ManşetTürkiye

Dev-Yol Davası zamanaşımından düştü

0

723 sanık ile 1982’de başlayan ve son olarak 21 sanığın yargılanmasına devam edilen Dev-Yol ana davası, 30 yıl sonra zamanaşımından düşerken, davanın avukatlarından Mehdi Bektaş, bekledikleri yönde bir karar çıktığını söyledi.

18 Ekim 1982’de başlayan Dev-Yol ana davası, 30 yıl sonra zamanaşımından düştü. Yargıtay 9. dairesinde bugün görülen davanın karar duruşmasında tutuksuz yargılanan 21 sanık ve avukatları hazır bulundu.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul, dairenin oy birliğiyle aldığı kararı okudu. Ertuğrul, davada zamanaşımı süresini eylem tarihinden itibaren ele aldıklarını belirtti.

Daire Başkanı Ertuğrul, davanın tüm sanıklar yönünden zamanaşımından düşürülmesine oy birliğiyle karar verildiğini açıkladı.

Başkan Ekrem Ertuğrul, Yusuf Yıldırım ve Atalay Dede hakkında inceleme yapılmasına, Yaşar Kanbur hakkında ise Ceza Genel Kurulunun bozma kararı nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini açıkladı.

Başkan Ertuğrul, sanıklar Nurettin Aytun, Murat Parlakay, Celal Mut, Hilmi İzmirli, Mehmet Hassoy, Cahit Akçam, Halil Yasin Ketenoğlu, Bünyamin İnan, Turhan Yalçın Bürkev, Erdoğan Genç, Nuri Özdemir, Hıdır Adıyaman, Emin Koçer, Hasan Ertürk, Mehmet Akın Dirik, Melih Bekdemir, Veli Yıldırım ve Hüseyin Aslan’a atılı ”Anayasal düzeni zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya kalkışma” suçunun temas ettiği 765 sayılı TCK’nın 146/1. maddesinde öngörülen cezanın süresi itibarıyla suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan aynı kanunun 102/1. maddesinde belirlenen asli zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu ve aynı maddenin son fıkrasında belirtilen istisna kapsamında kalmadığını kaydetti.

Bu sanıklar yönünden aynı kanunun, 104/2. maddesinde öngörülen eklentili zamanaşımı süresinin ise 30 yıl olduğunu belirten Ertuğrul, sanıkların sorumlu tutuldukları ”Anayasal düzeni zorla değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya kalkışmaya teşebbüs” suçuna vücut veren ve suçun 765 sayılı TCK’nın 146/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesini gerekli kılan eylemlerinin gerçekleştiği tarihlerden itibaren başlayan 30 yıllık dava zamanaşımı süresinin, inceleme tarihi itibarıyla dolduğunun anlaşıldığını bildirdi.

Ertuğrul, bu nedenle, hükmün bozulmasına, CMK’nın 322. maddesine istinaden sanıklar hakkında açılan davaların zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı.

Davayı başından bugüne kadar takip eden Avukat Şenal Sarıhan, şunları söyledi:

”Eğer adalet olgusu geç gelmişse, orada adil bir sonuç yoktur. Ama bu davadaki tek sonuç adaletin geç gelmesi veya yargılamanın uzamış olması değildir. Bu davadaki asıl sorun, 12 Mart ve 12 Eylül gibi olağanüstü dönemlerin işkenceli sorguları üzerine dayandırılmış dosyalarda, arkadaşlarımızın, müvekkillerimizin mağdur edilmesidir. Bu mağduriyet 30 yılı aşkın süredir devam ettirildi. Biz bu davada zamanaşımı istemedik. Çünkü zamanaşımı, gerçeğin üzerine sürülmüş bir gölgedir. Biz beraat istedik. Çünkü, hukuka aykırı, adil olmayan yollarla yapılan sorgular sonucunda elde edilen bir dosyada, ancak ve ancak beraat kararı verilmesi gerekirdi. Sonuç böyle olmadı.

Bu davada mücadele eden aileler, müvekkiller, avukatlar esas olarak şunu istiyorlar: Türkiye’de bir daha olağanüstü dönemler yaşanmasın, olağanüstü dönem yargıları yürürlüğe girmesin. Ülke gerçekten adil yargılama hakkına kavuşsun. Burada bulunan herkes, bu mücadelede nefer olmaya kararlıdır.”

30 yıl boyunca süren ve 723 sanıkla başlayıp bugün 21 sanığın kaldığı davanın sona ermesinin sevindirici olduğunu söyleyen Bektaş, son duruşmanın 18 Ocak’ta görüldüğünü ve dosyanın incelenmesi için kararın bugüne bırakıldığını ifade etti.

Dev-Yol davası sanıklarından Cahit Akçam, 14 Aralık’ta görülen duruşmanın ardından yaptığı açıklamada davanın zamanaşımından düşmesine karşı olduğunu söylemişti.

Davanın bu kadar uzamasında kendilerinin bir sorumluluğu olmadığının altını çizen Akçam, davayı açık faşizmin ürünü olarak değerlendirmiş ve zamanaşımından düşmesindense beraat yönünde karar verilerek 12 Eylül hukuksuzluğunun tescil edilmesi gerektiğini söylemişti.

Sanıkların bu taleplerinde sonuna kadar haklı olduklarını söyleyen Avukat Mehdi Bektaş, ancak zamanaşımının usulü bir süreç olduğunu ve bu süreçten sonra işin esasına girilemeyeceğini, dolayısıyla artık “suçludur-suçsuzdur” noktalarının tartışılamayacağını söyledi.

(bianet, Ajanslar, Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.