Ana Sayfa Blog Sayfa 1678

Kadıköy’de sifonları yağmur suyu dolduracak

Kadıköy Belediye Meclisi‘nde Kadıköy’de inşa edilecek binalarda yağmur suyu ve gri su toplama tankı yapılması kabul edildi.

Karara göre, yağmur suyu ve gri su olarak adlandırılan duştan, küvetten, lavabodan toplanan evsel atık suları, tuvalet rezervuarlarında, bahçe sulamada ve ortak alan temizliğinde kullanılacak.

Alınan bu karar susuzluk tehlikesi ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olarak görülüyor.

Projenin detayları

Kadıköy Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğü tarafından hazırlanan plan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlediği yağmur sularının toplanıp geri kullanılmasına yönelik “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe” dayandırıldı.

Yönetmelikte 2 bin metrekare büyük parsellerde yapılan düzenlemeyle, ilçedeki parsellerin küçük ve nüfusun yoğun olması sebebiyle 400 metrekareye indirildi. Bunun yanında 2 bin metrekare üzerindeki parsellerde de gri su kullanılacak.

‘Sorumluluklarımızı yerine getireceğiz’

Alınan kararla ilgili konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili sorumluluklarını yerine getireceklerini söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

Suyun her bir damlası önemli. Yerel yönetim olarak bugünü olduğu kadar geleceği de düşünmek ve tasarlamak durumundayız. İklim değişikliği ve kuraklıkla mücadelede kurumsal olarak üzerimize düşen görevi yapacağız. Günlük kullandığımız suyun yüzde 20’si, basit bir filtre yardımı ile bahçe işleri ve rezervuarlarda kullanılabilir. Kadıköy’de yeni inşa edilecek binaların yanı sıra tüm hizmet birimlerimizde ve parklarımızda suyun geri dönüşümünü ve tasarruflu su kullanılmasını amaçlıyoruz. Parklarımızı kuyu suyuyla değil yağmur suyuyla sulamayı, sulamayı da damla sulama ile yapmayı hedefliyoruz. Belediye olarak tüm yenilikçi yöntemleri kullanarak, çevre ve iklim değişliği ile ilgili sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.”

Tankların büyüklükleri parsel büyüklükleriyle doğru orantılı

Yağmur suyu toplama tanklarının büyüklükleri ise parsel büyüklükleriyle doğru orantılı olacak. Parsel büyüklüğü 400-800 metrekare olan yerlerde tank büyüklükleri minimum 12 metreküp, 801-999 metrekare olan yerlerde minimum 15 metreküp, 1000-1500 metrekare olan yerdeler minimum 18 metreküp, 1501-2000 metreküp olan yerdelerde 20 metreküp, 2001 metrekare ve üzerinde ise parsel büyüklüğü minimum 25 metreküp hacminde olacak.

Gri su için de 2 bin metrekare ve üzerindeki parsel büyüklüklerinde minimum 30 metreküp hacminde tanklar kullanılacak.

CEU’dan Boğaziçi ile dayanışma mesajı

Üniversitenin ülkede faaliyet göstermesini engellemek üzere tasarlanmış bir yasa değişikliği sonucu Macaristan‘ın başkenti Budapeşte‘den geçtiğimiz sene Viyana‘ya taşınmak zorunda kalan prestijli Central European University (CEU – Orta Avrupa Üniversitesi) yönetimi, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileriyle dayanışmasını ifade eden bir bildiri yayınladı.

Orbán hükümeti tarafından uzun süredir dış mihrak söylemiyle hedef gösterilen CEU’nun rektörü eski Kanada Liberal Parti başkanı, tarihçi ve kamu entelektüeli Michael Ignatieff tarafından yazılan metinde  “CEU, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik özgürlüğün aşınması ve barışçıl protestocu öğrencilerin gözaltına alınmış olmasından derin endişe duymaktadır” denildi.

