Ana Sayfa Blog Sayfa 1680

Olimpiyat Komitesi Başkanı’ndan cinsiyetçi söylem: Kadınlar çok konuşuyor

Japonya’nın eski başbakanı ve Tokyo Olimpiyat Oyunları Komitesi Başkanı Yoshiro Mori, yönetim kurulu toplantısında “kadınların çok konuştuğunu” ve” kadınların katıldığı toplantıların” çok uzun sürdüğüne yönelik cinsiyetçi ithamlarda bulundu.

İfadelerinin “cinsiyetçi” ve “çağ dışı” şeklinde nitelendirilerek tepki toplaması üzerine ise bir açıklama yaparak özür diledi.

‘Ayrımcılık yapma amacım yoktu’

Konuya ilişkin Kyodo haber ajansına değerlendirmelerde bulunan Moris, “Kadınlara kaşı ayrımcılık yapmak gibi bir amacım yoktu. Çok dikkatsizce konuştum ve üzgünüm” dedi.

Diğer taraftan, halkın tepkisinin farkında olduğunu söyleyen Mori, “Daha önce çok kez belirttiğim gibi davranışım, Tokyo Olimpiyatları üzerinde olumsuz etki oluşturacaksa istifa ederim” dedi. Ancak Moris, şu anda böyle bir düşüncesi olmadığını vurguladı.

Komite üyelerinin sadece yüzde 5’i kadın

Öte yandan, olimpiyat komite kurulunun şu anda beşi kadın olmak üzere 24 üyesi bulunuyor. Japon olimpiyatçıları seçmekten sorumlu olan komite, 2019 yılında kendisine kadın yönetim kurulu direktörlerinin sayısını yüzde 40’a çıkarma hedefi koymuştu.

Ancak, Asahi Shimbun gazetesinin aktardığına göre Mori, “Kadın yönetim kurulu üyelerinin sayısını arttırırsak, konuşma sürelerinin bir şekilde kısıtlanmasını sağlamalıyız, bitirmekte zorlanıyorlar ki bu can sıkıcı bir durum” dedi.

Trabzon’da Drakula istilası: Fındık ağaçları yakılmaya başlandı

Trabzon‘da dadandığı bazı bahçelerde, fındık ağaçlarının dallarının kurumasına neden olan ve halk arasında ‘Drakula’ olarak bilinen Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği‘nin hızla yayılmasının önüne geçilemeyince sökülen fındık ağaçları yakılmaya başlandı.

Trabzon’un Maçka ilçesinde tespit edilen böcek ile ilgili Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve Trabzon Büyükşehir Belediyesi ekipleri inceleme başlatmıştı.

İtalya’dan geldiği düşünülüyor

İstanbul’dan Trabzon’a süs bitkileri içerisinde geldiği düşünülen ve fındık dallarını kuruttuğu saptanan böceğin tespiti için uzman ekiplerden yardım istendi. Yapılan çalışmalarla böceğin Drakula lakaplı ‘Turunçgil Uzun Antenli Böcek’ olduğu tespit edildi.

Böceğin İtalya’dan İstanbul’a, buradan da Maçka ilçesine geldiği ihtimali üzerinde duruluyor.

Fındık bahçeleri tarlaya dönüştürülüyor

Toplu imha ile mücadelesi mümkün olan drakula böceği için yürütülen çalışmada karantinaya alınan bölgede fındık ağaçları iş makineleri eşliğinde bahçelerde sökülerek yakılıyor.

Toplu imha işlemlerinin ardından boş kalan fındık bahçeleri yöre sakinleri tarafından tarlaya dönüştürerek patates, fasulye, mısır ekiliyor.

Yeni yasa çıkarıldı

UFK ve Trabzon Ticaret Borsası (TTB) Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk, DHA’ya yaptığı açıklamada Drakula böceği ile mücadele işlemlerinin titizlikle yapılması gerektiğini belirtti.

Arslantürk, “Bitkiyi kurutan ve son derece tehlikeli böcek başka alanlara da sıçraması söz konusu. Önlem alıyoruz. Drakula ismi ile tanınan böcek ile ilgili geçtiğimiz yıl bir yasa çıkartıldı. Şu anda sökme ve imha işlemleri yapılıyor. İmha işlemi uygulanan yerlerde 4 yıl boyunca uzun yaşayan bitkiler o alanlara dikelemeyecek. Sadece mevsimsel, yıllık bitkiler dikilebilecek” dedi.

