Ana Sayfa Blog Sayfa 1660

Kavala’nın Anadolu Kültür şirketine fesih davası: Kar amacı gütmüyor

Ticaret Bakanlığı, Anadolu Kültür Anonim Şirketi’nin feshini istedi. Açılan davada, şirketin, “ekonomik amaç ve konular için kurulduğu, ancak gelirinin büyük kısmının yurtiçi ve yurtdışı kurum/kuruluş ve kişiler tarafından bağış, hibe vb. fonlarla sağlayarak faaliyetini dernek ve vakıflara benzer şekilde yürüttüğü” iddia edildi. 

Hakkında verilen hak ihlali ve tahliye kararlarına rağmen 1.204 gündür cezaevinde tutuklu bulunan hak savunucusu ve iş insanı Osman Kavala’nın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğu şirketten yapılan açıklamada, ise talebin, Kavala’nın maruz kaldığı hukuksuzluğun devamı niteliğinde olduğu belirtildi.

 Şirketten konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Dava, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bir şirkete ‘faaliyetini dernek ve vakıflara benzer şekilde, kâr amacı gütmeden yürüttüğü’ gerekçesiyle açılan ilk dava olma özelliği taşımaktadır. … Tamamen hukuksuz olan bu dava, Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) tarafından yapılan incelemede, şirketimiz hesaplarında Ceza Kanunları kapsamında suç sayılan herhangi bir hususa rastlanmamış olması nedeniyle, adeta “icat edilmiş” ve yürürlüğe sokulmuştur” denildi.

Şirket, Bakanlık onaylı

Anadolu Kültür’ün 2002 yılında Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun şekilde kurulduğu, ana sözleşmesinin Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandığı, tescil edildiği ve Ticaret Sicili Gazetesi‘nde ilan edildiği ifade edilen açıklamada, Türk Ticaret mevzuatında şirketlerin sponsorluk yoluyla fon sağlamasını engelleyen hiçbir yasal kısıtlama  olmadığı,  bunun da MASAK raporlarıyla tespit edildiği kaydedildi.  

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

“Şirketimiz aleyhine açılan fesih davası, yanlı ve amaçlı bir inceleme raporuna dayanmaktadır. Yaklaşık yirmi yıldan beri aynı esas sözleşme ile faaliyette bulunan, tüm genel kurulları Bakanlık gözetiminde gerçekleşen, hukuki sonuç doğuran tüm işlemleri Bakanlık onayına tâbi olan bir ticaret şirketine, kuruluşundan yirmi yıl sonra ‘kâr elde etme gayesi taşımadığı’ şeklindeki bir iddia ile fesih davası açılmasının hiçbir izahı bulunmamaktadır. Bakanlığın, açtığı bu dava, idari yetkinin kamu yararı amacıyla kullanılmadığının ve keyfiliğin kendi içinde kabulüdür.

‘Kavala’nın maruz kaldığı hukuksuzluğun devamı’

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu talep ile açılan ilk dava olan bu dava, maalesef Türkiye’de hukukun araçsallaştırılmasının önemli örneklerinden biri olmuştur ve bundan sonra da bu şekilde anılacaktır. Söz konusu dava, Anadolu Kültür’ün kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan Osman Kavala’nın maruz kaldığı hukuksuzluğun devamı niteliğindedir.

Anadolu Kültür, yalan, tek taraflı ve hukuka aykırı haberleri yapan kişi ve kuruluşlara karşı, doğmuş ve doğacak her türlü dava ve talep hakkını sonuna kadar kullanacaktır.” 

İşkenceyi haber yapan gazetecilere hapis istemi: Magazin haberleri yok

Van’da askeri helikopterden atılan ve işkenceye uğrayan Servet Turgut ve Osman Şiban‘ın haberini yaptığı için tutuklanan gazeteciler Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala ile tutuksuz yargılanan Zeynep Durgut’un iddianamesi hazırlandı.

