Ana Sayfa Blog Sayfa 2081

HBO, köleliği hoş gösterdiği için Rüzgar Gibi Geçti’yi listesinden çıkardı

George Floyd‘un ırkçı polis şiddeti sonucun öldürülmesinin ardından ABD ve İngiltere kolonyal mirasıyla yüzleşedursun, Lodra’da yerinden kaldırılan sömürgeci heykelleri gibi filmler de öfkeden payına düşeni aldı. Son olarak tüm zamanların en çok gişe yapmış filmi ABD yapımı Rüzgar Gibi Geçti, internet üzerinden yayın yapan HBO Max‘ın listesinden çıkarıldı. 

HBO Max’ın sözcüsü kararlarıyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:

Film kendi döneminin ürünü ve maalesef o dönemde ABD toplumunda yaygın olan etnik ve ırksal önyargılardan bazılarını yansıtıyor. Bu ırkçı tasvirler o zaman da yanlıştı, şimdi de yanlış. Dolayısıyla filmi platformda tutmanın ve bazı ifadeleri kınamamanın sorumsuzca olacağını düşündük.”

Filmde, köle-sahip ilişkisi olumlu biçimde sunuluyor.

Trump özlemle anmıştı

ABD’de yaptığı açıklamalarla ırkçılığı tırmandırdığı ve ırkçılık karşıtı gösterilerin daha fazla yayılmasını sağladığı söylenen Başkan Donald Trump, geçen şubatta Parazit filminin Oscar almasını üzüntüyle karşılamış ve “Rüzgar Gibi Geçti tarzı bir film” aradığını söylemişti.

Aynı isimli romandan uyarlanan Rüzgar Gibi Geçti, gösterime girdiği 1939 yılının ardından tüm dallarda Oscar ödülü almıştı.

HDP, Güven ve Farisoğulları için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu

HDP Grup Başkanvekili Saruhan OluçLeyla Güven ve Musa Farisoğulları‘nın milletvekilliklerinin düşürülmesi kararının iptali ve milletvekilliği sıfatının iadesi talebiyle bugün Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduklarını söyledi.

Cennet’e asansör, Cehennem’e seyir terası

“Cennet” olarak adlandırılan 70 metre derinliğindeki obruğa asansör inşa edildi. 452 basamaklı yürüyüş yoluyla inilen obruğun tabanında Meryem Ana Kilisesi yer alıyor.

128 metre derinliği nedeniyle “Cehennem” olarak adlandırılan ve kenarları içbükey olduğu için inilmesi mümkün olmayan obruğa ise seyir terası yapıldı.

Fotoğraf:  Anadolu Ajansı 

Ören yerinin çevresindeki Zeus Tapınağı’nın duvarının da sabit çelik sistemle askıya alınması planlanıyor. Ayrıca projede Astım Mağarası’nda da çevre düzenlemesi yapılması yer alıyor.

Başkan Vekili: Ziyaretçi sayısı 1 milyona yaklaşacak 

Silifke Belediye Başkan Vekili Sadık Altunok inşaatı şöyle savundu: “Burada ziyaretçilerin daha rahat gezebilmesi için asansör inşa edildi. Asansör ile seyir terası, obrukların doğasını bozmadan yapıldı. Geçen yıllarda obrukların ziyaretçi sayısı yılda 80-100 bindi. Projenin tamamlanmasının ardından ziyaretçi sayısının bir milyona yaklaşacağına inanıyorum.”

Altunok, özellikle yaşlı vatandaşların obruğa inerken zorlandığını anlatarak, “Bazı insanlarımız asansör konusunu farklı noktalara çekebilir ancak gerçekten ihtiyaç olan bir çalışmaydı. Hem can güvenliği hem de ziyaretler için çok güzel oldu. Artık herkesin bu doğal güzelliği görüp yaşayacağına, gittikleri ülkelerde burayı anlatacağına ve yeni kişilerin geleceğine inanıyoruz” diye konuştu.

‘Jeolojisine zarar veriyor’

Asansöre tepki gösteren Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Özcan Karadağ ise kullanımı kolaylaştırmak için asansör gibi araçlar kullanılabileceğini ancak söz konusu projenin maliyetinin makul seviyenin çok üzerinde olduğunu ve bölge jeolojisine zarar verdiğini söyledi.

CNN Türk’te çevre programı yapan Güven İslamoğlu da inşaata tepki göstererek, “Bu da oldu.Mersin’in #Cennet mağarasına asansör diktiler.Asansör,seyir terası başka projeniz yok mu? O merdivenleri inmeden mağaranın bir anlamı yok. Tüm doğallık gizem yok olmuş. Mağarayı pimapen ile kapatın bir de kafe yapın tam olsun” ifadelerini kullandı. 

DSÖ maske önerisini değiştirdi: Hükümetler takılmasını teşvik etmeli

Koronavirüsten korunmada çok büyük bir öneme sahip olan maske ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nden yeni bir açıklama yapıldı. Örgüt, maske kullanımıyla ilgili önerisini değiştirerek kamusal alanlarda sağlıklı kişilerin de maske takmasını tavsiye etti. DSÖ ayrıca, doğru kullanılması durumunda kumaş maskelerin de koruyucu olabileceğini açıkladı.

Daha önce yaptığı açıklamalarda DSÖ, sağlıklı kişilerin maske takmasının gerekli olduğuna ilişkin yeterli derecede kanıt bulunmadığını belirtmişti. Yeni açıklamada halen nitelikli ve doğrudan bilimsel kanıtların olmamasına rağmen,  pre ve asemptomatik bulaşıyı değerlendiren mevcut çalışmalar, gözlemsel kanıtlar, kişisel değer ve tercihlerle ayrıca fiziksel mesafe kuralının pek çok koşulda güç olmasını dikkate alarak rehberin güncellendiğini, hükümetlere halkı maske kullanmaya teşvik etmelerinin tavsiye edildiği belirtildi. Örgüt,  maske kullanımı konusunu düşünürken ya da teşvik ederken karar vericilere risk temelli bir yaklaşım benimsemelerini de tavsiye etti. 

Örgütün kararını  değiştirmesinde, bulaşıcılığa dair yeni verilerin ortaya çıkmasının etkili olduğu belirtiliyor. Yeni bir araştırmaya göre koronavirüs taşıyıcıları, belirti göstermeden birkaç gün önce yüksek bulaştırıcılık seviyesine ulaşıyor. Bazı kişilerde de hiçbir zaman belirti ortaya çıkmıyor.

Bu nedenle DSÖ, sosyal mesafe uygulanamayacak yerlerde bulunan, örneğin toplu taşıma kullanacak kişilere maske takmasını tavsiye etme kararı aldı. Örgüt, 60 yaşın üstündekiler ve kronik sağlık sorunu bulunanların ise tıbbi kalitede maskeler kullanması gerektiğini kaydetti.

Kumaş maske de kullanılabilir  

Dünya Sağlık Örgütü’nden Dr. Maria Van Kerkhove, hastalığın bulaşma riskinin bulunduğu bölgelerde doğru kullanılması durumunda kumaş maske takılabileceğini söyledi. Maske ile potansiyel damlacıkların bulaşmasının engellendiğine ilişkin kanıtlar elde edildiğini ifade eden Kerkhove, sosyal mesafenin de korunması gerektiğini hatırlattı. Kerkhove “Hükümetlere, halkı maske takmaya teşvik etmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.

Maske nemlenirse

Yazın sıcak ve nemli havalarda maske takmak, sıcağa bağlı terleme ve nefes almakta zorlanma gibi bazı sorunlara yol açabilir. Bu nedenle eğer kağıt maske kullanıyorsanız yanınızda yedek maske bulundurun ve kullandığınız maske nemlendiğinde yenisiyle değiştirin. Çünkü nemli maske nefes almayı daha da zorlaştırabilir ve virüsün bulaşma riskini artırabilir.

Kumaş maske her gün yıkanmalı mı? 

Yazın sıcak havalarda kağıdın nemlenme riski nedeniyle kâğıt maske yerine kumaş maske kullanımı daha kolay olabilir. En az 4 adet kumaş maske temin edip bunlardan 2 tanesini yanınızda bulundurup gün içerisinde ihtiyacınıza göre değiştirebilirsiniz.

