Ana Sayfa Blog Sayfa 2640

Hak örgütlerinden ortak açıklama: Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezadan derhal geri dönülmelidir!

Barış Bildirisi imzacısı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya verilen hapis cezası nedeniyle ortak açıklama yapan hak ve hukuk örgütleri, “İnsan hakları savunuculuğu cezalandırılamaz” dedi.

Hak ve hukuk örgütleri, 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Barış Bildirisi imzacısı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı için İstanbul Tabip Odası’nda basın açıklaması yaptı.

Toplantıya katılan temsilciler, “Şebnem Korur Fincancı’nın ve Barış Akademisyenlerinin yanındayız” dedi.

Açıklamaya destek vererek, “Şebnem Korur Fincancı’nın Yanındayız! Şebnem Korur Fincancı’ya verilen Cezadan Derhal Geri Dönülmelidir!” diyen hak örgütleri şöyle:

Türkiye İnsan Hakları Vakfı
İstanbul Tabip Odası 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
Çağdaş Hukukçular Derneği 
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi 
İnsan Hakları Derneği 
Özgürlükçü Hukukçular Platformu
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği 
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı 
Uluslararası Af Örgütü

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladığı için dosyaya sonradan eklenen delillerle beraber “Terör örgütü propagandası” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti.

.

(Bianet)

Tiyatroculardan Müjdat Gezen ile Metin Akpınar’a destek: Korkmuyoruz, susmuyoruz, biat etmiyoruz!

Kadıköy Tiyatroları Platformu, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in gözaltına alınmasına yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi.

Sanatçı Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında Erdoğan’ın hedef göstermesinin ardından dün soruşturma açılmış, bugün de gözaltına alınmışlardı. İki sanatçı fadelerinin ardından adli kontrol ve yurtdışı yasağıyla serbest bırakılmıştı.

Akpınar ve Gezen’in gözaltına alınmasına aralarında sanatçıların da olduğu bir çok çevreden tepki gelmişti. Kadıköy Tiyatroları Platformu, Akpınar ve Gezen’le ilgili olarak bir açıklama yaptı. Erdoğan’ı övmenin serbest, yermenin ise suç olduğna dikkat çekilen açıklamada, yapılmak istenenin sanatçılara ve sanatseverlere korku vermek olduğu belirtildi. Açıklamada “Korkmuyoruz. Düşüncelerimizi açıklamaktan vazgeçmiyoruz” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkça hedef göstermesinin ardından polis ‘refakatiyle’ ifadeye alındı. İktidarın başı tarafından hedef gösterilmelerine yol açan şey düşüncelerini ifade etmeleri.

Övmek serbest, yermek suç. Tüm toplumun yakından tanıdığı iki sanatçıya reva görülen bu muamelenin biricik amacıysa sanatçılara ve sanatseverlere korku salmak.

Öyleyse açıkça söylüyoruz. Korkmuyoruz. Düşüncelerimizi açıklamaktan vazgeçmiyoruz.

Aynı gemide olmadığımızı açıkça ilan ediyoruz. Sanatçılar aydınlığa yelken açarlar, karanlığa, baskıya karşı saçtıkları ışıkla, akıntıya karşı kürek çekerler.

Metin Akpınar da Müjdat Gezen de memleketimizin tiyatro tarihinin parçasıdır. Onlara yapılan baskı ve haksızlık tüm tiyatroculara yapılmış sayılır.

Korkmuyoruz, susmuyoruz, biat etmiyoruz!

.

(Artı Gerçek)

Küresel Kadın Fonu, 2018 yılnda kadın hareketlerindeki on önemli anı açıkladı

Küresel Kadın Fonu (Global Fund for Women), 2018’de kadın hareketleri ve kadının insan hakları açısından “en önemli on an”ı listeledi.

Küresel Kadın Fonu (Global Fund for Women), 2018’de kadın hareketlerinin dünya çapında güçlü yöntemlerle politikaları, uygulamaları ve tartışmaları etkilediğini belirterek kadının insan hakları, cinsiyetler arası adalet ve eşitlik için önemli olayları değerlendirdi.

1987’de ABD’de kurulan Küresel Kadın Fonu dünyada kadınların ve kız çocuklarının insan haklarını savunmayı amaçlayan küresel bir destek girişimidir. Kadınların liderlik ettiği toplumsal hareketlere ve çalışmalara maddi destek sunuyor.

Listede sıralanan kazanımların dünya çapında kadın hareketinin gücünü örneklediğinin ve bu ruhu 2019’a taşımak için ilham verici olduğunun altı çizildi.

1-Kadının insan hakları savunucuları adalet için çalışmaya devam ediyor

2018’de pek çok ülkede kadın hak savunucularına şiddet ve baskılar sürdü. Mart’ta Brezilya’da 38 yaşındaki Afro-Brezilyalı politikacı ve LGBTQI+ aktivisti Marielle Franco, Ukrayna’da ülkenin önde gelen aktivistlerinden Katerina Gandzyuk öldürüldü. Ancak hak savunucularına karşı artan saldırılara rağmen 2018’de hem çalışmalar yoğunlaştı hem de düşünce ve eylem üretmek ve başarıları kutlamak için kolektif alanlar oluşturuldu.

Arjantin’deki kürtaj hakkı mücadelesi

2- Kürtaj hakkında politika, toplumsal norm ve kamuoyu değiştiriliyor

ABD dahil pek çok ülkede kürtaj haklarını kısıtlama ve geri alma çabaları olsa da dünya çapında ilerleme kaydedildi. Önceden kürtajın tamamen yasak olduğu Şili ve İrlanda’da kürtaj yasallaştırıldı. Arjantin’de on yıllarca süren çalışmalar sonucu kürtaj hakları yasa tasarısı sunuldu. Yasa tasarısı senato tarafından reddedilse de ülkede daha önce görülmemiş bir halk desteği gördü.

3- İklim değişikliğinin çerçevesi değiştiriliyor

2018’de iklim değişikliği üzerinde çalışan ve yerel topluluklarının ihtiyaçlarını dile getiren kadın grupları arttı. Örneğin çevre konularında kadınların liderliğini destekleyen Hindistan Kadın Kolektifi (Women’s Collective in India) gıda güvencesi sağlamak için kadın çiftçilerle çalıştı. Kuzey Uganda’da Kadınlar ve Kırsal Gelişim Ağı (Women and Rural Development Network) sürdürülebilir tarım uygulamalarına başladı. İklim değişikliği çerçevesinde cinsiyet eşitsizliğini “İklim Adaletinde Kadınların Rolü” başlıklı kitabı bu yıl yayınlanan eski İrlanda Başkanı Mary Robinson gibi liderler de gündeme taşıdı.

