Ana Sayfa Blog Sayfa 59

Perseid meteor yağmuru geliyor: Bu yıl dileklerimiz katledilmek istenen dostlarımız için

Her yıl gökyüzü tutkunlarına görsel bir şölen yaşatan Perseid meteor yağmuru zamanı geldi.

Bu yıl 14 Temmuz’da başlayan göktaşı yağmuru, 1 Eylül’e kadar sürecek. En yoğun dönemine ise 12-14 Ağustos tarihlerinde ulaşacak. Bu tarihlerde saatte 60 ile 100 yıldız kayması görülebilecek.

Kuyruklu yıldız tozları Dünya’ya düşünce…

Perseid meteor yağmuru, çekirdeği 26 kilometre çapa sahip Swift-Tuttle Kuyruklu Yıldızı’ndan ayrılan çok sayıda irili ufaklı kayaç ve toz parçasının yılda bir kez Dünya’nın çekim etkisiyle atmosfere girmesi sonucu meydana geliyor. Dünya’nın yörüngesi, güneş çevresindeki turunu 133 yılda tamamlayan kuyruklu yıldızın bıraktığı kalıntıların arasından geçerken, Kuzey Yarımküre’de yaşayanlar da en görkemli “yıldız kaymaları”nı gözleriyle izleme şansına sahip oluyor.

Her yıl temmuz sonlarına doğru başlayıp ağustos sonuna kadar gözlemlenebilen Perseid, adını, Perseus takımyıldızı doğrultusu ile çakışmasından alıyor.

En iyi gözlem karanlıkta, insan gözüyle

Meteor yağmurları sönük, çok geniş uzay açıda gerçekleşen ve çok kısa süren gök olayları olduğundan, yoğun ışık kirliliğine maruz kalan şehir merkezlerinden iyi görülemiyorlar. Hızlı ve rastgele gerçekleşen olaylar olduğundan da dürbün veya teleskop türü optik cihazlarla da gözlenmesi mümkün değil.

Bu gök olayının en iyi izlenebileceği yerler, ışık kirliliğinden uzak, açık alanlar olacak.  Perseid yağmurunu izlemek için kullanılacak en iyi gözlemsel alet ise “insan gözü.” Ayrıca çok geniş açılı görüşe sahip (balık gözü lensli) kameralarla da kayıt yapılabiliyor.

Bu yılki meteor yağmurunun önceki yıllara göre önemli bir farkı ise , parlak Ay evresine rastlamaması. İlgili tarihlerde Ay yeniay evresinde olacağından karanlık bir gökyüzünde çok daha fazla sayıda meteor izi görüleceği tahmin ediliyor. Atmosferle etkileşen meteor sayısı gece yarısından sonra daha fazla olacağından, gece yarısından sonra, hatta sabaha karşı daha fazla akan yıldız gözlemleyebilirsiniz.

Gözlem ‘şenlikleri’

Türkiye’den de izlenebilen meteor yağmurunu gözlemlemek isteyen binlerce kişi  Bursa‘nın Karacabey ilçesindeki bu yıl 5’incisi gerçekleşecek Perseid Meteor Yağmuru Gözlem Şenliği“nde meteor yağmurlarını, yine Marmara Denizi’nin kıyısında izleyecek.

Kuş gözlemcisi Alper Tüydeş‘in organize ettiği şenlik ücretsiz, herkese açık ve kayıt gerektirmiyor. Bu yıl 2 km. uzunluğundaki kumsalda gerçekleştirilecek şenlikte bilim insanlarının, uzmanların ve fotoğrafçıların çeşitli sunumları ve etkinlikleri olacak. Bunlardan biri de İranlı gökyüzü fotoğrafçısı Majid Ghohroodi. 

Olimpos’ta gökyüzü ve bilim festivali 

Gökyüzü ve Bilim Festivali, bu yıl da 9-12 Ağustos tarihlerinde Antalya‘daki antik Likya kenti Olimpos‘ta düzenlenecek. Tanınmış bilim insanları, astrofotoğrafçıların düzenlediği etkinlik, doğa ve tarih meraklılarına da açık.

Çeşitli bilim atölyelerinin, gökyüzü gözlem etkinliklerinin, panellerin ve konserlerin gerçekleştirileceği şenliğe katılanlar, çadır veya bungalov odalarda kalabilecek.

Perseid Meteor Yağmuru altında sürecek olan Olimpos Gökyüzü ve Bilim Festivali’nde, üniversitelerin astronomi bölümlerinden hocalar da meteor yağmurlarıyla ilgili bilgi verecek.

Ayrıca Türkiye’nin başta İstanbul, Ankara, Bursa, Antep, Kayseri olmak üzere pek çok ilinde meteor yağmuru izleme etkinlikleri gerçekleştirilecek.

