Ana Sayfa Blog Sayfa 285

SPoD 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde forum düzenliyor

Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde forum düzenliyor.

HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların mücadelesini örgütlemek isimli etkinliği Oğulcan ve Ameda yönetecek. Etkinlik İstanbul’da, 1 Aralık Cuma, saat 19:30 gerçekleşecek.

Dernek etkinliği şöyle duyurdu:

“1 Aralık Dünya AIDS Günü’nün temel amacı HIV farkındalığını arttırmak ve AIDS ile bağlantılı sağlık komplikasyonlarından hayatını kaybedenleri anmak. Bu yıl UNAIDS’ın 1 Aralık için belirlediği tema: Let Communities Lead! (Bırakın Topluluklar Yolu Açsın!) Daha önce pek çok kez söylediğimiz gibi HIV’e ahlakçı bir şekilde yaklaşılması ve damgalama HIV’le yaşayanları yalnızlaştırır, gerekli sağlık hizmetine erişmesini engeller. HIV medikal bir mesele değil, kişilerin yaşadığı damgalama ayrımcılık dolayısıyla toplumsal bir meseledir. Sizi 1 Aralık Dünya AIDS Günü saat 19:30’da düzenleyeceğimiz ‘1 Aralık Dünya AIDS Günü Forumu’na davet ediyoruz.”

Etkinliğe katılmak için burada yer alan formu doldurmanız yeterli.

62 kişi ile 20 derneğin mal varlığı donduruldu

Resmi Gazete’de bugün yayımlanan karara göre, 62 kişinin ve 20 derneğin mal varlığı donduruldu.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in imzasının bulunduğu kararın gerekçesi ise terörizmin finansmanı.

Mal varlıkları dondurulan kişilerin ve derneklerin, 6415 sayılı kanunun yedinci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarda yer alan fiilleri gerçekleştirdikleri iddia edildi. Söz konusu fıkralar şöyle:

“ -5 inci ve 6 ncı maddelerde düzenlenen hususlar dışında,  mahkemelerce terör örgütü olduğuna kesin olarak karar verildikten sonra 3 üncü ve 4 üncü madde kapsamına giren fiilleri gerçekleştirdiği hususunda makul sebeplerin varlığına istinaden kişi, kuruluş veya organizasyonların Türkiye’de bulunan malvarlığının dondurulmasına ve bu makul sebeplerin ortadan kalkması hâlinde malvarlığının dondurulmasının kaldırılmasına Değerlendirme Komisyonunun önerisi üzerine Hazine ve Maliye Bakanı ile İçişleri Bakanı tarafından birlikte karar verilebilir.

-Üçüncü fıkra kapsamında verilen malvarlığının dondurulmasına ilişkin karar derhâl uygulanır ve kırk sekiz saat içinde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen Ankara ağır ceza mahkemesinin onayına sunulur. Mahkeme, makul sebeplerin varlığı yönünden yapacağı inceleme neticesinde malvarlığının dondurulması kararının devamına veya kaldırılmasına beş gün içinde karar verir ve sonucu derhâl Başkanlığa bildirir. Mahkemenin kararlarına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.”

Mal varlıkları dondurulan dernekler, Belçika, Avusturya, Birleşilk Krallık, Danimarka, Fransa, Suriye, Japonya, İtalya, Norveç, Irak ve İsveç gibi ülkelerde bulunuyor. 

[COP28’e doğru] Eski dünya liderleri, petro-devletlerin gelirlerinden 25 milyar dolar vergi talep ediyor

Bir grup eski dünya lideri ve önde gelen ekonomist, iklim felaketlerinin dünyanın en yoksul ve en savunmasız insanları üzerindeki etkisinin karşılanmasına yardımcı olmak için, petrol üreten ülkelerin elde ettiği yüksek gelirlerin 25 milyar dolarlık bir vergiye tabi olması gerektiğini söyledi.

Eski Birleşik Krallık başbakanı Gordon Brown liderliğindeki yetmiş isim, perşembe günü Dubai’de başlayacak olan önemli BM İklim Zirvesi (COP28) öncesinde tedbir alınması çağrısında bulunan bir mektubu imzaladı. İmzacılar arasında 25 eski başbakan veya cumhurbaşkanı da yer alıyor.

Böyle bir vergi, petrol üreten ülkelerin son yıllarda elde ettiği kazancın yalnızca küçük bir kısmı anlamına geliyor, ancak iklim krizinin etkilerinden etkilenen yoksul ülkelerin “kayıp ve zararları” için bir fona desteği olabilir.

Brown çağrısıyla ilgili Guardian‘a şunları söyledi: “COP28’in başarılı olması için iklim finansmanı konusundaki çıkmazın kırılması gerekiyor . On yılı aşkın bir süredir tutulmayan sözlerin ardından, petrol devletleri tarafından ödenen ve COP’un ev sahibi olarak BAE tarafından önerilen 25 milyar dolarlık bir petrol ve gaz vergisi, küresel güneyde sera gazı emisyonlarının azaltılması ve uyum için finansmanı başlatacak.

Ancak küresel güneyde kalkınma ve iklim finansmanı için ihtiyaç duyulan yıllık 1 trilyon doların artırılması isteniyorsa, tüm tarihi ve mevcut emisyon salıcıların garantiler ve bağışlarla masaya gelmesi gerekiyor.

Petrol gelirleri pandemi sonrasında 1.5 trilyon dolardan 4 trilyon dolara yükseldi

Mektup, aynı zamanda Birleşik Arap Emirlikleri‘nin ulusal petrol şirketi Adnoc’un CEO’su olan,  Cop28 Başkanı Sultan Al Jaber’e ve mevcut G20 başkanı Brezilyalı Başkan Luiz Inácio Lula da Silva’ya gönderildi.

İmzacılar arasında eski BM genel sekreteri Ban Ki-moon; eski Yeni Zelanda başbakanı Helen ClarkMalawi‘nin eski başkanı Joyce Banda ve Şili‘nin eski başkanı Michelle Bachelet’in yanı sıra çok sayıda önde gelen ekonomist bulunuyor. .

Mektupta, Uluslararası Enerji Ajansı‘na göre petrol gelirlerinin Covid pandemisi öncesinde yılda 1,5 trilyon dolar olduğu, ancak 2022’de rekor kırarak 4 trilyon dolara yükseldiğine dikkat çekiliyor. Bu, tüm küresel yardım bütçesinin 20 katı, dünya bütçelerinin 30 katından fazla.

imzacılar, “Sadece bir yıl içinde, petrol üreticisi devletler ve onların ulusal ve diğer özel şirketleri, kazanmak için hiçbir şey yapmadıkları 2,5 trilyon dolarlık beklenmedik kar elde ettiler” dedi.

Kayıp ve hasar fonunun içinin doldurulması henüz çok az ülkenin harekete geçmesi nedeniyle Cop28’in temel görevlerinden biri olarak görülüyor. Bunun için yüz milyarlarca dolara ihtiyaç var ve çoğu gelişmekte olan ülke bunun muhtemelen tek başına hükümetlerin ulaşamayacağı bir nokta olduğunu kabul ediyor. Dolayısıyla araştırılan gelir kaynakları arasında sık uçan yolculara ve uluslararası nakliyeye uygulanan potansiyel vergiler de yer alıyor.

Brown’un mektubunda fosil yakıt üreten ülkelere yönelik önerilen verginin, dünyanın en büyük petro-devletlerinin petrol ve gaz gelirlerinin yaklaşık yüzde 3’üne denk gelmesinin hedef alınması gerektiği belirtiliyor ve diğer başka programların yapabileceği gibi, kayıp ve hasar fonunun tek yararlanıcı olmaması isteniyor.

‘Dev kazançların yüzde 3’üne denk gelecek vergi kayıp-zarar fonlarına destek sağlar’

İmzacılar şöyle diyor:

“Sektördeki bazı özel şirketler beklenmedik karları üzerinden zaten ekstra vergi ödediler, ancak bu, özel petrol devleri gelirlerin sadece yüzde 15’ini temsil ediyor. Şu ana kadar bu durumdan en büyük yararlananlar, bir önceki yıla göre 381 milyar dolar artışla, yalnızca ihracat gelirlerinden 973 milyar dolar elde eden büyük petro devletler oldu.

Sadece BAE’nin ihracat kazancı 63 milyar dolardan 98 milyar dolara, Katar‘ın ihracat kazancı 53 milyar dolardan 86 milyar dolara, Kuveyt‘inki ise 63 milyar dolardan 88 milyar dolara çıktı. Norveç’in ihracat kazancı87 milyar dolardan 174 milyar dolara, Suudi Arabistan’ınki de 190 milyar dolardan 311 milyar dolara yükseldi.

Geçen yılın beklenmedik petrol ve gaz gelirlerinin yüzde 1’inden biraz fazlasını ve büyük ihracatçıların kazançlarının yalnızca yüzde 3’ünü temsil eden 25 milyar dolarlık bir vergi, küresel güneyde bir yatırım programını başlatabilir.”

Kral Charles III dahil dünya liderleri; Birleşik Krallık başbakanı Rishi Sunak; BM genel sekreteri António Guterres ve Papa Francis‘in bu hafta COP28’e katılması bekleniyor. Zirvenin ilk günlerine liderler katılacak, ardından iki hafta boyunca sürecek müzakerelere 198 ülkeden bakanlar ve üst düzey yetkililer devam edecek.

Guterres: Antarktika harekete geçilmesi için haykırıyor

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, hafta sonu Antarktika‘da buzların erime hızının 1990’ların başındaki orandan üç kat daha hızlı olduğunu bizzat gördükten sonra gazetecilere açıklamada bulundu.

Yeni rakamlar Güney Kutbu‘ndaki deniz buzunun şu anda yılın bu zamanı için ortalamanın 1,5 milyon kilometrekare altında olduğunu ortaya koyuyor; bu da Portekiz, İspanya, Fransa ve Almanya‘nın toplam yüzey alanına eşit.

Saklanacak yer yok

Guterres, “Antarktika‘da olan Antarktika’da kalmaz” dedi ve ekledi:

“Birbirine bağlı bir dünyada yaşıyoruz. Deniz buzlarının erimesi denizlerin yükselmesi anlamına geliyor. Bu da dünyanın dört bir yanındaki kıyı topluluklarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını doğrudan tehlikeye atıyor.”

Guterres, bunun sadece sellerin ve tuzlu suyun gıda ve su kaynakları üzerindeki etkisi değil, aynı zamanda küçük adaların ve dünyanın dört bir yanındaki kıyılarda bulunan tüm şehirlerin varlığını sürdürebilmesi olduğunu belirtti.

Guterres, Antarktika

Ayrıca BM Genel Sekreteri António Guterres “Antarktika çevresindeki suların hareketi ısıyı, besin maddelerini ve karbonu dünyaya dağıtarak iklimimizi ve bölgesel hava modellerini düzenlemeye yardımcı oluyor” dedi ve ekledi:

“Ancak Güney Okyanusu ısındıkça ve yoğunluğu azaldıkça bu sistem yavaşlıyor. Daha fazla yavaşlama – ya da tamamen çökme – felaket anlamına gelecektir.”

