Ana Sayfa Blog Sayfa 1332

Hükümetten memura yüzde 5+6 zam teklifi

Kamuda 700 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşmaya varılmasının ardından hükümet bugün de yaklaşık 6,5 milyon memur ve memur emeklisini ilgilendiren zam teklifini açıkladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin,  memur ve memur emeklilerine 2022 yılının ilk 6 ayı için yüzde 5+enflasyon farkı, ikinci 6 ay içinse yüzde 6+enflasyon farkı oranında zam teklifi yaptıklarını açıkladı. 2023’ün ilk ve ikinci 6 ayı içinse zam oranı teklifi yüzde 6+6 ve enflasyon farkı.

‘3600 meselesinin çözülmesi talebini benimsiyoruz’

Memur sendikalarıyla toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için yapılan toplantıda konuşan Bakan Bilgin, “3600 meselesinin bu sözleşme sürecinde çözülmesi talebini benimsiyoruz” dedi.

Bilgin özetle şu açıklamayı yaptı:

  • Enflasyonu ciddi bir şekilde ele almak lazım enflasyona karşı sosyal koruma kalkanı oluşturmak hem de enflasyonla mücadele stratejilerine katkı yapmak gerekir.
  • Konfederasyonlarımızın verdiği Türkiye Kamu-sen ve Memur-sen teklifleri değerlendirdiğimizde bir kaç hususta düğümlendiği görüyoruz bu sadece ücret artışı değil. Bunlardan bir tanesi 3600 meselesi. Diğer mesele sözleşmeli personel meselesi. Sözleşmeli personelin haklarının yeniden düzenlenmesi kamu personel haklarına sahip olması konusunda bir teklif var. Bu teklif konusunda benzer bir yaklaşıma sahip olduğumuzun altını çizmek isterim.
  • Bugün 2022 yılının birinci 6 ayı için yüzde 5 artı enflasyon farkı, ikinci 6 ay için yüzde 6 enflasyon farkı önerini veriyoruz. 2023 için yüzde 6 enflasyon farkı artı yüzde 6 enflasyon farkı. Bu rakamsal öneriler teklife karşı verilmiş bir teklif. Bunlar müzakere edilecektir. “

Memur-SEN yüzde yüzde 21 ve 17 zam istemişti

TİS görüşmelerinde yetkili konfederasyon Memur-Sen, 2022 yılı için yüzde 21, 2023 yılı içinse yüzde 17 zam talebinde bulunmuştu. Ayrıca yüzde 6 refah payı talepler arasında yer alıyor.

Görüşmelerde bu aşamadan sonra müzakere sürecine geçilecek. Uzlaşı olursa 22 Ağustos’ta zam oranı belli olacak, aksi halde hakem heyeti devreye girecek.

Nysa Antik Kenti’nde 1800 yıllık bir Stadyum Çeşmesi bulundu

Aydın’ın Sultanhisar ilçesindeki Nysa Antik Kenti‘nde Roma dönemine ait olduğu tespit edilen 1800 yıllık bir Stadyum Çeşmesi bulundu.

Tarihi alanda incelemelerde bulunan İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner, 4 metre 80 santimetre genişliğinde 5 metre yüksekliğindeki çeşmenin, o dönem stadyuma gelen konukların su ihtiyacı için kullanıldığını belirtti.

‘Bu yılki kazı çalışmalarımızda sürprizle karşılaştık’

Doç. Dr. Öztaner, yapılan kazı çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi:

Sultanhisar ilçesinin hemen kuzeyinde 3 kilometre mesafedeki Nysa Antik Kenti, iki yakalı kent olarak literatüre geçmiş. Batı yaka ve bu tarafta doğu yaka olarak biliniyor. Bu iki yakalı kenti birleştiren ortada Tekkecik Dere Vadisi üzerine inşa edilmiş olan Roma mimarisinin güzel örneklerinden Nysa stadyumunun temellerini görüyoruz. Bir kısımda kentin iki yakasını birleştiren orta köprü ve hemen yanında stadyum başlıyor. Yaklaşık 250 metre güneyde üçüncü köprü mevcut. Stadyum bu her iki köprü arasında uzanıyor. Batı tarafındaki 2021 yılı kazı çalışmaları kapsamında doğu yakada da çalışmaya başladık. Roma mimari mühendisliğinin örnek gösterdiğimiz alt yapı sistemleri ve stadyumun doğu yakasındaki oturma sıralarının devamının araştırmasını yapıyoruz. Bu yılki kazı çalışmalarımızdan bir sürprizle karşılaştık. Stadyum Çeşmesi’ni kazı çalışmalarında açığa çıkardık.”

