Ana Sayfa Blog Sayfa 1322

Bozkurt’ta selden etkilenen hayvanlar için sahra hastanesi kuruldu

Şiddetli sağanak yağışın sel ve heyelan felaketlerine sebep olduğu Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre bugüne kadar ilçede 62 insan yaşamını yitirdi. Ancak can kayıpları ve yaralanmalar insanlarla sınırlı değil.

Evlerde mahsur kalanlar olduğu gibi, selden dolaylı olarak etkilenen, hastalanan veya yaralanan veya yaşamını yitiren de birçok hayvan bulunuyor. Bozkurt sokaklarında tasması olan ancak sahibi bulunmayan birçok köpeğe rastalamak da mümkün.

Sahra hastanesi kuruldu

Kastamonu Mahalli İdareler Birliği ve Kastamonu Veteriner Hekimler Odası tarafından Bozkurt merkezine kurulan sokak ve ev hayvanları geçici rehabilitasyon ünitesi selden etkilenen hayvanların tedavilerini üstleniyor.

Enkaz altında kalan veya selden etkilenen sahipli veya sokakta yaşayan kediler, köpekler, güvercinler ve daha pek çok türün ilk tedavileri buradaki veterinerler ve gönüllüler taraftan yapılıyor.

Durumu ağır olanlar merkeze gönderilirken, tedavisi tamamlanan hayvanlar ise bakımını üstlenen kişilere gönderiliyor.

100’ün üzerinde hayvan tedavi gördü

Bölgeyi ziyarete gelen Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Ali Eroğlu, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada şu ana kadar 100’ün üzerinde hayvanın tedavisinin kurulan bu ünitede tamamlandığını söyledi.

Eroğlu “Kastamonu’daki serbest veteriner hekimler ve kamuda, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nde ve Kastamonu Belediyesi’nde çalışan veteriner hekimler 7 gün 24 saat burada çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

TVHB Başkanı Ali Eroğlu

‘İlk müdahale burada yapılıyor’

Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, ise yaşanan sel felaketinin daha önce eşi benzeri görülmemiş boyutta bir felaket olduğunu dile getirdi.

İlk günden itibaren buradaki hayvanların durumunu takip ettiklerini ifade eden Maşalacı, “Bölgede bulunan ve yardıma ihtiyacı olan hayvanları doğrudan buradaki üniteye getiriyoruz. Veteriner arkadaşlarımız burada ilk müdahaleyi gerçekleştiriyor” dedi.

Mama desteği sağlanıyor

Maşalacı açıklamasında ilçenin dört bir yanında kurulan besleme üniteleri ile sokakta kalan hayvanlar için mama desteği de sağladıklarını söyledi.

TVHB Başkanı Eroğlu, Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Başkanı Maşalacı, Kastamonu Mahalli İdareler Birliği Müdürü Adnan Tot ve beraberindeki heyet selden zarar gören bölgeleri ve oradaki hayvanların durumunu görmek için Bozkurt’ta inceleme gerçekleştirdi.

Kastamonu Mahalli İdareler Birliği Veteriner Hekimi Mustafa Temür

En çok kedi ve köpekler geliyor

Kastamonu Mahalli İdareler Birliği’nde Veteriner Hekim olarak görev yapan Mustafa Temür, “Bu araçta kedi, köpek veya yabani hayvanlara, kuş türlerine ilk muayeneyi yapıyoruz ve tedavilerini gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların gelmediğini belirten Temür, “Küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar selin etkili olduğu bölgeden daha yüksekte yaşadığı için selden çok zarar görmediler” ifadelerini kullandı.

Ünitede kediler, köpekler ve kuşlar için de mama ve yem bulunduğunu belirten Temür, dileyen kişilerin buradan temin edebileceğini söyledi.

 

Tuz Gölü’ndeki kuraklık uydu görüntülerinde

Ege Üniversitesi’nce (EÜ) yürütülen uydu görüntüleme çalışması sonucu Türkiye‘nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü‘nde suların tamamen çekildiği, yer altı su seviyesinin de önceki yıllarda görülmemiş ölçüde düştüğü saptandı.