İklim değişikliği ile mücadelede kadınlar genel olarak karar mekanizmalarının dışında bırakıldığı halde iklim değişikliğinin en ağır sonuçları ile kadınların yüzleştiği fark edildi: Kasırga ve su baskınları sonucu yer değiştirmek zorunda kalanların çoğu kadın ve tüm dünyada kuraklık, su baskınları ve aşırı sıcaklıklardan olumsuz etkilenen besin kaynakları üretiminin yüzde 80’e yakınını kadınlar gerçekleştiriyor.

Ergen kız çocukları için mücadele arttı

4-İktidar ve yönetimde kız çocukları ve genç kadınların gücünün farkına varılıyor

Kız çocukları ve genç kadınlar yeni ve heyecan verici yöntemlerle olumlu değişiklikler için harekete geçiyor. 2018’de kadının insan hakları alanında ilerleme kaydeden genç liderler öne çıktı. Jenerasyonlar arası ve hareketler arası alışverişler yeni hareketlerin oluşmasına alan tanıdı.

MamaCash ve FRIDA örgütlerinin yakın zamanda yayımladıkları araştırmaya göre kız çocukları ve genç kadınların liderlik yaptığı hareketler önemli bir güce sahip. Küresel Kadın Fonu ise kız çocuklarının yönettiği hareketleri desteklemek üzere Ergen Kızlar Fonu’nu (Adolescent Girls Fund) kurdu.

Bir Eksik Olmayacağız hareketi de listede

5- Kadına ve kız çocuklarına şiddet suçları işleyen faillerden hesap soruluyor

Bu yıl dünyada cinsiyete bağlı şiddete karşı mücadeleler sürdü. Mayıs’ta Uruguay’da ilk kez bir sanık “kadın cinayeti”nden hüküm giydi. Kadın cinayeti ülkede 2017’nin Ekim ayında yasal olarak insan öldürme suçundan farklı, nefret suçu gibi özel koşullar göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gereken bir suç sayılmıştı.

Filistin’de pek çok feminist grup kadın cinayetlerine karşı sessizlik ve cezasızlığa karşı harekete geçti. İsrail’de Yahudi ve Filistinli kadınlar Aralık’ta 16 yaşındaki Yara Ayoub’un ve 13 yaşındaki Silvana Tsegai’nin öldürülmesine karşı öfkelerini dile getirmek için grev yaptı. Arjantin’de başlayan ve Güney Amerika’ya yayılan, erkek şiddetine karşı mücadele eden Bir Eksik Olmayacağız (Ni Una Menos) hareketi eylemlerini sürdürdü.

6- İnsani yardımlara feminist bir odak getiriliyor

Bu yıl dünya çapında cinsiyet eşitliği çalışmalarına 300 milyon dolardan fazla bütçe ayıran Kanada Hükümeti gibi büyük fon sağlayıcılar feminist bir odağı olan yardım projeleri yürüttü. İnsani yardımların feminist bir yaklaşımla yürütülmesi dünyada önemli kazanımları destekliyor.

7- Cinsel şiddetin savaş silahı olarak kullanıldığı tanındı

Nobel Barış Ödülü’nün kazananları bu yıl Kongo’da şiddet gören kadınlarla çalışan Dr. Denis Mukwege ve IŞİD’in cinsel şiddetine ışık tutan Ezidi aktivist Nadia Murad oldu. Ödülün Mukwege ve Murad’a verilmesi cinsel şiddetin savaş silahı olarak kullanılması sorununa dikkat çekti.

İşbirliği arttı

8- Kesişimselliğe ışık tutuldu

Kadın hareketleri artan baskılara karşı en güçlü cevabı vermek için strateji geliştirirken gittikçe daha çok örgüt, grup ve lider hareketler arası örgütlenmenin gücünü tanımaya başladı. Kesişimselliğin odağa alınması sonucunda çeşitli konularda uzmanlaşan toplumsal adalet örgütleri arasındaki işbirliği, tartışma ve iletişim sonucunda toplumsal hareketler güçlendi.

Sanat aktivizim için 

9- Hükümetler aktivistleri bastırdığında kadın hareketleri yaratıcılıklarını konuşturdu

Orda Doğu’dan Güney Amerika’ya baskıcı hükümetler politikalarına ters düşen hak savunucularını kısıtlamak, tehdit etmek ve yok etmek için çalışıyor. Risklere rağmen kadın örgütleri yaratıcı toplanma, çalışma ve strateji yöntemleri geliştirdi. Acil Eylem Fonu (Urgent Action Fund)raporuna göre gruplar sosyal medya ve diğer teknolojileri kullanarak yeni fon kanalları yaratıyor ve yasal kısıtlamaları deliyor. Sanat aracılığıyla aktivizm de baskılara meydan okumak için kullanılıyor.

10- Direniş devam ediyor

Dünyada pek çok ülkede kadına şiddet, kadına şiddete cezasızlık, ücret eşitsizliği gibi sorunlar bu yıl da devam etti ve kadının insan hakları pek çok açıdan tehdit edildi. Ancak kadının insan haklarına getirilmeye çalışılan kısıtlamalara karşı direniş de tüm gücüyle devam ediyor.

.

(Bianet)

Asgari ücret belli oldu

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2019 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek üzere son toplantısını yaptı. Toplantının ardından 2019 yılında uygulanacak asgari ücret 2 bin 20 TL olarak belirlendi. Rakama oy birliği ile karar verildiği bildirildi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün saat 10.00’da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında toplandı. Toplantıya, işveren kesimini temsilen TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu), işçi kesimini temsilen Türk-İş (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) katıldı.

“Sözümüzü tuttuk”

Asgari ücretin 2019 yılında 2 bin 20 lira olarak belirlendiği toplantının ardından konuşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Asgari ücrette mevcut enflasyonun üzerinde bir artış sağladık, işçimizi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair sözümüzü tuttuk” açıklamasında bulundu. Selçuk, kararın oy birliği ile alındığını söyledi.

“İnsanları plaja mı çağıracağım?”

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay da asgari ücret görüşmeleri devam ederken yaptığı açıklamaları hatırlatarak “Başımıza gelmeyen kalmadı. Dediler ki ‘Türk-İş Başkanı insanları sokağa davet ediyor.’ Ne yapacağım, plaja mı davet edeceğim, sıkıntım olduğunda anlatacağım” dedi. Atalay, 2020 liralık asgari ücretin “mükemmel” olmadığını ancak kabul edilebilir olduğu görüşünü dile getirdi.

Asgari ücret nasıl belirleniyor?