130 gündür tutuklu olan gazetecilere “örgüt üyeliği” suçlaması yönelten savcı, Nazan Sala’ya ayrıca “örgüt propagandası” suçlaması yöneltti. İddianame, Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi‘nce kabul edildi.

MA‘nın aktardığına göre, gazetecilerin çalıştığı kurumlar iddianamede “halkı galeyana getirme, devlet aleyhinde algı ve kamuoyu oluşturma, devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma, devlet büyüklerini ve kurumlarını aşağılamaya yönelik provakatif içerikli yayınlar” yapmakla suçlandı.

Gazetelerin internet sitelerinin erişiminin engellendiği bilgisine de yer veren savcı, gazetecilerin çalıştığı kurumları spor, magazin ve doğa olaylarını haberleştirmemekle de suçladı: 

“…ülke gündemine düşen münferit herhangi bir olayı silahlı terör örgütü lehine mübalağa ile ajite edip propaganda malzemesi yaparak devletin ve kurumlarının aleyhine haberler yapıldığı, normal şekilde spor, magazinsel veya doğa olayları vs. basın komitesinin perspektifi doğrultusunda olmadığından haberleştirilmediğinin tespit edildiği…” 

İddianamede, ev baskınları sırasında elde edilen telefon, bilgisayar ve gazetecilik materyallerinin listelerine de yer verilirken Adnan Bilen’in el konulan ajandada herhangi bir suç unsurunun tespit edilmediği; ancak PKK lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu kimi görüntülerin “suç unsuru” sayıldığı görüldü. 

Bilen’in haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler iddianamede yer aldı.

Sosyal medya paylaşımları ve basın kartı suçlaması 

Nazan Sala’nın evine yapılan baskında ele geçirilen dijital materyallerde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı belirtilen iddianamede sosyal medya paylaşımları suç sayıldı. Şehriban Abi’nin ise çalıştığı ajansın basın kartı, Jineoloji dergisi, TSK’nin “PençeKartal harekatı” operasyonuna dair haber notları suçlama konusu yapıldı.

‘8 Mart’ı provakatif dille anlatmak’ suçu 

Zeynep Durgut’un ise 8 Mart’ta Sterk TV’de canlı yayına katılarak Türkiye’deki kutlama ve etkinlikleri “provakatif bir dille” aktardığı suçlaması yöneltildi.

Bu delillerden yola çıkan savcı beş gazetecinin “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla cezalandırılmasını, Nazan Sala’nın ayrıca “örgüt propagandası” suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etti.

Soruşturma kapsamında daha önce gözaltına alınan eski gazete dağıtımcıları Ramazan Çınar, Ferdi Sertkal, Mikail Tunçdemir, Fehim Çetiner ve Şükran Erdem için ise kovuşturmaya yer yok” kararı verildi. 

‘Ordu’daki HES şirketini 6 kez kovduk, gelirlerse yine kovarız’

Haber: Gençağa Karafazlı

Ordu‘nun Korgan ilçesinde kurulması planlanan Balamir Hidroelektrik Enerji Santrali için yapılan plan değişiklikleri  Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarıldı.

1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliklerinin askıya çıkarılması üzerine köy halkı bir toplantı düzenledi.

‘Mücadelemiz sürecek’

Korgan’ın eski belediye başkanı Ali Kut “Korgan’da içinden dere geçen yalnızca Çiftlik Mahallesi var. Belediye Başkanlığım döneminde 9-10 yıl önce yine gelmişlerdi. Ret etmiştim. Şimdi yine geldiler. Merkezde 2 kilometreye yakın büyük zarar verecekler” dedi.

İstanbul’da Kurulu olan Çiftlik Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Dr. Mustafa Tozlama “Hem mahalledekiler hem de toprağımızın özlemiyle İstanbul’da yaşayanlar olarak ortak HES’lere karşı mücadelemiz sürecek” ifadelerini kullandı.