 

Sicilya’da aşırı kuraklık: Narenciye bahçeleri söküldü, hayvanlar öldürülüyor

İtalya‘da süren aşırı kuraklık nedeniyle, Sicilya başta olmak üzere ülkenin bazı bölgelerinde su rezervleri kurudu. Bazı politikacılar, “iklim acil eylemi” talep etmeye hazırlanıyor.

Yeşil Avrupa (Europa Verde) siyasi partisinin sözcüsü Angelo Bonelli, Perşembe günü Roma’daki hükümet merkezinin önünde düzenlediği mitingde, “İklim krizi ideolojik değil, Sicilya’da dramatik bir gerçekliktir. Çiftçiler, züm bağlarını, narenciye bahçelerini söküyor, su olmadığı için hayvanları katlediyorlar. Bu feci bir durum” dedi.

Başbakan Giorgia Meloni’nin konuya ilişkin sessizliğini kınayan Pompeo, hükümetin “bütün bir bölgeyi diz çökmüş halde bıraktığını” söyledi.

Konuşmacılar, İtalya Ulusal İklim Fonu‘ndan Afrika ile bağları ve kalkınmayı artırmayı amaçlayan “Mattei Planı”na 3 milyar avro aktarılması da dahil olmak üzere hükümetin yersiz öncelikleri olarak gördükleri konulara dikkat çekti.

Tarım için üç haftadan az su kaldı

Euronews‘in aktardığına göre, gecen cuma günü adanın kurak güneybatı kıyılarına su temini için bir donanma tankeri talep edildi. Tanker 1.200 metreküp su getirdi ancak bu, Akdeniz’in en büyük adasının ihtiyaçlarını karşılayacak boyutta değil.

Akdeniz, iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında. Sicilya ise son 20 yılın en büyük kuraklığıyla boğuşuyor. Yerel yetkililer, bu nedenle şubat ayında “olağanüstü hal” ilan etmişti. İtalya ise özellikle son 10 yıldır büyük bir kuraklık ve su kriziyle yüzleşiyor.

İtalya da iklim değişikliğinin tehdidi altında: Kuraklık ve susuzluk alarmı
İtalya’da kuraklık OHAL’i ilan edildi
İklim Krizi: İtalya’nın en uzun nehri Po kuruyor, tarım alanlarını deniz suyu basıyor

Ülkenin bir diğer bölgesi; Calabria’nın güneybatısı da ciddi içme suyu kıtlığı nedeniyle, cuma günü “kuraklık acil durumu” ilan etti.

ANBI Su Kaynakları Gözlemevi‘nin raporuna göre, ülkenin orta-güneyinde tarım için üç haftadan az su kaynağı kaldı. Raporda, bazı bölgelerde içme suyu dahil olmak üzere su kısıtlamasının genişlediği belirtiliyor.

Kuraklıkla boğuşan diğer bölgeler arasında Abruzzo, Basilicata, Campania, Lazio, Puglia ve Sardunya da yer alıyor.

Bu durum, son haftalarda fırtınalar, seller ve toprak kaymalarıyla karşı karşıya kalan Kuzey İtalya’nın aksine oldukça büyük bir sorun .

ANBI Genel Müdürü Massimo Gargano, “İtalya’nın su temininin şu anki durumu, kuzeyde aşırı su bolluğu , merkezde ve güneyde ise kuraklık nedeniyle kavrulmuş, tarım ve turizm gibi önemli ekonomik varlıkların risk altında olduğu bir tablodur” dedi: ” Her düzeyde iklimin değiştiğinin ve bölge için yeni bir modele ihtiyaç duyulduğunun bilincinde olmalıyız ; dayanıklılığın ancak bakım, altyapı ve inovasyonla sağlanabileceğini bilmeliyiz.”

İklim krizine bakımsız altyapı sorunu eklenince sorun büyüdü

Planlar arasında sulama amaçlı kullanılan barajlardaki sızdıran boru hatlarının yenilenmesi ve su kapaklarının bakımı da yer alıyor.

Son su krizi , yağış eksikliği ve aşırı sıcaklardan kaynaklanırken, adanın eski ve bakımsız altyapısı da durumu daha da kötüleştiriyor.

İçme suyunun sulama ve yüzme havuzlarında kullanımına ilişkin kısıtlamalar getirilmesi, geceleri debilerin düşürülmesi gibi çalışmalar ise yerel belediyelerin inisiyatifine bırakıldı.

İklim krizinin dört atlısı: Sıcak dalgaları, kuraklıklar, yangınlar ve seller

Katliam yasasına tepki yağıyor: Kabul etmiyoruz, hayvanlardan elinizi çekin!

