Hafta SonuKitapKöşe YazılarıManşetYazarlar

‘Kısa’ bir eleştiri yazısı: Mahcubiyet ve Haysiyet*

0

Kırık bir şemsiye neyi anlatır?

Tekdüzeliğin boğuculuğu, -mış gibi yürütülen birlikte yaşam ritüelleri, evlilik kıskacı, hemen hiçbir zaman yerine gelmeyen derin muhabbete duyulan şiddetli özlem, yalnızlık sancısı, anlaşılamama, anlatamama, nesil farkı gerilimi, klasik olanın kayboluşuna duyulan öfke, teknolojinin ve hızın acımasız üstünlüğü, varolamamanın getirdiği dayanılmaz ağırlık hissinin dışavurumu, derde derman olunmak yerine derde sığ bakışla gelen cümleler, ötekinin seninle olan birlikteliğinin çaresizlikten kaynaklanmasına karşı duyulan öfke ve hüzün, tüm sorumluluklarını bir kenara bırakarak başını alıp gidene duyulan hayranlık ve hasetle karışık anlayamama durumu, gençlikte yaşatılan düşlerin ve ütopyaların giderek flulaşmasının üzüntüsü, ışık gördüğün birisine açılmanın heyecanı ve beklentisinin yarattığı hayal kırıklığı…

Açılma dediysek entelektüel bir açılmadan bahsediyoruz.

İstediğini eyleyememenin sıkıntısı…

Giderek memurluğa dönüşen “edebiyat dersi anlatımı, dünyanın her yerinde böyle vasat mı arkadaş” dedirten öğretmenler odasının kasvetli ağırlığı, suskunluğuyla çok şey söyleyen ve aşkını kaybetmiş bir kadınla birlikteliğin getirdiği zul, ekonomik yoklukta terk edilip ekonomik varlıkta tekrar hatırlanan çocuğun baba travmasına dökülen gözyaşı, gündelik hayatın bulantıya varan nesneler sistemi, ruhun ölümü, alkolle uyuşturulan zihinler, dünden kalmanın bıktırıcı tekrardaki yorgunluğu, kaldırılamayan “anlayışlılık”, zor zamanlarda uzanmayan ve olmayan bir dost eli, ideallerin yerini alan pesimizme olan öfke, konforlu yaşamın kahredici sıradanlığı, anlamsız sisteme duyulan hınç, yaşlanmayla kurtulunan fiziksel güzellik hapishanesini görerek “kadının özgürlüğü tamam da yine de çekici olsaydı” isteği, istediğini eyleyememenin iç sıkıntısı…

En sonunda da şemsiyesiz çıkılan bir yağmurun güvencesizliğiyle ve terk edilen okulla özgürlüğe açılan kapı…

(*) Dag Solstad, Mahcubiyet ve Haysiyet, YKY 2021, çeviri: Banu Gürsaler Syvertsen

 

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.