‘ÇED raporu hatalı’

Derneklerini 1997 yılında İstanbul’da hemşerilerinin birlik ve beraberlik adına kurdukları belirten Tozlama, “Dernek olarak, Korgan ilçemizin Çiftlik Mahallesi başta olmak üzere Çanlı’dan Tepealan’a kadar olan Keş Deresi üzerinde yapılması planlanan Balamir HES projesinin detaylarını incelemeye aldık” dedi.

Projenin ÇED raporlarının detaylarına baktıklarını belirten Tozlama, “Proje Keş Deresi havzasına uygun değil. İklim ve yetiştirilen tarım ürünleri yanlış bilgilendirilmiş. Aynı zamanda imar planının yerleşim alanları baz alınarak yapılmadığı ortaya çıkmıştır” yorumunda bulundu.

‘1700 kişi itiraz etti’

Her kesimle görüştüklerini belirten Tozlama, “Bu süreçte yönetim kurulu ve Avukat İsmail Topçuoğlu önderliğinde köydeki ileri gelen hemşerilerimizle beraber bir heyet oluşturduk. Yine bu süreçte Ordu Çevre Derneği yöneticilerinin destekleriyle halkı bilgilendirme toplantıları yapıldı” dedi.

Çiftlik, Çamlı, Yeniköy sakinleri olarak 1700 imzalı imar değişikliğine itiraz dilekçesini Ordu Çevre Şehircilik Müdürlüğü‘ne ve OSKİ’ye verdikleri belirtilen açıklamada “TBMM’de Ordu Milletvekillerine durum anlatıldı. Konunun siyaset üstü olduğu vurgulandı” bilgisi paylaşıldı.

‘Daha önce 6 kez engelledik’

Başkan Tozlama, Ordu Valisi’nin de ziyaret edildiğini belirten Başkan Tozlama “Hem Çiftlik Mahallesi’nde hem de diğer mahallelerde bilgilendirme çalışmaları devam ederken Balamir HES projesi için yapılmak istenen imar değişikliğine karşı Ordu İdari Mahkemesi’ne dava açtık. 12 Şubat 2021 tarihinde Bilirkişi Heyeti geldi, incelemelerde bulundu” dedi. Açıklamanın devamında şu bilgiler paylaşıldı:

Bilirkişi Heyeti geldiği gün halkımız çocuk yaşlı, kadın erkek heyeti karşıladı. Olgunlukla izledi, HES’i istemediğini heyete de belli etti. Bu süreç devam ederken şirket altı kez dereye inmeye yeltense de halkımız izin vermedi. Hem hukuksal hem de fiili mücadelesinde kararlı olduğunu gösterdi. Ayrıca şirketin ruhsatın 7 yıllık süresi de bitti. Dernek olarak bundan sonra da halkımızla birlikte olacağız. Ordu Çevre Derneği’ne, vekillere ve dostlara destekleri için teşekkür ediyoruz.”

‘Derelerimiz yaşam kaynağımız’

Çiftlik Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Güleş de “Bizler yaşam kaynağımız deremize sahip çıkıyoruz. Deremiz Korgan Belediyesi’nin kanalizasyonu ve peynir fabrikasının kirli sularının tehdidi altında” ifadelerini kullandı.

Güleş konuşmasının devamında “Bu yetmezmiş gibi, suya HES el koyacak. Yetmiyor, fındık bahçelerimiz, ormanımız yok olacak. Kabul etmiyoruz. Şirketi 6 kez kovduk, yine kovarız. Deremize dokunamayacaklar” dedi.

Kardelen çiçeğini koparmanın cezası 80 bin lira oldu

Çevre Kanunu ile korunan kardelen çiçeğine zarar vermenin cezası bu yıl 73 bin liradan 80 bin liraya çıkarıldı.

Doğa Koruma ve Milli Parklar yetkilileri, kardelenlere zarar verildiğinin tespit edilmesi halinde bu cezayı kesecek. Kardelenleri koparan ve ticari amaçla zarar verip soğanlarından kökleyenlere ise mevcut cezanın 3 katı uygulanıyor.

