Hafta SonuKitapKöşe YazılarıManşetUncategorizedYazarlar

Dünya kadar çocuk ya da Dünya’ya sığdırılamayan çocuklar…

0

Arat, Havin, Alex, Şayan, Anastasia, Seyhan, Mira… Bu isimleri taşıyan çocukların farklı kültürlerden, farklı halklardan ve farklı dillerden geldiklerini söylesem çok da şaşırtıcı olmaz. İçlerinde İranlı da var Rus da. Kiminin anadili Farsça, kimininki Kürtçe. Farklı dinlere, mezheplere mensuplar. Ortak özellikleri çocuk ve aşağı yukarı yaşıt olmaları. Tabii bir de sınıf arkadaşılar. İstanbul’da bir devlet ilkokulunda, 2-C sınıfında okuyorlar. Biliyorum çünkü içlerinde oğlum da var.

Nedense sınıf arkadaşlarının isimleri aklıma tam da Saniye Bencik Kangal’ın yazdığı, Mavisu Demirağ’ın resimlediği “Dünya kadar çocuk” adlı resimli kitabı okurken geldi. Aynı göğün altında yaşayan çocukları tanımak için uzağa gitmek yetmez, diye düşündüm gayri ihtiyari. Yanı başımızda, aynı semtte, yan mahallede yaşayan dünya kadar çocuk varken hele…

Defne ile Dafne, Peri ile Pari…

Ama bu konuyu bir yana bırakıp önce yazarın davetine uyalım ve sanal bir yolculuğa çıkalım.

Hikâyemiz, bir çocuğun, farklı diyarlarda yaşayan çocukları merak etmesiyle başlıyor. Bunun üzerine öğretmeni, dünya çocuklarıyla internet ortamında buluşmayı teklif ediyor. Sınıftakiler bilgisayarlarını açıp dünyaya bağlanıyor.

Karşılıklı sayfalarda biri Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan, diğeri başka bir ülkenin vatandaşı iki çocuk tanıtılıyor. İlk çift sayfadaki Berna Ankaralı, Bernardo İtalyan. Sonraki iki sayfada Erzurumlu Davut ve Amerikalı David ile tanışıyoruz. Peri, Toros Dağlarında yaşıyor Pari Hindistan’da. Trabzonlu Defne ve Güney Afrikalı Dafne’nin isimlerinin kökenleri aynı iken, İspanyol Adrian ve Aydın’lı Adnan’ın isimlerindeki yakınlık sadece ses benzerliğine dayanıyor.

Yazar birbirine yakın isimler seçerek “yoktur aslında birbirimizden farkımız” duygusunu alttan alta besliyor. Çocukların yaşadığı yöreyi ya da ülkeyi, en bilindik kültürel özellikleriyle kısaca tanıtan metinler kafiyeli. Bu özellik, kitabı okul öncesi yaş grubuna sesli, ritmik okumaya uygun hale getiriyor.

İtalyan çocuğu spagetti, pizza ve lazanya yerken İzmirli çocuk, haliyle boyoz yemeyi tercih ediyor. Erzurum’da yaşayan Davut, Ramazan Bayramı’na hazırlanırken, Amerika’da yaşayan David Paskalya Bayramı’nı kutluyor. Harun bize Diyarbakır’ı demli çay, ciğer ve surlarla tanıtırken, Haruto ülkesi Japonya’yı anlatırken yeşil çay ve suşi’den bahsediyor.

Paskalya’yı sadece ABD’li David mi kutlar?

Bu bilgiler hedef yaş grubu da düşünülerek basit ve genel kültür çerçevesinde tutulmuş. Biraz klişe ama çarpıcı örnekler seçilmiş. Her çocuk kendini, kendi dilinde tanıtıyor. Aslında hepsi aynı şeyi söylüyor: Merhaba, ben… Kitapta bu cümlenin farklı dillerde nasıl yazıldığının yanı sıra nasıl telaffuz edildiğine de yer veriliyor. Küçük okur böylece birçok farklı dilin tınısıyla belki de ilk defa tanışma ve Hint, Japon ya da Yunan harflerinin Latin harflerden ne kadar farklı olduğunu keşfetme fırsatı yakalıyor.

Mavisu Demirağ, kolaj havası verilmiş illüstrasyonlarında metinlerde geçen bilgileri sevimli kompozisyonlar halinde görselleştirmiş. Küçük okur, Dünya’nın çeşitli ülkeleri ile Türkiye’nin farklı yöreleri hakkında öğrendiklerini çizimleri inceleyerek pekiştirebilir.

“Kapattım bilgisayarımı
Daldım rüyalara.
Artık biliyorum nasıl merhaba derler,
Hangi yemekleri yerler farklı diyarlarda.”

Son sayfadaki bu paragraf kitabın bir özeti gibi.

Ama bir şeyler eksik kalmış sanki. Bununla yazımın başına dönüyoruz. Eserde bütün ülkeler değilse de bütün kıtalar bir çocukla temsil edilmiş. Kısacası işin “dünya” boyutunda değil sorun. Çok daha yakınlarda… Elbette Türkiye’nin tüm kentlerini sığdırmak mümkün değil tek bir resimli kitaba. Dışarda hiçbir çocuk özellikle bırakılmamalı ama! Farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı halklardan kimse yaşamıyor mu bu topraklarda? Ermeni harfleriyle yazılmış ya da Kürtçe, Lazca söylenmiş bir “Merhaba, ben…” neden yok bu kitapta? Paskalya’yı sadece Amerika’daki David mi kutlar? Peki bizim ülkemizde Paskalya’da yumurta boyayan ya da Hamursuz bayramını kutlayan çocuk niye sığmamış sayfalara?

Sorular uzatılabilir; bu kitabı çocuklarına alıp okuyanlar eksiklikleri çocuklarıyla sohbet ederek tamamlayabilirler. Mesela onlardan sınıf arkadaşlarını anlatmasını istesinler. Muhtemelen kitabın son sözlerine yakın şeyler dinleyecekler:

“Uzak da olsak yakın da
Benzer de olsak farklı da
Oyun oynamayı nasıl da severiz dört bir yanda.
Biz dünya çocukları
Kucaklarız birbirimizi sevgi dolu kollarımızla.”

Yazar: Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal

1980 yılında Ankara‘da dünyaya geldi. Lisans eğitimini 2003 yılında Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nde tamamladı. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi programlarında Yüksek Lisans ve doktorasını tamamladı. “Akademisyen Anne” olarak da bilinen yazar, “Korkma! iyi Bir Annesin”, “Oyunperest” gibi kitaplarla adından söz ettirdi.

Çizer: Mavisu Demirağ

1993 yılında İzmir’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Moda Tasarımı Bölümü’nden mezun oldu. Kitap illüstrasyonlarına yöneldi. Kitapların yanı sıra moda, giyim ve baskı tasarımındaki çalışmalarına devam etmektedir.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.