Ankara, Konya ve Aksaray illeri arasında, yaklaşık 1.665 kilometrekarelik alanıyla eşsiz bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapan gölde, yıllar içinde su seviyesindeki azalmayı tespit etmek üzere bilimsel bir çalışma yapıldı.

EÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi ve İklim Uzmanı Prof. Dr. Ecmel Erlat ile üniversitenin Güneş Enerjisi Enstitüsü’nden Dr. Fulya Aydın Kandemir‘in, gölün son 37 yıla ait uydu görüntülerini kullanarak tamamladığı çalışma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.

Buna göre, gölde 1985 ile 2000 yılları arasında çekilen uydu görüntülerinde güneybatı kesiminde mutlaka suyla kaplı bir alanın bulunuyordu ve suyla kaplı alan, gölün toplam alanının yüzde 20’sinin altına düşmüyordu.
Bu dönemde yağışlar yetersiz olsa bile taban suyunun yüksek olması nedeniyle göl besleniyordu.

2021 yazında su tamamen çekildi

Ancak 2000 yılından itibaren yükselen sıcaklıklar, artan buharlaşma ve yağış yetersizliğine bağlı olarak yaz aylarında göldeki suyla kaplı alanın hıza azalmaya başladığı, 2021 yılının yaz mevsiminde göldeki suyun tamamen çekildiği belirlendi.

Erlat, yükselen sıcaklıklar, şiddetlenen buharlaşma ve yağış yetersizliğine bağlı olarak 2021 yılının yaz mevsiminde gölde suyla kaplı alanın kalmadığını gözlemlediklerini vurgulayarak şunları kaydetti:

”Tuz Gölü ve çevresinin, 2019 yılının Mayıs ayından bu yana kesintisiz kurak koşullara, 2021 yılının ilk 7 ayında ise şiddetli kurak koşullara sahip olduğu görülmektedir. Tuz Gölü’nün kurumasında, bölgenin giderek ısınması ve kuraklaşması yanında su ihtiyacı yüksek olan tarım bitkilerini yetiştirmek amacıyla açılan kuyulardan aşırı su çekilmesi sonucu havzadaki yer altı suyu seviyesinin düşmesi etkilidir.”

NASA-GRACE FO uydusundan alınan yüzeye yakın Yeraltı Suyu Kuraklık İndisi verilerine göre Tuz Gölü ve çevresinde özellikle 2000 yılından itibaren yer altı suyu miktarında çok çarpıcı bir azalma gözlendiğini vurgulayan Erlat, “2021 yılında Tuz Gölü çevresinde yer altı sularının seviyesi önceki yıllara göre hiç görülmemiş ölçüde düşmüştür. Bu durum bitkilerin kök seviyesindeki toprak nemliliğinin de azalması anlamına gelmektedir” dedi.

Tuz Gölü ekosisteminde 279 bitki türü bulunduğunu, bunlardan 39’unun sadece su bölgesinde yetişebildiğini dile getiren Erlat, 2021 yılında yaşanan şiddetli kuraklık ve kurumanın, gölde yaklaşık 5 bin yavru ve yetişkin flamingonun ölmesine yol açtığını da hatırlattı.

Yeraltı ve üstü su hazneleri, geri dönüşsüz biçimde yok olmuş’

Dr. Fulya Aydın Kandemir ise bir gölün yok olmasının, sadece çevre halkını değil ülkenin tüm katma değerlerini etkilediğini vurguladı. Tuz Gölü’ndeki durumun kaygı verici olduğunu vurgulayan Kandemir, şunları anlattı:

”Önümüzdeki yıllarda bölge, ortalama yağış miktarını alsa bile yer altı ve yer üstü su hazneleri geri dönülemez ölçüde yok olmuştur. İklim projeksiyonlarında, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak bu alanın gelecek on yıllarda daha da ısınacağı ve yağışların azalacağı göz önüne alındığında, Tuz Gölü ve çevresinin çölleşeceği öngörülebilir. Bu anlamda gölün kurumasında rolü olan tüm eylemler bölgenin ekolojik ve hidrolojik dengesinin korunması açısından gözden geçirilmeli ve yanlış uygulamalar mutlaka terk edilmelidir.”

