Depremde su yönetimi nasıl olmalı?

'Afette, merkezi sistemlerin herhangi birinde çökme veya kırılma sonucu oluşacak su kesintisine karşı yerelde ve mahalle ölçeğinde içme suyuna erişim çözümlerini planlamak zorundayız.'

Depremde su yönetimi nasıl olmalı? Bu sorunun cevabını almak için Remzi Çelik ile konuştuk. Remzi Çelik, Kadıköy Koşuyolu Muhtarlığı, Mahalle Yardımlaşma Derneği (Mayader) ve Üsküdar Acıbadem muhtarlığı ile birlikte “Afette ilk 72 saat” çalışmasını hazırlayan ekipte yer aldı.

Yaklaşık 35 yıl boyunca su sistemleri üzerine çalışmış olan bir isim olan Çelik, Açık Radyo’da yayınlanan Sudan Gelen‘in konuğu oldu. Çelik, depremle ilgili olarak özellikle su konusunda mahalle bazında yürüttükleri çalışmaları anlattı. Radyo programından sonra yaptığımız röportajda ise Çelik afette su yönetimini daha detaylı olarak anlattı. Bu söyleşiyi Yeşil Gazete okuyucularıyla paylaşıyoruz.

Akgün İlhan: Afette ilk 72 saatte acil durum su yönetimi nasıl olmalı? Neden yerel çözümler bu kadar önemli?

Remzi Çelik: Acil durum su yönetimi, durum oluşmadan önce ve oluştuktan sonra bir envanter çıkarma ve planlama işidir. Planlama dediğimiz şey bir bakıma alternatifleri oluşturmak demektir. Bir kentin su sistemine baktığımızda yüzey ve yeraltı olmak üzere su kaynaklarını, su arıtma tesislerini, isale hatları, su boruları, pompalar ve vanalar gibi iletim elemanlarını, depolama ve son kullanım sistemlerini bir bütün olarak görürüz. Kente su sağlama süreci kaynaktan arıtmaya, oradan depolamaya ve dağıtıma kadar çeşitli aşamalardan oluşur. Afete bağlı olarak merkezi sistemlerin herhangi birinde çökme veya kırılma sonucu oluşacak su kesintisine karşı yerelde ve mahalle ölçeğinde içme suyuna erişim çözümlerini planlamak zorundayız. Bunu mahalle bazında yapmak çok önemli çünkü her mahallenin sosyal yapısı, su altyapısı ve kentleşmesi gibi fiziksel özellikleri birbirinden farklıdır. Tek bir merkezden bunca detayın hesaba katılması mümkün olamayacağı için yerelden ve yerelin katıldığı planlamalar elzemdir.

‘Afet öncesi ve sonrası için planlama yapılmalı’

Peki, mikro ölçekte afet için su planlaması nasıl yapılmalıdır?

Elbette, Koşuyolu Mahallesi’nden örnek verebilirim. Bizim Amerika Birleşik Devletleri’nin Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından geliştirilen Acil İçmesuyu Arzı Planlama Çalışması’ndan faydalanarak yaptığımız bir tablo var. Burada kişi başına su ihtiyacı, kesinti süresi, etkilenecek nüfus ve su kalitesi hedefi gibi başlıklarda yapılması gereken hazırlıklar belirtilmiştir. İlk olarak kişi başına su ihtiyacından başlayalım. Bu miktar kişi başına günlük 1,5 ila 15 litre arası su olarak kabul edilebilir. İlerleyen zamanlarda bu miktar arttırılabilir. Örneğin ilk gün 700 kişiye yeterli olacak bir dağıtım noktası planlanmalıdır. Burada yemek yapma, içme ve hijyenik bakım da dikkate alınır. Bu su miktarına yangınla mücadele, yıkanma ve evcil hayvanların su ihtiyacı dâhil değildir.