Sokakta yaşayan hayvanlar için ötanazi talebinin yer aldığı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nin Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nden AKP ve MHP‘li vekillerin oylarıyla geçmesinin ardından kamuoyundan tepkiler yükselmeye başladı. Gündeme getirilmesinden bu yana zaten tepkilerin odağında olan tasarının yasalaşması tepkileri artırdı. Kimisi TBMM’deki oylamaya katılmayan muhalefet vekillerine tepki gösterirken kimisi de iktidar partisinin böyle bir ölüm yasasını meclise getirmiş olmasına tepki gösteriyor.

‣ Hangi vekiller imzaladı?
Teklifte neler var?
Veterinerlere ‘öldürme’ yetkisi/koşulu

Öte yandan ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel, yasanın hukuka aykırı olduğunu yürütmeyi durdurma talebiyle Anayasa Mahkemesi‘ne götüreceklerini belirtti.

‣ ‘Katliam’ görüşmeleri öncesinde Meclis’e ziyaretçi yasağı, hak savunucularından başkente miting çağrısı
‣ Erdoğan ‘katliam yasası’nı savundu: ‘Bu işi’ Meclis tatile girmeden bitireceğiz!
‣ ‘Katliam’ görüşmeleri öncesinde Meclis’e ziyaretçi yasağı, hak savunucularından başkente miting çağrısı
‣ Katliam Yasası TBMM’den geçti, CHP ‘yürütmeyi durdurma’ için AYM’ye gidiyor
‣ Yurttaş hayvanlarla ilgili yasa tasarısına tepkili: Meclis’te katil var!

‘Yasayı sokakta biz yazacağız’

Birçok sivil toplum örgütü de yasa henüz tasarıyken tepkilerini sokaklardan sosyal medyaya kadar birçok alanda göstermiş, çeşitli eylemlerde bulunmuştu. Yaşam İçin Yasa oluşumu da bunlardan biriydi. Tasarının Meclis’ten geçmesinin ardından oluşumun sosyal medya hesabından tepki gösterilerek “Bu yasayı kabul etmiyoruz” denildi. Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

“Tüm muhalefet vekillerini sözünü tutmaya ve yasayı uygulamamaya davet ediyoruz. 66 gündür meydanlardan sesleniyoruz: Toplayamazsın, Hapsedemezin, Öldüremezsin! Tüm şehirlerde/ilçelerde/mahallerde herkesi sokağa ve yerelde hayvanlar için tek vücut olmaya davet ediyoruz. Yasayı sokakta biz yazacağız!”

‘Katliam hatırası’

Change.org Türkiye’nin sosyal medya hesabından ise tasarının yasalaşmasının ardından TBMM’de tasarının oylanmasının ardından verilen bir kareyle ilgili şu paylaşım yapıldı:

“Katliam hatırası…

Yasa geçti, ‘evet’ diyenler gülerek poz verdi!

Sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören 17 maddelik ‘katliam yasası’ sabaha karşı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Yapılan oylamada 275 ‘Evet’, 224 ‘Hayır’ oyu kullanıldı.

Halkın tepkilerine rağmen alelacele geçirilen katliam yasasının ardından Meclis 1 Ekim’e kadar tatile girdi.”

Burak Özgüner Hayvan Hakları Çalışma Merkezi’nin (BurHAk) sosyal medya hesabından da “Meclis kanun teklifi tutanaklarını incelediğiniz zaman, çok benzer bir örüntü karşınıza çıkıyor. AKP-MHP kanun teklifi getiriliyor. Muhalefet önerge veriyor. Önergeler istisnasız reddediliyor. Her madde için muhalefetin önergeleri okunuyor. Milletvekilleri önergenin gerekçesini açıklamak için kürsüye geliyor. Bu süreçte iktidar partisi vekilleri genelde salonda olmuyor. Önergeyi reddetmek için geliyorlar. Sonra maddelerin geçirilmesi için geliyorlar. Bir istatistiki çalışma yapılsa büyük ihtimalle, AKP-MHP vekilleri arasında fikir çeşitliliği (kabul veya ret kararları) olmadığı ortaya çıkar. Bu durumda muhalefetin önergeleri ya da gerekçeleri ne kadar makul olursa olsun yapılan kanunda bir etkisi olmuyor. Muhalefet tarafından verilen, sanırım gerekçeyi açıklamak için konuşma fırsatı yaratmak için ‘şeklinde’ kelimesinin ‘biçiminde’ olarak değiştirilmesi için bir önerge verildi. Bu önerge de kabul edilmedi” denildi ve şunlar eklendi:

