Ana Sayfa Blog Sayfa 4390

Hayvancılıkta “saadet zinciri”ne dikkat!- Ali Ekber Yıldırım

İnek, koyun ve keçi üzerinden saadet zincirleri kuruluyor. Yatırımcılara düzenli gelir vaadi ile zincire dahil ediliyor. Ortada hiçbir tesis, işletme yok.
Anadolu’nun pek çok yerinde bir inek parasına üç-beş koyun veya keçi parasına saadet zincirlerine ortak kaydediliyor. Geçmişte farklı alanlarda birçok örneği ve mağduru olmasına rağmen insanlar bu saadet zincirlerinin halkası olmaktan çekinmiyor. Bir süre sonra inek, keçi ve koyun mağdurları diye medyada boy gösterenler olursa kimse şaşırmasın.
Hayvancılıkta saadet zinciri nasıl oluşturuluyor?
Öncelikle saadet zincirini doğuran koşullara bakmakta yarar var.
Hayvancılık sektörüne yönelik yatırım yapanlara devlet sıfır faizli kredi veriyor. Destekler ise her yıl artırılıyor. Buna rağmen para kazanamadığını söyleyip çiftliğini elden çıkarmaya çalışanlar var.
Devletin verdiği desteğin ve kredilerin cazibesine kapılıp sektöre girenler hayal kırıklığı yaşarken yıllarca bu işi yapan küçük yetiştiriciler ise yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üretimi sürdüremedikleri için hayvancılığı bırakıyor.
Buna rağmen kamuoyunda devletin verdiği kredilerin de etkisi ile hayvancılığa yatırımın çok karlı bir iş olduğu algısı var.
Bu algıdan yararlanmak isteyenler, geçmişte birçok örneği yaşanan ve çok sayıda mağdur yaratan “saadet zinciri”ni oluşturmaya çalışıyor.
Yatırım yapmak isteyen veya düzenli bir gelir elde etmek isteyenlere “kar ortaklığı” veya “ayni ürün” verme vaadi ile yatırımcıdan para toplanıyor.
Yaygın olan yöntemlerin başında “1 inek parası” yani 5 bin lira ile saadet zincirine ortak kaydedilmesi geliyor.
Ortada hiçbir yatırım, işletme yok. Vatandaşa deniliyor ki, “bir defaya mahsus 5 bin lira yani sadece “1 inek parası” vererek ortak olabilirsiniz. İlk 6 ay herhangi bir geri ödeme yapılmayacak. İşletmeler kurulduktan sonra ve 6 ayın sonunda başlamak üzere her ay 200 lira net geliriniz olacak. Üstelik ineğiniz doğurdukça geliriniz katlanarak artacak.”
Bir başka uygulama ise küçükbaş hayvancılıkta var. Vatandaşa 3-5 keçi veya koyun ile ortak olabileceği söyleniyor. Koyun veya keçilerin ırk özellikleri uzun uzadıya anlatılıyor. Süt verimleri, et verimlerinin ne kadar yüksek olduğu söyleniyor. Yine düzenli gelir ve ayni ürün vaadinde bulunuluyor.
Saadet zincirini tanıtmak için sosyal medya çok yaygın olarak kullanılıyor. Bazıları açıkça olmasa da özellikle telefon görüşmelerinde ama çoğunlukla yüz yüze görüşmelerde Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın adını kullanıyor. Ulusal yayın yapan televizyonlara ilan veriliyor.
Bu yöntemlerle paralar toplanıyor. Geçmişte farklı alanlarda yaşanan ve çok sayıda mağduru olan bu tür saadet zincirlerine vatandaşlar sorgulamadan para yatırıyor.
Bize de konuyla ilgili çok sayıda telefon geliyor. Böyle bir ortaklığın karlı olup olmayacağını soranlar var. Ailesinin hayvancılık yaptığını ama artır sürdüremediğini hayvanlarını bu tür bir ortaklığa dahil edip edemeyeceğini soranlar oluyor. Bu tür bir yatırımın sürdürülebilirliğini soruyorlar.
Geçmişte yaşanan örnekleri hatırlatarak bu tür işlere girilmemesi gerektiğini anlatıyoruz.
Son zamanlarda bu talepler o kadar çok arttı ki, hayvancılık yapanlar da bu işten çok rahatsız. Sektöre zarar verileceğinden korkuyorlar.
Hayvancılığa yatırım yapanlar uyarıyor. “Biz çok büyük paralarla yatırım yapıyoruz. Kendi yemimizi üretiyoruz. Eti,sütü en iyi fiyattan satmaya çalışıyoruz. Günün 24 saati işimizin başındayız ve buna rağmen hayvan başına vaat edilen paraları kazanamıyoruz. Yurttaşlarımızın ve devletin bu konuda gerekli duyarlılığı göstermeli. Yaşamı boyunca Almanya’da çok zor şartlarda alınteri ile kazandıklarını bu tür saadet zincirlerinde kaybeden binlerce yurttaşımız var. Bunlar örnek alınmalı. Bu tür saadet zincirlerine kesinlikle itibar edilmemeli.”
Özetle, “hayvancılığın çok karlı bir iş olduğu” algısı üzerine saadet zincirleri oluşturuluyor. Yurttaşlar düzenli gelir sağlama hayali ile paraları ile zincirin birer halkası oluyor. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise gelişmeleri izlemekle yetiniyor. Yeni mağdurların olmaması için Bakanlığın en azından yurttaşlara açıklama yapmalı.

Ali Ekber Yıldırım – www.tarimdunyasi.net

Tayland başbakanı: “Fildişini yasaklayacağız”

The Guardian’da Damian Carrington imzasıyla yayınlanan yazıyı, Yeşil Gazete gönüllü çevirmenlerinden Ozan Molva‘nın çevirisiyle sunuyoruz.

***

Yingluck Shinawatra’nın, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (Cites) tarafından düzenlenen yabani hayat zirvesindeki konuşması kaçak fil avıyla mücadelede için umut verdi.

Tayland Başbakanı’nın ülkesinde yasal olan yurtiçi fildişi ticaretini yasaklama güvencesi vermesiyle 2012 yılında 25 bin hayvanın canına mal olmuş kaçak fil avına karşı büyük bir zafer kazanıldı.

Tayland, Afrika’dan gelen yasadışı avlanmış fildişinin “aklanarak” dünyanın en büyük marketi olan Çin’e götürülmesinde kilit ülke konumunda.

Yingluck Shinawatra’nın açıklaması Pazar günü, Bangkok’ta düzenlenen dünyanın en büyük yabani hayat zirvesinin açılış gününde geldi. Cites’i oluşturan 178 ülkenin 2 haftalık zirvesi kutup ayılarının korunmasını iyileştirme ve eğlence amaçlı gergedan avını sona erdirme mücadelelerini sürdürüyor. Bunun yanında yılda 100 milyon köpekbalığının öldürülmesine neden olan köpekbalığı süzgeci ticaretinin de önüne geçilmeye çalışılıyor.

Tüm dünyadan bir buçuk milyon kişi tarafından imzalanmış dilekçeyi aldıktan sonra açıklamayı yapan Shinawatra, “Filler Tayland kültürü için çok önemli. Ne yazık ki birçok kişi Tayland’ı yasadışı uluslararası fildişi ticareti için bir geçiş ülkesi olarak kullandı,” diye konuştu.

“Fildişi ticaretine son vermek amacıyla mevzuatı değiştirmek için çalışacağız. Bu Tayland’daki yabani ve evcil fillerle birlikte Afrika’dakilerin de korunmasına yardım edecek.”

Tayland’da, ülkede sayıları 2500 tane kalan fillerin dişinden üretilmiş bibloların satışı yasal. Ülkede 67 ruhsatlı fildişi satıcısı var, fakat pazar araştırmaları 250’den fazla dükkanda Afrika’dan getirilmesine rağmen Tayland üretimi gibi piyasaya sürülen fildişi satıldığını gösteriyor.

 

Afrika'dan yasadışı olarak gelen fildişlerini "aklamak" için yurtiçi fildişi ticaretinin yasal olduğu Tayland'ın Kanchanburi bölgesinde turistler fillerle geziyor. Foto: Barbara Walton/EPA

 

1979’da 1.3 milyon olan Afrika fili nüfusu, kaçak avcılık nedeniyle 400 bin’e kadar düştü. Resmi olarak fildişinin uluslararası satışı tamamen yasak, ama Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Tanrının Direniş Ordusu, Somali’de El Kaide bağlantılı El Şebab gibi organize suç ve terör örgütleri tarafından beslenen kara borsa oldukça yaygın.

