Köşe Yazıları

Bir isyana yönelik her türlü düşünce

0

Siz bu yazıyı okuduğunuzda, Mısır’da çok şey değişmiş olabilir. Bugün 31 Ocak 2011. Yarın ise ayın biri. Kimisi için rejime girme günü, kimisi için sigarayı bırakma günü. Mısırlılar için ise büyük bir eylem günü. Gelen haberler 1 milyon kişinin meydana çıkacağını ve Mübarek’e karşı tek ses olacağını söylüyor. Samet Bey’in 3 gün sonra bozacağı rejim ya da Nermin Hanım’ın 4 gün dayanabileceği sigarasızlığa benzemezse bu direniş, yani pes etmezlerse, Mısır’da çok şey değişecek. Belki yeni bir dönem başlamış olacak. Suikastlerle yer değiştiren devlet başkanları döneminin yerine, tarih başka bir şey yazacak.

Hüsnü Mübarek, acaba sokaklarda olanlar için “eşkiya” diyor mudur içinden? Ya da yüksek sesle bağırıyor mudur televizyona karşı, eline gelen raporları okuduktan sonra? Bilemeyiz. İlerde bir biyografi ya da anı kitabında okuruz belki. Eşkiya nereden çıktı? Eşkiya, Başbakanımızın sokaklarda gösteri yapanlara verdiği isim. Biraz daha “afilli” söylersek miting yapan, protesto edenlere verdiği isim. Kısacası açın El Cezire’nin internet sitesini, canlı yayında hükümetin başındaki kişiye göre “eşkiya” olan insanların yazdığı tarihi canlı izleyebilirsiniz.

Tabii şunu unutmamak lazım. İyi eşkiyalar var, kötü eşkiyalar var. Örneğin, Tunus’ın eşkiyaları iyi. Tam destek verdi Dünya. Uçaktan inen ılımlı İslamcı lider de ağzını “AKP modeli”yle açınca eşkiyalar daha da iyi oluverdi bir anda. Düşünün ki, bizim gibi olmak için isyan edenler, eşkiyalık yapanlar var. Şimdi bunlara kötü eşkiya der mi bir hükümet yanlısı?

Kötü eşkiya ise, Mısır’dakiler. Baksanıza kimse destek vermiyor onlara. ABD, biraz reformdan sonra sakinlik öneriyor Mısırlılara. Tunus’u arayıp destekleyenlerden de ses yok. Resmi ağızlar pek açılmıyor şu anda.

Belki de herkesin kafası karışıktır. Benim karışık mesela. Bir diktatörün devrilmesi her zaman için iyidir tabii ki. Desteklenir. Heyecan verir insana. Diktatörlük, tek adamlık heveslilerine de yapılan bir uyarıdır bu. Peki diktatörlükten sonrası için hiç endişe etmemeyi mi gerektirir bu durum? Eğer öyle olsaydı, Irak’a demokrasi götürenleri de desteklemek gerekirdi. Bir diktatörü devirdiler. Şimdi Mübarek giderse, kim gelecek. İlerici, gerici gibi sıfatları kullanmadan doğrudan soralım: Bizim ütopyamıza, idealimizdeki düşüncelere yakın bir kesim mi gelecek? Yoksa daha uzak bir kesim mi? Mübarek’in kestiği parmaktan sonra, bir de şeriatın kestiği parmak mı acımayacak kısacası? Onlar belirsiz, kimse de bilmiyor. Ece Temelkuran’ın yazdığı gibi, Batı bunun en azından ideolojik öncelikli ayaklanma olmadığını görüp seviniyorsa, bizim üzülmemiz gerekebilir. Her ne olursa olsun, bir diktatörün devrilmesi sevindiricidir, devrildikten sonrası ise kaygı verici. Uçaktan birileri iniverir.

Kafamı karıştıran bir nokta daha var. Biraz daha kişisel. Hiç anlamadığım bir şeydir; sokak olayları başladığı anda bir haber çıkar TV’lerde. Her zaman ama. Orada yaşayanları tahliye etmek için uçakların gönderildiği haberidir bu. Halk oradan uzaklaşmak ister. Anlamadığım nokta da tam burada işte. Bir insan neden “oradan” kaçmak ister? Tam tersine orada olmak istemez mi? Hangi Tunus’ta olmak istediniz? Kahire Müzesi yağmalanmasın diye zincir olan insanlar arasında olmayı, herhangi bir zamanda o müzeyi gezmeye tercih etmez misiniz?

Sözün özü, yarın Mısır için tarihi bir gün olabilir. Konu Mısır olunca böyle bir söz de komik oluyor aslında. Firavunların ülkesinden bahsediyoruz. O firavunlar ki, bir kaçının mumyası parçalanmış isyan sırasında. Keşke, kendi firavunlarına olan hırslarını, tarihin fiavunlarından çıkarmasaydı Mısırlılar. Yarın tüm gözler umutla orada olacak. Başarırlarsa kaygı; başaramazlarsa üzüntü.

*****

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.