Köşe YazılarıUncategorized

Avrupa Yeşiller Partisi konsey toplantısından izlenimler 1 – Sema Alpan Atamer

0

Avrupa Yeşiller Partisi’nin (EGP) 24-26 Kasım’da İsveç’in Karlstad kentinde yapılan 27.Konsey Toplantısı’nı yerinde takip eden Yeşil Siyaset Platformu’ndan Sema Alpan Atamer’in izlenimlerini 2 bölüm halinde paylaşıyoruz

2 – Avrupa’nın gelecek vizyonu ve İklim değişikliği

***

1-  Avrupa’da Yeşiller Partileri’nin durumu

Avrupa Yeşiller Partisi’nin (EGP) 24-26 Kasım’da İsveç’in Karlstad kentinde yapılan 27.Konsey Toplantısı’nın ilk 2 gününe Yeşil Siyaset Platformu’nu temsilen katıldım. Avrupa’daki ülkelerde faaliyet gösteren Yeşil Partilerin üyesi olduğu Avrupa Yeşiller Partisinin toplantısına üye temsilcilerinin yanında yeşil sivil toplum örgütleri de katılıyor. Toplantıda hem bir parti olarak ortak karar alınması gereken konuları – tutum belgeleri, eylem planı, bütçe, yönetim kurulu, üyelikler, vb gibi idari ve mali konuları-müzakere edip onlar üzerine oylamalar yapıyorlar; hem de paralel ve ortak oturumlarda birbirleriyle ve dışarıdan gelen konuşmacılarla bilgi, deneyim alışverişinde bulunup, ortak vizyonlarını, politikalarını tazelemeye çalışıyorlar. Paralel oturumlardan katılabildiklerime ve ortak oturumlardan edindiğim izlenimlerimi ve çeşitli notlarımı sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Neden Karlstad?

Önce toplantının yapıldığı şehir ve neden bu şehrin seçildiğinden bahsedeyim: Karlstad, 1584 yılında kurulmuş. 1865 yılında büyük bir yangın geçirmiş. Sadece 16 ev kalmış. Ama sonra küllerinden yeniden doğmuş. 1843 yılında tohumları atılan üniversitenin bu statüyü resmen alması 1999 yılında olmuş. Şu anda 6.000 öğrencisi var. Şehrin nüfusu 90.000. Karlstad, İsveç’te Yeşillerin belediye meclisine girdiği ilk şehir olmuş. İsveç’teki en iyi ulaşım sistemine sahip. Bir delta üzerine kurulu kentte ulaşımı yeşil hale getirmek için bisiklet ve yayalar için pek çok köprü yapılmış. İklim değişikliği ile ilgili önlerine koydukları 2 hedef, İsveç’in ülke hedeflerine paralel olarak, 2045 yılında sıfır net karbon ve yenilenebilirlerin oranının %100’e çıkarılması.

Avrupa Parlamentosu 2019 Seçimleri ve Yeşiller

Toplantılardaki konuşmaların ve tartışmaların ana eksenini, Avrupa Parlamentosu için 2019 yılında yapılacak seçimlere EGP nasıl hazırlanmalı ve bu bağlamda Avrupa Yeşillerinin ülkelerindeki performansları, Avrupa’nın geleceği ve yeşil vizyonu, iklim değişikliği ve Paris Anlaşmasının uygulanması, küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri gibi meseleler oluşturuyordu.

Yeşiller, merkezinde Avrupa ve Dünya düzenindeki yerine dair tartışmaların yer alacağı 2019 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde belirli bir rol oynamak istiyorlar. Genelde ülkelerdeki ulusal seçimlere kıyasla, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde daha yüksek oy alıyorlar. Yani, 2019’dan itibaren Avrupa Parlamentosunda Yeşil bir başkan görmemiz olasılığı az değil.

Demokrasi ve insan hakları bizim ana değerlerimiz. Sosyal adalet de ortak değerimiz; fakat buna nasıl erişileceği ülkeden ülkeye değişebilir. Yeşil değerleri ifade etmeliyiz. Finansal gücün değil, insanların yanında olduğumuzu göstermeliyiz.

Yeşillerin sadece doğa, çevre ve iklim konularında değil, insanlar için önemli olan her bir konuda politikalar üretmeleri gerekiyor.

