olan amatör yatırımcıların sosyal medya üzerinden birbirleriyle yaptıkları paylaşımlarla Robinhood adlı ücretsiz borsa aracısını kullanarak GameStop şirketinden hisse satın almaya başladı. Abdullah Akyüz piyasalarda yaşanan bu hareketliliği şöyle anlattı:

ABD’de bireysel, genç yatırımcılar geçtiğimiz yazdan itibaren açığa satış yapan
profesyonellere karşı hisseler satın almaya başladı. Bu seçtikleri hisselerden bir tanesi de GameStop. GameStop firması ABD’de video oyunları satan bir firma. Şirket mali açıdan iyi durumda değil ve hisse senetleri fiyatları çok kötüye gidiyor. Çünkü artık her şey online. Yani piyasanın doğru tarafında olmayan bir firma.

AMC Entertainment Holdings, Blackberry ve Nokia gibi firmalardan da benzer bir şekilde alınan hisse senetleri var. Bu insanlar, söz konusu forumlarda ‘Hisseleri alalım ve bu hisseleri açığa satanlara günlerini gösterelim’ diyor. Siz bu hisselerin fiyatlarının düşeceğini düşünerek açığa satış yapılan bir yerde toplu alım yaparak fiyatı yükseltmeye başlarsanız insanlar tabii birden zararla karşılaşır. Nitekim en çok açığa satış yapan bir firma 2-2,5 milyar dolar civarında bir zarar etti.”

Bu olaylar esnasında GameStop’un hissesi yüzde 5 bin 700 arttı. Ancak, şirketin hisse
senetleri son günlerde yüzde 60’a yakın değer kaybetmeye başladı.

‘Gelir adaletsizliğiyle mücadelenin yolu bu değil’

Yaşananların ardından yapılan yorumlardan bir tanesi de gelir dağılımı adaletsizliğine karşı zafer kazanıldığıyla ilgiliydi. Ancak, Akyüz durumun hiç de yorumlandığı gibi olmadığını söyledi:

Gelir dağılımı adaletsizliğine karşı, finansal piyasalardaki manipülatörlere ve büyük
oyunculara karşı büyük bir zafer kazandık. Bu yaşanan bireylerin gücünü gösteriyor vesaire gibi söylemlerle çok ilginç yerlere çekiliyor konu.

ABD gelir dağılımında çok kötü durumda ve buna çok ciddi bir tepki var. Buna tepki duyulması son derece normal. Fakat bununla mücadelenin yolu bu değil. Siz bunu yaptığınız zaman normalde hak etmeyen, zarar edip belki de batması gereken bir şirketi, ekonominin mantığına aykırı bir şekilde kurtarıyorsunuz. Bilerek ya da bilmeyerek ‘Açığa satanları cezalandırıyorum’ derken o piyasanın başka unsurlarına inanılmaz paralar kazandırabiliyorsunuz.”

Hareket art niyetli mi yoksa iyi niyetli mi?

Piyasalardaki bu hareketliliğe neden olan yönlendirmenin iyi niyetli olup olmadığını da sorgulayan Abdullah Akyüz konuyla ilgili şunları kaydetti:

Bir diğer boyut da acaba bu hareketi yönlendirenler art niyetli miydi yoksa saf bir devrim hareketi olarak mı başlattılar?

Ya art niyetliydilerse? Büyük ortaklarla ya da orada yatırımı olan büyük firmaların ajanı gibi hareket ettilerse? Çünkü birçok bireysel yatırımcı sadece o duygusal tepki ve heyecanla bu harekete katıldı. Bunlardan bir kısmı aldı, belki bir hafta sonra sattı ve kar etti. Birçoğu da zarar edecek ama özellikle yükselmiş fiyatlardan alanlar zarar edecek. Şimdi hisse fiyatları çok ciddi bir şekilde düştü.”

Akyüz, ABD’de bu işlemi başlatanlar hakkında soruşturma başlatıldığını da hatırlattı.