‘Vahim’ yükseliş

Guterres aynı zamanda fosil yakıtların yerin altından çıkartılmasında herhangi bir duraklama olmazsa, “yüzyılın sonuna kadar üç santigrat derecelik vahim bir sıcaklık artışına doğru gidiyoruz” uyarısında bulundu.

“Eğer bu şekilde devam edersek, ki umarım etmeyiz, Grönland ve Batı Antarktika buz tabakaları ölümcül kritik eşiği geçecek.”

Bu, yaklaşık 10 metrelik çarpıcı boyuttaki bir yükselmeye işaret ediyor.

Guterres, Antarktika, penguen

Kısır döngü, buzlar azaldıkça ısınmanın hızlanması ve daha aşırı hava koşulları anlamına geliyor.

BM Sekreteri António Guterres, bu hafta sonunda Dubai’de başlayacak olan COP28’de liderlerin bu döngüyü kırması gerektiğini belirtti.

‘Liderler fosil çağına son vermek için harekete geçmeli’

“Çözümler çok iyi biliniyor” diyen Guterres, “Liderler küresel sıcaklık artışını 1.5 santigrat derece ile sınırlamak, insanları iklim kaosundan korumak ve fosil yakıt çağını sona erdirmek için harekete geçmeli” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Guterres, sadece yenilenebilir enerji kullanımının üç katına çıkarılması, enerji verimliliğinin iki katına çıkarılması ve 2030’a kadar herkesin temiz enerjiye erişiminin sağlanması için sadece küresel bir anlaşmanın yeterli olacağını dile getirdi.

‘Sürdürülebilir bir gezegen umudunun eriyip gitmesine izin verilmemeli’

Son olarak António Guterres, “Antarktika harekete geçilmesi için haykırıyor” dedi ve ekledi:

“Antarktika’da ve dünyanın dört bir yanında kıtada meydana gelen değişikliklere ilişkin daha çok bilgi edinmemizi sağlayan binlerce araştırmacıyı selamlıyorum. Onlar, insan yaratıcılığının ve uluslararası işbirliğinin muazzam faydalarının birer kanıtı.

Liderler, dünyanın dört bir yanındaki insanların sürdürülebilir bir gezegen umutlarının eriyip gitmesine izin vermemeli.”

[COP28’e doğru] COP28’in başarılı olması için ne yapılmalı?

Bu hafta Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliğinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi COP28’e yüzlerce dünya lideri, binlerce aktivist, kampanyacı, kar amacı gütmeyen kuruluş ve STK katılıyor. Katılımcılar “Bugüne kadarki en kapsayıcı BM İklim Değişikliği Konferansı” vaatleriyle dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük güçlükler konusunda seslerini duyurmayı umuyor.

Çoğu için iklim adaleti, eşit temsil ve dezavantajlı topluluklar için finansman Dubai‘deki başarının ölçütleri olacak. Ancak fosil yakıtların etkisi konusundaki tartışmalar artarken, başarılı bir COP28 nasıl olabilir ve hala başarılabilir mi?

COP28 yerli halkın çağrılarına kulak vermeli

Orta Afrika Orman Ekosistemlerinin Yönetimi için Yerli Halklar ve Yerel Ağ (REPALEAC) bölge koordinatörü Joseph Itongwa‘ya göre yerli halkların beklentileri çok net:

“Haklarımıza öncelik verin, geleneksel topraklarımızı koruyun ve iklim fonlarını Glasgow Taahhütleri ile uyumlu hale getirin.”

2021’de Glasgow’da düzenlenen COP26′da kabul edilen bu taahhüt, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı sağlama görevi veriyor. Itongwa, bu fonlara doğrudan erişimin bu yıl hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

Itongwa’ya göre, yerli topluluklardan gelen seslerin müzakerelere ve kararlara dahil edilmesini sağlamak, gezegenin sağlığını korumak için hayati önem taşıyor.

Glasgow’un ardından: 1.5 derece ve iklim finansmanı bir sonraki bahara…
Fotoğraf: Rula Rouhana / Reuters

‘Bilimin ve gençliğin sesi sonucu belirlemeli’

Euronews’ün aktardığına göre, iklim politikasının gizemini ortadan kaldıran ve iklim değişikliğiyle mücadelede gençleri güçlendiren, gençler tarafından yönetilen ve kâr amacı gütmeyen ClimaTalk‘un kurucusu ve CEO’su Emma Heiling COP28’e katılanlar arasında.

Heiling, “Bizim için COP28, lobilerin gücü, paranın gücü ve siyasetin dar görüşlülüğü yerine bilimin, gençlerin ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden gelenlerin seslerinin sonucu belirlemesi halinde başarılı olacaktır” diyor.

Heiling, nesiller arası adalet, iklim adaleti ve iklim krizinden en çok sorumlu olan ülkelerin BM iklim konferansında değişime öncülük etmesi gerektiğini vurgulayarak başarılı bir COP için şunları sıralıyor:

Kayıp ve Zarar fonunun işler hale getirilmesi, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu yeni Ulusal Katkı Beyanlarının sunulması taahhüdü, gıda ve enerji sistemlerinin dönüştürülmesine yönelik önemli adımlar, tüm fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik net bir taahhüt…”

[COP27] Paris Antlaşması’nın 1.5-2 derece hedefi, yüzyılın sonuna ya da bir başka yüzyıla kaldı!
Fotoğraf: Amr Alfiky / Reuters

‘Kayıp ve Zarar fonu işler ve erişilebilir olmalı’

Küresel Güney’deki ülkelerin ve iklim krizinin ön saflarında yer alan savunmasız toplulukların daha fazla temsil edilmesine duyulan ihtiyacın artmasıyla birlikte, Karayipler’den 10 gençten oluşan bir grup, COP28’de kendi toplumlarının sesini duyurmak üzere Dubai’de olacak.

Bu kişilerden bazıları BM iklim konferansında kendi adasını temsilen gelebilen tek kişi.

Karayipler İklim Adaleti Liderleri Akademisi üyesi Riddhi Samtani için Kayıp ve Zarar fonunun işler ve erişilebilir olmasının önemli olduğunun altını çizerek bu konuların Dubai’de ele alınması gerektiğinin belirtiyor.

COP28’e doğru: Kayıp ve zarar fonu için Geçiş Komitesi ilk kez bir araya geldi

Mücadele eve döndükten sonra devam etmeli

Bu ayın başlarında, Abu Dabi’deki COP öncesi görüşmelerde Kayıp ve Zarar fonunun uygulanmasına yönelik bir plan üzerinde nihayet anlaşmaya varıldı. COP28’de resmen kabul edilmesi beklenen bu plan, yıllardır bu finansmanı bekleyenler için büyük bir atılım olarak nitelendiriliyor.

Riddhi Samtani sözlerini şunları dile getiriyor:

“Nihayetinde COP28’in başarısı sadece kağıt üzerindeki anlaşmalarla değil, bizi daha sürdürülebilir, adil ve iklime dirençli bir geleceğe götürecek somut eylemler ve sonuçlarla ölçülecektir.”

Surinam‘dan Kerese Elliot ise başarılı bir konferansın, “katılanların evlerine döndüklerinde gerçek mücadeleyi COP28’den sonra vermelerini” sağlayacak bir konferans olacağını ekliyor.

Bunun için dünya liderlerinin sadece kendi ülkelerine değil, küresel iklim misyonuna da fayda sağlayacak politikaları ve STK’lar tarafından iklim değişikliğiyle mücadele için belirlenen gerçekçi hedefleri sıkı bir şekilde uygulamaları gerekiyor.

COP28 başarılı olabilir mi?

COP28’in mevcut haliyle başarılı olup olmayacağı konusunda da bazı kuşkular var.

Fosil yakıt endüstrisinin COP’u “ele geçirmiş” olduğunu söyleyen genç bir Amerikalı aktivist ve iklim eğitimcisi olan Sage Lenier, COP’un başarılı olacağına inanmadığını belirtiyor.

Lenier, sürecin işleyebilmesi için fosil yakıt endüstrisinin tamamen dışlanması ve ülkelerin verdikleri sözlerin, yaptıkları anlaşmaların ve mutabakatların bağlayıcı olması gerektiğine inanıyor.

İklim aktivistleri Birleşik Arap Emirlikleri ulusal petrol şirketi patronu Sultan Al-Jaber‘in görüşmeleri yönetmek üzere seçilmesini de kınıyorlar. 

ADNOC’un CEO’su Sultan al-Jaber. Fotoğraf: Kamran Jabreili / AP
COP28’in başkanı petrol şirketi CEO’su Al Jaber oldu: Ya kenara çekilsin ya istifa etsin!

Müzakerelerin başlamasına günler kala Centre for Climate Reporting‘deki bağımsız gazeteciler tarafından elde edilen ve BBC tarafından görülen belgelere göre, Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliği rolünü petrol ve gaz anlaşmaları yapmak için kullanmayı planladı.

Sızdırılan brifing belgeleri 15 ülke ile fosil yakıt anlaşmalarını görüşme planlarını ortaya koyuyor.

[COP28’e doğru] Belgeler sızdırıldı: Ev sahibi BAE iklim görüşmeleri sırasında petrol anlaşmalarını teşvik etmiş

Greenpeace Uluslararası Politika Koordinatörü Kaisa Kosonen, iddiaların doğru olması halinde bunun “tamamen kabul edilemez ve gerçek bir skandal” olduğunu belirtiyor.

Uluslararası Af Örgütü, Al Jaber’in başarılı bir zirveye liderlik etmek istiyorsa ulusal petrol şirketi ADNOC‘taki görevinden istifa etmesi yönündeki çağrılarını yineliyor.

Kosonen, “Tüm fosil yakıtların adil ve hakkaniyetli bir şekilde aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması için bilimle uyumlu küresel bir anlaşmaya aracılık etmek ve kirleticilere toplumlara verdikleri zarar ve kayıpları ödetmek” gerektiğinin altını çiziyor.

İklim krizine çözüm olarak gösterilen ‘karbon yakalama’ gerçekten işe yarar mı?

Karbon yakalama teknolojisi, dünyadaki birçok  hükümetinin iklim krizine karşı uygulamak istediği “çözüm stratejileri”nin başında geliyor. Ancak pahalı olması, etkisinin kanıtlanmamış olması ve halka ek maliyet getirmesi nedeniyle de çok eleştiriliyor.

Havadaki karbondioksit emisyonlarını yakalayıp para karşılığında depolama modeli de pek işe yarayacak gibi görünmüyor.

İklim uzmanları ve aktivistleri ise böyle pahalı ve sorunun temeline inmeyen çözüm arayışları yerine karbon emisyonlarını önce anlamlı bir şekilde sınırlandırmak sonra da tamamıyla kesmenin gerektiğini söylüyor.

Perşembe günü Dubai‘de başlayFcak 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) için bir araya gelecek dünya liderlerinin gündeminde de , karbon yakalamanın iklim dostu bir dünyada gelecekteki rolü sorusu odak noktası haline gelecek.

Karbon nasıl ‘yakalanıyor’?