Avrupa’da Yeşiller Partileri’nin durumuna bakacak olursak

Almanya

Almanya’daki seçimlerden sonra başlayan ve Liberal Parti’nin masayı terk etmesiyle çöken koalisyon müzakereleri önemli odak noktalarından biriydi. Müzakerelere Yeşillerden 14 temsilci katılmış. Enerji, tarım, hayvancılık, ulaştırma gibi pek çok konu üzerinde müzakereler yürütülmüş. Yeşiller herkesi dahil eden bir çaba ile müzakerelere yaklaşmış ve bu süreçte aslında potansiyel koalisyon ortakları (sağ muhafazakar CDU/CSU ortaklığı, orta-sağ liberal FDP ve Yeşiller) pek çok konuda konsensusa varmışlar. Örneğin Yeşiller Partisinin, orduya harcanan bütçede kısıntıya gidilmesini isteyen Yeşillerin bu talebi, orduya giden her 1 Euro karşılığında, Kalkınma İşbirliği Fonlarına 1 Euro tahsis edilmesi gibi bir çözümle karşılanmış. Kömür santrallarından 7 GWattlık kısmının kapatılması kararı alınmış. Bunu rahatlıkla alabilmişler çünkü halen Almanya’da enerji üretim fazlası var ve özel sektöre verilen yenilenebilir enerji fiyatları çok düşük. Ulaştırmada tren, bisiklet, toplu taşım gibi öneriler kabul edilmiş. Yeşiller Partisinin, fosil yakıtlı motorların kaldırılması önerisi, otomotiv sektörüne ani bir darbe olacağı sebebiyle kabul görmemiş. Ama Yeşiller bunu bir zaman sonra elektrikli araçların artması ve ucuzlaması sonucu zaten bir zaman sonra olacağını savunuyor. İpleri koparan ise, Yeşillerin, Doğu Almanya’ya mali destek amaçlı “dayanışma vergisi” konması konusundaki önerisi ve ısrarı olmuş. Liberaller bu öneriyi reddetmiş. Yüzüp, yüzüp neredeyse sonuna gelinen koalisyon müzakerelerinde Liberallerin çıkıp gitmesi konusunda Yeşillerin yorumu son dakikada sorumluluk altına girmekten korkup kaçtıkları yönünde.

Seçimlerde Yeşillerin %8 civarında olan oyları, müzakerelerden sonra yapılan anketlere göre %25’e yükselmiş. Seçmenlere “sizce müzakerelerde sizin taleplerinizi en iyi dile getiren hangi parti oldu?” diye sorulmuş. Bu artışı Yeşiller, müzakereler sırasında açık, şeffaf bir yaklaşım sergilemelerine; her bir müzakere konusunda net politikalar ortaya koymalarına ve bu politikaları savunurken açıkça gerekçelendirmelerine; tavize ve uzlaşmaya açık bir tutum sürdürmelerine; böylece insanların kafasında ne isteyip ne istemediği ve bunların nedenleri çok net anlaşılan, güvenilir bir parti imajı oluşmasına bağlıyorlar.

Finlandiya

Beşbuçuk milyon nüfuslu Finlandiya’da Yeşil Lig Partisi son yerel seçimlerde oylarını önemli miktarda arttırarak %12,5 oy oranıyla büyük bir başarı sağlamış. Bu başarıyı getiren etmenleri şöyle anlatıyorlar:  önce “Bize kim oy verir?” diye sorup, bir seçmen profili çıkarmaya onları tanımaya çalışmışlar; sonra da onların duygularına ulaşmaya. 2 büyük seçmen profili araştırması yapmışlar. Kendilerine  benzeyen insanların onlara oy verdiğini düşünme noktasından hareket ederken; yapılan araştırmalar sonunda değerlerine ve davranışlarına çok farklı seçmen kategorileri ortaya çıkmış. Tüm kategorilerdeki seçmenleri de oy verme potansiyeline göre kemikleşmiş seçmenler, gerçekten oy verecek olanlar, potansiyel seçmenler ve sempatizanlar olarak gruplara ayırmışlar ve seçim stratejilerini bu insanlara nasıl erişebilecekleri üzerine oturtmuşlar. Bu araştırmalardan 2 önemli çıkarımları olmuş:

  1. Yeşillere oy vermeyi düşünen yeterince seçmen var: o halde kimseyi ayartmaya çalışmamalıyız; yeni hedef grupları ikna etmek için ana değerlerimizi ve anahtar mesajlarımızı değiştirmemeliyiz.
  2. Siyasal partiler, insanların “sahibi” değillerdir: O halde “Yeşillere oy verecek kimler olabilir (hangi tür seçmenle aynı değerlere sahibiz?)” ve “bu insanlar nasıl birileri?” konusuna odaklanmalıyız.