‘Heyacanla yapılan bir işlemdir’

Abdullah Akyüz, ülkenin ihtiyacı olan ekonomik ve siyasi çözümün bu hareketlilikten çıkmayacağını belirtti ve şunları ekledi:

Sonuçta buradan ne bir devrim çıkar ne de finansal piyasadaki sorunlara çözüm olacak bir şeyler çıkar.

Ülkedeki gelir dağılımı eşitisizliğine ve fakirleşmenin hızla artmasına çare olacak bir şey de çıkmaz.

Bu, heyecanla ve duygularla yapılan bir işlemdir. Bunun sadece hisse senedi piyasalarıyla sınırlı bir eylem olarak değil politik yaşama kanalize olmuş ve orada bir değişimi başlatabilecek kalıcı bir hareket olmasını dilerim.”

George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Akyüz, ayrıca bu hareketin böyle bir döneme denk gelmesinin koronavirüs salgınıyla ilgili olduğunu; insanların evlerinde bulunmaları ve vakitlerinin bol olmasının bu sonuca çok etkisi olduğunun da altını çizdi.

Deniz seviyelerindeki yükselme IPCC raporunda yazandan daha fazla olabilir

Yani yapılan bir araştırma deniz seviyesindeki yükselmelerin daha önce düşünülenden daha hızlı ve daha çok olma ihtimali olduğunu ortaya koydu.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan raporda deniz seviyelerinin 2100 yılında 1.1 metreden daha fazla yükselmesinin mümkün olmadığını belirtiliyordu.

‘1,35 metreye kadar yükselebilir’

Ancak Kopenhag Üniversitesi’ndeki Niels Bohr Enstitüsü’nden iklim araştırmacıları, en kötü durumdaki bir ısınma senaryosunda seviyelerin 2100’de 1,35 metreye kadar yükselebileceğini öne sürüyor.

Ocean Science dergisinde yayınlanan makalede, araştırmacılar IPCC’nin değerlendirmesini yapmak ve temel aldığı modelleri doğrulamak için deniz seviyesi yükselmesine ilişkin tarihsel verileri kullandıklarında yaklaşık 25 cm’lik bir fark bulduklarını söylediler.

‘Kullanılan modeller yeterince hassas değil’

The Guardian’ın aktardığına göre araştırmacılar yaptıkları sağlama üzerinden IPCC tarafından kullanılan modellerin yeterince hassas olmadığını belirtti. Makalenin yazarlarından Niiels Bohr Enstitüsü’nden Aslak Grinsted yaptığı açıklamada “Önceki tahminlerin çok düşük olduğuna inanmamız harika bir haber değil” dedi.

Deniz seviyesi yükselmesini tahmin etmek için şu anda kullanılan modellerin yeterince hassas olmadığını belirten Grinsted, “Açıkça ifade etmek gerekirse, gelecekteki senaryoları zamanda geriye giden gözlemlerle karşılaştırdığımızda hedefe ulaşılamadığını gördük” dedi.

Fotoğraf: Shutterstock

Makalelerinin IPCC araştırmacılarına gönderdiklerini belirten Grinsted, uyguladıkları test metodlarının modelleri sınırlandırmak, onları daha güvenilir hale getirmek ve belirsizliği azaltmak için kullanılmasını umduklarını söyledi.

IPCC tarafından kullanılan yükselme tahminleri, buz tabakaları, buzullar ve denizin termal genleşmesi veya ısınmasına ilişkin modellerden oluşan bir “yapboz” a dayanıyor. Bu modele göre sıcaklık ne kadar yükselirse deniz seviyesinin de o kadar yükselmesi bekleniyor.

Grinsted, 1850’den 2017’ye kadar modeller geriye doğru test edildiğinde bireysel verilerin gerçek deniz seviyesi artışını yansıttığını, ancak veriler birleştirildiğinde tahminlerin çok muhafazakar olduğunu bulduklarını söyledi.

