Ana Sayfa Blog Sayfa 2205

Sıcak hava koronavirüs yayılımını yavaşlatıyor olabilir

Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Covid-19) Kuzey ülkeleri dışındaki Singapur gibi şu anda 30 derecenin üzerinde sıcaklık yaşayan ülkelere de yayılması tüm dünyayı hayal kırıklığına uğratmıştı. Sebebi ise bilinen çoğu virüs türünün daha çok kışın etki ediyor olması.

Bu durum bize karşı karşıya olduğumuz virüsün bildiklerimizden çok daha farklı ve ölümcül olduğunu bir kez daha hatırlattı.  Ancak gene de sıcaklığın virüsün yayılımına bir etkisi olabilir.

Yeni araştırma

Zme Science‘ın aktardığına göre, yeni yapılan bir araştırma sıcak hava artışının koronavirüsün yayılma hızını düşürebileceğini ortaya koydu.  Pekin Okulları, Tsinghua Üniversitesi ve Beihang Üniversitesi‘nde veri bilimciler ve ekonomistlerden oluşan bir ekip, virüsün sıcaklığa bağlı olarak ne kadar bulaşıcı olduğunu analiz etti.

Araştırmacılar, Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi‘nden alınan verileri kullanarak Çin’deki koronavirüsün doğrulanmış 4 bin 711 vakasını inceledi.

Havanın hastalık bulaşmasını nasıl etkilediğini modellemek ve etkisi olabilecek diğer faktörleri ortadan kaldırmak için rafine istatistiksel araçlar kullanan ekibin bulduğu sonuçlar hala ön veri niteliğinde. Yani kesin değil, ancak verilerin şu ana kadar gösterdikleri şu şekilde:

Sıcaklık ve nem yayılma hızını azaltıyor

Sıcaklık ve nem arttıkça virüsün R0 değeri düşüyor. Temel üreme oranı olarak adlandırılan R0 parametresi herhangi bir salgının anahtarı. Esasen “bir kişi enfekte olursa, kaç kişiye bulaştıracağı” sorusuna cevap veriyor. Örneğin R0 = 2 ise, enfekte bir insan ortalama olarak iki kişiye bulaştırır anlamına geliyor. Daha düşük bir R0, hastalığın daha az insana geçebileceği anlamına gelir. Birin altındaki R0 ise hastalığın sonunda kaybolacağı anlamına geliyor.

Bağıl nem, R0 değerini sırasıyla 0.0266 ve 0.0106’ya düşürdü. Bu sonuç, yüksek sıcaklık ve yüksek nemin hastalık iletimini önemli ölçüde azaltması ile tutarlı. Kuzey yarımkürede yaz ve yağışlı mevsimin gelişinin COVID-19’un iletimini etkili bir şekilde azaltabileceğini gösteriyor.

Zaman kazanmamızı sağlayabilir

Bu küçük bir teselli gibi görünüyor – görünüşte küçük bir düşüş ancak özellikle enfeksiyonun geometrik artışı düşünüldüğünde yaratacağı fark çok büyük olabilir.

Hastalığın artış eğrisini düzleştirme bağlamında düşünüldüğünde, bize zaman kazandırabilir. Hastalığın yayılmasını yavaşlatabilir ve sağlık sistemlerinin Covid-19 vakalarının artmasıyla aşırı yüklenmesinin önüne geçebilir.

Mart ve Haziran ayındaki R0 değerlerinin karşılaştırması
Mart ve Haziran ayındaki R0 değerlerinin karşılaştırması

Kuzey için iyi güney için kötü haber

Araştırma, gelecek sezonda Kuzey Yarımküre için iyi  ve Güney için kötü haber anlamına geliyor. Bir başka deyişle, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın çoğunda durum, birkaç ay sonra düzelebilir.

Gelecek kış vakalarda artış gözlemlenebilir

Öte yandan gelecek kış vakalarda artış görülebileceğini düşünenler de var. Bu görüşe göre, sıcak havada vakaların azalması virüsün alt edileceği anlamına gelmiyor.

Harvard Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi Müdürü Mark Lipsitch, salgın yaz aylarına yavaşlasa bile bir sonraki sonbaharda tekrar geri gelebileceğini düşünüyor. Bu noktada virüsün bulaştığı hastaların bağışıklığının ne kadar dayanıklı olduğu takip edilebilir. Böylece, koronavirüsünün dünyayı her yıl bir salgına dönüşüp dönüşmeyeceği hakkında uzmanların da bir fikri olabilir.

Domuz gribini sıcaklık durduramadı

Sıcak ve nemli havanın bu tür virüsleri tamamen durdurmadığı yönünde de birçok çalışma var. 2009’da domuz gribi olarak bilinen H1N1 salgınında en çok kayıp veren ülkeler Hindistan, Bangladeş, Meksika, Endonezya ve Guetemala gibi sıcak iklimli yerler oldu.

 

 

Virüs paylaşımları nedeniyle 19 gözaltı

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Son dönemde dünyada yayılarak çok sayıda insanın ölümüne sebep olan koranavirüs (Covid-19) hastalığı ile ilgili olarak; ‘virüsün ülkemizde de salgına dönüştüğü, ilgili kurum ve görevlilerce gerekli/yeterli tedbirler alınmadığı, konunun halktan saklandığı’ yönünde, gerçek dışı görüntü ve ses dosyaları kullanılmak suretiyle sosyal medya üzerinden toplumu korku, panik ve endişeye sevk etme, yetkili/sorumlu kuruluşları ve kişileri kamuoyu nezdinde hedef gösterme amaçlı paylaşımlar görülmektedir.”