‘Akademik özgürlüğün kısıtlanması’

Ocak 2021’de, 1980lerin başlarındaki askeri yönetim yıllarından beri ilk defa üniversite harici birinin üniversitenin rektörü olarak atandığı belirtilen açıklamada “Geleneksel olarak, Boğaziçi rektörünü kendi öğretim üyeleri ve idarecileri arasından seçer. Öğretim üyeleri ve öğrenci kitlesinin açıkça ifade ettiği üzere, bu atama, hükümetin akademik özgürlük ve kurumsal özerkliği kısıtlaması vakasıdır” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada “Daha ötesi, Boğaziçi Üniversitesi Senatosu’nun 2012’de aldığı ve üniversitenin anlamlı akademik çalışma yapılabilmesi için siyasetin tesirinden muaf olması gerektiğini beyan eden karara aykırı düşer” bilgisi paylaşıldı.

Bu atamaya karşı başlayan protestolara değinilen açıklamada “Geçtiğimiz günler ve haftalarda düzinelerce öğrenci polis tarafından gözaltına alındı. CEU, öğrenci protestolarını susturma teşebbüsleri karşısında derin bir endişe duymakta ve akademik özgürlük yanı sıra Boğaziçi kampüsünde ifade özgürlüğünü koruma çabalarıyla dayanışma içindedir” denildi.

 

Boğaziçi eylemlerinde ev hapsi verilen öğrenci anlattı: İfadelerimiz alınmadan ceza aldık

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu‘ya yönelik protestolar kapsamında Kadıköy‘de gerçekleştirilen eylemde gözaltına alınan ve daha sonradan hakkında ev hapsi cezası verilen Aslı Altınok bu süreçte yaşadığı hak ihlallerini anlattı.

Altınok açıklamasında “Kimse içinde bulunduğumuz hukuksuzluklara alışmasın diye üç gün boyunca yaşadığımız hukuksuzlukları anlatacağım” dedi.

’24 kişi 13 saat boyunca araçta bekletildik’

Boğaziçi öğrencilerine yönelik müdahalelere tepki göstermek için Kadıköy’de düzenlenen eyleme katıldığını belirten Altınok, açıklamaya iki saat kala Valilik yasağı geldiğini, onlarca insanla birlikte saat 18.152te Kadıköy PTT önünde gözaltına alındığını söyledi.

Saat 21.00’da Vatan Emniyet’te işlemlerinin başladığını ve ertesi gün saat 07.00’a kadarki 13 saatlik sürede pandemi olmasına rağmen 24 kişinin küçük çevik kuvvet otobüslerinde bekletildiklerini aktardı. Altınok, “Çok temel tuvalet ihtiyacımız için bile polislerle saatlerce kava etmemiz gerekti” dedi.

‘Emniyet’te serbest bırakılacağımız söylendi’

Normalde Emniyet’te ifade vermeyi reddedeceklerini belirten Altınok, “Avukatlara savcının ifade almaya gerek duymadığını, Emniyet’te ifade verince serbest bırakılacağımız iletildi. Bunun üzerine Emniyet’te ifadelerimizi verdik. İki saat sonra savcılığın hakkımızda ek gözaltı kararı çıkardığını öğrendik. Gayrettepe’ye götürüldük” ifadelerini kullandı.

‘Çıplak aramaya zorladılar’

Gayrettepe’de ise çıplak aramaya zorlandığını belirten Altınok, “Polis, ‘Sütyenin ne var görmem lazım, prosedür böyle’ dedi. Bana ve benden sonrakilere yapmamaları için kavga etmemiz gerekti” dedi.

Nezarette de tuvalete gitmek için polislerle kavga etmek zorunda kaldıklarını belirten Aslı Altınok, avukatlardan gelen yemeğin ise kendilerine getirilmediğini aktardı.

‘Savcı veya hakim ifademizi almadı’

Ertesi gün Adliye’ye sevk edildiklerini anlatan Altınok, “Savcı bizi ifade almadan adli kontrolle mahkemeye sevk etti. Hakim de ifade almadan ev hapsi cezası verdi. 10 kişi ne savcıda ne hakimde ifademiz alınmadan ev hapsi aldık” ifadelerini kullandı.

İki haftada toplamda 36 kişi için ev hapsi cezası verildiğini hatırlatan Aslı Altınok, “Normalde hükümlülerin son aylarındaki cezaları için yapılan bu uygulama hakkımızda hiçbir hüküm olmadan, ifadelerimiz dahi alınmadan sesimizi kısmak için yapıldı” dedi.

