Ana Sayfa Blog Sayfa 2080

ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı

ABD ile Türkiye’nin karşılıklı olarak vizeleri askıya alması krizine neden olan ve  4 Ekim 2017’den beri tutuklu olan ABD İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz‘un davasında karar çıktı. Topuz 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. 

Savcı mütalaasında, Topuz’un “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istemiş, “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “gizliliği ihlal etme” suçlamalarından ise beraatini talep etmişti. 

Erdoğan da şikayetçi olmuştu

Metin Topuz’un şüphelisi olduğu 78 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra  Binali Yıldırım, Ali Babacan, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Bekir Bozdağ gibi isimlerin bulunduğu 30 kişi de “müşteki- mağdur” olarak yer almıştı. İddianamede, Metin Topuz’un 17-25 Aralık sürecinde rol oynayan emniyet görevlileriyle görevi aşacak şekilde çok yoğun irtibatının olduğu öne sürülmüş ve casusluk suçlaması yöneltilmişti. Ayrıca ‘kumpas’ olarak nitelendirilen soruşturmaların koordine ve kontrolünü yaptığı iddia edilmişti. 

İddianamede, tanık ifadelerinden Metin Topuz ile 15 Temmuz’da Akıncı Üssü’nde yakalanan firari Adil Öksüz’ün irtibatı olduğu da ileri sürülmüştü.

Seattle’da otonom bölge kuruldu

ABD‘nin Washington‘a bağlı Seattle kentinde, Capitol Hill mahallesinde haftalardır polisle çatışan göstericiler otonom bölge kurdu, polis bölgeden çekildi. Seattle Polis Şefi Carmen Best polisin, anti-faşist ve anarşist grupların sekiz günden beri savunduğu bölgeden çekilmesiyle ilgili şu yorumda bulundu: “Bu karşılıklı güven inşası ve şiddetin dozunun azaltılması yolunda atılmış bir adımdı”.

Capitol Hill, ABD tarihinde on yıllardan beri radikal eylemlerin merkezi durumunda. 1970’lerde Seattle’ın Queer mahallesi olan bölgede George Floyd‘un öldürülmesinin ardından başlayan gösteriler de hız kesmeden devam etti. Polisin çekilmesiyle birlikte bölge, çadırlar, bedava gıda marketleri ve açık sanat atölyelerinin olduğu, geceleri ise açık hava film gösteriminin yapıldığı bir alana dönmüş durumda. “Capitol Hill Autonomous Zone” adını verdikleri bölgeye eylemciler kısaca “CHAZ” diyor.

Eylemciler, Seattle Polis Departmanı’nın dağıtılması, polisin silah, cop ve biber gazı gibi saldırı unsuru olan aletleri kullanmaması, çocuk cezaevlerinin boşaltılması, polislerin okullardan çıkarılması ve polis şiddetinin yerel düzeyde değil, federal düzeyde araştırılmasını talep ediyor. 

Göz yaşartıcı bomba yasağı

Öte yandan, kent yönetiminin geçen cuma, alınan karar doğrultusunda “30 gün boyunca göz yaşartıcı bomba yasağı”nı duyurmuş olmasına rağmen, polis hafta sonu boyunca eylemcilere karşı göz yaşartıcı bomba kullanmaya devam etti.

Seattle Kent Konseyi‘nin gündeminde ise eylemcilerin talepleriyle paralel olarak polis kuvvetlerinin silahsızlandırılması ya da finansmanın kesilmesi bulunuyor. Pazartesi günü de Konsey’den bir isim olan Kshama Sawant, polisin kimyasal gaz ve boğma tekniği kullanmasını yasaklayan bir tasarıyı sundu.