Asgari ücreti, yasa gereği 5’er işçi, işveren ve devlet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor. Bu komisyonda, en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için işçi tarafını Türk-İş temsil ederken, TİSK işveren tarafı adına masa bulunuyor.

.

(T24)

Antep’teki 1.250 konutun bir yıllık enerji ihtiyacı güneş enerjisinden karşılandı

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Bağlarbaşı Güneş Enerji Santralı (GES), 2017’den bu yana binikiyüzelli konutun 1 yıllık elektriğini karşılayacak üretimi gerçekleştirdi.

Gaziantep’teki Bağlarbaşı Güneş Enerji Santralı (GES), 2017’den bu yana 1.250 konutun 1 yıllık elektriğini karşılayacak üretimi gerçekleştirdi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından devreye alınan Bağlarbaşı GES’inde toplamda 2 milyon 943 bin 644 Kwh elektrik üretildi, bu rakam 1.250 konutun 1 yıllık tükettiği elektriğe eşdeğer oldu.

1 MW’lık GES’in 2015 yılında yapımına karar verilmiş, 18 Ağustos 2016 tarihinde inşaatına başlanmıştı. 2017 yılında elektrik üretimine başlayan GES, şehrin tarım ve sanayi kenti kimliği doğrultusunda artan enerji giderlerine çözüm olarak hayat geçirildi.

Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında enerji verimliliğine önem verdiği biliniyor. Alternatif enerji kaynaklarına yönelme zorunluluğu ortaya çıkınca Gaziantep Büyükşehir Belediyesi de stratejik planları ve vizyonuna enerji tüketimini yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etme kararı almış, bu yönde projeler geliştirmişti. Plan kapsamında uygun araziler seçilmiş, kurulacak santrallar için uygulama projeleri hazırlanmıştı.

.

(İklim Haber)

Dayko Doğal Yaşamı Koruma Vakfı Başkanı Nusret Türkkan: Trakya halkı hiçbir yerde termik santral istemiyor

Trakya’nın birçok bölgesinde kömürlü termik santral projeleri hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölge halkı, yerel hareketler ve sivil toplum kuruluşları ise bu projelere karşı mücadelelerini yılmadan sürdürüyor. 

Kömürlü termik santral projelerinden birinin Tekirdağ’ın Çerkezköy ile Kapaklı ilçeleri arasında kurulması planlanıyordu. Pınarça mevkiine termik santral kurulması için çalışmalar başlatılıp, bölgede kamulaştırılmalar yapılmıştı. Bölge halkı çeşitli protestolarda bulunurken, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) bilgilendirme toplantısını da yaptırmamıştı.

“Santral yerini ormanlık alana, Çerkezköy’ün Pınarca’da bir köye çektiler”

Geçtiğimiz günlerde termik santralden “teknik nedenlerle vazgeçildiği” bilgisi kamuoyuna yansıdı. Bu gelişmeyi Dayko Doğal Yaşamı Koruma Vakfı Başkanı Nusret Türkkan’a sorduk. Yeşil Gazete’ye konuşan Türkkan, termik santral projesinden vazgeçildiği haberini Tekirdağ Ak Parti Milletvekili Mustafa Yel vasıtasıyla öğrendiklerini söyledi.

“Tekirdağ Ak Parti Milletvekili Mustafa Yel kararı kendi sosyal medya hesabı üzerinden duyurdu. Biz de bu şekilde haberdar olduk. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile yaptıkları görüşmeler neticesinde teknik nedenlerden dolayı termik santralin yapımından vazgeçildiği bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı.

Geçen seneden beri projenin iptaline karşı mücadele yürütülüyor. Daha önce Silivri ve Çerkezköy arasında kamulaştırma iptal davası açılmıştı. O dava kazanıldı. Santral yerini ormanlık alana, Çerkezköy’ün Pınarca’da bir köye çektiler. Orada 500 hektarlık bir ormanlık alan var. Tabii o 500 hektarlık orman alan 3 bin hektar olacak. Daha önce Bakanlar Kurulu’ndaki planda yapılan değişiklikle termik santral projesi ilan etmişlerdi.”

Kuzey Ormanları Savunması’ndan termik santrale karşı protesto gösterisi

“Istrancalar İstanbul’un tek klima kapısı, oksijen deposu, milyonlarca insanın yaşam kaynağı”

Trakya’nın önemli bir tarım deposunu olduğunu ifade eden Türkkan,  termik santralin hayata geçmesi halinde geçimini topraktan sağlayan bölge halkına darbe vuracağı görüşünde. 

“Bölge halkı hiçbir yerde termik santral istemiyor. Ama maalesef her tarafta termik santral projeleri var. Trakya’nın dokuz yerinde termik santral projesi var. Bunlardan iki, üç tanesi iptal edildi ama diğerleri devam ediyor. Türkiye’de ayçiçeğinin yüzde 55’i, buğdayın yüzde 25’i, pirincin yüzde 80’i Trakya’da üretiliyor. Trakya bir tarım deposu. Istrancalar da bölgede çok önemli bir yaşam kaynağı. Trakya’da bütün nehirler, dereler Istrancalar’dan doğuyor. Istrancalar İstanbul’un tek klima kapısı, oksijen deposu, milyonlarca insanın yaşam kaynağı. Termik santral tam Kuzey rüzgarlarının önüne yapılacaktı, dolayısıyla havza daha da büyüyecekti.”

TEMA Vakfı’nın “Kömür Üzer” kampanyası

“Yeniden ÇED başvurusunda bulunabilirler” diyen Nusret Türkkan, “Bu halkın yoğun tepkisiyle geri alınmış bir karar oldu. Önemli bir konu da 22 kuruluşun ortak bir karar alarak belediye başkanlarının da desteğiyle ortak bir mücadele yürütmüş olmasıydı” açıklamasında bulundu. 

Türkiye’nin termik santral ile ilişkisi

Finans düşünce kuruluşu Carbon Tracker’ın yayınladığı rapora göre Türkiye’nin 2018’de işletmede olan kömürlü termik santral kurulu gücü 19 GW, inşaat aşamasındaki kömürlü termik santral kurulu gücü ise 1,3 GW. Halihazırda toplam elektrik üretiminin üçte biri kömürle yapılırken, planlanan 42 GW ek kömürlü termik santral kurulu gücü elektrik üretiminde kömürün payını yaklaşık olarak %150 artıracak. Güneş ve rüzgâr enerjisinde yaşanan hızlı büyümeye bakıldığında, Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımların kömüre dayalı elektrik üretiminin artırılmasından daha az finansal risk taşıdığı görülüyor.