Fotoğraf: DHA

‘Ören yeri projesi hazırladık’

İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer ise, Nysa için bir ören yeri projesi hazırladıklarını, ziyaretçi noktası, dinlenme salonu, gişe ve diğer sosyal tesisleriyle bir turizm konsepti oluşturduklarını kaydetti:

Nysa bizim için çok özel ve butik bir lokasyon. Özellikle son yıllarda yapı verimliliği ile öne çıkan bir kazı alanıdır. Son 10 yılda 11 yapı ortaya çıkararak taçlandırdık. Stadyum çeşmesi yapısı, şu an Nysa’da ortaya çıkardığımız 3’üncü anıtsal çeşme özelliğindedir. Sadece Roma mimarisinin butik özellikleriyle süslenmiş bu çeşmelerin bir arada sunumu bile güzel bir turizm potansiyeli vaat ediyor. Biz Nysa için kısa sürede hazırlıklarını tamamladığımız bir ören yeri projesi hazırladık. Ziyaretçi noktası, dinlenme salonu, gişe ve diğer sosyal tesisleriyle güzel bir turizm konsepti çok yakında armağan edeceğiz. Nysa’da her yıl bizi heyecanlandıran bir kazı çalışması özellikle yapı verimliliği açısından sürekli kendini zenginleştirmesi bizi çok mutlu ediyor.”

Kazı çalışmaları devam ediyor

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Hakan Öztaner başkanlığında, Nysa Antik Kenti’nde 10 yıldan beri kazı çalışmaları devam ediyor. Bu çalışmalar sırasında 11 tarihi yapı gün yüzüne çıkarıldı. Geçen yıl sütunlu yol bölgesinde 14 metre genişliğinde anıtsal çeşme bulunmuştu.

Kazı çalışmaları stadyum bölgesinin doğu ve batı yakasında devam ediyor.

Shell, petrol sızıntıları için Nijeryalı Ogoni halkına tazminat ödeyecek

Petrol devi Royal Dutch Shell, Nijerya’da 31 yıl süren petrol sızıntısı davasında Ogoni halkına 110 milyon dolar (45,9 milyar naira) tazminat ödemeye mahkum edildi.

Abuja Yüksek Mahkemesi Yargıcı Ahmed Muhammed, paranın 21 gün içinde ödenmesi gerektiğini belirtti. Shell’in avukatı Aham Ejelamo da müvekkilinin tazminatı ödemeyi kabul ettiğini bildirdi.

Hasarlı boru hatlarından tonlarca petrol sızıyor

Ogoni halkı ile Shell arasındaki dava yaklaşık 31 yıldır sürüyor. Nijer deltasında 1958’den beri faaliyet gösteren firmanın hasarlı petrol boru hatlarından ve kuyularından her yıl tonlarca petrol sızdığı belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler tarafından 2011’de hazırlanan raporda, Nijerya’nın güneyinde 2008 ve 2009’da meydana gelen petrol sızıntısı nedeniyle büyük çapta kirlilik oluştuğu ve izlerin bölgeden silinmesinin 30 yıl alabileceğini ortaya konmuş; bunun üzerine Shell sızıntıyı temizlediklerini açıklamıştı.

Shell ocak ayında ise, 2008 ve 2009’da neden olduğu iki petrol sızıntısı için 84 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmiş ve kirlenen Bogo Nehri‘ni temizleyeceğini bildirmişti

Afrika’nın en büyük, dünyanın yedinci büyük ham petrol ihracatçısı olan Nijerya’da yaşayan Ogoni halkı 1993’te Shell’in bölgeden çıkması için protestolar düzenlemişti.

Burdur’da yangın: 21 ev hasar gördü, 300 hektar orman yandı

Burdur‘un Bucak ilçesinde dün başlayan orman yangını, ekiplerin havadan ve karadan 21 saat süren müdahalesi sonucu kontrol altına alındı.