Trump: Çirkin anarşistler

Seattle’da yaşananlarla ilgili Tweet atan ABD Devlet Başkanı Donald Trump ise Washington Valisi Jay Inslee‘ye ve Seattle Belediye Başkanı Jenny Durkan‘a seslenerek yerel yönetimleri bir kez daha tehdit etti:

Aşırı Sol Vali ve Seattle Belediye Başkanı, muhteşem ülkemizin tarihinde görmediği seviyede bir maskaralığın içindeler. Kentinizi geri alın, HEMEN. Oyun değil bu. Bu çirkin anarşistlerin DERHAL durdurulması lazım. ACELE EDİN!

https://twitter.com/realDonaldTrump/status/1270914092295950337

Valileri gösterilere karşı yeterince sert davranmadığı için sık sık eleştiren Trump daha önce de yaptığı konuşmasında Ulusal Muhafızların olayları bastıramaması halinde orduyu göreve çağırma tehdidinde bulunmuştu.

Garo Paylan: Termik santral lobisi, sizi termik santralleri açmaya nasıl ikna etti?

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan,  Ocak ayında belirlenen sürede baca filtreleri zorunluluğunu yerine getirmediği için mühürlenen altı termik santrale geçici çalışma ruhsatı verilmesini meclis gündemine taşıdı.

Paylan, ‘Çevreye zehir saçan termik santrallerin, çevre yatırımlarını tamamlamadan açılmasına neden izin verdiniz, Termik santral lobisi, sizi termik santralleri açmaya nasıl ikna etti?’ sorularını sordu.

Altı santrale bir yıllık geçici ruhsat

Baca gazı arıtma sistemi olmadığı halde faaliyete devam ederek zehir saçan termik santrallerin çalışmasını iki buçuk yıl daha uzatan düzenleme, 2019 yılının Kasım ayında Plan ve Bütçe Komisyonu’na getirilmiş ve tüm itirazlarımıza rağmen AKP ve MHP oylarıyla yasalaşmıştı.

Bu yasa, kamuoyunun baskıları sonucunda Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi ve 31 Aralık 2019 tarihinde, çevreyi kirleten termik santraller kapatılmıştı.  Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bu hafta, Soma, Kangal, Çatalağzı, Seyitömer, Tunçbilek ve Afşin A. kömürlü termik santrallerine bir yıllık geçici ruhsat verildiğini duyurdu.

Duyurunun ardından, Greenpeace Akdeniz söz konusu 11 santrale 2018’de arızalanıp çalışmadıkları ortalama 109’ar gün için toplam 334 milyon 959 bin Türk Lirası; 2019’da arızalanıp çalışmadıkları ortalama 91 gün için de toplam 518 milyon 386 bin 758 Türk Lirası teşvik verildiğini ortaya çıkardı.

‘Filtreleri taktıklarına nasıl inanalım?’

HDP’li vekil Murat Kurum tarafından Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 96 ile 99. maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılması için verdiği soru önergesinde şu soruları yöneltti:

  • Çevreye zehir saçan termik santrallerin, çevre yatırımlarını tamamlamadan açılmasına neden izin verdiniz?
  • Termik santrallere baca filtresi takılması işinin en az 18 ay sürmesi gerekirken, 5 ay geçmeden filtrelerin takıldığına inanmamızı nasıl bekliyorsunuz?
  • Halk sağlığını tehdit eden, ekolojik yıkıma neden olan termik santrallerin çalışmasında neden ısrar ediyorsunuz?
  • Termik santral lobisi, sizi termik santralleri açmaya nasıl ikna etti?

 

 

Aydın’da JES’lere karşı çıkan köylülere kesilen cezalara tepki

Aydın Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP) ile Beyköy ve Kuyucular Mahallesi sakinleri, sosyal mesafeye uymama gerekçesiyle kendilerine kesilen idari para cezasını protesto etti.

AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili Aydın Adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında “Bu düpedüz yıldırma operasyonudur” dedi.

Aydın’da JES mücadelesi veren AYÇEP başkan ve üyelerine ve köylülere sosyal mesafeye uymadıkları ve maske takmadıkları gerekçesiyle 3.150 şer TL para cezası kesilmişti.