Çevre Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre şu an Türkiye’de 56 adet kurulu ve/ya kurulması düşünülen termik santral projesi var. 

Çerkezköy’de planlanan termik santral için ‘vazgeçildi’ açıklaması

Yeni raporda çarpıcı sonuç: Kömürlü termik santrallerin yarıya yakını zararda

Termik santraller çocukların zekâ düzeyini düşürüyor

Haber: Merve Damcı

(Yeşil Gazete)

Çevre felaketini önlemek için şimdi harekete geçin!

9 Aralık 2018’de The Guardian‘da yayınlanan makaleyi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Hilal Işık’ın çevirisi ile paylaşıyoruz. 

***

Extinction rebellion sırasında Buckingham Sarayı önünde protesto. Fotoğraf Henry Nicholls/Reuters

Dünyanın dört bir yanından 100 akademisyen, yazar, siyasetçi ve kampanyacı, iklim değişikliğine dikkat çekmek için eylem çağrısı yapıyor.

Karmaşık, birbirine bağlı küresel ekosistemimizde, türlerin yok oluşunun hızlanmasıyla yaşam ölüyor. İklim krizi tahmin edilenden çok daha hızlı bir şekilde kötüye gidiyor. Her gün 200 türün soyu tükeniyor. Bu korkunç durum bu şekilde devam edemez.

Dünya genelindeki politik liderler çevresel krizi ele alma konusunda başarısız. Küresel kurumsal kapitalizm uluslararası ekonomiyi yönlendirmeye devam ederse küresel felaket kaçınılmazdır.

Britanya, ABD, Avustralya, Brezilya ve Afrika ve Asya’daki kayıtsızlık ve eylemsizliğin hepsi insanlığın gezegeni koruma konusundaki büyük sorumluluğunu reddeden çeşitli politik felç belirtilerini göstermektedir.

Uluslararası siyasi örgütler ve ulusal hükümetler iklim-krizi meselesini, acilen ele almak için kapsamlı politikalar hazırlayarak bir an önce ön plana almalılar. Geleneksel imtiyazlara sahip uluslar fakirleşmiş ülkelerdeki sürdürülemez ekonomik büyümenin yarattığı zararları tazmin etmek ve maddi bakımdan ayrıcalıklı ülkelerin gezegeni yağmalayan emperyalizminin verdiği zararı karşılamak için bu ülkelerdeki kapsamlı çevre koruma politikalarını gönüllü olarak finanse etmelidir.

Aşırı hava koşulları gıda üretimine şimdiden darbe vururken, hükümetlerin aşırı hava koşullarına dirençli gıda üretimi için ekolojik tarım alanına acilen yatırım yaparak herhangi bir açlık riskini önlemek üzere derhal harekete geçmesini talep ediyoruz. Ayrıca gıda ürünlerimiz üzerinde hava olaylarının yarattığı yıkımı yavaşlatmak üzere Kuzey Kutbu buz tabakasının kurtarılması için acil bir zirve toplantısı yapılması çağrısında bulunuyoruz.

Dahası, yerkürenin endişeli yurttaşlarını yerli halkların haklarının savunuculuğu, sömürgelerin bağımsızlığa kavuşması ve onarıcı adalet de dahil olmak üzere kendi ortamlarında mevcut rehavet karşısında isyan etmeleri ve örgütlenmeleri, yani yok oluşa artık isyan eden küresel harekete (örneğin Birleşik Krallık’taki Yok Oluş İsyanı’na) katılmaları için çağrıda bulunuyoruz

Politikacıları ve iş dünyasının liderlerini rehavetlerinden ve inkârcılıklarından vazgeçmeye ikna etmek için ne gerekiyorsa kolektif olarak şiddete başvurmadan yapmak zorundayız. Politikacıları ve iş dünyası liderlerinin “böyle gelmiş böyle gider” bakış açısı artık bir seçenek olmaktan çıkmıştır. Yer kürenin vatandaşları artık gezegene ait görevimizi yerine getirmekteki bu başarısızlığa daha fazla katlanmayacaklar.

Her birimiz, özellikle maddi imtiyazlılar dünyasında yaşayanlarımız bundan sonra daha basit yaşamayı, daha az tüketmeyi ve yalnızca insan haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda gezegenimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirme ihtiyacını kabul etmeyi taahhüt etmeliyiz.

Dr. Vandana Shiva Delhi, Hindistan

Naomi Klein, Yazar

Noam Chomsky, Emeritus profesör, Arizona Üniversitesi ABD

Prof A.C. Grayling New College of the Humanities Londra, Birleşik Krallık

Philip Pullman Birleşik Krallık

Dr. Rowan Williams Birleşik Krallık

Bill McKibben 350.org kurucusu Brooklyn, New York, ABD

Tiokasin Ghosthorse (Lakota Nation), New York, ABD

Esther Stanford-Xosei Organizatör, Stopthe Maangamizi: We Charge Genocide/Ecocide Campaign (SMWeCGEC),Londra

Sir Jonathon Porritt Birleşik Krallık

Dr.Alison Green Arden Üniversitesi, eski rektör yardımcısı, Ulusal Direktör (http://www.scientistswarning.org)

Lily Cole Model, girişimci ve Environmental Justice Foundation kurucusu

Chris Packham Doğa bilimcisi ve televizyoncu, Birleşik Krallık

Dr. Susie Orbach Psikianalist, The Balint Consultancy, Birleşik Krallık

Prof. Joy Carter Winchester Üniversitesi, Birleşik Krallık

Prof. Jayati Ghosh Jawaharlal Nehru Üniversitesi, Yeni Delhi, Hindistan

Diğer (ülkeye göre sıralama)

Birleşik Krallık

Ms Da AblaAll-Afrikan Networking Community Link for International Development (AANCLID) Genel Sekreter Yardımcısı, (AANCLID), Londra, Birleşik Krallık

Ms Demoui Akouba Doue All-Afrikan Students Union Link in Europe (AASULE) Eş Genel Sekreteri, Plymouth, Birleşik Krallık

Jem Bendell Sürdürülebilir Liderlik Profesörü, Cumbria Üniversitesi,Birleşik Krallık

Dr. Adotey Bing-Pappoe Ortak organizatör, Afrika İşbirliği Forumu (ACF), Londra, Birleşik Krallık

Liz Bondi Sosyal coğrafya profesörü, Edinburgh Üniversitesi, BirleşikKrallık

Dr. Simon Boxley Centre for Climate Change Education & Communication, Winchester Üniversitesi, Birleşik Krallık

Dr. Onel Brooks Psikoterapi, danışmanlık ve danışmanlık psikolojisinde kıdemli öğretim üyesi, Birleşik Krallık