Cites’teki Dünya Yabani Hayatı Koruma Vakfı (WWF) heyeti başkanı Carlos Drews, “Başbakan Shinawatra’nın ülkesindeki fildişi ticaretini bitirme taahhüdü heyecan verici. Fakat şimdi bunun acil olarak uygulanmasını sağlaması gerekiyor, çünkü fil katliamı devam ediyor,” açıklamasını yaptı.

“Care for the Wild” yönetim kurulu başkanı Philip Mansbridge ise daha ihtiyatlı: “Yerel ticareti yasaklamak için kesin bir taahhüt olmamasından hayal kırıklığına uğradık. Bunun yeterli olduğunu hissetmiyoruz,” diyerek ekledi: “Kaçak avcılık yalnızca Kenya, Güney Afrika veya hayvanlar her neredeyse yalnızca oraların değil, tüm dünyanın problemi, çünkü kaçak avcılığın boyutları bunun bir milli güvenlik sorunu haline geldiğini gösteriyor.

Tayland, eğer CITES’e üye ülkeler tarafından yasa dışı fildişi ticaretini durdurmak için yeterince çaba göstermediği düşünülürse, Nijerya ve Kongo ile beraber ticari yaptırımlarla karşılaşabilir.

 

Yeşil Gazete için çeviren: Ozan Molva

Haberin özgün halini (ingilizce) okumak için tıklayınız.

(The Guardian, Yeşil Gazete)

 

 

Emek’i elimizden almak için iskeleleri kurdular

Emek Sineması’nın da bulunduğu İstiklal Caddesi üzerindeki Cercle d’orient (Serkildoryan) kompleksinde inşaat çalışmaları için dün akşam iskeleler kuruldu.

Cercle d’orient ve Emek Sineması’nın da bulunduğu binaların yerine Alışveriş Merkezi yapılacak. Binadaki İnci Pastanesi’nin de bulunduğu son 4 dükkan 7 Aralık 2012’de tahliye edilmişti.

1993 yılında Kamer İnşaat ile Emekli Sandığı (şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu) arasında imzalanan bir sözleşme gereği yapılar 25 yıllığına kiralandı. Emek Sineması, 26 Ekim 2009’da restore edileceği söylenerek kapatılmış, Emek Sinemasının yıkılmasına karşı yapılan geniş tabanlı eylemler nedeni şirket inşaat çalışmalarına dört yıllık süreçte başlayamamıştı.

Emek Sineması’nın bulunduğu alanda Alışveriş Merkezi yapılması ve sinemanın da yapılacak kompleksin üst katına taşınmasıyla ilgili proje hazırlandı.

Binadaki İnci Pastanesi’nin de bulunduğu son 4 dükkan 7 Aralık 2012'de tahliye edilmişti.

Proje, Cercle D’orient binasının ‘aslına uygun’ olarak yenilenmesini, Emek Sineması’nın olduğu bölgeye bir AVM yapılarak sinemanın bu binanın üst katına taşınmasını öngörüyor. Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı çıkanlar projeye karşı defalarca eylem yaparken, şirket sinemanın ‘aslına uygun’ bir şekilde binanın üst kadında yeniden inşa edileceğini iddia ediyordu.

Fotoğraflar: Bülent Müftüoğlu

(Yeşil Gazete)

 

Gençlik Filmleri Festivali Ankara’da

3. Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali “Barış” temasıyla bugün Ankara’da başlıyor. Festivalin açılışında Kolektif Sinema’nın hazırladığı “ODTÜ Ayakta” belgeseli izlenebilir.

3. Uluslararası Gençlik Filmleri Festivali "ODTÜ ayakta. AKP'ye direniyor" belgeseli ile start alıyor

Festival filmleri 12-14 Mart’ta Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Kolektif Kültür Merkezi, Roxanne Kafe ve Orta Dünya Kafe’de gösterilecek. Festivalin sonraki dıurakları ise Diyarbakır ve Antakya.

Festival kapsamında Özcan Alper’in Gelecek Uzun Sürer, Ali Adnan Özgür’ün Toprağın Çocukları, Charlie Chaplin’in Büyük Diktatör ile Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan’ın yönetmenliğini yaptığı Babamın Sesi filmleri ile Mustafa Kenan Aybastı’nın yönettiği RED belgeselinin de aralarında olduğu çok sayıda film gösterilecek.

Tün gösterimlerin ücretsiz gerçekleşeceği film festivalinin programına buradan erişebilirsiniz.