Akşam bu maskeleri sıcak su ve sabunla yıkayarak kurumaya bırakıp ertesi gün diğer maskeleri kullanmanız da bir çözüm olabilir.

Maske kullanım önerileri

DSÖ’nün ne cins olursa olsun  doğru maske kullanımı açısından tavsiyeleri ise şöyle: 

  • Maskeyi takmadan önce el hijyeni;
  • Maskeyi dikkatli biçimde yerine yerleştirme; maskenin ağzı ve burnu örtmesi, burun kemerine oturtulması ve maske ile yüz arasında mümkün olan en az boşluğun kalmasını sağlayacak biçimde sıkıştırılması;
  • Maske yüzdeyken maskeye dokunulmaması;
  • Maskenin uygun biçimde yüzden çıkarılması: maskenin ön tarafına dokunmadan arkadan çözülmesi.
  • Maskeyi çıkardıktan sonra ya da kazayla dokunulmuşsa ellerin alkollü bezle temizlenmesi ya da su ve sabunla yıkanması;
  • Nemlenmiş maskenin yerine yeni ve kuru olanının takılması için hemen çıkartılması;
  • Tek kullanımlık maskelerin yeniden kullanılmaması;
  • Tek kullanımlık maskelerin her kullanımdan sonra hemen atılıp bertaraf edilmesi.

Çin, pangolini geleneksel ilaç listesinden çıkardı

Çin, dünyada en çok ticareti yapılan vahşi memeli hayvanlardan pangolinlerin nüfusunu koruma çabaları kapsamında 2020 geleneksel ilaç listesinden “pangolin pullarını” çıkardı.

Çin Komünist Partisi’nin resmi yayın organlarından Global Times gazetesinde yer alan habere göre, Çin Farmakopesi’nde bu yıl pangolinler geleneksel ilaç listesine dahil edilmedi. Pekin yönetimi  5 Haziran’da da pangolinleri koruma seviyesini yükseltmişti. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından resmi bir Farmakope olarak tanınan Çin Farmakopesi hem geleneksel hem de modern Çin ilaçlarını içeriyor. 

Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya

Karıncayiyen türüne ait pangolinler, Asya kıtası genelinde yasa dışı ticarete konu oluyor. Çin’de geleneksel ilaç yapımı için kullanılan pangolinlerin pullarında keratin maddesi bulunuyor. Bu pullar, çeşitli hastalıklara iyi geldiği iddiasıyla Vietnam ya da Çin‘de yüksek fiyatlara satılıyor.

Endonezya, Malezya ve Güney Afrika Cumhuriyeti‘nde yaşayan bu hayvanlar, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olması nedeniyle koruma altında bulunuyor. Pangolinlere yönelik farkındalığı artırma çabaları kapsamında 2012’den bu yana her yıl şubat ayının 3’üncü cumartesi Dünya Pangolin Günü olarak kutlanıyor.

Koronavirüste ‘geçiş konağı’ şüphesi

Güney Çin Tarım Üniversitesi’nden araştırmacıların şubatta yaptığı bir çalışmada, pangolinlerden alınan bir virüs ile yeni tip koronavirüs (Covid-19) arasında yüzde 99’luk bir genetik eşleşme keşfedilmişti.

Duke Üniversitesi, Los Alamos Ulusal Laboratuvarı, El Paso Teksas Üniversitesi ve New York Üniversitesi‘nden bir grup araştırmacının Science Advances dergisinde yayımlanan araştırmasında da koronavirüsün yarasadan insana bulaşmasında kayıp halkanın pangolin olabileceni öne sürülmüştü. Araştırma, SARS-CoV-2’nin yarasa ve pangolindeki koronavirüslerin bir melezi olduğu ve bu sayede insanlara bulaşabildiğini iddia ediyor. Virüsün iki tür arasındaki alışverişiyle insanları enfekte etmek için bağlanma noktası bulduğu düşünülüyor.