“Tüm tutanak özetleri bu şekilde. Hayvanlarla ilgili yasa teklifi görüşmeleri de bu minvalde geçti ve geçiyor. Birçok milletvekili yasaya neden karşı çıktığımızı net, makul ve ayrıntılı bir şekilde kayıtlara geçirdiler. Ancak, bu kitlesel katliam karşısında yapılabilecek tek şeyin kayıtlara doğruların geçmesi olması çok trajik. Çünkü kayıtlar, hayvanlarının hayatını kurtarmayacak. Yasanın en kilit maddesi olan, hayvanların her türlü gerekçeyle öldürülmesine yol açacak 5. Maddesi, diğer tüm maddeler gibi takriben üç saniyede geçti. Biraz son zamanlarda moda olan olumlamalar gibi. ‘Hayvanların ölmesini istiyorum, tüm enerjilerimi buna yönlendiriyorum, evrenden katliam niyet ediyorum. Ve öyle de oldu!’. Emir üzerine, aceleyle ve acemice yazılan, adaletsiz, vicdansız ve bilimsellikten uzak bu yasayı kabul etmiyoruz ve tüm muhalefet parti belediyelerinden bu kanunu uygulamayacaklarını tekrar duymak istiyoruz.”

Yurttaşlar ise tepkilerini sosyal medya üzerinden “#YasayıGeriÇek” etiketiyle tepkilerini dile getiriyor.

 

Katliam Yasası TBMM’den geçti, CHP ‘yürütmeyi durdurma’ için AYM’ye gidiyor

Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,  TBMM Genel Kurulu‘ndan geçti.

17 maddelik yasa teklifinin görüşme sürecinin hızlandırılması için Meclis’in çalışma saatleri uzatılmıştı. İlk 5 madde dün (29 Temmuz) kabul edilmişti. Teklifin 5. maddesi ise kamuoyundan en büyük tepkilerin gösterildiği maddelerden biriydi. Bu madde sokakta yaşayan köpeklerin öldürülmesinin yolunu açıyor. Öte yandan söz konusu yasa teklifinin gündeme gelmesinin ardından Türkiye’nin dört bir noktasında yurttaşlar sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunmak için eylemler, nöbetler, basın açıklamaları yapmıştı.

Ancak sokakta yaşayan hayvanlar ile ilgili düzenlemeler içeren ve kamuoyunda tepkilere neden olan “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sabaha karşı 17 maddesiyle birlikte TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Meclis, oylama sonrası 1 Ekim’e kadar tatile girdi.

Resmi Gazete‘de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girecek yasa tasarısının oylamasına 594 milletvekilinin 500’ü katıldı. Söz konusu katılım oranı ise ayrıca tepki çekti. Yurttaşlar katılımın az olmasının yasa teklifinin geçme nedenlerinden biri olduğu yönünde eleştirilerini sosyal medya üzerinden dile getirdi.

Öte yandan oylamaya katılan 275 milletvekili yasa tasarısını kabul ederken, 224 milletvekili ret oyu verdi. Bir milletvekili ise çekimser kaldı.

CHP lideri Özgür Özel, yürütmeyi durdurma talebiyle yasayı Anayasa Mahkemesi‘ne götüreceklerini söyledi.

‣ ‘Katliam’ görüşmeleri öncesinde Meclis’e ziyaretçi yasağı, hak savunucularından başkente miting çağrısı
‣ Erdoğan ‘katliam yasası’nı savundu: ‘Bu işi’ Meclis tatile girmeden bitireceğiz!
‣ ‘Katliam’ görüşmeleri öncesinde Meclis’e ziyaretçi yasağı, hak savunucularından başkente miting çağrısı

Hangi vekiller imzaladı?

TBMM’de hangi partiden hangi vekilin oylamaya katılıp katılmadığını, ne oy verdiğini buradan görebilirsiniz.

Yasa teklifinin geçmesinin ardından TBMM’de çekilen fotoğraf.

Teklifte neler var?

Teklifle; Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidilecek. Buna göre;

  • Kanun’un amaçlarına “insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla” ifadesi eklenecek.
  • Sahipsiz hayvanlara ilişkin yürütülecek çalışmalarda, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan “sahipli hayvan” ve “sahipsiz hayvan” kavramları açık şekilde tanımlanacak.
  • Kanun’daki “yakala-kısırlaştır-sal” maddesi kaldırılıp yerine “yakala-kısırlaştır-tut” yazıldı. Bu nedenle “hayvan bakımevi”; yani barınak tanımında değişiklik yapılacak. Barınakların tanımı, “Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesis” şeklinde değiştirilecek.
  • “Sahipsiz ve güçten düşmüş” hayvanların barınaklara toplanması ve buralarda “rehabilite” edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle bakımevleri dışında bir hayvana bakmanın onun yasal sorumluluğunu alarak sahiplenilmesi suretiyle mümkün olabileceği ilkesi kabul edilecek.
  • Kanun’un ilkeleri arasında yer alan “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ifadesi yürürlükten kaldırılacak.
  • Yerel yönetimler, yani belediyeler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları için hayvan barınakları kurarak bakımlarını ve tedavilerini yapacak.
  • Barınaklara alınan hayvanlardan “rehabilite edilen köpekler” sahiplendirilinceye kadar bu yerlerde barındırılacak. Doğru ve güncel veri için barınaklara alınan hayvanlar Tarım ve Orman Bakanlığı veri sistemine kaydedilecek.