Yedi mahallenin tahliye edildiği ve 21 evin hasar gördüğü yangında, 300 hektar ormanlık alan kül oldu. Yangınla ilgili altı kişi de gözaltına alındı.

200’den fazla kişi tahliye edildi

Yangın, Çobanpınarı köyü yakınlarındaki ormanlık alanda, dün saat 12.00 sıralarında çıkmıştı. Kocaaliler beldesi Gökalan ve Çınar mahalleleri, Karaseki köyünün Özkaraseki bölümü ile Kargı ve Çobanpınarı köyleri, yangın nedeniyle tedbir amaçlı boşaltıldı.

Üç uçak ve yedi helikopterle müdahale edilen yangın bölgesine, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Çelik geldi. Bucak’ta yangın yönetim merkezi kurulurken, ekipler bu noktadan yönlendirildi.  DHA’nın haberine göre Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de yönetim merkezine gece saatlerinde geçti.

Fotoğraf: DHA

Altı kişi gözaltına alındı

Bakan Pakdemirli, “Saat 12.00 civarında çıkan yangına 12.10’da ilk müdahale araçlarımızla müdahale edildi. Burdur Bucak Çobanpınarı köyünde çıkan yangında şu ana kadar 21 ev zarar gördü ve 7 mahalle tahliye edildi, tahliye edilen kişi sayısı 200’ü aştı” dedi.

Bakan Pakdemirli, afetzedelerin bir kısmının yurtlara yerleştirildiğini, bir kısmının ise yakınlarının yanına gittiğini, yangın alanındaki hayvanların da tahliye edildiğini söyledi.

Yangına 6 uçak, 11 helikopter, 76 arazöz, 37 iş makinesiyle müdahale edildiğini belirten Pakdemirli, “Şu ana kadar yangının etki alanı 300 hektar civarında gözüküyor. Yangınla ilgili 6 kişi gözaltında. Kolluk ve savcılık, adli merciler araştırmalarına devam ediyor” ifadelerini kullandı.

21 saatte kontrol altına alındı

Havanın aydınlanmasıyla havadan da yoğun müdahale edilen yangın, bugün saat 09.00 sıralarında kontrol altına alındı. Helikopterler ile Kargı Dağı eteğindeki Kargı Mahallesi’nde soğutma çalışmalarına ağırlık verildi.

Yangına yakın noktada bulunan baraj, helikopterlerin su ihtiyacı için kullanıldı. Yerleşim yerlerinin olduğu yerlerde ise TOMA, soğutma çalışmalarına destek verdi.

Avrupa’da rekor sıcaklık: İtalya’da termometreler 48.8 dereceyi gösterdi

Avrupa tarihinin en yüksek sıcaklığının 48.8 derece ile İtalya’nın Sicilya bölgesinde kaydedildi.

Sicilya’daki aşırı sıcakların 48.8 dereceye ulaştığı Dünya Meteoroloji Organizasyonu (WMO) tarafından kabul edilirse bu sıcaklık Avrupa için rekor kırıldığı anlamına gelecek.

WMO verilerine göre bu zamana kadarki en yüksek sıcaklık 1977’de Atina’daki 48 derece ile kaydedilmişti.

İtalya Sağlık Bakanlığı birkaç bölgede aşırı sıcaklık için “kırmızı” uyarılar yayınladı. En yüksek sağlık riskiyle karşı karşıya olan şehirlerin sayısının cuma gününe kadar sekizden 15’e çıkması bekleniyor.

Orman yangınları artıyor

İnsan kaynaklı iklim krizinin neden olduğu sıcak dalgası Akdeniz’in birçok bölgesinde etkili olurken beraberinde orman yangınlarını da getirdi.

İtalyalı itfaiyeciler çarşamba günü 12 saatlik bir süre zarfında Sicilya ve Calabria’da 300’den fazla operasyona katıldıklarını ve binlerce dönümlük araziyi yakan alevleri kontrol etmek için gece boyunca mücadele ettiklerini söyledi.

BBC’nin aktardığına göre yangınlarda şu ana kadar üç kişi yaşamını yitirdi.

İklim krizinin etkisi

Sanayi çağı başladığından beri dünya şimdiden yaklaşık 1,2 derece ısındı ve dünyanın dört bir yanındaki hükümetler emisyonlarda dik kesintiler yapmadıkça sıcaklıklar yükselmeye devam edecek.