Yüksek buharlaşma oranlarına sahip, yarı kurak iklim bölgesinde yer alan Tuz Gölü’nün tuzluluk oranı, her yıl yaz mevsiminin sonunda üçte bir oranında artıyor ve su ile kaplı olmayan alanda 1-30 santimetre kalınlığında bir tuz tabakası oluşuyor.  Tuz Gölü yüzde 32,4 tuzluluk oranı ile Ürdün ve İsrail arasındaki Lut Gölü‘nden sonra dünyanın en tuzlu göl. Bölgedeki tuz işletmeleri, her yıl gölden yaklaşık 5 milyon ton tuz elde ediyor.

Taliban’ın ardından Kabil: Kadınlar sokaklardan çekildi

Afganistan‘ın başkenti Kabil’in kalabalık caddelerinde, Taliban’ın iktidarı devralmasından sonra, hayat normale dönüyor gibi görünüyor. Henüz bakanlıklar çalışmaya başlamasa da esnaf dükkanlarını açtı, trafik normal akışına döndü, insanlar sokaklara çıkmaya başladı. Ancak sokaklarda neredeyse hiç kadına rastlanmıyor.

Bölgede bulunan CNN, AFP, Reuters gibi kurumlardan muhabirlerin gözlemlerine göre, Taliban pazar günü Afgan başkentini ele geçirdiğinden beri, kadınlar büyük korku içinde evlerine kapandı. Taliban defalarca kadın haklarının onların yönetimi altında, “şeriata uygun biçimde”  korunacağını söyledi ancak birçok Afgan kadın örgütün sözlerine inanmıyor ve her an özgürlüklerinin ve hayatlarının elinden alınabileceğinden endişeleniyor.

Kabil’de birkaç gün öncesine kıyasla artık çok daha az kadının sokağa çıkarken, çıkabilenler  yüzlerini peçe ile kapatıyor. 

CNN muhabirine konuşan bir kadın, “Geleceğimi düşünüyorum, beni öldürürlerse kızlarıma ne olacak. İki kızım annesiz kalacak” diyerek endişesini dile getirdi. Güvenlik nedeniyle ismi açıklanmayan ve uluslararası STK’de çalıştığı belirtilen kadın,  günlerini umutsuzca yardım için onlara yalvararak geçirdiğini, ancak hiçbirinin yanıt vermediğini söyledi: “Uluslararası organizasyonlar ile 10 yıldan fazla çalışma deneyimine sahip olmak kolay değil ve hiçbiri bana yardımcı olmadı.”

Burka satışları arttı

Kabil’in merkezindeki bir giyim mağazası ise Taliban’ın iktidarı devralması ile  işlerinin arttığını ve çok fazla burka satmaya başladığını söyledi.

Şemdinli’de orman yangını: Kontrol altına alınan yangın tekrar büyüdü

Dün akşam saatlerinde Hakkari‘nin Şemdinli ilçesine bağlı Nêrkole köyünde bulunan ormanlık alanda yangın çıktı.

Bugün itibariyle yangının kontrol altına alındığı, ancak bir süre sonra yangının tekrar büyüdüğü kaydedildi.

‘Müdahale yetersiz’

Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği başkanı Muharrem Tekin, Şemdinli’deki yangına derhal müdahale edilmesi gerektiğine dair Twitter hesabından bir paylaşımda bulunmuştu.

Tekin, bir saat önce de yangının kontrol altına alındığına dair bir paylaşım yaptı:

Yangın bölgesindeyiz. Orman Müdürlüğü ekipleri ve köylülerimizin büyük çabasıyla yangın çoğunlukla kontrol altına alındı.
#Semdinliyanıyor
#ormanlarımızyanıyor

Ancak, Muharrem Tekin son paylaşımında kontrol altına alınan yangının büyüdüğünü ve müdahalenin yetersiz olduğunu duyurdu:

Şemdinlide yangın büyüyor. Müdahale yetersiz. Lütfen ses olun. Sabah kontrol altına alınan yangın, an itibarı ile büyüdü. Yangın bölgesindeyiz. Acil destek bekliyoruz.
#Semdinliyanıyor

 

Belediye başkanı kontrol altına alındığını söylemişti

Şemdinli Belediye Başkanı Tahir Saklı ise Twitter hesabından yaptığı son paylaşımında, yangının kontrol altına alındığını kaydetmişti:

#Semdinliyanıyor etiketi ile paylaşılan ve koparılan yaygara gerçeği yansıtmamaktadır. Örtü altı yangını denilen ot ve kurumuş bitkilerin yanması kontrol altına alınmıştır. Kaymakamımız Sn @ykp_gvn Başkan Vekilimiz Sn M. Halit Alp ve protokol üyeleri yangın bölgesini inceledi.