Veterinerlere ‘öldürme’ yetkisi/koşulu

  • Barınaklara alınan köpeklerden “insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına”, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 9. maddesindeki “Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir.
  • Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır” hükümleri uygulanacak.
  • Belediyeler, sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkili olacak.
  • Yerel yönetimler adına toplanan sahipsiz hayvanların bakımevi dışında bir yere terk edilmesi veya bakımevinde barındırılan köpeği bakımevi dışında bir yere bırakmak” fiilleri yasak kapsamına alınacak. Böylece sahipsiz hayvanların toplanması, barınaklara götürülmesi ve bu hayvanların sahiplendirilinceye kadar barınaklarda bakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasını ve yerel yönetimlerin görevlerini yerine getirmesi amaçlanacak.

Gökova’da katil var: Mahalledeki köpekler zehirlendi, birçok köpek hala kayıp

Pazartesi gecesi Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nin ikinci bölümü TBMM Genel Kurulu‘nda görüşüldü ve teklif salı sabahı saat 03.50’de yasalaştı.

Yasanın ilk beş maddesi ise 29 Temmuz’da başlayan görüşmelerde saat sabah 4’e yaklaşırken kabul edildi.

Teklifin henüz yasalaşmadığı 27 Temmuz akşamında ise  Muğla‘nın Ula ilçesine bağlı Gökova mahallesinde köy kahvesinin etrafında yaşayan köpekler zehirlenerek öldürüldü.

‘Ötanazi’ maddesi Genel Kurul’dan geçti, hayvan katliamı yasalaşıyor

Zehirlenen üç köpekten ikisi hayatını kaybetti, birçok köpek ise kayıp olduğu için kaç köpeğin daha zehirlendiği ve kaybedildiği henüz tespit edilemedi.

Köpeklerin kaybolduğu amera kayıtlarının incelendiğini söyleyen halk, kamerada birçok köpeğin aynı yöne gittiğini ancak sadece bir köpeğin geri döndüğünü bildirdi.

Gökova halkı, kendilerine hiçbir zararı bulunmayan köpeklerin katledilmesi üzerine suç duyurusunda bulundu. Failler tespit edilip cezalandırılana kadar kolluk kuvvetleri ile iş birliği yapılacağını belirten Gökovalılar, yaşanan cinayetleri ve katliam yasasını protesto etmek için bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.

‘Failler kamu güvenliğini tehdit ediyor’

Faillerle aynı mahallede bulunduklarından endişeli olan halk, köpeklere ‘zarar veren kişinin ifşa edilerek toplumdan tecrit edilmesi’ gerektiğini söyledi.

“Failler tespit edilmedikçe bu kişilerle bir arada yaşıyor, belki selam veriyor belki alışverişte bulunuyoruz” diyen halk,  çocukların ve hayvanların bu kişi veya kişilerle aynı sokakta bulunmalarına tahammüllerinin olmadığını belirtti.

Bu suçu işleyenlerin başka suçları işleme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Ulalılar, faillerin kamu güvenliğini tehdit ettiklerini ve sokakları güvensiz hale getirdiğini vurguladı ve “Sokağımızda mahallemizde güvende olmak istiyoruz” dedi.

Hayvanları Koruma Kanunu gerektiği şekilde uygulanmadı

Açıklamada 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun yıllardır gerektiği şekilde uygulanmaması nedeniyle hayvan ticaretinin önüne geçilemediği, etkin kısırlaştırma yapılamadığı ve sokağa terk edilen hayvan sahiplerine caydırıcı cezalar verilemediğine dikkat çekildi.

Ayrıca yerel yönetimler de kanunun gerektirdiği şekilde bakım ve rehabilitasyon merkezleri kurmadı, yöneticilerin yükümlülükleri gönüllü esasına dayalı olarak yerine getirilmeye çalışıldı.

‘Katliam yasasının karşısındayız’

“Yasanın 20 yıldır uygulanmamasının sonucu olan, bugün karşı karşıya kaldığımız popülasyon sorunun sebebi ne hayvanlardır ne de gönüllü bakım veren hayvanseverlerdir” diyen halk, bilim ve hukuk kısırlaştır, ‘aşıla, yerinde yaşat’ anlayışını savunurken öldürmeyi tercih edenlere tepki gösterdi.

Katliam yasasının karşısında olduğunu vurgulayan Ula halkı, “Bu yasayı uygulatmayacağız. Hiçbir canımızı canilere teslim etmeyeceğiz” dedi.

AKP-MHP katliamda ısrarlı, hak savunucuları direnişte: Yaşam hakkı oylanamaz!
Meclis’te katliam yasası görüşülürken binlerce hak savunucusu sokaktan seslendi: Geri çek!