(Bianet)

BDP İmralı Tutanaklarını sızdıranları açıkladı

BDP, İmralı tutanaklarını çoğaltan iki Parti Meclisi üyesinin istifa ettiğini açıkladı. Basın sorumlusu Ali Özgüç’ün de görevine son verildi.

Selahattin Demirtaş hafta sonu yaptığı açıklamada, tutanakların partileri üzerinden sızdırıldığını söylemişti.

BDP, basına sızan İmralı tutanaklarıyla ilgili açıklama yaptı.

Metnin çoğaltılmaması kararına rağmen iki Parti Meclisi (PM) üyesinin PM Toplantısı’na ara verildiğinde kimsenin bilgisi ve onayı olmadan tutanakları çoğalttıkları, bu sırada parti personelinin de tek bir nüshayı kendisi okumak üzere çoğalttığı belirtildi.

Açıklmada ”Basın büromuzda çalışan Ali Özgüç, gazeteci Alper Atalay’ın metin üzerinden fotoğraf çekmesine izin vermiştir. Milliyet’te yayınlanan tutanak resminin bir fotoğraf kaydı olduğu anlaşılmıştır” ifadesi kullanıldı.

Tutanakların basında yer almasıyla ilgili Rauf Kocaman ve Resul Baykara’nın PM üyeliklerinden istifa ettiği kaydedildi. Partinin basın biriminde çalışan Ali Özgüç’ün parti yönetimine haber vermeyerek tutanakları bir basın çalışanıyla paylaşması nedeniyle görevine son verildi.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş hafta sonu yaptığı açıklamada, tutanakların partileri üzerinden sızdırıldığını söylemişti.

(Ntvmsnbc)

 

Avrupa Parlamentosunda gündem internette porno yasağı

0
İtalyan porno yıldızı Cicciolina bir dönem milletvekilliği görevinde de bulunmuştu

Avrupa Parlamentosu’nun gündeminde dijital ortamda pornoya yasak getirilmesi önerisi bulunyor. Hollandalı parlamenter Kartika Tamara Liotard‘ın gündeme getirdiği tararıdaki amaç medya ve reklam sektöründe kadınların cinsel özne olarak kullanılmasının önüne geçilmesi olarak açıklandı.

Liotard’ın ‘Cinseyete bağlı klişelerin ortadan kaldırılması’ konulu raporu Avrupa Parlamentosunbda bugün  tartışılmaya açılacak. Pornonun yasaklanması konusunun ifade özgürlüğünün sınırlarını da kapsayarak büyük bir tartışmayı başlatacağı yorumları yapılıyor kulislerde.

Hollandalı parlamenter Kartika Tamara Liotard tasarının amacının medya ve reklam sektöründe kadının cinsel obje olarak gösterilmesinin önünce geçmek olduğunu belirtiyor

Bir bağlayıcılığı bulunmayan raporda yer verilen tasarıda AB ülkelerinde medya ve reklam sektörlerinde pornoyu denetleyecek bağımsız düzenleme mekanizmaları oluşturulması da talep ediliyor.

(Cnn Türk)

SPoD’dan LGBT Hak İhlallerinde Yasal Süreçler paneli

Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) “Hukuk ve Adalete Erişim” başlıklı çalışma alanı kapsamında Cezayir Toplantı Salonu’nda 13 Mart Çarşamba günü 10:00 – 12:30 arasında  “LGBT Hak İhlallerinde Yasal Süreçler” başlıklı bir basın toplantısı ve panel düzenliyor.

Basın toplantısında SPoD, Kasım 2012 tarihinde yayımladığı LGBT Davaları: AİHM, Yargıtay ve Danıştay İçtihatlarıadlı raporun kamuoyu tanıtımını yapacak. Panelde ise dernek, takip ettiği davaların akıbeti hakkında kamuoyunu bilgilendirecek.

Sosyal haklar odaklı bir dernek olarak, bir süredir LGBT bireylere yönelik adalete erişim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve yargılama pratiğinde uygulanan ayrımcılığın sonlanması için çalışmalar yürütüyoruz. LGBT bireylere yönelik insan hakkı ihlalleriyle alakalı soruşturma ve yargılamaları takip ederek, içtihatlar üzerinden gelişen ayrımcılığın giderilmesi için çaba sarf edip bu bağlamda olumlu veya olumsuz çıkan yargı kararlarını takip ediyoruz. Bu bağlamda Kasım 2012 tarihinde yayımlanan  adlı bir rapor yayımladık. Adı geçen raporun kamuoyuna tanıtımı bu toplantıda gerçekleştirilecektir.