Endemik bir tür olan kardelen çiçekleri Kuzey ve Doğu Anadolu‘da yetişiyor. İlaç sanayinde özellikle çocuk felci ve Alzheimer tedavisi için kullanılan bu tür, bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından satılıyordu. Ancak nesli tükenme tehlikesinde olduğu için para cezalarıyla korunmaya çalışılıyor.

Hindistanlı iklim aktivisti, Thunberg’in paylaşımını yaygınlaştırdığı için tutuklandı

22 yaşındaki genç iklim aktivisti Disha Ravi, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg‘in Hindistan‘daki çiftçi protestoları hakkında hazırladığı “sosyal medya paketini” yaygınlaştırdığı ve pakete katkı sunduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Polis, Disha Ravi’yi çiftçi protestolarıyla ilgili paketi paylaşmak ve yaymakla suçlarken, bir kaynak polisin Ravi’yi paket için yazılı materyal sağlamakla da suçladığını ileri sürdü.

Thunberg’in paylaştığı sosyal medya iletisinin içeriğinde, çiftçilere destek vermek isteyenler için hashtagler önerileri, sosyal medyada kimin etiketleneceği, kampanyalara dair ipuçları ve dilekçelerin nasıl imzalanacağına dair tavsiyeler yer alıyordu.

Ravi, geçtiğimiz cumartesi günü Bengaluru’daki Soladevanahalli polis karakolu sınırları içinde bulunan evinde polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.

Ayrıca, söz konusu sosyal medya paylaşımını hazırlamak ve yaymakla suçlanan diğer aktivistler Nikita Jacob ve Shantanu Muluk hakkında da gözaltı kararı alındı.

Komplocukla da suçlanıyor

Sosyal medya paylaşımı hakkında soruşturma başlatan Hindistan polisi, bunun ülkeye karşı ekonomik, sosyal, kültürel ve bölgesel bir savaş yürütme amacını taşıyan bir komplo olduğunu ileri sürdü. Ravi’ye komploculuk ve halkı kışkırtma suçlamaları da yöneltildi.

Disha Ravi için protesto

Bengaluru ve Mumbai kentlerinde bir araya gelen gruplar, Disha Ravi’nin serbest bırakılması için protesto gösterileri düzenledi. Protestolarda Ravi’nin tutuklanmasına tepki gösterilirken, genç aktivistin serbest bırakılması da talep edildi.

Ülkede çok sayıda aktivist, gazeteci, muhalif politikacı sosyal medya hesaplarından Ravi’nin tutuklanmasına tepki gösterdi.

Delhi Polisi’nden F.R.I

Greta Thunberg’in yaptığı paylaşım ardından Hindistan’da Delhi Polisi Thunberg hakkında F.R.I (İlk Bilgi Raporu) yayınlamıştı.

Raporda genç aktiviste “din, ırk temelinde farklı gruplar arasında düşmanlığı teşvik etmek” ve “suç komplosunda bulunmak” suçlamaları yöneltilmişti.

Boğaziçi öğrencilerinden yeni video: Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü…

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, üniversiteye rektör olarak Melih Bulu‘nun atanmasının ardından başlayan protestolar ve bu protestolara hükümetin sert müdahalesine ilişkin yeni bir video yayınladı.

İşletme Talks isimli hesap üzerinden paylaşılan videoda öğrenciler kameraya sırtları dönük bir şekilde çıktı. Öğrencilerin teker teker söz aldığı videoda, polis tarafından yapılan hukuksuz gözaltılar eleştirildi.

‘Adaletin olduğuna dair inancımız kalmadı’

#YüzümüzüGöstermiyoruzÇünkü etiketi üzerinden yapılan paylaşımda “Adaletin olduğuna dair inancımız kalmadı” ifadeleri kullanıldı. Öğrencilerin videoda yaptıkları açıklamaların bazıları ise şu şekilde:

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü yolda yürüdüğümüz için bile gözaltına alınabiliriz.