Prof Dr. Tolunay: Barajlar yüzde 100 dolmazsa kentlere su yetiştirmemiz mümkün değil

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkileri, hava olayları, barajlardaki doluluk,  kuraklık, su tasarrufu, su hasadı gibi konulara ilişkin DHA’ya açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de mevsimler arası geçişin kısaldığını, yazların daha uzun ve sıcak geçtiğini belirten Tolunay, “Türkiye’de yılların ortalamalarına baktığımızda sıcaklıklarda sürekli bir artışın olduğunu görüyoruz. 1990’lı yılların sonundan itibaren ortalamaların üzerinde bir sıcaklık seyri gördük ve zaman zaman rekorlar kırıldı. Bunlar iklim değişikliğinin bir göstergesi” dedi.

‘Yağışlar yüzde 50 azaldı’

Prof. Dr. Tolunay, yıl içerisinde de yağış miktarında sıklıkla değişikliklerin yaşandığını ve yağışların bütün yıla düzenli olarak dağılmadığını söyledi. Yaz aylarındaki yağışların azaldığını vurgulayan Tolunay şöyle konuştu:

2020’nin ilk 6 ayı ortalamaların üzerinde yağışlıydı ancak son 6 ay önceki yıllarla karşılaştırıldığında yağışlar yüzde 50 azaldı. Tek bir yılla iklim değişikliğinin yaşanıp yaşanmadığına karar veremezsiniz. Son 20-30 yılın verilerine baktığımızda yağışların mevsimlere dağılışının kötüleştiğini, daha çok kış yağışlarının arttığını, kar yağışlarının azaldığını ve aslında tarımsal ve kentsel kullanım açısından en gerekli olan yaz ve sonbahar aylarındaki yağışların ise azaldığını görüyoruz.”

‘2019 yılında 935 aşırı hava olayı yaşandı’

Uzun kurak geçen dönemlerin ardından gerçekleşen şiddetli sağanak yağışların sellere neden olduğunu belirten Prof. Dr. Tolunay, Türkiye genelinde sel, kuraklık, fırtına, hortum gibi aşırı hava olaylarındaki artışın ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

1990’lı yıllarda ortalama 50-60 aşırı hava olayı meydana gelirken bu 2000’li yıllarda 200’lere, 2010’lu yıllarda 500-600’e çıktı. 2020 yılının verileri açıklanmadı ama 2019 yılı 935 aşırı hava olayıyla bugüne kadar en fazla afetin yaşandığı yıldı. Bütün bunlara baktığımızda ülkemizde giderek daha fazla ısınma, yağışlarda düzensizleşme ve bunlara bağlı olarak da afet sayılarında düzensizleşme görüyoruz ve bütün bunları da iklim değişikliğine bağlıyoruz.”

‘2020’de su tüketiminde artış yaşanmadı’

Tolunay,  İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre 2020 yılındaki su tüketiminde önceki yıla göre önemli bir artışın yaşanmadığını belirtti.

Tolunay, “İlginç olan şu ki; 2020’nin son iki ayında önceki yılın aynı dönemine göre su tüketiminin azaldığını görüyoruz. Bunun da incelenmesi gerekir. Bunun nedeni insanların hijyen kurallarına dikkat etmeyişi mi yoksa su tasarrufu yapmaları mı?” diye konuştu.

‘Tarım ve sanayide su tüketimi önlemleri alınmalı’

Su tasarrufuna yönelik uygulanabilecek politikalara değinen Tolunay, kentlerin toplam su tüketiminin yüzde 10’unu, tarımın ise yüzde 71’ini kapsadığını belirtti. Su politikasının öncelikli olarak kentlerden çok, su tüketiminin fazla olduğu alanlarda uygulanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tolunay, tarım ve sanayi alanında su tüketimi konusunda önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

‘Şebeke hattındaki kaçak problemi çözülmeli’