Avukatlar ve mağdurların yapacakları sunumda:

·         Ailesi tarafından eşcinsel olduğu öğrenildikten sonra katledilen ve ilk eşcinsel namus cinayeti sayılan Ahmet Yıldız Davası,

·         Eşcinsel ilişki yaşadığı kişi tarafından öldürülen ve mahkemece katil kişi hakkında haksız tahrik indirimi uygulanan Ahmet Öztürk Davası,

·         Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’da babası ve amcası tarafından öldürülen R.Ç.’nin Davası,

·         Eşcinsel olduğu gerekçesiyle Türkiye Futbol Federasyonu tarafından hakemlik lisansı iptal edilerek işsiz bırakılan Halil İbrahim Dinçdağ,

·         Hukuka aykırı biçimde evinde arama yapılarak eşcinsel olduğu öğrenilen polis memurunun meslekten ihracına dair dava,

.         Ve son olarak Avcılar Denizköşkler Mahallesi Meis Sitesi’nde yaşayan transseksüellere yönelik bazı medya kuruluşlarının da çanak tutmasıyla oluşan nefret kampanyasıyla tehlikeli bir boyut alan ve sitede yaşayan transseksüellerin hayatını tehlikeye sokan ve akabinde kolluk kuvvetlerinin barınma hakkını ihlal eden uygulamalarına dair süreç ve dava yer alacak.

Dava süreçleri, davanın arka plan bilgisi ve toplumsal gelişmelerle yasal mevzuat ve içtihatlarda yaşanan ayrımcılık kapsamında ele alınacak bu dava dosyaları, LGBT hak ihlallerinde yargının rolü ve tutumunu gözler önüne serecek.

Program, SPoD’dan Av. Fırat Söyle, Av. Rozerin Seda Kip, Halil İbrahim Dinçdağ ve Avcılar Meis sitesinde yaşanan linç kampanyasında evinden ayrılmak zorunda bırakılan Oya Sultan’ın da katılımıyla gerçekleşecek.
(Yeşil Gazete)

 

Yeşiller/Sol alternatif anketinin sonucu: Panik yapma. Kimse nükleer istemiyor!

Fukuşimanın ikinci yıldönümünde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ankara üyesi nükleer karşıtları alternatif bir eylem deneyimi için Ankara sokaklarına çıktı. Ankaralıların anket ile nükleer hakkında düşüncelerinin ortaya çıkarıldığı çalışmada katılımcıların büyük çoğunluğu nükleere karşı olduğunu belirtti.

Alternatif eylemde amaç hem yüzyüze diyaloglar ile Ankara halkının nükleer enerji ve nükleer santraller konusundaki farkındalık düzeyi hakkında bilgi edinmek, hem de bilgi paylaşımı sağlayarak bu bilgi düzeyini yükseltmek olarak belirlendi

Farkındalık çalışması için anket araştırması yapıldı. Çalışma sırasında katılımcılarla çok yönlü diyaloglar kuruldu. Her bir anket uygulaması, doğrudan katılımcı kadar, onun yanında bulunan arkadaşlarının veya aile üyelerinin de katıldığı bir sohbet havasına büründü.

Anket kullanılarak gerçekleştirilen alternatif eylem sırasında Ankara halkının nükleer enerji ve nükleer santrallerle ortak kaygıları taşıdığı ve Türkiye’de nükleer santral istemediği sonucu ortaya çıktı.

Yeşiller ve Sol Gelecek Ankara üyesi aktivistlerin alternatif eylemlerinin Ankara’nın diğer semtlerinde de önümüzdeki günlerde devam edeceği belirtildi.

 

Fotoğraflar: Ali Serdar Gültekin

Haber: Gökçen (Ahbap) Özdemir

(Yeşil Gazete)

 

 

 

 

8 Mart Kadın Platformu Bursalı taraftarların saldırısını protesto etti: Saldırılar münferit değil

İstanbul 8 Mart Kadın Platformu, Kadıköy’de 8 Mart Kadınlar Günü mitingi sonrası Bursaspor  takımı taraftarlarının Kürt kadınlara yönelik saldırısını protesto etti. Olay hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirten platform üyeleri, saldırıların münferit saldırılar olarak ele alınmayacağını, zamanında müdahale etmeyip, olup bitene seyirci kalması nedeniyle polisin de yaşananlardan sorumlu olduğunu dile getirdi.