Dr. Philip ByrneYeminli klinik psikolog, Cheshire, Birleşik Krallık

Prof. Molly ScottCato MEP Birleşik Krallık

Paul Chatterton Kentsel Gelecek, Leeds Üniversitesi, Birleşik Krallık

Kooj ChuhanDirektör, Virtual Migrants, Manchester, Birleşik Krallık

Danny Dorling Halford Mackinder coğrafya profesörü, Oxford Üniversitesi, Birleşik Krallık

Dr. David Drew Parlamento üyesi, Birleşik Krallık

Jonathan Gosling Emeritus liderlik çalışmaları profesörü, Exeter Üniversitesi, Birleşik Krallık

Ms Athea Gordon-DavidsonEşbaşkan, Brixtonics @ Brixton, Londra, Birleşik Krallık

David GraeberAntropoloji profesörü, Londra Ekonomi Okulu, Birleşik Krallık

Fe Haslam CAFA Archival Resources Action Team (CARAT) sekreterlik yöneticisi, Londra, Birleşik Krallık

Çevre bilimleri doktoru Richard House, Yeminli psikolog, Stroud, Birleşik Krallık

David HumphreysÇevre politikası profesörü, Açık Üniversite, Birleşik Krallık

Prof. Gus JohnPartner, Tüm Afrika Danışmanları LLP & Coventry Üniversitesi, Coventry, Birleşik Krallık

Boucka KoffiEş koordinatör yardımcısı, Küresel Adalet Forumu (GJF),Sheffield, Birleşik Krallık

Karin Lesnik-Oberstein Eleştirel teori profesörü, Reading Üniversitesi, Birleşik Krallık

Del Loewenthal Psikoterapide emeritus profesörü, Roehampton Üniversitesi, Birleşik Krallık

Caroline Lucas Parlamento üyesi, Birleşik Krallık

Kofi Mawuli Klu Pan-Afrikan Reparations Coalition in Europe 
(PARCOE) Eş başkan yardımcısı, Londra, Birleşik Krallık

Psikoloji doktoru Tony McSherry, Psikoterapist, Birleşik Krallık

Simon MurrayŞair ve grafik sanatçısı, Leeds, Birleşik Krallık

Prof. Dany NobusBrunel Üniversitesi, London, Birleşik Krallık

Michel OdentMD Primal Sağlık Araştırma Merkezi, Londra, Birleşik Krallık

Jenny Pickerill Çevre Coğrafyası Profesörü, Sheffield Üniversitesi, Birleşik Krallık

Dr. Gillian Proctor CPsychol., Program lideri, danışmanlık ve psikoterapi alanında yüksek lisanslı, Leeds Üniversitesi, Birleşik Krallık

Kate Raworth Donut Economics yazarı; Çevre Değişim Enstitüsü, Oxford Üniversitesi, Birleşik Krallık

Dr. Rupert ReadOkutman, Felsefe, Doğu Anglia Üniversitesi, Birleşik Krallık

Prof. Paul Routledge Tartışmacı Politika ve Sosyal Değişim Liderliği, Leeds Üniversitesi, Birleşik Krallık

Kwame Adofo Sampong Pan-Afrikan Fora Internationalist Support Coordinating Council (PAFISCC) Sekreterlik organizasyon yöneticisi, Londra, Birleşik Krallık

Prof. Andrew Samuels Essex Üniversitesi, İngiltere Eski Psikoterapi Konseyi Başkanı, Birleşik Krallık

Dr. Leon Sealey-Huggins Küresel Sürdürülebilir Kalkınma hocası, Warwick Üniversitesi, Coventry, Birleşik Krallık

Ms Jendayi Serwah Afrikan Emancipation Day Reparations March Committee (AEDRMC) Eş Başkan, Bristol, Birleşik Krallık

Helen Spandler Ruh sağlığı profesörü, Central Lancashire Üniversitesi, Birleşik Krallık

Simeon Stanford Global Afrikan People’s Parliament (GAAP) Kurucu Ortak ve Liderlik Kolaylaştırma Ekibi üyesi, Londra, Birleşik Krallık

Dr. Julia K. Steinberger Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü, Leeds Üniversitesi, Birleşik Krallık

Amerika Birleşik Devletleri

Prof. Julian Agyeman Tufts Üniversitesi, Medford, Massachusetts, Amerika Birleşik Devletleri

David Elkind Emeritus psikoloji profesörü, Tufts Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

Nik Heynen Coğrafya profesörü, Georgia Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

Eric Holthaus gazeteci ve üye, Minnesota Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

Maureen O’Hara psikoloji profesörü, Ulusal Üniversite, Amerika Birleşik Devletleri

Guy McPhersonArizona Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

Profesör Kris Manjapra Tufts Üniversitesi, Medford, Massachusetts, Amerika Birleşik Devletleri

William J. Ripple Ekoloji profesörü, Oregon Eyalet Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

Kirk Schneider Saybrook Üniversitesi ve Varoluşsal-Hümanist Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri

Rabbi Arthur Waskowdirektör, Shalom Merkezi, Philadelphia, Amerika Birleşik Devletleri

Avustralya

Steve Biddulph AM,psikolog ve yazar, Avustralya

Prof. Timothy DoyleAdelaide üniversitesi, Avustralya

David SchlosbergÇevre politikaları profesörü, Sidney Üniversitesi, Avustralya

John Seedkurucu, Rainforest Information Centre, St Lismore, NSW, Avustralya

Benin

Salim DaraŞef topluluğu / Djougou Kralı,Benin

Zeguen Moussa Toure Başkan, Mouvement Social Panafricain pour le Development Integral (MSPDI), Cotonou Benin

Fransa

Ms Aissata Diakhite Kaba International Network of Scholars and Activists for Afrikan Reparations, Youth and Students Auxiliary Fellowship – RepAfrika (INOSAAR-RepAfrika) Ortak Genel Sekreter, Paris, Fransa

Engin Isin Uluslararası Siyaset Profesörü, Londra Queen Mary Üniversitesi ve Londra Enstitüsü, Paris, Fransa

Yeni Zelanda

Lennard Gillman Biyocoğrafya profesörü, ana bilim dalı başkanı Auckland Teknoloji Üniversitesi, Aotearoa, Yeni Zelanda

Prof. Keith TudorAuckland Teknoloji Üniversitesi, Aotearoa Yeni Zelanda

Gana

Wedam Abassey Ghana Youth and Student Changemaking Alliance (GYASCA) Eşbaşkan, Kumasi, Gana

Dukomegatsitsi Kosi AgokoGenel Kurul Onursal Başkanı, ABLODEDUNOVISIHA Gbetowo Pan-AfrikanTopluluğu Yenilenme Küresel Sendikası (ABLODEDUNOVISIHA-GGUPACOR),Tanyigbe, Gana

