Geçtiğimiz sene yeşil yol projesi ile gündeme gelen Karadeniz yaylaları, bu sene Ayder üzerinden başlayan bir tartışmaya konu oldu. Rize’nin en popüler ve erişimi en kolay yaylalarından biri olan Ayder, Cumhurbaşkanı’nın Rize il danışma meclisinde yaptığı konuşma sonrası önemli bir tartışma başlığı olarak gündeme geldi. Erdoğan, özetle, Ayder’deki mevcut yapılaşma durumuna gönderme yaparak, burada gerçekleşmesi gerektiğini düşündüğü bir değişimi muştuladı.
Pokut ve Sal
Çamlıhemşin’in en güzel ve hala korunmakta olan yaylalarından olan Pokut ve Sal, yol, gündelikçi akını ve kitle turizmi tehdidi altında. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf, durumun küçük bir örneğini gözler önüne seriyordu:
Geçtiğimiz bayram zamanı ve civarında, Çamlıhemşin’de İstanbul’u andıran trafik manzaralarının oluştuğunu düşününce, durumun giderek zorlaşacağını söylemek gerekir. İkincisi, yine aynı turizm anlayışının kendini henüz yeterince bozulmamış, dejenere olmamış, değer üretimine devam eden yerlere gerek zor, gerek istila, gerekse yol vb. “hizmet” adı altında yapılan çalışmalarla sokmaya çalıştığı. Bu durumda, bölgenin geleceğini düşünen, vadilere, yaylalara sahip çıkmak isteyen yöre halkı, muhtarları, ve bölge sevdalıları, akil davranmak, sorunları ele almak ve çözme inisiyatifi göstermekle yükümlüdür. Böylesi potansiyeli içerisinde yer alan bir çok bölgede olduğu gibi, para ve rant ilişkileri önce bölgede yaşayan insanların arasını bozmak ve birliği dağıtmak şeklinde çalışıyor. Bölgede kendi çıkarını pekiştirmek ve herkesin çıkarından daha fazla pay almak isteyen kişiler, bahsi geçen potansiyeli rant haline dönüştürmek isteyen sermaye ile çeşitli ilişkiler geliştirerek, tabiri caizse pastadan pay kapmanın hesabını yapıyorlar. Bunun önüne geçmek için öncelikle herkesin çıkarını ifade eden bir pozisyonu tesis etmek ve bunun etrafında birlik kurmak gerekir. Geçtiğimiz günlerde yaylaya piknik yapmaya gelen bir grup, yaylanın “devletin malı” olduğunu, buradan diledikleri gibi faydalanabileceklerini, yaylayı kullanan yurttaşları da bu anlamda kaale almayacaklarını ifade eden sözler sarf etti. Nike Zoom All Court CK Halbuki burada yatan temel motivasyon, “devletin malı deniz” düşüncesinde ortaya çıkıyordu. Maglia Allen Iverson Evet, devletin malı deniz de, bu malı kim üretiyor, kim koruyor, bunu düşünen yoktu. new balance 247 damskie Bugün korunan ve bir şekilde yaylacılık kültürünü devam ettiren hangi yaylaya giderseniz, orada üretim ve paylaşım ilişkilerinin devam ettiğini, yaylada yapılan faaliyetin yaylaya ve bölge insanına katma değer yarattığını görürsünüz. Buna karşın, devletin gözetimi altında veya değil, kâr ve rant ilişkilerinin girdiği her yer bozulmakta, çürümektedir. Bu amaçla, bölgede “kamucu”, koruyucu ve kollayıcı ilişkiler geliştirmek, birliği bunun üzerine inşa etmek gerekiyor. Kamucu bir vizyon, herkesin çıkarını savunmak anlamına gelir. Herkesin çıkarı, öncelikle bölgede yaşayan insanların çıkarını korumak, tesis etmektir. Çünkü bölgede yaşayan halk, bölgenin gerçek koruyucusu, bu anlamda “sahibi”dir. Bu olduğu zaman, bu bölgeyi ziyaret etmek isteyen misafirlerin de özgürce faydalanabileceği, güçlü ve misafirperver ilişkiler inşa edilebilir.
Bu yaylalar, bir anlamda sembol yaylalar. Burada emeği ve üretkenliği ile yaşayan, yaylacılık kültürünü devam ettiren, hayvancılık yapan ve teşvik eden güzel insanlar yaşamakta. Buraya gelen misafirlere, ormanı ve yaylayı korumanın önemi anlatılmakta. Yani, bütün Türkiye yurttaşlarının sahibi olduğu bu yaylalar, burayı en iyi koruyan yurttaşlar tarafından korunmaktadır. Buna sahip çıkmak da herkesin boynunun borcudur.