Ana Sayfa Blog Sayfa 1009

Maske genelgesi geldi: Hekimler tepkili

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın salgının etkisini yitirdiğini belirterek yapmış olduğu HES kodu ve maske kullanım zorunluluğunun kaldırıldığına ilişkin açıklama sonrasında İçişleri Bakanlığı 81 ilin Valiliğine karara ilişkin maske genelgesi gönderdi. Kararlara hekimlerden ve vatandaşlardan tepkiler gelmeye devam ediyor.

Genelgede toplu ulaşım araçlarında ve sinema gibi kapalı alanlarda maske kullanım zorunluluğunun devam edeceği belirtildi. Kişiler arasında gerekli sosyal mesafenin sağlanmadığı kapalı yerlerde maske kullanımının zorunlu olacağı da ayrıca bildirildi. Ancak müzik kısıtlamasına ilişkin açıklama yapılmadı. Genelgede maske kullanımına ilişkin olarak şu ifadeler kullanılıyor:

”Bundan böyle açık alanlar ile sosyal mesafenin uygulanabildiği ve uygun havalandırma koşullarının bulunduğu kapalı yerlerde maske kullanma zorunluluğu uygulanmayacaktır. Öte yandan yeni bir karar alınıncaya kadar; okul, hastane, sinema, tiyatro gibi kişiler arasında gerekli sosyal mesafenin sağlanamadığı kapalı yerler ile otobüs, minibüs, servis, tren, metro, vapur, uçak gibi her türlü toplu ulaşım araçlarında (şehirlerarası dahil) maske kullanım zorunluluğu uygulanmasına devam edilecektir.”

PCR testi istenmeyecek

Aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ya da son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden uçakla seyahat gibi durumlarda istenilen negatif PCR test sonucu ibrazı istenilmesi uygulamasına dün itibarıyla son verildiğinin belirtildiği genelgede “Bundan böyle Sağlık Bakanlığının ilgi yazısı doğrultusunda hastalık belirtisi olmayan kişilerden PCR testi istenilmeyecektir” denildi.

Ülkeye girişte uygulamalar değişiyor

Sınır kapısından ülkeye girişte yapılan uygulamaların da değiştiğine değinilen genelgede konuya ilişkin olarak şunlar aktarıldı:

“Hava yolu ile sınır kapılarımızdan ülkemize girişlerde; Dünya Sağlık Örgütü veya ülkemizce acil kullanım onayı verilmiş aşılardan en az iki doz (Johnson & Johnson için tek doz) yaptırdıklarını ve son dozdan en az 14 gün geçtiğini veya ilk PCR pozitif test sonucunun 28. gününden başlamak üzere son 6 ay içinde hastalığı geçirdiğine dair ilgili ülke resmi otoritelerince düzenlenen belgeyi ibraz edenler veya son 72 saat içinde alınmış negatif PCR test sonucu ibrazı veya son 48 saat içinde alınmış negatif hızlı antijen testi ibraz eden kişilere karantina tedbiri uygulanmayacaktır”

Kara, deniz ve demiryolu sınır kapılarından giriş yapacak kişilerden herhangi bir belge istenmeyeceğinin söylendiği genelgede “12 yaş altındaki çocuklar ülkemize girişlerde PCR/Antijen test raporu ile aşı sertifikası uygulamalarından muaf tutulacaktır. Dış ticaretin olumsuz etkilenmemesi için uçak mürettebatı ve kilit personel SARS­CoV­2 PCR testi ve karantina uygulamasından muaf tutulacaktır” denildi.

Hekimler ise maske kararına tepki gösteriyor

Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından vaka ve ölüm sayılarına rağmen önlemlerin kaldırılmasının bilimsel dayanağı olmadığını ve vatandaşların kendilerini koruması gerektiği yönünde açıklama yapılmıştı.

Küresel ölçekte koronavirüs vakalarına ilişkin verilerin paylaşıldığı Worldometers’de bugüne kadar Covid-19 kaynaklı ölümlerin altı milyonu aştığı belirtiliyor. Günlük vaka sayılarının ise Ocak ortasında 2020’den bu yana en yüksek rakamlara ulaştığı ve Şubat’ta rakamların yeniden Ocak başındaki vaka sayılarına gerilediği görülüyor. Dünya çapında günlük vaka 2 Mart’ta 1,5 milyon seviyesine düşmüş durumda.

Öte yandan Sağlık Bakanlığı tarafından her gün açıklanan koronavirüs tablosunda dün 188 can kaybı olduğu ortaya koyuldu. Dün 49 bin 424 yeni vaka olduğu bildirildi.
Karara tepkilerini bildiren hekimler aşı oranlarının hala çok düşük olduğuna dikkat çekti.

‘Aman çok dikkat’

Prof. Dr. Bengi Başer, “Artık HES kodu da kalmadığı için, Covid + olup belirti gösteren, göstermeyen herkesle dip dibe iç içe olacağınız, nüfusun sadece 1/3’ünün gerçek anlamda aşılı olduğu, 5-11 yaş grubuna hiç aşı yapılmamış bir toplumda yaşayacaksınız. Artık kural yok, teksiniz; aman çok dikkat” diyerek uyarıda bulundu.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr Esin Davutoğlu Şenol da Sözcü’den Fırat Fıstık’a kararın bilançosunu kırılgan grupların ödeyeceğini belirterek “Kırılgan gruplar öder. Ekonomik yükü ağır olan, sağlık yükü ağır olan, devlet tarafından korunması gereken, devlet tarafından korunması emek isteyen kişiler öder en çok. Ama bir süre sonra herkes öder. Çünkü bu, salgında hiç nefes almayacağız demektir bu. Yazın işler hafiflemiş gibi görünse de sonbaharda bizi yine bir dalganın bekleyeceği anlamına gelir ki her şey çok kırılgan” dedi.

