Hafta SonuManşet

Hiç ferikler uçar mı?

0

Babamın orman mühendisi olması sebebiyle çocukluğumun bir kısmı Fatih Ormanı’nda geçti. Evimizin hemen alt kısmında başlayan orman göz alabildiğine uzardı. Zaman zaman elimle gözlerimi siper edip, yemyeşil ağaç denizine bakardım. Ağaçlar da sular gibi rüzgârda dalgalanır, içinde türlü canlılar barındırırdı. Geceleri yatağımın altından kötü kalpli bir kurdun çıkıp ayaklarımı yemesinden korkardım. Bu aslında mümkündü de; çünkü kışları uzaklardan kurt sesleri gelirdi ve çok aç kaldıklarında karınlarını evlerin önlerindeki çöp varillerinden doyururlardı.

Sonra çakal vardı, tilki vardı, gelincik vardı… Çiçek olan gelincik gibi nazlı ve güzel gözüktüğü halde arada gelip feriklerimi kapıp kaçardı. Babaannem anlattığı masallarda civcivin büyüğüne ferik derdi ve masallarda hep ferikler kazanırdı. Ben de feriklerimi gelincik kapmasın diye, uçurmaya çalışırdım. Çok çalışırlarsa bir gün uçabileceklerine inanırdım. İçlerde en çok Selçuk’u severdim, her gün antrenman yapardık. Kolumun altında ağacın üzerine çıkarıp, havaya atardım. Kanat çırparak yere inmesini hayranlıkla izlerdim. Her gün daha yüksek dallara çıkardık. Selçuk da daha uzaklara uçardı.

Küçük bir bahçem vardı. Domates ve taze soğan ekiliydi. Gün boyu oyun oynar, acıkınca da ekmeğin arasına bahçemden topladıklarımı katık yapıp yerdim. Dünyanın en güzel yemeğinden daha lezzetli gelirdi. Okula giderdim. Öğretmenimi, arkadaşlarımı bir de kitapları severdim. Bir de kıza âşık olmuştum ki, babamın tayini Adapazarı’na çıktı. Okulumla arkadaşlarımla vedalaştım, feriklerimi komşu amcaya emanet ettim, domateslerimi topladım, sevdiğim kızı kalbime gömdüm, yepyeni bir şehre gittim…

Sonra başka şehirler, başka okullar, başka arkadaşlar oldu. Hayat aktı gitti. Ben de büyüdüm, okullar bitirdim avukat oldum, baba oldum. Fatih Ormanı’nın etrafını gökdelenler sardı. Yapılan her inşaatla birlikte beton büyüdü, orman küçüldü. Kurtların, çakalların sesi duyulmaz oldu. Ormanın içine kaçabilenler kaçtı, kaçamayanlar karayollarında, çöplük kenarlarında telef oldu. Domatese soğana hormon karıştı eski tadını yitirdi. Pek çok şey eski güzelliğini ve anlamını yitirdi. Ben de çok şeyden vazgeçmek zorunda kaldım ama iki şeyden asla vazgeçmedim. Bir dostlarımı sevmekten ve onlara güvenmekten, bir de hayallerimin peşinden gitmekten vazgeçmedim.
Sevgili çocuklar, siz de dostlarınızdan ve hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Bilin ki gerçek bir dostunuz varsa her şeyiniz var demektir. Ve bilin ki yalnızca hayal edenler başarabilir. Eğer gerçekten inanırsanız, gün gelir ferikler bile uçar.

Mehmet Fırat Pürselim

 

NOT: Bu yazı, Şeker Portakalı Derneği, Tülay Çakır Kütüphanesi 2013 – 2014 çalışma dönemi açılış etkiliği için kaleme alınmıştır. Siz de kütüphaneyi ziyaret etmek ya da kitap hediye etmek isterseniz, “Şeker Portakalı Eğitim Derneği, İlkyerleşim Mahallesi, 10. Cadde, 422. sokak No: 24, Batıkent Toplum Merkezi (İlkyerleşim Mahalle Muhtarlığı Üstü) Batıkent-ANKARA” adresini bir yerlere not ediniz.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.