Köşe Yazıları

apolitik birden fazla yemek kültürünün o bu şu çocukları – karacamurat

0

(merkepfanzin’in eylül’de çıkacak sayısından tadımlık bir yazı)

içimi dilime döküyorum. dilim taşıyordu. dilim çatladı, kırıldı, döküldü, saçıldı, pert oldu. benden, sözümden bir anlam olmaz artık. tırşık yiyelim, ama vejetaryen olsun. neden et yemiyorsun, miden mi almıyor, alerjin mi var, çocukluktan beri mi vah vah. ama hayvanlar işte, onların hayatı. ama onlar insan yesin diye, giysin diye. ama mide asri hayvan mezarlığı mı? ama insan zulm etsin diye mi?

bu harflerden bir cacık olmayacak. cacıktaki yoğurdun atasını hatırla: zorla güzellikten mi olmuş? yemek yemek politiktir, söz söylemek de öyle. apolitik birden fazla yemek kültürünün o bu şu çocuklarıyız. bir hırt zırt pırt. delik deşik, dilsiz bir dili bulandırıp duracağım artıra eksilte. temsiller tükendi, konuşacak bir dilim bile yok. ben özgürüm.

b en, b’nin en’i, en b, ben de bir bende bir de ben, bir b’den den: herkesin bu’rası kendine. çizgi çekildi ve bütün bu’larımı o’ladım. içimde kaç leş birden gömmüş idim? gövdelerine el fatiha, ruhumun çocukluğuna el fatiha, gövdelerimize el insaf.

h’öyle durma (bol h’li olsun). yağarsa yağmur, hırsız m’olacak (soru zorma). ayaklarım baş olup durdurulamayacak. göz var, izan yok, nizam kimin umurunda (bir dahakine ayır şu “da”yı, üstü şapkalı olsun, ayır daa!). yağarsa yağmur, yağmadı. yağmadır mı mevlam anlam?

hay ritmine yandığım ses. hey karşılıksızlığına yandığım anlam. müsaitseniz bu akşam harfler size oturmaya gelecek. yatıya gelse de olur mu, ama bizim ev şu arada sırada uğra bana biz olalım sen dolalım. tamam, şimdi sırası değil, sırası gelmediyse de geçmiştir mutlaka bu gövdesine yandığım gölge. gövde neyse de çıplak be şu gölge. gölde yüzmek tehlikeli, çünkü yasak olması gerekiyordu, boğulmadan önceydi. derisi yüzülmeden öncesi olmuyor şu piliç, şu pastırma, şu kebap. afiyet mi olsun, başınız mı sağolsun. yine mi geçmiş oldu/k ötekimizden.

o bu şu anlamlara bu metnin nereden başladığını bilen yok. bilmeyenler ise tok. bu toklukları gövdelerden geliyor. dün bugün yarın gövdeler parçalı, kanlı ve yağarsa yağmur yağmıyor işte bu yüzden.

ete kemiğe bürünürken anlam, insan insan üstüne. şu eti kemiği ayırma muamelesi son bulmayacak mı ne mutsuz şu hayvan olana. kan var bütün midelerin altında üstünde.

Bu yazı Merkep Fanzin’in Eylül ayında çıkacak 3. sayısındandır. MerkepFanzin’e ulaşmak için facebook sayfasından talep gönderebilirsiniz

Bu yazı Sivil Düşün tarafından desteklenen Katılımcı Yerel Çevre Muhabiri Ağı Projesi kapsamında ağa dahil olan Mardin Yerel Muhabiri Karaca Murat tarafından kaleme alınmıştır

Karaca Murat

 

 

karacamurat

You may also like

Comments

Comments are closed.