Türkiye’de koronavirüs vaka sayısı 47’ye yükseldi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye’deki yeni tip koronavirüs (kovid-19) görülen vaka sayısının 49’a yükseldiğini duyurdu.

Koca, “Son 29 vakanın tamamı doğrudan veya dolaylı olarak ABD, Ortadoğu ve Avrupa temaslıdır, üçü Umreden döndü. Yurt dışı teması risk olmaya devam edecek. Tedbirleri sıkı uygulayalım” dedi.

Altı ülkeye uçuş yasağı

Sağlık Bakanı Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası değerlendirmede bulunarak güncel vaka sayısını gece yarısı açıklayacağını söylemişti. 16 Mart akşam saatlerinde basın toplantısı düzenleyen Koca, yarın sabah 08.00 itibariyle İngiltere, İsviçre, Suudi Arabistan, Mısır, İrlanda ve Birleşik Arap Emirlikleri ile uçuşların yasaklanacağını açıklamıştı.

Daha önce de Almanya, İspanya, Fransa, Avusturya, Norveç, Danimarka, İsveç, Belçika, Hollanda ile Çin, İtalya, İran, Irak ve Güney Kore uçuşları iptal edilmişti. Böylece Türkiye’ye uçuş yasağı getirilen ülke sayısı 20’ye yükseldi.

Toplumsal paniğin salgının yayılmasına sebep olacağını belirten Koca, “Tedbirlere uyarsak, hastalığın yayılmasını kontrol altına alabiliriz. Devlet olarak yaşamı durdurmadan tedbir alıyoruz. Sağlık altyapımız hızı ve yaygın. Sıkı tedbirlerle bu sorunu aşacağız” dedi.

Testler yaygınlaştırılacak

Koronavirüs testlerinin daha fazla şehirde yapılacağını belirten Koca, artık test ile vakit kaybı olmayacağını söyledi. Koca, konuşmasının devamında “Maske dahil olmak üzere devamında hızlı kit dahil olmak üzere hastanelerimiz ve üniversitelerimizde ücret asla talep etmeden hepsiyle ilgili yeterli miktarda olacağını söyleyebilirim” dedi.

İlk vaka bir hafta önce açıklandı

Türkiye’de İlk vaka, gene Sağlık Bakanı tarafından 10 Mart’ı 11 Mart’a bağlayan gece yapılan basın açıklaması ile duyurulmuştu. O tarihten bu yana vaka sayısı hızlı bir şekilde artış gösterdi. Henüz virüs sebebiyle hayatını kaybeden biri olmadı.

Saraylar koronavirüse karşı dezenfekte ediliyor. Fotoğraf: Erhan Elaldı /AA

Virüse karşı önlem paketi

İçişleri Bakanlığı, korona virüsü tedbirleri kapsamında bir genelge yayınlamıştı. Genelgeye göre 17 Mart saat 24.00 itibariyle şu mekanlar geçici bir süre kapalı olacak:

Tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan ve düğün salonu, çalgılı ve müzikli lokanta, kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezleri.

Nasıl korunulur?

Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönergeye göre virüsten korunmak için insanların alabilecekleri önlemler şu şekilde:

  • Ellerinizi sık sık su ve sabun ile en az 20 sn boyunca yıkayın. Su ve sabunun olmadığı durumda alkol bazlı el antiseptiği kullanın.
  • Öksürme ve hapşırma sırasında burun ve ağzınızı tek kullanımlık kağıt mendil ile örtün, olmadığı durumda dirsek içini kullanın. Mendili derhal çöp kutusuna atın ve ellerinizi su ve sabunla yıkayın.
  • Soğuk algınlığı veya grip benzeri semptomları olan kişiler ile bir metreden yakın temastan kaçının.

Koronavirüs önlemlerinin kapsamı genişletildi

İçişleri Bakanlığı, korona virüsü tedbirleri kapsamında ek genelge yayınladı. Bugün (17 Mart) saat 24.00 itibariyle tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan ve düğün salonu, çalgılı ve müzikli lokanta, kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine durdurulacak.

Her türlü kalabalık toplantı da durduruldu

Sağlık Bakanlığı ile yapılan değerlendirmeler sonucunda çıkarılan genelge kapsamında, sivil toplum kuruluşlarının genel kurulları, eğitimleri, insanları toplu olarak bir araya getiren her türlü toplantı ve faaliyetleri de geçici olarak durduruldu. Taziye evleri faaliyetlerine de kısıtlama getirildi.  

Bakanlık söz konusu tedbirlere ilişkin vali,kaymakamlar tarafından il ve ilçe belediyeleri ile işbirliği içinde ilgi Kanun hükümleri çerçevesinde gerekli gerekli tedbirlerin ivedilikle planlanması, uygulanması ve kolluk birimleri tarafından konun takip edilerek uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesini istedi.

Koronavirüs (Covid-19) salgını, ,şu ana kadar dünyada 6 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Türkiye’de ise şu ana kadar 18 kişide Koronavirüs tespit edildi ancak ölüm vakası bildirilmedi.

Şimdi durmayın!