Prof. Dr. Güner Sönmez ise karara tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:

Doç. Dr. Duran Tok ise toplu taşımada maskelerin çıkartılabileceğini ve bunun denetlenemeyeceği yönünde değerlendirmede bulundu:

 

 

İşgalde dokuzuncu gün: Rusya, Avrupa’nın en büyük nükleer santralini ele geçirdi

Rusya‘nın Ukrayna‘ya karşı başlattığı savaş devam ediyor. Ukrayna’da başta başkent Kiev, Herson ve Harkiv şehirlerinde olmak üzere Rus saldırısı devam ederken, dün gece Avrupa‘nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya‘da saldırı sonucu çıkan yangın, nükleer endişeleri canlandırdı. Yangın, acil durum yetkilileri tarafından söndürüldü.

Bugün ise Ukrayna, Zaporijya Nükleer Santrali sahasında kontrolün Rus ordusuna geçtiğini açıkladı. Santral personelinin çalışmalarını sürdürdüğü aktarıldı.

Rusya ve Ukrayna heyetleri, dün Belarus’ta tekrar bir araya gelerek müzakerelerinin ikinci turunu tamamladı.

Ukrayna Devlet Başkanlığı danışmanlarından Mykhaylo Podolyak, “Ne yazık ki Ukrayna’nın ihtiyacı olan sonuca henüz varamadık. uzlaşılan tek konu vatandaşların çıkarılması için insani koridorların oluşturulması oldu” dedi. Ukrayna’nın gündeminde acilen ateşkes ve silahsızlanma olduğu belirtilirken, Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a göre; Rusya’nın müzakere şartları, Ukrayna’nın silahsızlanması, Kırım‘ın Kiev tarafından Rusya toprağı olarak tanınması ve Donbas‘ın özerkliğinin tanınması.

Görüşme sonrasında, saldırıların devam ettiği kentlerde insani koridorlar oluşturulacağı açıklanırken, müzakerelerin üçüncüsünün gerçekleşeceği de aktarıldı.

Ukrayna Devlet Acil Servisi, son günlerde hava bombardımanlarının arttığı Çernigiv bölgesinde dün meydana gelen hava saldırısında en az 22 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Ukrayna, saldırının sivil yerleşimleri hedef aldığını söyledi.

Roman Zakrevskyi -Reuters

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, düzenlediği basın toplantısında Batı devletlerine “Eğer gökyüzünü kapatmıyorsanız bana uçak gönderin, yoksa sırada Letonya, Litvanya ve Estonya olabilir” dedi. Zelenskiy, “Biz Rusya’ya saldırmıyoruz ve saldırmayacağız. Bizden ne istiyorsunuz? Topraklarımızdan ayrılın” ifadelerinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘e seslenerek, “Benimle otur ve konuş ama 30 metre öteden değil” dedi.

Lynsey Addario – New York Times

Rusya televizyonunda Rusların ve Ukraynalıların aynı olduğu inancından vazgeçmeyeceğini belirten Putin ise Ukrayna işgalinin planlandığı gibi ilerlediğini söyledi ve “Batı’nın yarattığı Rusya karşıtlığını yok edeceğiz” dedi.

Putin işgaldeki Rus askerlerinin çok cesur olduğunu belirterek onları “gerçek kahramanlar” olarak niteledi.

‘Zaporijya’da bir olası patlama, Çenobil’in on katı büyüklüğünde olur’

Rusya’nın dün gece Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan ve Ukrayna’nın elektriğinin neredeyse dörtte birini üreten Zaporijya Nükleer Santrali’ne bombardıman başlatması sonucu yangın çıktı. Santral yakınındaki kasaba Enerhodar’ın Belediye Başkanı Dmitro Orlov,  itfaiyenin çatışmalar nedeniyle yangına müdahale edemediğini söyledi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da nükleer santralin bombalandığına dair haberleri aldıklarını, Ukraynalı yetkililerle temas içinde olduklarını paylaştı.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba “Rus ordusu nükleer tesise her yönden ateş açıyor. Bir patlama gerçekleşirse Çernobil’in on katı büyüklükte olacak. Rusya derhal ateşi keserek itfaiyelere izin vermeli” dedi.

Ukrayna Devlet Acil Servisi yangının yaklaşık üç saat sonra söndürülebildiğini, radyasyon seviyesinin yükselmediğini  ölen veya yaralanan olmadığını duyurdu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı da Ukrayna’dan gelen bilgiye göre santraldeki ana ekipmanların işlemeye devam ettiğini duyurdu.

Zelenskiy konuya ilişkin olarak, “Rusya dışında hiçbir ülke nükleer güç ünitelerine ateş açmadı. Bu insanlık tarihinde ilk kez oldu. Nükleer teröre başvurdular” dedi.

Daha önce Rus birlikleri Enerhodar‘a girip nükleer tesisi ele geçirmeye çalışmış, santral görevlileri ve bölge halkı barikat kurarak saldırıyı geri püskürtmüştü.

Ukrayna bugün Zaporijya Nükleer Santrali sahasında kontrolün Rus ordusuna geçtiğini açıkladı.

Dün yaptığı ‘üçüncü dünya savaşı nükleer olacak’ açıklamasıyla dikkat çeken Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Nükleer savaş  Batı’nın aklında olan şey, bizim değil. Bu açıklamayı biz değil, NATO ve Ukrayna dile getirmiştir” dedi.

Batı medyasının Donbas’ta yaşananları görmediğini söyleyen Lavrov, “Lütfen gerçekleri öğrenin, Amerikan medyası ile yetinmeyin” şeklinde konuştu.

‘Putin’in pervasızlığı tüm Avrupa’yı tehdit ediyor’

Nükleer santraldeki yangına ilişkin Zelenskiy ile telefonda görüştüğü aktarılan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Rusya’ya santral çevresindeki saldırıları durdurma çağrısı yaparak  “Putin’in pervasız hamleleri tüm Avrupa’nın güvenliğini doğrudan tehdit edebilir” dedi.