Boğaziçi protestoları: Tutuklamaya sevk edilen öğrenciler serbest bırakıldı, yeni gözaltılar var

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör Melih Bulu‘yu rektörlük binası önünde protesto ettikleri için gözaltına alınan 51 öğrencinin hepsi serbest bırakıldı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube‘deki sorgularının tamamlanmasının ardından Çağlayan‘daki İstanbul Adliyesi‘ne getirilen 51 öğrenciden 12’si için ev hapsi istendi. 30 öğrenci ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 9 öğrenci ise savcılıktan serbest bırakıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, 51 kişinin “kişi hürriyetini yoksun kılma, kamu malına zarar verme ve 2911 sayılı Kanun’a muhalefet etmek” suçlarından gözaltına alındığı belirtilmişti.

42 öğrenci adli kontrol kararı

Beş farklı sulh ceza hakimliğine çıkarılan 30 öğrencinin hepsi adli kontrolle serbest bırakılırken, haklarında ev hapsi istenen 12 öğrenci de adli kontrolle serbest bırakıldı.

Toplamda 42 öğrenci için adli kontrol kararı verilirken, 9 öğrenciye de yurt dışı yasağı konuldu. Öğrenciler mahkeme salonundan çıkarken alkışlarla ve sloganlarla karşılandı.

Sivil polis avukatı itti

Mahkeme sonucunu beklerken salonlarda çeşitli gerginlikler de yaşandı. Avukat Dayanışması, bir kadın meslektaşlarının bir sivil polis tarafından 5’inci Sulh Ceza Hakimliği girişinde itildiğini duyurdu.

Yapılan açıklamada “Bir kadın meslektaşımız kimliği belirsiz bir şahıs tarafından itildi, kim olduğunun tespit edilmesini isterken o şahsı mahkemenin arka kapısından çıkarmaya çalışıyorlar. Bu kişi hakkında tutanak tutulmasını istediğimiz için şahıs oradan kaçırılmaya çalışıyor” denildi.

Avukatlar, engellemelere rağmen sicil numarası alınan sivil polis hakkında tutanak tutulmasını sağladı.

Yeni gözaltılar var

Çağlayan’daki öğrenciler serbest bırakılırken Avukat Dayanışması sabah 04.00 civarında yaptığı paylaşımda yeni gözaltılar olduğunu söyledi. Yapılan paylaşımda “An itibari ile üniversite öğrencilerinin evlerinin basıldığını ve öğrencilerin gözaltına alındığını öğrendik” denildi.

En az beş öğrencinin gözaltına alınarak Vatan Emniyet’e götürüldüğü belirtilen açıklamada “Evi basılan öğrencilere; polisler tarafından 2911 sayılı Kanuna muhalefet ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçlamalarından gözaltı ve arama yapacakları ifade edilmiş” ifadeleri kullanıldı.

Boğaziçi ile dayanışma eyleminde Kadıköy’den gözaltına alınan 23 kişi ise öğleden sonra Anadolu Adliyesi’ne sevk edilerek savcılık ifadeleri alınacak.

Dünya genelinde güneş enerjisine yatırım arttı, Türkiye’de ise azaldı 

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) için döviz kuruyla verilen desteklerin TL cinsine dönüşmesiyle birlikte desteklerde ciddi düşüş yaşandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, konuyla ilgili hazırladığı çalışmada verilen desteklerde en büyük düşüşün güneş enerjisinde yaşandığını kaydetti.

‘Hidroelektriğe verilen destek daha az azaldı’

BirGün‘den Hüseyin Şimşek‘in haberine göre, Ahmet Akın tarafından hazırlanıp CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘na sunulan çalışmada şu bilgiler yer aldı:

Yeni belirlenen destek fiyatlarına göre en büyük düşüş güneş enerjisinde yaşanmıştır. Dünya genelinde güneş enerjisine yatırım artarken Türkiye’deki güneş enerjisine destek yüzde 67 oranında azalmıştır. Güneşin ardından rüzgara verilen destek de yüzde 40 oranında azalmıştır. Herhangi bir teknoloji yatırımı gerektirmeyen hidroelektriğe destek, rüzgar ve güneş enerjisine göre daha az azalmıştır. Hidroelektriğe desteğin güneş ve rüzgara göre çok daha fazla olması, iktidarın hidroelektrik inşaatı yapan kendine yakın şirketleri daha fazla kolladığını göstermektedir.