Yaşanan sıcak dalgası sayısı ve şiddeti ile insan kaynaklı iklim değişikliği doğrudan bağlantılı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Araştırma Dairesi‘nin günlük en yüksek sıcaklığın normalden 5 derece daha sıcak olduğu ve bu değerlerin beş gün devam etmesi durumunun sıcak dalgası olarak tanımlandığı çalışmasında 1971 ile 2016 yılları arasında sıcak dalgası sayısının arttığı ortaya konuluyor.

2013 ile 2098 yılları arasında sıcak dalgası yaşanacak gün sayısına dair tahminlerde bulunulan araştırmada sera gazı emisyonlarının orta derecede azaltıldığı senaryoda yılda ortalama 42 gün (20-110 gün arasında) artış gözlemleneceği belirtiliyor.

İklim krizine yol açan sera gazı emisyonlarının şu anda olduğu gibi artarak devam ettiği senaryoda ise yılda ortalama 78 gün (27-204 gün arasında) artması bekleniyor.

TMMOB: HES’ler vadi yataklarının doğal yapısını ve akışını bozdu

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Batı Karadeniz’de Kastamonu, Karabük, Bartın ve Sinop‘u etkileyen sel felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

TMMOB’un açıklamasında, “Batı Karadeniz’i etkisi altına alan yoğun yağışların afete dönüşmesi sonucu zarar gören yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Tablonun daha da ağırlaşmamasını umuyor ve ülkemizi yönetenleri akla, bilime ve tekniğe uygun, gerekli adımları atmaya davet ediyoruz” denildi.

Sel felaketlerinin nedenleri

Ülkenin çeşitli yerlerinde yaşanan ve afete dönüşen doğa olaylarının yarattığı yıkım ve can kayıplarının giderek arttığına dikkat çeken TMMOB, sel felaketlerinin temel nedenlerini şu şekilde sıraladı:

  • İklim değişikliği etkileri
  • İnsan kaynaklı doğa tahribatları
  • Yanlış su politikaları
  • Hidroelektrik santraller (HES)
  • Plansız ve çarpık kentleşme
  • Yetersiz altyapı
  • Merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesi

‘HES’ler dere yataklarının yapısını bozdu’

Açıklamada “HES’ler ile vadi yataklarının doğal yapısı ve akış bozulmuştur. Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır” denildi.

İmar affı adı altında, yanlış yerlerde mühendislik hizmeti alınmadan inşa edilen kaçak yapılara göz yumulduğu belirtilen açıklamada, “Yurttaşlarımız güvenliksiz ve sağlıksız yapılarda, risk altında yaşamaya mecbur bırakılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

‘Yanlış su yönetimi politikaları sonlandırılsın’

TMMOB, afetlerde zararın azalması için şu çağrıları yaptı:

  • Yanlış su yönetimi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır. Dere yatakları acilen bilim ve tekniğin kurallarına uygun olarak rehabilite edilmeli, heyelan riski olan alanlar yapılaşmaya açılmamalı bu alanlar üzerindeki mevcut yapılar kaldırılmalıdır.
  • Dere yatakları, tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal koruma altına alınmalıdır. Bilim ve tekniğe uygun olmayan, ranta dayalı, doğa ve yaşam düşmanı projelere artık izin verilmemelidir.
  • TMMOB gibi kuruluşlarının afet yönetimi sisteminden dışlanmasına son verilmeli, öneri ve itirazlarımız dikkate alınmalıdır. Çözüm daima doğa ve toplum çıkarlarını gözeten politikalarda ve akıl, bilim ve tekniktedir.”

Pakdemirli: Büyük yangınların hepsini söndürmüş olduk

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’de son iki haftadır süren büyük yangınların hepsinin söndürüldüğünü söyledi.

Yeşiller Partisi orman yangınlarını konuşmak için bir araya geliyor

Yeşiller Partisi, iklim krizinin yol açtığı sıcak dalgaları ve uzun süreli kuraklığın ardından Türkiye’nin özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde etkili olan ve haftalar boyunca kontrol altına alınamayan orman yangınlarını konuşmak için bir araya geliyor.

