YazarlarYeşeriyorum

Doğrular, yanlışlar, şifreler

0

Soru yanlış sorulursa doğru cevabı bulmak imkânsızlaşır. Milyonlarca insanı yakından ilgilendiren bir konuda günlerdir tartışıyoruz. Günlerdir YGS ile ilgili ortaya atılan iddiaların doğru olup olmadığını, iddialar doğru ise oluşan haksızlığın nasıl giderileceği hakkında tezler ileri sürüyoruz.

Öğrencilere sınavda sorulan soruları bilmiyoruz. Kamuoyuna ise soru sınavda yanlışlık olup olmadığı şeklinde soruldu. Biz de sorunun cevabını yolsuzluk, işgüzarlık, tecrübesizlik şıkları arasında arıyoruz, tabii bir de bütün çoktan seçmeli sınavların vazgeçilmez cevap şıkları var: hepsi ve hiçbiri.

Soru bu şekilde sorulduğunda ve cevap sadece verili şıklar arasında arandığında diğer bütün cevap seçenekleri gözden kaybediliyor. Başka soruların akıllara gelmesi engelleniyor, var olan durum normalleştiriliyor.

Eğer uyanık bir Artvinli avukat bizleri uyarmasaydı her şey ne kadar sıradan gidecekti. Öğrenciler sınav sonuçlarını merakla beklerken ikinci basamak sınavına hazırlanacak, yaz ortalarında sınav sonuçları üniversite adaylarına ulaştığında sınavın birincileri ve ikincileri gazete sayfalarında başarılarının sırlarını tefrika edecek, kazanamayanlar şanslarını önümüzdeki senelerde denemek üzere yeniden dershane sınıflarını doldurmaya devam edeceklerdi.

Bu sene şifre iddiaları ortaya atılana kadar eğitimde her şey olması gerektiği gibi miydi? Soruyu bu şekilde sorarsak kuşkusuz alacağımız cevap günlerdir tartıştığımız şıklar arasında olmayacak. İlköğretimden itibaren eğitim politikalarının itaatkâr yurttaşlar yetiştirme amacı gütmesinde, okulların ezbere yönelik, düşünmeyi ve soru sormayı engelleyen antidemokratik niteliğinde, eğitim kurumlarının tamamen ticarileşerek öğrencileri müşteri olarak görmesinde, ilk aşamadan başlayarak fırsat eşitsizliğinde hiç mi yanlışlık yoktu senelerdir.

Piyasa ekonomistlerinin çok sevdiği klişeyi biz de kullanabiliriz ve YGS krizini fırsata çevirmek için kullanabiliriz. Yapılacak araştırmalar sonucunda sınavı iptal etseler de etmeseler de biz kendi sorularımızla ortaya çıkabiliriz. Yanlışın ve usulsüzlüğün sadece ÖSYM ‘de olmadığını haykırabiliriz. Eğitim sistemini temelden sorgulayabiliriz. Eğitimden ne beklememiz gerektiğini, özgür ve yaratıcı bireylerin nasıl yetiştirilebilineceğini sorabiliriz.

Genç bireylere kendilerine sunulan cevap şıkları arasındaki doğruyu bulmayı gösteren şifreleri değil, mutlu olmanın şifrelerini aramayı öğretebiliriz. Hayatın bir yarışma olmadığını, başarının başkalarının mutsuzluğu üzerinde kurulamayacağını hatırlatabiliriz. Dostluğun ve dayanışmanın önemini, doğanın bir parçası olmayı hissetmenin hazzını, paylaşmanın güzelliğini anlatmaya çalışabiliriz.

Sürekli yanlış sorulmuş sorulara cevap aramak yerine, soru sormanın çekiciliğini gösterebiliriz.

More in Yazarlar

You may also like

Comments

Comments are closed.