İtalya’da ‘şekli bozuk’ meyve-sebzeler indirimli satılacak

BBC’den Övgü Pınar‘ın haberine göre, ülkenin önde gelen çevre örgütlerinden Legambiente ile ağırlıkla doğal ürünler satan NaturaSi süpermarket zincirinin kampanyası “Doğası böyle” adını taşıyor. NaturaSi’nin ülke genelindeki yaklaşık 500 şubesinde, bugüne kadar “şekil bozukluğu” yüzünden tarladan raflara ulaşmayan sebze-meyveler düşük fiyatla satışa sunulacak.

Legambiente derneği tarafından yapılan açıklamaya göre İtalya’da her yıl üretim, dağıtım ya da tüketim aşamalarında israf edilen gıda ürünlerinin değeri 12-16 milyar euroya ulaşıyor.Meyve ve sebze israfının yüzde 21’i de henüz tarladayken gerçekleşiyor.

‘Mükemmel görünmeseler de besin değeri aynı’

Legambiente, bu meyve-sebzelerin sıklıkla “mükemmel olmadıkları, gıda endüstrisinin standartlarına uymadıkları için atıldığına ya da tarlada bırakıldığına” dikkat çekti.

Gıda ürünlerinin tarlada israfını büyük ölçüde azaltmak amacıyla başlatılan “doğası böyle” kampanyasıyla, “mükemmel olmasalar da, normalden biraz daha büyük ya da küçük olsalar da, ya da alışılmadık bir şekle sahip olsalar da aynı besin değerine sahip ürünlerin müşterilere sunulması” amaçlanıyor.

havuçlar

 

Kampanya duyurusunda şu ifadeler kullanıldı: “Her gün muazzam miktarda gıda ürünü, şekli ya da boyutu düzgün olmadığı gerekçesiyle üretim sistemimiz tarafından reddediliyor. Daha az ‘güzel’ ama yine de leziz gıdalar, ‘mükemmellik’ ya da ‘standart’ ideallerine uymadıkları için israf ediliyor” 

NaturaSi CEO’su Fausto Jori de şöyle konuştu:

Gittikçe artan dünya nüfusunu doyurmak için daha fazla kimyasal kullanmak gerektiğini, tarlaların sanayileştirilmesi gerektiğini söyleyenler var. Bizse bu meseleyle yüzleşmek için temel bir yaklaşım değişikliği yapmak istiyoruz. Halihazırda mevcut olan, üretimi için su, enerji, emek, kaynak harcanan ekili ürünleri israf etmeyelim” 

Kampanyanın organizatörleri, koronavirüs salgını nedeniyle yaşanan sosyo-ekonomik kriz döneminde gıda israfının azaltılmasının ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları geliştirilmesinin öneminin daha da arttığını vurguladı.

İtalya Ziraatçılar Derneği Coldiretti geçen ay koronavirüs salgını nedeniyle nisan ayında meyve fiyatlarının ortalama yüzde 8, sebze fiyatlarının yüzde 5 oranında arttığını açıklamıştı. 

AKP: Barolarda rekabeti esas alan bir yapı planlıyoruz

Başta barolar olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim sisteminin değiştirilmesine yönelik AKP ve MHP’nin ortak yürüttüğü yasa teklifi çalışmasında sona gelindi. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, “Yarım asırlık Avukatlık Kanunu ile barolar ve barolar birliğinin artık çağın ihtiyaçlarına cevap vermediği” söyledi.

Baroların büyük soru işareti taşıdığını, mevcut durumda siyasi bağnazlık ve ideolojik kamplaşmanın merkezi haline geldiklerini öne süren Özkan şunları söyledi: “Baronun bir reforma ihtiyacı olduğu tartışıldı. AK Parti ve MHP grupları olarak bu çalışmayı birlikte yürütüyoruz. Bu çerçevede katılımcı, çoğulcu bir anlayışla bu hafta içerisinde Türkiye’deki baro başkanlarının görüşlerini alacağız. Konuyla ilgisi olan sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini alacağız. Bu çerçevede gelecek hafta bu yasayı Meclisimize sevk etmeyi planlıyoruz. Görüşmeler sonunda değişiklikler olabilir.”