Parti tarafından yapılan açıklamada “Sizleri Yeşiller Partisi olarak günlerdir gündemimizde olan ve iklim krizi nedeniyle giderek daha sık karşılaşacağımız orman yangınlarını bir çevrimiçi buluşmada uzmanlarla konuşmaya davet ediyoruz” denildi.

 

 

Kimler yer alacak?

Buluşmada İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Nesibe Köse ve Doç. Dr. Cihan Erdönmez, Karabük Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Kavgacı, Doğa Derneği’nden Dicle Tuba Kılıç, Sağlık ve Çevre Birliği’nden Funda Gacal, TEMA’dan Deniz Ataç, MUÇEP- Gökova Meclisi’nden Serdar Denktaş, Kavaklıdere bölgesi yerel gönüllüsü Efe Kurdaş, Çevre ve Arı Koruma Derneği’nden Şamil Tunçay Beştoy ve WWF Türkiye’den Ahmet Emre Kütükçü yer alacak.

Etkinlikte orman yangınları ve iklim değişikliği, yangın sonrası restorasyon, ormancılık politikası, doğa koruma politikaları, hava kirliliği, ağaçlandırma politikaları, yerel ekoloji mücadeleleri, yerel örgütlenme ve dayanışma, arıcılık, biyoçeşitlilik ve rehabilitasyon konuları ele alınacak.

16 Ağustos Pazartesi günü saat 20.00 ile 22.00 arasında düzenlenecek buluşmaya katılmak için bu link üzerinden kayıt yaptırmak gerekiyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Sosyal medyaya ben hiç olumlu bakmıyorum

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D ve CNN TÜRK ortak yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Sosyal medyayla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı, Meclis açıldığında sosyal medya düzenlemesi yapılmasını hedeflediğini ifade etti.

‘Gazeteci fısıldaması ile söyleşi de gördü ülke sayende’

Öte yandan, Erdoğan’ın konuşması sırasında prompter ve Erdoğan’ın konuşurken takıldığı yerlerde kendisine hatırlatıcı bazı fısıldamalar yapılması ekrana da yansıdı. Sosyal medyada konuyla ilgili çok sayıda paylaşım yapıldı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda, kendisine yapılacak hakaretlerin bile promptera yazdırıldığını kaydetti:

Erdoğan, bırak ‘sorulara’ vereceğin cevapları, bana edeceğin hakaretleri bile promptera yazdırmak zorunda kalıyorsun. Bir ilçe sular altında, ciddi felaket haberleri peş peşe geliyor ama senin ülkeyi yönetme kapasiten yok. Gazeteci fısıldaması ile söyleşi de gördü ülke sayende…”

‘Ciddi manada kontrol altına alınmış vaziyette’

Türkiye’de bir süredir devam eden orman yangınlarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangınların ciddi anlamda kontrol altına alındığını söyledi:

Şu anda ciddi manada kontrol altına alınmış vaziyette. Bütün araçlarımızla, helikopterlerle, arazözlerle ciddi bir güce ulaştık. Helikopterlerimiz, uçaklar çok büyük fonksiyon icra ettiler, ediyorlar. Çok kısa zamanda denizlerden suyu alıp söndürme alanına gidebiliyor. Burada iyi bir yere Türkiye artık ulaştı ve bunu da artırarak devam ettireceğiz. Yüzlerce arazöz arazide dolaşıyor. Onlarca helikopter dolaşıyor, aynı şekilde uçaklar dolaşıyor. Yaptıkları sortilere bakıyorsunuz, çok fazla. Bunu görmeyecek kadar bunlar âmâ.”

Erdoğan, yangınların çıkış nedenleriyle ilgili olarak da “Elbette yangınların çıkış nedeni olarak bütün ihtimaller üzerinde ta çıkış anından itibaren durduk. Bunların araştırmaları yapıldı. Yürüyen soruşturmalarda gözaltına alınanlar, tutuklananlar var. Aldığımız istihbaratlar da var. MİT’in verdiği bilgiler, Emniyet İstihbarat’ın verdiği bilgiler var. Bunlar arasında ailesi terör örgütüyle iltisaklı kişiler de var. Devam eden bütün soruşturmalarda da ulaştığımız neticeleri vatandaşlarımızla paylaşacağız” dedi.