Prof. Dr. Tolunay, kentlerde ise su kesintisi, suyu ücretlendirme gibi önlemlerden önce su kaybındaki en önemli faktör olan şebeke hattındaki kaçak probleminin çözülmesi gerektiğini belirtti. Tolunay şunları söyledi:

İstanbul’da bir yılda tüketilen 1 milyar metreküp suyun yaklaşık yüzde 24’ü barajdan evimize gelene kadar toprağa sızıyor. Bu miktar Ömerli Barajı’nda bir yılda biriken suyun tamamı anlamına geliyor. Su havzalarında yapılaşmanın olmaması gerekiyor. Onları mutlaka korumamız gerekiyor. Çünkü yapılaştırdığınız an içme sularının kirlenmesine neden oluyorsunuz. İşin içine bir de sanayi girerse o içme suyu havzaları kirlenir.”

‘Su kesintisi çok doğru bir karar değil’

Su tasarrufu için kentlerde uygulanan su kesintilerinin su politikası için doğru bir yaklaşım olmayabileceği konusuna değinen Prof. Dr. Tolunay, şöyle konuştu:

İnsanlar pandemi koşullarında hijyene dikkat etmek zorunda kaldıkları için su kesintilerine gidildiği zaman suyu depolamaya yönelebilirler. Bu da baraj seviyesinin hızla aşağıya düşmesine neden olabilir. Bunun yerine su tasarrufu kültürünün oturtulması gerekiyor.”

Yağmur suyu hasadı

“‘Su hasadı’ diye bir kavramımız vardır bizim” diyen Prof. Dr. Tolunay, “Yağmur suyu hasadı da denir. Nedir bu? Yağan yağmuru bir şekilde toplayıp, toprağa sızdırmaktır. İBB bu yönde bir karar aldı. Örneğin yağmur suyu giderlerinin altına bir depo yaparak bu depoda biriken suyu pek çok alanda kullanabilirsiniz. Dağlık alanlarda, meralarda ormanlarda ise küçük küçük göletler yaparak yağan yağmur suyunun oralarda birikmesini sağlayabiliriz. Bu uygulama aynı zamanda yerleşim yerlerine ulaşan yağış sularını da azaltarak selleri de engelleyecek.  En önemli su hasadı yöntemi de doğal ekosistemi, ormanları, meraları korumak. Aşırı yoğun kullanımdan dolayı meralarımızın ot verimi düşük, toprak çıplaklaşmış” dedi.

‘İklim değişikliği içerisindeyiz’

İklim değişikliğinin geçici bir sorun olmadığına dikkat çeken Tolunay, “İklim değişikliği, ekolojik krizin şu anda içindeyiz, gelecekte yaşanacak bir olay değil. Paris İklim Anlaşması. 2030 yılına kadar sera gazı salınımlarını 30, hatta 25 milyar tonun altına düşürmemiz gerektiğini söyler. 2019 yılında ise dünya genelinde 59 milyar ton sera gazı salınımı yapmışız” dedi. Prof. Dr. Tolunay, Türkiye’nin iklim geleceğiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

Yağışlar düzensizleşecek, özellikle yaz ve sonbahar yağışlarındaki azalmalar yüzde 50’leri bulabilir. İstanbul’un 3-4 derece daha sıcak olması demek, İstanbul’a hiç kar yağmaması anlamına gelebilir. Ağaçlar hiç yaprak dökmeyebilir. İklim değişikliğine karşı dünya olarak şimdi akıllansak bile bunun etkisini görmeniz belki de yüz yılı bulacak. Ekolojik kriz dediğimiz bir olay var. Ormanlarınıza sahip çıkmazsanız, tarım alanlarınıza sahip çıkmazsanız, bunları yapılaşmayla sanayileşmeyle kaybederseniz, meralarınızı korumazsanız bunun sonucunda daha çok selle karşılaşırız. Ormanı kaybederseniz sel olur, merayı kaybederseniz hayvancılık ölür, hayvanınızı otlatamazsınız. Tarım alanlarınızı kaybederseniz aç kalırsınız. Çünkü nüfusumuz artarken tarım alanlarımız genişlemiyor. Bütün bunları ekolojik kriz olarak nitelendiriyoruz. Bu durumdan doğadaki tüm canlılar etkileniyor, olaya bütüncül olarak bakmamız gerekiyor.”