AKP-MHP katliamda ısrarlı, hak savunucuları direnişte: Yaşam hakkı oylanamaz!

Sokakta yaşayan hayvanlara yönelik toplatma ve öldürmeyi içeren düzenlemelerin yer aldığı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nin ilk beş maddesi dün gece, sabah saatlerine kadar süren  TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Teklifle, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu‘nda değişikliğe gidilecek. Genel Kurul’da kabul edilen maddelerden biri, sokakta yaşayan hayvanların toplatıldıktan sonra öldürülmesini de kapsayan “ötanazi” maddesi.

17 maddelik tasarının kalan maddeleri için bugün görüşmeler sürüyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen haftaki AKP Grup Toplantısı’nda katliam yasası’nı savunmuş; “Kimse bize merhamet dersi vermesin. Teklif komisyonda kabul edildi. Bunu yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Meclis tatile girmeden bu işi bitireceğiz” demişti. 

Hak savunucuları ve hayvanseverler ise yasaya karşı tepkilerini her geçen gün artırarak sürdürüyor. Hafta sonu İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok il ve ilçede yapılan kitlesel protesto gösterileri, yasanın görüşülmeye devam ettiği sırada da devam edecek.

Bu kapsamda ‘Yaşam hakkı oylanamaz’ diyen Yaşam için Yasa aktivistleri bugün de İstanbul ve Ankara’da yapılacak eylemler için herkese çağrı yaptı.

İstanbul‘daki protesto eylemi Şişhane Meydanı’nda saat 19.30′da  gerçekleştirilecek.

Ankara‘da ise Ziya Gökalp Caddesi‘ndeki Çankaya Belediyesi önünde yapılacak kitlesel basın açıklaması  saat 19.00′da. 

TGS: Gazeteciler olarak ‘katliam yasası’nın takipçisi olacağız

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”yle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Haftalardır milyonların dile getirdiği itirazlara, meydanlarda toplanan onbinlerce kişiye kulak tıkamanın “çoğulcu demokrasi” ile bağdaşmadığına vurgu yapılan açıklamada, “Sokakta yaşayan hayvanların yaşam hakkını ihlal eden, insan merkezci, dayatmacı bu yasaya karşı olduğumuzu duyururuz” denildi.

TBMM Genel Kurulu‘nun yasa teklifi görüşme sürecini hızlandırmak için Meclis’in çalışma saatlerinin uzatılmasının ardından Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2275)’nin ilk 5 maddesi kabul edilmişti. Kabul edilen maddelerde, hayvanların öldürülmesi inisiyatifi veteriner hekimlere bırakılıyor, sokaktaki tüm köpeklerin toplatılarak hak savunucularının ‘ölüm kampı’ olarak nitelendirdiği barınaklara götürülmesi öngörülüyor.

TGS’nin kanun teklifiyle ilgili açıklaması şöyle:

Servet vergisi G20 bakanlarının gündeminde: 250 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlayabilir

Brezilya‘nın iklim şefi Ana Toni, zenginlere getirlecek yüzde 2’lik bir servet vergisinin iklim kriziyle mücadele için 250 milyar dolarlık bir finansman sağlayabileceğini söyledi.

Bu radikal plan yalnızca 100 milyarder aileyi etkileyecek ancak toplanan para gezegen için dönüştürücü bir etkiye sahip olacak.

Vergiye ‘açıkça’ itiraz eden olmadı

Dünyanın en gelişmiş ve gelişmekte olan 20 ekonomisinden oluşan G20 grubu maliye bakanları ve merkez bankası başkanları, 25-26 Temmuz’da Rio de Janeiro‘da bir araya geldi.

Gündemin en önemli maddelerinden biri Brezilya’nın 1 milyar dolardan fazla varlığa sahip olanlara yüzde 2 oranında servet vergisi getirilmesi önerisi yer aldı.

Başkan Luiz Inácio Lula de Silva hükümetinin iklim değişikliğinden sorumlu ulusal sekreteri Ana Toni, hiçbir hükümetin vergi aleyhine bir beyanda bulunmadığını ancak bazı ülkelerin diğer ülkelere göre vergi konusunda daha çekimser olduğunu belirtti.

Servet vergisi fikrinin açıkça eleştirilmemesi vergi teklifinin onaylanma olasılığının yüksek olduğu anlamına gelmiyor. Birçok hükümet, iklim acil durumunu ele almak için zenginlerden para toplayacak bir planı halka açık şekilde eleştirme konusunda isteksiz.

Küresel vergi fikri tepki çekebilir

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Hazine Bakanı Janet Yellen, ABD’nin küresel bir girişime ihtiyaç görmediğini belirtti.

