KadınManşet

Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu: “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”

0

Kadınlar Birlikte Güçlü platformunun çağrısıyla kadınlar, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü öncesi İstanbul’da buluştu.

Kasım ayı boyunca Feminist mekandaki gerçekleştirecekleri haftalık toplantılarına katılım çağrısında bulunan platform üyelerinin ilk toplantı sonrası yaptıkları değerlendirmeleri şu açıklamayla paylaşıldı.

“Farklı çevrelerden kadınlar bir araya geldik. Kimimiz çeşitli kurumlardan, sendikalardan, partilerden, üniversitelerden, kadın örgütlerinden, feminist olarak/olmayarak, kimimiz ise herhangi bir kuruma mensup olmadan katıldık. Bunun yanı sıra Cumartesi Anneleri ve Flormar direnişinden kadınlar da aramızdaydı, hem Cumartesi eylemlerine hem Flormar işçilerinin mücadelesine ses vermeye, dayanışmaya çağırdılar. Bir İstanbul buluşması yapmış olmamıza rağmen Antalya’dan, Adana’dan, Ankara’dan, Erzincan’dan ve farklı yerlerden arkadaşlarımız da bizimle birlikteydi; aktarımlar yaptılar. Hep birlikte hem içinde bulunduğumuz durumu değerlendirdik, hem de daha güçlü birliktelik üzerine konuştuk. Sıkça vurgulanan başlıklar şunlar oldu:

Kazanımlarımıza ne oluyor – nasıl bir mücadele? 

Kazıyarak elde ettiğimiz kazanımlarımıza göz dikildiği bir süreçte olduğumuz herkesçe vurgulandı. Bu kazanımlarımızın yer yer doğrudan elimizden alındığı, yer yer ise içi boşaltılarak, altı oyularak ya da suni gündem (örn. nafaka) yaratılarak yok edildikleri/edilmeye çalışıldıkları söylendi. Bunu yaparken iktidarın kadın hareketini doğrudan karşısına almak yerine bir kısmını kriminalize edip kapatmak (dernekler, seçilmişler, belediye kurumları) bir kısmını yok sayarak oyun dışı bırakmak (kadın kurumları) öte yandan da kendine yedekleyebileceği bir hareket yaratmak stratejisi izlediği, bizim de bunun bilincinde olarak yol almamız gerektiği konuşuldu. Bu anlamda bir ‘kadın hareketine sahip çıkma’ vurgusu yapıldı. Müftülük yasasına kadar gelen saldırıları püskürtebildiğimiz ama sonrasında bunun zorlaştığı söylendiği gibi, aslında hala güçlü olduğumuz ve bunun örneğin nafaka tartışmasının şimdilik rafa kalkmış görünmesinde rolü olduğu da belirtildi. Dolayısıyla haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkma konusunda mücadele zeminlerimiz daralmış olsa da güçsüz olmadığımız çokça tekrarlandı. Saldırıların bazıların püskürtülebilmesinde iktidara yakın kadınların karşı çıkışlarının önemli rol oynadığı da belirtildi, belirli hak temelli hususlarda kadınların birbirine yakın sesler çıkarabildiği söyledi; öte yandan iktidar tarafından pozisyonlarının belirlenmesi (müftülük’te olduğu gibi), kadın hareketini ikame etme-tamamı adına konuşur hale gelme stratejileri ve aile-temelli politikaları temel almaları da eleştirildi. Ancak birbiriyle teması daha iyi, daha hızlı harekete geçebilen, her konuda aynı fikirde olmasa da ortak ses çıkarabilen ve ‘buradayız’ diyen bir kadın hareketinin bu durumla başa çıkabileceği ortak bir ihtiyaç olarak ifade edildi.

Yerel seçimler ve kadınlar

Yaklaşan yerel seçimlerden sıklıkla bahsedildi, bunun kadınların hayatındaki yeri, hem belediye meclisleri hem muhtarlıklar düzeyinde kadınların yerel siyasette bulunmasının önemi, bunun için harekete geçmek gerektiği gibi sözler oldu. Bu açıdan farklı partiler ve çevreler ayrımları bir kenara bırakılarak kadınlar arası birliktelik kurulması vurgulandı.

Kriz ve yoksullaşma ortamında nasıl bir söz, nasıl bir mücadele?

İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınların baş etmek zorunda olduğu saldırının bir boyutu kazanımlara müdahale iken bir boyutu da krizle birlikte gelen yoksullaşmadan nasıl etkilendiğimiz ve bunun nasıl bir şiddete dönüştüğü. Bu her söz alan tarafından vurgulanan bir başlık oldu. Hem krizin getirdiği işten çıkarmaların ve ‘gönüllü’ ayrılmaların öncelikle kadınları hedef almasından, hem sosyal hizmetin iyice ortadan kalkmasıyla kreşlerin kapanması ve bakımın iyice kadınlara yüklenmesinden, hem esnek çalışma politikalarının kadınlar için bir ‘makul ölçüde çalışma’ haline gelmesinden, hem sosyal politikanın tamamen yardım eksenli hale getirilmesiyle kadınların bağlandığı ‘sadaka rejiminden’ hem de bu krizin şu anki haliyle ortaya çıkmasında ülkede ve bölgedeki savaşın etkisinden, buna harcanan bütçeden söz edildi, tüm bunların kadınlara yönelik artan erkek şiddeti anlamına geldiği vurgulandı. Krizin cinsiyetli bir şey olduğu – bu açıdan semt pazarları, pazarlardaki fiyatlar, ucuz alışveriş için akşam karanlığında pazarlara giden kadınlar epey konuşuldu örneğin – ve bu bağlamda daha derinlikli çalışma, tartışma, iş yapma ihtiyacından bahsedildi. Bunun çeşitli platformları, bu alanda özelleşen kurum, örgüt, platform ve kişiler oldu bugüne dek, dolayısıyla her şeyin tek elden organize edilmesi gibi değil de bunu yapmak isteyenler açısından Kadınlar Birlikte Güçlü kolaylaştırıcı zemin sağlayabilir mi? Nasıl?

Eğitim ve sosyal politika alanlarının aile ve diyanet ekseninde şekillenmesi

Müfredattan ve çocuklarını bırakacak kreş bulamayan kadınların sibyan mektepleri ve tarikatlara mecbur kalma halinden bahsedildi. Bunun yanı sıra diyanetin artan bütçesi ve sosyal politika içerisinde artan rolüyle kadınların hayatlarını doğrudan şekillendirici bir rol üstlendiği, bunun da eşitsizliği artıran bir baskı aracı olmasından söz edildi.

Daha güçlü birliktelik ve temas alanlarını artırmak

Toplantının en çok vurgulanan konusu daha çok ve daha güçlü birlikte olma ihtiyacı oldu. Kimi bunu hepimizi bir araya getirecek bir zemin ihtiyacı olarak tarifledi, kimi farklılıklarımız baki kalarak ortaklıklar üzerinden ilişkileneceğimiz bir ağ – yani ihtiyacı tarifledik ama nasıl olacağı biraz muğlak kaldı. Farklı illerden gelen arkadaşlar arasında bunun iller arası daha kalıcı bir ilişkilenmeye dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayanlar oldu. Özellikle sürdürülebilirlik, kalıcılık, süreklilik gündeme gelen sözler oldu. “Kadınlar Birlikte Güçlü”nün referandum döneminde bir kampanya grubu olarak çıkıp, Türkiye’nin farklı yerlerinde bu sloganla eylemler yapıldığı sonrasında ise aslında İstanbul özelinde bir aradalığımız sağlamış bir alana dönüştüğü konuşuldu. Bu açıdan biz İstanbul’dan bu çağrıyı Kadınlar Birlikte Güçlü üzerinden yaptık ve bu herkesin kullanımına açık, ama ne adla/nasıl olacağı elbette her ilin kendi tartışması, her deneyim kendine özgü dedik. Dolayısıyla İstanbul yerelinin toplantısıydı bu yaptığımız ve farklı yerlerin toplantılarının sonuçlarıyla beraber şekil alacak. Daha güçlü bir birlikteliğin bir boyutu olarak temas alanlarını artırma meselesi vurgulandı, yani farklı çevrelerden kadınlarla temas edebilme olanakları yaratmaktan bahsedildi. Bunun için yerel seçim de gelirken mahalleler düzeyinde bir şeyler yapma gerekliliğinden bahseden olduğu gibi, iktidarın toplumun kılcal damarlarına sirayet eden hali karşısında bizlerin de bu tarz bir strateji izlemesi gerektiğini söyleyerek yerellerde düzenli buluşmalar önerenler de oldu. Yukarıda sayılan eğitim, yoksullaşma, yerel seçimler vs. gibi farklı gündemlerde Kadınlar Birlikte Güçlü’nün bir ana yürütücü değil bir araç işlevi görebileceği, eğer gerçek bir ağ yaratabilirsek benzer çalışmalar yürüten (hatta farklı illerden dahi) kadınların temas ederek birbirinden haberdar olabileceği, kendi inisiyatifiyle birtakım ortak işler yapabileceği, böyle bir ağın ortak faaliyet için belirleyici değil kolaylaştırıcı olabileceği bu yolla da kimsenin çalışmasının önünü kesmeyeceği de söylendi. Nasıl bir birliktelik sorusuna cevaben daha somut yol alma ise iller arası büyük buluşmaya bırakıldı.

 

(Yeşil Gazete)

More in Kadın

You may also like

Comments

Comments are closed.