Yangına müdahale edilmemesine tepki

Mezopotamya Ajansı‘nda yer alan habere göre, orman yangınına yeterli müdahalede bulunulmaması tepkilere neden oldu.

Sosyal medya üzerinden verilen bazı tepkiler şöyle:

https://twitter.com/jinafeminist/status/1427816194070007813

Fırtına Deresi’nde konut projesi: Bozkurt felaketine benzer bir durum yaşanabilir

Karadeniz’de son günlerde etkili olan şiddetli yağışlardan kaynaklı sellerde can ve mal kaybına ilişkin bilanço her geçen gün artıyor.

İnsan kaynaklı iklim krizi şiddetli yağışlara sebebiyet verirken, dere kenarlarına yapılan evler gibi yanlış yapılaşmalar da hem can hem mal kayıplarına davetiye çıkarıyor.

Hal böyleyken, dere yataklarına yakın yerlere yapılması planlanan projeler de oldukça risk teşkil ediyor. Rize Çamlıhemşin Belediyesi‘nin Fırtına Deresi kenarında TOKİ tarafından yapılacak bir konut projesine başladığı biliniyordu.

Çevre ve ekoloji hareketi avukatı Yakup Okumuşoğlu, Yeşil Gazete‘ye yaptığı açıklamalarda yakın zamanda Batı Karadeniz‘de etkili olan ve 78 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddetli yağışları hatırlatıp, benzer bir durumun Fırtına Deresi’nde de görülebileceğini kaydetti.

‘Acele kamulaştırma kararı verildi’

Avukat Yakup Okumuşoğlu, projenin yapılmasının planlandığı alanla ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından acele kamulaştırılma kararı verildiği, kamulaştırma sürecinin de devam ettiğini kaydetti. “Orası bildiğini dere yatağı” diyen Okumuşoğlu, “Bir gün orada 300 kilo yağış yağarsa orada ne Çamlıhemşin kalır, ne o konut kalır hiçbir şey kalmaz” dedi.

‘Süreç devam ediyor’

Geçtiğimiz günlerde Kastamonu’da yaşanan sel felaketine benzer bir durumun Fırtına Deresi’nde yaşanmayacağının bir garantisi olmadığını ifade eden Okumuşoğlu, yargı süreciyle ilgili de şunları anlattı:

Hem acele kamulaştırma kararına karşı açılan dava devam ediyor, hem de oradaki planlamaya karşı -konut yapımına dair imar plan değişikliği yaptılar- davalar devam ediyor.

Onlar kararını aldılar, biz dava açtık süreç devam ediyor.”

‘Dere yataklarından çıkılması gerek’

Dere yataklarına yakın yerlerde konut yapılmasına asla izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Avukat Yakup Okumuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dere yataklarından mutlaka çıkılması lazım. Dere yataklarına yakın yerlerde konut yapımına asla izin verilmemesi gerekli. Dere yatakları olduğu gibi korunmalı. Oralarda insan faaliyetlerinin son derece düşük tutulması gerekiyor.

Hem ekolojinin korunabilmesi için hem de can ve mal güvenliği açısından böyle olması gerekiyor.”

Karadeniz’de her yağışın sel ihtimalini doğurur hale geldiğini, bunun bu sene de görüldüğünü belirten Okumuşoğlu, “Bütün bu kentleşmenin dere yataklarından çıkartılması gerektiği artık açık. Bunun daha tartışılacak bir yanı yok” ifadelerini de kullandı.