‘O dönemde kurumun arkasında CHP zihniyeti vardı’

Türk Hava Kurumu‘yla (THK) ilgili süren tartışmalara da cevap veren Cumhurbaşkanı, THK’nin mevcut durumuyla ilgili CHP’yi suçladı:

THK devletin bir kurumu değildir. THK’nın elindeki uçaklara dair tartışma yeni bir tartışma da değil. Birkaç yıl önce kurumun elindeki uçakların yetersiz olduğunu, THK’nın mezarlığa döndüğünü söylemiştim. THK yetkilileri gerekli adımları atmadığı gibi çalışır durumdaki uçakların da bakımını yaptırmayarak hepsini çürümeye terk etmişler.THK 1985’ten itibaren Orman İdaresi’ne yangın söndürme hizmeti vermiş. Bunun için de karşılığında çok ciddi bedeller almış devletten. Ama filosunu genişletme, mevcut uçaklarını modernize etme derdi olmamış. O dönemde kurumun arkasında CHP zihniyeti vardı. Şimdi çıkıp THK’yı çalıştırmıyor diyorlar. THK’yı çalışamaz hale getiren sizsiniz. Kurumun içine düştüğü durumu kurumu bu hale getirenlerin kara propagandalarıyla hükümete yöneltme çabalarını hayretle izliyorum.”

‘Bir bedeli olsun artık diyoruz’

Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medyayla ilgili fikirlerini de dile getirdi ve Meclisin açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir çalışmanın yapılacağının sinyalini verdi:

Sosyal medyaya ben hiç olumlu bakmıyorum. Meclis’in açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir çalışmanını yapılması gereğine inanıyorum. Bunlar salim akılların veya aklı selimlerin hedefini saptırtıyor.Amerika’da bir Twitter olayı nelere vesile oldu. Türkiye’de senin ofisin yok, görevlendirdiğin elemanın yok. Öyleyse bunlara bunun bedelini ödetmemiz lazım. Ofisini açacaksın, vergini ödeyeceksin, açmadığın takdirde bedelini ödeyeceksin. Gerçek dışı bilgi ve haberlerle leke sürmeye çalışıyorlar. Bu yıkıcı faaliyetleri yapanlara bakıyor ve hiç şaşırmıyoruz. Hiç şaşırmadığımız gibi ‘Bir bedeli olsun artık’ diyoruz.”

‘Siz anlamazsınız o işten’

Başkanlık sistemi hakkında eleştiride bulunan sanatçılara ateş püsküren Erdoğan, “siz anlamazsınız o işten” ifadelerini kullandı:

Onların mesleği sanat. Hangi sanatsa sanatlarını icra etsinler, biz de onların başarı oranına göre saygı duyalım. Ama kalkıp da erken seçimmiş, şu andaki başkanlık sistemi doğru değilmiş, o bizim işimiz. Ömrümüzü bu işe verdik, siz anlamazsınız o işten.

Hiçbir dijital mecra hukuktan azade değildir. Onlar da gereği gibi bunun bedelini ödeyecektir. Takma isimlerin arkasına saklanarak kişilere iftira, hakaret edilmesine, milli-manevi değerlere küfredilmesine, ayaklanma çağrılarına hiçbir şekilde müsaade etmeyiz, yargı sistemimiz de müsaade etmez.

İtibar suikastı, hedef gösterme, ne ararsan bunlarda var. Planlı, programlı olduğu çok bariz olan bu tür kampanyalarla halkımız tahrik edilmeye çalışılıyor.”

‘Duvarlarımızı ciddi oranda yükseltiyoruz’

Afganistan’dan Türkiye’ye sığınmacıların gelmesi konusuna da değinen Erdoğan, düzensiz göçün engellenmesi için sınır duvarlarının yükseltildiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı, Taliban‘la bazı görüşmelerin gerçekleşmesi için ilgili kurumların çalıştığını, belki kendisinin bile Taliban’ın lideri konumundaki kişiyi kabul edebileceğini söyledi:

Afganistan durumu biraz daha farklı. Bizim şu anda gerek İran kapısından, gerek Irak’tan duvarlarımızı ciddi oranda yükseltiyoruz. Buralardaki yükselen duvarlar düzensiz göçün ülkemize girmesini engellemek için. Tamamıyla sınırlarımız bu surlarla, duvarlarla örülüyor.Bu son gelişmeler gerçekten Afgan halkının içine düştüğü durum çok sıkıntılı. Taliban’la bunların yaşadığı süreç çok sıkıntılı. Bu konuda da bazı çalışmalar yapıyoruz. Taliban’la bazı görüşmelere varıncaya dek şu an da ilgili kurumlarımız çalışıyor. Hatta belki ben bile onların lideri durumunda olacak olanı kabul etme durumum olabilir.Bizim bu tür şeylerde eğer üst düzeyde bunları kontrol altına alamazsak bu defa Afganistan’daki barışı sağlamamız da mümkün olmaz.Afganistan’da kendi soydaşlarımız durumunda olanlar da var. Bazı adımları atıp yanımıza kimleri alabiliriz, onların çalışmasını yapıyoruz. İlgili üst düzey yönetici arkadaşlarımı yurtdışına gönderdim bununla ilgili olarak. Aynı şekilde Katar’la bu akşam görüşmem oldu.”

Yeni anayasa çalışmalarında son durum

Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de şunları söyledi:

Son çalışmayı dün yaptık. Bu arada işin adeta koordinasyonunu yürüten arkadaşımız bütün son bilgileri dün heyetimizden aldı ve tekrar üzerinde çalışmasını yapacak. Son bir sunum daha yapacak heyetimize. Bu arada bize Cumhur İttifakı’nın bir diğer tarafı olarak MHP işin başında hazırlıklarını getirmişti. Bu hazırlık da heyetimiz tarafından çalışıldı.Bu çalışmamızı da nihayete erdirdikten sonra ben Devlet Bey’le tekrar konuşacağım veya Devlet Bey’e bu hazırlığımızı takdim edip istiyorum ki bu çalışmamızı çok daha güzel bir noktaya taşıyalım. Meclis’in açılmasından önce adeta bu hazırlığı bitirme noktasına getirelim. Muhalefet partilerinden ele alınıp değerlendirebilecek bir çalışma görmedik.”

Ankara’da pogrom: Yüzlerce kişi Suriyelilere ait ev ve iş yerlerine taş ve sopalarla saldırdı

Ankara Altındağ’da iki grup arasında çıkan bıçaklı kavgada yaralanan iki kişiden birinin hayatını kaybetmesi ile birlikte bir önceki gece başlayan olaylar, dün akşam Suriyelilere yönelik bir nefret saldırısına dönüştü.

Battalgazi Mahallesi‘nde 10 Ağustos’ta bir parkta iki grup arasında nedeni bilinmeyen bir kavga yaşandı. Yaralanan iki kişiden biri olan 18 yaşındaki Emirhan Yalçın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Olayla ilgili gözaltına alınan iki zanlı hakkında ise sevk edildikleri adliyede “kasten öldürme” suçundan tutuklama kararı verildi.

Yüzlerce kişi sokağa döküldü

Ancak iki gencin Suriyeli sığınmacılar tarafından bıçaklandığı haberinin yayılmasıyla birlikte Suriyelilerin yüksek oranda olduğu Battalgazi ve Önder Mahallelerinde yüzlerce kişi sokağa döküldü.

Dün akşam saatlerinde ise olaylar iyice şiddetlendi. Sık sık “Suriyelileri burada istemiyoruz” diyen kitle Suriyelilere ait dükkanları taşladı ve bazı dükkanların kepenklerini yıktı. Bazı dükkanların ise yağmalandığı görüldü.

Suriyeli ve Afganlar’a ait olduğu bilinen bazı apartmanlara yönelik taşlı saldırı yapıldı. Bazı araçlar ters çevrildi, bazıları ise cadde ortasında ateşe verildi.

Yaklaşık 50 bin nüfuslu Battalgazi Mahallesi‘nde en az 10 bin Suriyeli olduğu tahmin ediliyor.

 

Polisler ne yaptı?

Olayların şiddetlendiği saatlerde yeterli sayıda güvenlik gücü olmaması ve etkin müdahalede bulunmaması ise eleştiri konusu oldu.

Bir videoda polislerin “Ülkemizde arzulanan provokasyon ortamına müsaade etmeyelim. Sizleri provoke edebilecek tanımadığınız kişilerin sözlerine itibar etmeyiniz” şeklinde anons yaptığı gözüküyor.