“İnsanlar küresel vergilere sıcak bakmıyor ve küresel vergilerin nasıl uygulanacağı konusunda bir sürü soru işareti var” diyen Toni, G7 maliye bakanlarının asgari yüzde 15 kurumlar vergisi koyma anlaşmasını örnek göstererek küresel olarak vergi koymanın mümkün olabileceğine dikkat çekti.

Ancak Toni, zenginlerin farklı ülkelere taşınmasını engellemek için verginin mutlaka küresel olarak uygulanamsı gerektiğini vurguladı.  

Servet vergisinin yaklaşık 100 aileyi etkileyeceği etkilemesi hesaplanıyor. Dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimi, geçen yıl servetlerine 42 trilyon dolar ekledi. Bu da en alt yüzde 50’lik kesimin 36 katına denk geliyor.

Bu tür vergiledirmeyle toplanan fonların nasıl kullanılacağı da önemli sorulardan biri. Bazı ekonomistler gelirin iklim kriziyle mücadeleye harcanmasının küresel eşitsizliklerle mücadele etmek için kullanılmasından daha fazla kabul görebileceği görüşünde. Bazıları ise paranın en azından bir kısmının yoksullukla mücadeleye ayrılması gerektiğini söylüyor.

İngiltere finansman taahhüdüne geri döndü

İngiltere‘nin enerji sekreteri Ed Miliband, geçen hafta COP başkanlarının bir araya geldiği bir etkinlikte İngiltere’nin gelişmekte olan ülkelere 2026 yılına kadar 11,6 milyar sterlin değerinde iklim yardımı taahhüdünü doğruladığını belirtti. Seçimlerden önceki hükümet, bu taahhütten vazgeçeceğini açıklamıştı.

Taahhüdün doğrulanması Küresel Güney’in sivil toplum temsilcileri tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Toni, İngiltere’nin daha ileri giderek emisyonlarını azaltmak için daha katı planlar sunması gerektiğini belirtti.

İngiltere’nin finansal liderliğinin iklim finansmanı için kritik önem taşıdığına dikkat çeken Toni, “İngiltere hükümetiyle yeni bir finansal mekanizma üzerinde çalışmayı dört gözle bekliyoruz” dedi.

Malatyalı aktivistler vahşi madenciliğe karşı imza topluyor: Arguvan’ı İliç yaptırmayacağız

Malatya Çevre PlatformuArguvan’da 27-28 Temmuz’da gerçekleştirilen geleneksel Türkü Festivali’nin yapıldığı Nazım Hikmet Meydanı’nda Arguvanlılarla bir araya gelerek vahşi madenciliğe karşı ‘Arguvan’ı İliç yaptırmayacağız‘ dedi.

Arguvan Türkü festivalinde Malatya Çevre Platformu aktivistleri imza kampanyası ve broşür dağıtımı yaptı. Etkinliğin ilerleyen saatlerinde kampanyaya imza atmak isteyen vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu.

‣ Malatya madenden geçilmiyor, ÇED başvuruları her geçen gün artıyor
‣ Malatya’da altından bakıra 1300 proje: Depremden sonra yüzde 73 arttı
‣ Malatya Çevre Platformu’ndan Hasan Kaya: ‘Depremden sonra burada sağlıklı insan kalmadı’
Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu
Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu

‘Arguvan’ı İliç yaptırmayacağız’ ve ‘Havama, suyuma, toprağıma dokunma’ sloganlarının atıldığı festival alanında kampanyaya çeşitli siyasi partilerin temsilcileri ve vekilleri ile sivil toplum örgütlerinden yurttaşlar da imza attı. Etkinliğe ilişkin yapılan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:

“Biz bu yörenin insanları, çevrecileri, ekolojistleri ve doğa aktivistleri olarak yöremizin işsizlik ve yoksulluk sorununu çok iyi biliyoruz. Bunun çözümünün de sondajlarda ve madenlerde kalifiye olmayan işlerde çalıştırılacak 50-100 işçi ile çözülemeyeceğini biliyoruz.”

Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu
Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu

Ayrıca platform temsilcileri yapılan açıklamada, iktidara bölgedeki işsizliği ortadan kaldıracak önerilerde bulunmuştu:

  • Doğaya ve yaşam alanlarımıza zarar vermeyecek küçük ölçekli işletmeler kurabilirsiniz.
  • Hayvancılık ve tarım alanlarında yöre halkının faaliyetlerini teşvik edecek istihdam yaratabilirsiniz.
  • Köylülerin kendi imkanlarıyla kurduğu işletmeleri destekleyip teşvik edebilirsiniz. Faizsiz uzun vadeli kredilerle bu işletmelerin büyümesini ve Arguvan’a yeni iş olanakları sunulmasını sağlayabilirsiniz.
Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu
Fotoğraf: Malatya Çevre Platformu

“Arguvan’ı İliç yaptırmayacağız” kampanyasına internet üzerinden Change.org’da bu link üzerinden imza koymak mümkün.