Hidroelektrik santrallerinin yatırım tutarı genel olarak yüzde 70 inşaat, yüzde 30 makine ve tesisattan oluşmaktadır. Hidroelektrikte teknoloji sabittir ve 1950 yıllarından beri ülkemizde kullanılan bir enerji türüdür. Yeni tarifeyle hidroelektrik enerjisine güneş ve rüzgardan daha fazla destek verilmesi iktidarın beton ekonomisi ısrarını göstermektedir.”

Yeni YEKDEM tarifesi

1 Temmuz 2021 tarihinden sonra gerçekleştirilecek yeni yatırımlarda rüzgar santrallerinde 7,3 cent (53,3 kuruş) olan tarife 32 kuruşa düşerken, destek yüzde 40 oranında azaldı. Yeni YEKDEM tarifesine göre, güneş enerji santrallerinde 13,3 cent (97,2 kuruş) olan destek 32 kuruşa düştü. Bununla birlikte enerji santrallerine verilen destek yüzde 67 oranında azalmış oldu.

Jeotermal santrallerinde 10,5 cent (76,7 kuruş) olan desteğin 54 kuruşa düşmesiyle destekte yüzde 30 oranında azalma görülürken, çöp gazının kullanıldığı biyokütle santrallerinde 13,3 cent (97,2 kuruş) olan destek 32 kuruşa düştü ve yüzde 67 oranında geriledi.

Hidroelektrik santrallerinde ise 7,3 cent (53,3 kuruş) olan destek 40 kuruşa indi. Böylece destek yüzde 25 oranında azalmış oldu.

Mahkeme, Macaristan’ın AB hava kirliliği sınırlarını ‘sistematik olarak’ ihlal ettiğine hükmetti

Avrupa Adalet Mahkemesi, Macaristan’ı 2011 yılından bu yana ihlal ettiği hava kirliliği sınırlarından dolayı suçlu buldu. Böylece Avrupa Birliği tarafından belirlenen hava kirliliğine ilişkin yasal sınırlara uymayan ülke sayısı dokuza yükselmiş oldu.

Daha önce Romanya, Bulgaristan, Portekiz, İtalya, Polonya, Slovenya ve İsveç’in partikül madde sınırlarını; Fransa’nın ise nitrojen dioksit seviyesi için belirlenen sınırı aştığı tespit edilmişti.

Avrupa’nın bir numaralı çevre sağlığı riski

Hava kirliliği, 2018 yılında ince partikül madde kirliliğinin yol açtığı 379 bin erken ölüm nedeniyle Avrupa’nın bir numaralı çevre sağlığı riski olarak yer alıyor.

Bu sebeple Avrupa Birliği yasaları 2005 yılından bu yana ülkelerin partikül maddeyi sınırlamasını zorunlu kılan yasalar oluşturmuştu. Kuralları ihlal edilen ülkeler hakkında ise Avrupa Komisyonu tarafından yasal işlem başlatılıyor.

Fotoğraf: Shutterstock

Parasal ceza ile karşı karşıya

Macaristan dosyası ise Komisyon’a 2018 yılında sunulmuştu. Bugün kararını açıklayan mahkeme ülkenin 2005 yılından 2017 yılına kadar Budapeşte ve Sajo Nehri bölgesinin kuzeydoğusunda partikül madde kirliliği sınırını aştığını belirtti.

Ayrıca ülke, 2014 yılı hariç olmak üzere 2011 yılından 2017 yılına kadar Pecs şehrinin güneybatısında sınır değerleri ihlal etmekle itham edildi.

Mahkeme kararı, Macaristan’a karara uyması veya Komisyon tarafından verilecek daha fazla mali ceza ile karşı karşıya kalma seçeneklerini sunuyor. Avrupa Çevre Ajansı’na göre, Macaristan’da 2018 yılında 13 bin 100 erken ölüm, partikül madde yoğunluğuyla ilişkilendirildi.