‘Dört yıllık zarar karşılanacak’

Sökülen fındık bahçelerine dikilecek olan fındık fidanlarını kendilerinin temin edeceğini kaydeden Arslantürk şu bilgileri paylaştı:

Devlet oradaki zararı da karşılıyor, 4 yıllık bir ödeme yapacak. Vatandaşın kaybı aslında daha fazla. 4 yılın bedelini devlet karşılıyor fakat 4 yıl sonra yeni bir dikim ve ürün alınabilmesi için en az 3 yıl bir bekleme süresi olacak.

Ama o alanlara dikilecek olan fındık fidanlarını biz temin edeceğiz. Yaşlı fındık ağaçları da gençleşmiş olacaklar. Bakanlığın hedefi olan bir sistem kurulmuş olacak aslında. Yörenin değişen iklimine uyum sağlayan tek dal sistemli fındıkları dikeceğiz. Alan bazında bakıldığı zaman daha çok verim alınacak ve daha kaliteli fındık üretilmiş olacak.”

Somali’de çekirge istilası nedeniyle OHAL ilan edildi

Somali, Doğu Afrika bölgesini saran yeni çöl çekirge sürülerinin Güney Somali eyaletindeki çiftçilere ciddi zararlar vermesinin ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan etti.

Somali devlet televizyonunun Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Somali Tarım Bakanlığı, ülkedeki çekirge istilası nedeniyle olağanüstü hal ilan etti” ifadesi kullanıldı.

AA’nın aktardığına göre karar, Tarım Bakanlığı yetkilileri, eyalet tarım bakanları ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FOA) yetkilileriyle bir araya gelinmesinin ardından alındı.

Bir günde 35 bin kişinin gıdasını tüketebiliyor

Kenya‘da da birçok bölgenin, Etiyopya ve Sudan‘dan gelen çöl çekirge sürülerinin istilasına uğradığı bildirilmişti. Gıda güvenliğine büyük tehdit oluşturan çekirge sürüleri, geçen yıl, bölgede yüz binlerce hektar tarım arazisine zarar vermişti.

Bir kilometrekarede yer alan 40-80 milyon çekirge, sadece bir günde 35 bin kişiye yetecek gıdayı tüketebiliyor. Çekirge sürüleri her gün 150 kilometre yol katedebiliyor.

Ergene Nehri taştı, alarm seviyesi kırmızıya yükseltildi

Trakya’da hafta başında etkili olan sağanak ve kar erimeleri, Ergene Nehri‘nin taşmasına sebep oldu. Devlet Su İşleri (DSİ), Ergene Nehri’nde geçtiğimiz gün ‘turuncu’ olarak belirtilen alarm durumunu ‘kırmızı’ olarak güncelledi.

Nehrin debisi düne göre 83 metreküp/saniye artışla saniyede 404 metreküp akışa çıktı. Uzunköprü ilçesinde yer yer taşkınlara neden olan Ergene’nin suyu, nehir yatağı kenarındaki tarım arazilerine yayılmaya devam ediyor.

Pavli Panayır Alanı su altında

AA’nın aktardığına göre nehrin taşması sonucu Kırklareli‘ne bağlı Pehlivanköy ilçesinde bulunan Pavli Panayır Alanı da su altında kaldı.

Taşkın suları panayır alanındaki sosyal tesislere girdi. Nehirdeki su seviyesinin yükselmesiyle nehre yakın tarım arazileri de suyla doldu.

Evler su altında kalmıştı

Trakya pazartesi gününden itibaren şiddetli yağış almıştı. Bölgede derelerin de taşması sonucu evlerinde mahsur kalanlar kepçelerle kurtarılmıştı.

Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde Şeytandere ve Çürtdere derelerinin taşması yüzünden bazı evlerin bodrum ve birinci katlarını su bastı. Evlerinde mahsur kalanlar, kepçelerle kurtarılarak ilçedeki otellere yerleştirildi.

İklim krizi, bu tür aşırı doğa olaylarının sıklığını ve şiddetini artıyor. Normal koşullarda birkaç ayda yağması gereken yağmur bir anda yağarak büyük zarara yol açtığı gibi, yaşanan global kuraklığa çare de olmuyor; toprak suyu ememiyor, aşırı yağış yüzeyden akarak denize karışıyor.