Beyaz Saray‘dan yapılan açıklamada, Amerika Başkanı Joe Biden‘ın da Zelenskiy’den yangına ilişkin bilgi aldığı aktarıldı.

ABD Savunma Bakanlığı, “gerginliğin, yanlış hesaplamaların ve askeri vakaların önüne geçmek için” 1 Mart’ta Rusya Savunma Bakanlığı ile özel bir askeri telefon hattı kurulduğunu açıkladı.

ABD ayrıca, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ve 19 Rus oligarkını yaptırım listesine aldıklarını ve bu kişilere vize yasağı getirdiklerini duyurdu.

Küresel piyasalar Rusya’yı terk ediyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch‘in, Rusya’nın kredi notunu ‘çöp’ seviyesine indirmesinin ardından diğer bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) da Rusya’nın kredi notunu bir haftada ikinci defa indirdi. Rusya’nın uzun vadeli döviz cinsinden “BB+” ve yerel para cinsinden “BBB-” olan kredi notları “CCC-“ye indirildi.

Japon kredi değerlendirme kuruluşu JCR da Rusya’nın uzun dönem yabancı ve yerel para cinsinden kredi notları “BBB”den “B+”ya çekildiğini açıkladı.

Dünyanın önde gelen endeks sağlayıcılarından MSCI, Rusya’yı ‘Gelişmekte olan piyasalar’ statüsünden çıkararak 9 Mart’tan itibaren ‘Standalone markets’ (Bağımsız piyasalar) olarak  yeniden sınıflandıracağını açıkladı.

Toyota dahil Japon otomobil üreticileri de Rusya’daki üretim operasyonlarını durdurmayı planlıyor. Alman otomobil üreticisi Volkswagen de Rusya’ya araç ihracatını ve ülkedeki yerel üretimini durduracağını bildirdi.

H&M, Burberry, Disney, Netflix, Apple gibi büyük şirketler Rusya’ya yaptırım uygulayan firmalardan bazıları.

Dünya Bankası, Rusya ve Belarus’taki tüm programlarını durdurduğunu, Avrupa Birliği, yedi Rus bankasını SWIFT dışına çıkardığını açıklamıştı.

Rusya’nın en büyük ikinci petrol üreticisi olan Lukoil şirketi, internet sitesinden yaptığı bir açıklamayla Ukrayna’daki savaşa son verilmesi çağrısında bulundu. 

Rus rublesi günlük yüzde 10 değer kaybıyla dolara karşı rekor düşük seviyeye indi. Moskova Borsası bugün de kapalı kalacak.

Brent petrolün varil fiyatı işgalin birinci haftasının ardından  yüzde 22 arttı. Tedarik endişeleriye dün Şubat 2013’den bu yana en yüksek seviye olan 118,4 dolara seviyesine kadar çıkan Brent petrolün varil fiyatı, bugün 110 dolar. Brent petrol fiyatı son 10 yılın zirvelerinde dolaşırken Avrupa’da da doğal gaz fiyatları 198,5 avroya çıkarak son iki yılın rekor seviyesine ulaştı.

Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck dün, Almanya’nın Rus doğal gazına bağımlı olduğunu belirterek, Rusya’dan petrol, gaz ve taş kömürü ithalatının yasaklanması düşüncesine karşı olduğunu söyledi.

Tarım ve Orman Bakanı değişti: Pakdemirli’den ‘af’ açıklaması

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin koltuğuna Vahit Kirişçi’nin getirildiği duyuruldu. Kirişçi 22. dönemde AKP‘den Milletvekili seçilmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararda Pakdemirli’nin görevden ayrılması ‘af talebi’ şeklinde tanımlanırken Tarım ve Orman Bakanlığında görev yapacak yeni ismin Vahit Kirişçi olduğu açıklandı. 

İstifa eden Dr. Bekir Pakdemirli kararın ardından sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise kararın ardından “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle Tarım ve Orman Bakanlığı görevine atanan Sayın Vahit Kirişci’yi tebrik ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum. Görevi devreden Sayın Bekir Pakdemirli bakanımıza bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu. 

Pakdemirli, yangınlar ve patates tartışmaları

2021 yazında Muğla, Adana, Antalya ve Mersin dahil birçok ilde ormanlar kül olmuş, yetersiz hava araçları gündem olurken vatandaşlar yangınları söndürmek için seferber olmuştu. Bu süreçte orman yangınlarıyla mücadele konusunda hükümet eleştirilmiş ve Bekir Pakdemirli ormanların korunması ve yangınlarla mücadelede öncelikli sorumluluğun belediyelerde olduğunu söylemişti. Eski bakan Pakdemirli bu konuda oldukça çok eleştirilmişti.  

Pakdemirli’nin tartışmalara konu olduğu tek sorun yangınlar değildi, ayrıca sebze ithalatı da Bekir Pakdemirli üzerinden oldukça çok konuşulan bir konu olmuştu. Pakdemirli’nin 2013-2018 yılları arasında Kanada merkezli McCain şirketinde “iş geliştirme danışmanı” olarak çalıştığı için patates ürün ithalatındaki artışın arttığı iddiaları ortaya atılmıştı. Dondurulmuş patates firmasının Ortadoğu danışmanı olduğu iddialarının ardından söz konusu şirketin donmuş patates ürünlerinin Türkiye’de Koza Gıda tarafından ithal edildiği Alican Acanerler tarafından Teyit’te ortaya koyulmuştu. 

Vahit Kirişçi kimdir?

Vahit Kirişci, 4 Aralık 1960’da, Kahramanmaraş’ta doğdu. Ziraat Yüksek Mühendisi ve Öğretim Üyesi; Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde, doktorasını İngiltere Cranfield Üniversitesi’nde tamamladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda teknik eleman olarak çalıştı. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak ders verdi. 1995’te doçent, 2001’de profesör oldu. 16’sı yabancı dilde olmak üzere, toplam 55 adet makale, kitap, komisyon raporu ve bildiri türünde yayın yaptı.