*Laura Millan’ın Bloomberg için kaleme aldığı yazı Yeşil Gazete tarafından çevrilmiştir.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde bir konuşmasında iklim değişikliğine enflasyondan daha fazla yer ayırdı. Bu olay iki ay önce Frankfurt’taki bir basın toplantısı sırasında oldu ancak şimdiden sanki başka bir yüzyılda veya gezegende gerçekleşmiş gibi hissettiriyor.

O günden bu yana, yeni ortaya çıkan koronavirüs ve Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki benzin fiyatı savaşları finans piyasalarını salladı ve dünyayı ekonomik krizin eşiğine getirdi.

İklim krizi devam ediyor

Anlaşılır bir şekilde bu iki olağandışı olay küresel dikkatleri topladı. Ancak iklim haberlerinin akışı yavaşlamadı.

Geçtiğimiz hafta Nature Commuications’da yayınlanan yeni bir araştırma ormanlar ve mercan resifleri gibi ekosistemleri geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirecek son damlanın düşünüldüğünden daha önce gerçekleşebileceğini ortaya koydu. Dünya Meteoroloji Örgütü de 2019 yılında 22 milyon kişinin aşırı hava olayları sebebiyle yerinden olduğunu açıkladı. Geçtiğimiz yılki sayı ise 17.2 milyondu.

Uluslararası iklim görüşmeleri askıda

Climate Change News’e göre Birleşmiş Milletler Nisan ayı sonuna kadar koronavirüsün yayılmasını sınırlamak için yüz yüze iklim değişikliği konuşması gerçekleştirmeyecek. Bu yüzden de ay sonunda gerçekleşmesi planlanan Avrupa Birliği- Çin görüşmesi ertelenmek zorunda kaldı. Bu tarz etkinlikler hükümetlerin politikalarında Birleşmiş Milletler tarafından Kasım ayında Glasgow’da düzenlenecek iklim zirvesi lehinde ayarlamalar yapmaları için oldukça hayati.

Özellikle COP26 konferansı, bütün imzacıların sera gazı emisyonlarını kesmek için 2015 Paris Anlaşması üzerinden verdikleri taahhütleri daha da iddialı hale getirmeleri gerektiği için çok daha kritik. Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre bu zamana kadar sadece Marshall Adaları, Surinam, Norveç ve Moldova bu planları sundu.

Ulusal ölçekte de risk altında

İklim politikaları ulusal ölçekte de ertelenme riskiyle karşı karıya. Birleşik Krallık geçtiğimiz hafta çevre yatırımlarını merkeze koyacak bütçe görüşmelerini geri plana aldı. İklim değişikliğini ülke politikasının merkezine alan İspanya, hafta sonu olağanüstü hal ilan ederek bütün yasal düzenlemeleri askıya aldı.

Anlık geri çekilmelere rağmen Avrupa Komisyonu başkanı Ursula Con der Leyen, geçen hafta yaptığı konuşmada Avrupa Birliği’nin bloğun 2050 yılında karbon nötr olması için verdiği Yeşil Düzen planlarına sadık kalmasını söyledi.

Avrupa Birliği Çevre Komisyonu’ndan Virginijus Sinkevicius da Bloomberg TV’de yaptığı konuşmada “Tabii ki küreselde neler olduğunu göz ardı edemeyiz. Ancak iklim acil durumu da ortadan kaybolmadı” dedi.

Ancak ekonomideki dönüşüm, bütün parçaların mükemmel bir uyum içinde hareket ettiği fevkalade bir çaba gerektiriyor. Şu zamana kadar kamu politikası ve özel yatırımlar birbirlerini iklim hedeflerine ulaşmak için iteledi.

‘Her üç yılda bir başka bir şok olacak’

İlgili tüm paydaşların uzun vadeli hedefleri göz önünde tutarken acil şoklarla başa çıkıp çıkamayacaklarını ise göreceğiz.  Ekonomi İstihbarat Birimi makroekonomi direktörü John Ferguson ise şöyle söylüyor:

Şimdi koronavirüsümüz var ve her üç veya dört yılda bir hükümetlerin kısa vadede odaklanması gereken önemli bir şok olacak. Bu kimsenin suçu değil, ancak bazı ülkeleri rota dışı bırakabilir. Bunun 2050 ile ilgili bir hedef olduğunu hatırlayalım.

 

 

TTB: Önümüzdeki iki hafta çok kritik

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye’ye de sıçrayan korona virüsle ilgili son gelişmeleri bir basın toplantısıyla değerlendirdi. TTB Başkanı Prof. Sinan Adıyaman, KLİMİK Derneği’nden Prof. Dr. Özlem Azap ve TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’un katıldığı açıklamada, Türkiye’de hasta sayısının her geçen gün arttığını ifade eden TTB Başkanı Sinan Adımayan “Önümüzdeki iki hafta çok kritik” diyerek, acilen alınması gereken önlemleri sıraladı.

‘Sokağa çıkma yasağı önermiyoruz’

Sokağa çıkma yasağını önermediklerini belirten Adıyaman uyarılarına uyulduğu takdirde buna gerek olmadığını söyledi. “Kaç vaka var” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Sağlık Bakanlığı açıklama yapıyor ama TTB’nin her yerde kolları var. Bize 24 saat ulaşabiliyorlar. Bizim aldığımız duyumlar hasta sayısının daha fazla olduğu yönünde. Numunenin negatif geldiğinde yüksek riskli gibi tuhaf cevabın geldiği ifade ediliyor. Yapılan testle hastalık tespit edilen hasta sayısı arasında fark varsa ciddi problemdir. Sağlık çalışanları açısından da toplum sağlığı açısından da büyük sakıncaları vardır. Bu önümüzdeki hafta artacak. Biz söylemiyoruz, bilim bunu söylüyor.

Önlemlerin alınmadığını görüyoruz. Umre’den gelen 10 bin kişi var 4 bin kişi karantinaya alındı. Geriye kalan Türkiye’ye yayıldı. Şeffaflık lazım. TTB uzmanlık dernekleri ve bakanlık krizi beraber yürütmeli. Felaket tellallığı yapmak istemiyorum ama son iki üç günlük görüntü salgının ciddi boyutlara yükseleceğini gösteriyor.”

Topluma evinizde kalın mümkünse hastaneye gitmeyin dediklerini anlatan Adıyaman,ama kendinde belirti bulan ALO 184’ü aramalı. Buraya ulaşamayanlar için de ayrı korona polikliniği oluşturulmalı” dedi.

‘Ne aşıya ne tedaviye bel bağlıyoruz’

Türkiye’de korona virüsüne dair aşı çalışması olup olmadığı sorusuna KLİMİK Derneği’nden Prof. Dr. Azap, “Dünyada seksene yakın aşı çalışması var . Aşıya ilişkin nisan ayında klinik çalışmaları başlayacak. Sıtmada kullanılan ilaçlar ciddi vakalarda kullanılıyor. Bu hastalıktan korunabilecek öncül bir ilaç da yok” yanıtını verdi. TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise, “Daha yolun başındayız gibi görünüyor. Bir özgü ilaç geliştirmek de kolay değil. Şu an ne aşıya ne de tedaviye bel bağlayabiliyoruz. O yüzden korunmak çok önemli. Bulaş hızını engellersek ölüm sayısını engellemiş oluruz” diye konuştu.

‘Düğünler, nargile kafeler yasaklanmalı’

Okulların tatil edilmesi ve İçişleri Bakanlığı’nın eğlence yerlerinin geçici süre kapatılması kararlarının yeterli olmadığını belirten Adıyaman, “Nisan sonuna kadar düğünler ertelenmeli. Nargile kafelerin kaptılması gerekiyor. Sigara içenlerde 14 kat daha bu hastalığı tehlikeli geçiyor.Yapılması planlanan sınavlar ve acil olmayan ameliyatlar ertelenmelidir” ifadelerini kullandı.

TTB’nin uyarılarını sıraladığı açıklamasının satır başları şu şekilde:

Test sayıları günlük olarak paylaşılmalı: Bugüne kadar yaklaşık 7000 hastada test yapıldığını biliyoruz. Oysa salgınla mücadelede başarılı olan ülkelerin deneyimleri bu sayının çok daha üzerinde olmamız gerektiğini göstermektedir. Ayrıca tanı için gereken test kitinin üretim kapasitesinin haftada 2000 testin üzerine çıkarılmasıı gerektiği de açıktır. Bakanlığın uygulanan test sayıları ile pozitif ve negatif çıkan test sayılarını günlük olarak kamuoyu ile paylaşmasını gerekli buluyoruz.

Kafe ve dükkanlar kapatılmalı: Üretim yerlerini, ofisleri ve işyerlerini kapatarak çalışanların evden çalışmasının veya ücretli olarak dinlenmelerinin olanaklarını yaratmak, iş toplantılarını ertelemek, işçi servislerinde ve toplu ulaşımda kalabalıkları önlemek, spor müsabakalarını iptal etmek, spor salonlarını, havuzları, müze ve tiyatroları, kültür ve sosyal merkezlerini, tiyatroları ve sinemaları kapatmak, bar, kahvehane ve restoranları kapatmak, alışveriş vb nedenlerle zorunlu gidilen mekanlarda insanlar arasında en az 1 metre mesafe olacak şekilde düzenlemeler yapmak, büyük toplantıları ertelemek, ibadetleri topludan bireysele çevirmek, hatta bu önlemler yeterli olmazsa ulaşım, eczane ve bakkallar dışında bütün ticari aktiviteleri, ofisleri, kafe ve dükkanları bir süreliğine kapatmak yoluna gidilmelidir.

Çalışanlar korunmalı: Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumadan toplumu koruyamazsınız. Sağlık çalışanlarının salgın yönetimi sırasında yaşabilecekleri aksaklıkları iletecekleri bir yapı oluşturulmalıdır. Hastanelerde “Hastane enfeksiyon komiteleri ile işbirliği halinde “Korona Koordinatörler” saptanmalı ve hekimler hastaya yönelik ihtiyaçları, talepleri, yaşadıkları sorun ve eksiklikleri doğrudan iletebilecekleri muhatap bulmalıdır.

Cezaevleri izlenmeli: Hapishane ve askeri birlikler, her ikisinde de günümüzde hizmet alanının özgünlüğünü bilen ve bunun eğitimini almış hekim ve sağlık çalışanları olmadığı için salgın riski yüksek bu yaşam alanları özel olarak izlenmelidir.

Bazı birinci basamak hizmetleri ertelenmeli: Birinci basamak sağlık hizmetlerinde,  aşılama, gebe ve bebek takipleri normal muayenelerden ayrılmalıdır. Aile hekimlerinin yaptığı yıllık öğrenci periyodik izlem ve muayene, sporcu raporu, ehliyet raporu gibi hizmetler ertelenmelidir. Kronik hastalık raporu veya hamile olan sağlık çalışanlarına geçici bir süre idari izin verilmelidir.

60 yaş üzeri hekimler izinli sayılmalı:  60 yaş üzerindeki sağlık çalışanları risk altında olduğundan çalışma koşulları onları koruyucu biçimde yeniden düzenlenmelidir ve talepleri halinde 60 yaş üzerindeki hekimler ücretli izinli sayılmalıdırlar. Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının sağlıklarını korumak ve nitelikli iş yapmalarını sağlamak açısından bu süreçte fazla mesai uygulamasından vazgeçilmeli, dinlenebilmeleri, kendilerine ve ailelerine zaman ayırabilmeleri sağlanmalıdır. Hekimlerin salgın boyunca performans ücretlendirmesine tabii tutulmaması, en üst ücretten maaşlarını alması sağlanmalıdır.

Grönland ve Antarktika 1990’lara göre altı kat hızlı eriyor

Küresel ısıtma dünyanın her yerine yayılıyor ancak Grönland ve Antarktika en kötü etkilenen bölgeler arasında. Yeni yayınlanan bir rapor her iki bölgenin de 1990’lı yıllara kıyasla altı kat daha hızlı buzul kaybettiğini ortaya koydu.

Buzullardaki erime hızı bu şekilde devam ederse deniz seviyesindeki yükselme Birleşmiş Milletler’den uzmanlar tarafından belirtilen en kötü senaryoya uygun olarak, yüzyıl sonunda 17 santimetreyi bulacak.

26 çalışma analiz edildi

Zme Science’ta yer alan habere göre rapor 50 uluslararası kuruluştan uzmanın, 1992- 2018 yılları arasında Grönland ve Antarktika’daki buz tabakalarının kütlesindeki değişimleri hesaplayan 26 farklı çalışmanın sonucunu analiz etmesiyle hazırlandı.

Sonuçlar, 2018 (Antarktika) ve 2019’da (Grönland) Nature dergisinin çevrimiçi versiyonunda iki makalede yayınlandı. Şimdi ise araştırmacılar İngiltere Leeds Üniversitesi tarafından dağıtılan bir basın bülteninde iki alandan elde edilen verileri rapor ettiler.

Deniz seviyesindeki artışın üçte birinden sorumlu

Rakamlar, Grönland ve Antarktika’nın 1992-2017 yılları arasında 6.4 trilyon ton buz kaybettiğini ve bu da dünya denizlerinin seviyesini 17.8 milimetre artırdığını gösteriyor. Deniz seviyesindeki toplam artışın 10,6 milimetresi Grönland buz kayıpları ve 7,2 milimetresi Antarktika kayıplarına bağlıydı.

İki kıtadaki toplam buz kaybı oranı sadece otuz yılda altı kat arttı, 1990’larda yılda 81 milyar tondan 2010’larda yılda 475 milyar tona yükseldi. Bu, yazarlara göre, kutup buz tabakalarının artık tüm deniz seviyesindeki artışların üçte birinden sorumlu olduğu anlamına geliyor.

‘400 milyon insan risk altına olacak’

Letar Üniversitesi‘nden Andrew Shepherd, “Antarktika ve Grönland küresel ısınmanın en kötü senaryosu ile devam ederse, yüzyılın sonunda deniz seviyesinde 17 santimetrelik bir artışa neden olacaklar” dedi. Shepherd, 400 milyon insanın risk altında olacağını da sözlerine ekledi.

Yazarlar, Kuzey Kutbu’ndaki sıcak dalgasının yeni bir rekora yol açacağını belirtiyor. Antarktika ve Grönland 1990’lı yıllara göre sırasıyla beş ve yedi kat daha hızlı buz kaybediyorlar.

Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Beşinci Değerlendirme Raporu’nda küresel deniz seviyesinin 2100 yılına kadar 53 santimetre artacağını ve bunun 360 milyon insanı kıyı sel riskine sokacağı tahmin ediliyor.

Çalışmaya katılan araştırmacılardan Gorka Moyano “İklim değişikliğini durdurmak için çok geç olup olmadığını bilemeyiz. CO2 ve diğer kirletici gazların atmosfere olan katkısını azaltmak için acil ve sert tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır ve yine de bunun yeterli olup olmayacağını bilmiyoruz” diyor.

Koronavirüs tedavisi hakkında dikkate alınmaması gereken hurafeler

Yeni tip koronavirüsün (Covid-19) yol açtığı hastalığın bilinen bir tedavisi veya aşısı olmamasına rağmen yararsız hatta çoğu zaman daha fazla zarara yol açan tavsiyeler internet üzerinden hızla yayılıyor. BBC Gerçeklik Kontrolü (Reality Check) tarafından derlenen verilere göre dikkate alınmaması gereken sözde koronavirüs tedavilerinin bazıları şu şekilde:

1-Sarımsak

Özellikle Facebook üzerinden sarımsak yemenin virüse yakalanmayı engelleyeceğine dair birçok paylaşım görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre (WHO) sarımsak “genel olarak mikroplara karşı etkili olabilen bazı özellikler taşıyan sağlıklı bir gıda” fakat sarımsak yemenin insanları koronavirüsten koruduğuna dair hiçbir kanıt yok.