‘Şirkete yönelik yaptırım yok’

Yapılan açıklamada “Şirketin atık havuzunun yeterli önlemler alınmadan faaliyete geçtiğini, akışkanlardan çıkan gazın alıcı ortam olan havaya gelişi güzel bırakıldığını, akışkan atığın ise dere kenarından dere suyuna karıştırıldığını tespit ettik” ifadeleri kullanıldı.

Kendilerine yönelik baskının sürmesine rağmen şirketlere yönelik bir yaptırım uygulanmamasını eleştiren Vergili, “Hiçbir yasal veya insani yükümlüğü tanımayan bu uygulama ne yazık ki yetkiler tarafından da cezasız bırakıldığından aynı pervasızlıkla yapılmaya devam edilmesini sağlamaktadır” dedi.

‘Yıldırma operasyonu’

Kesilen cezaların haksız olduğunu belirten vergili, “Tek derdi bu ülkenin geleceğini güzelleştirmek ve üreterek herkesin tok yatmasını sağlamak olan köylü vatandaşlarımızın jeotermal sahasının yakındaki tarlalarında ot çevirmeye ve tarlasını sürmeye gittiğinde bu cezaların kesilmiş olması ironiktir. Bu düpedüz yıldırma operasyonudur” dedi.

Platform basın açıklamasının ardından “Cumhuriyet Savcılığı’na yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen yetkililer, halka bu cezayı reva görenler hakkında işlem yapılması için başvuruda bulunacaklarını” belirtti.

Kazdağları’ndan eş zamanlı açıklama

Kazdağları’ndaki maden faaliyetlerine karşı mücadele yürüten Su ve Vicdan Nöbeti, Aydın’daki müdahaleye tepki göstermek için eş zamanlı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Çanakkale’de gerçekleştirilen açıklamada koronavirüs süresi boyunca ekoloji aktivistlere yöneltilen baskıların arttığı belirtildi. Açıklamada “Bu süreçte dahi yaşam mücadelesini bırakmayan direnişçilere maddi ve manevi cezalar verilmiş ancak ötelenen meclis toplantıları olağanüstü çağrıyla toplanarak şirketler lehine kararlar alınmaya, oldu bittiye getirilmeye çalışılmıştır” denildi.

Kazdağları’nda çadırlı nöbet tutan eylemcilere 57 bin lira ceza kesildiğini ve Kirazlıyayla’da flatosyon ve zenginleştirme tesisine karşı çıkan kadınların gözaltına alınarak adli kontrolle serest bırakıldığını hatırlatan eylemciler, son olarak Aydın’da yaşanan olaya dikkat çekti.

AYÇEP çağrısıyla bir araya geldiklerini belirten oluşum şu soruyu yöneltti: “Şu an aynı saatte kendileri de basın açıklaması yapmaktalar. Buradan tüm yetkililere bir kez daha soruyoruz, her şeyin askıya alındığı bir dönemde, halk pandemiden dolayı halk sağlığını tehlikeye atmamak adına alınan karar ve kurallara uyarken şirketler nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyor?”

Gazipaşa’ya yapılmak istenen oteller Akdeniz Foku’nu tehdit ediyor

Türkiye’deki Akdeniz Foklarının (Monachus monachus) yarısına yakını (yaklaşık 100) Gazipaşa-Anamur bölgesinde bulunan Gazipaşa kıyı mağaralarında yaşıyor. Ancak fokların evi durumunda olan bu bölgeye yapılmak istenen otel nedeniyle, tüm dünyada sayıları 700 civarında kalan türün geleceği tehdit altında.

Son olarak Gazipaşa Su ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı biyolog Mustafa Akkoca tarafından görüntülenen fokların bir daha görülüp görülmeyeceği bilinmiyor. Çünkü bölgedeki deniz mağaralarını kendilerine üreme alanı olarak seçen Akdeniz Foku, insan kaynaklı baskılara karşı son derece hassas bir tür.

Küçük parsellerde yapılaşmaya izin yok

Bölgeye yapılması planlanan otelleri içeren imar planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylandı ve halihazırda Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden onay bekliyor. Bölgede yaşayanlar ise fokların yaşam alanı ve aynı zamanda doğal sit alanı olan bölgede, kıyı şeridinin betonlaşması girişimine tepkili. 