İkinci unsur ise kesinti süresidir. 72 saat kesintiye göre planlama yapılabilir. 21 günden fazla kesinti bu çalışmanın konusu değildir. Üçüncüsü etkilenen nüfustur. Hesaplamalarda sadece mahallede oturanlar değil, günlük çalışanlar, mahalle dışından gelenler ve turistler de dikkate alınmalıdır. Dördüncü mesele de su kalitesi hedefidir. Bu konuda bir standart geliştirilmeli 30, 60 ve 90 gün gibi kısa sürelerde su kalitesi geri kazanılmalıdır. Mahalle bazlı acil su yönetimi planlamasında STK’ların ve mahallenin katılımı, envanter çıkarılmasına verecekleri destekler gerçekten çok önemlidir. Örneğin biz Koşuyolu mahallesinde muhtarlık ve Mayader olarak kamu kurumlarında, okullarda, camilerde, hastanelerde ve hatta özel işletmelerde bulunan su stoğunun tespit edilmesi için çalışmalar yapmaktayız. 3, 10 ve 21 günlük zaman dilimlerinde suyun miktarını ve kalitesini planlayıp kişi başına günde 10 litre su ile hesaba başlamak gerekir. Analiz yapıp ve alternatif kaynakları belirledikten sonra uygulama planı afet öncesi ve sonrası şeklinde yapılmalıdır. Afette su yönetimi hazırlık çalışmalarında afet ile ilgili literatür, danışmanlar, kurumlar ve atölye çalışmaları faydalanacağınız kaynaklardır.  

Deprem de afet de üzerine fazla düşünülen konular değil ülkemizde. Bu önlemleri almanın gerekliliğini anlatmak ve bu konudaki farkındalığı artırmak için neler yapılmalı?

Okullar önemli eğitim noktalardır. Buralarda afet hazırlığı ve bu hazırlıkta suyun önemi anlatılmalıdır. Evinde tuvalet sifonuna basan çoğu insan suyun tesisat vasıtasıyla ev önündeki parsel bacasına, oradan da kentin su altyapısı kanalıyla arıtmaya gittiğini bile bilmemektedir. Bozdoğan Kemeri’nin altından geçen vatandaşlarımız bunun Bizans döneminde Belgrad Ormanı’ndan Fatih semtine su getirmek için inşa edilmiş olduğundan habersizdir. Halkın su iletim ve dağıtım altyapısına dair bilgisi İstanbul’da da diğer büyükşehirlerde de çok yetersizdir. Ayrıca su tasarrufu, hijyen ve su fakirliği gibi kavramlar konusunda eğitimler verilmelidir. Kaynaktan arıtmaya giden su kullanımı sürecinde her aşamada insanların ve diğer canlıların sağlığını gözeten içilebilir ve kullanılabilir temizlikte suya erişimin önemi insanlarımıza anlatılmalıdır. Çünkü su bir yaşam hakkıdır ve afette bu hak çok daha büyük önem kazanır.

Yerelde üretilen çözümler

Bir de afet sırasında suyun kalitesini sağlamak meselesi var yani dezenfeksiyondan bahsetmek de gerekiyor? Bu konuda neler yapılmalı?

İçilebilir ve kullanılabilir kalitede suyun sağlanması çok önemli. Su hayati bir varlık olmasına rağmen, bulaşıcı hastalık yayma açısından da son derece tehlikelidir. Afetin süreçlerine göre su kalitesine ulaşmayı hedeflemeliyiz. Bunun için kaynatılmış suyu kullanmak durumundayız. Yani suyu ısıtacak elektrik enerjisi, gaz veya sıvı yakıt imkânlarımız elimizin altında olmalı. Suyu dezenfekte etmeyi öğrenmeli, klor tabletlerini ve diğer kimyasalları nasıl kullanmamız gerektiğini afet olmadan önce öğrenmeliyiz.

Peki, acil durumda kullanabileceğimiz mahalle ölçekli su kaynakları nelerdir?

Buna cevap verebilmek için bir mahallede bulunan hastane, okul ve benzeri kamu kurumlarındaki depolama kapasitesi belirlenmeli öncelikle. Aynı şekilde site, apartman ve evlerdeki depolama tespit edilmeli. Mahalledeki ve civarındaki komşu mahallelerdeki yüzey ve yer altı su kaynakları, AVM ve ticari binaların su depoları ve mahalledeki damacana su dağıtımcılarının su kapasitesi de saptanmalı. Ve elbette afet çantalarında su bulundurulmalı. Afet sonrasında zarar görmüş su boruları ve su hortumları içinde kalan suyun da tespit edilmesi gerekiyor. Ancak bunlar belirlendikten sonra mahallenin su kapasitesine dair gerçekçi bir saptama yapılabilir.