22. Dönem Adana Milletvekili. 22. Dönem’de Türkiye AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi oldu ve Başkanvekilliği görevinde bulundu. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı görevini yürüttü. 23. Dönem’de aynı Komisyon’un Başkanlığına yeniden seçildi. 1995’te doçent, 2001’de profesör oldu. Kirişci, 22’nci dönemde AKP‘den Adana Milletvekili seçildi.

Can Candan’ın görevden alınmasında yürütmeyi durdurma kararı

Boğaziçi Üniversitesi’nde görevden alınan akademisyen Can Candan’ın Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne yürütmenin durdurulması ve iptali için açtığı davada İstanbul Yedinci İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. 

Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış rektörü Prof. Dr. Naci İnci’nin henüz rektör vekiliyken 16 Temmuz 2021’de görevden aldığı Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Film Çalışmaları Programı öğretim görevlisi ve belgesel sinemacı Can Candan’ ın rektörlüğe 13 Ağustos 2021’de yürütmenin durdurulması ve iptali için dava açmıştı.

Eğitim – Sen’in de müdahil olduğu davada İstanbul 2. İdare Mahkemesi 20 Ocak 2022’de ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermişti. Karara itiraz eden Candan’ın başvurusunu değerlendiren Yedinci İdare Dava Mahkemesi, 16 Şubat günü oy çokluğu ile yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Öğretim görevlisi Candan, kararı bugün avukatı Fırat Kuyurtar‘ın kendisine bildirdiğini ifade etti. Candan sosyal medya hesabından haberi şöyle duyurdu:

Ne olmuştu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın atadığı ilk rektör Melih Bulu‘nun görevden alınmasıyla yerine geçen Mehmet Naci İnci, aynı bölümde on dört yıldır ders veren öğretim görevlisi Can Candan hakkında soruşturma açtığını iddia ederek, temmuz ayında görevden almıştı.

Dünya Yaban Hayatı Günü: Nesli tehdit altında olan sekiz tür ‘geri döndü’

Tür kurtarma, herhangi bir ekosistemin uzun vadeli dayanıklılığının ve sağlığının önemli bir parçası. 3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü kapsamında World Wide Fund for Nature (WWF), yeniden ortaya çıkan ve ekosistemlerinde önemli bir rol oynayan bazı önemli türleri sıraladı.

Sumatra adaları, WWF‘in son birkaç yıldır ekosistem restorasyon çabalarına odaklandığı, Dünya’daki en çok çeşitli ekosisteme sahip bölgelerden biri. Bölgede yakın zamanda yapılan bir biyoçeşitlilik izleme araştırması, kaplanlardan Sumatra fillerine; Sunda pangolinlerinden, Malaya tapirleri ve Sunda bulutlu leoparlarına kadar pek çok ikonik türü ortaya çıkardı. Söz konusu hayvanların tümü, koruma çalışmaları kapsamına alınmış bulunuyor.

Kuzey Büyük Ovaları’nda yaşayan kara ayaklı gelincik

Son 30 yıldır birçok kuruluşun ortak çabaları, Kuzey Amerika’nın en çok tehlike altındaki memelilerinden biri olan kara ayaklı gelinciklere hayatta kalmaları için ikinci bir şans verdi. Ana avcıları olan olan çayır köpeklerinin yaşam alanlarındaki daralma ve doğal olmayan hastalıklarla kara ayaklı yaban gelinciğinin neslinin tükenmesine sebep olmak üzereydi.

Bugün, kurtarma çabaları, kara ayaklı gelinciklerin Kuzey Amerika’da yaklaşık 300 nüfusa ulaşmasını sağladı, hedef 3 bine ulaşmak. Onların iyileşmeleri, hayatta kalmak için bağlı oldukları otlak ekosisteminin sağlığının da iyiye gittiğine işaret ediyor.

Namibya’da kara gergedan

Üç kara gergedan alt türünden biri olan Güneybatı kara gergedanı, Mart 2020’de nüfusu %11’den fazla artarak Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından “savunmasız”dan “yakın tehdit altında” olarak yeniden sınıflandırıldı. Bu statü değişikliği, Afrika’nın tüm kara gergedanları için umut verici. Türler genel olarak kaçak avlanma nedeniyle hala tehlikede olmasına ve hala kritik derecede tehlike altında olarak sınıflandırılmasına rağmen, nüfusu 2012’den beri istikrarlı bir şekilde arttı. 

Tek boynuzlu gergedan (Rhinoceros unicornis)

Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Manas Ulusal Parkı‘nda tek boynuzlu gergedan popülasyonunda 2020’de önemli bir artış oldu. Gergedan yer değiştirmeleri gibi koruma çabaları sayesinde Manas artık 47 büyük tek boynuzlu gergedana ev sahipliği yapıyor.

Kambur balina

Günümüzde balıkçılığın yan avlanma tehditlerini ve yaban hayatı ile gemi çarpışmalarını azaltmak için yapılan önemli çabalardan sonra, kambur balinalar dünyanın birçok okyanusunda istikrarlı bir iyileşme yolundalar. Yalnızca Avustralya‘da, veriler hem doğu hem de batı kıyısı popülasyonlarının hızla toparlandığını ve şimdi balina avcılığı öncesi sayılarından %50 daha fazla olduğunu gösteriyor.