Gazipaşa Hepimizin Platformu adıyla bir araya gelen halk, adını antik kentten alan Selinus Sahili’yle ilgili imar planının ilçeye yarar değil, zarar getireceği görüşünde. Yapılaşmaya karşı Change.org‘da başlatılan imza kampanyasında şimdiye kadar 10 bin imzaya ulaşıldı.

Tartışmalara neden olan plan, 5 bin metreden küçük parsellerde yapılaşma izni vermiyor. Gazeteci Yusuf Yavuz’un aktardığına göre bu, sahilin büyük parsel sahiplerinin yatırımlarına göre planlandığı ve daha küçük parselleri bulunan yerel halkın alandan uzaklaştırıldığı yorumlarını beraberinde getiriyor.

Nitekim Green Park Otelleri’nin sahibi iş insanı Adil Üstündağ‘ın yıllardır bölgeden arazi toplayarak küçük parselleri birleştirmesi bu yorumları doğrular nitelikte.

 

Britanya iki ay boyunca kömürden elektrik üretmeyerek rekor kırdı

Britanya, Çarşamba günü itibariyle kömürden elde edilen elektriği dünyayla paylaştığı 1880’li yıllardan bu yana ilk kez iki ay boyunca elektriğini kömürden elde etmedi. Elektrik sistemleri operatörü National Grid ESO 9 Nisan’dan bu yana ülkede kömür tüketilmediğini açıkladı.

Yapılan açıklamada kırılan bu rekorun sebebi olarak koronavirüs tedbirleri sebebiyle elektrik talebinin azalması ve Mayıs ayının kayıt altına alınan güneşli gün sayısı en fazla olan mayıs ayı olması gösterildi. Bu sayede ülkede elektrik güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilebildi.

2024’te santrallerin kapatılması hedefleniyor

Kömürsüz geçen gün sayısı rekoru daha önce 18 gün altı saat ve 10 dakika süre ile Haziran 2019 tarihinde kırılmıştı. Yeni rekorda Kuzey İrlanda ulusal şebekenin ir parçası olmadığı için yalnızca İngiltere, Galler ve İskoçya’yı kapsıyor.

Birleşik Krallık hükümetin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşma çabalarının bir parçası olarak tüm kömür santrallerini 2024 yılına kadar kapatmayı umuyor.

National Grid ESO, Mayıs ayının elektrik üretimi açısından şimdiye kadarki en yeşil ay olduğunu belirtti. Buna göre bu ay içerisinde kilowatt saat başına 143 gram CO2 ile en düşük ortalama karbondioksit yoğunluğu ölçümlendi. Karbon yoğunluğu, üretilen her kilowatt saat elektrik için ne kadar karbon dioksit yayıldığını gösteriyor.

İstanbul Kent Konseyi’nden havai fişek uyarısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘nin 2019 yılında hayata geçirdiği İstanbul Kent Konseyi bünyesindeki Hayvan Hakları Çalışma Grubu, eğlence ve kutlama amaçlı kullanılan havai fişeklerin hayvanlar üzerindeki tehlikelerine dair bir rapor yayımladı.

Havai fişeklerin saldığı kimyasalların, hem doğayı hem de insan ve hayvan sağlığını tehdit ettiğinin belirtildiği raporda, havai fişek kullanımı sonucu oluşan kazaların, tıpkı insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da organ kayıplarına kadar giden sonuçlar doğurduğu belirtildi.

Alternatif kutlama yöntemleri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin özel günlerde başvurduğu bu kutlama yönteminden vazgeçmesinin talep edildiği raporda, hayvanlarda korku ve stres yaratıp işitme duyularına zarar veren havai fişeklerin kullanımı yerine çoklu drone gösterileri, sky scanner ışık gösterileri gibi alternatif kutlama yolları önerildi.