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü telefon numaramızın son iki hanesi 12 olduğu için gözaltına alınabiliriz.”

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü durakta otobüs beklerken bile gözaltına alınabiliriz.”

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü katılmadığımız eylemler için dahi gözaltına alınabiliyoruz.”

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü tanınmış ve değerli hocamız Ayşe Buğra’nın bile hedef gösterildiği bir yerde sadece bir öğrenci olarak çok kolay yaftalanabiliriz. Yalan yanlış ifadeler ile yargılanabiliriz.”

Yüzümüzü göstermiyoruz çünkü ‘kayyum rektör istemiyoruz’ dediğimiz için her gün başka biri tarafından hedef gösterilebiliyoruz.”

 

Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı için başlatılan hukuki süreç Anayasa Mahkemesi’ne taşınıyor

İstanbul Kadıköy‘deki doğal ve arkeolojik sit olan Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı‘nın özelleştirilmesine karşı başlatılan hukuki mücadelede yeni bir sürece girildi.

Fenerbahçe Kalamış Dayanışması, “Fenerbahçe, Kalamış Koyu, Kalamış Parkı halkın kullanımına kapanmasın” diyerek konuyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıma kararı aldı.

Türkiye’nin en büyük yat limanı olan Fenerbahçe- Kalamış Yat Limanı’nda denizin doldurularak büyütülmesi ve buralara otel inşa edilmesi planlanıyordu.

Danıştay reddetmişti

Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve vatandaşların yat limanının imar planlarına ilişkin açtığı karşı davalar Danıştay tarafından reddedilmişti.

Bunun üzerine Fenerbahçe-Kalamış mahallerinde ve bu bölge civarında oturan 32 kişi bireysel başvuru hakkını kullanarak Anayasa’nın 17,56, 57. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin 8. maddesine istinaden koruma altındaki haklarının ihlal edildiğini gerekçe göstererek AYM’ye başvurdu.

‘ÇED Raporu yok’

Fenerbahçe Kalamış Dayanışması konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada Fenerbahçe- Kalamış Yat Limanı’nın daha da büyütülerek 438 bin metrekareye çıkartılmak istenmesine dikkat çekti ve şunları ifade etti:

Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın 2015 yılında hazırlanan planları, Çevresel Etki değerlendirmesi (ÇED) raporu olmaması nedeniyle iptal edilmişti. 2017 yılında revizyon planı adı altında yapılan planın da ÇED raporu yoktur ama buna rağmen iptal edilmesi yönündeki talebimiz reddedilmiştir. ÇED raporu olmadan bu plan yapılamaz, iptal edilen bir planın da zaten revizyonu olmaz.”

‘İç hukuk yollarını tükettik’

Açıklamada, AYM’ye ilk defa bir kent suçunun taşındığı hatırlatılarak şunlar kaydedildi:

Türkiye’de bir ilke tanıklık ediyoruz. Biz Kadıköy’ü ve doğayı seven yurttaşlar olarak, uygulanması halinde Kalamış’ta telafisi imkansız sonuçlara sebep olacak imar planlarının iptali için bütün iç hukuk yollarını tükettik. Sadece bireysel başvuru hakkının geçerli olduğu AYM’ye de bireysel olarak açtığımız davaların sonuçlarıyla gidiyoruz.”

İran, Nükleer Silahların Yayılması Anlaşması’nın ek protokollerini durduruyor

İran’ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Kazım Garipabadi , Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) kapsamında gönüllü olarak uygulanan ek protokolleri durdurmaya yönelik resmi taleplerini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na (IAEA) gönderdiklerini açıkladı.

İran’ın nükleer anlaşmaya bağlı kalarak taahhütlerini askıya aldığını hatırlatan Garipabadi, “Nükleer anlaşmada tarafların taahhütlerini yerine getirmemeleri nedeniyle anlaşmanın 26 ve 36’ncı maddeleri kapsamında taahhütlerimizi askıya aldık” dedi.