Dağ gorili

Son araştırmalar,  bir zamanlar neslinin tükendiği düşünülen dağ gorilinin şimdi Uganda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti‘ndeki geniş bir koruma altındaki orman alanında yaşadığını ve sayılarının arttığını ortaya koydu. Uganda‘daki Bwindi Geçilemez Ulusal Parkı‘ndan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti‘ndeki Sarambwe Doğa Koruma Alanı‘na uzanan 83.840 dönümlük Bwindi-Sarambwe ekosistemi, 459 dağ gorilini barındırıyor ve hala dağ gorillerinin bulunduğu iki yerden biri. Dağ gorillerinin nüfusu 2011’de tahminen 400’dü. 

Kar leoparı

Moğolistan‘da 2021’deki ilk ulusal kar leoparı araştırması, ülkenin kar leoparı popülasyonunun yaklaşık 953 bireyle sabit olduğunu gösterdi ki bu, bu karizmatik büyük kediyi korumak için mevcut koruma çabalarının işe yaradığını gösteren heyecan verici bir bulgu.

Hızlı tilki

2020’de, 51 yıllık bir aradan sonra, hızlı tilkiler Montana’daki Fort Belknap Indian Reservation‘ın otlaklarına geri dönerek yerli halkın yaşadığı bu topraklarda bulunan diğer kır vahşi yaşamına katıldı. Eylül ayında Wyoming‘den bölgeye getirilen 27 hızlı tilki, Fort Belknap’taki Nakoda ve Aaniiih halkı tarafından yönetilen beş yıllık bir yeniden yerleştirme programının başlangıcıydı.

Vahşi kaplan

2018’de Nepal, ülkenin kaplan nüfusu tahmininin 235’e yükseldiğini ve 2009’da sadece 121 kaplandan oluşan nüfusu neredeyse ikiye katladığını duyurdu. Nepal, iddialı TX2 hedefinden bu yana (dünyanın vahşi kaplan nüfusunu ikiye katlama hedefi) vahşi kaplan sayılarını ikiye katlayan ilk ülkelerden biri olma yolunda ilerliyor.

 

 

Akkuyu’da yine kaza: Biri ağır 13 yaralı

Mersin’in Silifke ilçesinde, Akkuyu Nükleer Santral şantiyesinden işçileri taşıyan otobüs kaza yaptı. İş kazaları, patlamalar, çatlaklar ve su sızıntılarıyla gündeme gelen Akkuyu Nükleer Santral’ne işçi taşıyan servis kazasında 13 kişinin yaralandığı, bir işçinin ise durumunun ağır olduğu bildirildi.

17.30 sularında meydana gelen olayda iddiaya göre otobüsün freninin boşalması nedeniyle kaza gerçekleşti. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Araçta bulunan işçiler olay yerine gelen ambulanslarla ilk müdahaleleri yapılmak üzere çevredeki hastanelere götürüldü.

Kazaya ilişkin olarak Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (DİSK) tarafından sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada kötü çalışma koşullarına şöyle isyan edildi:

Akkuyu’da 22 Şubat’ta da bir otobüs kazası meydana gelmiş ve işçiler ağır yaralanmıştı.

Akkuyu’da bugüne kadar neler yaşandı?

Mersin’in Gülnar ilçesinde inşasına devam edilen  Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde (NGS) 19 Ocak’ta da bir patlama gerçekleşmişti.
Projenin başından itibaren sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmediğini belirten Pınar Demircan, “Akkuyu’da bilgiler toplumla şeffaf bir şekilde paylaşılmıyor. Esasen nükleer santrallerle ilgili süreçlerde genel manada ‘güvenlik’ gerekçesi öne sürülerek şeffaflıktan imtina edilir. Ne var ki, inşasına başlandığı tarih  itibariyle Akkuyu NGS’deki iş yapma biçimlerinin kendisi güvenlik tehlikesinin kaynağı” demişti. 2019’un yaz aylarında da  inşaat temelinde oluşan çatlakların üstüne 2020’de inşaat alanında su sızıntısı tespit edilmişti.

Kasım 2021’de de Akkuyu Nükleer Güç Santrali‘nde aylardır maaşlarını alamayan işçiler eylem gerçekleştirmişti. Taşeron şirketlerde görevli yaklaşık 10 bin işçiden büyük bölümü hafta içinde toplu olarak iş bırakmıştı.

İşçilerin çalışma koşullarının oldukça kötü şartlarda olduğu da daha önce gündeme getirilmişti.

Savaştan kediler, Dostoyevski romanları ve heykeli de nasibini aldı

Rusya’nın Ukrayna işgalinde bir hafta geride kalırken Rusya’ya ardı ardına yaptırımlar geliyor. Rusya’ya ve oligarklarına ekonomik yaptırımlar uluslararası gündeme otururken kediler de yaptırımlardan nasibini aldı. Uluslararası Kedi Federasyonu (FIFe), Rus kedilerine yaptırım kararı aldı.

FIFe yönetimi Rusya’da yetiştirilen hiçbir kedinin, Rusya dışındaki hiçbir soy kütüğüne kaydedilemeyeceğini açıkladı. Rusya’da yaşayan katılımcıların kedileri, tüm ülkelerdeki FIFe fuarlarından men edildi. Mart başında alınan kararların Mayıs sonuna kadar geçerli olacağı belirtilirken sürenin uzatılma ihtimalinin olduğu da belirtiliyor.

Öte yandan federasyon savaş ortasında kalan kedilere destek amacıyla bütçe ayıracağını duyurdu. Polonya, Romanya, Macaristan, Slovakya ve Moldova gibi Ukrayna’ya komşu ülkelerden savaşın ortasında kalan kedilere yardımlarından dolayı teşekkür edildi.

Bir diğer yaptırım da sanata

Savaştan etkilenen sadece hayvanlar olmadı; aynı zamanda sanat da etkilendi. İtalya’da Milano-Bicocca Üniversitesi Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin dersini programdan kaldırdı. Karara dünya kamuoyundan tepkiler yağdı. Dersi verecek yazar Paolo Nori ders iptalini sosyal medya hesabından duyurmuş ve bunun bir sansür müdahalesi olduğu yönünde değerlendirmede bulunmuştu.

