Köşe Yazıları

Çalışan anne her şeye yetişebilir mi? – Gülsin Harman

0

Derginin kapağındaki kadının iddialı bir duruşu var. Vücut dili hanım hanımcık olsa da yüzündeki hafif küstah ifade dikkat çekmeyecek gibi değil.

İki hafta önceki kapağıyla Time dergisi Facebook’un üst düzey yöneticilerinden, 43 yaşındaki operasyon müdürü Sheryl Sandberg’in duruşuyla yetinemeyip “Başarılı olduğu için ondan nefret etmeyin” başlığını da atarak konuyu “Kıskananlar çatlasın” seviyesine taşımış.

İnsanın aklına iki soru geliyor: Biz kimiz ve Sandberg’den neden nefret ediyor olabiliriz? Sandberg’in Amerika’da yayımladığı anda büyük fırtınalar koparan, tartışma yaratan kitabı “Lean In: Women, Work, and the Will to Lead” (kabaca “Sıkın Dişinizi: Kadınlar, İş ve Önderlik Etme İradesi” olarak çevirilebilir) aracılığıyla sunulan tavsiyelere bakarsak biz; kadınlarız ve yöneticilik yapmak için yeterince hırslı olmadığımız için alt basamaklardan liderliğe zıplayamıyoruz.

 

 

 

Marie Antoinette’e benzetildi

“Bahane bulmayın, kendinize inanın ve tüm varlığınızı başarılı olmaya adayın” öğüdü özellikle iş hayatında yükselmeye çalışan genç kadınlar için motive edici gözükebilir. Ama kazın ayağı öyle mi? Sandberg’ün asistanı sabah 04.30’da iş başı yapıyor. Sandberg 08.00’de ofisine vardığında günün planı önüne konuyor. Üstüne üstlük 17.30’da eve dönüp iki çocuğuyla vakit geçirme ve evden çalışabilme lüksüne de sahip. Time dergisi Sandberg’e ‘feminizmi sıfırdan başlatma misyonunu’ yüklese de kadın yöneticinin yılda 30 milyon dolara yaklaşan kazancı sayesinde kurabildiği düzen ‘Marie Antoinette’ benzetmesine yol açtı. Modern zamanların kadınları için “Ekmek yoksa pasta yiyin”in yeni versiyonu “Zaman yoksa bakıcı ve asistan tutun” ise, yardım almadan çocuk büyütmeye çalışan anneleri kim ‘dişini sıkmamakla’ suçlayabilir?

 

Kapitalizmin hizmetindeki anne

Tabii bu tartışma Amerika ve Batı Avrupa’da yaşandığı için çalışan Türk anneleri tarafından test edilip onaylanmış ‘babaanne ve anneanneye bırakmak’ formülü akıllara gelmedi. Onun yerine Sandberg’in feminizmin içini boşaltıp boşaltmadığı dillere sakız oldu. Sol görüşlü Guardian gazetesinden Zoe Williams, ‘Sandberg’in sunduğu amaç odaklı, bir ideolojiden uzak kadın modeli feminist devrim için bir kıvılcım yaratmadığını’ yazdı. New York Times’tan Maureen Dowd, Sandberg’i yerden yere vurarak “Sosyal bir hareketin (feminizmin) kelime dağarcığını ve büyüsünü bir davayı değil; kendisini satmak için kullanıyor” dedi. Washington Post’tan Melissa Gira Grant “Bir elit ‘daha az elitlere’ liderliğe soyunuyor” diyerek Sandberg’in kadınların sorunlarına ayakları yere basan çözüm önerileri getirmek yerine imajını parlatmaya çalıştığını söyledi.

Kabahat kadınlarda mı?

New York Times gazetesinin eleştiri ekinde kitabı yorumlayan Anne-Marie Slaughter’a göre meselenin özünü ‘kadınların neyi yapabilecekleri konusunda duydukları özgüvensizlik’ olarak nitelemek sorunlu.

Kadınların iş hayatındaki eşitlik arayışı içinde ‘bahaneler ve özürlerle’ bir yere gelemeyeceğini savunan Sandberg’e Slaughter’ın karşı çıkması tesadüf değil. Çünkü kendisi de yaz aylarında benzer bir tartışmanın odağındaydı. Dünyaca ünlü Princeton Üniversitesi’nin Woodrow Wilson Uluslarası İlişkiler Okulu’nun ilk kadın dekanı Slaughter, The Atlantic dergisine yazdığı bir makaleyle büyük gürültü koparmıştı. “Kadınlar neden her şeye her şeye sahip olamaz” adlı makalede Slaughter, çalışma hayatında bir kadının önünde sonunda ‘iş ya da aile’ seçeneklerinden birini tercih etmeye zorlandığını söylüyordu.

 

En büyük mesele zaman

Slaughter’in “İş yerinde gerçekten eşitlik istiyorsak iş-aile dengesini kurmalı ve kadınların kendi çalışma düzenlerini kontrol edebilmelerini sağlamalıyız” çıkışı dünyanın dört bir yanındaki çalışan kadınların en büyük ikileminin haftalarca gündemde kalmasını sağlamıştı. Haliyle Slaughter’ göre  ‘esas dişini sıkması gereken kadınlar değil işyerleri’… ABD Dışişleri Bakanlığı’nda baş danışmanlığı tercih ederek çalışma temposunu düşürmüş ve böylelikle ailesine zaman yaratabilmiş olan Slaughter “Çocuklarına bakan anneleri ofiste baş köşeye kurulabileceklerine inandırmaya çalışırken, şunu sormalıyız: İş yerleri dişini sıkabilecek mi?” sorusunu yazısının sonuna koyarak tarafını belli ediyordu.

Kadınların doğum izninden döndüğünde “O yokken de işlerin yürüdüğü” keşfedildiği için kovulduğu, hamile olduğu öğrenilince terfi ettirilmediği, iş yerlerinin kreş hizmetine UFO muamelesi çektiği Türkiye’de de acilen başlaması gereken tartışmada iş kadını Jody Greenstone Miller meseleyi en doğru yerinden özetliyor: “Amerika’yı neden kadınlar yönetmiyor? Yeteneksiz, hırssız ya da eğitimsiz oldukları için değil. Gerçek sorun şirketlerin çalışma düzenleriyle buna uygun bir ortam hazırlamamaları”.

 

 

Gülsin Harman

http://twitter.com/gulsinharman

 

 

 

 

 

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.