Köşe Yazıları

Biten gazlar, sansüre karşı yürüyen onbinler

0

Haberi duymuşsunuzdur: Emniyet, özenle depoladığı, 1 yıl yeter dediği gaz stoğunu Mayıs ayı itibariyle tüketmiş. Halk olarak yedik gazı ve Emniyet’in gazı bitti yani. Başbakan da, herhalde gazsız ülkeyi yönetemeyeceğini düşünmüş olmalı ki, örtülü ödeneğin örtüsünü biraz kaldırıvermiş ve milyon liralar akmış gaz alımına. Tabii ki gaz dediysem yararlı bir şey sanmayın. Yiyen bilir, kimyasal silahtır bu gaz. Özellikle bilinçsiz kullanıldığında öldürücü etki yaratabilir. Tabii ki soluma ile bu etki. Yoksa, siz nişan alıp bir milletvekilinin bacağına, hem de arkası dönükken atarsanız zaten öldürücüdür. Bu yazdığım da aynen yaşanmıştır Türkiye’de.

Kolay değil ülke yönetmek. Her gün bir protesto, her gün bir yürüyüş. Halk huzursuz. AKP’nin en büyük başarısı herhalde bu büyük politizasyon oldu. Sayesinde sokağa çıkmayanlar sokağa çıktı, her attıkları adımda bir grubun daha hakkını ihlal ettiler. İşte pazar günü olanlar. 15 Mayıs İnternet Sansürü Protestoları! İstiklal Caddesi’nin fotoğrafını gördünüz mü? Bu insanlar, bu kalabalıklar öyle kolay kolay küçümsenecek kalabalıklar değil. Binler, onbinler… Bir çoğu ilk defa sokağa çıkan insanlar. İzmir’de bir pankart vardı. “Sonunda beni de sokağa çıkardınız! İmza: 80 kuşağı!” gibi bir şeydi. Çok anlamlı bir pankart. Gerçekten AKP sonunda bunu da başardı. Hep anlatılırdı Seattle 99 olayları. İnsanların nasıl internet üzerinden örgütlendikleri, nasıl biraraya gelip kalabalıklar oluşturdukları. Sonra bunu, sonu kötü bitse de Arap İsyanları’nda gördük. Sosyal paylaşım ağları üzerinden insanların örgütlenmesini kilometrelerce uzaklıktan biz de izledik. İşte, pazar günü sokağa çıkan onbinler de tamamen bu yolla örgütlendiler. Onbinler sokakta, yüzbinler yine hedef nesne olan internet başında 15 Mayıs’ta sansürü kabul etmediklerini duyurdular.

Yeni bir örgütlenme tarzıyla, daha önce sokağa çıkmamış binler sokağa çıktı kısaca. Herkes şaşırdı. Binlerin yürümesine bakıp, 200 kişi yürüyor diyen haber kaynakları oldu. Geleneksel, iktidarla ilişkileri karmakarışık olan medya çöktü. Bu yeni örgütlenme ve yeni eylem tarzı onları dumura uğrattı. Bu muhalif hareket, kendi medya mecralarını da bulacaktır. Buluyor da.

Ankara’da her sokak başını polis tutuyordu bu eylem yapılırken. Pankartlarda yazılanları not etmek isteyen görevliler, her elde farklı bir pankart ile karşılaştılar. Klasik kolluk taktikleri de dumura uğruyor. Yağmur yağınca, zıplamaya başlayan göstericilere şaşırdı herkes. Oysa yağmur yağdığında dağılırdı herkes.

Eminim ki, klasik muhalefet etme tarzının sadık savunucuları da şaşırmışlardır bu duruma. Disiplinsiz, merkezi olmayan binlerce insan, onlar için yanlış bilince bulaşmış şımarık çocuklar olabilir (mi?). 15 Mayıs’ta özgürlük isteyenler, özgürce çıktılar sokaklara. Özgürce, disiplinsizce yürüdüler. Yoksa 6’lı, 7’li sıralara geçselerdi herhalde yürüyüşün boyu uzardı. Farketmez. 15 Mayıs 2011 önemli bir tarihtir Türkiye için ve Türkiye muhalif hareketi için. Kendi kendine örgütlenen onbinler, tamamen politik talepler için sokağa çıktılar. Düşünüyorum da, bu AKP’nin başarısı. Belki de 2001’de böyle bir muhalif hareket “Hayaldi”, 2011’de “Gerçek Oldu”!

Yazının başına dönelim. Yıl 2011. Emniyet, gaz stoklarını 5 ayda bitiriyor. Ülkenin her yeri ayağa kalkmış durumda. Ateş düştüğü yeri yakıyor, Kütahya’da doğa mücadelesi için yürüyüşler düzenleniyor, sendikalar grev yapıyor, demiryolcular yürüyor, liseliler apaçık kendileriyle dalga geçenlere “gülmüyorlar”! Bir de bu 15 Mayıs! Örtülü ödeneğin örtüsünü biraz daha açmak gerek. Türkiye’de sokaklar kendilerine biçilen 2023 hedefini kabul etmiyor! Kimyasal silahlar, TOMA’lar da hazırda bekliyor.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.