Nori kendisine üniversite yönetimi tarafından atılan mailde “Sevgili profesör, bu sabah rektör yardımcısı ve rektör, Dostoyevski kursunu erteleme kararını bildirdiler. Amaç, içinde bulunduğumuz bu gergin dönemde özellikle de üniversite içinde herhangi bir polemiğe yol açmamak” ifadelerinin kullanıldığını bildirmişti.

 Dostoyevski’nin paha biçilmez bir miras ve kültür olduğunu söyleyen Nori, ücretsiz ve herkese açık olan dersinin yeniden programa alındığı duyurdu. Paolo Nori daha önce ‘sansürü’ gözyaşları içinde açıklarken Ukrayna’da yaşananların korkunç, İtalya’da yaşananların ise gülünç olduğunu söylemişti.

Eski Başbakan Matteo Renzi de üniversitenin Rusya Devlet Başkanı Putin‘e karşı çıkmak için Dostoyevski çalışmayı yasaklamasının delirmiş olmak manasına geldiğini söyleyerek “Böyle bir dönemde daha az değil daha çok ders çalışmak gerekir. Üniversitelerde beceriksiz bürokratlara değil öğretmenlere ihtiyaç var” dedi.

Nori’ye Bicocca Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Michela Cella da Karamazov Kardeşler kitabını sosyal medya hesabından paylaşarak “Üniversitemin kararından kendimi soyutluyorum ve @paolonori #Dostoevskij ile dayanışma duygularımı ifade ediyorum” sözleriyle destek verdi.

İtalyan Solu Partisi lideri Nicola Fratoianni de Dostoyevski yasağıyla ilgili olarak “Kültürü durdurmak aptalca ve şiddet içeren bir tercihtir” yorumunda bulundu.

Kediler, Dostoyevski dersi ve son olarak heykeli…

Floransa Belediye Başkanı Dario Nardella kentteki Dostoyevski heykelinin yıkılması için talep geldiğini açıkladı. Nardella, Rus yazarın 200. doğum yıl dönümü nedeniyle Rusya’nın İtalya Büyükelçişiği tarafından fonlanarak Aralık 2021’de açılışı yapılan heykelin yıkılması için talebin ayrıntılarını açıklamadı.

Ancak Belediye Başkanı Nardella, “Benden heykeli yıkmamı istediler. Kafamız karışmasın. Bu, bir halkın diğerine karşı değil, bir diktatör ve hükümetinin çılgın savaşıdır. Yüzlerce yıllık Rus kültürünü silmek yerine, Putin’i hemen duralım” dedi.

 

UEA’dan Rusya’ya enerji bağımlılığına karşı 10 maddelik plan

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Rusya‘nın Ukrayna’ya saldırması ve ardından başlayan enerji krizinde, Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda 10 maddelik bir plan yayımladı.

Buna göre, güneş ve rüzgar, ısı pompaları ve pil depolamada hızlı ve büyük bir artış, tüketicileri yabancı petrol ve gaz ithalatına aşırı bağımlılıktan kaynaklanan değişken fiyat artışlarından koruyabilecek tek çözüm.

UEA Başkanı Fatih Birol, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığının “ekonomik ve siyasi bir silah” olarak kullanıldığını söyledi.

Plan, bloğun şimdi ve gelecek kış arasında Rus gazına olan bağımlılığı nasıl azaltabileceğini ana hatlarıyla belirtiyor ve AB Yeşil Mutabakatı’na devam eden desteğin yanı sıra Avrupa vatandaşları için uygun fiyatlı enerjiyi sürdürme hedefiyle örtüşüyor.

Fosil yakıtlardan kurtulmak her zamankinden daha acil

Fransa Ekolojik Dönüşüm Bakanı Barbara Pompili, basın toplantısında kısa vadeli çeşitlendirmenin yanı sıra uzun vadeli temiz enerji önlemlerinin önemini vurguladı: “Her zamankinden daha fazla, Rus fosil yakıtlarından ve genel olarak fosil yakıtlardan kurtulmak şart. […] Avrupa’daki her ilave rüzgar türbini veya güneş paneli, enerji bağımsızlığımız için ileriye doğru bir adımdır.”

Plan, AB Komisyonu’nun gelecek hafta çıkması beklenen önerisine paralel olarak, beklenmedik kârlar üzerinden bir vergi önerisini içeriyor. Bu, enerji şirketlerinin son doğal gaz fiyatlarındaki artışlardan elde ettiği karları yenilenebilir enerji yatırımlarına, yenilemelere ve savunmasız müşterileri desteklemeye yönlendiriyor.

Avrupa’nın fosil yakıtlara olan bağımlılığının ve enerji verimliliğindeki yavaş ilerlemenin sona ermesi gerektiğinden, plan bu önlemlerin Rusya harici doğal gaz veya nükleer ve biyoenerji kaynaklarındaki herhangi bir geçici artışı tamamlamak için kritik olduğunu vurguluyor.

10 maddelik plandan öne çıkan bazı noktalar şunlar:

  • Yeni projelerin hızlı bir şekilde takip edilmesi, izinlerin basitleştirilmesi ve bürokrasinin ortadan kaldırılması yoluyla yeni rüzgar ve güneş projelerinin yaygınlaştırılmasının hızlandırılması
  • Elektrik şirketlerinin daha yüksek elektrik fiyatlarından elde edecekleri karlardan vergi gelirleri sağlayarak, enerji faturalarıyla mücadele eden hassas gruplara 200 milyar Euro’ya kadar destek sunulması
  • Yalnızca bir yıl içinde 2 milyar metreküp gaz kullanımından tasarruf etmek için, doğal gaz kombilerinin ısı pompalarıyla değiştirilmesinin hızlandırılması
  • Yıl içinde 2 milyar metreküp gaz kullanımından tasarruf etmek ve endüstriyel rekabet gücünü artırmak için bina yenilemelerinin hızlandırılması
  • Yılda 10 milyar metreküp tasarruf sağlamak için binalarda termostatlarda sadece 1°C düşürmenin teşvik edilmesi
  • Elektrik güvenliğini desteklemek için pil depolama, gelişmiş şebekeler ve enerji verimliliği konusundaki çabaların hızlandırılması.