Çevreye etkileri

Yayımlanan raporda İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na sunulmak üzere ”İstanbul’da Havai Fişek Kullanımı Yasaklansın!” adıyla açılan change.org imza kampanyası da yer aldı. Raporda şu tespitlere yer verildi:

  • Havai fişekler zehirlidir ve toksik mikropartikül (taş unu- PM10) salımına sebep olur.
  • Bu salım, mevcut bazı hastalıkları olumsuz yönde etkilediği gibi, başka hastalıklara da sebep olur.
  • Toprağa ve besin kaynakları üzerine düşen havai fişek kalıntılarını yiyen insanlar da hayvanlar da risk altındadır.
  • Havai fişek patlaması sırasında yakın çevrede bulunan hayvanların gözlerinde yanıklar oluşmaktadır.
  • Havai fişekler 190 desibele kadar ses yayarlar. (İnsanların duyu organları 75-80 desibelden yüksek seslerden zarar görebilmektedir).
  • Havai fişekler; çatapat, silah atışı (140 desibel) ve bazı jetlerden (100 desibel) daha yüksek bir gürültü üretmektedir. Havai fişek gürültüsü hayvanlarda duyma kaybına ve kulak çınlamasına (tinnitus) yol açar.

İstanbul havalimanlarında yurt dışı uçuşları yeniden başladı

Yeni normalleşme adımları kapsamında 1 Haziran’da başlayan iç hat uçuşlarının ardından İstanbul’daki havalimanlarında yurt dışı seferleri de belirli ülkeleri kapsayacak şekilde kademeli olarak yeniden açıldı.

Bu kapsamda Türk Hava Yolları Almanya‘nın başkenti Berlin ile Düseldorf, Münih ve Frankfurt kentlerine, İngiltere‘nin başkenti Londra‘ya ve Hollanda‘nın başkenti Amsterdam‘a uçuşlar düzenleyecek.

İlk uçuşlar gerçekleşti

İstanbul Havalimanı’ndan başlattığı tarifeli uçuşlar kapsamında ilk uçuş saat 08.20’de Düselfdorf şehrine yapıldı.Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise ilk yurt dışı uçuşu AnadoluJet’in tarifeli seferiyle saat 08.40’ta Londra‘ya gerçekleşti.

AA’da yer alan habere göre alınan önlemler sebebiyle biletli yolcuların haricinde terminale girişlere izin verilmedi. Yolcuların havalimanına girişte termal kameralarla vücut ısıları kontrol edildi.

Arama noktalarından Dış Hatlar Gidiş Terminaline gelen yolcular, burada sosyal mesafeye uyarak bekledi. Havalimanına giren yolcular bilet ve bagaj işlemlerinin ardından pasaport bölümünden geçerek uçaklara yöneldi.

Fahrettin Koca: Yeni vakalarda yaş ortalaması 36

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından basın toplantısı düzenleyerek koronavirüse ilişkin yaşanan son gelişmeleri aktardı.

Türkiye’nin salgınla mücadelede özellikle Avrupa ülkelerinden başarılı olduğunu savunan Koca, salgın riskinin devam ettiğine dikkat çekti ve yurt dışından gelen herkesi sağlık kontrolünden geçirmek istediklerini de belirtti.

İstanbul’daki vakalar azaldı

Bakan Koca, vakaların yüzde 60’ının görüldüğü İstanbul‘da bu oranın düşmeye başladığı bilgisini verirken, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu‘da son günlerde yaşanan vaka artışları olduğunu belirtti.

Koca, “Bugüne kadar sokağa kısıtlı şekilde çıkabilen 65 yaş üstündekiler artık haftanın her günü, sabah 10.00 ile akşam 20.00 arasında dışarı çıkabilecek” dedi.

’65 yaş üstü vaka sayısı yarıya indi’

Kısıtlamaların sebebinin bu yaş grubunun koronavirüse karşı daha dezavantajlı olması olduğunu belirten Bakan şu bilgileri paylaştı:

65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı konmadan önce vakaların yüzde 15,7’si bu yaş grubundandı. Sokağa çıkma yasağından sonra bu oran yüzde 7,5’e düştü. Bu dönem içinde bu yaş grubunda hastalığa yakalanma oranı yaklaşık yüzde 50 oranında azalmıştır. Bu bilgiler akılda tutulmalıdır.

