İklim KriziManşet

Ordular emisyonlarını neden raporlamıyor, şeffaflık mümkün mü?

0

Küresel emisyonların değerlendirilirken, dünyadaki silahlı kuvvetler genellikle göz ardı ediliyor.

Sıcaklıklar yeni rekorlar kırarken, bilim insanları ve çevre grupları orduların tüm emisyonlarını açıklamaya zorlanması için Birleşmiş Milletler (BM) üzerindeki baskıyı artırıyor. Orduların emisyonlarını raporlaması konusunda uzun süredir devam eden muafiyet, iklim değişikliğinin bir kısmının kayıt dışı kalmasına neden oluyor.

Dünyanın en büyük yakıt tüketicileri arasında yer alan ordular, uluslararası uzmanların 2022 tahminlerine göre küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık olarak yüzde 5,5’inden sorumlu.

Ancak uluslararası iklim anlaşmaları uyarınca savunma kuvvetlerinin karbon emisyonlarını raporlama ya da azaltma zorunluğu bulunmuyor. Bilim insanları ve akademisyenler, bazı ordular tarafından yayımlanan verilerin en iyi ihtimalle güvenilmez ya da eksik olduğunu söylüyor.

Daha fazla veri için kampanya yürütenler bu hafta Avrupa Parlementosu (AP) milletvekillerinin Komisyon, Konsey ve Avrupa Birliği (AB) dışişleri başkanına “askeri emisyonların BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) şeffaf bir şekilde bildirilmesi için bir teklif hazırlamaları” çağrısında bulundu ve destek gördü. Çağrı, kasım sonunda Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BEA) Dubai kentinde başlayacak BM İklim Zirvesi (COP28) öncesinde parlamentonun yıllık iklim krizi kararının bir parçasıydı.

Kararların yasal bağlayıcılığı bulunmasa da genellikle Parlamento’nun konulara ilişkin görüşlerini ifade etmesini sağlayan siyasi beyanlar olarak kabul ediliyor.

Konuya, BM Çevre Programı (UNEP) tarafından 20 Kasım’da yayımlanan yeni bir raporda da vurgu yapıldı.

Raporda “Askeri operasyonlar, araçlar ve tesislerden kaynaklanan doğrudan emisyonlar muhtemelen önemsiz değil, ancak yeterince hesaba katılmıyor” ifadelerine yer verildi.

Çatışma ve Çevre Gözlemevi, sosyal medya platformu X‘te yaptığı paylaşımda “108 sayfalık raporda sadece bir paragraf ama bu son derece memnuniyet verici bir adım” dedi.

Silahlı kuvvetler neden emisyonlarını bildirmek zorunda değil?

Jetlerden yelkenli gemilere ve eğitim tatbikatlarına kadar askeri emisyonlar, sera gazlarının azaltılmasına ilişkin 1997 Kyoto Protokolünün dışında bırakıldı ve 2015 Paris Anlaşmasından da muaf tutuldu. Bunun nedeni orduların enerji kullanımına ilişkin verilerin ulusal güvenliğe zarar verebileceğiydi.

Çatışma ve Çevre Gözlemevi’nin tahminlerine göre, 2019 yılında AB askeri harcamalarının karbon ayak izi yaklaşık 23 milyon ton CO2 eşdeğeriydi.

Bu da yaklaşık 14 milyon ortalama otomobilin yıllık karbondioksit emisyonuna eşdeğer. Grup bunun ihtiyatlı bir tahmin olduğunu söylüyor.

AB’deki en yüksek askeri harcamaya sahip olan Fransa‘nın, AB ordularının toplam karbon ayak izinin yaklaşık üçte birinden sorumlu olduğunu tespit etti. 

Küresel Sorumluluk için Bilim İnsanları (SGR) tarafından hazırlanan bir raporda, Birleşik Krallık‘ın 2018 yılındaki askeri harcamalarının karbon ayak izinin 10 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olduğu tahmin edildi.

Çevreci gruplar askeri emisyonların raporlanmasını talep ediyor

Emisyon muhasebesi, ülkelerin Paris iklim hedeflerinden ne kadar geride olduklarının değerlendirileceği COP28’de’ki ilk küresel envanter çalışmasında gündeme gelecek.

Perspectives Climate Group‘un kurucu ortağı Axel Michaelowa, “UNFCCC muhasebesinde çatışmayla ilgili emisyonların ihmal edilmesi göze batan bir boşluk” diyor ve yüz milyonlarca ton karbon emisyonunun hesaba katılmamış olabileceğini ekliyor.

Ordular emisyonlarını ele almak için bir şey yapıyor mu?

Bununla birlikte, bazı orduların önümüzdeki yıllarda raporlama gerekliliklerinde değişikliklere hazırlandıklarına, bazılarının ise iklim üzerindeki etkilerini azaltmak için adımlar attıklarına dair işaretler var.

Örneğin 21 AB ülkesinin de aralarında bulunduğu 31 ülkeden oluşan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), üyelerinin askeri emisyonlarını rapor etmeleri için bir metodoloji oluşturduğunu açıkladı.