Hindistan polisi Greta Thunberg’i çiftçi eylemlerine destek vermek ile suçladı

Hindistan’da Delhi Polisi İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg’in ülkedeki çiftçi protestolarıyla ilgili yaptığı paylaşımlar hakkında F.R.I (İlk Bilgi Raporu) yayınladı.

Raporda genç aktiviste “din, ırk temelinde farklı gruplar arasında düşmanlığı teşvik etmek” ve “suç komplosunda bulunmak” suçlamaları yöneltildi.

Thunberg: Dayanışma içerisindeyiz

Thunberg gönderisinde “Hindistan’daki çiftçi protestolarıyla dayanışma içerisindeyiz” ifadelerini kullanarak CNN tarafından yayınlanmış bir makaleyi paylaşmıştı.

Buna ek olarak oradaki protestoculara yardım etmek isteyen kişiler için bir araç seti paylaşan genç aktivist, “Yardım etmek istiyorsanız işte size Hindistan’da sahadaki kişiler tarafından hazırlanmış güncellenmiş araç seti” demişti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan uyarı

Daha önce ülkede milyonların hükümete karşı ayaklandığı eylemlere dünyaca ünlü sanatçı Rihanna da destek göstermişti. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı (MEA) ünlülerden konuyu sansasyonel hale getirmekten kaçınmalarını isteyen bir bildiri yayınlamıştı. Açıklamada şu ifadeler kullanılmıştı: 

Bu tür konular hakkında yorum yapmak için acele etmeden önce, gerçeklerin tespit edilmesini ve eldeki sorunların doğru bir şekilde anlaşılmasını istiyoruz. Özellikle ünlüler ve diğerleri tarafından sansasyonel sosyal medya etiketlerine ve yorumlarına başvurulması ne doğru ne de sorumlu bir davranış.”

Yeni tarım yasalarına karşı başlayan protesto ülke çapında bir ayaklanmaya dönmüştü.

‘Hindistan’ın artan gücünden korkuyorlar’

India Today’in aktardığına göre Demiryolu Bakanı Piyush Goyal ise “Hindistan’ın artan gücünden korkan uluslararası güçler, ülkemizi ve ülkenin demokrasisini zayıflatmak için komplo kuruyor” ifadelerini kullanmıştı.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamanın ardından Akshay Kumar, Ajay Devgn, Karan Johar ve Sachin Tendulkar gibi Hindistan’ın önde gelen ünlü isimleri hükümet ile dayanışma içerisinde olduklarını söyleyen mesajlar paylaşmıştı.

ABD ve Rusya arasındaki nükleer anlaşma beş yıl süreyle uzatıldı

ABD ve Rusya arasında yürürlükte olan son nükleer anlaşma özelliğini taşıyan Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması‘nın (New START) süresini Rusya’nın ardından ABD de uzattı. Anlaşmanın sona ermesine iki gün kalmıştı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı açıklamada, New START’ın 5 yıl uzatıldığını duyurdu. Bakan Blinken, “Anlaşmasının uzatılması ABD’yi, ABD’nin müttefikleri ve ortakları ile dünyayı daha güvenli hale getiriyor. Sınırsız bir nükleer rekabet hepimizi tehlikeye atacaktır” dedi.

2026’ya kadar uzatıldı

Bakan Blinken, anlaşmanın uzatılması ile Rus kıtalararası balistik füzeleri, denizaltıdan fırlatılan balistik füzeler ve ağır bombardıman uçakları üzerinde 5 Şubat 2026’ya kadar doğrulanabilir sınırlamalara izin verildiğini belirtti.

Blinken, anlaşmanın ABD’li müfettişlerin Rusya’nın nükleer kuvvetlerini ve tesislerini görmesine olanak tanıdığını aktarırken, veri alışverişi ve yerinde denetimler ile Rusya’nın nükleer duruşuna dair daha fazla bilgi edinileceğini açıkladı.