18 yaş altının bulaştırıcılık potansiyeli var

18 yaş altıyla ilgili kısıtlamaların tamamen kaldırıldığı hatırlatılan açıklamada  “Dünkü kabine toplantımızın akabinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan kararlarla 18 yaş altıyla ilgili kısıtlamaların tümü kaldırıldı. Bu yaş grubu, başta çocuklarımız olmak üzere hastalığı belirtisiz taşıyan ama bulaştırıcılıkta potansiyeli olan gruptur” denildi. Açıklamanın devamında şu bilgiler paylaşıldı:

Kültür ve Turizm Bakanlığı, THY, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ülkelerin salgın durumunu göz önüne alarak hangi takvimle uçuş izinleri verileceğini belirledik. Bütün ülkelerle görüşülerek takvimlerde mutabık kalınmaya çalışıldı.

Uçuşların yapıldığı dönemde ülkelerdeki vaka durumunun ne olduğunu bilmek ve test yapmak istiyoruz. Ülkelerle ilgili bir risk olduğunu tespit ettiğimizde, bunu tekrar değerlendireceğiz.

‘Yaş ortalaması vakalarda 36, vefatlarda 71’

Yaş ortalaması yeni vakalarda 36, vefatlarda 71. 65 yaş üstü kısıtlamadan son derece büyük fayda gördüğümüzü söylemek istiyorum.

Halen 65 yaş üstü ve kronik hastalıklara özel önem vermiş olmamızın elde ettiği başarıyı DSÖ yeni fark ediyor.

Toplum Bilim Kurulu çok önemli

Bakan Koca açıklamasının devamında önümüzdeki dönemde Toplum Bilim Kurulu’nun çok büyük bir fonksiyon icra edeceğini belirtti. Koca, “Bundan sonraki süreçte, özellikle 20 yaş altı, 65 yaş üstü vatandaşımızın uzun süre içeride kalmış olmaları dahil olmak üzere, psikolojik ve sosyolojik etkilerini de konuşacağımız ve bunları da değerlendireceğimiz bir dönem olduğunu görüyoruz” dedi.  Toplum Bilim Kurulu ile ilgili şunlar söylendi:

Barometre ve yer yer bir takım çalışmalarla bu etkileri de görmek istiyoruz. Bunu primer anlamda psikolog, psikiyatr, sosyolog ve din ilahiyatçısı olmak üzere birçok uzmandan oluşan bu psikolojik ve sosyolojik yönlerini irdeleyebileceğimiz bir dönem olarak görüyoruz. Bu kuruldan da bunları bekliyoruz.

Bu dönemde iletişim dilinin de nasıl olması gerektiği önemli. Bu çerçevede Toplum Bilimleri Kurulumuzdan beklentilerimiz var. Önümüzdeki haftalar, günler daha net, doyurucu ve yapılanları aktarma noktasında bir çaba içinde olmuş olacağız.

Türkiye’de koronavirüs: Vaka sayısı 922, can kaybı 17

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yeni tip koronavirüse ilişkin 10 Haziran tarihine ait rakamları açıkladı. Verilere göre 24 saatte 922 yeni vaka tespit edildiği belirtilirken, 17 kişinin daha hayatını kaybettiği açıklandı. 2241 hasta ise iyileşti.

Böylece 11 Mart tarihinden bu yana görülen toplam vaka sayısı 173 bin 36 olurken Covid-19 nedeniyle ölen kişi sayısı ise 4 bin 746’ya yükselmiş oldu.

631 kişinin yoğun bakımda tedavisi sürerken, entübe hasta sayısı 280, iyileşen hasta sayısı ise 146 bin 839. 24 saatte yapılan test sayısı ise 36 bin 521 olarak belirtildi. Açıklanan rakamlara göre, bugüne kadar 2 milyon 451 bin 700 kişiye test yapıldı.