Köşe Yazıları

Türkiye madenlerine Artvin’den bir bakış – Defne Gönenç

0

Artvin halkı 20 yılı aşkın süredir Cerattepe’de altın ve bakır çıkarılmasına karşı yaşamsal bir mücadele veriyor. Maalesef Danıştay geçtiğimiz haftalarda Rize İdare Mahkemesi’nin maden şirketi için ÇED raporunu iptal etmeyen kararını onayladı. Böylece Artvin Cerattepe’de maden çalışmaları da hemen başladı. Maden çalışmaları başlar başlamaz da korkulanlar gerçekleşmeye başladı.

Daha maden çalışmaları ilk ayını bile doldurmadan bölgede sular kirlenmeye başladı. Cerattepe maden sahasının kuzey ve güney galeri bölgesinden çıkan atıklar bölgede suları kirletmeye başladı. Su kirliliği, özellikle sudan içen birçok hayvanların hastalanmasıyla tescillendi. Hayvanlardan numune alan Yeşil Artvin Derneği numune sonuçlarını bekliyor. Zira aynı su, tarım ürünlerinin sulanmasında da kullanılıyor.

Artvin halkının şanlı direnişine rağmen açılmasında ısrar edilen maden, Türkiye madenciliğine genel olarak kısaca bir göz atmayı teşvik ediyor.

Türkiye’de madenciliğe dair ilk bulgular MÖ 7.000 kadar eskilere dayanmaktadır. Finike, Hitit, Lidya ve Frigyalılar bizim kullandığımız madenlerin bazıları taa o zamanlar kullanıyorlarmış! Osmanlı dönemine geldiğimizde ise bakır üretimine 1812, kömür üretimine 1849 yıllarında başlandığını, krom yataklarının 1848 yılında keşfedildiğini görüyoruz. 1861 Osmanlı Maadin Nizannamesi ile 1862 Paris Antlaşması ile Osmanlı madenlerinin işletilmesi Batılı şirketlere açılmıştır. Zaman içerisinde yabancı sermayenin maden işletmesindeki payı artmıştır.

Lozan görüşmeleri esnasında düzenlenen 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde Türkiye’nin liberal bir ekonomi politikası izlemesine ve Türk kanunlarına uymaları koşuluyla yabancı sermayenin de Türkiye’de maden işletebilmesine karar verilmiştir. Bunun sonucunda yabancı sermayedarlar özellikle bakır, taşkömürü ve krom işletmeciliğine ortaklıklar yolu ile girmiştir ve Türkiye’deki madenlere yoğun ilgi göstermişlerdir. 1920-1930 yılları arasında kurulan 20 anonim şirketin 11’nin hissedarı, kurucusu veya yönetim kurulu üyelerinden birisi yabancıdır.

Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) 1935 yılında kurulmuş, ülkenin doğal kaynaklarının tespiti ile görevlendirilmiştir. Aynı yasa ile Etibank da kurulmuş, MTA’nın tespit ettiği madenleri bakanlığın onayı ile işletmek ile görevlendirilmiştir. Bu durumda, 1930’lar küresel ekonomik krizi sonucunda, 1934 yılında özel sektördeki maden işletmelerinin büyük bölümünün kapanmasının da etkisi vardır.

1980 sonrasında ise madencilik sektörü iki önemli etki altında kalmıştır. Birincisi neo-liberalizmin etkisiyle piyasaların serbestleşmesi, yabancı sermayenin önünde engellerin kalkması ve de özelleşmenin hız kazanmasıdır. 1985 yılında çıkan 3213 sayılı maden yasası ile MTA ve Etibank’ın rolü azaltılmış, yerli ve yabancı özel sermayenin daha fazla faaliyet göstermesinin yolu açılmıştır. İkincisi ise çevre kanunun yürürlüğe girmesidir. Çevre kanunu ve yönetmelikler madenlerin işletilmesini sınırlandırmaktadır.

İlk direnişler

Ülkemizde çok uluslu şirketler özellikle altın madenciliği sektöründe etkindir. Özellikle bu sektördeki girişimler “beklenmeyen” bir toplumsal direnişle karşılaşmaktadır. İlk direniş Balıkesir’e bağlı Harran-Küçükdere’de faaliyet göstermek isteyen “Preussag” şirketine karşı, ikincisi ise Bergama’da maden işletmek isteyen “Eurogold”a karşı ortaya çıkmıştır.

Özellikle Bergama direnişi, tüm Türkiye’ye yayılan ilk ulusal çevre hareketi olarak değerlendirilmektedir. Artvin-Cerattepe’de de “Cominco” isimli şirket faaliyet göstermek istediyse de Artvinlilerin etkin direnişi sonucunda şirket Türkiye’den çekilmiştir. Fakat Artvin’deki bakır madenini şu anda işleten yerli şirketin arkasında da yabancı bazı şirketlerin olduğu bölgede dolaşan bilgiler arasındadır.

Türkiye şu anda maden ithal eden bir ülke konumundadır. MTA’ya göre ihracatın itaalatı karşılama oranı 2016 itibariyle %85 civarındadır.  Türkiye’deki madenleri toptan ele alırsak dünyada işletilen toplam 90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de bulunmaktadır. Bu durum birçoklarını yerli madenlerimizin yeteri kadar etkili kullanılmadığını düşünmeye yönlendirmektedir.

Bana sorarsanız sorun ithalat ve ithalat arasındaki açıkta değil. Madenlerin hangi sektörde kullanıldığının, kullanılan son ürüne ne kadar “ihtiyacımız” olup olmadığının değerlendirilmesi gerek! Örneğin bir otomobilin yapımında alüminyum, cam, demir, çelik, petrol türevleri, çinko, kurşun ve bakır başta gelmek üzere aşağı yukarı 5 ton maden kullanılıyor. Türkiye, özellikle büyük illerimiz, bir araba mezarlığı haline geldi. Trafik sıkışıklığı ve park sorunu ise cabası.

İkinci adımda ise madenlerin olabildiğince geri dönüşümlü kullanılması, her hammadde için ayrı ayrı geri dönüşüm tesislerinin desteklenmesi gerek. Bu iki basamaklı işlem sonucunda hem endüstride kullanılan hammadde miktarını hem de bu hammaddelerin birincil maden kaynaklarından elde edilmesini azaltabiliriz. Bunların olması için ekonomiyi sektörel bazdan ziyade bir değer yaratma zinciri olarak ele almalı ve planlama yapmalıyız. En önemlisi de bu planlamayı yaparken geniş katılımı sağlamalı, halk sağlığını ön planda tutmalıyız.

Artvin’de açılan bakır madeni maalesef bu vizyonun tam tersi bir örnek. Türkiye’de ciddi bir bakır eksikliği yok, Artvin halkı madeni istemiyor ve maden halk sağlığını tehdit ediyor. Ayrıca madenlerden kamuya ve en önemlisi de yerel ekonomiye kalan paralar komik rakamlar. Gelişmiş ülkelerde kişi başına daha fazla maden tüketilse de (ABD’de Türkiye’de kişi başına tüketilen miktarın 4, Avrupa Birliği’nde ise aşağı yukarı 3 katı tüketiliyor) madencilik ile kalkınmış zenginleşmiş bir tek ülke yok. İsviçre ise tüm madenlerini taa 1967 yılında kapatmış. Artvin’de çalışmaya başlayan madenin de en kısa zamanda daha fazla tahribata sebep olmadan kapatılması gerekiyor.

Referanslar 

“Artvin’de Maden Çalışmaları Başlar Başlamaz Su Kirlendi” (2017) Birgün Gazetesi. 25 Temmuz 2017. http://www.birgun.net/haber-detay/artvin-de-maden-calismalari-baslar-baslamaz-su-kirlendi-171466.html

Keskin, Özkan (2011). Osmanlı Devleti’nde Maden Hukukunun Tekamülü (1806-1906). OTAM, 29/Bahar. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1682/17940.pdf

Mencik, Duygu (2009). Türkiye’de Madencilik. İstanbul Ticaret Odası. Yayın No: 2009-5.

Özen, Şükrü ve Hayriye Özen (2010). Kamu Siyasaları ve Toplumsal Hareketler: Türkiye’de Protesto Hareketlerinin Kamu Siyasasına Etkileri. Amme İdaresi Dergisi, 43(2), 33-64.

 

Defne Gönenç

You may also like

Comments

Comments are closed.