Çin’in nükleer gücüne de değinen Bakan Blinken, “Çin’in modern ve büyüyen nükleer cephaneliğinden kaynaklanan tehlikeleri azaltmak için de kontrolü sürdüreceğiz. ABD, kararlılığı, şeffaflığı ve öngörülebilirliği artırırken, tehlikeli silahlanma yarışlarının risklerini azaltan etkili silah kontrolünde kararlıdır” dedi.

Rusya 29 Ocak’ta uzatma kararını onaylamıştı

ABD’nin Sovyetler Birliği ile 1991’de, Rusya Federasyonu ile 1993’te imzaladığı Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşmaları’nın (START 1 ve START 2) devamı olan New START anlaşması, Washington ve Moskova arasında yürürlükteki son nükleer anlaşma olma özelliğini taşıyor.

Anlaşma, uzun menzilli nükleer silah başlıklarına ve füzelere kısıtlama getiriyor. 5 Şubat 2011’de yürürlüğe giren 10 yıllık anlaşmanın süresi 5 Şubat 2021’de sona eriyordu.

ABD’de başkanlığa Joe Biden’ın gelmesinden sonra yeni yönetim anlaşmayı 5 yıl uzatma teklifinde bulunmayı planladığını açıklamıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de uzatma kararını 29 Ocak’ta imzalamıştı.

Türkiye’den açıklama

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, NEW Start Antlaşması’nı 5 yıl uzatma kararının, Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını açıkladı. Aksoy şu ifadeleri kullandı:

ABD ve RF’nin, 5 Şubat 2021’de sona erecek olan Yeni START’ın 5 yıl süreyle uzatılmasına ilişkin kararını memnuniyetle karşılıyor ve destekliyoruz. ABD ve RF’nin nükleer güçlerini sınırlandıran Yeni START, iki ülke arasında stratejik istikrarı sağlayan yürürlükteki son antlaşma olması itibariyle küresel öneme sahiptir. Atılan bu önemli adımın silahların kontrolü rejiminin güçlendirilmesine ve küresel güvenliğe yönelik sınamalarla mücadeleye katkıda bulunmasını temenni ediyoruz.”

 

Rapor: Türkiye’de kömür santrallerinin sağlık üzerindeki etkisi 53,6 milyar TL’ye mal oldu

4 Şubat Dünya Kanser Günü‘nde Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance) “Türkiye’de Kronik Kömür Kirliliği: Kömürün Sağlık Yükü ve Kömür Bağımlılığını Sonlandırmak” isimli bir rapor yayımladı.

Türkiye‘de santral bazında sağlık etkilerini ve buna bağlı maliyetleri hesaplayan ilk çalışma olan bu rapor, termik santrallerden kaynaklı hava kirliliğinin yarattığı sağlık sorunlarıyla birlikte bunun mali yüküne dikkat çekti.

Raporda elde edilen verilere göre, Türkiye’de kömür santrallerinin yarattığı kirlilik her yıl yaklaşık 53,6 milyar TL sağlık maliyetine mal oluyor.

Ayrıca, Türkiye ve 70’ten fazla ülkeye santrallerin yarattığı hava kirliliğinin toplam maliyetinin yaklaşık 99 milyar TL olduğu düşünülüyor.

Yaklaşık 5 bin kişinin erken ölümüne sebep oldu

2019 yılında bu santraller yaklaşık 5 bin kişinin erken ölümüne neden oldu. Bu da günde ortalama 13 kişinin kömürün yarattığı kirlilik sebebiyle hayatını kaybettiği anlamına geliyor.

Türkiye’de kömürlü termik santraller 2019 yılında 26 bin 500 çocukta bronşit vakasına, 3 bin erken doğuma, 3 bin 230 yetişkin bronşit vakasına ve 5 bin 664 hastane başvurusuna sebep oldu.

Ayrıca, astım hastası çocuklarda 237 bin 37 astım ve bronşit semptomu gösterilen gün, 1 milyon 480 bin iş günü kaybı ve 11 milyon 300 bin hasta geçirilen güne mal oldu.

Türkiye, hala elektrik üretimini kömürden sağlıyor

HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, Türkiye’nin hala elektrik üretiminin kömürden sağlanmaya devam ettiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:

19 GW’lık mevcut kurulu kömür gücüne ek olarak toplam 33 GW’lık 30 yeni kömürlü termik santral projesi bulunuyor. Bu santrallerin ortalama ömrü en az 40 yıl.