Ms Adzo Agorkor Görev Eylem Komisyonu ortak baş sekreteri,
Scientific Observatory on Development in Afrika (MIANONKU-ISODA), Tanyigbe, Gana

Mawuse Yao AgorkorGenel sekreter, VAZOBAAfrika and Friends Networking Open Forum Accra, Gana

Ms Dedo Azu Genel sekreter, ADZEWAGBETO Pan-Afrikan Women’s Liberation Union (ADZEWAGBETO-PAWLU), Somanya, Gana

Elorm Koku DadeBaş Sekreter, All-Afrikan Citizens Action for Sustainable Transportand Communications (AACASTAC), Accra, Gana

Kafui Yao Dade Eşbaşkan, Planet Repairs Youth Positive Action Campaign (PRYPAC), Accra, Gana

Nyoefe Yawa Dake Eşbaşkan, NUTROZA Panafrecycle (Pan-Afrikan Geri Dönüşüm Kooperatifi Çevre Adalet Derneği), Accra, Gana

Ms Xolanyo Yawa Gbafa Eş Genel Sekreter Yardımcısı, EDIKANFO Pan-Afrikan Gençlik ve Öğrenci Enternasyonalist Zinciri (EDIKANFO-PAYSIL), Akra, Gana

Numo Akwaa Mensah III Ga Nae (Accra Yerli Ga Topluluğu Denizlerin Baş Rahibi), onursal başkan, Sürdürülebilir Kalkınma Eylem Forumu için Accra Topluluğu Rejenerasyonu (ACORSDAF), Accra, Gana

Nana Kobina Nsikos V Omanhen, Eskadoçan, Pan-Afrikan Chieftaincy Küresel Afrikan Aile Birleşmesi Uluslararası Konseyi (GAFRIC) için Eğitim Direktörü, Sekondi, Gana

Prof. Kwaku SenahGenel Müdür, AFRICARIBE Merkezi, Accra, Gana

Togbe Adza Tekpor VII Osie Avatime (Baş şef), Pan-Afrikan Uluslararası Başsavcı, Global Afrikan Aile Birliği Uluslararası Konsey Çevre Adaleti EşBaşkanı (GAFRIC), Vane-Avatime, Gana

Diğer ülkeler

Paul BeckwithYarı zamanlı klimatoloji profesörü, Ottawa Üniversitesi, Kanada

Dr. Dina GloubermanSkyros Holidays’in kurucusu, Skyros, Yunanistan

David LehrerArava Çevre Çalışmaları Enstitüsü, Kibbutz Ketura, Israil

Dr. Jim SalingerTazmanya Üniversitesi; Misafir profesör, Florence Üniversitesi,Italya

Mussauwa Wandale, People’s Land Organizasyonu Lideri, Likoma, Malawi

Dr. Barryl A. Biekman Eş-Başkan Yardımcısı, Avrupa Birliği STK Afrika Peyzajları Danışma Konseyi (ENGOCCAR), Amsterdam, Hollanda

Dr. Sunita NarainGenel Müdür, Bilim ve Çevre Merkezi, Delhi, Hindistan

Neeshad ShafiArap Gençlik İklim Hareketi Genel Müdürü (AYCM), Katar

Conley Shivambo RoseGenel Sekreter, Birleşik İlerleme Cephesi (UFP), Kingstown, StVincent ve Grenadinler

Giorgos KallisICREA profesörü, Barselona Üniversitesi, İspanya

• Kampanyaya destek ver – email [email protected]

.

Makalenin İngilizce Orijinali

Yeşil Gazete için çeviren: Hilal Işık

.

(Yeşil Gazete, The Guardian)

Cinsiyetçi radyocu hakkında karar: Her hafta bir feminist konuk ağırlayacak ve 10 dakika sözünü kesemeyecek

Arjantin’de ‘Bebek’ lakabıyla bilinen radyo sunucusu Angel Etchecopar kadın düşmanlığı yapmakla suçlandı. Savcılar, sunucunun her hafta programına feminist bir konuk alması kararı verdi. Sunucu 10 dakika boyunca konuğunun lafını kesemeyecek ve eleştiremeyecek.

Arjantin’de kadın düşmanı söylemlerde bulunmakla suçlanan bir radyo programı sunucusunun, beş ay boyunca her hafta programında bir feminist konuk ağırlaması kararı alındı.

Savcılarla varılan anlaşma sonucunda sunucu Angel Etchecopar, yayına alacağı feminist konuğunun 10 dakika boyunca sözünün kesemeyecek ve konuğunun sözü bitmeden herhangi bir eleştiride bulunamayacak. Karar, savcıların sunucuyu cinsiyet ayrımcılığı yapmakla suçlamasının ardından alındı.

Le Monde gazetesinin haberine göre sunucu Radio 10 kanalındaki programında feministler için ‘feminaziler’ ifadesini kullandı ve feministlerin ‘iğrenç insanlar olduklarını’ söyledi.

La Nación gazetesine konuşan Savcı Federico Vilalba Diaz, sunucu Etchecopar’ın ‘kadınlara karşı saygısızlık yapmak, hakarette bulunmak, ayrımcılık yapmakla’ suçlandığını ifade etti. Diaz, “Ama Etchecopar sorguya geldiğinde pişman olduğunu ifade etti ve medyada gördüğümden çok daha farklı bir kişiliğini gösterdi” dedi.

La Nación gazetesi, ‘Bebek’ takma adıyla bilinen Etchecopar’ın tavrını değiştirme niyetini göstererek yetkilileri ikna ettiğini ve bir kadın hâkimin, şartlı tahliyesine karar vererek davayı düşürdüğünü yazdı.

Anlaşma koşullarına göre savcılar sunucuya, kadın konularında uzman olanların isimlerinden oluşan bir konuk listesi verecek ve Arjantin’in cinsiyete dayalı şiddet konularında uzman olan savcısı Veronica Guagnino da, programda tartışılacak konu başlıkları verecek.

Etchecopar’ın ayrıca bir yıl boyunca ayrımcı söylemlerden kaçınması ve Katolik bir yardım vakfına küçük meblağda bağışta bulunması gerekecek. Anlaşma şartlarını ihlâl etmesi durumunda ise hakkındaki dava yeniden açılacak.

Bu ayın başında Arjantin parlamentosu, tüm yetkililerin cinsiyet eşitliği eğitimi almasını öngören yasayı onayladı. Yasaya, 2017’de tecavüze uğrayıp öldürülen 21 yaşındaki Micaela Garcia’nın adı verildi. Cinayet ülkede büyük tepki çekmiş, gösteriler düzenlenmişti. Garcia, Arjantin’de erkek şiddetine karşı kadınların korunması için başlatılan ‘ni una menos’ hareketinin destekçilerindendi.