Karbon yakalama, karbon emisyonlarını kaynağında yakalayarak veya atmosferden uzaklaştırarak azaltmanın bir yolu. Bu teknolojinin en yaygın biçimi gazı endüstriyel baca gibi bir nokta kaynaktan yakalamayı içeriyor. Yakalanan karbon buradan ya doğrudan kalıcı yer altı depolamasına (CSS) taşınması ya da önce başka bir endüstriyel amaç için kullanılması öngörülüyor. Bu süreç de karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) olarak adlandırılıyor.

Bir başka biçimi de karbon emisyonlarının havadan toplandığı doğrudan hava yakalama. (DAC).

Sektörü takip eden Global CCS Enstitüsü’ne göre, şu anda dünya çapında yıllık 49 milyon ton karbondioksit depolama kapasitesine sahip 42 operasyonel ticari CCS ve CCUS projesi bulunuyor . Bu, dünyadaki yaklaşık 37 milyar tonluk yıllık enerji ve endüstriye bağlı karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 0,13’üne denk geliyor.

Yakalanan tüm karbonun yüzde 78’ini oluşturan bu projelerin yaklaşık 30’u, karbonun, sıkışan petrolü serbest bırakmak için petrol kuyularına enjekte edildiği gelişmiş petrol geri kazanımı (EOR) için kullanıyor. Sondajcılar, EOR’un petrolü daha iklim dostu hale getirebileceğini söylüyor ancak iklim ve çevre uzmanlarıyla aktivistler uygulamanın tam tersi etki yarattığını söylüyor.

Global CCS Enstitüsü’ne göre, karbonu petrol üretimini artırmak için kullanmadan kalıcı olarak yeraltı oluşumlarında depolayan diğer 12 proje ABD , Norveç, İzlanda, Çin, Kanada, Katar ve Avustralya‘da bulunuyor.

Bu projelerden ne kadarının kar elde ettiği ise belli değil.

Uluslararası Enerji Ajansı‘na (IEA) göre dünya çapında yaklaşık 130 doğrudan hava yakalama tesisi planlanıyor, ancak bulardan yalnızca 27’si devreye alındı ​​ve yılda yalnızca 10.000 ton karbondioksit yakalıyorlar.

Yüksek maliyet en önemli sorun

Karbon yakalama teknolojisinin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmasının önündeki en önemli engellerden biri yüksek maliyetli olması.

CCS maliyetleri, emisyon kaynağına bağlı olarak yakalanan karbonun tonu başına 14 Euro  ile 110 Euro arasında değişiyor.  IEA’ya göre, atmosferden karbon yakalamak için gereken enerji miktarı nedeniyle DAC projeleri ton başına 550 € ile 916 € arasında daha da pahalı.

Norveç ve Kanada gibi ülkelerdeki bazı CCS projeleri mali nedenlerden dolayı durduruldu.

Geliştiriciler , karbonun yakalanmasını ve depolanmasını karlı hale getirecek bir karbon vergisi , ticaret planı veya vergi indirimi şeklinde bir karbon fiyatına ihtiyaç duyduklarını söylüyor . Bu olmadan, yalnızca geliri farklı bir şekilde (örneğin petrol üretiminin artması yoluyla) artıran karbon yakalama projeleri kârlı hale gelebiliyor.

Bu nedenle de ABD dahil ülkeler, karbon yakalama projeleri için kamu sübvansiyonları başlattı. 2022’de kabul edilen Enflasyonu Azaltma Yasası, CCUS için yakalanan karbon tonu başına 50 ABD Doları, CCS için yakalanan ton başına 85 ve DAC aracılığıyla yakalanan ton başına 180 ABD Doları (165 Avro) vergi kredisi verilmesine karar verildi.

Reuters‘e konuşan Temiz Hava Görev Gücü küresel karbon yakalama direktörü Benjamin Longstreth ise bunların anlamlı teşvikler olmasına rağmen şirketlerin CCS ve DAC projelerini ileriye taşımak için bazı ek maliyetleri üstlenmeleri gerekebileceğini söylüyor.

Depolama sorunları

Yakalanan karbonun nerede depolanabileceği ise jeolojiyle sınırlı. Karbon yakalama, iklimde bir fark yaratmak için gerekli olacak büyüklükte bir ölçekte uygulandığında bunun daha da belirgin hale geleceği düşünülüyor.

Global CCS Enstitüsü’ne göre karbon için en iyi depolama alanları Kuzey Amerika, Doğu Afrika ve Kuzey Denizi’nin bazı bölümleri. Bu, yakalanan karbonun depolama alanlarına götürülmesinin kapsamlı boru hattı ağları ve hatta nakliye filoları gerektirebileceği anlamına geliyor ve bu da potansiyel yeni engeller teşkil ediyor.

Ulusal Yaban Hayatı Federasyonu sanayi politikası uzmanı Simone Stewart, karbon gidermeye yatırım yapan şirketlerin yeni altyapı projeleriyle ilgili toplumsal kaygıları ciddiye alması gerektiğini söylüyor: “Tüm teknolojiler her yerde mümkün olmayacak.”

Ember: Kömür kaynaklı metan emisyonları hükümetlerin söylediğinin iki katı olabilir

İklim krizinin nedenlerinden biri olan metan, 20 yıl içinde karbondioksitten 82,5 kat daha fazla ısıyı hapsederek kısa vadeli küresel ısınmayı hızlandırıyor. Kömür madenleri, en az petrol ve gaz tesisleri kadar metan gazına yol açarken, uygun maliyetli çözümler bulunmasına rağmen metan emisyonlarıyla mücadele göz ardı ediliyor.