Randevu verilen çocuklar aşı yaptıramadan döndü, TTB: Beceriksizlik

Sağlık Bakanlığı’nın 15 yaş üstüne koronavirüse karşı aşı hakkı tanımasının ardından çok sayıda kişi çocukları için aşı randevusu aldı. Ancak, çocuklarını hastanelere ve aile sağlığı merkezlerine (ASM) götürenlere, randevuları olsa bile “sistemde tanımlı değilsiniz” karşılığı verildi.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Bu, gerçekten beceriksizlik. Muhtemelen 4. doz kararını iptal edeyim derken bugün çocukların randevularını da iptal ettiler” dedi.

Sağlık Bakanlığı 16 Ağustos Pazartesi günü, 15 yaş üstü tüm çocukların ve 12 yaş üstü kronik rahatsızlığı olan çocukların aşılanabileceğini açıklamıştı. Fakat bu açıklamadan saatler sonra randevular iptal edildi. Randevu oluşturan birçok aile, hastaneye gittiklerinde “Sistemde tanımlı değilsiniz” yanıtı ile karşılaştıklarını söyledi. Duruma, sosyal medya üzerinden tepki gösteren aileler, Sağlık Bakanlığı’ndan açıklama bekliyor.

‘Yanlış düğmeye basmış bile olabilirler’

Cumhuriyet’e konuşan ve kendi hastanelerinde de aşı randevusu verilmesine karşın çocukları geri çevirmek zorunda kaldıklarını aktaran Prof. Dr. Küçükosmanoğlu, “Randevu alıyorlar, geliyorlar ama sistemde ‘tanımlanmamıştır’ diye görünüyorlar. Bu, gerçekten beceriksizlik. Muhtemelen 4. doz kararını iptal edeyim derken çocukların randevularını da iptal ettiler. Ben başka bir açıklama bulamıyorum. Yanlış düğmeye basmış bile olabilirler” dedi.

Bu tip olayların insanların güvenini sarstığına dikkat çeken Küçükosmanoğlu şunları söyledi: “Aşının güvenliğinde bir tereddüt yok. Aşı, çocukların güvenli bir ortamda okula başlaması için önemli. 12 yaş üstüne yapılan çalışmalarda da aşının güvenli olduğunu biliyoruz ve bu nedenle 12 yaş üstünün aşı olmasını öneriyoruz. Bu, okulların açılması için de önemli” diye konuştu.

TTB Aile Hekimliği Başkanı: Aşı azalmış olabilir

Benzer durumun aile sağlığı merkezlerinde de yaşandığını belirten Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu Başkanı Emrah Kırımlı da “Önceki günden randevu alanların bir kısmına aşı yapılabildi. Ancak kronik hastalığı olanlar dışında randevu veremedik” diye konuştu. Sorunun nedeniyle ilgili bilgi alamadıklarını aktaran Kırımlı, “Belki aşı azalmış olabilir. Günde 1 milyon aşılama yapıyoruz. Yeni aşı gelmediyse belki de bitiyordur” yorumunu yaptı.

 

‘Demokrasi Adası’na geceliği 76 bin TL’lik otel

İsmi ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’ olarak değiştirilen Yassıada’ya kongreler için inşa edildiği söylenen bir otel açıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile 137 oda ve borsanın ortaklığı ile kurulan Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin sahibi olduğu Katre Island Hotel’de, 450 metrekarelik kral dairesinde bir gece konaklamanın bedeli 70-76 bin TL arasında değişiyor. Otelde kapalı yüzme havuzları, spa ve mescit de bulunuyor.

Otelin odalarının satışı ise Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy‘a ait ETS Tur üzerinden yapılıyor.

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından Demokrat Partili siyasetçilerin yargılamalarının yapıldığı adanın ismi iki sene önce ‘Demokrasi ve Özgürlük Adası’ olarak değiştirilmişti. İstanbul’un el değmemiş doğa parçalarından biri olan ve 18 Nisan 2013 tarihinde çıkarılan bir torba kanunla imara açılan adada ekolojistler ve kent uzmanlarının bütün itirazlarına rağmen çok sayıda inşaat yapılmıştı. Ada, 27 Mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyarete açıldı.