Avrupa Birliği’nin Rus Doğal Gazına Bağlılığını Azaltmak İçin 10 Maddelik Plan’ına buradan ulaşabilirsiniz.

Rusya’nın işgali, Avrupa ve ABD’yi fosil yakıt konusunda yeniden düşünmeye zorluyor

Savaş ve siyaset, doğa kirliliğinin tarihteki en büyük iki kaynağı olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa‘nın küresel ısınmayı yavaşlatma çabalarını karmaşıklaştırdığı gibi, bilim insanlarının tehlikeler konusundaki uyarılarını sıklaştırıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, iklim konusunu başkanlığını yönlendiren bir konu haline getireceği konusunda verdiği sözlere rağmen, Salı akşamı Kongre‘de yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında iklim hedeflerinden neredeyse hiç bahsetmedi.

Avrupalı ​​politikacıların ise kendi sorunları var: Avrupa‘nın ısı ve elektrik için bel bağladığı ve Kremlin‘in en güçlü ekonomik silahlarından olan fosil yakıt ihracatından kurtulmak için mücadele devam ediyor.

Petrol ve gaz fiyatları küresel olarak yükseliyor. Bu durum, ölümcül ısı dalgalarının, orman yangınlarının ve deniz seviyesinin yükselmesinin bizzat nedeni olan bu ürünleri satanlar için bu durum gerçek bir nimet; ayrıca halihazırda dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticilerinden biri olan Amerika’da da sondaj için yeni taleplere yol açıyor.

Bu gelişmeler,  Birleşmiş Milletler (BM)‘in dünya liderlerinden, gezegeni tehlikeli bir şekilde ısıtan karbondioksit, metan ve diğer sera gazı emisyonlarını keskin bir şekilde azaltmalarını isteyen kapsamlı bir rapor hazırlamasını takip eden birkaç günde oldu. Bu rapor, ikili hedeflerinde başarısız olunacak olursa küresel ısınma hızının, insanlığın uyum sağlama yeteneğini aşacağı üzücü bir gelecekle karşı karşıya olacağımızı söyledi.

Washington Post‘un aktardığına göre, Biden‘in iddialı iklim yasası, Cumhuriyetçi muhalefetin yanı sıra, Batı Virginia‘nın kömür üreticilerini temsil eden ve fosil yakıt endüstrisinden güçlü bir desteğe sahip olan kendi partisinden senatör Joe Manchin tarafından oybirliğiyle engellendi. Yüksek Mahkeme bu hafta, federal hükümetin sera gazı emisyonlarını düzenleme yeteneğini kısıtlayabilecek bir davada Biden’ın taleplerini daha da sınırlayabilir.

Biden, Kongre konuşmasında, yolları, havaalanlarını ve diğer önemli altyapıları onararak istihdam yaratma önerileri bağlamında iklime atıfta bulundu; “İklim krizinin yıkıcı etkilerine dayanmak için her şeyi yapacağız” dedi.

Ukrayna’daki Rus işgali, dünya liderlerini yeni ve zorlu bir yol ayrımına getirdi. Avrupa Birliği, etkilerini en keskin şekilde hissediyor. Rusya, Avrupalıların ısı ve elektrik için kullandığı gazın yaklaşık yüzde 40’ını sağlıyor. Ukrayna’daki çatışma, Rusya’nın enerji ihracatında sahip olduğu muazzam avantajı gözler önüne sererken, Avrupalı ​​liderleri de bazı acil seçimler yapmaya zorluyor: Rus yakıtını ABD’den gelecek sıvılaştırılmış doğal gazla değiştirebilmek için yeni bir fosil yakıt altyapısı mı kurmalı? Yoksa fosil yakıtlardan daha hızlı mı uzaklaşmalı?

Önümüzdeki hafta dünya, Avrupa’nın eğilimlerini daha net görecek; çünkü Brüksel‘de kıtayı Rus gazından uzaklaştırmayı amaçlayan yeni bir enerji stratejisi açıklanacak.

New York Times‘ın aktardığına göre bu raporun taslağı, yeni stratejinin enerji verimliliği önlemlerinin ve yenilenebilir enerji kurulumlarının güçlendirileceğini öne sürüyor. ABD’den ve başka yerlerden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını, Rus gazını telafi edebilmek için kısa vadeli bir önlem olarak görüyor.

Avrupa Birliği Enerji uzmanı Kadri Simson, 27 üyeli bloğun enerji bakanlarıyla bu hafta yaptığı acil toplantının ardından,”Bu savaşın şu ya da bu şekilde kendi enerji sistemimizde derin yansımaları olacak” dedi.

Analistler, Avrupa ülkelerinin enerji verimliliği önlemleriyle gaz bağımlılığını hızla azaltabileceğini ve Avrupa’nın yüzyılın ortasına kadar atmosfere ek sera gazı salmasını durdurma arzusuyla uyumlu olan yenilenebilir enerji yatırımlarını artırabileceğini söylüyor. Ukrayna’daki çatışma bunların bir kısmını hızlandırabilir.

Biden’ın iklim değişikliği özel elçisi John Kerry de bu hafta verdiği bir röportajda Putin’in fosil yakıtları, özellikle de gazı “silahlaştırdığını” vurguladı ve şöyle dedi: “Enerji, jeopolitikte seçeneklerin ne olduğunu görmek için önemlidir. Enerji bu mücadelede kilit bir silah ve gaza daha bağımlılık olsaydı, farklı şeyler görürdük.”