Kadının mücadelesinden rahatsızlar

İstanbul 8 Mart Kadın Platformu üyeleri, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve katılımcılarla birlikte “Sokakları terk etmeyeceğiz, faşizme teslim olmayacağız. Kadınlar hesap soruyor” pankartıyla, Altıyol’dan Eminönü İskelesi’ne yürüdü.

Basın açıklamasını platform adına okuyan Havali Mengi, saldırının toplumsal ve politik yaşamda, cinsiyet mücadelesinde öne çıkan kadınlardan duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığını; erkek egemen düzen ve savunucularını bu durumun rahatsız ettiğini söyledi. Mücadelenin yalnızca erkek şiddetine değil devlet şiddetine karşı da yapıldığını sözlerine ekledi.

Ne olmuştu?

Havali Mengi, pazar günkü miting sonrasında Bursaspor takımı taraftarlarının bıçak ve silah olarak kullanılabilecek aletlerle, Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) üyesi kadınlara üç ayrı noktada saldırdığını söyledi:

“İlk saldırı Deniz Otel’in önünde, polislerin önünde oldu ancak polisler müdahale etmedi. İkinci saldırıda daha kalabalık bir grup Haydarpaşa Numune Hastanesi önündeki kadınlara yönelikti. Orada olan bir erkek arkadaşımız bıçakla kasığından yaralandı. O esnada kaçmak isterken araba çarpan bir kadın arkadaşımızın ise bacağı kırıldı, iki kadın arkadaşımız başından yaralandı.”

“Saldırılar eski Salı Pazarında maçlarda kullanılan şişelerle devam etti, başından ve kolundan yaralanan kadınlar oldu, otobüslerin camları kırıldı. Kadınlar otobüs noktalarına giderken ‘Türkiye Türklerindir’ gibi ırkçı sözlü tacizlere maruz kaldılar.” Olaylarda yaralananların, hastaneden taburcu edildiği bilgisini veren İstanbul 8 Mart Kadın Platformu üyeleri, suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.

Polis, kimi korumak için var?

Polisin tepkisizliğine bakılarak saldırıların örgütlü olduğu sonucuna dikkat çeken Mengi, “Miting alanına yığdığınız bu polis gücü kimi korumak içindi?” diye sordu. Kadınlara yönelik saldırılarda seyirci olan polisin, mitingi izleyen Mücahit Bingöl’e ise şuuru kapanana kadar şiddet uygulandığını ifade etti.

Mengi basından yer alan bazı haberleri eleştirdi. Mengi, taraftar kavgası arasında kadınların yaralandığı şeklinde yapılan haberlerin, gerçekleri yansıtmadığını, olayın sistemli  bir saldırı olduğunun gizlendiğini söyledi. Barış talebiyle meydanları dolduran Kürt kadınlarına yapılan saldırıyı kınayan Mengi, “Onları rahatsız etmeye, sokakta, alanlarda olmaya, eşitlik, özgürlük mücadelemizi yükseltmeye, faşizme teslim olmayacağımızı söylemeye devam edeceğiz.” dedi.

Fotoğraflar:Hale Kızılaslan

Haber:Büşra Akman

(Yeşil Gazete)

 

Yeni Papa için Vatikan’da seçim günü

0

Geçen ay sürpriz bir kararla istifa eden Papa 16’ncı Benediktus’un halefini belirlemek için bugün seçim yapılacak.80 yaşın altındaki 115 kardinal, sabah düzenlenecek özel ayinden sonra Sistine Şapeli’nde toplanacak.

Papalık için ilk oylama bu akşam saatlerinde yapılacak.

Siyah Duman – Beyaz Duman

Seçimde kullanılan oy pusulaları yakılacak ve muhtemelen şapelin paslı bacasından siyah duman yükselecek. Siyah duman Papa’nın seçilemediği anlamına geliyor.

Vatikan'dan yükselen beyaz duman yeni papanın seçildiği anlamına geliyor

İlk oylamada sonuç beklendiği gibi olursa yarından itibaren, adaylardan biri 77 oya yani üçte iki çoğunluğa ulaşıncaya kadar her gün ikisi öğleden önce, ikisi de öğleden sonra toplam dört oylama daha yapılacak.

Bacadan yükselecek beyaz duman, dünyadaki yaklaşık bir milyar 200 milyon Katolik’e yeni ruhani liderlerinin seçildiğini müjdeleyecek.

(BBC Türkçe)