İklim KriziKültür-SanatManşet

Jane’den Octonauts’a: Çocuk programlarında iklim krizini anlatmanın yolları

0

Yazan: Bridget Shirvell

Yeşil Gazete için çeviren: Cemre Nayir

*

Olivia Dreizen Howell, 7 ve 9 yaşlarındaki çocuklarıyla birlikte PBS kanalında yayınlanan popüler bir çocuk dizisi Molly of Denali‘yi izlerken iklim dersi almayı beklemiyordu. Ama öyle oldu:

Hayali Qyah köyünde yaşayan 10 yaşındaki Alaska yerlisi ve vlogger Molly, arkadaşlarıyla birlikte eski bir kulübeyi ziyarete gider. Oraya vardıklarında kulübenin yere batmaya başladığını görürler. “Not So Permafrost*” adlı bölüm, Molly’nin sığınağının neden battığını ortaya çıkarmasını konu alıyor. (*Permafrost kalıcı olarak donuk olan arazi anlamına gelir, bölümün ismi eriyen permafrost arazilere atıfta bulunuyor.) Dreizen Howell ve ailesinin iklim krizini tartışabilmeleri için bu rastlantı, beklenmedik bir fırsat oldu.

Huntington, New York‘ta yaşayan Dreizen Howell, “Farklı kültürler, iklim değişikliğinin soğuk iklimleri nasıl etkilediği ve bununla nasıl mücadele edebileceğimiz hakkında konuşmamızı sağladı” diyor. 

Pek çok ebeveyn gibi Dreizen Howell da giderek ısınan bir gezegende çocuklarının geleceği konusunda endişeli. Çocukları otuzlu yaşlarına geldiğinde, New York’ta yılda ortalama 57 gün 90 derecenin üzerinde olacakken, bu sayı günümüzde ortalama 18. 

Ancak Montessori okullarındaki bilim dersleri hakkında konuşmak dışında, onlarla kriz hakkında herhangi bir şey konuşmadığını hatırlıyor:

“Dizi bu konuyu konuşmamıza yardımcı oldu. Gece yatmadan önce izledik ve artık dünyanın ne kadar farklı olduğunu, gezegenimize sahip çıkmak için neler yapabileceğimizi konuştuğumuz çok güzel bir andı.”

İklim değişikliğini konu alan çocuk programları hala çok az

Çocuk programları iklim krizini giderek daha fazla ele alıyor. Nisan ayında Apple TV, Jane Goodall’ı ilham alan, nesli tehlike altındaki türlerin izini süren genç bir çevreciyi anlatan “Jane” dizisini yayınladı. Netflix’teki Octonauts: Above and Beyond‘da ekip, değişen iklime karşı hayvanları ve yaşam alanlarını kurtarma göreviyle dünyayı dolaşıyordu. Susam Sokağı ve PBS‘deki City Island gibi diğer programlar da iklimle alakalı bölümler yayınladı.

Uzmanlar, bu tür dizilerin ailelere stresli bir konuda konuşacak uygun dili bulmalarında yardımcı olabileceğini söylüyor.

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi‘nde profesör olan ve bir savunuculuk grubu olan Bilim Anneleri‘nin üyesi Erica Smithwick, “[İklim krizi] hakkında konuşmamız gerek ve programlar, ebeveynlere çocukların izledikleri hakkında sorular sorup ortaya ne çıktığını görmeleri için bir yol olabilir” diye konuşuyor. 

Film ve televizyonda iklim hikayelerinin sayısını artırmayı amaçlayan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Good Energy‘nin iklim araştırmaları ve danışmanlık programları yönetici yardımcısı Alisa Petrosova‘ya göre ise bu diziler istisnai durumlar. 

2022 yılında Good Energy, yaklaşık 38.000 senaryolu dizi ve filmin analizini yayımladı. Petrosova, “[Analiz edilen senaryoların] yalnızca yüzde 2,8’i iklim değişikliği ile ilgili anahtar terimleri içeriyordu” dedi. Anahtar terimler arasında “iklim değişikliği”, “fracking”, “küresel ısınma” ve “gezegeni kurtar” yer alıyordu. Good Energy, 2027 yılına kadar bu rakamın hem çocuklar hem de yetişkinler için tüm programların yüzde 50’sine ulaşmasını hedefliyor.