Parti stratejilerini katılımcı bir süreçle hazırlamışlar. 188 farklı konu üzerine tutum belgeleri oluşturmuşlar.  Bunlara dayalı olarak da mesajlarının çerçevesini ve insanlara bu mesajlarını nasıl iletebileceklerini belirlemişler. İnsanlarla yüz yüze, bire bir konuşmak için kapsamlı bir kampanya düzenlemişler. “Geleceğe odaklı sürdürülebilir kalkınma”, “temel gelir”, eğitim, sosyal güvenlik, vergiler ve iklim değişikliğini kendilerine öncelikli konu olarak seçmişler. Finlandiya’daki yerel seçimlerden sonra her ay bağımsız bir organ tarafından tüm siyasi partilerin performans ölçüsünü, diğer bir deyişle seçmenler nezdindeki başarısını gösteren Barometre adlı yayına göre Yeşillerin oy oranı en son %35’e yükselmiş durumda.

Hollanda

Mart 2017’de yapılan son Hollanda seçimlerinde Parlamentodaki sandalye sayısını 4’ten 14’e çıkaran YeşilSol Parti, önceliklerini belirlenip, buna uygun davranmaya çalışıyormuş. Örneğin Hıristiyan demokratlar, Parlamentoya Hollanda bayrağının asılması konusunu gündeme getirmişler. Asılıp asılmaması konusunda pek çok tartışma olmuş. YeşilSol Partiyi de, tartışmaların içine çekmeye çalışmışlar ama Parti bu konuda sessiz kalmayı tercih etmiş; çünkü “bu bizim işimiz değil; biz kendi işimize, kendi önceliğimize bakalım” diye bir karar almış. Zamanlarını, enerjilerini, kendi öncelikleri olan “sosyal eşitlik” konusu üzerine söz söylemek için harcamışlar.

İsveç

İsveç Yeşiller Partisi, 1981 yılında siyaset sahnesine çıkmış. 1988 yılında ilk kez parlamentoya girmişler. 2002-2006 arasında ilk kez Hükümette  yer almış. 2010’da oylarını %7,4’e, 2014’te %15’e yükseltmiş. İsveç’te yerel, bölgesel ve ulusal ölçekteki seçimler aynı gün yapılıyor. İsveç’te siyasi partilere bütçeden yapılan devlet yardımlarının yarısı, parlamentoda üyesi olan partilere eşit olarak dağıtılıyor. Diğer yarısı ise, partilerin sandalye sayısına orantılanarak üleştiriliyor. Dünyanın en güçlü yerel yönetimleri İsveç’te. Parlamentodaki grupları (25 milletvekilleri var), Parti MYK’sı (19 üye var) ve yerel yönetimlerdeki başkanlardan oluşan danışma kurulu hep birlikte senede 2 kez toplanıyorlar; böylece iletişim halinde oluyorlar. İsveç’te 288 belediye var. Şehir meclislerinde 200 üyeleri; merkezde düzenli aktif çalışan 40 politikacıları var. “Political doers and visioners” yani polikacılar olarak hemen yapan/icra eden hem de vizyoner olmaya çalışıyorlar.

Parti içinde kadın hakları ve sorunları ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli çalışmaları yapmak üzere bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi kurulmuş. Bu komitede erkeklerin yer alıp almaması husunu epeyce tartıştıktan sonra karışık bir komite olmasına karar vermişler. Herhangi bir konuda erkekler kendilerini ilgilendiren hususları kendi aralarında, kadınlarsa kendi aralarında tartışıp; sonra da biraraya gelerek birlikte politikalar ve çözümler üretiyorlar; kararlar alıyorlar. Parti Programlarında “İsveç Yeşiller Partisi, feminist bir partidir ve başından beri böyle olmuştur. Feminist politikalarımız kadınlarla erkekleri, birbirlerinin tamamlayan ama birbirinden katı bir biçimde ayrılan iki kategori olarak görmekten, insanları sınırlayan ve toplum tarafından oluşturulan cinsiyet rollerine kıstıran karmaşık sosyal yapılar olarak görmeye doğru gelişti” yazıyor.

2014 yılında Sosyal Demokratlar ile Yeşiller Partisinin koalisyonu ile oluşan İsveç Hükümeti, kendisini resmen “Feminist hükümet” olarak ilan etmiş. Yeşillerin feminist dış politikası koalisyon müzakerelerinde ana ekseni teşkil etmiş. İsveç hükümetinde 12 kadın ve 12 erkek bakan var. Bakanlardan altısı Yeşillerden. “Feminist Hükümet” kavramını, “karar almada ve kaynakların tahsisinde hükümet önceliklerinin merkezine toplumsal cinsiyet eşitliğini koymak” olarak tanımlıyorlar. “Feminist bir hükümet, genel faaliyet alanlarında politika yaparken, hem yurtiçinde hem de dış politikasında toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin dikkate alınmasını garanti eder” diyorlar. Kadınlar ve erkekler, toplumu ve kendi hayatlarını şekillendirirken aynı güce sahip olmalılar.