Bazı durumlarda tavsiye edilen şeyler tek tek zararlı değil ama bunları yaparken tavsiye edilen bilimsel bazı korunma yöntemlerini de takip ediyor olmak gerekiyor.

Bazen ise en zararsız görünen tavsiyeler bile fazla ciddiye alınırsa zararlı olabiliyor. Örneğin Çin’de yayımlanan Morning Post gazetesinin haberine göre 1,5 kilo sarımsağı çiğ çiğ yediği için boğazı ciddi derecede tahrip olan bir kadın hastaneye kaldırılmış.

Fotoğraf: Steve Buissinne/ Pixabay

2. ‘Mucizevî’ mineraller

Binlerce takipçisi olan bir YouTube’cu Jordan Sather, kısaltması MMS olan mucizevî bir mineral hapının koronavirüsü silip süpüreceğini iddia ediyor. Hapın içeriğinde Klorin Dioksid yani bir beyazlatıcı kimyasal madde var.

Sather ve bir grup insan bu bileşimin reklamını yapmaya koronavirüs daha ortaya çıkmadan başlamışlardı. Sather Ocak ayında “Klorin Dioksid (MMA) sadece kanser hücrelerini öldürmekle kalmıyor Koronavirüs’ü de silip atabiliyor” diye bir tweet attı.

Geçen yıl Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Sather ve diğerlerinin reklamını yaptığı MMS’i kullanmanın tehlikeleri hakkında bir uyarı yayınladı. Aynı uyarı başka ülkelerin sağlık makamları tarafından da yapıldı.

Amerikan sağlık yetkilileri uyarıda “Bu ürünü zararlı olmadığı ya da herhangi bir hastalığın tedavisine fayda sağladığı konusunda hiç bir araştırma görülmedi” diyor. Yetkililer ayrıca bu ilacı alanlarda baygınlık, kusma, ishal ve vücudun aşırı susuz kalması gibi etkiler görüldüğünü de uyarıya eklemiş.

3. Evde elleri dezenfekte etmek için üretilen maddeler

Bir çok eczane ve markette artık elleri dezenfekte etmekte kullanılan jeller tükenirken, hastalığa yakalanmayı engellemenin bilinen en etkili yolu hala elleri sık sık yıkamak.

Dezenfektan jellerin tükendiği haberleriyle birlikte “Evde kendi jelinizi yapın” başlıklı tarifler de sosyal medyada hızla yayılmaya başladı. Fakat çok etkili olduğu iddia edilen bu tariflerin çoğu uzmanlara göre, yüzey temizlemeye uygun ama insan cildi için iyi değil. Alkol bazlı el jelleri genellikle yüzde 60-70 alkol içermesine karşılık cilde zarar vermesini engelleyecek nemlendiricilerle karıştırılıyor.

Londra Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi’nden Profesör Sally Bloomfield, votkanın bile alkol oranının sadece yüzde 40 olduğunu hatırlatarak evde etkili bir dezenfektan el jeli yapılabileceğini düşünmediğini   söylüyor. Yüzeyleri temizlemek ve virüsten arındırmak için ise normal olarak ev temizliği için satılan dezenfektanlar yeterli.

4. İçilebilir gümüş

Koloidal ya da bir sıvı içinde çok ince çözültülmüş gümüş zerrecikleri ABD’de evangelist televizyon şovmeni Jim Bakker‘in programında tavsiye edildi. Programa konuk olan biri sıvının koronavirüsün belli çeşitlerini 12 saat içinde öldürdüğünü iddia etti fakat Covid-19 üzerinde denenmediğini de itiraf etti.

Bunun koronavirüse karşı etkili bir çare olabileceği iddiası Facebook’da da yaygın bir şekilde paylaşıldı ve özellikle geleneksel tıbba eleştirel bakan gruplar arasında çok itibar gördü.

Koloidal gümüşü tavsiye edenler bu sıvının çok çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiğini, antiseptik olduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ileri sürüyor. Fakat Amerikan sağlık yetkilileri, bu sıvının herhangi bir sağlık sorununa iyi geldiği konusunda hiç bir kanıt olmadığını belirtiyor.

Daha da önemlisi gümüş, insan vücudunda demir veya çinkodan farklı olarak herhangi bir işlevi olmayan bir metal ve böbreklerde hasar, ciltte mavileşme ve nöbet geçirme gibi ciddi etkileri olabiliyor.

5. Her 15 dakikada bir su içmek

Facebook’da bir çok hesap tarafından paylaşılan bir iletide bir “Japon doktora” atıfla, 15 dakikada bir su içmenin ağızdan giren her türlü virüsü yıkayıp atacağı iddiası ortaya atılıyor. Bu iletinin Arapça versiyonu 250 binden fazla kişi tarafından paylaşılmış.

Londra Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi’nden Profesör Sally Bloomfield, bunun faydalı bir yöntem olduğuna dair kesinlikle hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor.

Hava yoluyla yayılan virüsler vücuda nefes aldığınızda soluğunuzla giriyor. Bunlardan bazıları da ağız yoluyla girebilir ama sürekli su içmenin bunlardan kurtulmaya yaramasına imkan yok. Ama elbette yeterli su içmek ve vücudun sıvısını eksik bırakmamak genel olarak sağlık için olumlu bir alışkanlık.