Yabancı uyruklular tahliye edildi

Gazeteci Nevşin Mengü, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Ankara Altındağ’da son durum. Dün gece iki gencin bıçaklanmasının ardından gerginlik sürüyor. Polis Suriyelilere saldırılmaması için önlem aldı. Ara sokaklardan polis dışarı sloganları atanlar var” dedi.

Mengü, ayrıca polisin gün içerisinde Altındağ’daki yabancı uyrukluları tahliye ettiğini aktardı.

‘Polis kontrolünde saldırı’

Bir videoda ise az sayıdaki polisin gelen eli sopalı ve taşlı kitleyi görünce polis barikatlarını kenara çektiği ve kitleyi selamladığı görüntüleniyor. ÇHD Ankara Şubesi bu videoyu “Ankara Altındağ’da faşist gruplar, ‘polis kontrolünde’ mültecilerin yaşadığı yerlere saldırıyorlar” sözleriyle paylaştı.

https://twitter.com/chdankara/status/1425579772571267073

Gazeteciler dışarı çıkarıldı

Yaşananları sahadan takip eden Artı Gerçek muhabiri Seda Taşkın, “Altındağ’da haber takibi yaparken polisler gazeteci arkadaşım Büşra Taşkıran ile birlikte bizi bir araca bindirerek olay yerinden dışarı attı” paylaşımını yaptı.

Bu duruma tepki gösteren DİSK Basın-İş “Mültecilere yönelik pogromu engellemeyen, paramiliter çetelere yol gösteren emniyet güçleri gazetecilerin işini yapmasını engelliyor. Gazetecileri değil, saldırganları durdurun!” ifadelerini kullandı.

 

 

Provakatif paylaşımlar hakkında adli işlem başlatıldı

Ankara Valiliği, Twitter’da yaptığı paylaşımda halkı provakatif haber ve paylaşımlara itibar etmemeleri yönünde uyardı.

Olaylarda kundaklama sonucu araç ya da bina yangını meydana gelmediğini duyuran Ankara İl Emniyet Müdürlüğü yaptığı yazılı açıklamada, “Bu tür provakatif maksatlı paylaşım ve görüntü yayınlayanlarla ilgili adli işlemler başlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Evde mahsur kalanlar oldu

Artı Gerçek’e konuşan Suriyeli bir aile saldırılar nedeniyle evlerinden çıkamadıklarını anlattı. Evinde hamile bir eşinin olduğunu ve nefes alamadığını belirten genç adam, “Korkudan evlerden çıkamıyoruz. Evde hamile var. Durumu görüyorsunuz. Biz şimdi ne yapacağız?” diye sordu.

Suriyeli bir çocuk yaralandı

Saldırı sırasında Suriyeli bir çocuğun da yaralandığı belirtildi. İlerleyen saatlerde Mülteci Medyası tarafından yapılan bir paylaşımda çocuğun hastaneye kaldırıldığı bilgisi paylaşıldı.

Ankara Valiliği: Gösteri ve olaylar sona erdi

Ankara Valiliği, gece 00.44’te sosyal medyada bir açıklama yaptı. Gerçekleşen saldırının “gösteri ve olay” olarak nitelendirildiği açıklamada şunlar kaydedildi:

“Altındağ ilçemizde bu akşam meydana gelen bir takım gösteri ve olaylar vatandaşlarımızın soğukkanlılığı ve emniyet güçlerimizin yoğun çalışmaları sonucu an itibariyle sona ermiştir. Halkımızın provakatif haber ve paylaşımlara itibar etmemeleri önemle rica olunur.”

Pogromu hatırlattı

Sahadan gelen görüntüler 6-7 Eylül 1955 tarihinde gerçekleşen ve tarihe “İstanbul pogromu” olarak geçen olayları hatırlattı.

Azınlıklara karşı nefret söyleminin medya ve hükümet yetkilileri tarafından yükseltildiği zaman diliminin ardından gerçekleşen olaylarda başta İstanbul olmak üzere birçok yerde Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer dini azınlıkların malları yağmalanmıştı.  Gerçekleştirilen organize saldırı sonucunda en az 11 kişi yaşamını yitirmişti.