Adada inşa edilen ve rezervasyon almaya başlayan otelin tanıtım yazısında, adanın geçmişine dair bir gönderme bulunmuyor. Onun yerine şu ifadeler yer alıyor:

“Deniz, baştan çıkarıcı yüce bir güç… Görkemli Marmara Denizi’nin ortasında yer alan Katre Island Hotel’de hayatı uyum içinde yaşıyoruz. Bakışlarınızı sonsuz maviye çevirin ve içinizi denizin taze tuzlu kokusuyla doldurun. Kalbinizi ve ruhunuzu doğanın senfonisine, martı seslerine ve kayalara çarpan dalgaların ritmine açın; senfoninin bir parçası olun.”

 

Ordu’da halk kazandı, HES’in yürütmesi durduruldu

Ordu’nun Korgan ilçesinde yapılmak istenen Balamir HES’ine karşı bir buçuk yıldır mücadele eden halk, mahkemeden zaferle ayrıldı. Ordu 2. İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin hukuka aykırılığına dikkat çekti; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğurabileceğini gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

‘Bundan sonraki her girişim suçtur’

Bölge halkı, açtıkları “yürütmeyi durdurma ve imar planının iptali” davasının sonucunu sevinçle karşılarken, köylülerin avukatı İsmail Topçuoğlu şunları söyledi:

“Haklı mücadelemiz sonuç vermeye devam ediyor. Ordu 2. İdare Mahkemesi Balamir HES projeleri için verilen ÇED raporunun yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Bu kararla artık HES’i yapan şirketin adım atma, çivi çakma imkanı hukuken kalmamıştır. Bundan sonra yapılacak her şey suçtur” dedi.

Ne olmuştu?

Balamir HES için şirket tarafından imar değişikliği talebi ile başlayan süreçte Çiftlik Mahallesi halkı 1652 itiraz dilekçesi ile Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne itiraz etmiş; ancak halkın itirazları dikkate alınmayarak, imar değişikliği Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanmıştı.

Şirket geçen yıl dere yatağında çalışmalara başladı. Halk ise o günden bu güne bir yandan çalışmaların engellemeye çalışırken bir yandan da hukuk mücadelesini sürdürdü.

Üzerine HES yapılmak istenen,  Korgan’ın en önemli derelerinden biri olan Güllü Deresi,  özellikle Çiftlik, Çamlı ve Yeniköy mahallelerinin can damarı. DSİ, avukat Topçuoğlu’nun başvurusuna cevap verdiği yazısında dere çevresinde 600 metre uzunluğunda yol yapıldığını ve dere yatağının daraltıldığını belirtmişti. Köylüler, buraya yapılacak HES’in doğayı tahrip etmesinin yanı sıra, göçe de neden olacağını söylüyordu.

Facebook’tan Taliban hesapları ve destekçilerinin içeriklerine engel

Facebook, Afganistan’da yeniden iktidarı ele geçiren Taliban‘a ait hesaplar ve örgütü destekleyen içerikleri yasakladığını açıkladı.

Haiti’deki depremde bilanço ağırlaşıyor: Ölü sayısı 1941’e yükseldi

Haiti Sivil Savunma Ajansı, Haiti‘de cumartesi günü meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde ölenlerin sayısının bin 941’e yükseldiğini, yaralı sayısının ise 9 bin 900’ü aştığını açıklandı.

Yetkililer, enkaz altında arama kurtarma çalışmalarının da devam ettiğini kaydetti.

Ülkeye yardımlar geliyor

Şiddetli sarsıntı nedeniyle şimdiye kadar 60 binden fazla evin yıkıldığı, 76 bin ev ile çok sayıda kamu binasının hasar gördüğü belirtildi.

Ülkeye, Amerika Birleşik Devletleri‘nden (ABD) uzman arama kurtarma ekipleri gelirken, Meksika‘dan da 15,4 ton yiyecek, ilaç ve su dahil bazı yardımların geldiği kaydedildi.

Haiti Başbakanı Ariel Henry konuyla ilgili yaptığı açıklamada, depremde geniş çapta hasar meydana geldiğini belirtmiş ve ülkede bir aylık olağanüstü hal ilan edildiğini duyurmuştu.