Fotoğraf: Explorer Bob/ Pixabay

6. Sıcak yemek ve dondurma yememek

Virüsü öldüreceği iddia edilen benzer bir çok yöntem öneriliyor. Bunlar arasında sıcak su içmekten, sıcak suyla yıkanmaya, saç kurutma makinası kullanmaya kadar bir çok farklı tavsiye var.

Bir çok ülkede birden çok paylaşılan ve sahte bir şekilde Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu‘na (UNICEF) atfedilen bir sosyal medya iletisinde sık sık sıcak su içmenin, güneşe çıkmanın virüsü öldüreceği ve dondurma yemekten kaçınmak gerektiği kaydediliyor.

Presentational white space

UNICEF’ten Charlotte Gornitzka “Son zamanlarda UNICEF’in yayımladığı iddia edilerek paylaşılan bir internet mesajında dondurma ve soğuk yiyeceklerden kaçınmanın hastalığı önlemede etkili olabileceği iddia ediliyor. Tabii ki tamamen yanlış bir bilgi” diyor.

Grip virüsünün yaz aylarında dış mekanlarda uzun süre yaşayamadığını biliyoruz fakat bunun koronavirüs için geçerli olup olmadığı henüz belli değil. Vücudunuzu ısıtmaya çalışmanın ya da güneşte durmanın virüse karşı etkili bir yöntem olması uzmanlarca mümkün görülmüyor.

Profesör Bloomfield, virüs bir kere bedeninize girdiğinde onu yok edemeyeceğinizi, vücudunuzun virüsle savaşmasından başka yol bulunmadığını söylüyor.

Çarşafları ve havluları 60 derece sıcak suda yıkamak iyi bir fikir olabilir çünkü bu kumaştaki virüsü öldürebilir. Ama aynı şey cildiniz için geçerli değil.

Camilerde cemaatle namaza ara verildi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, cami ve mescitlerde, cemaatle kılınan cuma ve nakit namazlarına ara verileceğini açıkladı. Corona virüsüne dair basın toplantısı düzenleyen Erbaş, namazaların cemaatle kılınması halinde virüsün yayılabileceğini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanı şunları söyledi:

“Cuma namazının yanı sıra vakit namazlarının da cemaatle kılınması huşunun değerlendirerek şu açıklamayı yapmaya ihtiyaç duymuştur; Yeni tip corona virüsü bulunduğu ortamda insanda insana hızlı bir şekilde yayılarak çok kısa bir sürede salgın haline gelmektedir.

Ülkemizde vakası sayısının artmaya başlamasıyla birlikte kamu otoritesi tarafından insanların bir araya geldiği organizasyonlar iptal edilmiştir. Yaşanan olağanüstü durum dikkate alındığında cami ve mescitlerde namazların cemaatle beraber kılınmasına devam edilmesi halinde virüsün yayılma tehlikesi vardır. Bu amaçla İslam dini insan hayatını tehlikeye atacak uygulamalara cevaz vermez.”

Münferiden namaz kılacaklara açık

Yeni tip corona virüsün yayılma tehlikesi ortadan kalıncaya kadar cuma namazı başta olmak üzere cami ve mescitlerde cemaatle namaza ara verilmesi gerekli hale gelmiştir. Camiler, münferiden namaz kılmak isteyenler için açık kalacaktır.”

Koronavirüsün Avrupa’da en az görüldüğü ülkelerden biri Türkiye’de toplam vaka sayısının 18’e çıktığı açıklanmıştı. Ülkede Covid 19 nedeniyle bugüne kadar herhangi bir ölüm yaşanmadı.

CHP kurultayını, AYM genel kurul toplantılarını erteledi

CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP’nin 37. Olağan Kurultayı‘nın koronavirüs sebebiyle ertelendiğini açıkladı. Anayasa Mahkemesi ise 19 Mart tarihinde yapacağı Genel Kurul Gündemi toplantılarını ertelediğini duyurdu.

Adalet Bakanı: Duruşmalar ertelenecek, görüşler kapalı yapılacak  

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de düzenlediği basın toplantısında yargıda koronavirüsle mücadele kapsamında alınan önlemleri açıkladı. Duruşmaların erteleneceğine, avukatlarla görüşlerin asgariye indirilip kapalı yapılacağını; temas olmayacağına değinen Gül, cezaevinde çocuklarıyla kalan tutuklu/hükümlü kadınlarla ilgili de şunları söyledi: “Çocuklar bizim çocuklarımız, görüşlere giden ya da görüşten çıkan çocuklarla ilgili önlemler alınıyor. Fakat infaz ertelemesi bir yargı sürecidir.”.

Ceza infaz kurumlarında şu ana kadar koronavirüse rastlanmadığını belirten Gül açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların sağlığı devlete emanettir. Bu konuda büyük titizlik gösterilmesi hepimizin ortak beklentisidir. Ertelenen duruşmalar UYAP üzerinden duyurulacak. 60 yaş üstü hakim ve savcılar da izinli sayılacak. Avukatlar acil durumlarda cezaevilerinde kapalı görüşler yapabilecek. (Cezaevlerinde ertelenen açık görüş ve ziyaretler) Bu görüş hakları saklıdır ve risk ortadan kalktıktan sonra kullanamadıkları tüm haklar kullanılacaktır.”