Bu genel amaçların 6 alt amacı bulunuyor:

  1. Güç ve nüfuzun toplumsal cinsiyet eşitliğine göre dağıtılması: Her yönetici konumda eş-başkanlık var. Temsiliyetin eşit olmasını hükümet kolluyor.
  2. Ekonomide toplumsal cinsiyet eşitliği: Feminist bütçelerinde kadınlara ve erkeklere yapılacak harcamalar ve yatırımlar eşitleniyor. Toplumsal cinsiyet bütçesi (gender budget) konusuna Maliye Bakanlığını ikna etmeleri ve bunu resmi hale getirmeleri çok zor olmuş. Her yıl, bir önceki yıla ait istatistiklerin yer aldığı bir Ekonomik Eşitlik Kitabı başlıklı rapor yayınlanıyor. Bu kitapta yer alan verilere göre o yılın bütçesinde eşitliği sağlayacak ayarlamalar yapılıyor. Kurumlardan, özel kuruluşlardan toplumsal cinsiyet konusunda yaptıkları çalışmalara dair raporları talep ediliyor hükümet tarafından ve bunlar izleniyor. Daha fazla kadın çalışma hayatına girmeye başlayınca GSYİH artmış. Halen İsveç ekonomisi iyi durumda, Avrupa’da en yüksek istihdam oranına sahipler.
  3. Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği: Kadınlar ve erkekler, kız ve oğlan çocukları, eğitim, tahsil ve kendilerini geliştirme bakımından eşit fırsatlara ve şartlara sahip olmalılar. İsveç eğitim sisteminde okulları yeşil yapmak için çalışıyorlar. Okullarda ayrıca eşitlik, parasız devlet okullarında aynı kalite sağlanarak, zengin ve fakir, mülteci ve yerel tüm çocukların bir arada aynı standartta eğitim almalarını sağlayacak bir okul sistemi kurmaya çalışıyorlar. Özel eğitime muhtaç çocuklar için özel eğitim verebilecek öğretmenler yetiştiriyorlar.
  4. Ücretsiz ev işleri ve sağlanan bakım olanaklarının eşit dağılımı: Ev işlerinde kadın ve erkek aynı sorumluluklara sahip olmalı; bakım alma ve verme fırsatları konusunda eşit sürelere tanınmalı. Kadınların siyasete katılımını arttırmak için toplantılar gündüzleri yapılıyor. Belediyeler, hafta sonları çocuklu ailelere bakım hizmeti sağlayarak, ebeveynlerin kendilerine zaman ayırmalarına yardım ediyorlar.
  5. Sağlıkta toplumsal cinsiyet eşitliği: Kadınlar ve erkekler, kızlar ve oğlanlar, iyi bir sağlık için eşit koşullara sahip olmalı; aynı sürelerde bakım olanakları tanınmalı.
  6. Erkeklerin kadınlara yönelik şiddeti durdurulmalı: Erkekler ve kadınlar, kızlar ve oğlanlar, aynı haklara ve fiziksel bütünlük erişimine sahip olmalı. Yeni yıla girmeden önce yeni Cinsel Suçlar Yasasını Parlamentoya getirmeyi planlıyorlar. 10 yıldan beri bunun üzerinde çalışıyorlarmış. 10 yıl önce bu konuda bir raporu gündeme getirmişler. Değişmek isteyen erkeğe yardım etmek gerekiyor. Örneğin kızkardeşini koruma sorumluluğu verilen genç bir erkeğe yardım etmek gerekiyor.

“Feminizm, kadınların insan olduklarına dair radikal bir mefhum.” diye seslendiriyor duygularını feminist, kadın İsveç Dışişleri Bakanı (Sosyal Demokrat Parti’den). Diplomasiyi, militan, feminist bir biçimde yürütmeye çalışıyor. Kadınların barışı tesis etmekteki ve barışı korumaktaki rollerinin altını çiziyor.  Toplumsal cinsiyet eşitliğine, bitmemiş bir iş gözüyle bakılıyor. Kendilerine “Kadın haklarına ilişkin ihlaller var mı? Ayrımcılık söz konusu mu? Kadınlara kaynak ayrılıyor mu?” sorularını sorarak politikalarını belirliyorlar. Her yıl kadınlara yönelik bir eylem planı hazırlıyorlar. Feminist Forumun politikaları, siyasetlerini belirlemede önemli bir rol oynuyor.

[Yarın 2. bölüm] İklim değişikliği ile mücadelede şehirlerin rolü: Brüksel  Lyon ve Ghent

 

 

Sema Alpan Atamer 

You may also like

Comments

Comments are closed.