Sivil Toplum

Göç Alıkonulma Çalışma Grubu kuruldu

0

Mülteci, sığınmacı ve göçmen haklarıyla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşları, avukatlar, akademisyenler ve aktivistler arasında bilgi paylaşımının sağlanması, işbirliği ile etkin müdahale mekanizmalarının oluşturulması için Göç Alıkonulma Çalışma Grubu kuruldu.

Grubun kuruluşunu İzmir’de basına açıklayan Mültecilerle Dayanışma Derneği üyesi Taner Kılıç, amaçlarının hak ihlallerini izlemek, belgelemek ve raporlamak, politika önermek olduğunu belirtti. Kılıç, mültecilerin hiçbir suç işlememelerine rağmen, sığındıkları ülkelerde, insan haklarına aykırı şekillerde özgürlüklerinden alıkonulduklarını söyledi. Alıkonulmanın bazen yıllar sürdüğünü, kişilerin durumları ile ilgili bilgilendirilmediklerini sözlerine ekledi. Kılıç, alıkonulanların hukuki ve tıbbi destek mekanizmalarını kullanamadıklarını, çoğunlukla sorunlarını polise bile anlatamadıklarını aktardı; yetkilileri, sivil toplum kuruluşlarını ve avukatları, mültecilerin kendilerine erişmelerini beklemeden harekete geçmeye çağırdı.

Mültecilerle Dayanışma Derneği ile Helsinki Yurttaşlar Derneği‘nin ortaklığı ve Yaşar Üniversitesi‘nin iştiraki ile yürütülen Ortak Eylem Projesi koordinatörü İsmail Alacaoğlu iletişim ağı, veritabanı ve forum işlevleri görecek goc-alikonulma.org sitesini tanıttı. Site yakında kullanıma açılacak.

Tokuzlu, Eşsiz, Erçoban ve Salman

Açılış konuşmalarının ardından, Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Bertan Tokuzlu, Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden Pırıl Erçoban, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Veysel Eşsiz‘in katılımı ve İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan Feray Salman‘ın moderatörlüğünde panel gerçekleşti.

Panelde değinilenler arasında şu konular dikkat çekti:

  • Türkiye’de sivil toplum kuruluşları, sağlık çalışanları ya da medya alıkonulma mekanlarına giremiyor.
  • Avrupa’da, uygulamasında ciddi ihlaller yaşansa da, hukuk tanzim edilmiş. Türkiye’de ise bu alanda yasal boşluk var. Önümüzdeki dönemde Meclis gündemine gelmesi beklenen Yabancılar Yasası, esas aldığı Avrupa Birliği kriterlerini karşılamıyor.
  • Alıkonulmalar makul olmayan sürelerde ve koşullarda, gerekli özen gösterilmeden, kişiler süreç hakkında bilgilendirilmeden gerçekleşiyor. Oysa, alıkonulma nedeni ve izlenecek aşamalar ayrıntılı ve kapsamlı biçimde tanımlanmalı.
  • Alıkonulma kural değil, istisna olmalı.
  • Sınırdışı etme kural değil, istisna olmalı.
  • Alıkonulma, cezai bir işlem değil; idari gözetim uygulaması. Kişiler tutuklanmış ya da hüküm giymiş değiller. Cezaevi veya tutukevi olarak da kabul edilmeyecek şartlarda ağırlanamazlar.
  • Alıkonulma merkezleri bu haliyle insan onuruna aykırıdır. Kişiler, sosyal olanaklardan, psikolojik destekten ve sağlık standardından mahrum bırakılıyorlar. Merkezler, asıl hedefleri sığınmacıları sınırdışı etmek olan devletler tarafından caydırıcılık ve cezalandırıcılık saikiyle kullanılıyor.
  • İnsanlar açık havaya çıkamıyor, güneş görmüyor; küçücük, donatımsız mekanlarda istiflenmiş şekilde aylar, yıllar geçiriyor.
  • Bu mekanlarda çocuklar, bazen refakatçisiz, yetişkinlerle beraber kalıyor. Oysa, refakatsiz çocuklar devlet korumasına alınmalı. Devlet ise, bu çocukları dahi sınırdışı etmek derdinde. Çocuklar, alıkonulma merkezlerine ait değildir!
  • HIV/AIDS’le yaşayanlar ya da kronik rahatsızlığı olanlar, tedavi, bakım ve destek olanaklarından yararlanamıyorlar.
  • Sınırdışı edilen insanlar çoğu zaman ölüm riski ile karşı karşıya bırakılmış oluyorlar.
  • Uluslararası koruma mekanizmalarına veya sivil toplum kuruluşlarına başvurabilen kişiler, buzdağının çok küçük kısmı. Hak sahipleri bilgisiz, yetkililer niyetsiz!
  • Göç Alıkonulma Grubu’nun etkinliğine, davet edilmelerine rağmen kamu yetkilileri katılım göstermedi. Türkiye’de 7 ilde kabul, 6 ilde geri gönderme merkezi kurulması planlanıyor.
  • Herkes bir gün mülteci olabilir!

Edirne'de alıkonulma merkezi

Mülteci kimdir?

Irkı, dini, milliyeti, siyasi görüşü ya da belirli bir sosyal gruba mensubiyeti sebebiyle zulüm görmekten haklı nedenlerle korktuğu için yurttaşı olduğu ülkenin dışına çıkmış ve kendi devletinin korumasından yararlanamayan ya da korku nedeniyle yararlanmak istemeyen, söz konusu korku nedeniyle vatandaşı olduğu ülkeye dönemeyen kişi.

Sığınmacı kimdir?

Kendi ülkesi/ikamet ülkesi dışında bulunan ve uluslararası korumadan yararlanmak için mülteci statüsü almaya yönelik başvurusunu yapmış ama başvurusu henüz karara bağlanmamış kişi.

Göçmen kimdir?

Mülteci tanımında geçen kriterler yüzünden duyduğu haklı zulüm korkusu nedeniyle değil, ekonomik kaygılarla ülkesini terk etmiş kişi.

Türkiye’de mülteci hakları

Yurttaşı oldukları ülkelerde ırklarından, dinlerinden, milliyetlerinden, siyasi görüşlerinden veya belirli toplumsal gruplara mensubiyetlerinden ötürü işkence, kötü muamele, haksız hapsedilme ve hatta öldürülmeleri gibi tehdit ve zulüm altında bulunan kişinin kendi ülke sınırını aştığında ilk ulaştığı ülkeden ve uluslararası toplumdan himaye görme hakkı vardır. Bu hak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde temel insan hakkı olarak tanınmış, Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ile koruma altına alınmıştır. Türkiye bu alandaki diğer birçok uluslararası sözleşmeye de taraftır, uymak zorunda olduğu bağlayıcı mahkeme kararları bulunmaktadır.

Mülteci haklarını korumak, Türkiye’nin hukuki ve vicdani sorumluluğudur.

Haber ve fotoğraflar: Murat Köylü

Kaynak: www.multeci.org.tr (Mültecilerle Dayanışma Derneği)

More in Sivil Toplum

You may also like

Comments

Comments are closed.