23 Şubat’ta sonlandırılacak

IAEA’ya gönderilen mektupta NPT kapsamında uygulanan ek protokollerin 23 Şubat tarihinden itibaren sonlandırılacağı belirtildi.

IAEA’dan gerekenin yapılmasını istediklerini belirten Garipabadi, “Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile ilişkimiz NPT kapsamında devam edecek. Ek protokoller ise yaptırımların kaldırılması halinde tekrar uygulamaya alınabilir” ifadesini kullandı.

Neler yaşandı?

İran Meclisi, nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade Mahabadi’nin Tahran’da bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından uranyumun yüzde 20 zenginleştirilmesi ve 2016 yılından bu yana gönüllü olarak uyguladığı NPT ek protokollerini durdurma kararı almıştı.

Tahran yönetimi, 5 Ocak tarihinde uranyumu yüzde 20 zenginleştirmeye başladığını açıklamış ve ABD yaptırımlarının kaldırılmaması halinde 23 Şubat tarihinde NPT ek protokollerini durduracağını duyurmuştu.

İran, Ek Protokol uyarınca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) müfettişlerinin İran’ın nükleer tesislerini istedikleri anda aniden denetlemelerine izin vermişti. Tahran yönetiminin Ek Protokol’den çekilmesi, UAEA müfettişlerinin denetimlerinin sınırlandırılacağı anlamına geliyor.

Kongo’da gölde gemi battı: 60 can kaybı, yüzlerce kişi kayıp

Kongo Demokratik Cumhuriyeti‘nin batısında bulunan Mai-Ndombe Gölü‘nde bir geminin batması sonucu 60 kişi yaşamını yirdi.

İnsani Yardımlar Bakanı Steve Mbikayi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, batan geminin 700’den fazla yolcuyla seyreden aşırı yüklü bir gemi olduğunu söyledi.

300 kişi kurtarıldı

Kazadan sorumlu olan herkesin hukuk önünde hesap vereceğini belirten Mbikayi, 60 kişinin cansız bedenine ulaşıldığını, 300 kişinin kurtarıldığını ve yüzlerce kişinin de arama kurtama çalışmalarının devam ettiğini belirtti.

Özellikle yoğun mevsimsel yağışların olduğu dönemde gerçekleşen bu tür deniz kazalarına, gemilerin bakımsız olması ve kapasitelerinin üstünde yük taşımaları sebep oluyor.

AA’nın aktardığına göre ülkede yeterli asfalt yolların bulunmaması sebebiyle halk ulaşım için genellikle nehirleri ve gölleri kullanıyor.

İllere göre haftalık Covid-19 vaka sayısı açıklandı

Sağlık Bakanlığı, illere göre haftalık koronavirüs yoğunluğunu açıkladı. Paylaşılan verilere göre 8 ve 14 Şubat tarihleri arasında en çok vaka 100 bin kişide 228,02 ile Trabzon’da görüldü.

Trabzon’u her 100 bin kişide 202,44 ile Rize, 194,42 ile Ordu, 184,34 ile Giresun, 171,29 ile Samsun izledi.

Tabloya göre, en az koronavirüs vaka yoğunluğu ise 100 bin kişide 7,82 ile Şırnak, 9,55 ile Hakkari ve 10,35 ile Bitlis’te kaydedildi.

İstanbul‘da son bir haftadaki koronavirüs vaka sayısı 100 bin kişide 60,19, Ankara‘da 35,49, İzmir‘de ise 44,39 oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, 8-14 Şubat haftasına ait il bazında Covid-19 vaka sayılarına yer vererek, “Son basın toplantımızda illerimizdeki vaka sayısını paylaşacağımızı belirtmiştim. Bundan sonra her hafta başında 7 günün vaka sayısını ilan edeceğiz. Yerinde karar dönemindeyiz” ifadesini kullandı.