Ana Sayfa Blog Sayfa 2860

“Sakin şehir” Gökçeada’da taş ocağı için ÇED başvurusu iptal!

Altın madeni tehdidinin ardında Gökçeada şimdi de taş ocağı tehlikesini atlattı.

Kaleköy mevkisinde kumtaşı ocağı açılmasıyla ilgili geçtiğimiz günlerde ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) başvurusu ilanı verilmişti.

Gökçeada Gönüllüleri Derneği, ÇED başvurusunun iptalini Facebook hesaplarından şu mesajla paylaştı:

“Duyarlı, yaşadığı, gönül verdiği yeri korumaya çalışan Gökçeadalılar ve Gökçeadayı sevenler ve gerçek haber yapan gazeteciler sayesinde taş ocağı ÇED başvurusu iptal edildi! Bu projeyi planlayan adalı arkadaşın geç de olsa doğru sonuca varması da hepimizi mutlu etti. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.”

Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, projenin iptal edildiğini sosyal medya hesabından, “Sakin adamız sakin kalmaya devam edecek. Sorun yok” sözleriyle paylaştı.

TEMÇED Mühendislik firmasınca yapılan 1 Mart 2018 tarihli başvuruda sahada yıllık 40 bin ton üretim planlanıyordu.

Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada 2011 yılında “cittaslow” (sakin şehir) unvanını almıştı.

“Sakin Şehir” Gökçeada’nın başı şimdi de kumtaşı ocağı ile dertte!

Mudurnu ile Türkiye’deki sakin şehirlerin sayısı 15’e yükseldi

Gökçeada direnişi zaferle sonuçlandı: Altın madeni aramasına iptal!

Gökçeada zaten altın, madenine ihtiyacı yok! – Nuray Mestçi

 

(Yeşil Gazete)

Buğday’dan mevsimsel beslenme tüyoları: Hangi ayda, hangi meyve-sebze yetişir?

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, web sitesi üzerinden yayınladığı bir makalede mevsimsel beslenmenin önemine değindi.

“Neden mevsimsel beslenmeliyiz; Hangi ayda, hangi mevsimsel meyve-sebze yetişir?” başlıklı yazıda mevsime uygun yetiştirilen gıda maddelerinin sağlığa uygun nitelikleri maddeler halinde sıralanırken ay ay hangi gıdaların tüketileceğine dair bir rehber de paylaşıldı.

Makale şu şekilde:

“Neden mevsimsel beslenmeliyiz; Hangi ayda, hangi mevsimsel meyve-sebze yetişir?

Her ne kadar ithal ürünler, seralar sayesinde artık her türlü meyve-sebzeyi her mevsimde bulmak mümkün olsa da, uzmanlar, mevsimsel beslenmenin hem insanın, hem de gezegenin sağlığı için daha iyi olduğu konusunda hemfikir.

Neden mevsimsel beslenelim?

1. Mevsiminde yenen meyve ve sebzenin besleyici değeri daha fazladır: Mevsiminde yetişmemiş meyve-sebze, doğa şartlarıyla işbirliği yapılarak değil, doğayla mücadele ederek üretildiğinden, üretiminde hibrid tohum, böcek ilacı ve kimyasal gübre kullanım oranı daha fazladır. Mevsimselbesinlerin, antioksidan özellikleri daha fazladır. O mevsimde insan vücudunun ihtiyacı neyse onu karşılayacak vitamin ve minarelleri bünyesinde bulundurur.

2. Doğa için daha iyidir: Mevsimsel beslenerek, yerel gıdayla beslenme şansınızı artırırsınız. Gıdanız uzak mesafelerden gelmiyorsa, karbon ayak izi de düşük olur.

3. Daha ekonomik: Mevsiminde ekilen ve üretilen meyve ve sebzeler, doğanın katkısıyla büyür, doğaya rağmen değil. Üretilmeleri daha az girdiyle sağlanabildiğinden, daha az maliyetlidir.

Hangi ayda hangi meyve-sebze yetişir?

Ocak

Sebzeler: Kereviz, lahana, brüksel lahanası, brokoli, havuç, pırasa, ıspanak, pazı, kara turp, kırmızı turp.

Meyveler: Elma, nar, portakal, armut, ayva, greyfurt.

Şubat

Sebzeler: Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, pazı, ıspanak, pırasa, pancar, defne yaprağı, havuç, turp.

Meyveler: Elma, portakal, muz, armut, greyfurt, ayva.

Mart

Sebzeler: Ispanak, havuç, pırasa, kırmızı turp, brokoli.

Meyveler: Elma, muz.

Nisan

Sebzeler: Taze soğan, taze sarımsak, kuşkonmaz, taze kekik, bakla, marul.

Meyveler: Yeşil erik, çağla.

Mayıs

Sebzeler: Enginar, bakla, madımak, semizotu, ebegümeci, domates, salatalık.

Meyveler: Çilek, yeşil erik, malta eriği, dut.

Haziran

Sebzeler: Patates, fasulye, bakla, bezelye, kabak, patlıcan, sivri biber, domates, salatalık, kuzu ıspanak, semizotu, rezene, marul, üzüm yaprağı, taze soğan, taze sarımsak, dereotu, dolmalık biber.

Meyveler: Kiraz, yeşil erik, malta eriği, kayısı, şeftali, dut.

Temmuz

Sebzeler: Domates, salatalık, bezelye, dereotu, taze fasulye, kuzu ıspanak, kabak, patlıcan, semizotu, sivri biber, dolmalık biber, çalı fasulyesi.

Meyveler: Kayısı, şeftali, kavun, sarı erik, karpuz, ahududu, vişne.

Ağustos

Sebzeler: Kabak, bamya, domates, salatalık, patlıcan, dolmalık biber, sivri biber, taze fasulye, mısır, kırmızı salçalık biber.

Meyveler: Kayısı, kavun, kırmızı erik, şeftali, vişne, böğürtlen, karpuz, incir, mürdüm eriği, üzüm.

Eylül

Sebzeler: Mantar, patlıcan, mısır, pazı, biberiye, barbunya fasulyesi,kabak, dolmalık biber, kırmızı biber.

Meyveler: Mürdüm eriği, fındık, kavun, karpuz, incir, üzüm.

Ekim

Sebzeler: Mantar, fındık, ceviz, ıspanak, havuç, yer elması, pırasa, lahana,kıvırcık salata, kırmızı turp, karnabahar.

Meyveler: Armut, ceviz, üzüm,elma, greyfurt, mandalina, muz.

Kasım

Sebzeler: Lahana, kereviz, pırasa, yer elması, havuç, ıspanak, karnabahar, pazı.

Meyveler: Ceviz, kestane, üzüm, elma, muz, mandalina, nar, armut, kivi, greyfurt.

Aralık

Sebzeler: Bal kabağı, lahana, yer elması, pırasa, Brüksel lahanası, karnabahar, ıspanak, kereviz, havuç, pazı, kara lahana.

Meyveler: Elma, mandalina, portakal, nar, armut, muz, kivi, kestane, greyfurt, ayva.

Her mevsimde yetişenler

Dereotu, marul, maydanoz, nane, roka, tere, pazı, yeşil soğan gibi sebzeler dört mevsim boyunca yetişir. Ayrıca kuru sarımsak, kuru soğan ve taze olduğu mevsimler dışında eski limon da her zaman bulunabilir.

Buğday Derneği’nin %100 Ekolojik Pazarları hakkında daha detaylı bilgiye ise buradan erişim mümkün.

 

(Buğday.org)

Starbucks, California sınırları içinde kahve ürünlerine ‘kanser uyarısı’ koyacak

ABD’nin Los Angeles kentinde bir mahkeme, kahve zinciri Starbucks ile üç kahve şirketinin daha, ürünlerine kanser uyarısı koyması gerektiğine hükmetti. Kararla ilgili konuşan Yüksek Mahkeme hakimi Elihu Berle, bu firmaların, kahvenin kavrulması aşamasında oluşan kimyasal bileşiklerin insan sağlığına tehdit oluşturmadığını kanıtlayamadıklarını söyledi.

Starbucks ve diğer firmaların 10 Nisan tarihine kadar temyize başvurma şansı bulunuyor. Mahkemenin kararı California eyaleti sınırları içinde geçerli olacak. Mahkemede savunma veren firma yetkilileri, kararla ilgili henüz yorum yapmadı.

Dava California merkezli, Toksik Maddeler Eğitim ve Araştırma Konseyi’nin girişimi ile açıldı. Konsey, Starbucks ve diğer şirketlerin, tüketicileri, kullandıkları kahvede yüksek miktarda akrilamid bulunduğu yönünde uyarmaları gerektiğini savunuyor.

Gıdalara yüksek ısı uygulanması sonucu ortaya çıkan Akrilamid, toksik ve kanserojenik bir bileşiktir.

 

(BBC Türkçe)

5 el ateş edilerek öldürülen yunus kıyıya vurdu

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde, tüfekle ateş edilerek öldürüldüğü tespit edilen yunus kıyıya vurdu.

Kocaeli’nin Körfez Şirinyalı Mahallesi sahilinde kıyıya vurmuş bir yunusu gören dalış kulübü sahibi Ekrem Birol, yaşadığını düşünerek yanına gitti.  Ekrem Birol, yunusun tüfekle ile ateş edilerek öldürüldüğünü farketti.

‘Belki canlıdır’ diyerek karaya çektiğini söyleyen Ekrem Birol, “İlk gördüğümde canlı olduğunu düşündüm. Yanına gidip karaya çektiğimde ise delikler olduğunu gördüm. Muhtemelen 4-5 el ateş edilerek öldürüldü. Bu nasıl bir canilik, bunu yapan insanları anlamak mümkün değil” dedi.

 

(Sputnik News)

 

İrlanda kürtaj hakkı için Mayıs’ta referanduma gidiyor

İrlanda’da kürtaj yasasının yumuşatılması için düzenlenmesi planlanan referandumun tarihi kesinleşti.

İrlanda Sağlık Bakanı Simon Harris, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda halk oylamasının 25 Mayıs’ta yapılacağını duyurdu.

DW Türkçe’de yer alan habere göre anayasada gereken değişikliğin yapılmasının ardından parlamentonun gebeliğin 12’nci haftasına kadar kürtajı yasallaştıran düzenlemeyi yapması mümkün olabilecek.

Haziran ayında iktidara gelen ve aynı zamanda doktor olan İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, kürtaj yasasının ‘son derece kısıtlayıcı’ olduğunu ancak kürtaja yönelik düzenlemelerde belli sınırların aşılmaması gerektiğini belirtmişti.

Kürtaj 1983’te yasaklanmıştı

İrlanda Anayasası’na 1983’te eklenen maddeyle kürtaj yasaklanmıştı.

Kürtaj maddesi 2013 yılında annenin hayatının tehlikede olduğu durumlarda operasyona izin verecek şekilde değiştirilmişti.

Maddenin değiştirilmesinde, 2012’de kürtaj izni verilmeyen bir kadının doğum sırasında yaşamını kaybetmesi rol oynamıştı.

Yasalara ‘aykırı’ davranıp kürtaj olan kadınlar ise hapis cezasına çarptırılıyor.

 

(Gazete Karınca)

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan Suriyeli Kürtler ve Türkiye arasında arabuluculuk teklifi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ilk kez Araplar, Hristiyanlar ve Kürtlerden oluşan Suriye’nin kuzeyinden bir heyeti Elysée Sarayı’na kabul etti.

Görüşmeden sonra Elysée Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Macron’un Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında arabuluculuk rolü üstelenmek istediği belirtildi.

Açıklamada, Cumhurbaşkanının SDG’nin IŞİD’e karşı mücadeledeki önemli rolü ve fedakarlığını takdirle karşıladığı ifade edilirken, ”IŞİD’in yeniden güçlenmesinin önüne geçmek adına Suriye’nin kuzeybatısında çoğulcu ve dengeli yönetim çerçevesine sahip güvenli bölgenin istikrarı için SDG’ye Fransa’nın desteği konusunda teminat verdiği” ifadelesine yer verildi.

”SDG’nin PKK’ya mesafe aldığının ve terör örgütü ile doğrudan bir bağlantısının bulunmadığının” vurgulandığı açıklamada, ”Cumhurbaşkanının SDG ile Türkiye arasında Fransa ve uluslararası toplumun desteğiyle bir diyalog kurulmasını umduğu” ifade edildi.

YPG’li yetkili: Macron Menbiç’e asker gönderme sözü verdi

Görüşmeden sonra Reuters’a konuşan YPG’den Khaled Eissa, Macron’un Menbiç’e birlik gönderme sözünün yanı sıra, insani yardım sağlanması ve diplomatik çözümün teşviki konularında da kendilerine teminat verdiğini söyledi.

Eissa, ”IŞİD’in saldırılarına karşı güvenliğin sağlanması ve yabancı ülkelerin saldırganlığını durdurmak için bir takviye  yapılacağını” belirtti.

YPG yetkilisi, bu takviyenin amacının ”Ankara’daki İslamcıların sorumsuz davranışlarını sona erdirmek için bir mesaj” olduğunu ifade etti.

Elysée Sarayı’ndan YPG yetkilisinin açıklamalarına ilişkin herhangi bir yorum yapılmadı.

IŞİD’e karşı mücadele veren uluslararası koalisyonda yer alan Fransa, Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin belkemiğini oluşturduğu SDG’ye destek veren Batılı ülkeler arasında yer alıyor.

Fransa Türkiye’nin PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’nin de yer aldığı SDG’ye silah ve askeri eğitim desteği sağlıyor.

 

(Deutsche Welle Türkçe)

Trump “Suriye’den çekileceğiz” dedi, ABD Dışişleri Sözcüsü yanıtladı: Bilgimiz yok

Ohio eyaletinde düzenlenen bir mitinge katılan ABD Başkanı Donald Trump, “Orada bulunmamızın tek nedeni IŞİD’di. Başka bir nedeni yoktu. Bu hedefe büyük ölçüde ulaştık” dedi.

Trump, ABD’nin Ortadoğu’da yedi trilyon dolar harcadığını belirtti.

Ekonomi ile ilgili konuşmasının bir yerinde sözü ABD’nin Suriye’deki harcamalarına getiren Trump, “Suriye’den çok yakında çıkacağız. Çok yakında. Biraz da başkaları ilgilensin ‘Halifelik’ diye adlandırdıkları şeyi yüzde 100 bitireceğiz. IŞİD’in elinden hepsini geri alacağız” diye konuştu.

ABD ordusunun IŞİD karşısındaki başarısını öven Trump, bununla birlikte IŞİD’e karşı mücadelede sona geldikleri yorumunu yaptı.

Dışişleri: Bilgimiz yok

Öte yandan Trump’ın açıklamasından kısa bir süre sonra basın brifinginde konuyla ilgili soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “Trump’ın açıklamalarına dair bilgimiz yok” dedi.

Trump, geçen ay yaptığı bir konuşmada da ABD’nin Suriye’den kısa süre içinde ayrılması gerektiğini dile getirmiş ancak geri çekilme sürecinin detaylarına ilişkin herhangi bir yorum yapmamıştı.

ABD’nin Suriye topraklarında iki bine yakın askerinin bulunduğu biliniyor.

 

(Diken)

“Sakin Şehir” Gökçeada’nın başı şimdi de kumtaşı ocağı ile dertte!

Altın madeni tehdidini atlatan Gökçeada şimdi de taşocağı tehlikesi altında.

Banu Şen ve Ömer Erbil’in Hürriyet’te çıkan haberine göre Kaleköy mevkisinde ‘kumtaşı ocağı’ açılmasıyla ilgili ÇED başvurusu ilanı verildi.

Taşocağı 47.37 hektar (473 bin 700 metrekare) alanın 7.4 hektarlık (74 bin 657 metrekare) kısmında gerçekleşecek.

Yapılması düşünülen alanın konumu ise birçok sakınca içeriyor.

Doğal sit alanı olan arazi yoğun tarım yapılan büyük ovanın hemen yanında bulunuyor.

Yeni Bademli’deki köylülerin tarlaları ve ürünleri toza bulanırken adanın turizm merkezi olan Kaleköy de olumsuz etkilenecek.

Üstelik Gökçeada ‘Cittaslow’ yani ‘sakin ada’ unvanına sahip. Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, “Taşocağı açılmak istenen yer doğal sit alanı ve turizm merkezi. İzin verilmemeli. Aksi halde yargıya gideriz” dedi.

ÇED başvuru raporunda “hava kirliliği olarak sadece toz oluşumu bekleniyor” deniliyor!

Gökçeada geçtiğimiz aylarda altın madeni açılması tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı.

Çevre derneklerinin ortak tepkisi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı daha sonra ruhsat başvurusunu iptal etmişti.

Şimdi de doğal sit alanında kalan ve adanın turizm merkezi olarak bilinen Kaleköy’de taşocağı için ÇED başvurusu yapıldı.

TEMÇED Mühendislik firmasınca yapılan 1 Mart 2018 tarihli başvuruda sahada yıllık 40.000 ton/yıl üretim planlandı.

Ocağın yılda 8 ay, ayda 25 gün, günde 8 saat çalışma koşullarında işletileceği, proje alanında kırma eleme tesisi kurulmayacağı belirtildi.

ÇED başvuru raporunda “Faaliyet alanı kapsamında tarım alanı bulunmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden gerekli izinler alındıktan sonra faaliyete başlanılacaktır. Faaliyet alanı kapsamında mera alanı bulunmaktadır. İşletme faaliyetlerinde gerçekleştirilecek olan faaliyetler malzemenin çıkartılması, kamyonlara yüklenmesi, nakliyesi kapsamaktadır. Hava kirliliği olarak sadece toz oluşumu beklenmektedir” denildi.

Siluete taş ocağı girecek

Maden ocağı açılmak istenen lokasyon adanın turizm merkezi olarak bilinen Kaleköy’e çok yakın mesafede.

Kaleköy, eski ismiyle Kastro; antik dönemden kalma bir yerleşim yeri.

Bir tepe üzerine kurulu olan köy, kentsel sit alanı içinde kalıyor.

Mimari projeler önce anıtlar kurulunun onayından geçiyor ve sadece taştan binalar yapılabiliyor.

Kaleköy’de birçok otel, pansiyon ve kafe bulunuyor.

Bu açıdan en zengin eski Rum köyü.

Yüksekçe konumuyla adada gün batımının seyredildiği en güzel noktalardan biri Kaleköy.

Semadirek Adası tüm ihtişamıyla karşınızda beliriyor.

Ancak taşocağına izin verildiği takdirde bu güzel görüntüye artık maden faaliyeti de dahil olacak.

Gökçeada Belediye Başkanı: İstemiyoruz

Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin konuyla ilgili şunları söyledi:

“Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne durumu ilettik. Açılmak istenen taşocağının lokasyonu doğru değil. Doğal sit alanı orası. Herhangi bir maden süreci söz konusu olur ve genel müdürlük izin verirse yargı yoluna gideriz. Adamızda evlerin tarihi ve doğal taşlarla yapılmasından yanayım. Lakin ocak doğru lokasyonda açılmalı. Kaleköy adamızın turizm merkezi. Üstelik alan doğal sit alanı. Havaalanına çok yakın. Gelen misafirleri ilk ocak karşılamış olacak. Ses, görüntü ve çevre kirliliğine sebep olur, buna asla izin vermeyiz.”

Çevrecilerden ortak açıklama: Köylülerin tarlaları ve ürünleri toza bulanacak

Gökçeada Hayat Sürsün Topluluğu ve Gökçeada Gönüllüleri Derneği’nin ortak açıklamasında şöyle denildi:

“Yapılması düşünülen alanın konumu ise bir çok sakınca içermektedir. Bunlar: Ada’da yoğun tarım yapılan büyük ovanın hemen yanında ve daha üst kottadır. Yeni Bademli köylülerinin tarlaları ve ürünleri toza bulanacaktır. Kaleköy ve Yeni Bademli köylülerine ait  pansiyon tozdan etkilenecek, taş çıkarılırken çıkan gürültü burada yaşayanları ve adamıza tatil için gelenleri rahatsız edecektir. Turizmi baltalayacaktır.  Bu taşların taşınması sırasında kamyonlar  trafikte de tehlike yaratacaktır. Taş ocağı yapılmak istenen alan askeri, turistik ve stratejik öneme sahip uçak pistine çok yakındır. Turizm açısından uçak seferleri başladığında adaya gelenlerin göreceği ilk şey patlatılmış dağlar kazılmış doğal peyzajı  bozulmuş alanlar olacak. Proje ile ilgili koordinatlara bakıldığında, bahsi geçen alan Çevre Düzeni Planı ilgili paftasında mera ve tarım alanından oluşmaktadır. Kaleköy ,Tepeköy ve Bademli köylerinin mera ve tarım alanları zarar görecektir. Gökçeada’nın organik ada olması çalışmaları hızla devam etmektedir. Citta Slow ünvanına sahip adamızda yıl boyunca taş ocağının çalışması, kamyonlar ve iş makinalarıyla ve bunların kazı alanına ulaşması için yapılacak yollarla tahrip edilmesi kabul edilemeyecek bir hatadır. Adamızda zaten mevcut taş ocakları vardır. Bunların ıslah edilmesi ve ada için gerekli miktarın karşılanması imkanı da vardır.”

Gökçeada “Sakin Şehir” ünvanını kaybedebilir

CITTASLOW Türkiye Koordinatörü ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Gökçeada’ya maden ocağı yapılması durumunda Cittaslow Sakin Şehir iptalinin gündeme gelebileceğini söyledi.

Cittaslow Birliği Genel Başkanı Stefano Pisani’nin bu konudaki mektubunu Gökçeada Kaymakamı ve Belediye Başkanı’na ileten Soyer, Hürriyet’e şöyle konuştu: “Gökçeada Türkiye’deki Cittaslow’ların içlerinde en önemlilerinden biri. Bizden sonra (İzmir-Seferihisar) ilk üyeydi. Eğer Gökçeada’ya bu yapılırsa çok büyük yara açmış olurlar. Engellemek için elimizden geleni yapacağız.”

Mudurnu ile Türkiye’deki sakin şehirlerin sayısı 15’e yükseldi

Gökçeada direnişi zaferle sonuçlandı: Altın madeni aramasına iptal!

Gökçeada zaten altın, madenine ihtiyacı yok! – Nuray Mestçi

 

(Hürriyet)

National Geographic Kanal İstanbul’u yazdı: Çevre felaketi mi olacak?

National Geographic, “İstanbul’un Yeni Kanalı Bir Çevre Felaketi Mi Olacak?” başlıklı bir yazı yayımladı.

Yazıda Kanal İstanbul ve yeni havalimanı projeleriyle birlikte yaşanacak sorunlar ele alındı.

Değerlendirmede kanalın inşaatı birlikte çok sayıda insanın yerinden olacağı, kentin su kaynaklarının etkileneceği, deniz yaşamının zarar göreceği ve planın İstanbul’da sürdürülebilir yaşam için alınan kararlarla uyumsuz olduğu vurgulandı.

İstanbul’un tarihsel olarak yaşadığı su sorununa da değinilirken, kentin kuzeyinin su kaynakları için büyük önem taşıdığı, yeni havalimanı ve kanalın bu kaynakları kötü etkileyeceği söylendi.

İstanbul’un suyunun yüzde 40’ının Avrupa yakasından geldiğine dikkat çeken National Geographic, hükümetin kendi değerlendirmelerine göre bile Avrupa’daki kaynakların ciddi etkiye uğrayacağını belirtti.

2008 ve 2014’te su kaynaklarının yüzde 25 ve yüzde 29 seviyelerine düştüğü, daha yağışlı yıllarda bile su kesintileri yaşanabildiğine de dikkat çekildi.