Arjantin parlamentosu Ağustos ayında ise, gebeliğin ilk 14 haftasında kürtajın yasallaşmasını öngören yasa tasarısını ise reddetti. Tasarı parlamentoda 16 saatten fazla tartışılmıştı.

.

(Cumhuriyet)

İklim uzmanları Katowice’de gerçekleşen COP24’ü değerlendirdi: Kazançlar, kayıplar

İklim değişikliği ile mücadelenin aciliyetinin ortaya konduğu IPCC 1.5  Derece Özel Raporu’nun ışığında gerçekleşen COP24 (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Toplantısı) toplantısı 2-14 Aralık 2018 tarihleri arasında Katowice kentinde gerçekleşmişti.

Zirvede 2020 yılından itibaren yürürlüğe girecek iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini somutlaştıran Kural Kitabı kabul edilmiş, Paris Anlaşması’nda “gelişmiş ülke” olarak değerlendirilen Türkiye’nin, “gelişmekte olan ülke”statüsüne geçme talebi ise kabul görmemişti.

Polonya’daki konferansa katılan ve gelişmeleri yerinde takip eden iklim uzmanları, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından düzenlenen “2018 Katowice İklimZirvesi-COP24’ten İzlenimler” başlıklı panelde akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve gazetecilerle bir araya geldi.

Panelde Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (UNFCCC) gelişmiş ülkelerin yer aldığı Ek-1 listesinden çıkma talebinin neden zirve gündemine alınmadığı, üçüncü kez Polonya’nın ev sahipliğinde, eski bir kömür madeninde düzenlenen COP zirvesindeki “kömür reklamı” ile kimlere, ne mesaj verilmek istendiği, karbon vergisi ülkelerin tecrübeleri, iklim aktivistlerine yönelik müdahaleler, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede acilen atması gereken adımlar ve COP26 adaylığı konuşuldu.

Türkiye’nin gelişmiş ülkeler listesinden çıkma talebi neden konferansın gündemine alınmadı?

İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, COP24’ün 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’nın nasıl uygulanacağı ve bu hedeflerin nasıl güçlendirileceğine dair iki temel gündemi olduğunu söyledi. Şahin, Türkiye’nin 25 yıldır “gelişmiş ülke değilim” diyerek Ek-1 listesinden çıkmak istemesindeki ısrarının müzakerelerde söz sahibi olma şansını engellediğine dikkat çekti.  

“Türkiye 2015’ten beri bu sorunu çözmeye çalışıyor. Geçen yıl Bonn’da bizim de açıkça gördüğümüz Almanya’nın sorunu çözmeye yönelik hazırladığı bir metin vardı. Almanya kolaylaştırıcı olarak gelişmekte olan ülkelere bunu kabul ettiremedi. Gelişmekte olan ülkeler kabul etseydi bile muhtemelen Türkiye kabul etmeyebilirdi. Bu metin kabul edilmeyince bu yıl Türkiye Katowice’ye giderken ‘madem öyle Ek-1’den çıkalım’ diye öneri verdi. İklim değişikliği ile ilgilenen hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir öneriydi.

Türkiye Delegasyonu Polonya’daki COP24 müzakelerinde

“Türkiye, bu kadar yerleşmiş bir rejimin içinde yerini değiştiremezdi”

Türkiye, bu kadar yerleşmiş bir rejimin içinde yerini değiştiremezdi. 197 ülkenin konsensus sağlaması gereken bir kategori değişikliği zaten yapılamazdı. Yapılamayacağı da biliniyordu. Öneri açılışta gündem dışı kaldı ve iş istişareye bırakıldı. Fransa’nın kolaylaştırıcılığında bu sefer yeni bir metin ortaya çıktı. Bunu ise kapalı kapılar ardında pazarlık yapılan bir metin olduğu için kimse görmedi. Kapanıştan bir gün önce o metnin üzerinde de anlaşmaya varılamadığı açıklandı. Sonra Türkiye ‘bizim sorunumuzu çözmediniz’ diyerek kapanışı bloke etti. COP Başkanı seneye kadar sorunu kişisel olarak halledeceğini söyledi. 

Peki biz neden Ek-1’den çıkmak gibi en yukarıdan pazarlığı açıyoruz? Bu belli değil. Türkiye bu pazarlıkta koz olarak Paris Anlaşması’nı onaylamamayı kullanıyor. Halbuki Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaması hiç kimse için bir sorun oluşturmuyor. Elinizde koz olarak kullandığınız şeyin bir değeri yok. Olmadığı için de önemsenmiyor.”

“Bundan sonra ilk yapılması gereken Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın onaylayıp iklim politikalarını geliştireceğini açıklaması”

Şahin, Türkiye’nin statü değişikliği önerisinin ise kabul edilmeyeceği görüşünde. 

“Türkiye şu anda rejim içinde gelişmiş ülke kabul edildiği için Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanamıyor. Diğer iklim finansmanından yararlanıp yararlanamayacağı konusunda bir netlik yok. Paris Anlaşması’na da taraf değil. Bence olması gereken şuydu: Türkiye bu pazarlığa hiç girişmeyip doğrudan doğruya anlaşmayı onaylayıp rejimin içinde müzakerelerin içinde aktif bir aktör olup, kendinden yana ülkeleri ve tarafları çevresine toplayacak bir müzakere biçimi geliştirip sorununu müzakere edebilirdi. Çünkü talebinde haksız değil ama yöntemi yanlış. Katar, Singapur ve Güney Kore bile gelişmekte olan ülke sayılırken Türkiye’nin gelişmiş sayılması orantısız. Türkiye’nin iklim finansmanından yararlanması lazım. Bundan sonra ilk yapılması gereken Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın onaylayıp iklim politikalarını geliştireceğini açıklaması. Peki Ek1’den çıkabilir mi? Mümkün değil.”

Semra Cerit Mazlum ve Ümit Şahin 

COP24’te Türkiye’nin en büyük kaybı ne oldu?

Ortak raporlama kurallarının tüm taraf ülkeler için geçerli olduğunu ve 2 yılda bir ‘saydamlık’ raporu verileceğini söyleyen Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Semra Cerit Mazlum, Türkiye’nin Ek-1 ülkesi olarak bu raporları eksik de olsa verdiğini ancak Paris Anlaşması’nı onaylamayarak çok büyük bir fırsatı kaçırdığını söyledi. 