Londra merkezli enerji düşünce kuruluşu Ember, Karanlıkta başlıklı raporunda, hükümetlerin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi‘ne (UNFCCC) sunduğu kömür madenleri kaynaklı metan emisyonlarına ilişkin tahminleri ve emisyonların farklı tekniklerle ölçüldüğü bağımsız üç çalışmadaki tahmini karşılaştırdı. Buna göre, 64 ülke farklı yıllarda kömür madenleri kaynaklı metan emisyonlarını UNFCCC’ye raporladı.

Kaynak: Ember
Grafik, ülkelerin metan emisyonlarını ne kadar raporladığını gösteriyor. Bordo ve kırmızı renkler söz konusu raporlamalarda en az güveni gösterirken sarıya doğru renk açıldıkça bu güvenin arttığı görülüyor. – Kaynak: Ember

‘Birçok ülke metan emisyonlarını raporlamıyor’

AA’dan Nuran Erkul Kaya’nın aktardığına göre; hükümetlerin raporladığı ölçümlerde kömür madenleri kaynaklı metan emisyonları yıllık 30,5 milyon ton seviyesinde bulunuyor. Ancak, söz konusu çalışmalarda, kömür madenlerinin yol açtığı metan emisyonlarının yıllık 38 ile 67 milyon ton arasında olduğu hesaplanıyor.

Analizde kullanılan bağımsız çalışmalara göre, birçok kömür üreticisi ülke kömür madenleri kaynaklı metan emisyonlarını raporlamıyor ve raporlanan verilerin yüzde 97’si direkt ölçülen metan emisyonları üzerinden sağlanmıyor.

Aralarında Güney Afrika, Almanya ve Endonezya‘nın da bulunduğu 22 ülkenin metan emisyonunun halihazırda raporladığı seviyenin 2 katı olabileceği tahmin edilirken, 22 ülke de kömür madenleri kaynaklı metan emisyonlarını yüzde 50 veya daha fazla eksik gösteriyor.

Hükümetlerin raporladığı veriye göre, kömür madenlerinden kaynaklanan metan emisyonları Hindistan’ın 2021’deki toplam karbondioksit emisyonuna eşit.

‘Metan emisyonları ABD‘nin yıllık karbon emisyonlarına benzer bir ısınma etkisinde’

Bağımsız çalışmalardaki veriler dikkate alındığında ise kömür madenlerinin neden olduğu metan emisyonları ABD‘nin toplam yıllık karbon emisyonlarına benzer bir ısınma etkisine sahip.

Bu veriler ışığında, kömür madenlerinin yol açtığı metan emisyonlarının bir ülke olması halinde, dünyanın en büyük üçüncü emisyona yol açan ülke olacağı hesaplandı.

Raporda, hükümetlerin tüm kömür madenlerindeki metan emisyonlarının bağımsız uydu doğrulama yöntemleriyle direkt ölçülmesi ve raporlanmasını zorunlu tutması tavsiye edilirken, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için 2030’a kadar kömür madenlerinin neden olduğu metan emisyonlarının yüzde 75 azalması gerekiyor.

‘Bu sorunun büyüklüğü konusunda hiçbir fikrimiz yok’

Ember’in metan analisti Sabina Assan, rapora ilişkin değerlendirmesinde, metanın iklim değişikliğini hızlandırdığını belirterek, “Bu sorunun büyüklüğü konusunda hiçbir fikrimiz yok. En düşük tahminlere göre, kömür madenleri kaynaklı metan emisyonlarının iklime etkisi Hindistan ile aynı, en üst seviye tahminlere göre ise ABD’den daha fazla.” ifadelerini kullandı.

Kömür madenlerindeki ölçüm faaliyetlerine ilişkin endişeleri dile getiren Assan, “Birçok kömür madeninin ne kadar metan emisyonuna yol açtığını ölçmeden faaliyetine devam etmesi şok edici. Tahmin edilen ve gerçekteki metan emisyonları arasındaki bilgi açığını kapatmak, metan emisyonlarını azaltmanın ilk adımı ve bu da kısa vadede iklim değişikliğini yavaşlatmak için sahip olduğumuz en güçlü kaldıraç” diye konuştu.

Küresel metan emisyonlarını yüzde 30 azaltmak için halihazırda 150 ülkenin Küresel Metan Taahhüdü‘nün imzacısı olmasına rağmen, sadece Avrupa Birliği (AB) ve Kanada‘nın kömür madenlerinden kaynaklanan metan emisyonlarını düşürmek için aktif planları bulunuyor.

***

Türkiye’de kömür madenleri

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MAPEG) verilerine göre; Türkiye’de birinci, ikinci (a,b ve c),  üçüncü, dördüncü ve beşinci grup madenlerin toplam işletme ruhsatı sayısı 10 bin 175. 

Arama için verilen ruhsat sayısı ise 5 bin 56. İşletme ve arama için verilen ruhsatların toplamı ise 15 bin 231.

2022’de ise denetlenen sayısının sadece 8 bin 207 olduğu belirtiliyor. 

Bugün (28 Kasım) söz konusu madenlere ilişkin bir de dava görülüyor. Davanın konusu ise AKP’nin iktidara gelmeden önce, 1923 ile 2002 arasında 79 yılda verilen maden ruhsat sayısı 1186 iken, AKP hükümetinin yönetiminde, 15 yılda (2008-2023) verilen maden ruhsatının 386 bin olması. Davada 285 maden ihalesinin iptali talep ediliyor. 

Müze Gazhane’de İstanbul Comics and Art Festivali başlıyor

İstanbul Comics and Art Festival (İCAF), bu yıl 22-23-24 Aralık tarihlerinde Kadıköy Müze Gazhane’de ziyaretçilerle buluşacak.

2016 yılından bu yana düzenlenen İCAF’ın ev sahibi,  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’.

