Eşitsizlik, ‘onlar’ ya da bir ‘talihsiz öteki’ sorunu değildir

Kesişimsellik terimini 30 yıl önce ortaya atan Kimberlé Crenshaw, gerçek eşitlik için işlerin gerçekten de değişmesi gerektiğini vurguluyor.

Yeşil Gazete için çeviren: Özde Çakmak

İnsanların toplumsal kimliklerinin örtüşme biçimlerini tanımlamak için kesişimsellik terimini ortaya atan Columbia ve UCLA’da hukuk profesörü olan Kimberlé Crenshaw, TIME dergisine bu görüşünün nasıl politikleştiğini, kesişimselliğin uzun soluklu geçerliliğini ve neden tüm eşitsizliklerin eşit yaratılmadığını anlattı.

Kesişimsellik terimini 30 yıl önce ortaya attınız. Kesişimselliğin bugün ne anlama geldiğini nasıl açıklarsınız?

Çarpıtma olduğu için, bugünlerde kesişimselliği anlatmaya kesişimselliğin ne olmadığıyla başlıyorum. Steroid almış kimlik politikası değil. Beyaz erkekleri yeni paryalara (toplum dışı bırakılan kimse) dönüştüren bir mekanizma değil. Kesişimsellik aslında çeşitli eşitsizlik biçimlerinin nasıl genellikle bir arada işlediğini ve birbirlerini nasıl kızıştırdıklarını görmek için bir mercek, bir prizma. Irk eşitsizliğini toplumsal cinsiyet, sınıf, cinsellik ya da mülteci statüsünden ayırarak konuşma eğilimindeyiz. Bazı kişilerin bunların hepsine maruz kaldığı ve bu tecrübenin yalnızca onun parçalarının bir toplamı olmadığı genellikle gözden kaçıyor.

Kadınlar eşitsizliği erkeklerden farklı olarak nasıl yaşıyor? Bunu günlük hayatımızda nerelerde görüyoruz?

Eşitsizlikten söz ederken, genellikle hayat şartlarındaki maddi farklardan bahsederiz. Gelir eşitsizliğini ele alalım. Pek çok araştırma kadınlara aynı iş için daha az ücret verildiğini gösteriyor. Bu bir ömür boyunca katlanarak artıyor ve kadınlar yaşlandıkça sorunun kötüleştiği anlamına geliyor. Yoksulluğun kadınlaşması diye bir terim de var, hayati durumların – çocuk yetiştirme, boşanma, hastalık – kadınları daha yoğun etkilediği tüm biçimlere değiniyor. Toplumsal düzlemde, o meseleden bu meseleye, o kurumdan bu kuruma kadınların ortalama olarak erkeklerden daha yoksul olduklarını görürsünüz.

Bu tabloyu ırk nasıl etkiliyor?

Bunun üzerine ırk gibi başka eşitsizlik üreten yapıları eklediğinizde, bir bileşime sahip olursunuz. Örneğin, veriler beyaz kadınların ortalama servetinin 40,000$ civarında olduğunu gösteriyor. Siyah kadınların ortalama serveti ise 100$.

Size göre politika nerede devreye giriyor?

Kadınları ilgilendiren meseleler genellikle sonradan ele alınıyor. Demokratların ırk eşitsizliğine yaklaşımı bile öncelikle erkeklere ve oğlan çocuklarına odaklı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine değinmeye niyetlenen her şey ırksal bir merceğe yer vermek zorunda, ırksal eşitsizliğe değinmeye niyetlenen her şey de bir toplumsal cinsiyet merceğine yer vermeli. Ne yazık ki politik ve siyasi tartışmaların odağı bu değil.

Peki neden değil?

Vatandaş imgesi hala erkek vatandaştan ibaret. Ancak birkaç toplumsal cinsiyet mevzusuna – üreme hakları gibi – gelindiğinde kadınlardan bahsediyoruz. Bununla birlikte politika ve siyaset, hala hem eskiden hem de günümüzde olduğu gibi: Esas beden, erkek bedenidir.

Muhafazakarların kesişimsellik kavramlarının mağduriyeti fetişleştirme aracı olduğu eleştirilerine ve solun dezavantajları bir tür ahlaki üstünlük şeklinde yorumlamasına ne diyorsunuz?

Kesişimsellik, kısaca sizi siz yapan belli durumların hayattaki iyi şeylere erişiminizi ve kötü şeylere maruz kalmanızı nasıl artırdığı hakkındadır. Diğer pek çok sosyal-adalet görüşü gibi, insanların hayatlarında yankı bulduğu için geçerlidir fakat bu nedenle de saldırı altındadır. Statüko savunucularının, haksızlıkların giderilmesini talep edenleri eleştirmesi yeni bir şey değil. Bunların hepsi eşitliğin gerçek olması için işlerin gerçekten de değişmesi gerektiğinin farkındalığı yüzünden yaşanan bir kriz.

Amerika’da daha fazla eşitlik elde etmek için bugün ne yapabileceğini soran sıradan bir kişiye ne tavsiye edersiniz?

Kendini sorgulamakla işe başlayabilir. Eşitsizliği bir “onlar” sorunu ya da bir “talihsiz öteki” sorunu olarak görürseniz, bu da bir sorundur. Yalnızca haksız dışlamayla değil, açıkçası hak edilmemiş katılımla da ilgilenmek eşitlik girişiminin parçasıdır. Sistemlerimizin bu eşitsizlikleri yeniden üretme biçimlerinin hepsine bakabilmek için gözümüzü dört açmalıyız, bu da hem ayrıcalıkları hem de zararları kapsar.

Makalenin orijinali için tıklayın

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Türkiye’de kömür yatırımlardan tamamen çıkan banka sayısı 4

Türkiye’nin en büyük 17 bankasından sadece dördünün kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı aldı. Temiz enerji projelerine yönelmeyi taahhüt eden banka sayısı ise 12.

[COP29] Zirvenin sonuç metni taslağına tepki yağıyor: Boş kağıda imza istiyorlar

Bakü'deki iklim zirvesinde sona yaklaşılırken COP29 Başkanlığı'nın yayımladığı nihai metnin taslağında iklim finansmanı'nın karşısına 'X' ifadesinin konulması büyük tepki topladı.

[İklim Masası] Toplumun yüzde 79’u iklim değişikliği ile daha güçlü mücadele istiyor

Türkiye halkının yüzde 64'ü iklim değişikliğini günümüzün en önemli sorunu olarak tanımlıyor. Toplumun büyük kesimine göre ise Ankara’nın iklim politikaları yetersiz.

350 hak aktivisti ve sanatçıdan AYM’ye mektup: Katliam Yasası’nı bir an önce iptal edin!

Katliam Yasası'nı esastan görüşecek AYM'ye açık bir mektup yayımlayan 350 hak savunucusu, yasanın bir an önce gündeme alınmasını ve iptalini talep etti.

[COP29] Türkiye’nin iklim politikaları performansı bu yıl da ‘düşük’

Bu yılki İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde 53'üncü sırada yer alan Türkiye’de yenilenebilir enerji kapasitesi artarken, bunun fosil yakıtları ikame etmediği vurgulanıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR