İklim KriziManşet

3,500 metrede, eriyen Himalayalar’ı kurtarmak için bir ‘iklim orucu’

0
Sonam Wangchuk, Hindistan'ın Ladakh bölgesine devlet statüsü verilmesini talep eden protestoculara hitap ediyor, 15 Şubat 2023. ZUMA Press, Inc. / Alamy Stok Fotoğraf

Yazan: Jonathan Mingle

Yeşil Gazete için çeviren: Ece Özen İldem

*

Bu ay, Hint aktivist Sonam Wangchuk, memleketi olan Ladakh, Himalayalar’da 21 gün iklim orucu tuttu. 21 günlük bu orucun iki hedefi vardı: dünya vatandaşlarının ilgisini gezegenin ‘üçüncü kutbu’ndaki hızlı erimeye çekmek ve Hindistan hükümetini Ladakh’a, bölgenin kaynaklarını koruyabilmek için yasal yetkiler vermesi için baskı altına almak.

Yüzyıllardır Ladakh, suyun sadece eriyen buz ve kardan geldiği Himalaya’nın ‘yağmurlarının gölgesinde’ hayatta kaldı ve serpildi. Ancak geçtiğimiz onlarca yıldır Ladakh bölgesindeki insanlar; ani buzul kayıplarına, gittikçe artan düzensiz kar yağışlarına, afetlere sebep olan tahmin edilemez sağanak yağışlara ve buzul gölü sellerine şahit oluyor.

Bir eğitimci ve mühendis olan Wangchuk, bölgede pasif solar ısıtmalı binaların inşasına öncülük ediyor. ‘Buz stupası’ olarak da bilinen bu yapılar, eriyen buzul sularını daha sonrasında sulama için kullanabilmek amacıyla tekrar donduruyor. Ancak Wangchuk, bu dahiyane fikrin asıl büyük soruna çözüm olmayacağını bilmenin acısını yüreğinde taşıyor, bu yüzden de Hindistan’ın iklim hareketi için öne çıkan seslerinden biri haline geldi.

Yale Environment 360’ın bu röportajı Wangchuk’ın orucunun 19. Gününde yapıldı, üç hafta boyunca Wangchuk, yalnızca su ve tuz tüketti, 3,500 metre yükseklikte dondurucu soğukta dışarıda uyudu. Binlerce insan bir gün için onun orucuna katıldı ve Ladakh’ın başkentinde Başbakan Narendra Modi’nin hükümetini Ladakh’ı, Hindistan anayasasının hükmü altındaki bir ‘kabile bölgesi’ kabul etmesi için büyük gösteriler düzenlendi. Kabile bölgesi ünvanının yasal olarak kabul edilmesi bölgenin arazi kullanımı ve kaynak yönetimi konusunda yerel özerkliğinin garanti edilmesi anlamına geliyor. “Ladakh’a bu otoriteyi vermek, bölgenin kırılgan, buz çölü ekosistemini ve Ladakh’ın yaşamını korumanın tek yolu”diyor Wangchuk: 

Ladakh’tan gelen elçiler olarak çok önemli bir konumdayız. Bugün başımıza gelenleri ve yarın sizin de başınıza gelecek olanları dünyayla paylaşmak gibi bir sorumluluğumuz var.”

Sonam Wangchuk açlık grevinin 17. gününde destekçileri tarafından çevreleniyor, 22 Mart 2024. Sonam Dorje / AP.

Yale e360: 21 günlük orucunun 19. Günündesin. Nasıl hissediyorsun?

Sonam Wangchuk: Geçtiğimiz iki gündür oldukça zayıf hissediyordum. Bugün biraz daha iyiydim.

Talep ettiğiniz yasal korumaların -örneğin yasal yerel özerkliğinizin verilmesi gibi – Himalayalar’daki buzulları, ekosistemi ve bunlara göbekten bağlı toplulukları korumak için nasıl bir etkisi olacak?

Hindistan anayasasında Altıncı Program adı verilen özel bir kanun hükmü bulunuyor.  Altıncı Program içinde kabile topluluklarının çoğunluğu oluşturduğu bölgelerde insanlara ve kültürlerine koruma sağlıyor, bu sayede burada yaşayan insanlar, bölge dışındakilerin müdahalesi olmadan yaşadıkları yerin nasıl geliştirilmesi gerektiğine kendileri karar verebiliyor. 

Talep ettiğimiz – ve hükümetin bize söz verdiği – bu özerkliğin Yerel Ladakh halkına da sağlanması. Altıncı Program yasama yetkisi olan özerk bölge konseylerinin oluşturulmasını sağlıyor; bu sayede yerel yönetim arazinin yönetimi, orman, su, tarım, sağlık, hijyen, madencilik ve daha fazlası hakkında kurallar ve düzenlemeler yapabiliyor. Ama iktidar partisi Bharatiya Janata partisi seçimleri kazanınca sözlerinden caydı. 