Çizgi sanatı dünyasından çok sayıda sanatçıyı ağırlayacak ve Dream Sales Machine organizasyonuyla düzenlenecek İCAF; çizgi roman, karikatür, sokak sanatı, fanzin, illüstrasyon ve animasyon disiplinleri üzerinden çizgi ve sokak kültürünü bir araya getiriyor.

Girişlerin ücretsiz olacağı, atölye, söyleşi, sergi, stand-up ve DJ performanslarının da yer alacağı İCAF’ta bu yıl alışveriş stantları da yer alacak.

‘Başka kentlere de taşıyabiliriz’

İstanbul Comics and Art Festival’i 2016 yılından bu yana Kadıköy Moda‘da düzenlediklerini söyleyen Dream Sales Machine Başkanı Alper Sesli şunları söyledi:

“İCAF çizgi roman, karikatür, sokak sanatı, fanzin, illüstrasyon ve animasyon disiplinleri üzerinden atölye, söyleşi, sergi, gösterim ve kamusal alan uygulamaları gibi yaratıcı deneyim alanları sunan, çizgi ve sokak kültürünü bir araya getiren bir şehir festivali olarak büyük ilgi görüyor. Türkiye’nin bir başka kentine de taşıyabiliriz çünkü çok daha fazla sayıda insanı çizgi sanatlarıyla buluşturmak istiyoruz. İCAF aslında dijital devrime bir ara verip üretimin sürecinin bir parçası olmaktan büyük keyif alacağınız yepyeni bir deneyim festivali.”

[COP28’e doğru] Belgeler sızdırıldı: Ev sahibi BAE iklim görüşmeleri sırasında petrol anlaşmalarını teşvik etmiş

Dubai‘de perşembe günü başlayacak BM İklim Zirvesi- COP28‘in ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri‘nin (BAE), ulusal petrol ve gaz şirketleri için anlaşmaları teşvik etmek amacıyla diğer ülkelerle iklim toplantılarını kullanmayı planladığı ortaya çıktı.

Cop28, ulusal petrol şirketi Adnoc‘un CEO’su ve BAE’nin iklim elçisi Sultan Al Jaber tarafından yönetilecek. Bu ikili rol, çıkar çatışması olarak eleştiriliyordu. İklim uzmanları ve aktivistleri, ortaya çıkan bu yeni durumun Al Jaber’in COP28 başkanlığına olan güveni baltaladığını ve potansiyel olarak başarılı bir sonucu tehdit ettiğini söyledi.

Centre for Climate Reporting (CCR) tarafından elde edilen ve Guardian tarafından görülen belgeler, iklim zirvesi için diplomatik hazırlıkların bir parçası olarak Al Jaber ve 27 hükümet arasındaki ikili toplantılardan önce Cop28 ekibi tarafından hazırlanan brifing belgelerini içeriyor.

Adnoc dünyadaki herhangi bir şirket arasında en büyük net sıfır yakma ve  genişleme planlarına sahip ve BAE’deki devlet tarafından işletilen petrol ve gaz sahaları, 20 yıl önce sıfır politikasını taahhüt etmiş olmasına rağmen neredeyse her gün gaz yakıyor.

Belgeler,  iklim müzakereleriyle ilgili konuları ortaya koymanın yanı sıra, Adnoc ve Al Jaber’in başkanlığını yaptığı BAE yenilenebilir enerji şirketi Masdar’ın “konuşma noktalarını” ve “sorularını” da içeriyor.

İlk olarak BBC tarafından bildirilen söz konusu brifinglerde , Adnoc’un bu ülkelerle petrol ve doğal gaz kaynaklarını çıkarmak için çalışmak istediğini belirten 15 ülkeyle ilgili konuşma notları yer alıyor.

Buna göre, Adnoc, Çin için Mozambik, Kanada ve Avustralya’daki “uluslararası LNG [sıvılaştırılmış doğal gaz] fırsatlarını ortaklaşa değerlendirmeye istekli” olduğunu söylerken brifingde Kolombiya‘ya Adnoc’un petrol ve gaz rezervlerini geliştirmeye yardım etmeye “hazır olduğunun” söylenmesi öneriliyor.

COP28: Özel toplantılar özeldir

İklim bilimcileri, dünyanın zaten güvenli bir şekilde yakılabilecek miktardan çok daha fazla fosil yakıt rezervinden yararlanma planlarının olduğu ve hiçbir yeni fosil yakıt projesinin yürütülmemesi gerektiği konusunda defalarca uyarmıştı.

Bu konuşma konularının ne sıklıkta dile getirildiği belli değil ancak CCR, en az bir kez bir ülkenin BAE’nin COP28 ekibiyle yapılan bir toplantıda gündeme getirilen ticari tartışmaları takip ettiğini söyledi . Bir düzine ülke, toplantılarda anlaşmalar hakkında konuşmadıklarını veya toplantının gerçekleşmediğini söyledi. Bir o kadarı daha Guardian’ın yorum taleplerine yanıt vermedi.

Bir Cop28 sözcüsü belgelerin ‘hatalı’ olduğunu ve toplantılarda kullanılmadığını söyledi ancak “Özel toplantılar özeldir ve onlar hakkında yorum yapmayız” dedi. Adnoc’tan ise bir değerlendirme gelmedi.

‘Bu, tam korktuğumuz şekilde çıkar çatışması’

2023, sıcaklık rekorlarına sahne oldu; sayısı artan ve etkisi güçlenen sıcak dalgaları, seller ve kuraklıklar dünya çapında canlara mal oldu ve geçim kaynaklarını olumsuz etkiledi. Bu da COP28’i iklim eylemini hızlandırmak için çok önemli bir zirve haline getirdi.