Bu nedenle, her bir yeni kömürlü termik santral yıllar boyunca insan sağlığına zarar veren bu emisyonlarda kilitlenmeye yol açacak. Bu durum, diğer sektörlerin hava kirletici emisyonlarını azaltma çabalarını da boşa çıkarır.”

‘Filtreler kronik hava kirliliğine çözüm olmuyor’

Raporun başyazarı Funda Gacal, en iyi filtre sistemlerinin bile hava kirleticilerini bir noktaya kadar azaltabildiğini kaydetti.

Hava kirliliğine yol açan kömürlü termik santrallerin bazılarının filtreli olduğunu tespit ettik. Ama en iyi filtre sistemleri dahi bacalardan yayılan hava kirleticilerini yalnızca bir noktaya kadar azaltabildikleri için kronik hava kirliliğine çözüm olmuyor. Filtreler ayrıca CO2 salınımını engellemiyor, yani kömürün iklim değişikliğini tetiklemedeki rolünü azaltmıyor.

Filtrelerin yanı sıra kömür türü, enerji içeriği ve kazan teknolojisi de bacalarından salınan hava kirletici emisyonları etkiliyor. Ayrıca baca çapı ve yüksekliği gibi, baca tasarım unsurları kirliliğin dağılımında rol oynuyor.”

Fotoğraf: Reuters

‘Karar vericiler elini taşın altına koymalı’

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden (HASUDER) Yrd. Doç. Dr. Melike Yavuz, sağlık ve tıpta uzmanlık kuruluşlarının kömür ve enerji üretiminin sağlık üzerindeki etkileri konusunda her zamankinden daha fazla endişe duyduklarını belirterek şu ifadeleri kullandı:

Bilgi akışının sağlanması, şeffaf bir diyalog kurulması ve sağlık etki değerlendirmesi yapılabilmesi için, kömürlü termik santraller başta olmak üzere tesis bazında hava ve suyu kirleten tüm emisyon verilerinin kamuya açılması gerekiyor.

Sağlık ve tıpta uzmanlık kuruluşları kömür ve enerji üretiminin sağlık üzerindeki etkileri ve maliyetleri konularında her zamankinden daha çok endişe duyuyor. Karar vericiler de bu tartışmalarda yer almalı, sağlık etkilerini değerlendirmek için elini taşın altına koymalı.”

En kirli 10 santralin sıraması ise şöyle:

  • Seyitömer, Kütahya, 10.455 ton PM (partikül madde)/yıl
  • Tunçbilek, Kütahya, 8.244 ton PM/yıl
  • Afsin Elbistan-A, Maraş 3.666 ton PM/yıl
  • Soma-B, Manisa, 2.672 ton PM/yıl
  • Çayırhan, Ankara, 1.634 ton PM/yıl
  • Bekirli, Çanakkale, 1.298 ton PM/yıl
  • Yatağan, Muğla, 1.176 ton PM/yıl
  • ZETES-3, Zonguldak, 830 ton PM/yıl
  • ZETES-2, Zonguldak, 804 ton PM/yıl
  • Cenal, Çanakkale, 788 ton PM/yıl

İzmir’deki afette evleri ve iş yerleri zarar görenler sokak kısıtlamasından muaf olacak

İzmir Valiliği, İzmir’deki sel felaketinden etkilenenlerle ilgili bir açıklamada bulundu. Açıklamada kentteki afetin etkilerini ortadan kaldırma ve hasar tespit çalışmalarının sürdüğü belirtildi.

Valilik bu sebeple başta sigorta eksperleri olmak üzere tamirat-tadilat ve temizlik işlerinde çalışanların ve ev veya iş yerleri selde zarar gören vatandaşların koronavirüs salgını gerekçesiyle getirilen hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olacağını aktardı.

İki kişi yaşamını yitirmişti

İzmir’de 2 Şubat gece yarısı başlayan yağış sebebiyle çok sayıda ilçede cadde ve sokaklar sular altında kalmıştı. Sekiz saat içinde metrekareye 120 kilogramın üzerinde yağış düştüğü açıklandı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger vatandaşların evden çıkmaması için uyarıda bulundu. Köşger, kentte yaşanan sel ve su baskınları nedeniyle Menderes ilçesinde iki kişinin yaşamını yitirdiğini söylemişti.