Hayatım boyunca, buzulların yok oluşunu gördüm. Eskiden yolların yanına kadar gelen buzullar yüzlerce metre geri çekildi.”

Bahsettiğiniz koruma olmaksızın, yerel insanlar, dış çıkarlarının gelecekte hangi endüstriyel gelişme biçimleri konusunda endişeleniyor? Önerilmiş projeler arasında sizi endişelendiren bir proje var mı?

Bu korumalar olmaksızın, Ladakh yerlileri kendi topraklarının kullanımı hakkındaki karar verme süreçlerinden tamamen dışlanabilirler. Dışarıdakiler devasa maden, enerji ve endüstriyel projelerle gelecekler ve bizim söylediklerimizin hiç bir etkisi olmayacak. Bu büyük projelerin nasıl kararlaştırılacağı ve inşa edileceği konusunda hiçbir yerel girdi, hiçbir sınırlama olmayacak.

Ladakh bu tür bir başıboşluğa açık bırakılırsa, hiçbir güvence olmadan, maden şirketleri mutlaka gelir.  Şimdi bile dağlar ve vadiler ile ilgili keşif raporları hazırlandığını duyuyoruz. Büyük otel zincirleri de buraya gelmek için oldukça hevesli. Yüksek irtifalı çölümüzde yeni arzı desteklemeye yetecek kadar su yok. Burada her damla önemli. Turizm endüstrisi kirlilik ve su kullanımı açısından halihazırda çok büyük tahribata yol açtı. İnsanların korktuğu şey, binlerce yıldır bu dağlarda, kaynaklarla ve çevreyle denge içinde hayatta kalmak için ince bir şekilde dengelenmiş olan kültürümüzün ve yaşam biçimimizin, bu korumalar olmadan sürdürülemeyecek olmasıdır.

Ve tabii ki bu yeni tip gelişmelere hizmet edebilmesi için daha çok ve daha büyük yollara ihtiyaç olacak ve tabii ki bu yolların üzerinde gezinen daha çok dizel kamyon ve araç. Tüm bu girişimler yerelde daha çok siyah karbon -is- emisyonuna yol açacak ve biliyoruz ki bu durum buzulların şimdiden bile daha hızlı yok olmasına sebep olacak. Yine bildiğimiz gibi is eğer kar ve buzun üzerine düşerse, güneş enerjisini emecek, onları ısıtacak ve erimelerini hızlandıracak.

Leh Şehri, Ladakh’ın en büyük şehri. Sonam Dorje / AP Fotoğraf

Ladakh, neredeyse tüm su kaynağı kar ve buzdan gelen Himalaya’nın yağmur gölgesinde uzanıyor. Ladakh yerlileri, bu ısınma ve buzul kaybı eğilimi devam ederse gelecekte tarımı sürdürebilmek ve burada yaşamaya devam edebilemek konusunda ne kadar endişeli?

Hayatım boyunca buzulların Ladekh’te yok oluşunu gördüm. Eskiden yolun kenarına kadar gelen buzullar şimdi metrelerce geri çekildi. Bu değişiklik bölgenin bir kısmında ani sellere sebep olurken diğer kısmında kuraklığa sebep oluyor. Bazı bölgelerde şimdiden su kıtlığı yaşıyoruz. Eğer bahsettiğimiz yeni endüstriler kendi su arzları ve kirlilikleri ile bölgeye gelirlerse, bundan dolayı acı çekecek olanlar yalnızca Ladakh’taki yerel halk değil Kuzey Hindistan’ın tamamı bundan etkilenecek. Bu sebeple buzulları korumanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Eğer buzullar yok olursa Ladakh halkı iklim mültecileri olacak, çünkü buzullar bizim can kurtaran halatımız.

Ama bu durum sadece biz Ladakh’ta yaşayanları etkilemez. Ladakh ve bölgenin buzul sistemi gezegenin ‘üçüncü kutbu’ olarak biliniyor. Burası kutuplardan sonra gezegenin en büyük taze su rezervi, doğrudan ya da dolaylı olarak gezegenin nüfusunun dörtte birini besliyor. Bu sadece Ladakh’ın problemi değil. Bu herkesin problemi.

Benim şikayetim her zaman buranın dışındaki insanlara, lütfen o devasa şehirlerinde basit yaşayın, böylelikle biz de dağlarda en azından yaşayabiliriz.”

Hindistan’ın diğer bölgelerinden de eyleminize gördüğünüz destek sizi cesaretlendirdi mi?

Evet. Orucum boyunca sosyal medyadan gece gündüz bu problemlerin altını çizmek, Hindistan’daki insanları eğitmek ve hükümete verdikleri sözleri hatırlatmak için vurguladım. Özellikle kuzey Hindistan’dan, Himalaya’nın eteklerinden ve Hindistan’ın her köşesinden insanlara harekete geçtive bizimle dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. Kesinlikle bu büyük bir değişim. Bazıları kendi şehirlerinde bir günlük oruçlar organize etti. Geçtiğimiz pazar, Hindistan’daki 25 şehirde oruç organize edildi. Bu sayı ne kadar çok insanı harekete geçirdiğimizin ve bizi desteklediklerinin bir kanıtı. İnsanlar; Darjeeling’den, Uttarakhand’dan, Himalaya’nın eteklerinden ve bir çok yerden geldiler.

Hükümetin sözünü tutup tutmamasından bağımsız olarak orucunuz ve bununla alakalı protestoların başarısının ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Oruç sayesinde bütün ulusu eğitmeyi başardığımızı düşünüyorum. Buradaki eğitimi sadece bizim davamızla sınırlı tutmuyorum, onları buzulların nasıl eridiğine ve şirketlerin dağları sürdürülemez bir biçimde nasıl sömürdüğüne dair eğitmeye çalışıyorum. Bu tamamen eğitim ile ilgili. Ve bu kesinlikle başarılıyor, siyasal taleplerimiz karşılanmasa bile.

Çok fazla ağ ve bağlantı kuruluyor, şimdilik görmezden gelmeye çalışsalar da hükümet bunu ciddiye alacak. Er ya da geç bu konuyu ciddiye almak zorunda kalacaklar. Çünkü bu durum seçmenlerinin oylarında değişikliğe neden olacak.

Yeni Delhi’de Ladakh’a devlet statüsü verilmesini talep eden protestocular, Şubat 2023. Sonu Mehta / Hindustan Times

Birleşmiş Milletler ve diğer zengin uluslar Himalaya buzullarının erimesinin ana nedeni olan fosil yakıt emisyonlarının tarihsel sorumluluğunun çoğunu taşıyor. Bu bilginin ışığında, orucunuz Hindistan sınırlarının ötesindeki insanlara seslenme amacı da taşıyor mu?

Evet, iklim orucum problemin başladığı ve tarihsel olarak sorumlu ulusların yaşadığı büyük şehirleri de eğitmeyi amaçlıyor. Ama şunu söylemeliyim ki, ben zengin tarihsel emisyon sorumlularını suçlayıp gelişen ülkelerin de kendi gelişimleri için daha fazla emisyona yol açmalarını teşvik edenlerden değilim, “çünkü bu artık bizim ortaklığımız, neden biz de sizin kadar emisyona yol açamıyoruz ki?” Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Gezegeni zehirleyen, ona zarar veren bir şeyden bahsediyoruz, er ya da geç daha iyi davranmayı öğreneceğiz.

Geçmişteki güç sahiplerinin hatalarını tekrar etmek zorunda değiliz. Bireysel kapasitelerimize göre bir şeyleri yoluna koymak zorundayız. Aynı davranamayız, davranırsak bugün çevresel sorunları anladığını iddia eden bizimle geçmişte gerçeğin ne olduğunu bilmeden doğru bildiğini yapanlar arasında bir fark kalmaz. Ama evet, büyük emisyonun sahipleri, sorumluluğu da kabul etmeli, ABD ve Avrupa’daki insanlara direkt olarak sorunlarımızı anlatmak için ulaşmaya çalışıyorum.

Amerika’daki ya da diğer endüstrileşmiş ülkelerdeki insanlara Himalayalar’ı koruma konusundaki rolleri hakkında iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Hayat tarzlarını sadeleştirsinler. Karbon yoğun hayat tarzlarını daha yeşil hayat tarzlarına çevirsinler, çünkü sonunda hem gezegene hem de kendilerine zarar verecekler. Ama çok daha yakında, biz Ladakh yerlileri, bizim hiçbir suçumuzun olmamasına rağmen onların hareketlerinin kurbanı olacağız. Aslında benim şikayetim her zaman buranın dışındaki insanlara, lütfen o büyük şehirlerinizde daha sade yaşayın böylelikle biz de dağlarda en azından yaşayalım. Hindistan’ın sınırlarının ötesindeki insanları etkilemek istiyorum çünkü emisyonlar sınır tanımıyor, kirlilik sınır tanımıyor. Ve çünkü eğitimin en iyi savunma olduğunu düşünüyorum.

Makelenin İngilizce orijinali

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.