Gül, koronavirüs tedbirleri kapsamında, “nöbetçi noterlik” uygulamasının yeni bir duyuruya kadar ertelendiğini açıkladı; denetimli serbestlik kapsamında hükümlülerin toplu olarak yaptıkları tüm faaliyet ve çalışmaların sona erdirildiğini, avukatlara da görüşmelerini asgari düzeyde gerçekleştirmesini önerdiklerini kaydetti.

Sürücü kursları sınavı ertelendi, yurtlar boşaltılıyor

Öte yandan Türkiye’de koronavirüsle ilgili önlemler de artırılmaya devam ediyor. Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı, sürücü kursları sınavlarının mart sonuna kadar ertelendiğini açıklarken, İstanbul Valiliği şehirdeki en az üç yurdun boşaltılacağını duyurdu. Konu hakkında açıklama yapan İstanbul Valiliği, “İstanbul’a yurt dışından dönen vatandaşlarımız, boşaltılan öğrenci yurtlarında 14 gün karantina altında tutulacak” ifadelerini kullandı.

Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın Avrupa’da giderek yayılan koronavirüs salgını sebebiyle salı günü birkaç bin Türk vatandaşının Türkiye’ye gönderileceğini bildirmişti.

Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesinde son 24 saatte yaşananlar şöyle:

  • Umreden dönen tüm yolcular, Ankara ve Konya’daki öğrenci yurtlarında “karantina mantığıyla” ayrı odalara yerleştirildi
  • Sağlık Bakanlığı, hastanelerin yoğun bakımında ve palyatif bakım servislerindeki hastalara ziyareti yasaklama kararı aldı
  • Diyanet İşleri Başkanlığı, koronavirüsün yayılmasına engel olmak için 27 Şubat Perşembe günü itibarıyla Türkiye’den umre amaçlı seyahatlere izin verilmediğini bildirdi
  • Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi, “koronavirüs önlemleri” kapsamında 30 Mart’a kadar kapalı kalacak
  • Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı kütüphanelerin, 16-30 Mart’ta hizmete kapatılacağı ve tüm etkinliklerin iptal edileceği bildirildi.
  • Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, belirledikleri meslek liselerinde üretilen dezenfektanların, okullardaki temizlik çalışmalarında kullanıldığını söyledi.

 

Melen Barajı duvarındaki çatlaklar ihaleye çıktı

İstanbul’un su sorununa büyük ölçüde çözüm getireceği öne sürülen ve yapımına 2012 yılında başlanan Melen Barajı gövdesindeki çatlak nedeniyle su tutamadığından çatlakların giderilmesi amacıyla ihaleye çıkarıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre ve Enerji Komisyonu ile Tarım, Orman, Hayvancılık ve Su Ürünleri Komisyonu, Melen Barajı’nda bulunan çatlaklarla ilgili raporunu açıkladı. Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberleştirdiği rapora göre barajın kamuya maliyeti 2020 yılı itibariyle 910 milyon lira oldu.

Rehabilitasyon üç yıl sürecek

Raporda, “Melen Barajı gövdesinde oluşan çatlaklar nedeniyle rezervuarda su tutulmasına başlanamamıştır. Bu nedenle DSİ Genel Müdürlüğü bir rehabilitasyon projesi geliştirmiştir. Bu proje baraj mansabında oluşturulacak kil, kaya ve betondan oluşan kompozit bir yapı ile barajı destekleyecektir. Proje tamamlanmış ve yapım ihalesi 2020 yılı içerisinde gerçekleştirilmiştir. İhale sonucunu içeren kararın açıklanması beklenmektedir. Yaklaşık 3 yıl içerisinde barajın rehabilitasyonunun tamamlanması öngörülmektedir” denildi.

İBB Başkanı İmamoğlu barajdaki çatlakları gündeme getirmeden önce barajı ziyaret etmişti.

CHP ve İYİ Partililer rapora şerh koydu

Komisyonda CHP’li ve İYİ Partili üyeleri ise rapora şerh koydu. Üyeler barajın ilk önce kaya dolgu ile yapılmasının planlanmasından neden vazgeçildiğini sorguladı. Baraj zemininde kabul edilebilir sınırların çok ötesinde oturmaların yaşandığının belirtildiği şerhte, Melen Barajı için önce daha toleranslı bir baraj tipi olan “kaya dolgu”nun gündeme alındığı belirtilerek “Daha sonra, nedeni bilinmeyen bir kararla ‘Silindirle Sıkıştırılmış Beton (RCC)’ baraj tipi belirlenmiştir. Bu karardan sonra RCC baraj tipinin taşıma gücü yeterli olmayan bir zeminde inşa edilmesinin neden olacağı oturmalara karşı zemin iyileştirmesi yapılmaya çalışılmıştır” denildi.

‘Mühendislik hataları denetlensin’

Raporun mühendislik kusurlarını ortaya çıkardığı belirtilen şerhte “Melen Barajı gibi İstanbul için hayati önemde olan bir su kaynağının gecikmesine ve ek maliyetlerin ortaya çıkmasına yol açan mühendislik kusurları, kurumlarımızı kötülemek ya da yıpratmak için değil daha iyiye ulaşmak için irdelenmelidir” ifadeleri yer aldı.