Cahit Özkan, baroların yapısında öngörülen değişikliklerle ilgili “rekabetçi bir anlayışı” ortaya koyacaklarını belirterek şöyle konuştu: 

“İstanbul Barosu’nda 47 bin üye var. 47 binin 20 bin üyesi oy kullanmaya gelmiyor. Avukatlar İstanbul’da baro seçimlerini önemsemiyor. Demek ki avukatlar ile baro yapılanmasının arasında bir bağ yok.Biz de diyoruz ki, buralarda acaba bir kısım avukat, bir araya gelerek baro kurabilir mi? Bunun üzerinde bir çalışma yürütüyoruz. ‘Çoğulcu, demokratik bir baro nasıl şekillenebilir’ bunu çalışıyoruz. Bu noktada büyük barolarda rekabeti esas alan bir yapıyı hayata geçireceğiz. İkincisi meslek teşkilatı olan baroların bağlı olduğu barolar birliğinde acaba nasıl bir temsil olmalı? Bu anlamda barolar birliğinde temsilde adalet ve çalışmalarda, yönetimde istikrarı sağlayacak bir temsil metodunun da bu yasada yer almasını öngörüyoruz.”

‘Seçim sistemi değişmeyecek’

Özkan, mevcut kanunda var olan, barolara üye olma ve seçme seçilme şartlarına ilişkin standartları koruduklarını belirterek, “Bu noktada bir değişiklik öngörmüyoruz”dedi: “Bu seçim takvimi ile beraber arkasından bütün barolar belirli bir takvim içerisinde seçimlerini yapacak. Barolar birliği de bu takvime bağlı olarak kendi yönetimini ve organlarını belirleyecek. Ancak, demokratik, çoğulcu ve mesleğe özgülenmiş iklim inşallah 1-2 yıllık bir süre zarfında gerçekten Türkiye’nin ortak aklını temsil eden, hukuku geliştiren, rekabeti ortaya koyan bir anlayış ile inşa edilmiş olacak” dedi.

“Çift dereceli” ifade edilen il bazlı baro yapılanmaları ve bunların üst birliği olan barolar birliğinin aynen korunacağını belirten AKP’li vekil,  farklı illerde ikinci ve üçüncü baronun kurulabileceğini, bunların seçim sistemlerinde de değişiklik düşünmediklerini kaydetti.

Ne olmuştu?

Ankara ve Diyarbakır Barosu’nun LGBTİ+’ları hedef gösteren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş‘a yönelik açıklamalarının ardından baroları sert şekilde eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, baroların seçim sistemine ilişkin düzenlemeyi en kısa zamanda Meclis’e getireceklerini duyurmuştu. 

Twitter ABD’de köleliğin kaldırıldığı günü çalışanlarına tatil ilan etti

Twitter ve Square (ücretli bir mobil uygulama), ABD‘de köleliğin kaldırılması kutlamalarının yapıldığı Juneteenth gününü (19 Haziran) , çalışanları için tatil ilan etti. Bu, öldürülen George Floyd‘un ardından ülkeyi saran geniş çaplı protestoları müteakip büyük bir şirket tarafından yapılan açılımların en günceli.

İki şirketin de kurucularından ve yöneticilerinden olan Jack Dorsey, duyuruyu Floyd’un cenazesinin yapıldığı bugün (9 Haziran) sosyal medya hesabından yaptı.

Dorsey paylaşımında “Twitter ve Square, Juneteenth’i yani 19 Haziran’ı bundan böyle ABD’de tatil günü olarak benimseyecektir. (O gün) kutlama, eğitim ve bağ kurma günüdür” diye yazdı.

ABD’de, Black Lives Matter hareketine destek çerçevesinde, Amerikan Ulusal Futbol Ligi’nden (NFL) bağımsız dükkanlara kadar küçüklü büyüklü pek çok işletme ve kuruluş, sistematik ırkçılıkla mücadele konusunda sosyal sorumluluk politikalarını gözden geçirdi.

Juneteenth nedir?

Juneteenth, adını İngilizce haziran anlamına gelen June ve 19 anlamına gelen nineteenth sözcüklerinin birleşiminden alıyor. 19 Haziran ise ABD’de köleliğin resmen bittiği tarih.

22 Eylül 1862’de dönemin Başkanı Abraham Lincoln, Amerika Konfedere Devletleri‘nde yaşayan siyah kölelere özgürlüklerini geri veren başkanlık emrini (Özgürlük Bildirgesi) yayınladı. Ancak ülkede iç savaş (Amerikan İç Savaşı 1861-1865) devam etmekteydi ve Teksas, Bildirge kapsamına dahil edilemedi. Bölgede uzun süre otoritesini sağlayamayan Birlik Kuvvetleri 19 Haziran 1865’te Teksas’a geldi ve köleliğin bittiğini açıkladı.

Bu tarih pek çok Afrika kökenli ABD’li için bağımsızlık günü olarak görülüyor.

Arap Birliği’nden Türkiye açıklaması: Endişeliyiz

Sputnik‘in aktardığına göre, Zaki, “Ankara’nın Libya, Suriye ve Irak gibi Arap ülkelerine müdahalesinin arttığını gözlemliyoruz. Bu müdahale endişe yaratıyor,zira iyi komşuluk ilkeleriyle örtüşmüyor” dedi.

Libya’daki son gelişmeler hakkında da hakkında da konuşan Zaki, “Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz Serrac‘ın ateşkes sağlanmasını ve kapsayıcı siyasi sürece geçişi öngören, Libya’yı mevcut durumdan çıkaracak olan Kahire’nin inisiyatifine olumlu yaklaşır” ifadelerini kullandı.

Zaki, Libya’da Suriye senaryosunun tekrarlanmasını istemediklerini ekledi.

Uluslararası Göç Filmleri Festivali’nde tüm filmler ücretsiz izlenecek

14-21 Haziran’da çevrimiçi düzenlenecek Uluslararası Göç Filmleri Festivali için ücretsiz biletler sahiplerini bekliyor. Rezervasyonlar 13 Haziran gece yarısı başlayacak. 

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği festivalde tüm gösterimler ve etkinlikler ücretsiz olacak. 50’den fazla filmin gösterileceği festivalde göçün yolculuğuna tanıklık etmek için www.festivalscope.com sitesine üye olmak ve sınırlı sayıda gösterim için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Platforma üyelik de ücretsiz. 

Filmler nasıl rezerve ediliyor?

Sinemaseverler siteye üye olduktan sonra izlemek istediği filmin linkine tıklayarak videoyu oynatmaya başlıyor. Seçilen film,‘My Films’ listesine ekleniyor ve film rezerve edilmiş oluyor. Her film için sınırlı sayıda kapasite olduğundan rezerve edilen filmin 24 saat içerisinde izlenmesi gerekiyor.

İzlenmeyen filmler ‘My Films’ listesinden siliniyor. Böylece bir başka kişi için bilet yeniden aktifleştiriliyor.

Hak sahipleriyle yapılan anlaşmalar gereği yalnızca Türkiye’de bulunan izleyicilere açık olacak filmler orijinal dillerinde, İngilizce ve Türkçe altyazılı olarak gösterilecek.

Dünyaca ünlü isimler festivalde

Uluslararası Göç Filmleri Festivali, göçlerin tarih boyu tüm milletlerin yaşadığı ortak bir hikaye olduğuna vurgu yapmayı ve bu konuda farkındalık yaratmayı hedefliyor. Festivalin Onursal Başkanlığı’nı Suriye asıllı Süryani bir göçmen olan Oscarlı oyuncu F. Murray Abraham; Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri başkanlığını ise ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan üstleniyor.

Jüride ise ABD’li oyuncu-yönetmen Danny Glover, Bosna’nın en iyi oyuncusu olarak anılan Emir Hadzihafizbegovic, Çin asıllı ABD’li oyuncu Joan Chen, Avrupa’nın en bilinen ödüllü kadın yönetmenlerinden Danimarkalı Lone Scherfig, üç Oscar ödüllü İngiliz kostüm tasarımcısı Sandy Powell, İran’ın Cannes Ödüllü oyuncusu Seyyid Şahap Hüseyni gibi isimler yer alıyor. 

Site Linki: www.migrationff.com