Evet, tüm bunların saptanması ve acil su yönetimi planlarının yapılmasını sadece devletten beklemek gerçekçi değil. Gerçekten de çözümlerin her şeyden önce yerelde üretilmesi gerekiyor değil mi?

Kesinlikle. Bir kez her şeyden önce yerel çözümler daha esnektir ve afet zamanlarında çözüm üretmede esneklik elzemdir. İkincisi yerel çözümler hızlı ve kolay hayata geçirilebilir. Bu nedenle afet öncesi ve sonrası planlama mahalleliler, mahalle muhtarları ve ilçe yerel yönetimleri ile birlikte yapılmalı, il ve bölge acil durum planıyla bütünleşik olmalıdır. Onarım çalışmasını planlama da önemli bir konudur. Makro sistem içinde çalışmaz hale gelen altyapılar mikro yani mahalle bazlı çözümlerle hızlı bir şekilde tamir edilebilmelidir. Bunun için yedek donanım hazır olmalıdır. Su vanaları zarar görecek yerleri bloke edecek şekilde monte edilmelidir ki zarar gören yer tüm sistemi atıl hale getirmesin. Komşu hatlara bağlantılar olmalıdır ki su gerektiğinden başka mahalleden by-pass edilebilsin. Arıtılan su deposu hacmi, arıtma sistemindeki arızayı giderene kadar yetecek hacimde olmalıdır. Jeneratörler, yakıtlar ve yedek boru donanımları hazır bulundurulmalıdır. Böylece temiz su eksikliğinden kaynaklanan sorunlar en aza indirilebilir.

Programın kaydını buradan dinleyebilirsiniz.

Akgün İlhan
Akgün İlhanhttps://akgunilhan.blogspot.com
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı’nı 1996’da bitirdi. Önce Hacettepe Üniversitesi Eğitim Programları bölümünde (2002) ve sonra İsveç Enstitüsü bursu ile Lund Üniversitesi Uluslararası Çevre Bilimi (2005) ana bilim dalında yüksek lisanslarını tamamladı. UNESCO Su Bilimleri Bölümü’nde (Paris) tüm dünyada 100’den fazla büyük nehir havzasını kapsayan su yönetimine halk katılımı temalı “Çevre, Yaşam ve Politika için Hidroloji”(HELP) adlı bir projeyi yürüttü. 2005’te Barselona Otonom Üniversitesi (UAB) Çevre Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nde (ICTA) Politik Ekoloji dalında başladığı doktorasını Katalan Hükümeti bursu ile tamamladı (2010). Aynı dönemde (2005-2008) Avrupa Birliği fonlu Bütünleşik Sürdürülebilirlik Değerlendirme Yöntem ve Araçları (MATISSE) adlı projede araştırma görevlisi olarak çalıştı. İspanya’da Eco-union adlı STK’da profesyonellere yönelik eğitim programları da veren Akgün (2006-2009), 2012-2018 arasında da Su Hakkı Kampanyası’nda (İstanbul) çalıştı. Çeşitli dergi ve kitaplarda yazıları olan Akgün, ”Yeni Bir Su Politikasına Doğru: Türkiye’de Su Yönetimi, Alternatifler ve Öneriler” (2011) adlı kitabın yazarıdır. Ayrıca Açık Radyo’da önce Su Hakkı’nı (2012-2018) hazırlayıp sunmuştur. 2018 yılından bu yana ise Sudan Gelen adlı programın yapımcısıdır. Akgün ayrıca 2016 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde ”Çevre ve Turizm” ile ”Sosyal ve Çevresel Perspektiflerden Sürdürülebilirlik” adlı lisans dersleri vermektedir. Akgün aynı zamanda 2019-2020 Mercator-İPM Araştırmacısı olarak Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde çalışmaktadır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR