Ana Sayfa Blog Sayfa 3926

Balkes madeninde ölüm

madenler ölüm saçıyor
madenler ölüm saçıyor

Madenler ölüm saçıyor…Ölüm madencinin kaderi  mi?

11 Temmuz günü, Balıkesir’de İvrindi Gözlüçayır Mahallesi yakınlarında 1 yıldır faaliyet gösteren ve Antimuan maddesi çıkartılan madende göçük ; bilanço 2 ölü 2 yaralı. Maden kazaları devam ediyor , madenler ölüm saçıyor…Türkiye Madenlerden kazancı çok büyük olsa da yüksek oranda can kaybını tecrübe ediyor. Ucuz işçilik ,kötü çalışma koşulları ,sağlıksız yaşam şartları en temel sebepler .Türkiye’yi ve dünyayı yasa boğan Soma maden kazasından sonra da Şırnak , Kozlu gibi bir çok yerde yaralanmalar oldu ; son olarak dün Balıkesir’in İvrindi ilçesine bağlı Gözüçayır Köyü yakınlarında bulunan madende göçük meydana geldi .Göçük sonucu zaten sadece 5 kişinin çalıştığı madende 2 işçi hayatını kaybetti , 2 işçi de yaralandı . 1 Temmuz  tarihinde de Balıkesir’in Havra ilçesinde bakın madeninde yangın çıkmış , 41 işçi çeşitli yerlerinden yaralanmıştı.

(Elazığ haber/siirtajans/Net internet/Yeşil Gazete)

Çimento yenir mi? – Serdar Esen

Türkiye’de gelmiş geçmiş tüm hükümetler kalkınma adı altında ekonomik büyümeyi tek amaç olarak kabul eden, toplumun ve doğanın yararını göz ardı eden politikalar yürüttüler. Ancak AKP iktidarı bu alanda, gördüklerimizin en saldırganı ve yıkıcısı. Tek amacı ekonomik büyümeyi hızlandırmak olan  ekonomik tercihlerle doğayı tüketecek enerji, madencilik ve sanayi yatırımlarını ve inşaat sektörünü körüklüyor.

Bursa’ya baktığımızda doğanın talanının kentimizde de büyük bir hızla sürdüğünü görüyoruz. Nilüfer Çayı, Uludağ, İznik ve Uluabat gölleri, Başköy bu talandan nasibini alan yerler arasında. Kirazı ile ünlü Kozağacı da termik santral tehdidi altında. Geçtiğimiz yıl yapılmak istenen ÇED toplantısı Kozağacı halkının kararlı tepkisi karşısında yapılamadı ama tehlike henüz geçmiş değil.

Son günlerde Bursa’yı tehdit eden iki olay daha gündeme bomba gibi düştü. İnegazi’ye yapılması düşünülen Çimento Fabrikası ve DOSAB Termik Santralı.

DOSAB Termik Santralı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bursa DOSAB Bölge Müdürlüğü tarafından kurulması planlanan “DOSAB Buhar ve Enerji Üretim Tesisi” ne izin verdi. Adı “Buhar ve Enerji Üretim Tesisi” olarak geçse de aslında bir termik santral. Kömür yakacak ve enerji üretecek. Kömürün de Dursunbey’den geleceği belirtiliyor.

Konuya ilişkin ÇED süreci başlatılmakla birlikte “halkın katılım toplantısı yapılmaması, bunun yerine istek, öneri ve görüşlerin doğrudan Valilik, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Bakanlığa iletilebileceği” ifade ediliyor.

Termik santral hava kirliliği demek, iklim değişikliğine en büyük katkı demek, yöredeki tarım alanlarının zarar görmesi demek. Soma’da maden işçilerini öldüren kömür şimdi de Bursa halkını öldürmeye devam edecek. Güneş ve rüzgar cenneti ülkemizde hala kömüre bağlı kalmak akıl işi değil. Bursa halkı, kentin merkezine, Demirtaş’a yapılmak istenen bu santralı kabul etmeyecektir.

İnegazi Çimento Fabrikası

24 çimento yenir mi...

Bursa Çimento’nun havaya, toprağa verdiği zararlara karşı şikayetler giderek artarken, Kestel bölgesinde fabrikaya tepkiler yükselirken şimdi de İnegazi’ye Çimento Fabrikası kurulmak isteniyor. İlke Çimento A.Ş. tarafından Nilüfer/ İnegazi’ye 125 milyon dolarlık bir yatırım ile Çimento Fabrikası kurulmasına ilişkin ÇED raporu geçen yıl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştı. Bursa’daki STK ve odalar karara itiraz etmiş, yürütmeyi durdurma davası açmışlardı.

24 Haziran 2014’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı fabrika yapılması düşünülen bölgeyi “sanayi alanı” ilan eden plan değişikliğini yaparak askıya çıkardı. Bursa halkının, STK ve odaların, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi’nin onayı alınmadan verilen bu karar Bursa’da büyük tepki yarattı.

İnegazi, Nilüfer ilçesine bağlı bir köy iken yeni yasa ile mahalle haline getirilmiş, küçük bir yerleşim yeri. Tarım ve hayvancılık ile geçinen halk tarlalarını ve hayvanlarını satarak İnegazi’yi terk ediyor. Çilek, fasulye tarlaları birer birer yok oluyor. Çimento fabrikası yapılacak olursa sadece İnegazi değil, yörede diğer yerleşim yerlerinde de tarım ve hayvancılık yok olacak, Nilüfer ve hatta Bursa’nın havası daha da kirlenecek.

Kral Midas’a ait bir efsane var. Tanrı Kral Midas’ın duasını kabul ederek tuttuğu her şeyin altın olmasını sağlamış. Ancak bu kez de Midas yiyecek bir şey bulamadığı için aç kalmış. Evet, biz de her yere fabrika, maden ocağı, baraj, köprü vb yapıyoruz ama bu gidişle yiyecek sebze, meyve, tahıl bulamayacağız.

Kızılderili deyişiyle “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”.

Serdar Esen

 

 

Serdar Esen

Ataköy inşaatları mühürlendi

TOKİ tarafından Ataköy sahilinde yapılan AVM, rezidans ve otel inşaatı ile ilgili mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine Bakırköy Belediyesi, inşaat alanına gelerek 186. Parseldeki 5 blok inşaatı mühürledi.

TOKİ adına açıklamada bulunan TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, ‘inşaat durduran mahkeme kararına itiraz edeceğiz’ dedi. Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul’unun, Ataköy sahildeki inşaatlarla ilgili 5. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararını onamasının ardından Bakırköy Belediyesi Ataköy sahilindeki inşaatları mühürledi.

fft81_mf2060759

Ataköy sahildeki inşaatların yapımına izin veren 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları için Prof. Dr. Mesture Ayfer Kaynar tarafından İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde açılan davada mahkeme 02/05/2014 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Turizm Bakanlığı karara bir üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz ederek, yürütmeyi durdurma kararının iptalini istedi. Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul’u itirazı reddederek 5. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararını onamıştı.

Mahkeme tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararını uygulamak için bölgeye geldiklerini söyleyen Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, ” Üst mahkeme kararını vermiş. Yürütmeyi durdurmayı kararını uygulamak zorundayız. Sivil toplum kuruluşlarını da toplayıp mühürlemeyi gerçekleştireceğiz. Bu inşaat için bölge mahkemesinin aldığı bir karar var. Biz mahkemenin aldığı kararları uygulama ile mükellefiz, tartışmakla değil. Mahkeme kararı ile inşaatı mühürlemeye geldik” dedi. Belediye Başkanı’nın konuşmasından sonra belediye imar müdürlüğü ile zabıta ekipleri inşaatı mühürleme işlemlerine başladı.

TOK itiraz edecek

TOKİ tarafından yapılan 186. Parseldeki 5 blokun mühürlenmesi için Bakırköy Belediyesi ile Zabıta ekipleri inşaat alanına girdi. Bölgedeki vatandaşlar da inşaat alanına girmek isteyince güvenlik görevlileri eylemcilerin inşaat alanına girmesini engellemeye çalıştı. Eylemciler ile firma yetkilileri arasında kısa süreli arbede yaşandı. Daha sonra Bakırköy Belediyesi imar müdürlüğü ile zabıta ekipleri inşaat halinde bulunan 5 bloku mühürledi. İnşaat alanında TOKİ adına açıklamada bulunan TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu ise inşaatın durdurulması kararına itiraz edeceklerini söyledi.

(Radikal)

Zeytinlik talanında yeni perde: Soma’da termik santral için acele kamulaştırma kararı

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü’nün verdiği olumsuz görüşe rağmen, Soma Kolin Kömürlü Termik Santrali için bölgedeki zeytinlikler acele kamulaştırılarak enerji yatırımına açıldı.

santral

Kamuoyunda tartışmalara neden olan ‘Zeytinlik alanların enerji yatırımlarına açılmasına olanak veren Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı’ henüz yasalaşmamışken zeytinlikler enerji yatırımları için talan edilmeye başlandı.

Greenpeace’in, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü’ne yaptığı bilgi edinme başvurusuna dün gelen yanıta göre, Müdürlüğün verdiği olumsuz görüşe rağmen, Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla bölgedeki zeytinlikler, Soma Kolin Termik Santrali’nin yapımı için acele kamulaştırıldı.

Screen shot 2014-07-11 at 14.29.36
Soma’da termik santral için acele kamulaştırma kararının çıktığı parseller

Greenpeace’in bilgi edinme başvurusuna dün aldığı yanıtta, Tarım Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü’nün, zeytinlik alan olduğu için Soma Kolin Termik Santrali’nin yapılmasının uygun görülmediği parsellerle, Bakanlar Kurulu’nun bu santral için acele kamulaştırma kararı aldığı alanlar örtüşüyor.

Oysa ilgili yasal mevzuata göre Bakanlar Kurulu, acele kamulaştırma kararlarını ancak ve ancak “yurt savunması” ve “kamu yararı”nın mevcut olması nedenleri ile alabiliyor.

Korunan alanlarda acele kamulaştırma yapılmasının hukuka aykırı olduğunu ifade eden Greenpeace Avukatı Deniz Bayram, “Kömüre dayalı termik santraller, yurt savunması ile ilgili olmadığı gibi, halk sağlığı ve çevre hakları açısından üstün kamu yararını hiçe saymaktadır. Çevre ve insan sağlığı için son derece zararlı olacak bir kömürlü termik santral için, kamu yararı adı altında acil kamulaştırma yapılması ve koruma altındaki zeytinliklerin bunun için yok edilmesi kabul edilemez. Son dönemde gündem olan yasa tasarısı ile de zeytinliklerin enerji yatırımlarına açılmasının sözde “yasal” dayanağı oluşturulmaya çalışılıyor. ‘Hukuk’ eliyle çevrenin ve halk sağlığının tehlikeye atılması bir an önce durdurulmalı, zeytinlikleri açıkça enerji yatırımlarına açan yasa tasarısı geri çekilmeli ve Soma Kolin Termik Santrali projesi hayata geçmemelidir” dedi.

Soma Kolin termik santralinin Mart ayında gerçekleştirilen temel atma törenine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız katılmış ve “Kömür yatırımları yaparken bizi zeytin ağaçlarını azaltıyorsunuz diye eleştiriyorlar. 12 yıl önce 91 milyon adet zeytin ağacı vardı, bugün 161 milyon adet var. Biz çevreyi kirletmeyeceğiz. Çevreye rağmen değil çevreyle beraber bu enerji yatırımlarını yapacağız” demişti.