“2007’ye kadar bu rejimin içinde hiçbir yerdeydik. Sadece gözlemciydik. Heyetler dinlemeye gidiyorlardı. 2007’de Bali Yol Haritası kabul edildiğinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinden hepsinin yine bugünkü gibi farklı sorumluluklarla yeni bir anlaşmaya varabileceğine dair bir kanal açılınca tüm taraflar eşit bir şekilde konuşmaya başladılar. Türkiye bir sürü bildirim yaptı. Kurumlar, sivil toplum hareketlendi. 2007’den itibaren hepimiz iklim konuşmaya başladık. Bir irade oluşmaya başladı. Sonra Kopanhag’da o kısım kapandı, yeni bir kanal açılmış oldu. Cancun kararı çıktı. O Türkiye’nin tartışmasını genişletti. Paris yeni bir umut daha doğurdu.

“Kuralların ertelenmiş olması, sürdürülebilir kalkınma mekanizması Türkiye’nin kullanabileceği bir şeydi”

Şimdi ise 2006’ya geri dönmüş olduk. Tüm rejim Paris Anlaşması’nın altına taşınmış oldu. Sözleşme altında, Kyoto Protokolü altında kurulan tüm mekanizmalar Paris Anlaşması’nın altına geldi. Bundan sonra oradan ilerleyecek. Sözleşme önemli ama uygulama Paris Anlaşması’nın altında olacak ve biz yokuz. Gelecek seneden itibaren taraf olmazsak bu rejimin içinde olmayacağız. Sürdürülebilir kalkınma mekanizması Türkiye’nin kullanabileceği bir şeydi. Türkiye onun müzakeresinde olmayacak. Adaptasyon komitesi, uzun vadeli finansman gibi birçok başlık Paris Anlaşması’nın altında geldi. 11 sene boyunca açılmış olan iklim eyleminin yapılması konusunda Türkiye’deki fırsat penceresi kapanmış oldu. Türkiye Paris Anlaşması’nı imzalamazsa buna karar verecek kişilerin bundan sonra oturup düşünmesi lazım.” 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar COP24 zirvesinde. 

İklim değişikliğinin yarattığı küresel tehditler çevrenin ekolojinin dışında sosyal ve ekonomik sorunları da beraberinde getiriyor. Sera gazı emisyonlarına neden olan sektörler için uygulanan karbon vergisi de sürdürülebilir bir enerji politikası için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. COP24’te karbon vergileriyle ilgili etkinlikleri takip ettiğini anlatan İstanbul Politikalar Merkezi Araştırmacısı Pınar Ertör Akyazı’ya göre, karbon vergisi uygulayan ülkelerin elde ettikleri tecrübeler doğrultusunda sosyal adalet kavramı ön planda. 

“Sosyal adaleti düşünmezsek karbon fiyatlandırmasında iklim adaletinden bahsedemeyiz”

“CLPC Leadership Dialogue Carbon Pricing” etkinliğinde karbon vergisi uygulayan ülkelerinde tecrübelerini dinledik. Buna göre sosyal adaleti düşünmezsek karbon fiyatlandırmasında iklim adaletinden bahsedemeyiz. Alınan vergiler daha çok yoksul kesimleri etkiliyor ve ciddi bir eşitsizliğe yol açıyor.” 

Karbon fiyatlandırmada iletişim dilinin önemine değinen Akyazı, teknik ve ekonomi dilini kullanmak yerine adalet dilini kullanmamızı, hava kalitesine vurgu yaparsak daha başarılı olabileceğimizi, toplanan gelirin şeffaf bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, iyi politika olmadan iyi iletişimin mümkün olamayacağını ifade etti. 

Cem İskender Aydın ve Pınar Ertör Akyazı

“COP24’e gelen iklim aktivistlerinin ülkeye girişleri engellenmeye çalışıldı”

COP24’te iklim aktivistlerine yapılan muameleyi ve AB’nin en büyük kömür üreticilerinden Polonya’nın açtığı kömür standıyla gösterdiği “samimiyetsizliği” eleştiren Mercator-İstanbul Politikalar Merkezi Araştırmacısı Cem İskender Aydın, Türkiye’nin COP26 adaylığını değerlendirdi. 

“COP24’e gelen iklim aktivistlerinin ülkeye girişleri engellenmeye çalışıldı. Sınır kapısında durduruldular. Kimi aktivistlerin otellerde basıldıklarını duyduk. Bu COP’ta STK’lar için ayrılmış bir salon yoktu. Önceden CAN Europe’un salonu olurdu. Hoş karşılanmama durumu söz konusuydu. Sivil toplum temsilcileriyle bir araya gelen Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, ‘gelecek yıl Türkiye’nin pavilyonunu 2 katına çıkaracağız’ dedi. Türkiye neden COP26’yı yapmak istiyor? Tanıtım fırsatı olarak görülüyor. İngiltere ve Almanya da adaylıklarını açıklamıştı.”

Sarı yeleklilerden iklim hareketine dersler – Yeşil Gazete

Greta’dan Türkiyeli genç iklim aktivistlerine: “Yaşlı kuşakları iklim krizinden sorumlu tutun ve sesinizi duyurun!”

Dünyada elektriğe erişimi olmayan bir milyar kişi Yeşil İklim Fonu’ndan yoksun bırakılıyor

COP24 içeride devam ederken Katowice sokaklarında neler oluyor? – Özge Doruk

BM İklim Zirvesi, Paris Antlaşması Kurallar Kitabı’nın kabul edilmesi ile sona erdi

Belçika tarihinde bir ilk: Brüksel’de 65 bin kişi küresel iklim değişikliği için yürüdü

Haber: Merve Damcı

(Yeşil Gazete)

ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini öngören kararname ‘imzalandı’

ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini öngören kararnamenin ABD’li yetkililer tarafından imzalandığı bildirildi. AFP’ye konuşan Amerikan ordusu sözcüsü, askerlerin çekilmesiyle ilgili bir soru üzerine “Suriye için kararname imzalandı” dedi.

CNN’in haberinde de ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkilinin ‘Suriye kararnamesinin imzalandığını söylediği’ belirtildi. Aynı habere göre Bakanlık’tan ikinci bir yetkili CNN’e ‘kararnameyi istifa eden Savunma Bakanı James Mattis’in imzaladığını’ söyledi. Yetkililer kararnameye ilişkin ayrıntı vermedi.

CNN, Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilme sürecinin ‘gelecek birkaç hafta içinde başlamasının beklendiğini, tamamen çekilmenin de birkaç hafta süreceğini’ aktardı. ABD’nin Suriye’de yaklaşık 2 bin askeri bulunuyor.

.

(BBC Türkçe)