İki mahallede tahliye kararı

Menderes ilçesinde bulunan Yeniköy Sulama Göleti‘nde ise doluluk oranı yüzde 100’e dayanmasıyla birlikte göletin aşamalı olarak boşaltılmasına karar verilmiş bölgedeki Yeniköy ve Küner mahallelerinin tahliye edilmesine karar verilmişti.

İklim krizi, bu tür aşırı doğa olaylarının sıklığını ve şiddetini artıyor. Normal koşullarda birkaç ayda yağması gereken yağmur bir anda yağarak büyük zarara yol açtığı gibi, yaşanan global kuraklığa çare de olmuyor; toprak suyu ememiyor, aşırı yağış yüzeyden akarak denize karışıyor.

 

Bursa’da yapılaşma iddialarına karşı muhalefet birleşti: Şehrin nefes alanı korunmalı

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş‘ın geçtiğimiz günlerde Yunuseli Havaalanı‘ndaki bin 400 dönümlük alanın 750 dönümünün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na devredildiği açıklamasının ardından karara tepkiler büyüyor.

Yunuseli Platformu adına Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Atmaca, Demokrat Parti İl Başkanı Çağrı Kaplan, Gelecek Partisi İl Başkanı Alpaslan Yıldız ve Deva Partisi Bursa İl Başkanı Serkan Özgöz’ün ortak imzasıyla yayınlanan bildiride bölgenin yapılaşmaya açılacağı iddialarına yönelik endişeler dile getirildi.

‘Yunuseli Havaalanı tüm Bursalılarındır’

Açıklamada halkın, siyasi partilerin, meslek kuruluşlarının, STK’ların görüşleri alınmadan bölgenin tahsis edilmesinin son derece yanlış olduğuna dikkat çekildi ve şu açıklamalarda bulunuldu:

Yunuseli Havaalanı’nın arazisi, Bursa halkının maddi manevi katkılarıyla edinilmiştir ve bu yönüyle gerçek sahibi de tüm Bursalılardır.

Dolayısıyla bu arazi üzerinde, Bursalıların görüşleri alınmadan, vatandaşa sorup danışmadan tasarrufta bulunulması doğru değildir.

Kamuya ait devasa bir alanın, milletin sesi ve temsilcisi olan siyasi partilerin, akademik odaların, meslek kuruluşlarının, STK’ların, hemşehri derneklerinin ve kanaat önderlerinin görüşlerinin alınmadan ne olacağı henüz açıklanmayan bir proje için tahsis edilmesi de aynı ölçüde yanlıştır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kullanımına bırakılan 750 dönümde, yoğun yapılaşma projesinin gerçekleştirileceği iddiası son derece vahimdir. Bursa’nın akciğeri konumunda nadir bölgelerinden biri olan Yunuseli Havaalanı arazisi, zaten plansız programsız yoğunluktan ötürü boğulmakta olan bu şehrin nefes alan değeri olarak korunmalı; tamamı yeşil alan olarak Bursa halkının ortak kullanımına açılmalıdır.”

‘Konunun takipçisi olacağız’

Basın açıklamasında konunun sonuna kadar takipçisi olunacağına vurgu yapılırken, karardan vazgeçilmemesi durumunda protesto faaliyetlerinde bulunulacağı kaydedildi:

Oluşturduğumuz geniş katılımlı ‘Yunuseli Platformu’ nezdinde hükümet yetkililerini ve bu şehrin yönetenlerini, testi kırılmadan uyarmayı görev addediyoruz.

Yanlışta ısrar edilmesi halinde, yasal haklarımız doğrultusunda her türlü tepkisel etkinlikleri de içeren bir dizi protesto faaliyetini yürütmeyi de toplumsal sorumluluğumuz gereği gerçekleştirmeye kararlıyız.

Bursa’nın yarınları açısından, gelecek nesillere karşı sorumluluklarımızı da düşünerek, bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı özellikle vurguluyoruz.”

‘Orman yangınlarının sayısı da etkisi de arttı, bitki göçü başladı’

2020 yılı orman yangınları bakımından bir rekor kırdı. Uzmanlar, iklim krizine bağlı kuraklık, aşırı sıcak ve orman içi tesisler yüzünden çıkan yangınların etkisinin uzun yıllar boyunca görüleceğini söylüyor.