ABD başkanlığına adaylık kampanyası boyunca Trump, küresel iklim değişikliğini inkâr eden, fosil yakıt tüketimine destek veren ve sera gazları emisyonuna kısıtlama getiren kurallara karşı duruşunu her fırsatta dile getirmişti. Seçildikten sonra da hız kesmeden bu duruşunu uygulamaya koydu. Göreve geleli neredeyse iki yıl olan Trump’ın çevre politikaları karnesine bir göz atalım:
Başkanlığa seçildikten hemen sonra Trump, dış işleri, enerji ve çevre bakanlıklarına kendisi gibi iklim değişikliğini inkâr eden isimleri atadı. Obama döneminde yenilenebilir enerji kaynakları aracılığıyla karbon emisyonunu azaltmayı hedefleyen çevre politikaları, Trump’ın yönetimi devralması ile ajandadan çıkarıldı. Yerine ise fosil yakıtların kullanımını destekleyen ve çevre koruma ile ilgili yasaları değiştirmeyi hedefleyen politikalar uygulamaya kondu. Trump, yayınladığı Önce Amerika Enerji Planı’nda yenilenebilir enerjiden bahsetmezken, İklim Eylem Planını zararlı ve gereksiz bir politika olarak niteledi.
Ocak 2017’de Trump, daha önce büyük tartışmalara ve protestolara yol açan, baskılar sonucu inşaatı durdurulan Keystone XL ve Dakota petrol boru hattı projelerini imzaladı Kanada ile ABD arasında petrol taşımayı hedefleyen Keystone XL boru hattı ve İllinois-Kuzey Dakota eyaletleri arasında yapılması planlanan Dakota boru hattı çevreci mücadelenin sembolü olmuş, Obama döneminde yapılan protestolar sonucu projeler durdurulmuştu.
Mart 2017’de Trump, Obama döneminde iklim değişikliğiyle ile mücadele kapsamında ortaya konan düzenlemeleri ortadan kaldıran Enerji Bağımsızlığı Kararnamesi’ni imzaladı. Bu kararname ile Temiz Enerji Planı ve Temiz Su Planı gibi programların gözden geçirilerek askıya alınmalarının önü açıldı. Trump adaylığı sırasında da Temiz Enerji Planı’nı aptalca bulduğunu belirtmişti. Kararnameyi çevresindeki kömür üreticilerinin alkışlarıyla imzalarken, “yönetimin kömüre açtığı savaş sona erdi!” dedi. Kararname ile fosil yakıtlar ile çalışan enerji santrallerine yapılan karbon emisyonu kısıtlamaları gevşetilmiş oldu. Aynı ay Trump, Çevre Koruma Ajansı’nın bütçesini %31 kesmeyi ve bu tutarı savunma harcamalarına aktarmayı önerdi. Bu tasarı Kongre tarafından reddedildi, kurumun bütçesi %1 oranında kesildi.
Haziran 2017’de Trump, ABD’nin Paris İklim Antlaşmasından çekileceğini açıkladı. Bu açıklama Trump yönetiminin uluslararası alanda en çok tepki çeken kararı oldu.
Aralık 2017’de Trump, Utah eyaletinde bulunan ve fosil bilim için çok önemli olan iki ulusal parkın küçültülmesi ile ilgili bildiriyi imzaladı. 5400 km2’ lik Bears Ears Ulusal Parkı %80 küçültülürken, 7000 km karelik Grand Staircase-Escalente Ulusal Parkı %47 küçültüldü. Bu yöntem ile koruma altındaki alanlarda madencilik faaliyetlerinin başlatılmasının önü açıldı. Haziran 2018’de maden şirketleri bölgede bakır ve kobalt ocaklarının açılması için çalışmalara başlandığını duyurdu. Yine Aralık ayında Alaska’da bulunan koruma altındaki Kutup Bölgesi Yaban Hayatı Ulusal Alanı’nda petrol ve doğal gaz aramak için sondaj çalışmalarına izin verildi. Cumhuriyetçiler, 1977’den bu yana bölgenin sondaja açılması için çaba sarf ediyordu. Uzmanların ve çevrecilerin, petrol arama çalışmalarının bölgedeki kara ve deniz ekosistemine zarar vereceği konusundaki uyarılarına Trump kulak asmadı.
Ocak 2018’de Trump’ın talimatı üzerine ABD İçişleri Bakanlığı, ABD kara sularında petrol ve doğal gaz aramak için açık deniz sondajına izin verileceğine dair planı açıkladı. Plana göre Pasifik Okyanusu, Meksika Körfezi ve Kuzey Kutup bölgelerinde sondaj platformları kurulması hedefleniyor. Plan, çevresel etkileri nedeniyle tepki çekiyor.
Nisan 2018’de Trump yönetimi Karbon İzleme Sistemi’ne (CMS) ayrılan bütçeyi kesti. Bu sistem ile NASA, uydu ve uçaklara yerleştirilen aletler aracılığı ile sera gazları emisyonunu ölçüyordu. Bu sistem, Paris Antlaşması gereğince ulusal sera gazı ölçümü yükümlülüğünü yerine getiriyordu.
Temmuz 2018’de Trump’ın Şubat 2017’de göreve getirdiği Çevre Koruma Ajansı Başkanı Pruitt yolsuzluk iddiaları sonrasında istifa etti. İklim değişikliğini inkâr ederek, çevre koruma ve iklim değişikliği ile mücadele düzenlemelerini bir bir ortadan kaldıran Pruitt’in istifasını kabul eden Trump, Pruitt’in görevi süresince olağanüstü işler başardığını belirtti. Yerine atanan Andrew Wheeler, daha önce senatoda kömür üreticileri adına lobilicik faaliyetleri yapmasının yanı sıra Trump ve Pruitt gibi sera gazı emisyonlarının kısıtlanmasına karşı duruşuyla biliniyor.
Kısacası, Trump yönetimi göreve başladığından beri çevre politikaları ile ilgili duruşunu değiştirmedi ve değiştirecek gibi de görünmüyor. Yine de Trump’a karşı çok sayıda eyalet yöneticisi, kongre üyesi ve ABD yurttaşı mücadele etmeyi sürdürüyor.
Kaynaklar:
https://www.dw.com/en/cop23-rival-us-delegation-opens-pavilion-to-challenge-trump/a-41318035
https://www.heartland.org/_template-assets/documents/An%20America%20First%20Energy%20Plan.pdf
https://www.bbc.com/news/world-us-canada-44067797
https://www.scientificamerican.com/article/trump-opens-vast-waters-to-offshore-drilling/
https://blog.ucsusa.org/derrick-jackson/how-dangerous-is-new-epa-chief-andrew-wheeler-very-heres-why
https://www.washingtonexaminer.com/trump-says-hed-eliminate-department-of-environment-protection
https://www.theatlantic.com/science/archive/2017/05/trump-epa-budget-noaa-climate-change/527814/
Meryem Dutoğlu