BM iklim sekreterliği BBC’ye COP yetkililerinin “temel ilkesinin” “tarafsızlık yükümlülüğü” olduğunu söyledi. Başkanlardan “önyargı, önyargı, kayırmacılık, kapris, kişisel çıkar, tercih veya hürmet olmaksızın, kesinlikle sağlam, bağımsız ve adil muhakemeye dayalı olarak hareket etmeleri beklendiğini” de ekledi.

BM iklim şefinin eski siyasi danışmanı Tom Rivett-Carnac, ayrıca zirve sürecinin ulusal ticari çıkarları ilerletmek için kullanılmasına “kesinlikle izin verilmediğini” de belirtti:  “Bir  başkanın otoritesi, ulusal çıkarların üzerine çıkmaktan kaynaklanır ve eğer ülkeler müzakereye gelir ve gündemi belirleyen başkanın aslında dar bir kişisel çıkar peşinde olduğuna inanırsa, o zaman güven hızla çöker.”

İklim Eylem Ağı kampanya grubunun yönetici direktörü Tasneem Essop‘dan da şu değerlendirme geldi: “İklim konferanslarına ev sahipliği yapmak, küresel toplumun onlardan bütünlüğün özünü somutlaştırmasını beklemesi nedeniyle derin bir sorumluluk taşıyor. Çıkarları iklim kriziyle mücadeleyle temelden çatışıyorsa sorun özellikle sorunlu hale gelir.”

Greenpeace Uluslararası iklim uzmanı Kaisa Kosonen ise  “Bu tam olarak korktuğumuz türden bir çıkar çatışması. Eğer başkanlık güvenilirliğini geri kazanmak istiyorsa, bunu ancak tüm fosil yakıtların adil ve hakkaniyetli bir şekilde durdurulması için küresel bir anlaşmaya aracılık ederek yapabilir” diyerek sızan belgeleri eleştirdi.  Uluslararası Af Örgütü de Al Jaber’in Adnoc’un CEO’luğundan istifa etmesi yönündeki çağrısını yineledi.

Sızan belgelerde, Masdar’ın aralarında Birleşik Krallık, ABD, Brezilya, Suudi Arabistan ve Kenya’nın da bulunduğu 20 ülkeyle yapılacak potansiyel anlaşmalara ilişkin konuşma konuları da yer alıyor. Anlaşıldığı kadarıyla Al Jaber’in “Dudgeon açık deniz rüzgar santralinin deniz yatağı haklarını 0,4GW’tan 1GW’ın üzerine çıkarmak için Birleşik Krallık hükümetinden destek araması” talimatı verilmiş. Masdar, Dudgeon’un üçte birine sahip . Kendisine ayrıca Birleşik Krallık’ta “Masdar akü portföyünün şebeke bağlantısını hızlandırmak için destek araması” talimatı verildiği yazılıyor.

Adnoc ile Cop28 ekibi arasındaki yakın ilişkiye dair endişeler daha önce de mevcuttu ve Adnoc, olay haziran ayında ortaya çıkana kadar Cop28 ofisine giden ve oradan gelen e-postaları okuyabiliyordu. Bir Cop28 sözcüsü, iletişim sistemlerinin ayrılmasının mümkün olduğunu ve kısa sürede tamamlanacağını söylemişti. BAE, petrol endüstrisinin güçlü sera gazı metan emisyonlarını neredeyse on yıldır BM’ye bildirme konusunda da başarısız oldu.

Al Jaber daha önce yaptığı bir röportajda da “Petrol, gaz ve yüksek emisyona sahip endüstrileri aynı masada bulundurmamak doğru bir şey değil. Bu entegre yaklaşıma ihtiyacımız var” demişti.

İstanbul için bir uyarı daha: Akşam yağış ve fırtına geliyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), bugün akşam saatlerinden itibaren yağışlı havanın etkisine girecek kent genelinde fırtınanın etkili olmasının beklendiğini duyurdu.

AKOM’dan yapılan açıklamaya göre, kentte hafta sonu etkili olan soğuk ve yağışlı havanın bugün itibarıyla etkisini kaybedecek, ancak akşam saatlerinden itibaren  bölgeye Orta Akdeniz üzerinden yeni bir alçak basınç sisteminin girmesi bekleniyor.

Yarın sabaha kadar kuvvetli fırtına ve sağanak yağmur bekleniyor

Güneyin ılık ve nemli havasını bölgeye taşıyacak olan sistem nedeniyle rüzgarın lodos (güney-batı) yönlerinden kuvvetlenerek kısa süreli hamlelerle kuvvetli fırtına şeklinde (60-90 kilometre/saat) eseceği, beraberinde sağanak yağmur geçişlerinin yaşanacağı tahmin ediliyor.

Kış değerlerinde 4-8 derece seyreden sıcaklıkların ise hafta boyunca artarak bahar değerleri olan 15-18 dereceye yükseleceği öngörülüyor.

Bugün 22.00 ila yarın 10.00 saatleri arasında il genelinde etkili olması beklenen fırtına nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı İstanbulluların hazırlıklı ve tedbirli olmaları uyarısı yapıldı.

Meteroloji Genel Müdürlüğü de dün yaptığı açıklamada Marmara Bölgesi için kuvvetli fırtına uyarısı yaptı. Açıklamada İstanbul, Sakarya, Yalova, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’de güney yönlerden rüzgarın saatte 50-80 kilometre esmesi beklendiği belirtildi. Ağaç ve direk devrilmesi, çatı uçması, soba ve baca gazı kaynaklı zehirlenme riski ile ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı da dikkatli ve tedbirli olunması vurgulandı.