(Yeşil Gazete)

Akkuyu, Nükleer, ÇED, Adrenalin – Cihan Ersoy

Sanırım coğrafyada yaşayanlar olarak adrenalin bağımlısı insanlar topluluğuyuz. Evet kesinlikle öyleyiz. Macera bizim göbek adımız. En çılgın projeler bizden çıkar. Uygulaması yabancılara düştüğünden olabilecek riskleri göğüsleriz. Sanırım bundan da zevk alırız. Dünya üzerinde kimsenin cesaret etmeyeceği bir projeye daha imza atmak üzereyiz.

Mersin’in en güzel kıyılarından biri olan Akkuyuda yapılması planlanan bir Nükleer Güç Santrali var.Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, eleştirilmesi için binbir zorlukla ve gönülsüzlükle bir o kadar da bu işe gönül vermiş insanların emeği ile bize ulaşan Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) raporuna göre projenin adrenalin potansiyeli iki nokada yoğun birincisi: Projeyi uygulayan şirket Çernobil Nükleer santralini işleten şirket. İkincisi ise Projenin kapalı bir deniz olan Akdeniz kıyısında yapılması.

Nükleer Güç Santralleri genel olarak ya açık denizlerin kıyısında ya da soğutma suyunun, bol suyun soğuk (Akdenize göre nispeten daha soğuk) olduğu büyük nehir kıyılarında, olmadı soğutma kulelerinin maliyet analizinde maliyeti etkilemeyeceği işletme koşullarının bulunduğu bölgelerde uygulanır.

Nükleer Güç Santralinin çalışma prensipleri hakkında az da olsa bir bilgim olmasına rağmen(Her ilgilenenin olduğu kadar vasati) ahkam kesmek gibi bir densizliğe girmeyeceğim ama konu hakkında söylemek istediğim bazı şeyler yok değil. Örneğin türbini çalıştıracak olan buharın soğutulup, tekrar buhar elde edilmesi için bir soğuk su kaynağına ihtiyaç var. Zaten Santralin deniz kıyısında kurulmak istenmesinin espiriside burada. Anlayacağınız üzere gelen Rus görevlilerinin deniz manzarasında çalışması kaygıları ile sahilde yapılmıyor bu Nükleer Güç Santrali. Böbrek üstü bezlerimizi çalıştırdığımıza göre artık adrenalin salgılamaya başlayabiliriz.

Efendim, her bir reaktör için( 4 adet reaktör var) Akdenizden çekilecek olan soğuksu miktarı 270 000 m3/saat. Bu sayının anlamı şu şekilde açıklanabilir. Mersinin nüfusunu 1.000.000 (Bir milyon) kişi kabul edelim ve kişi başına günlük (Dikkat edin 1 günde) 200 litre su tüketildiğini var sayarsak (Dünya sağlık ö rgtü böyle söylüyor biz onun yalancısıyız) Mersinde günde 200.000 m3 su kullanılır. Demek oluyor ki reaktör başına 1 saatte kullanılacak deniz suyu Mersinin bir günde kullanacağı tatlı sudan 70.000m3 fazla. Bu değeri eğer 24 saatle çarparsak ortaya korkunç bir rakam çıkıyor hatta 4 reaktör için kullanılacak olan su günde 25.920.000 m3 gibi uçuk bir değere ulaşırız.

Sorun çekilecek su miktarı değil. Deniz suyu içinde bulunan organik maddelerin oluşturacağı tehlike.ÇED raporunun ilgili bölümünde (V.2.6.4.3) denizden alınan soğutma suyuna herhangi bir işlem yapılmayacağı, sadece klor ile dezanfekte edildikten sonra soğutma hatlarına verileceği belirtilmiş ki düşüncesi bile korkunç. Eğer bunu bir Çevre Mühendisi yazdı ise mesleğimden utanmam için büyük bir sebep doğdu demektir çünkü: Bunu yazan zevat klorun dezenfeksiyon tepkimesi hakkında ya hiçbirşey bilmiyordur ya da bu sonuçları ortaya çıkarmayacak kadar art niyetli.

Madem iş başa düştü anlatalım. Klor canlı organizmanın protein yapısına saldırıp parçalar. Kalıtım materyali olan DNA da bu saldırıdan payını alır. Bu sayede zararlı mikro organizmalar yokedilmiş olur. Klor işini bitirdikten sonra ortalıktan kaybolmaz yani Süpermen ya da Batman gibi bir şey aklınıza gelmesin. Oluşturduğu bileşik suda kalır. Genelde Proteine bağlanma tepkimesi üç farklı formda klorlu bileşik oluşturur. Detaya fazla girmeye gerek yok ilgilenenler Dünya Sağlık Örgütü'(WHO)nün kabul ettiği Kloramin ve tehlike derişimlerini kolaylıkla bulabilirler. Bu 3 form dan en tehlikelisi DiKloramindir. Ve WHO tarafından mutajenik olarak kabul edilmiştir. Yani Canlı DNA sını değiştirip kanser yapabilen bir bileşiktir. Tepkime basamakları incelenirse bu kadar suyu dezenfekte edebilmek için kullanılacak Klor ve oluşacak Di Kloramin miktarı korkunç boyutlara çıkmaktadır.

Kapalı bir deniz içinde olduğumuzdan hızlı ya da yavaş akıntılarla Akdenizin doğu kısmını tehdit eden bir facia ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. İkincil etkilerini düşünmek bile Adrenalin seviyemi uç noktalara çıkarıyor. Evet yazının başında da belirttiğim üzere Adrenalin bağımlısıyız. Aksi halde böyle bir projeye onay vermek mümkün değildir.

Cihan Ersoy

 

 

Cihan Ersoy

2. İDK öncesi nükleer karşıtları Mersin EMO’da toplandı

Mersin NKP (Nükleer Karşıtı Platform) Bileşenleri ve bağımsız nükleer karşıtı aktivistler 24 Temmuz Perşembe günü Ankara’da yapılması planlanan 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı öncesi 9 Temmuz Çarşamba akşamı EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) Mersin Şubesi’nde toplandı.

16 çed...

Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecini yakından takip eden Çevre Mühendisi Yılmaz Kilim‘in kolaylaştırıcılığını üstlendiği toplantıda İDK sürecinin Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili müdahil olabilecekleri son aşama olması nedeni ile NKP bileşenleri ve nükleer karşıtı aktivistlerin ÇED raporuna ilişkin itirazları görüşüldü.

14 çedİlk İDK toplantısı 1 Ekim 2013 tarihinde yapılmış. Komisyonun eleştirileri ve tespit edilen eksiklikler nedeniyle 1. İDK sonrasında ÇED sürecinin durdurulmasına karar verilmişti. DOKAY ÇED firması tarafından rapordaki eksikliklerin giderilmesi üzerine hazırlanan Revize ÇED Raporu ise 31 Mart 2014 tarihinde tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunuldu. 28 Haziran 2014 günü Bakanlık tarafından duyurusu yapılan Revize ÇED Raporu ise halkın görüşüne açıldı.

Revize ÇED Raporu hakkında hazırladığı sunumu katılımcılar ile paylaşan Yılmaz Kilim’in konuşmasının ardından toplantıya katılan NKP üyeleri kendi görüşlerini dile getirdiler.

Kilim:İkinci İDK Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının müdahil olabilecekleri son aşama

İkinci İDK toplantısının Akkuyu Nükleer Güç Santrali açısından nasıl bir önem taşıdığı hakkındaki sorumuzu ise Çevre Mühendisi Yılmaz Kilim şu şekilde yanıtladı;

“Bu komisyon toplantının önemi  Mersin halkı ve nükleer karşıtlarının Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili müdahil olabilecekleri son aşama olması. Mersin halkı yıllardır nükleere karşı mücadele yürütüyor. Bugüne kadar yüzlerce eylem ve etkinlik yapıldı. Binlerce imza toplandı, ilgili kurumlara dilekçeler verildi, sesini duyurmaya çalıştı. Ama ÇED sürecine halkın katılımı toplantısında dikkate alınmadı. Çevre Düzeni Planına yapılan itirazlar yanıtsız kaldı. 1. İnceleme Değerlendirme Komisyonuna katılım talepleri görmezden gelindi. 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu bu anlamda son aşama gibi görünüyor.

Nükleer karşıtı aktivistlerin sohbeti toplantı sonrasında da devam etti
Nükleer karşıtı aktivistlerin sohbeti toplantı sonrasında da devam etti

2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu eğer Raporu uygun bulursa sonraki aşamada Nihai ÇED Raporu yayınlanacak ve Rapora sadece yazılı görüş sunulabilecek. 10 gün gibi kısa bir sürede yine bizden binlerce sayfa Raporu değerlendirmemiz beklenecek”

İkinci İDK Toplantısı 24 Temmuz Perşembe günü Ankara’da 

Akkuyu Revize ÇED Raporu ile ilgili seksene yakın kurum ve kuruluş temsilcisinden oluşan İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu ikinci toplantısını 24 Temmuz Perşembe günü yapacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü binasında (Söğütözü Mahallesi 2179. Sokak No:5 Çankaya / Ankara) yapılacak toplantıda Komisyon Akkuyu Nükleer Güç santralinin kaderini belirleyecek bir karar alacak.

Haber ve Fotoğraflar: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

11 ilde acele kamulaştırma

Toplam 11 ilde kurulacak hidroelektrik santralı (HES) ve rüzgâr enerji santralı (RES) ve yapılacak elektrik iletim hatları için Bakanlar Kurulu, Maliye Bakanlığı ve ilgili genel müdürlüklere ‘acele kamulaştırma’ yetkisi verdi.

akfen-demirciler-hes

Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yer alan kararlarına göre, Maliye Bakanlığı’na, İzmir ve Aydın sınırları içerisinde kurulacak Ovares RES, Mersin‘de kurulacak Elmalı RES, Bingöl‘de kurulacak Saf II HES, Tokat‘ta kurulacak Onur Regülatörü ve HES ile Gaziantep‘te kurulacak Kartaldağı RES yapımı amacıyla bazı taşınmazların ‘acele kamulaştırılması’ için yetki verildi.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’ne (TEİAŞ) Batman-2’de Tevsiat Projesi, Ordu‘da İrtibat Hatları Projesi, İzmit‘te İrtibat Hatları Projesi, Kırıkkale‘de enerji nakil hattının yapımı, Tekirdağ ve Edirne illerinde enerji nakil hatlarının yapımı için acele kamulaştırma yetkisi verildi.

(Hürriyet)

Denizli’de doğalgaz patlaması

Denizli’de Bayramyeri Meydanı’nda doğalgazdan kaynaklandığı düşünülen patlama meydana geldi. Denizli Valisi Abdülkadir Demir’in aktardığına göre 25 kişi yaralandı, bir kişi hayatını kaybetti.

Screen shot 2014-07-11 at 10.15.51

Bayramyeri Meydanı’ndaki yedi katlı binanın zemin katında faaliyet gösteren ekmek fırınında 09.15 sıralarında patlama yaşandı.

Patlamanın beş katlı bir binanın birinci katında meydana gelen doğalgaz sıkışmasından kaynaklandığı iddia ediliyor.

Denizli Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, çok sayıda ambulans ve AFAD ekipleri bölgeye sevk edildi.

Patlamanın şiddetiyle binadaki bazı duvarların yıkıldığı, çevredeki binalarda ve otobüs duraklarında hasar oluştuğu görüldü.

Olayda yaralananlar, ilk müdahalelerinin ardından hastanelere sevk edildi.

Denizli Valisi Abdülkadir Demir de olay yerinde incelemede bulundu.

Denizli Valisi Abdülkadir Demir patlamada bir kişinin öldüğünü, beşi ağır 25 kişinin de yaralandığını açıkladı. Patlamada ilk belirlemelere göre 25 kişi yaralandı, yaralılardan beşinin durumu ağır.