Savunma yetkilileri, Yeni Zelanda gibi ülkelerin denizaşırı operasyonlardan kaynaklanan emisyonlar gibi daha önce hariç tutulan alanları raporlara ekleyip eklemeyeceklerini araştırdıklarını, Birleşik Krallık ve Almanya‘nın ise raporlamalarındaki gri alanları ele almaya çalıştıklarını söyledi.

ABD hükümeti geçen yıl Mısır‘da düzenlenen COP27’ye Kara ve Deniz Kuvvetleri temsilcilerini göndererek ilk kez bir Pentagon heyetinin küresel iklim zirvesine katılmasını sağladı.

ABD Deniz Kuvvetlerinde enerji, tesisler ve çevreden sorumlu sekreter yardımcısı ve Pentagon delegelerinden biri olan Meredith Berger, “Bence bu, fosil yakıtlar ve enerji söz konusu olduğunda konuşmanın bir parçası olduğumuzu ve kesinlikle karbon salımlarından sorumlu olduğumuzu gösteriyor” dedi.

Dronelar askeri emisyonların azaltılmasına yardımcı olabilir

ABD ordusunun petrol kullanımı ve emisyonları düşüyor. Petrol alımını denetleyen ABD Savunma Lojistik Ajansı, 2022’de 84 milyon varil satın alındığını, bunun 2018’deki miktardan neredeyse 15 milyon daha az olduğunu söyledi. 2021’de 46 milyon ton olan alımlar da 2022’de 44 milyon tona düştü.

ABD Savunma Bakanlığı bu rakamların tüm emisyonları içerdiğini, ancak UNFCCC’ye bildirilen rakamlarda uluslararası taşımacılık ve sığınak yakıtlarının hariç tutulduğu söyledi.

Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Prof. Neta Crawford, ABD askerlerinin Afganistan ve Irak‘tan çekilmesi, yenilenebilir enerji teknolojilerinin benimsenmesi, yakıt verimliliği daha yüksek araçlar ve daha az ve daha küçük askeri tatbikatlar yapılması gibi adımların yakıt kullanımındaki düşüşe katkıda bulunduğunu söyledi.

İnsansız hava araçlarının (drone) daha yaygın kullanılmasının da etkili olduğu düşünülüyor.

Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir ABD savunma yetkilisi Reuters’a verdiği demeçte “En büyük emisyon azaltım teknolojilerinden biri insansız hava araçlarının -drone’ların- kullanılması oldu. İnsanı hava aracından çıkardığınızda, enerji performansında önemli ölçüde iyileşme elde edersiniz” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’daki savaş askeri emisyonları nasıl etkiliyor?

BM’de askeri muafiyetlerin kaldırılması için lobi yapan gruplar, değişik talebinin önemli bir nedeni olarak Ukrayna‘daki çatışmayla bağlantılı emisyon artışına işaret ediyor.

Tipping Point North South çevre grubundan Deborah Burton, “Ukrayna, kesinlikle diğer çatışmaların yapmadığı şekilde dikkatleri bu konuya çekti” dedi.

Hollandalı karbon muhasebesi uzmanı Lennard de Klerk tarafından hazırlanan bir rapor, Ukrayna’daki savaşın ilk 12 ayda net 109 milyon ton sera gazı artışını tetikleyeceğini ve bunun da Singapur, İsviçre ve Suriye‘nin yıllık emisyon üretimlerinin toplamına eşit olduğunu tahmin etti.

Ukrayna Çevre Bakanlığı sözcüsü çabaları desteklediklerini ve askeri emisyonların daha şeffaf bir şekilde raporlanması için COP28’de hükümetlerden destek isteyeceğini belirtti.

‘Ordu bedavadan geçiniyor’

Ukrayna savaşı iklim aktivistlerinin askeri emisyonlar üzerindeki odağını artırırken, bazı uzmanlar bunun bölgesel güvenliğe odaklanan hükümetler için dikkat dağıtıcı olduğunu ve yakın vadede müzakereleri yavaşlatabileceğini söylüyor.

NATO’nun yeni güvenlik sorunlarından sorumlu genel sekreter yardımcısı James Appathurai, “Ukrayna krizinin bu konuyu biraz daha karmaşık bir hale getirdiğini anlamak önemli” diyor.

Bazı ordular petrol kullanımlarına ilişkin ayrıntılarını yayımlamanın denizaşırı operasyonlarına dair bilgi verebileceğini belirtiyor.

Alman Savunma Bakanlığının çevre koruma biriminden Markus Ruelke, “Bu görevlerde ne kadar yakıt kullandığımızı -ne kadar uçtuğumuzu, ne kadar araba kullandığımızı ve tatbikat düzenimizin ne olduğunu- herkesin bilmesini istemeyiz” diye konuştu.

UNFCCC, bazı askeri emisyonların BM’nin raporlama tablolarında belirtilmemiş yakıt kullanımı altında kaydedildiğini söylüyor.

Bu arada, Küresel Sorumluluk için Bilim İnsanları grubunun yönetici direktörü Stuart Parkinson, küresel askeri emisyonların yeterince anlaşılamayacağını söylüyor:

“İnsanlara uçmayı bırakmalarını ya da elektrikli arabaya geçmelerini söylemek çok iyi, bu onlar için bir masraf ya da rahatsızlık olsa da, ancak ordu bedavadan geçinirken bunu yapmak zor.”

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.