Ahmet Şık hakkında soruşturma

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık hakkında Boğaziçi Üniversitesi protestolarıyla ilgili paylaşımlarını gerekçe göstererek “suç işlemek için alenen tahrik” suçlamasıyla soruşturma başlattı.

Ahmet Şık “Bu hükümet seçimle gitmeyecek, sokağa çıkın” demişti.

Başsavcılık’tan yazılı açıklama

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Bazı internet siteleri ve sosyal medya mecralarında; Bağımsız milletvekili Ahmet Şık’ın Boğaziçi protestolarını bahane ederek, ‘Bu hükümet seçimle gitmeyecek, sokağa çıkın’ çağrısında bulunduğuna dair haberler yer alması üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenterler Bürosu tarafından, 27. Dönem bağımsız milletvekili Ahmet ŞIK hakkında TCK 214. Maddesi kapsamında ‘Suç işlemek için alenen tahrik’ suçundan soruşturma başlatıldığı, kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

‘Mafyayla, hukukla mücadele edilmez’

Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanan ve öğrencilerin kayyum rektör dediği Melih Bulu‘ya yönelik protestolar sırasında yüzlerce öğrenci gözaltına alınmıştı. Öğrencilerin serbest bırakıldığı gün açıklamalarda bulunan Ahmet Şık şu ifadeleri kullanmıştı:

Hakkında açılan soruşturma sonrası Twitter hesabından paylaşımda bulunan Şık “Aldıkları talimatın gereğini yaparak soruşturma başlatarak dediklerimi haklı çıkaranlara; Barikat sokağı kapatır ama yolu açar” dedi.

 

 

Kadından Kadına SES: Kadınlar, ortak sorun ve tecrübeleri paylaşmak için bir araya geliyor

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak üzere, eşitlik ve dayanışma değerlerini savunan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği,  7 Mart Pazar günü Kadından Kadına SES olmak için çevrimiçi bir etkinlik düzenliyor.

Farklı kademelerde, farklı deneyimlerde, farklı yetkinliklerde ve farklı yaşlarda olan tüm kadınların katılabileceği, eşitliğin ve çeşitliliğin hedeflendiği etkinlikte kadınlar, seçtikleri konuları ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşacak.

Kadınlar arası diyaloğu geliştirmek için

Yapılan açıklamada “Pandemi süreci, toplumsal ve bireysel olarak kadınların yaşadıkları sorunların çeşitlenmesine ve yoğunlaşmasına yol açtı. Bu sürecin etkisi ve sorunların farklılaşmasıyla, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği ilk defa 8 Mart 2020 tarihinde İstanbul’da düzenlediği SES Kadın Mentörlük Yürüyüşü etkinliğini, Kadından Kadına SES ismiyle sanal bir buluşmaya dönüştürüyor” denildi.

Kadından Kadına SES; her yaş ve deneyimden kadını, ortak konularda eşleştirerek, birbirlerine destek olmak üzere bu konular hakkında konuşmalarını, tecrübelerini paylaşmalarını ve böylece kadınlar arası diyaloğu ve dayanışmayı hedefliyor.

Gülseren Onanç

‘Kadınların ortak konuşacakları çok şey var’

Yaşanmışlıkları, hedefleri, beklentileri ve umutları başka bir kadınla karşılıklı paylaşarak kadın dayanışmasında yer almak isteyen herkesi çevrimiçi etkinliğe beklediklerini söyleyen SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç şu ifadeleri kullandı:

Kendi çevrelerine sıkışan ve giderek daha çok içe kapalı yaşayan kadınların ses vermesi ve sorunlarını baş başa paylaşması kadınlar arasında dayanışmayı güçlendirecektir. Biliyoruz ki kadınların konuşacakları ortak çok şey var. Başvuru formunu, paylaşım yapmak isteyen kadınları ortak konularda eşleştirmek üzere tasarlamaya çalıştık. Kadından Kadına SES olmak isteyen herkesi bu etkinliğe katılmaya çağırıyoruz.”

Etkinlik ve programla ilgili detaylı bilgilere Ses Derneği’nin internet sitesi üzerinen ulaşabilir, etkinliğe başvurmak için bu link üzerindeki formu doldurabilirsiniz.

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak üzere aktif vatandaşlığı destekleme misyonuyla eşitlik ve dayanışma değerlerini savunan, bu doğrultuda projeler geliştiren bir sivil toplum kuruluşu.

SES, kadının eşitlik mücadelesini dijital medyada sürdürmek üzere SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu adlı dijital kadın haber sitesini yayınlıyor.

 

Tunceli Belediyesi kayyım döneminden kalan 10 milyon TL borcu bitirdi, kara geçti

Kamuoyunda ‘Komünist Başkan’ olarak da bilinen Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, belediyede çoğunluğu kayyım döneminden kalan 10 milyon liralık borcun tamamen ödendiğini ve kâra geçtiğini açıkladı.

Maçoğlu, belediyenin 2020 yılına ait gelir-gider tablosunu bu yıl da belediye binasına astı. 2020 yılı gelir-gider tablosuna göre 7 milyonu kayyım döneminden kalan 10 milyon borç ödendi. Tunceli Belediyesi, 2 milyon 260 bin lira kâr etti.

Temsil ve ağırlama giderleri 40 kat azaldı

Kayyım döneminde 1 Ocak 2018 ile 31 Mart 2019 tarihleri arasında temsil gideri olarak tam 1 milyon 271 bin 97 lira belediye bütçesinden çıkış gösterilmişti.

Belediyenin kayyımdan devir alınmasından sonra temsil giderleri yaklaşık 10 kat azalarak 134.398,67 TL’ye gerilemişti. 2020 yılında ise temsil ve ağırlama giderlerinin kayyım dönemine oranla 40 kat azaldığı görüldü.

Yol çalışmalarında halk dayanışma içerisinde çalıştı

Dayanışma ile peyzaj çalışmaları

Kamuoyunun bilgisine sunulan faaliyet raporunda ise belediyeye bağlı birimlerin yürüttükleri çalışmalara yer verildi. Şehir merkezinde yapılan meydan ve peyzaj çalışmasının ihale yerine belediye öz kaynakları ve dayanışma ile gerçekleştirmesinin belediyeye sağladığı katkının altı çizilen açıklamada kıyaslama şu şekilde yapıldı:

  • Fen işleri Müdürlüğü sorumluluğundaki alan, ihale yöntemi ile yapılmış olsaydı (kırımsız) 1.097.595,62 TL yerine; dayanışma ve belediye öz kaynakları ile (ortalama maliyet) 354.575,00 TL’ye mâl edilmiş oldu.
  • Park Bahçeler Müdürlüğü sorumluluğundaki alan, İhale yöntemi ile yapılmış olsaydı 349.950,00 TL yerine; dayanışma ve belediye öz kaynakları ile 21.820,00 TL’ye mâl edilmiş oldu.
  • Ayrıca peyzaj çalışmaları için gerekli olan malzemeler; meydan karo bedeli 62.000,00 TL, bitkilendirme bedeli 84.960,00 TL, meydan beton serimi 25.000,00 TL ise belediyemize bağış yapıldı.

AİHM’in Demirtaş kararına ilişkin hazırlanan 162 soru önergesi reddedildi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tutuklu bulunan eski HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara ilişkin önergeler Meclis Başkanlığı tarafından iade edildi.

HDP tarafından yapılan açıklamada “Meclis Başkanlığı, ‘Türkiye Cumhuriyeti, AİHM kararına uymak zorunda değil midir’ sorusunu iç tüzüğe aykırı buldu” ifadeleri kullanıldı.

Üç isme aynı soru

AİHM’in Demirtaş’ın tutukluluğunu hak ihlali olarak değerlendirerek derhal serbest bırakılması yönündeki kararı uygulanmayınca HDP milletvekilleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanıtlaması için soru önergesi vermişti.

Üç isme yöneltilen toplamda 162 önergede kişilere ‘Türkiye Cumhuriyeti AİHM kararına uymak zorunda değil midir?’ sorusu yöneltilmişti.

İç tüzüğe uygun olmadığı iddia edildi

HDP açıklamasında “İlgili bakanlıklar ve Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığına sunulmasından 14 gün sonra önergeler toplu olarak iade edildi. 54 milletvekilimizin Oktay, Gül ve Çavuşoğlu’na sunduğu 162 adet önergenin iç tüzüğe uygun olmadığı iddia edildi” dedi.

Yapılan açıklamaya göre iade gerekçesinde, önergelerdeki “Türkiye Cumhuriyeti, AİHM kararına uymak zorunda değil midir” sorusu için “Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret konular” yorumu yapıldı. Sorunun iç tüzük hükmüne uygun olarak düzenlenmesi halinde işleme alınacağı ifade edildi.

 

Biden LGBTİ+ haklarının korunması için başkanlık bildirisi yayınladı

ABD Başkanı Joe Biden, LGBTİ+ bireylerin haklarının uluslararası çapta korunması için ekonomik yaptırım sinyali veren bir başkanlık bildirisi imzaladı.

Sembolik olan bildiride, “Kim olursa olsun veya kimi severse sevsin, her birey saygı ve onur çerçevesinde muamele görme ve korkmadan yaşama hakkına sahiptir” ifadeleri kullanıldı.

Eşitlik Yasası’nı hayata geçirme vaadi

Biden, görevinin ilk 100 gününde, Eşitlik Yasası olarak bilinen LGBTİ+ haklarına ilişkin düzenlemeyi hayata geçirme vaadinde bulunmuştu.

Bu kapsamda LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılıkla mücadele ve adalet sisteminde ‘adil muamele’ ile küresel çapta LGBTİ+ haklarının genişletilmesini vaat etmişti. 

‘Tüm diplomatik araçlar kullanılsın’

Bildiri ile Biden, ABD’nin dış misyonlarından bulundukları ülkedeki lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseksüel karşıtı politikalarla daha sıkı mücadele etmelerini istedi.

Buna ek olarak diğer ülkelerdeki LGBTİ+’lere karşı şiddet ve ayrımcılık hususunun, insan haklarına ilişkin yıllık raporlarda yer alması için Dışişleri Bakanlığı‘na direktif verdi.

Bu kurumlara, LGBTİ+ haklarının ihlal edilmesi durumunda, ‘potansiyel mali yaptırımlar ve vize kısıtlaması da dahil olmak üzere tüm diplomatik araçların kullanılması’ talimatı verildi.

 

KRT TV programcısı saldırıya uğradı

KRT TV‘de ‘Kent ve Yaşam‘ programını hazırlayıp sunan Mimar Osman Güdü, dün akşam saatlerinde İstanbul Kartal‘daki ofisinin çıkışında saldırıya uğradı.

Saldırganın, ofisinden çıkıp aracına binen Güdü’ye hakaretler edip kafasına sert bir cisimle defalarca vurduğu kaydedildi.

Çevrede bulunan vatandaşların olay yerine gelmesiyle birlikte saldırgan kaçarken, Osman Güdü, Okan Üniversitesi Hastanesi‘ne kaldırıldı. Saldırı sonucu Güdü’nün kafasının iki bölgesinde de yarıklar oluşması sebebiyle toplam dokuz dikiş atıldı.

Dün geceyi müşahade altına geçiren Osman Güdü’nün sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı. Güdü, Kartal Karakolu‘na giderek olayla ilgili şikayetçi olacağını söyledi.

Hedef gösterilmişti

Osman Güdü, geçtiğimiz günlerde Kent ve Yaşam programında, Bayburt için yaptığı değerlendirmeler nedeniyle hedef gösterilmişti. Güdü, Bayburt ilinde oluşan tarikatlaşmaya dikkat çekerek “Bölgede tarikat ve cemaatler cirit atıyor” demişti.

Türkiye Bayburtlular Federasyonu yönetici ve üyeleri de KRT’nin İstanbul’daki merkezi önünde bir araya gelerek Osman Güdü’yü protesto etmişlerdi.

Ocak ayında da KRT TV programcısı Avukat Afşin Hatipoğlu‘na evinin önünde maskeli kişiler saldırmıştı.