(Ajanslar)

İstanbul’da barajların yüzde 22’si dolu

İstanbul’daki barajlarda doluluk yüzde 22,18, Ankara’da yüzde 35 olarak kayıtlara geçti.

indir

AA muhabirinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile belediyelerin su ve kanalizasyon idarelerinden derlediği bilgiye göre, İstanbul’daki barajlardan Ömerli yüzde 11,77, Pabuçdere yüzde 9,76, Sazlıdere yüzde 11,49, Büyükçekmece yüzde 18,02, Alibey yüzde 21,22, Terkos yüzde 49,76, Kazandere yüzde 43,68, Elmalı yüzde 33,19, Darlık yüzde 20,29 ve Istrancalar yüzde 26,4 dolulukla hizmet veriyor.

İl genelindeki barajların doluluğu ise yüzde 22,18 ölçüldü.

Ankara’daki barajlardan Elmadağ ise yüzde 100, Kurtboğazı yüzde 65, Kavşakkaya yüzde 43, Eğrekkaya yüzde 35, Çamlıdere yüzde 33, Akyar yüzde 29 ve Çubuk yüzde 24 doluluğa sahip bulunuyor.

Başkentteki barajların doluluk oranı da yüzde 35 olarak kayıtlara geçti.

İzmir’deki Tahtalı yüzde 56,68, Balçova yüzde 45,87, Ürkmez yüzde 60,21, Güzelhisar yüzde 62,18 ve Gördes Barajı yüzde 15,99, Bursa’daki Nilüfer Barajı yüzde 88,39, Doğancı Barajı yüzde 73,08, Konya’daki Altınapa Barajı yüzde 27,7 ve Adana’daki barajlar yüzde 74,51 dolulukla hizmet veriyor.

(AA)

Gazze ateş altında: 90’dan fazla ölü var

(Güncelleme)

11.07.2014:

Cuma günü ile birlikte operasyonun da dördüncü gününe girildi. Israil Savunma Kuvvetleri’nin bu sabah Gazze’deki ev ve kafelere yaptığı saldırılar sonucu 17 kişi daha hayatını kaybetti, ölü sayısı 90’ı geçti, yaralı sayısı 600.

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı bir telefon görüşmesinde İsrail ile Gazzeli militanlar arasında bir ateşkeste arabulucu olmaya hazır olduğunu söyledi.

10.07.2014:

Salı gününden beri devam eden İsrail operasyonunun üçüncü gününe girmesiyle ölü sayısı artmaya devam ediyor. Bu üç gün boyunca İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze Şeridi’ne 780’den fazla hava saldırısında bulundu, Filistinli yetkililerin açıklamasına göre 70’ten fazla Filistinli saldırıda hayatına kaybetti, çoğunluğu sivil 400 kişi hastaneye kaldırıldı.

Gazze’de bombalamanın ilk dakikaları

Bugün (Perşembe) sabah 11.00’de gelen son bilgiye göre İsrail Hava Kuvvetleri’nin Kuzey Gazza Şeridi’ne saldırısında 5 yaşındaki Abdullah Abu Gazal’ın ölümüyle ölü sayısı 77’ye yükseldi.

Gazze’den İsrail’e 250’den fazla roket ve havan mermisi gönderildi. İsrail Savunma Kuvvetleri’nin açıklamasına göre bugün (Perşembe) sabah itibariyle de Tel-Aviv’e uzun menzilli roketler ateşlendi, Tel-Aviv’de sirenler sesleri var. Şu anda İsrail tarafında ölü yok. 9 İsrailli sığınaklara kaçarken hafif yaralandı, 59 İsrailli geçirdikleri şok için tedavi gördü.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ateşkes için taraflarla görüştü.  Basın toplantısı düzenleyen Ban, “Gazze bıçak sırtında” dedi. BM Genel Sekreteri, sözlerine şöyle devam etti: “Kötüye giden durum, kimsenin kontrol edemeyeceği bir hale almaya başladı.” İsrail ve Filistin taraflarını düşmanlığı sona erdirmeye çağıran Ban, bölgenin “başka bir savaşı kaldıramayacağını” söyledi. (ÖK)

(Haaretz, BBC Türkçe, Yeşil Gazete)