(Good Energy yakın zamanda sona eren Amerika Yazarlar Birliği grevine bağlı kalmak adına Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği ile danışmanlık projelerine ara vermiş olsa da grev parametreleri dahilinde bağımsız yapımcılara danışmanlık yapmaya devam ediyor).

‘Konuşmaktan kaçınma’ çocukları daha çok kaygılandırabilir

İklim bağlantılı ruh sağlığı konusunda uzmanlaşmış bir terapist olan Leslie Davenport‘a göre iklim krizi gibi korkutucu konuları çocuklardan gizlemek istemek, doğal bir bakım veren tepkisi.  Fakat konudan kaçınmak özellikle de çocuklar zaten iklim değişikliğini muhtemelen bildikleri ve endişe duydukları için faydadan çok zarar getirebilir.

Davenport, “Uyuşturucu, cinsellik ve ölüm gibi pek çok hassas, neredeyse tabu olan konu var,” diyor: “Ancak bakım verenlerin konuşmaktan kaçınması daha fazla kaygı oluşturabilir.”

Siena College Araştırma Enstitüsü tarafından 2022 yılında yayınlanan bir rapora göre, her 10 Amerikalıdan yaklaşık sekizi iklim değişikliğinin “çok” veya ” kısmen ciddi” bir sorun olduğu konusunda hemfikir, ancak çocuklu ailelerin sadece yarısı (yüzde 49) çocuklarıyla bu konuyu konuştuklarını belirtiyor. Yine de, çocuğu olan her 10 katılımcıdan 3’ü çocuklarının iklim değişikliği konusunda endişe duyduklarını kendilerine söylediklerini belirtmiş. 

Molly of Denali‘nin yapımcısı ve kendisi de bir Alaska yerlisi olan Yatibaey Evans, programın Alaskalıların iklim değişikliğiyle nasıl başa çıktıklarına dair farkındalık yaratmaya yardımcı olduğunu ve nesiller arası kriz tartışmalarını harekete geçirdiğini anlatıyor: “Çevremizin değiştiği bu dönemde çocuklarımızın dayanıklılığını artırmaya nasıl yardımcı olacağımızı öğrenmek isteyenlerin sayısının büyük ölçüde arttığını görüyoruz. Atalarımızın bilgeliğinden nasıl güç alabileceğimizi de görüyoruz.”

(Ticari olmayan bir kamusal TV programı olan Molly of Denali, Amerika Yazarlar Birliği (WGA) ya da Oyuncular Birliği grevlerinden etkilenmemiştir).

‘Çocuk programları karamsar olmaktan kaçınmalı’

Savunuculara göre, iklim değişikliğiyle ilgili çocuk programları tümüyle karamsar olmak zorunda değil – hatta olmaması gerekir. “Nörobilim, insanların gülüp dans ettiklerinde daha farklı bir şekilde öğrendiklerini göstermiştir” diyen Petrosova, “Her bir iklim anlatısının güldürmesi gerekmez ama yine de hikayeleri birleştirmek için drama ya da komedi gibi en eğlendirici yolların neler olduğunu bulmak önemli” diye konuşuyor. 

Tabii ki çocukların iklim krizi hakkındaki tüm eğitim ya da kaygılarını giderme görevini ekranların üstlenmesini kimse tavsiye ediyor değil. Amerikan Pediatri Akademisi, iki yaş altı çocuklar için ekran süresinin denetim altında, eğitici programlarla ve iki ila beş yaş arası çocuklar için de günde 1-3 saatle sınırlandırılmasını öneriyor).

Konunun ciddiyeti göz önüne alındığında, iklim programlarına sohbetlerin eşlik etmesi gerektiğini belirten Smithwick, insanların sorunları çözmek için bir araya gelme yollarını vurgulayarak gençlerin iklim karamsarlığı ve kaygısından kaçınmalarına yetişkinlerin yardımcı olabileceğini sözlerine ekliyor: 

“İklim değişikliği iletişiminin genellikle çok kötü olmasından endişeliyim. [Durum] vahim, ama aynı zamanda karşılaştığım çözümlerden her gün daha fazla ilham alıyorum ve çocukların da bu mesajları anlaması gerçekten çok önemli.”

Makelenin İngilizce orijinali

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.