ABD ise Rus boru gazının düşüşüne karşı Avrupa’ya LNG ihracatını artırdı ve bu yılın sonunda, dünyanın en büyük LNG ihracat kapasitesisine sahip olmaya hazırlanıyor.

Ülkelerin Rusya’ya uyguladığı mevcut yaptırımlar, doğrudan petrol ve gaz sektörünü hedef almasa da Ukrayna işgalinin tedarik yollarını kesintiye uğratmasından  ve Rusya’nın sevkiyatları azaltabileceğinden endişe ediliyor.

ABD iklim değişikliği politikası Biden yönetiminde kritik bir dönemeçte. Başkanın, Build Back Better eylemi olarak adlandırdığı en önemli yasama gündemi ölmüş durumda. Demokratlar, paketin bir parçası olan yaklaşık 500 milyar dolarlık temiz enerji vergisi teşvikini hala geçirmeyi umsalar da  fırsatları azalıyor. Bu yatırım gerçekleşmezse ve Yüksek Mahkeme, yönetimin emisyonları düzenleme yetkisini de kısıtlarsa, Biden’ın Amerika ABD emisyonlarını ‘2005 seviyelerine kıyasla kabaca yarıya indirme’ hedefi  ulaşılamaz olabilir.

Beyaz Saray yetkilileri Biden’ın Salı günü yaptığı konuşmanın odak noktası iklim olmasa bile, yetkililer Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının iklim değişikliğini gündemde tuttuğunu söyledi. Ayrıca yetkililer, Biden’ın iklim değişikliğini hemen hemen her federal kurumda bir vurgu haline getirdiğini ve geçen hafta 4 milyar dolardan fazla gelir getirerek rekor kıran bir açık deniz rüzgar ihalesi de dahil olmak üzere büyük temiz enerji dağıtımlarında ilerlediğini kaydetti.

Tabipler Birliği’nden Sağlık Bakanı’na eleştiri: Virüse serbest dolaşım hakkı verildi

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB Pandemi Çalışma Grubu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı yeni pandemi kararlarına ilişkin çevrimiçi basın toplantısı yaptı. Toplantıda yükselen vaka ve ölüm sayılarına rağmen önlemlerin kaldırılmasının hiçbir bilimsel dayanağı olmadığına dikkat çekildi.

Burada konuşan Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, maske zorunluluğu ve HES kodu uygulamasını kaldıran kararların mevcut şartlarda “ağır bir yenilgi ve pes ediş anlamına geldiğini” belirtti.  Davutoğlu Şenol, yeni kararlarla kırılgan kesimlere ekonomik ve sosyal olarak büyük bir fatura çıkacağını kaydetti.

TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Güçlü Yaman,  Türkiye’nin yüksek ölüm sayıları ve düşük aşılama oranları ile bu kararları almasını eleştirirken, Prof. Dr. Oğuz Kılınç kararları “virüse serbest dolaşım hakkı” olarak niteledi.

Dr. Levent Akyıldız, sağlık çalışanlarının büyük bir yük ile karşı karşıya bırakıldığına, kapalı alanlara dönük herhangi bir havalandırma denetimi olmadığına ve güçlü bir aşılama teşviki yapılmadığına dikkat çekerken, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Meltem Günbeği kararların, mevcut sağlık politikalarına karşı yürütülen hak mücadelesinin önemini bir kez daha gösterdiğini vurguladı.

‘Bir ayda yedi binden fazla kişi öldü’

Basın açıklamasını, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu:

“Sağlık Bakanı tarafından açıklanan kararları halk sağlığı bakımından kaygıyla karşılıyoruz. Bilimsel dayanaktan yoksun, salgının ülkemizde verili gerçekliği ile bağdaşmayan düzenlemeler; algı yönetimini merkeze alan tutumunun yeni bir adımıdır.

Bu adım, siyasi iradenin salgının başından bu yana halk sağlığını göz ardı eden, fakat ekonomik kaygıları önceleyen politikaların devamıdır. Geçtiğimiz ay içinde sadece resmî açıklamalara göre dahi Covid-19’dan 7 bin 29 kişi (günlük 251 kişi) hayatını kaybetti.

Şubat ayı, ölüm sayısı açısından 24 aydır süren pandeminin en kötü beşinci ayı olurken, 2022 yılının ilk iki ayındaki ölümler 24 aylık pandemi ölümlerinin yüzde 13’üne; son altı aydaki ölümler ise yüzde 40’ına karşılık gelmektedir.

Aşılama sayıları düştü

Aynı şekilde, günlük aşılama sayılarında sürecin en düşük günlük aşılama sayılarını görüyoruz, aşılamayı teşvik için gerekli çabalardan ve kararlılıktan yoksun bir salgın yönetimi görev başındadır.

Tamamlanmış aşı oranımız halen toplumsal bağışıklık için gereken düzeyden çok uzakta; bilimsel veriler ise maske, mesafe ve havalandırmanın hâlâ kritik önem taşıdığını göstermektedir.

Havalandırma konusunda yapılan açıklamada ise “iyi havalandırılan ortamlar”ın hangi yolla denetlenebileceği açık değildir. “Daha önce yapılmamış denetimlerin nasıl sağlanabileceğine, belirlenebileceğine dair düzenleme; kontrol ve farkındalık konusunda somut herhangi bir adım atılmamışken sadece yurttaşın bunu nasıl belirleyebileceği de yanıtlanması gereken sorulardır.

İş vatandaşa düştü

Salgının yeterince kontrol altında olmadığını belirten Fincancı, tüm vatandaşları kendileri, sevdikleri ve toplumsal bakımdan aşılarını tamamlamaya; maske, mesafe, havalandırma önlemlerinin kritik önemini koruduğu konusunda duyarlı, özenli ve dikkatli olmaya; bilime uygun adımlar atılması için taleplerini yükseltmeye davet etti. Fincancı “Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor, bilim kurulunda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.