Hacettepe Üniversitesi’nden çevre mühendisliği profesörü Cemal Saydam, National Geographic’e yaptığı açıklamada kanal için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirterek, Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki farka dikkat çekti.

Boğaz’da iki akıntı olduğunu bildiren Saydam, arıtılan suların iki denizin Boğaz’da buluştuğu noktaya döküldüğünü, bu dengenin bozulmaması gerektiğini belirtti.

Saydam, “İki denizi birleştirecekseniz yalnızca sonraki beş ya da on yılı, sonraki seçimi ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümünü düşünemezsiniz, jeolojik zaman dilimini düşünmeniz gerekli, çünkü bunu yaptığınızda geriye dönüş olmayacak” ifadelerini kullandı.

TMMOB’den “Kanal İstanbul” raporu: Yaşamsal bir yıkım ve felaket!

[Özel Haber] Kanal İstanbul ÇED toplantısında içeride tartışma dışarıda protesto vardı

Bilim insanları Kanal İstanbul’u değerlendirdi: ekosistemine zarar verecek, deprem riskini arttıracak

Kanal İstanbul’un ÇED süreci başladı: TEMA’dan, “İstanbul’un geleceğini etkileyecek projeler” raporu

Kanal İstanbul projesinin ekolojik sonuçları ne olacak?

10 maddede Kanal İstanbul hakkında bilmeniz gerekenler – Pelin Cengiz

Bir linç hikayesi: Kanal İstanbul

Kanal İstanbul’un güzergahını bisikletle katettiler

Kanal İstanbul projesi’nin ÇED bilgilendirme toplantısı 27 Mart’ta

 

(Sol Haber, Birgün)

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, “Kadınlar tiyatro sahnesine çıkmasın” skandalı

TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu’nca başlatılan “Meclis Sohbetleri”nin ikincisi “Birinci Meclis, Gazilik ve Şehitlik Ruhu” temasıyla yapıldı.

Oturum başkanlığını eski Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in yaptığı, öğretim üyeleri Mustafa Budak, Mustafa Turan, İsmail Hakkı Ünal’ın konuşma yaptığı program öncesi katılımcılar için kısa bir müzik ve tiyatro gösterimi yapıldı.

Alınan bilgiye göre, 2 gündür bu program için hazırlanan Devlet Tiyatrosu oyuncularının hazırlıkları sürerken, gösteriye 1 saat kala “acil toplantı” yapılacağı açıklandı.

“Arkadaşlar üzgünüm, kadınlar sahnede istenmiyor”

Toplantıda tiyatroculara “Kadın oyuncuların sahneye çıkmaması” yönünde karar alındığı bildirildi ve acil toplantının sahnelenen gösterinin kurgusundan değil “kadınlar sahneye çıkmasın” müdahalesinden kaynaklandığı öğrenildi.

Bu toplantıda oyunun hazırlayıcıları tarafından “Arkadaşlar üzgünüm, kadınlar sahnede istenmiyor” denildi.

Bunun üzerine istek doğrultusunda yeni bir düzenleme yapıldı, kadınların sahnede değil, salonun kenarında yer almasına karar verildi.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın da katıldığı etkinlikteki gösterinin yönetmeninin Ötüken Hürmüzlü olduğu belirtiliyor.

Hürmüzlü’nün yaşanan skandaldan dolayı oyunda isminin geçmemesini talep ettiği, ancak “Gösteriyi izlemek istediği” için etkinliği terk etmediği aktarılıyor.

 

TBMM Başkanı İsmail Kahraman

Atatürk büstü de istenmedi

Tulga Buğra Işık’ın SOL’da çıkan haberine göre, Meclis başkanının kadınların sahneye çıkmaması talebinin yanı sıra, sahnedeki Atatürk büstünün kaldırılmasını da talep ettiği kaydediliyor.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a tepki

Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncularından Atilla Kılıç, sosyal medya hesabından İsmail Kahraman’a tepki gösterdi.

Kılıç’ın paylaşımı şöyle:

 

(Gazete Sol, Gazete Duvar)