Vatandaşlar iklim değişikliğinden insanların sorumlu olduğunu kabul ediyor, hükümetlerden rehberlik bekliyor

WIN International‘ın iklim değişikliği ve ülkelerin tutumları üzerine dünya genelinde 39 ülkeden 33 bin 866 katılımcıyla gerçekleştirdiği çalışma, küresel ısınmanın suçlusunun ‘insan’ olduğunun kabul edildiğini gösterdi.

İklim değişikliği konusunda ülkeler arasında görüş ayrılıkları bulunsa da katılımcıların yüzde 41’i küresel ısınmadan insanların sorumlu olduğunu düşünüyor. Geriye kalan yüzde 33 ise endüstrinin, yüzde 16 ise doğal sebeplerin iklim değişikliğine neden olduğu görüşünde.

Türkiye‘de yüzde 35’lik kesim iklim değişikliğinin insan davranışlarının sonucu gerçekleştiğini söylerken yüzde 35 endüstriyi, yüzde 17 ise doğal sebepleri gerekçe gösteriyor.

İklim değişikliğinin insan faaliyetleri sonucunda gerçekleştiğini söyleyenlerin oranı Finlandiya‘da yüzde 64 iken Nijerya‘da bu oran yüzde 17’ye düşüyor.

İran’da ise nüfusun yüzde 52’si iklim krizinin sorumlusunun endüstri olduğunu söylüyor.

İklim değişikliği ile mücadele için ilk tercih geri dönüşüm

Anket sonuçları, eğitim seviyesinin iklim değişikliği ile mücadele için alınan önlemlere karşı tutuma etkisine dikkat çekiyor. Eğitim seviyesi yüksek olan kişiler, iklim değişikliği ile mücadele için alınan önlemlere daha fazla destek veriyor.

Katılımcılar arasında kadınların yüzde 67’si, erkeklerin ise yüzde 71’i iklim değişikliği ile mücadele için geri dönüşüm yapmayı tercih ediyor. Geri dönüşüm konusunda Avrupa ülkeleri yüzde 72 ile daha istekli olurken MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) ülkelerinde yalnızca yüzde 46 geri dönüşümü destekliyor.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-1
Rapor: Plastik endüstrisi onlarca yıldır ‘geri dönüşüm’ masalıyla halkı aldatıyor
Plastiklerde gizli toksinler, endüstrinin kirli sırrı: Çözüm geri dönüşüm değil

Nijerya‘da yüzde 90, Güney Kore‘de yüzde 89, İrlanda‘da ise yüzde 80, iklim değişikliği ile mücadele için geri dönüşümün öncelikli olduğunu düşünüyor. Endonezya (yüzde 12) ve Pakistan (yüzde 19) ise geri dönüşümün etkili bir aksiyon olmadığı görüşünde.

Türkiye’nin yüzde 60’ı geri dönüşümü desteklerken ikinci çözüm olarak yüzde 42 ile vejetaryen beslenmek öne çıkıyor.

Dünya genelinde vejetaryen beslenmeyi iklim krizi mücadelesi için çözüm olarak görenlerin oranı ise yüzde 12.

Katılımcıların yüzde 29’u ise hızlı moda ürünlerini satın almayarak iklim hareketine katkı sağladıklarını düşünüyor. Afrika kıtasının yalnızca yüzde 4’ü hızlı modadan vazgeçmeye hazır olduğunu belirtti. Avrupa ülkelerinde ise bu oran yüzde 43’e yükseliyor.

Vatandaşlar hükümetlerden rehberlik bekliyor

Anket sonuçları, dünya genelinde katılımcıların hükümetlerinden iklim değişikliği ile mücadele için görüş ve rehberlik bekliyor.

Çevreyi koruma konusunda hükümetlere duyulan güven, yüzde 39 olan 2023 yılından bu yana yükselerek yüzde 44’e ulaştı. Hükümetlerine iklim değişikliği ile mücadele konusunda en çok güven duyan bölgeler yüzde 70 ile Afrika ve yüzde 65 ile APAC (Asya-Pasifik) ülkeleri oldu. Avrupa yüzde 33, Amerika ise yüzde 32 ile son sıralarda yer aldı.

Hükümetin çevre sorunlarına karşı harekete geçeceğine yönelik inancın en yüksek olduğu ülke Vietnam (yüzde 94) olurken güvenin en düşük olduğu ülke Paraguay oldu. Paraguay’da 2023 yılında yüzde 15 olan güven oranı, 2024 yılında yüzde 6’ye geriledi.

Türkiye’de katılımcıların yüzde 54’ü hükümetin çevreyi korumak için gerekli aksiyonu almadığını düşünürken yüzde 42’lik kesim gerekli aksiyonun alındığını düşünüyor.