Hafta SonuKitapKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Nosotras/Nosotros: Eşit bir birlik için

0

Kitabımızın başlığını taşıyan “Nosotros” kelimesi İspanyolca’da “biz” anlamına geliyor. Ancak nosotros zamirinin İspanyolca’da ikili bir kullanımı var. Erkeklerden oluşan gruplar için de kullanılabiliyorken, karışık cinsiyetlerden oluşan gruplar için de kullanılıyor. Sadece kadınlardan oluşan gruplar içinse “nosotras” zamiri kullanılıyor.

Maalesef İspanyolca cinsiyetçi bir dil… Biz olmak, erkek topluluklarını ifade etmek için kullanılan bir zamirle ifade ediliyor. Grupta tek bir erkek olsa bile, kadın topluluklarını ifade eden “nosotras” zamiri yerine “nosotros” tercih ediliyor. Ehh, diller de toplumsal kültürün bir üretimi olduğuna göre, toplumsal cinsiyet ilişkilerinden bağımsız değiller.

Toplumsal cinsiyet kalıplarının ettiği…

Peki, toplumsal cinsiyet rejimi sadece dillere mi etki ediyor? Elbette hayır. Hayatın her alanında kadın ve erkeğe nasıl davranmaları gerektiğini dayatan, onların yaşam serüvenlerini belirlemeye cüret eden toplumsal cinsiyet kalıplarıyla karşılaşıyoruz. Çocukluğumuzdan itibaren türlü masallarda, hikaye kitaplarında kız çocuklarına biçilen tek gelecek, elbette erkek olan bir kurtarıcı beklemek ve ona layık olabilmek için uslu ve itaatkar olmak… Erkek çocukları bu sistemden kendilerini kurtarabiliyorlar mı peki? Hayır! Onlara biçilen gelecek de savaşçı ve sert olmak, ailelerinin reisi ve koruyucusu olmak…

İspanyol gazeteci ve yazar Ana Romero’nun yazıp Valeria Gallo’nun resimlediği Nosotros/Nosotras kitabı, tam da bu toplumsal cinsiyet ilişkilerinin sadece kadınlara değil, erkeklere ve tüm bireylere çocukluktan itibaren sistem tarafından nasıl dayatıldığından söz ediyor. Kitap bu anlamda çok önemli bir noktaya parmak basıyor. Toplumsal cinsiyet rejiminin sadece kadınları değil, erkekleri de farklı yollarla da olsa baskı altında tuttuğundan bahsediyor. Kitabın bir yüzü “Nosotras” adıyla kadınların deneyimlerine odaklanırken, öteki yüzü de “Nosotros” adıyla erkeklerin deneyimlerine odaklanıyor. Kadınlara yıllar boyu çenelerini kapalı tutmaları söylenirken, onlar eve hapsedilip çeşitli yasaklarla karşılaşırken; erkeklere de sert olmaları, barışın değil savaşın yanında saf tutmaları, gözyaşlarını saklamaları öğretiliyor. Ne erkek, ne kadın, hiçbir cinsiyet, hem de çocukluktan itibaren, kendi olamıyor. Bireysellikleri toplumsal cinsiyet rolleri uğruna çiğneniyor.

Peki bu devran hep böyle mi gidiyor? Toplumsal cinsiyet rollerine hiç karşı çıkılmıyor mı? Elbette hayır! Kadınlar, birbirlerinin ve kız çocuklarının elini tutarak yasaklara meydan okurken, erkekler de kadınların haklarını ve kendi olabilme haklarını savunuyor. Kitabın kapağında gösterildiği gibi, kadınlar kollarında şık bir çanta keyifle bisiklet sürerken, erkeklerse, boyunlarında kendi ördükleri pembe atkı, ceplerinde yumakları ve örgü şişleriyle bisikletin tadını çıkarıyorlar. Kitabın ortasında Nosotras ve Nosotros birleşiyor; her bireyin kendiliğinin bileşiminden yeni bir ‘biz’ ortaya çıkıyor.

Çocuklarına sarılamayan babalara, ağlamak istediklerinde gözyaşlarına direnen erkeklere, hayatın her alanında duygusal ve fiziksel baskılara maruz kalan kadınlara gelsin bu kitap! Ve tabii ki tüm bunlara karşı hayatın her alanında direnen tüm insanlara!

Künye

Yazan: Ana Romero
Çizen: Valeria Gallo
Çeviren: Melike Sürhay
Yayınevi: NotaBene Yayınları

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.